Yalnız Mesajı Göster

Bursa Ve Güzellikleri

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ve Güzellikleri



Bursa Cami ve Mescitleri 1

Murad II (Muradiye) Cami (Osmangazi)



Muradiye semtinde, Sultan IIMurat tarafından h828 (1425) yılında yapımına başlanılan cami h830 (1426) yılında tamamlanmıştır Kapı kemeri üzerinde mermer sülüs harflerle Arapça yazılmış üç satırlık kitabe bulunmaktadır Bu satırlar şöyledir:

1-Emere bi binaî hâzihil-imaretiş-şerifetil-mübareketi Sultanül Arabî vel Acemî Zıllullahi
2-Fîl-âlem es-sultan ibnis-sultan es-sultan Murad ibni Mehmed bin Bâyezid Han
3-Halledallâhü mülkehû fî şehri recebe sene semainin ve işrîne ve semane mie ve vakaal-
itmam fî şehri muharremil-yaremi sene selâsin ve semane mie

Kanatlı camiler grubundan olan Muradiye Cami planı, Orhan Cami planına benzemektedir Ard arda iki büyük kubbeli, geniş eyvanlı kanatlı bir camidir

Son cemaat yeri, dört yığma mermer ayak ve iki granit orta sütun ile birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır Sivri kemerler üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüştür Kemer yanları ve saçak silmesi altı sıra tuğla ve taş malzemelidir Doğubatı yan bölmeler çapraz tonoz, diğerleri dıştan sekizgen kasnaklı kubbelerle örtülüdür Büyük yapının sağ ve solundaki pencereler kapıya dönüştürülmüştür

Asıl ibadet alanına giriş kapısı Bursa kemerli, ayaklar niş ve yedi sıra mukarnaslı yan hücrelere sahiptir Kemer alınlığında, lacivert, firuze, beyaz ve sarı renkte yapılan, bitkisel motiflerle süslü bezeme bulunmaktadır Kapı kanatları, ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir Kapı giriş eyvanının tavanı, geometrik motiflerle süslü çini ile kaplanmıştır Kapı önündeki yıldız ve geometrik motifli ahşap tavan eski müezzin mahfilinden alınarak buraya yerleştirilmiştir Kapının yatay ve dikey söveleri mermerle kaplıdır

Asıl ibadet alanı art arda iki büyük kubbe ve yanlarda daha küçük kubbelerle örtülü geniş bir eyvandan ibarettir

Giriş kubbesi dışardan sekizgen kasnaklı, içeride geçişler prizmatik üçgenlerden oluşan bir kuşakla sağlanmıştır Kubbe köşelikleri; silindirik kıvrımlar, yaprak sıraları, boğumlu püsküllerden oluşan yedi sıralı halkalardan meydana getirilmiştir

Doğu-batı yan kanatların kubbe köşelikleri daha zarif ve zengin, sıraları birbirinden farklı olan mukarnaslarla süslüdür Kasnaktaki prizmatik üçgenlerden oluşan kuşak da, kubbe köşelikleri kadar zarif ve güzeldir

Büyük eyvan kemeri altıgen firuze, etrafında lacivert altışar kare ve beyaz üçgen çinilerden yapılmıştır

Asma kata batı eyvanındaki bir kapıdan çıkılmaktadır Bu kattan minareye geçen bir yol bulunmaktadır



Mihrap, XVIIIYüzyıl başlarında meydana gelen bir yangın sonucu, Rokoko üslubunda yeniden yapılmıştır Sağ ve Solu altıgen biçimli lacivert, firuze renkli çinilerle bezenmiştir Asıl minberi yanmış, yerine 1897 yılında yapılan bir minber konulmuştur

Pencere alınlıkları Rumî süslemeli çinilerle kaplı olup, sivri kemerlidir Doğu-batı kanatların birer penceresi XXYüzyıl başlarında yapılan onarım sırasında kapı haline dönüştürülmüştür Topuzlu demir parmaklıkları, orijinal olan pencere alınlıkları genişletilerek yükseltilmiştir

Yapının beden duvarları üç sıra tuğla, bir sıra moloztaş ve dikey tek tuğla dizileriyle örülmüştür Kubbe kasnakları dıştan sadece tuğla ile inşa edilmiştir

XIXYüzyılda yıkılan batı yönündeki minare, Nisan 1904 yılında yeniden yapılmıştır Doğu minaresinin girişi dışarıdan, batı yönündekinin girişi asma kattan geçen bir yol ile sağlanmış, her ikisi de beden duvarları üzerine inşa edilmiştir

Murad I (Hüdavendigâr) Cami (Osmangazi)



Murad I (Hüdavendigâr) Cami, Çekirge semtinde, Bursa ovasına bakan tepenin üzerinde, Sultan IMurad tarafından h767 (1365-1366) yılında yaptırılmıştır Yapının alt katı cami, üst katı medrese olarak düzenlenmiştir

Alt katta; son cemaat yeri giriş kapısının açıldığı bir dış sofa, tek kubbeli merkezi alana dört yönden bağlanan üzeri tonoz örtülü dört eyvandan, meydana gelen asıl ibadet alanı ile üzeri beşik tonoz örtülü altı odadan oluşmaktadır

Son cemaat yeri, yerden 1,00 metre yukarıdadır Kesme taş örgülü ayaklar, üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş olan sivri kemerleri birbirlerine bağlamaktadır İki baştaki ikiz kemerlerin boşlukları sonradan doldurulmuş, doğu-batı yanlarına birer oda yapılmıştır

Ortada tek kubbeli merkezî alanı örten kubbe; içeriden pandantifler, dışarıdan onaltı kenarlı kasnak üzerine oturmuştur XIXYüzyılda inşa edilen şadırvanı, merkezî alanın ortasındadır

İçeriden bir niş halinde olan mihrap, yapının dışında beş köşeli ve dışa çıkıntılıdır Alçı Mihrap oldukça geniş boyutlarda tutulmuş, etrafını çeviren yazılar, kalem işi tezyinatı h1322 (1904) yılı onarımında yapılmıştır

Doğu ve batı yönlerinde çift taraflı merdivenlerle çıkılan üst katta ise, bir koridor ile bu koridora açılan sağlı sollu oniki oda, güney eyvanının mihrap çıkıntısı üzerinde bir oda, merdivenin iki yanında bulunan iki küçük galeriye açılan dört oda ve son cemaat yeri üzerindeki beş bölmeli, revakı bulunur Koridorlar, odalar, salon, beşik tonoz, mihrap üzertindeki oda, kubbe ile örtülüdür Alt kat revakının iki yan bölmesi çapraz tonoz, diğer bölmeler ise kubbelidir İkiz kemerleri taşıyan son cemaat yeri revak ayakları, kalın ve büyük boyutlardadır



Caminin doğu köşesinde, yapının bünyesinde yer alan tek minaresi yükselmektedir Tuğla silindirik gövdesi, tek ve çift zincir, iki sıra kuş gagası, balık sırtı motifleri ile bezenmiştir Altı sıra şerefe altına sahip olup takke biçimi basık külahlıdır

Caminin yapımında taş, tuğla ve devşirme malzeme kullanılmıştır Tuğla hatıllı kesme taş duvarlar, bir dizi yarım daire kemerciklerden oluşan saçak ile sona ermektedir Kemercikler yan duvarlarda daha geniş tutulmuştur

Yapıdaki kolonlar, kolon başlıkları ile akantus yapraklı mermer kornişler ve kapı söveleri, Bizans yapılarından devşirmedir

Medresenin oda pencereleri demir parmaklıklı, orta sıradakiler sövesiz, yalnız üstlerinde mermer lentolar bulunmaktadır

Cami 1521, 1563, 1619, 1635, 1975 ve 1976 yıllarında onarım geçirmiş olup, günümüzde ibadete açıktır
Abdal Mehmed Cami (Osmangazi)

Abdal Caddesi, Tahıl Caddesi ve Gül Sokağının kesiştikleri kavşakta yer almaktadır Bazı kaynaklarda caminin Fatih döneminde, Başçı İbrahim tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir Ancak türbesinin kitabesine göre IIMurad dönemine ait olabileceği düşünülebiri

Asıl ibadet mekânı doğu-batı yönünde, iç ölçüleri 8,19 x 15,34 metre dikdörtgen planlı olan yapı, yanyana iki kubbe ile örtülüdür

Son cemaat yeri; iki yan duvar ve ortada yığma iki ayağı birbirine bağlayan üç sivri kemerin belirlediği üç bölüm halindedir Bölümlerin üstü dıştan kurşunla kaplı kubbelerle örtülüdür Doğu-batı yan duvarları kapalı olup, sivri kemerli birer pencere yer almaktadır Ayaklar ve cephe kesme taş, aralarında dikey iki tuğla ile taş aralarında yatay iki sıra tuğla örgülüdür Kemer üzengi düzeyinden başlayan, iki sıralı kirpi saçağın altını dolanan dışa çıkıntılı bir çerçeve yer almaktadır

Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ana mekân; ortada sivri kemerle birbirinden farklı iki bölüme ayrılmıştır Bu kemerin son cemaat yerindeki ayağının her iki yanına birer girişi vardır Aynı zamanda bu ayak son cemaat yerinin mihrabı görevini yapan üç köşeli bir niş haline getirilmiştir Büyük kemerin ayırdığı her iki bölümün boyutları eşit ve kare olmadığından kubbeler ovaldir Kubbeler duvarlara ve tromp bingilere oturmaktadır
Pencereler 0,10 metrelik bir girinti içerisinde olup, kapakları düz meşe ağacındandır Üç sıra halindeki sivri kemerli pencereyle caminin aydınlanması sağlanmıştır

Mihrap; büyük sivri kemerin güneydeki ayağına yapılmıştır Mihrap kavsarası beş dilimli bir tepelikle iki mukarnas arasından oluşmaktadır Dar ve küçük çerçevelidir Çerçevede geometrik motifli kalem işleri ve Ayet-el Kürsî göze çarpmaktadır Minberi basit, yanlıkları büyük geçmeli olarak yapılmıştır

Duvarlar kubbe kasnakları, iki sıra tuğla, bir sıra kesme taş, araları dikey tek tuğla örgülüdür
Batı yönünde, yapay bitişik olan minareye son cemaat yerindeki bir kapıdan çıkılmaktadır Silindirik tuğla gövde tamamen sıvanmıştır

Ahmed Dâi Cami (Osmangazi)

Cumhuriyet Caddesi ile birleşen Ahmed Dâi Sokağının başında yer almaktadır Kitabesine göre; Edincikli Hızıroğlu Yahşi Bey tarafından, Fatih döneminde h876 (1471) yılında yaptırılmıştır

Daha önce giriş kapısı üzerinde bulunan kitâbe, 1953 yılında yapılan onarım sırasında, kuzey yönündeki son cemaat yerinin kalkan duvarına yerleştirilmiştir Mermerden üzerine küçük boy nesih harflerle, Arapça olarak yazılmış beş satır bulunmaktadır

Mahallenin adı Ahmed Dâi olduğundan, cami de aynı adla anılmıştır Ahmed Dâi; Germiyanlı olup, Gazi Süleyman Paşanın hizmetinde bulunmuş, IMurad döneminde öldüğü belirlenmiş bir şairdir

Yapı esas olarak iki kısımdan meydana gelmektedir Tek kubbeli asıl ibadet yeri ile kuzey yönündeki son cemaat yerinden oluşmaktadır Tek kubbeli asıl mekân; kare bir plana sahiptir

Son cemaat yeri 4,47 metre derinliğinde, ortada dar, yanlarda geniş üç göz halindedir Ortada iki yığma ayak, doğu ve batı yan duvarlarına sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır Yan bölmeler beşik, orta bölme daire tonoz ile örtülüdür Son cemaat yeri kuzey yönündeki kalkan duvarında üç niş, değişik tuğla biçimleri ile süslenmiştir Orta nişte sonradan yerleştirilen, caminin kitabesi bulunmaktadır Kemer üzengi düzeyinden başlayan, dışa çıkıntılı profilli kuşak, üç sıra kirpi saçaklı kalkan duvarının altını dolanmaktadır Cephe; üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş, aralarında dikey, tek sıra tuğla ile kurulmuştur Kemer boşlukları sonradan demir konstrüksiyonlu camekânla kapatılmıştır

Asıl ibadet alanının üstünü örten kubbe, dıştan sekizgen kasnaklı, üstten kurşunla kaplıdır İçeride, aktarmalar, büyük boyda baklava motifleri veren, bir kuşakla sağlanmış bulunmaktadır

Güney duvarında iki alt pencere kapatılarak dolaba dönüştürülmüştür Alt sırada altı, üstte dört, kubbe kasnağında açılan üç sivri kemerli pencereyle caminin içerisinin aydınlanması sağlanmıştır

Yarım daire kesitli mihrap nişi, dokuz sırayla düzenlenmiş mukarnaslardan oluşmaktadır Dikdörtgen çerçeveli, dış köşeliklerde sütunçeleri bulunan mihrap, kalın bir yağlı boya tabakasıyla kapatılmış, üzerine kalem işi ile Ayet-el Kürsî yazılmıştır

Minareye son cemaat yerinin batısındaki bir kapıdan çıkılmaktadır Tuğla ve taş örgülü minare kaidesinden üçgenler aracılığı ile yirmi dört dilimi bulunan tuğla gövdeye geçilmektedir Beş sıra kirpi saçaklı diziye sahip olan şerefe altı, kademeli olarak genişletilmiştir Peteği yıkık olan minare, 1953 yılında Bursa Eski eserleri sevenler Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır Aynı yıl, cami bünyesinde de onarım yapılmıştır Minarenin korkuluğu demir parmaklıklı, petek kısmı gövdenin devamı şeklindedir Yapı günümüzde sağlam ve ibadete açıktır

Ahmed Paşa Fenâri Cami (Osmangazi)

Cumhuriyet Caddesinin kuzeyinde, kendi adı ile anılan mahallede, Büyük Molla Fenârinin torunu, Yusuf Bâli Efendinin oğlu Sadr-ı Âzam Fenâri Ahmed Paşa tarafından, Fatih döneminde yaptırılmıştır

Tamamen yanan camiyi, Şerife Nefise Hanımın 1803 yılında kısmen onarttığı, minarenin şerefeden sonrasını yeniden yaptırdığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir Uzun bir süre harap halde kalan cami 1911 yılında Hacı Atika ailesinden Fethiye Hanım ve halkın yardımları ile büyük ölçüde onarılmıştır

Bugün sağlam ve ibadete açık olan cami binası tamamen yenidir İç ölçüleri 7,60 x 10,80 metre olan dikdörtgen planlı caminin duvar kalınlığı 0,85 metredir Tuğla ve taş ile inşa edilmiş, üstü ahşap çatılı, yerli kiremitle kaplıdır Mihrapta iki sıra mukarnas parçaları ilk yapıldığı dönemden olduğu kanısını uyandırmaktadır Minare de caminin son büyük onarımında yeniden yapılmıştır

Alâaddin Cami (Osmangazi)

Alâaddin Caddesinin sonunda yer almaktadır Caminin giriş kapısı üzerine h1306 (1890) tarihi konulmuş, yaldızlı, açık sülüs harflerle yazılmış kitabede; Alâaddin Camii olduğu “726 bina-i evvel, 1278 H Bina-i sâni” yazılıdır Bundan da yapının Osman Gazinin büyük oğlu Alâaddin Paşa tarafından h726 (1335) yılında inşa edildiği, h 1278 (1862) yılında da onarım geçirdiği anlaşılmaktadır

Yapı, kuzey yönünde üç bölümlü son cemaat yeriyle birlikte tek kubbeli klasik biçime uyarken, Bursada kanatlı (zaviyeli) ters T planlı camilerinde yeni bir gelişime öncülük etmiştir Bu plan şeması aslında Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanmaktadır Selçuklu dönemi medreselerinden esinlenilerek, Osmanlı döneminde Bursada uygulamaya konulan bu plan biçimi camilerde mimari açıdan iyi değerlendirilmiştir Osmanlı döneminin Bursada bu tipin ilk uygulandığı caminin Alâaddin cami olduğu anlaşılmaktadır

Cami, 8,20 x 8,20 metre ölçüsünde, kare planlı asıl ibadet alanı ile kuzey yönünde buna ekli üç sivri kemerli, üzeri kubbelerle örtülü bir son cemaat yerinden oluşmaktadır

Kare planlı asıl ibadet yeri, yelpaze biçimli trompalara ve onaltıgen bir yüksek kasnağa oturan, 8,20 metre çapında tek kubbe örtmektedir Güney duvarında yer alan mihrabı pek fazla bir özellik taşımamaktadır Minberi ise Mevlevihaneden buraya getirilmiştir

Ortada küçük bir kubbe, doğu-batı yanlarda birer aynalı tonoz örtülü, dört sütunu birbirine bağlayan üç sivri kemerle son cemaat yeri, üç göz halindedir Sütun başlıkları Korint ve İon tarzında olup, Bizans dönemi yapılarından alınmıştır Kuzey cephesindeki sivri kemerler tuğla örgülü üç sıra kirpi saçaklı bir kalkan duvara sahiptir Doğu-batı yanları duvarla kapalı durumdadır

Yapının beden duvarları moloz taş, aralarına yatay ve dikey birer tuğla konularak seyrek hatıllı örülmüştür

Minare sekizgen bir kaideye oturtulmuş olup, kaide ve küp kısmı taş, gövdeye geçişler silindirik, gövde tuğla örgülüdür Taştan yapılmış silindirik bir bilezikten sonra dört sıra stalaktitli, değişik biçimli şerefe altına sahiptir Mermer korkuluğu, peteği ve sivri külâhı yeni yapılmıştır

Sultan Orhan Camisi (Osmangazi)



Bursa Merkezde, Ulu cami ile Belediye arasında yer alan Orhan Camisini Sultan Orhan Gazi yaptırmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinden 1339da yaptırıldığı öğrenilmektedir Bursanın Karamanoğulları tarafından işgali sırasında (1413) yanarak harap olan Cami, Osmanlı birliğini yeniden kuran Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414te yeniden yaptırılmıştır Bunu izleyen yıllarda deprem ve yangından birkaç kez zarar görmüş ve onarılmıştır

Sultan Orhan Camisi, Bursada yan mekanlı veya ters T planlı diye nitelenen cami planlarının erken örneklerindendir Ayrıca Bursada son cemaat yeri ilk kez burada ortaya çıkmıştır Kesme taştan, dört köşeli ayaklarla son cemaat yeri beş kemerli olup üzeri üç kubbe ve iki tonozla örtülmüştür Girişten mihrap ekseni üzerinde peş peşe iki mekan bulunmaktadır Oldukça büyük kemerle ikiye ayrılan bu mekanlardan ikincisine üç basamakla çıkılmaktadır Mihrabın da yer aldığı bu mekan ibadete ayrılmıştır Bu mekanların üzerleri sekizgen kasnağa oturmuş iki büyük kubbe ile örtülmüştür Kubbelerin çapı 845 m olup, yüksekliği 16-1750 m arasındadır Ancak mihraplı kısım diğerlerinden biraz daha yüksekte ve 1750 mdir

İç kısımda pencere sayısı az olup, loş bir görünümü vardır İbadet mekanının yanındaki bölümler duvarlarla ayrılmış ve dar geçitlerin yardımıyla birbirleri ile bağlantıları sağlanmıştır Bu bölümlerin devletin idari işlemleri veya mahkeme salonu olarak kullanıldığı sanılmaktadır Ayrıca buradaki ocaklar, nişler ve dolapların bu yerlerin gezgin dervişlere tahsis edildiği izlenimi de vermektedir

Cami duvarlarının yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmıştır Caminin sol tarafında, tek şerefeli tuğla minaresi yükselmektedir

Orhan Camisi 1417, 1619, 1629, 1732, 1773, 1782, 1794, 1888, 1863, 1904 onarılmıştır Son onarımını 1963 yılında YMimar Süreyya Yücel yapmıştır

Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari burada ders vermiştir

Yıldırım Beyazıt Camisi (Yıldırım)

Bursa Ovasına hakim bir tepe üzerinde, Bursanın doğusunda Yıldırım semtindedir

Yıldırım Beyazıt Camisi yapı topluluğu medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, misafirhane ve kasırdan meydana gelmiştir Kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi belgelere ve tarihi kaynaklara dayanılarak söylenebilmektedir Yıldırım Beyazıtın h1360 (1403)de yapımını başlattığı bu yapı topluluğu Ankara Savaşı nedeniyle yarıda kalmış ve oğlu Musa Çelebi tarafından h1407de tamamlanmıştır Caminin 2855 depreminde minaresi, 1876da kubbesi yıkılmıştır Sürekli onarılarak günümüze iyi bir durumda gelmesi sağlanmıştır

Yıldırım Beyazıt Camisinin ilginç bir mimari plan şeması vardır İlk defa ters T planı burada açık şeklini almış ve kendisinden sonra yapılan camilere örnek olmuştur Bursada ters T veya yan mek3anlı cami tipinin en anıtsal örneklerinden biri olduğu ileri sürülmektedir Ayrıca Bursa tipi diye isimlendirilen kemerlerin burada çokça kullanılmış oluşu da dikkat çekmektedir Bursa kemerinin kökeni ahşap inşaata dayanmakta olup, Bursa üslubunun karakteristik bir unsurudur Bu kemer şekli daha sonraki yıllarda Edirne ile İstanbul başta olmak üzere Anadolunun bazı yerlerinde karşımıza çıkmaktadır Bunun yanı sıra ahşap mimarinin de gelişmiş örnekleri en iyi biçimde kullanılmıştır Kapı ve pencere kenarlarındaki mermer oymalar, stalaktitler ve alçı bezemelerin güzel işçiliği bunları tamamlamaktadır

Caminin son cemaat yeri gri kesme taşlarla kaplıdır Beş kubbeli son cemaat yerinin önü beş, yanları ikişer Bursa kemeriyle dışa açılmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boştur İbadet yeri arka arkaya iki kubbeli mekan ile yanlarda küçük eyvanlar ve bunların iki yanında tonoz örtülü birer odadan meydana gelmiştir Orta bölümü örten kubbe 1200 m çapında, 1880 m yüksekliğindedir

Caminin yapımında kesme taş kullanılmış, tuğlaya hiç yer verilmemiştir İç mekanın orijinalinde çini levhalarla kaplandığı, kalem işleri ile bezendiği günümüze ulaşan bazı kalıntılardan anlaşılmaktadır Birkaç kez yıkılarak yenilenen, en son 1948de deprem sonucu bir kere daha yıkılan minaresi 1970de yenilenmiştir

Yıldırım Beyazıtın türbesi caminin altındaki bir set üzerinde 1407de Emir Süleymanoğlu tarafından yapılmıştır Yıldırımın Timura esir düşmesinden ötürü Sultan VMehmete kadar hiçbir padişah tarafından ziyaret edilmeyen türbede oğulları İsa ve Kasım çelebiler de gömülüdür (BkzYıldırım Beyazıt Türbesi) Yıldırım Beyazıt Medresesi caminin kuzey batısında (Bkz Yıldırım Beyazıt Medresesi), Yıldırım Hamamı caminin batısındaki meyilli alanda (Bkz Yıldırım Hamamı) ve Yıldırım Darüşşifası (BkzYıldırım Darüşifası) da caminin 250 m doğusundadır

Ulu Cami (Osmangazi)



Bursa Merkezde, Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Ulu Cami, Yıldırım Beyazıt tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmıştır Ulu Cami plan düzeninin klasik örneklerinden olan cami dikdörtgen planlıdır

İç mekan on iki eş ayak ile yirmi eşit parçaya bölünmüştür Ayaklar kemerlerle birbirlerine ve ana duvarlara bağlanmış ve her bölümün üzeri kubbelerle örtülmüştür Plan düzeninde kubbelerin mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizildikleri görülmektedir Ayaklardan kubbelere geçiş pandantiflerle sağlanmıştır Bu kubbelerin dış görünümleri sekizgen kasnaklıdır Kubbelerin çapları birbirlerinin eşi olmakla beraber yükseklikleri birbirinden farklıdır Mihrap ekseni üzerindeki kubbe, içlerinden en yüksek olanıdır Ayrıca giriş kapısından itibaren ikinci bölümün üzerini örten kubbe orijinalinde üzeri açık iken, sonradan camekanla kapatılmıştır Bunun altında fıskiyeli bir şadırvan yer almaktadır

Caminin dış duvarlarının kesme taştan yapıldığı ve tuğla kullanılmadığı görülmektedir Oldukça kalın, kütlevi beden duvarlarının ağırlığını hafifletmek amacı ile cephelerde kubbe hizasına kadar yükselen sağır sivri kemerler yapılmıştır Ayrıca her kemerin içerisine de iki sıra halinde ikişer pencere yerleştirilmiştir Kuzey cephesinde ana giriş kapısı dışa doğru taşmış bir taç kapı görünümündedir Kapının çevresini geniş bir silme çepeçevre dolaşmakta olup, içerisi mermer oymacılığının en güzel örneklerini yansıtacak şekilde bezenmiştir Bu kapının yanı sıra caminin doğu ve batı cephelerinde de birer kapının daha olduğu görülmektedir

Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde, köşelerde iki minaresi bulunmaktadır Bunlardan camiye bir merdivenle bağlı olan kuzeybatıdaki minare cami ile birlikte yapılmıştır Bu minarenin kaidesi Sultan IBeyazıt, doğudaki diğer minare ise büyük olasılıkla Çelebi Sultan Mehmet dönemine aittir Minareler sekizgen biçimli kürsülere sahip olup, tuğladan yapılmışlardır Şerefeler her ikisinde de aynı ve tuğla mukarnaslarla bezenmişlerdir Kurşun kaplı külahları 1889 yangınından sonra bugünkü taş külahlara dönüştürülmüştür



Mihrabın üzerindeki kitabesinden 1571de Mehmet Usta tarafından yapıldığı öğrenilmektedir Kum saati şeklinde sütuncuklar ve mukarnaslarla bezeli mihrap, döneminin zengin taş işçiliğini gözler önüne sermektedir Bunun yanı sıra 1400 tarihli çivisiz ceviz minber de Antepli Hoca bin Abdülaziz el-Dukkinin eseridir Selçuklu ağaç işçiliğinden Osmanlı ağaç işçiliğine geçişin güzel bir örneği olan minber, kündekâri tekniğinde yapılmıştır

Ulu Caminin diğer özelliği de içerisinin 192 adet levha ile bezenmiş oluşudur Bu yazılar arasında Osmanlı hat sanatının önde gelen kişilerinden Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Abdülfettah Efendi, Şefik Bey, Hafız Mehmet Efendi, Yesari Mehmet, Mehmet Şevket Vahdeti, Ahmet Refik ve Sultan IVMehmetin eserleri bulunmaktadır Ayrıca mihrap bezemesini de Bursaya sürgün edilen Ressam Tevfik Paşa (1819-1866) yazmıştır

Bursa Ulu Camisi çeşitli dönemlerde, savaşlardan ve doğal afetlerden zarar görmüş ve birçok kez onarılmıştır 1855 depreminde 18 kubbesi birden çökmüş, 1801, 1890 yıllarında da yangın geçirmiştir Caminin son onarımları 1961-1965 yıllarında YMimar Hüsrev Tayla, YMimar Süreyya Yücel ve Cahide Tamer tarafından yapılmıştır

Emir Sultan Camisi (Yıldırım)



Emir Sultan semtinde, hemen her yerden görülebilen, asırlık ağaçlar arasında bulunan Emir Sultan Camisi, Tasavvuf bilgini Emir Sultan (Mehmet Şemseddin Buhari) (1349-1429) adına eşi, Yıldırım Beyazıtın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından yaptırılmıştır Bir söylentiye göre de Bursa tüccarlarından Hoca kasım tarafından Emir Sultan anısına yaptırılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber, Çelebi Sultan Mehmet zamanında yapıldığı da ileri sürülmüştür Ancak, bu yapı 1795 yılında bütünüyle yıkılmış, h1219 (1804)de Sultan IIISelim tarafından aynı plan düzeninde yeni baştan yapılmıştır Bursada büyük hasara neden olan 1855 depreminde zarar görmüş, 1868de şehzade olan IIAbdülhamit tarafından yenilenircesine onarılmıştır

Emir Sultan Camisi, ilk yapılışında tek kubbeli küçük bir cami iken, sonradan önüne üç kubbeli bir revak ile odalar eklenmiştir Dikdörtgen bir plan düzeninde ahşap korkulukların, sivri ve yatay kemerli revaklarla çevrili bir şadırvan avlusu yapının ana plan şemasını meydana getirmektedir Bunun kuzeyine tek kubbeli dört köşeli ibadet yeri, aksi tarafa da Emir Sultanın türbesi ile iki yanına ikişer oda yerleştirilmiştir



İbadet yeri ile türbe ekseni üzerine simetrik olarak minareler yerleştirilmiştir Böylece çevresi on altı yuvarlak sütun üzerine kubbelerle örtülü iç bahçenin bir yanı camiye diğer yanı da türbeye ayrılmış, ortasına da şadırvan yerleştirilmiştir
Cami kısmı 1520x1520 m ölçüsünde kare planlıdır Üzerini kemer ve köşelerde trompların taşıdığı merkezi bir kubbe örtmüştür İçerisi kasnakta yer alan on iki, duvarlarda da kırk pencere ile aydınlatılmıştır Bu sistem XIXyüzyıl barok camilerinde yaygın biçimde görülen bir aydınlatma sistemidir
Caminin mihrabı XVIIyüzyılın iznik çinileri ile bezenmiştir

Emir Sultan Türbesinin ilk yapılışından günümüze hiçbir şey gelememiştir Bugünkü sekizgen planlı türbe 1868 yılında yapılmıştır Türbede Emir Sultanın eşi Hundi Fatma Sultan ile iki kızı gömülüdür Ayrıca camiye giden ana cadde üzerinde tarihi mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlık ile h1156 (1743) ve h1254 (1838) tarihli iki çeşme bulunmaktadır Emir Sultan camisinin güneyinde Emir Sultan'ın eşi Hundi Hatun tarafından yaptırılmış hamamı bulunmaktadır

Kanberler Camisi (Sitti Hatun Mescidi) (Osmangazi)

Tatarlık Köprüsünün batısında, Deveciler Caddesi, Eski ve Hamam sokakların kesiştiği köşede yer almaktadır

İznikteki Mahmut Çelebi Camisinin bir benzeri olan bu camiyi Timurtaş Paşanın oğlu Oruç Beyin kızı Sitti Hatun h834 (1459) yılında yaptırmıştır Küçük ölçüdeki caminin cephe görünümü diğer Bursa camilerine göre ayrı bir karakter özelliği göstermektedir Cepheyi meydana getiren revak, biri ortada, diğer ikisi yanlarda olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır Ortadaki bölüm diğerlerine göre daha dardır İki taraftaki bölümlerin kemerleri sivri, ortadaki bölümün kemeri ise Bursa kemeridir Ayrıca bu kemerlerin üzerleri üç köşeli köfeki taşlar arasına yerleştirilmiş zikzaklı derzlerle bezenmiştir

Kare planlı ibadet mekanının üzeri Türk üçgenlerinden oluşan bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Pencere alınlıkları tuğladan dikey zikzak motifleri, testere dişleri ve altıgen taş, tuğla ile bezenmiştir Caminin tek minaresi batı yönündedir

Bedreddin Camisi (Hafsa Sultan Mescidi) (Osmangazi)

Kayan Mahallesinde, Simavlı Sokağı üzerinde, Boyacı Kulluğu Köprüsünün yakınındadır Kapısı üzerindeki iki satırlık mermer kitabeden h847 (1443) yılında Çelebi Sultan Mehmetin kızı Hafsa Sultan tarafından yaptırılmıştır Bedreddin Camisi denilmesinin belli bir nedeni yoktur Bedreddin isimli biri tarafından yaptırılmış olabileceği gibi, Emir Buharinin ikinci oğlu Bedreddin Mahmut (ölm1451) anısına ithaf edilmiş olabileceği de ihtimaldir

Caminin ortası dar, yanlardakiler daha geniş üç gözlü bir son cemaat yeri vardır İbadet yeri 9x9 m ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür Kubbe Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuştur Mihrap stalaktitlidir ve oldukça yüksektir

Duvarlar iki sıra tuğla, bir sıra moloz taş ile örülmüştür Duvarlardaki ikişer pencere ile aydınlatılan caminin kemerleri üzerinde sekiz sıralı, zikzak tuğla motifli zengin bir bezeme dikkati çekmektedir Tek minaresi batısındadır

Selçuk Hatun Camisi (Osmangazi)

Kayan Mahallesinde, Selçuk Hatun Cami Sokağında yer almaktadır Giriş kapısı üzerindeki mermer kitabesinden Çelebi Sultan Mehmetin kızı Selçuk Hatun tarafından h854 (1450) yılında yapıldığı öğrenilmektedir

Caminin üç gözlü bir son cemaat yeri vardır Burada da diğer camilerde olduğu gibi, ortadaki göz daha dar, yanlardaki daha geniştir Giriş kapısı yedi sıralı stalaktitlidir İbadet mekanı 875x875 ölçüsünde kare planlı olup, sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Mihrap yaldızlı stalaktitlerle bezenmiştir

Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taşla örülmüştür Bezeme olarak tuğladan zikzak, balıksırtı motifleri, altıgen taşlar ve lacivert çinili bir pano dikkati çekmektedir Sekizgen kaideli minaresi yan tarafındadır

Beşikciler Camisi (Osmangazi)

Muradiye Mahallesinde, Beşikçiler Caddesi ile Cem Sokağının kesiştiği köşededir Sadrazam İnegöllü İshak paşanın kethüdası Sofu Hacı Sinan tarafından yaptırılmıştır

Son cemaat yeri taş ve tuğla örülü dört ayağın birbirinden ayırdığı küçük kubbeli üç bölümden meydana gelmiştir İbadet yeri 580x635 m ölçüsünde kareye yakın bir plana sahiptir Üzeri Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Çok sayıda pencere ile aydınlatılmıştır

Döneminin ilginç bir özelliğini taşıyan minaresi tuğladan örülmüş olup, şerefe altları stalaktitlidir

Altıparmak Camisi (Osmangazi)

Altıparmak Caddesinde, Çıkıntı Cami Sokağındadır XVyüzyıl sonlarında, Fatih Sultan Mehmet zamanının ünlü alimlerinden Hoca Mehmet Altıparmak tarafından yaptırılmıştır

Caminin 1855 depreminde minaresi yıkılmış, duvarları çatlamış ve son cemaat yeri çökmüştür Uzun süre harap bir halde kalan yapı, 1968 yılındaki onarımdan sonra günümüze gelebilmiştir

Son cemaat yerinin orta bölümü dar ve yüksek, yanlardaki iki bölümü daha geniştir İbadet yeri kare planlı olup, sekiz köşeli, üç pencereli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür

Duvarlar üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüş, pencere alınlıklarında altıgen taş, küçük üçgenler, zikzaklarla bezenmiştir Mihrap geniş çerçeveli ve stalaktitlidir Onarım sırasında bir de minber eklenmiştir Kesme taştan güdük minaresi ile dikkat çekmektedir

Kavaklı Cami (Osmangazi)

Kavaklı Caddesi üzerinde yer almaktadır Bursada yaygın bir söylentiye göre, eski bir Bizans kilisesinin temelleri üzerine yapılmıştır Ayrıca cami önündeki içi boş çınarın da Bursanın en yaşlı eseri olduğu ve Orhan Bey zamanının erenlerinden Geyikli Babanın diktiği söylenmektedir

Kare planlı caminin üzeri diğerlerinde de olduğu gibi Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür

Üftade Camisi (Osmangazi)

Üftade Mahallesinde, kendi ismini taşıyan sokaktadır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinde h1285 (1869) yılında Serasker Rıza Paşa tarafından yeniden yaptırıldığı yazılıdır İlk yapısı ile ilgili yeterli bilgi bulunmayan bu camiyi Üftade isimli bir kişinin (ölm1580) yaptırdığı sanılmaktadır

Son cemaat yeri ortadaki büyük, yanlardakiler de küçük olmak üzere üç kubbelidir İbadet yeri yuvarlak sütunlarla birbirlerine bağlı dört sütunun üzerine oturan sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür İçerisi 36 pencere ile son derece güzel aydınlatılmıştır

Duvarlar iki veya üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüş olup, yer yer merdiven dizisi ve zincir motifleri ile bezenmiştir

Hacı Seyfeddin Mescidi (Osmangazi)
Bursa İncirli Caddesi, Fırın Sokakta bulunan Hacı Seyfeddin Mescidini Hacı Seyfüddin isimli bir kişi yaptırmıştır Bu mescit Fatih döneminde yapılmış olup, XVyüzyılın ikinci yarısının sonlarına tarihlendirilmektedir

Mescit 670x675 ölçüsünde kareye yakın planlıdır İlk yapılışında kubbeli olduğu sanılan bu yapı daha sonra çatıya dönüştürülmüştür Mescidin giriş kapısı mihrapla aynı eksende olmayıp, yan taraftadır İçeriden üçgen pandantiflerin geçişini sağlayan kubbe çatının altında kalmıştır Yapının içerisinde mimari yönden bir özellik bulunmamaktadır

Banisi Hacı Seyfüddinin 1487 yılında ölümünden sonra mescid Mevlâna Hayrettin tarafından onarılmış, daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiş, 1962 yılında yeniden onarılmış, çatısı kaldırılarak, üst örtüsü kubbeye dönüştürülmüştür Bugün bu kubbe dıştan sekiz kasnaklı ve beton kaplıdır Bu bakımdan cami orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır

Yapı malzemesi üç sıra tuğla, iki sıra moloz taştır Ana mekanın kuzeybatısındaki bir kapıdan çıkılan minare duvara bitişik olup, onikigen kaide üzerinde silindirik gövdelidir Bu gövde üzerinde kuş gagası motifleri ve yatay tuğla kuşakları bulunmaktadır

Zeyniler Camisi (Osmangazi)

Bursanın doğusunda, Zeyniler Mahallesinde, Zeyniler Caddesi ile Gündoğdu Sokağı arasındadır

Sultan IIMurat zamanında, Zeyniye tarikatından Abdüllâtif-i Kudsi Efendi adına Hoca Ramazan tarafından derg3ah olarak yaptırılmıştır Muallimzade Ahmet Şemseddin Efendi tarafından da 1568de camiye çevrilmiştir

Yanları kapalı, ortadaki dar, yanlardaki geniş üç bölümlü, tonoz örtülü bir son cemaat yeri vardır İbadet mekanı kare planlı olup, sekiz köşeli kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür

Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taş ile örülmüştür Mihrap ve minberi oldukça sadedir Cami çeşitli dönemlerde, 1568, 1600, 1679, 1745, 1761 ve 1957 yıllarında onarım geçirmiştir

Acem Reis Mescidi (Osmangazi)

Bursa, Demirtaş Mahallesinde, Gül Sokağındaki cami, XVyüzyıl sonlarında, Fatih Sultan Mehmet zamanında, Acem Reis olarak tanınan Mehmet oğlu Hoca Bedreddin Mahmut isimli bir tüccar tarafından yaptırılmıştır

Bu mescidin son cemaat yerinin ortası dar, iki yanı geniş tonoz örtülüdür İbadet yeri kare planlı olup, Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuş kubbe ile örtülüdür Mihrap stalaktitlidir

Duvarları üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüştür Batısındaki minaresi tuğla ve kesme taştan yapılmıştır

Yiğit Köhne Mescidi (Osmangazi)

Bursa, Cumhuriyet Caddesi ile yeni Yolun kesiştikleri kavşağın köşesinde yer alan caminin yapım tarihi, kitabesi olmadığından kesinlik kazanamamıştır Bununla birlikte XVyüzyıl ortalarından önce yaptırıldığı sanılmaktadırGünümüzde yol seviyesinin altında kalmıştır

Son cemaat yerinin ortası dar, yanları geniş olmak üzere üç bölümlüdür İbadet mekanı 8x8 m ölçülerinde kare planlı olup, sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür On beş pencerenin aydınlattığı mescidin mihrabı stalaktitlidir Minare sekiz köşeli bir kaide üzerinde silindirik olarak yükselmektedir

Tuz Pazarı Camisi (Osmangazi)

Bursa, Tuz Pazarı Caddesinde yer alan caminin kitabesi günümüze ulaşamamıştır Bununla birlikte, 1479 yılında Kara Ali bey tarafından yaptırıldığı bilinmektedir

Son cemaat yeri eşit aralıklı üç bölüme ayrılmıştır İbadet mekanı kare planlı olup, üzeri Türk üçgenlerinden meydana gelmiş bir kubbe ile örtülüdür On dört pencere ile cami içerisi aydınlatılmıştır Mihrap stalaktitli olmasına rağmen son yıllarda yapılan kalem işleriyle orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır

Cami duvarları tuğladan zikzak motifleri yine tuğla hatlarla bölünmüştür Caminin güneyindeki tuğladan yapılmış minaresinin son derece güzel bir görünümü vardır

Karaşeyh Camisi (Osmangazi)

Bursa, Atatürk Caddesinden Başak Caddesine dönüldüğünde hemen karşıda yer alan cami XVIyüzyılda yapılmıştır
Son cemaat yerinin ortası sivri ve kırık Bursa kemerli, yanları da yuvarlak kemerli olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır İbadet mekanı Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuş kubbe ile örtülüdür

Duvarları tuğla, kesme taş ve bunların aralarında dikey tuğlalarla dekore edilmiştir Burada sağır kemerler, tuğladan deniz dalgası ve örme motifleri dikkati çekmektedir İçerisi on iki pencere ile aydınlatılmıştır Batısındaki minaresi moloz taş, tuğla kaide üzerinde tuğla gövdelidir

Hacılar Camisi (Osmangazi)

Hükümet Konağından Adliyeye doğru uzanan yolun karşısında yer alan caminin, kitabesinden Bakkal Hacı Sinan tarafından 1471 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir Bursada yaygın bir söylentiye göre; Hacca gitmek isteyenler herhangi bir nedenle gidemeyince bunun için ayırdıkları para ile bu caminin yapımına yardım etmişlerdir Bu nedenle de camiye Hacılar Camisi ismi verilmiştir

Son cemaat yeri diğer camilerde olduğu gibi, orta bölümü daha dar, uzun bölümleri ise daha geniştir Ayrıca burası tuğladan yapılmış çeşitli motiflerle dekore edilerek son derece gösterişli bir görünüm kazanmıştır İbadet mekanı 9x9 m ölçüsünde kare bir plana sahip olup, üzeri kubbe ile örtülüdür Ayrıca içerisi on yedi pencere ile aydınlatılmıştır Batısında tuğladan yapılmış tek bir minaresi bulunmaktadır

Hacı Tayip Camisi (Aynalı Cami-Çapraz Cami) (Yıldırım)

Setbaşı Köprüsü yakınındaki Hacı Tayip Camisinin, kitabesi günümüze ulaşamamakla beraber, Yıldırım Darüşşifası Müderrisi Hoca Tabip Hüsnü Efendi tarafından XIVyüzyılda yaptırıldığı bilinmektedir

Son cemaat yeri alışılan düzenden ayrı olup, 7x7 m ölçüsünde kare planlıdır Üzeri sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür Buradan 8x8 m ölçüsünde kare planlı, gösterişli biçimdeki baklavalı bir kasnağın taşıdığı ibadet mekanına girilmektedir

Duvarlarda üç sıra tuğla, bir sıra moloz taş kullanılmıştır Girişin sağındaki minarenin şerefe altında ayna dizileri halinde bezeme yapılmıştır

Hoca Alizâde Camisi (Osmangazi)

Hoca Alizâde Camisi Sokağında, Kız Meslek Lisesi ile Atatürk İlkokulunun yanında yer alan caminin, kitabesinden Hacı Ömer oğlu Hoca Ali tarafından 1439 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir

Son cemaat yeri geçirdiği bir yangın sonucu orijinalliğinden uzaklaşmıştır İbadet mekanı 9x850 m ölçüsünde olup, üzeri zengin Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Mihrabı sade ancak, yağlı boya ile boyandığından orijinalliğinden uzaklaşmıştır Batı yönündeki minaresi, sekiz kemerli kitabelikleri, üçgen mermerden ve tuğladan küp şekilleri, silindirik gövdesi, bilezikleri ve stalaktitli şerefe altı ile ilginç bir görünümdedir

Çandarlı İbrahim Paşa Camisi (Mahkeme Camisi) (Osmangazi)

Bursa Kız Lisesi karşısındaki Çandarlı İbrahim paşa Camisi Mahkeme Camisi olarak da anılmaktadır

Çelebi Sultan Mehmetin veziri, Sultan IIMuratın Sadrazamı Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır İbadet yeri kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür Mihrap sıvandığından orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır Dış cepheleri tuğla bezeme ile süslenmiştir

Başcı İbrahim Camisi (Osmangazi)

Bursa, Maksem Mahallesinde, Başçı İbrahim Sokağındadır Cami, XVyüzyılın ortalarında Başçı İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır

İbadet mekânı kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür Mihrap sitilize edilmiş bitki motifleri ile bezenmiştir Minberi ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır

Duvarları tuğla ve taş ile örülmüştür Son cemaat yeri dört örme ayak ile üç bölüme ayrılmıştır

Düsturhan Camisi (Maksem Camisi) (Osmangazi)

Bursa, Fevzi Çakmak Caddesinin sonunda, asırlık ağaçların arasında bulunan Caminin, kitabesinden Düsturhan ismiyle bilinen Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından 1479 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir

Son cemaat yeri orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır İbadet yeri 8x7 m ölçülerinde olup, üzeri Türk üçgenlerinin meydana getirdiği kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür Duvarları tuğla ve moloz taşla örülmüştür Minaresi tuğladan yapılmış olup, doğu yönündedir

Çelebi Sultan Mehmet Camisi (Yeşil Külliye) (Osmangazi)

Bursanın Yeşil semtindeki Çelebi Sultan Mehmet Camisi, cami, türbe, medrese, imaret ve bunlara 1485 yılında eklenen hamamdan meydana gelmiştir Çelebi Sultan Mehmetin emriyle h817 (1415)de yapımına başlanan Cami h822 (1419)da tamamlanmıştır Yapı topluluğunun mimarı dönemin tanınmış kişilerinden Hacı İvaz Paşadır Ayrıca nakkaşlığını İlyas Ali oğlu Ali, ahşap işlerini Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali, çini işlerini de Mehmet Mecnun yapmıştır

Caminin planı yan mekanlı veya ters T düzenindedir Ancak burada son cemaat yeri yapılmamıştır Ne var ki, beş kubbeli bir son cemaat yerinin yapılması düşünülmüşse de sonradan vazgeçildiği bazı kemer başlangıcı izlerinden anlaşılmaktadır Bunun yanı sıra pencerelerden bazılarındaki yarım kalmış bezemeler caminin tüm ayrıntıları ile tamamlanamadığına işaret etmektedir

Cami girişinin üç yılda tamamlanan stalaktitli kapısının abidevi bir görünümü vardır Kapının stalaktitleri ile onu çevreleyen yazı frizi arasında kalan bölümleri Rûmilerle doldurulmuştur Kapı üzerindeki kitabelik kısmına sülüs yazı ile caminin yapımıyla ilgili bilgiler yazılmıştır Diğer taraftan giriş kapısının iki yanındaki mihrapçıklara da yine sülüs yazı ile Mimar Hacı İvaz Paşanın isminin geçtiği küçük kitabeler yerleştirilmiştir

Türk ahşap oymacılığının en güzel örneklerinden olan giriş kapısının yanlarına iki Bizans sütunu yerleştirilmiştir Birbirlerine benzemeyen bu sütunlara aynı yüksekliği verebilmek için kaidelerine bir takım ilaveler yapılmıştır Girişin iki yanındaki merdivenlerle de Hüdavendigâr ve Yıldırım Beyazıt camilerinde olduğu gibi üst kata çıkılmaktadır

İbadet mekanı, aynı eksen üzerinde kubbeli iki ayrı mekan ve bunlardan giriş kapısı yanında bulunan iki yanına bitişik kubbeli küçük mekanlardan oluşmuş bir plan düzenine sahiptirBöylece caminin ters T planı ortaya çıkmıştır İki ana mekanın üzerleri 1250 m çapında iki ayrı kubbe ile örtülmüştür Her iki kubbeyi birleştiren büyük bir kemer ile kilit taşı Mimar Hacı İvaz Paşanın bir harikasıdır Duvarlardan kubbeye geçişi ise stalaktitli tromplar sağlamıştır Bu iki ayrı mekandan mihrap tarafındaki, şadırvanlı mekandan üç basamak daha yüksektedir Böylece Erken İslâm camilerindeki geleneğe uyularak şadırvanlı avlu içeriye alınmıştır XIXyüzyılda ibadet mekanını genişletmek ve her iki bölümü aynı seviyeye getirmek için şadırvanlı avlu toprakla doldurulmuştur Ahmet Vefik Paşanın Bursa Valiliği sırasında şadırvan meydana çıkarılarak cami eski haline getirilmiştir Ancak şadırvan etrafındaki altın ve gümüş kakmalı parmaklık ile kaynaklardan varlığını öğrendiğimiz fıskiyesindeki mücevherler bulunamamıştır

Caminin mihrabı yaklaşık 10 m yükseklikte, stalaktitler, geometrik desenler ve bunların arasındaki çiçek dekorlu bir yazı frizi ile ilginç bir görünüme sahiptir Ortasında beş köşeli, beyaz, açık ve koyu mavi, siyah ve altın renkli kabartmalar vardır Ayrıca çini karoların üst kısımlarında yer alan rûmi ve hatai motifleri de dikkat çekicidir Mihrap çinilerinin renk ve desenleri Timur döneminde Meşhet, Herat ve Semerkantta yapılmış benzerlerini andırmaktadır Böylesine yakın benzerlikler aynı ekolü benimsemiş işçilerin her iki tarafta da çalışmış olduklarını akla getirmektedir Ayrıca mihrabın solunda Gülistandan alınma bir beyit ile sağında Fatiha süresi yazılıdır

Caminin yan mekanlarında nişler, alçı ocaklar ve dolaplar vardır Buradaki pencere ve kapı üzerindeki çini yazılarda da Çelebi Sultan Mehmetin, Osmanlı Devletinin geçirdiği tehlikeler ve bu konuda yapılması gereken el birliğine değinilmektedir

Yeşil Cami mimarisi ile olduğu kadar çinileri ile de ün yapmıştır Girişteki duvarlar altı köşeli lacivert çinilerle kaplanmıştır Yan mekanların duvarları ise yerden iki metre yüksekliğe kadar altı köşeli koyu yeşil çinilerle bezelidir Bu altı köşeli çinilerin arasında kalan üçgen yüzeyler firuze renkte küçük çini parçaları ile doldurulmuştur

Yeşil Caminin ilginç bölümlerinden biri de hünkâr mahfelidir Girişten oldukça dar merdivenlerle çıkılan hünkar mahfeli caminin şadırvan avlusu üzerinde, mermer balkonlu olarak içeriye hakim bir biçimde yerleştirilmiştir Böylece Osmanlı mimarisinde hünkâr mahfeli ilk defa Yeşil Camide ortaya çıkmıştır Buradaki çini bezeme caminin diğer bölümlerindekileri aratmayacak kadar güzeldir Duvarlar 3 m yüksekliğine kadar altı köşeli yeşil, açık ve koyu mavi arasında değişen çinilerle kaplanmıştırYapıldığı yıldan günümüze değin solmadan rengini koruyan bu çiniler üzerinde de onları yapan Mecnun Mehmetin imzası bulunmaktadır

Türk mezar anıtlarının en güzel örneklerinden olan Çelebi Sultan Mehmetin türbesi caminin önündedir Ayrıca Yeşil Deresi üzerindeki Babacan Köprüsü yanında bulunan Yeşil Medrese de günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir Yeşil Medresenin karşısında, Yeşil Türbenin hemen yanında Yeşil Hamam ile Yeşil İmaretinden ise günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir

Şahadet Camisi (Osmangazi)



Bursa Tophane semtindeki Şahadet Camisi aynı zamanda Kale ve Saray Camisi olarak da anılmaktadır Sultan IMurad Hüdavendigâr tarafından 1365 yılında yaptırılmıştır Şahadet isminin, Sultan IMuradın Kosovada şehit düşmesi üzerine verildiği sanılsa da bu doğru değildir Camiye hiç gelemeyen padişahın şehitliği kabul olunamayacağı iddiası üzerine Bursa kadısı tarafından verilmiştir

Cami ilk yapıldığında üç bölümlü, yan bölümleri tonozlu, orta bölümü de iki kubbelidir İbadet mekanının üzerini toplam dokuz kubbe örtmektedir Plan düzeni olarak Ulu Cami tipinin küçük bir örneğidir

Son cemaat yeri olmayan, oldukça yüksek görünümde bir yapıdır Minarenin arkasındaki bir kapı üzerinde bulunan 1328 tarihli kitabe onarım sırasında başka bir mescitten getirilmiştir Uzun ikiz pencereleri, soldaki tek şerefesi ile caminin ilginç bir görünümü vardır

Cami 1855 depreminde yıkılmış, 1890da Bursa Valisi Mahmud Celaleddin Paşa tarafından onarılmıştır

Yeşil Cami (İznik)



İznikin doğusunda, Lefke Kapısı yakınında bulunan Yeşil Camiyi Çandarlı Hayrettin Paşa adına Mimar Hacı Musa 1378-1391 yılları arasında yaptırmıştır Caminin yapımına Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından başlanmış, Onun ölümünden sonra oğlu Ali Paşa 1391-1392 yıllarında tamamlamıştır Erken Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından olan Yeşil Cami, tek kubbeli, merkezi camilerin gelişmiş örneklerinden biridir

Kare planlı caminin önünde iki mermer sütunlu bir son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yeri sütunları birbirlerine ve duvar uzantılarına yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır Bu sütunların 1 m arkasında birer tane başlıklı sütun daha bulunmaktadır Bu sütunlar birbirlerine kesme taş kemerlerle bağlanmıştır Bu tür stalaktitli söveler ve çift sütun sistemi büyük olasılıkla Bizans mimarisinden esinlenilmiştir Revağın üzeri çapraz tonozlu, yüksek sekizgen kasnak üzerine oturmuş kubbelerle örtülüdür Yanlarda kalan bölümlerin üzeri de ayna tonozludur Giriş kapısı stalaktitli, profilli mermer sövelerle sınırlanmış olup, üzerinde Arapça yazılı kitabesi bulunmaktadır:

“Bu mescidin yapılmasını ulema ve vüzeranın meliki olan Hayreddin Paşa kabri nurlansın yedi yüz seksen senesinde (H780-M 1378- 1379) emretmiştir Tamamlanması ise yedi yüz doksan dört senesinde (H794-M 1391-1392) gerçekleşmiştir Yapan Hacı Musa”

Caminin İbadet mekanına açılan, kenarlarında birer kum saati motifi bulunan sütunlu kapı kemeri renkli ve beyaz mermerden yapılmış olup, üzerine stalaktit yastıklı sivri bir kemer oturtulmuştur Buradaki iki kemer arasına da sülüs yazı ile caminin yapım kitabesi yerleştirilmiştir:

“Cenabı Hak'ka ham dolsun, bu şerefli imareti sırf rizai ilahiyi tahsil maksadıyla büyük melik şehabüddünya veddin merhum Orhan Bey oğlu Murad Bey zamanında ve millet ve dinin hayırlı evladı Cendereli Ali oğlu Halil yedi yüz seksen (H780 - M1378-1379) tarihinde inşa ve imar ettirmiştir”

Caminin ibadet mekanına üç basamaklı merdivenle bir sahanlık aracılığı ile girilmektedir Dikdörtgen planlı olan bu sahanlık, sütunlar ve kemerlerle üç bölüme ayrılmıştır Ortasında sekiz dilimli bir kubbe bulunmaktadır Kare planlı ibadet mekanının üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür İçerisi kubbe kasnağında ve ana duvarlardaki üstte dört, altta da on pencere ile aydınlatılmıştır



Mihrap nişinin üzeri stalaktitli olup, bunun en üst sırasında istiridye motifleri yer almaktadır Bunların altında zencerek motifli bir kuşak bulunmaktadır Mihrap nişinin ortasında ise yıldızlardan oluşan bir madalyon bulunmaktadır Bunun üzerine de üç dilimli ve 12 yapraklı bir çiçek motifi yerleştirilmiştir Mihrabın iki yanında geometrik geçmeler yer almaktadır Ayrıca mihrabı çevreleyen sütunçelerin üzerinde geçmeli bir şerit, örgü motifleri, kıvrık Rûmiler bulunmaktadır Mihrabın en üstü de düz bir pano ile ikiye bölünmüştür Burada da üstü dal ve kıvrık rûmili, altında da üç sıra halinde stalaktitler görülmektedir

Caminin minaresindeki çini süslemelerinden ötürü Yeşil Cami ismi ile anılmasına neden olmuştur Ana mekanın kuzeybatı köşesindeki minarenin kare kaidesi üzerinde gövdesi çokgen prizma olarak başlar, yuvarlak gövdeli olarak devam eder, tek şerefe ve konik bir külahla tamamlanır Minare bir sıra stalaktitli mermerden yarı altıgen şekillerle dekore edilmiştir Silindirik minarenin bilezik kısmı ile taş süslemeleri arasına frize ve lacivert çinilerden oluşturulmuş bezemeler yerleştirilmiştir Bunların ortasında da altı köşeli yıldızlar birbirini izlemiştir Çinilerin yanında sırlı tuğlalar da kullanılmış ve gövde zikzak, zencerek motifleri, altıgen geçmelerle görkemli bir konuma getirilmiştir Şerefe korkuluğu bir dizi lacivert ve bir dizi firuze çinilerle dekore edilmiştir Petek kısmında da balık sırtı motifler görülmektedir Şerefe altı da stalaktitli çinilerle kaplanmış olup, bunların arasındaki kare panoların yüzeyleri yıldız geçme motifleri ile bezenmiştir

İznikin Yunan işgali sırasında harap edilen cami Cumhuriyetin ilk yıllarında onarılmıştır Bunun ardından 1956-1969 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğünce geniş çapta onarılan camiyi bugünkü konumuna YMimar Süreyya Yücel getirmiştir Bu onarım sırasında minarenin çinileri bütünüyle sökülmüş ve yeni baştan orijinal şekline uygun olarak yapılmıştır

Hacı Özbek Camisi (Çarşı Mescidi) (İznik)

İznik Çarşısı içerisinde bulunan bu camiye aynı zamanda Çarşı Mescidi ismi de verilmektedir Halk arasında da Çukur Cami ismi ile tanınmaktadır Erken Osmanlı devri mimarisinin en erken örneklerinden olan bu camiyi Hacı Özbek 1333-1334 yıllarında yaptırmıştır

Kare planlı olan bu yapının üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür Kubbe 790 m çapında olup, önünde çapraz tonoz ve ayna tonozlu, iki sütunlu bir son cemaat yeri bulunuyordu Caminin dış duvarlarında bir sıra taş, üç veya dört sıra tuğla dizileri ile hareketli bir görünüm sağlanmıştır

Caminin son cemaat yeri 1959 yılında yol genişletilmesi sırasında yıkılmış ve bu arada kuzey duvarı da tahrip edilerek orijinalliğinden uzaklaşmıştır Caminin yıkılmış olan minaresi yapılmamıştır Kitabesi İznik Müzesinde koruma altına alınmış, daha sonra caminin içerisindeki bir duvara yerleştirilmiştir

Orhan Gazi Camisi (İznik)

Orhan Gazi Camisi, Yenişehir kapısı dışında yer almaktadır İznik Müzesinde bulunan kitabesinden öğrenildiğine göre; Orhan Gazi tarafından 1334-1335 tarihlerinde yaptırılmıştır Ancak kitabenin tarih kısmı kırık olduğundan bu konuda bazı çelişkiler bulunmaktadır Büyük olasılıkla Osmanlıların İzniki fethi sırasında Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır

Orhan Gazi Camisi tarlalar arasında, kalıntı halinde iken 1963 yılında ProfDrOktay Aslanapa tarafından burada yapılan kazı sonucunda yapının planı ortaya çıkarılmıştır Bu plana göre, günümüze yalnızca duvar kalıntıları gelebilen yapı, ters T planlı, diğer ismi ile zaviyeli camiler grubunun öncüsüdür Oktay Aslanapanın yaptığı kazılar sonucunda önünde beş bölümlü bir son cemaat yerinin bulunduğu anlaşılmaktadır İbadet mekanının ortası kubbeli olup, bunun iki yanında da iki yan mekan bulunmaktadır Yapı, moloz taş, kaba kesme taş ve tuğladan yapılmıştır

Orhan Gazi Camisinin hamamı da sur dışında cami ile surlar arasında yapılmıştır

Hacı Hamza Camisi (İznik)

İznik meydanında, belediye binasının önündeki meydanda yer alan Hacı Hamza Camisi, Erken Osmanlı mimarisinin ilk eserlerindendir İznik Müzesinde bulunan kitabesine göre, Hazma Bin Erdem Şah tarafından 1345te yaptırılmıştır Mimarı Hacı Alidir

Hacı Hamza Camisi tek kubbeli camiler grubundan olup, önünde derin bir eyvan biçiminde son cemaat yeri bulunuyordu İbadet mekanı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Eski resimlerinden öğrenildiğine göre, kalın kısa gövdeli bir minaresi bulunuyordu

Alıntı Yaparak Cevapla