Yalnız Mesajı Göster

Türklerin Anadolu’Da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)

Eski 08-04-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin Anadolu’Da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)



Giyim-Kuşam






Osmanlı döneminde Samsun ile Batum arasında(sahil) geleneksel giyim (Laz kıyafeti olarak da bilinir) şöyledir:

Erkek: Başta iki ucu üzerinden sarık gibi dolanarak uzun kulaklı bir düğümle bağlanan ve kukula adı verilen siyah başlık Üstte beyaz mintan ve üzerine siyah aba yelek Altta bacak arası körüklü bacak kısmı dar zipka adı verilen siyah şalvar

Kadın (köylü): İçte kamis adı verilen yakasız Trabzon bezinden gömlek, başta keşan peştemal, alltta etek veya üçetek elbise (zibun)bele bağlanan ve rengi yöreden yöreye değişen peştemal (fota Üstte fermene veya kadife adı verilen yelek

Kadın (şehirli, kasabalı): Başta tepelik, Tapla, Koursi, hotoz adı verilen gümüş ya da altın sırmalı yuvarlak tepelik İçte kamis, üzerine zibun (üçetek) belde peştemal, lahor veya trablus

Köylü ya da şehirli olsun Trabzon kadını (Rize ve Artvin sahilinde yaşayan Lazlar gibi) kesinlikle şalvar giymemektedir Tek istisna Şalpazarı bölgesinde olup Çepni kadınları şalvar giymekte ve ucu püsküllü kırmızı ya da pembe belbağı takmaktadır





Müzik ve Halk Oyunları




Trabzon bölgesinin geleneksel çalgıları şimşir kaval, kemençe, davul-zurna ve yörede zimpona, dankiyo adlarıyla da bilinen tulumdur Sayısız çeşidi olup kadın ve erkekler tarafından toplu oynanılan geleneksel dansların adı ise horondurkolbastı oyunu 1930 yılında Trabzon'un Faroz mahallesinde başlamıştır Farozlu balıkçıların kendi aralarında oynadığı bir oyundur





Horonları





Horon bir tutkudur Trabzon'da Kemençenin kıvrak sesi bir yerden yankılanmaya görsün, ya da davulun zurnanın nağmeleri işitilmeye Başlar önce ayaklar oynamaya Sonra eller havaya kalkar Sonra bir sihirli alemin içinde genişler de genişler horonun halkası

Horon gibi canlı, hızlı bir halk oyunu yoktur Vücudun tümünün iştirak ettiği yegane oyundur denilebilir horona Genelde erkek ve kadın diye horonları ayırmamakla birlikte erkek horonlarının daha sert, kadın horonu ise daha yumuşak figürlerle oynanmaktadır








Horon dizisi iki kişiden oluşsa bile içlerinden biri mutlaka horonbaşıdır Horonu ya çalgıcı ya da içlerinden usta olan bir horoncu yönetir Horoncuların coşkularını canlı tutmak, horon kurmak, aşağı almak, değişik horon düzenine geçmek için horoncubaşı farklı komutlar verir Horoncular "yürüyürü, dik oyna, kim ula, dikkat dikkat, ha uşak ha, alaşağı, ula ula, aloğlu, kim kim kim, şaşma, horonu bozma, taktum," gibi horoncubaşı tarafından verilen komutların ne anlama geldiğini bilirler ve horon düzenini buna göre sürdürürler








Düz Horon : Genellikle kadınlar tarafından davul zurna, kemençe eşliğinde oynanır

Akçaabat Sallaması : Genellikle davul, zurna eşliğinde Akçaabat yöresinde oynanır, erkek oyunudur Sıksara'ya geçiş öncesi bir oyundur Ağır bir yapıya sahiptir, giderek hızlanır

Sıksara : Trabzon halkının karakteristik yapısını simgeleyen en önemli horon türlerimizdendir Atak, canlı vücudun bütün bölümlerinin harekete geçtiği kıvrak ve sanat gücü yüksek bir oyundur Kemençe ile ve davul, zurna ile de oynanabilir

Kız Horonu : Düz horondur Hareketleri basittir Türkü eşliğinde de oynanır Atma türküleri meşhurdur Oyun esnasında söylenen türküler bu oyunu ilginç kılar Kemençe ile oynanır

Sürmene Sallaması : Özgün ve hareketli bir oyundur Kemençe ile oynanır Davul ve zurna ile de oynanır Özellikle Sürmene'de oynanan bu oyunun özel figürleri zevkle izlenir

Bıçak Oyunu : İki kişi tarafından bıçakla oynanır Müzik ve ritm sıksaraya çok benzer Karşılıklı bir savaşı, mücadeleyi andıran figürleri vardır Oyuncuların ellerindeki bıçakları çok iyi kullanmaları gerekir, yoksa oyunun heyecanı içinde birbirlerini yaralayabilirler

Vaybeni : Genellikle Çaykara ve çevresindeki köylerde oynanır Türküye dayalı oyundur Atışmalı türkülerin söylendiği horonda bir tarafın söyleyecek sözü kalmayana dek devam eder





Türküleri





Kısa ve nettir türkülerimiz Öyle lafı geveleme, eğirme, büğürme yoktur türkülerimizde Ne denecekse söylenir Hüküm verilir, mesaj iletilir Kısadır, acıdır özlemler, sevinçler, sevgiler, yergiler hep bir türkülerde dile gelir Coşku dolu yürekler kemençenin eşliğinde söyler türküsünü Söyler türküsünü de, yol olur bu türkü dağ aşar, deniz aşar, gurbet aşar sevgilinin gözünde kimi zaman bir damla yaş, kimi zaman da gülen yüzde bir çiçek olur açar
Yöre türkülerinde sadece sevda yoktur Savaş, sel, çığ, vurgun, toprak kayması, gibi durumlarda yakılan ağıtlar birer türkü olmaktan çok destanımsı özellikler taşımaktadır
Halk edebiyatımızın en yaygın ürünlerinden olan mani biçimindeki türkülerimiz kendiliğinden doğaçlama olarak dökülür, kemençenin tellerinde ezgi olur













Alıntı Yaparak Cevapla