08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünlerden Ödünç Alıyorum Eksik Sevinçleri
Yokluğuna iz sürdüm, sonra sürgünlere sürüldüm Senin merhametine kaldı artık çocuksu tebessümlerim
Yağsızdı hüznüm, kay(a)madı avuçlarımdan…
Yüreğinin hücresine göm(ül)düm Düş'lerim yasak Sen yasak Dokunmam yasak
Nefesini ödünç verir misin bana? Oksijensizim
Yamaya yamaya giyiyorum üzerime artık sevdayı Dünlerden ödünç alıyorum eksik sevinçleri, yüzüme ekliyorum Aldanman için Gülüşlerim, gözyaşlarımın ayaklarına takılsa da sen incinme diye sözlerimi yutarım
Çatık kaşlı harflerimden ibaret değilsin alfabemde Dik duruyor hala başı aşk(ım)ın! Adlarımız birleşmemek için cümlelerde körebe oynuyor bir tek Yakala(nı)rsam çığlığımı susturacağım
Yara(lı)dır adım Anladım ki sana susmak, ölüme sus(a)makmış
Git/me Bacakları kırık ömrümde sensiz sendelediğimde, yerden kaldırdığım düş olarak kalma
Cümle bulanıklıkları arasında kaybetmek istemiyorum suretini Kalemimin rengi mi silik, yüreğinde ki yerim mi? Eşitliği blirsiz bir üçgenin içinde çapsız kaldım Yine ben mi suçluyum? Yoksa eşitliğime yalnız denklemini savuran sen mi? Ben matematikten de anlamam ki…
Biz seninle bağlaçlarla bile bağlan(a)madık, satırlara Nokta koy(a)madık cümlelerimize Virgülleri yoktu, vedalarımızın Dar geçitlerde bir beden ol(a)madık, ünlemlerden kaçan Hep üç nokta düştü masalımıza
Yarınlarım dünlerinin uykusunda … Zaten gelecek vakitlere de vurmadık hiç Aynı tarafın savaşçıları bile değildik
Sana heybem de bir sürü sorular biriktiriyorum Nerede yüreğinin mumlarını söndürüyorsun? Hangi şehir sana yetiyor, bensiz? Hangi gülüşlere sunuyorsun benden (ç)aldıklarını? Hangi ten saklıyor, teninde ki kayıp medeniyetimi? Hangi satır başında geçiyor adım, alaycı da olsa?
Yoksa sende mi bu soruların cevabını ben de aramaktasın? Ben mi nasılım? Ben ki; tuzaklı mayınlarına basıp, parçalandım Yüzüstü yatıyorum toprağı kan kokan, ovalarında Mahremiyetini açtığın kucaklarda intihar oluyorum, senden habersiz…
Seni büyütmek korktuğum satırlarımda kendim büyümüşüm meğer…
Bu masalın sonunda gökten bir elma gibi adın düşüp, adımla mı birleşecek?
Şehrin morglarında bir Efsun yatıyor şimdi, yarı diri Gözleri açık, yüreği dilsiz Ölmedi, ölemiyor Ama yaşamıyor da!
Varlığından özür diliyorum, hala yokluğunda can çekiştiğim için…
Say ki;
Parmaklıklarımız zehirli tellerle örülmüştü
Sana sarıl(a)madım Beni sar(a)madın
|
|
|