Yalnız Mesajı Göster

Japon Kültürü

Eski 08-20-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Japon Kültürü



BUDİZM











Budizm ´in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ563 - 483 ) Kuzey Hindistan ´da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur Buda “aydınlanmış” anlamına gelir Budizm ´ in en güçlü yayılma dönemi Hint Hükümdarlarından Aşoka (MÖ 273 - 236) zamanına rastlar Aşoka zamanında Budizm ´ Hindistan, Seylan,Suriye,Mısır,Makedonya ve Yunanistan ´a kadar yayılmıştır Aşoka ´dan sonrada yeni Krallar Budizm ´e girmiş yayılmasını sağlamış hatta Çin,Moğolistan ve Japonya ´nın ileri gelen devlet adamlarının Budizm ´e hizmet etmesini sağlamışlardır

Budizm ´ MS 1yy Türkistan , 4 yy da Kore , 6yy da Japonya ve 7yy da ise Tibet´te yayılmaya başlamıştır Günümüzde Güney,Doğu;Güneybatı ve Orta Asya ´da çok sayıda taraftarı olan Budizm ´ Avrupa ve Amerika ´da da yayılmaya ve taraftar bulmaya başlamıştır

Budizm ´de inanç ve ibadet

Budizm ´de inancın temeli “ Buda ´ya sığınırım, Dhamma ´ya (dine,doktrine) sığınırım, Sangha ´ya sığınırım (Rahipler Cemaati,dünyanın en eski bekar rahipler topluluğu)” cümlesi oluştururBunlardan birini inkar eden kişi budist sayılmaz ve Budizm ´e girmek için yukarıdaki cümleyi söylemek gerekir Sangha ´ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler

Budizm ´ de mabetlere “Vihara” denir Budistler Karma- Ruhgöçü ´ne inanırlar Vihara da ayda 2 kez bir araya gelen rahipler yaptıkları hataları itiraf ederek benliklerini öldürürler Bazı dinlerde olduğu gibi Budizm ´de de bir kurtarıcı bekleme inancı vardır Kurtarıcının isma Metteya veya Maitreye ´ dir inançlarına göre Metteya tüm dünyayı düzeltmek olarak gelecek ve Buda ´ nın tamamlayamadığı dini tamamlayacaktır

ibadet Stupa denilen mabetlerde yapılır Stupalar helezoni yapıda inşa edilmiştir ibadet için Stupaya giren Budist önce Buda ´nın heykeline saygı gösterisi yapar; O ´na çiçek ve tütsü sunar, Budistler kendi evlerinde de bir köşede korudukları Buda heykeline tazimde bulunarak,ibadet ederler ibadetlerinde klişeleşmiş dua ve söz yoktur

Budizm ´in kutsal ziyaret yerleri ;
Budanın doğum yeri( Lumbin)
Aydınlanma yeri (Bodhi Gaya)
Buda ´ nın ilk vaaz verdiği geyik parkı (Sarnarth ´da)
Buda ´nın öldüğü Uttar_Prades şehri,
Ganj nehri

Kutsal Kitapları


Budistler Buda ´nın vaazlarının Pali - Kanon adlı bir kitapta toplandığına ve 400 yıl kadar sözlü olarak nesilden nesile aktarıldığına inanırlar Budizm ´in kutsal kitabı üç sepet anlamına gelen “Tripitaka veya Tipitaka ´dır”Tripitaka da;

Vinaya Pitaka
Sutta Pitaka
Abhidhamma adlı bölümler bulunur

Bu kitaplarda rahip ve rahibelerle ilgili kurallar, ayin usulleri, beslenme,giyinme, Buda ´nın hayatı,konuşmaları,vaazların yorumu,Budizm ´ felsefesi vb ayrıntılı bir şekilde anlatılır

Budizm ´de Mezhepler

Budizm ´ başlıca iki büyük mezhebe ayrılır: 1- Hianayana , 2- Mahayana

1 - Hinayana (Küçük Araba)


Kişinin kendisini kurtarmasını esas aldığı için böyle isimlendirilmiştir Bu mezhep Seylan ve Güney Asya ´da yayılmıştır Mensupları saf Budizm ´e yani Budanın asıl telkinlerine kendilerinin muhatap olduklarını iddia ederek Mahayana koluna bağlı olanları sapkınlıkla suçlarlar

2 - Mahayana ( Büyük Araba)


Toplumu bir bütün halinde ele alarak herkesin kurtuluşa ermesini amaç edinmişlerdir Onlara göre Budizm ´, herkese cevap vermeli, herkesin ihtiyaçlarını gidermeli, doktrinleri basitleştirerek halkın anlayacağı bir seviyeye getirilmelidir Budizm ´in bu kolu başka din ve doktrinlerden yararlanmakta sakınca görmez Bu mezhebe göre Nirvanayı gerçekleştiren herkes Buda unvanını alır Ve ihtiraslarının esiri olarak dünya zevklerinin arkasından koşmaz Mahayana mensupları,”hata yapabilirim” diye faaliyetleri askıya almanın karşısındadır “Bu yüzden pişmanlık duymaya lüzum yoktur” derler Mahayana ´ya bağlı kişi kendini kurtuluşa hazırlayabilmek için şü hususlara dikkat etmek zorundadır:

Cömertlik
Olgun manada bilgelik
Budizm ´in ahlak kurallarına bağlılık
Meditasyon
Karşılaştığı olumsuzluklara sabır göstermek
Hiç usanmadan sürekli bir gayret içinde olmak

Bu sayılan özellikleriyle Mayayana Budizm ´i dünyanın bir çok bölgesinde yayılma imkanı bulmuş,adeta misyonerli bir hüviyet kazanmıştır

BUDA VE ÖĞRETiSi


Buda ´nın öğretisinin baslıca özelliği; Buda ´nın aydınlanma sonucu bulmuş olduğu gerçekleri birer dogma olarak sunacak yerde aydınlanma yöntemini öğretmeyi ve böylelikle yöntemi öğrenen kimselerin kendi çabalarıyla bu gerçekleri kendilerinin bulup yasantısal deneyimle doğrulamalarını öngörmesi, Budalık yolunu herkese açık tutmasıdır Buda ´nın yasadığı dönemde Budizm ´ bir din, Buda da bir peygamber değildi

Şimdiye dek her geliş gidişsimde, içinde hapis olduğum, Duyularla duvaklan mis bu evin, Yapıcısını aradım durdum Ey yapıcı! Simdi seni buldum Bir daha bana ev yapmayacaksın, Bütün kirişlerin kirildi, payandaların çöktü içimde Nirvana ´nın suskunluğundan başka bir şey kalmadı Tutkuların, isteklerin biçimlediği yanılgıdan kurtardım kendimi

Öğretide 4 temel gerçek vardır: Yaşamda ıstırap vardır; ıstırabın bir nedeni vardır; bu neden yok edilirse ıstırapta yok edilmiş olur; bu nedeni yok etmeyi sağlayan bir yol, bir yöntem vardır

1Istırap (DUKKHA) ve Yaşamın 3 özelliği

Dört okyanusun suyu mu daha çoktur, yoksa sizlerin inleye sızlaya sürdürdüğünüz bu yolculukta sevdiğiniz istediğiniz şeyleri elde edememek, sevmediğiniz istemediğiniz şeylerden kaçınamamak, istediğiniz şeylerin istediğiniz gibi olmaması, istemediğiniz şeylerin istemediğiniz biçimde olması yüzünden akıttığınız göz yaşları mi daha çoktur? Ananızı, babanızı yitirmek, kardeşlerinizi, kızınızı yitirmek, malinizi, mülkünüzü yitirmek Bu uzun yolculukta tüm bunlara katlandınız ve dört okyanusun suyundan daha çok göz yaşı akıttınız

Buda ıstırap için dukkha sözcüğünü kullanıyordu Anlamı; ıstırap, üzüntü, tasa, keder, maddesel veya ruhsal sağlıksızlık, uyumsuzluk, tedirginlik, doyumsuzluk, yetersizlik, sürtüşme, çelişki yani olumsuz ruh durumları Buda ´nın gözlerimizi açmaya çalıştığı gerçek daha çok ıstıraptan korunmak, kurtulmak için izlediğimiz tutumdaki yanlışlarımız, yanılgılarımız Herkes yaşamda Istırabın olduğunu biliyor, ama yaşamda Tatlı anlar, hoş ve zevkli olan şeyler olduğunu, haz ve zevkin ıstırabı dengeleyebileceğini düşünüp bu anların beklentisi içinde ıstıraba katlanabiliyor Buda ´ya göre yanılgı işte burada Buda kaynağı dışımızda olan şeylerden elde ettiğimiz haz ve zevkin ıstırabın asil nedeni olduğunu göstermeye çalışıyordu Yanılgının dünyanın bu geçiciliğine gözlerimizi kapamak, geçici olan, kalıcı olmayan şeylere tutunmaya çalışmaktan geldiğini, dünyayı gerçek böylesiliği, yapısıyla görememekten kaynaklandığını söylüyordu “Sevdiğimiz hiç bir şey yok ki, bir gün gelip ya onlar bizden, ya biz onlardan ayrılmayalım
Buda yaşamı gerçek boyutları içinde kavrayabilmemiz için yaşamın birbiriyle ilgili 3 özelliğinin üzerinde ısrarla duruyordu: Dukkha - Istırap Bir arada bütünleşmiş, bileşmiş, oluşmuş hiç bir şey değişimden, çözülüp dağılmaktan kurtulamaz Yanılgı değişim içinde olan, geçici olan şeylere sanki hiç değişmeyeceklermiş, sanki kalıcı şeylermiş gibi tutunmaya, sarılmaya çabalamaktan geçiyor Oysa elde etmek istediğimiz şeyi elde edene kadar o şey değişiyor, koşullar değişiyor, bu arada biz kendimiz de değişiyoruz

Buda ´nın amacı dünyayı ne olduğundan daha kötü ne de daha iyi göstermekti Onu olduğu gibi iyi ve kötü yanlarıyla, kendimizi hiç bir yanılgıya, yanılsamaya kaptırmadan bütünlüğü içinde gerçek böylesiliğiyle görmemizi sağlamaya çalışıyordu Istırabın dünyayı olduğu gibi içimize sindirememekten, dünyadan verebileceklerini değil de daha çoğunu beklememizden, istememizden kaynaklandığını anlatma çabası içindeydi Kötü olan yaşam değil, ona arsızca yapışmaya çabalamaktan, ondan verebileceğinden çoğunu istemekten gelen ıstıraptır akıp giden yasamla birlikte karşı koymadan, direnmeden akıp gitmesini öğrenmek, dönüsü olmayan bir akis içinde olduğumuzun, yaşamın tek bir aninin bile ikinci kez yaşanmasının olanaksızlığını içten içe kavramak, her saniyenin tadını bilecek biçimde yaşamın sevinçle, kıvançla, coşkuyla kucaklanmasına yol açabilir

Mutluluğun ertelenmesinin de, para biriktirir gibi haz ve zevk biriktirmenin de olanaksızlığı iyice anlaşılabilir Acaba yaşamda kendimize sığınak yapabileceğimiz Istırabın güçsüz kaldığı, etkisinin azaldığı bir yer, bir zaman var mi? Budizm ´ olduğunu savunuyor Bu an ve burası Hiç bir şeyin öteki şeylerden ayrı bir kendiliği, ayrı kalıcı bir benliği olamaz Istırabın asil nedenini aradığımız, kökenine indiğimiz zaman hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde karşımıza çıkan sorumlunun, bir yandan istek ve tutkularımızı besleyip kışkırtan den Başka birisi olmadığını görüyoruz “Benim güvenim” ”Benim görevim” ”Benim sorumluluğum” ”Benim başarım” ”Benim param” ”Benim isteklerim” ”Benim heveslerim” ”Benim öldükten sonra ne olacağım” ”Benim öldükten sonra da var olma doyumsuzluğumdan gelen sorunlarım” Nedir bu ben?

Buda insan varlığında geçici olmayan değişmeden kalan, dayanıklı bir öz, tözel bir nitelik olmadığını göstermeye çalışıyordu Bir gövde doğar, büyür, yaşlanır, ölür, çözülür, sürekli değişim içindedir Bir kimse kolunu, bacağını yitirse de ne azalır, ne de küçülür Öyleyse insanin gövdesinde olamaz duygularımızda da olamaz Çünkü onlar değişse de gene olduğu gibi kalır duyu organlarımızdan gelen algılarımız da olamaz önceki düşüncelerimiz, kararlarımız, eylemlerimizle biçim almış eğilimlerimiz de olamaz ayırt edici bilincimizde de olamaz Bu beş kümede toplanan bedensel ve ruhsal varlığımız gövdemiz, duygularımız, duyu organlarımızdan gelen algılarımız, önceki düşüncelerimiz, kararlarımız ve eylemlerimizle biçim almış eğilimlerimiz, karakter özelliklerimiz, ayırt edici bilincimizin bir araya gelmiş olmasından da oluşmuş olamaz Çünkü bunlardan hiçbirisi i içermiyorsa o zaman besinin bir araya gelmesi de beni oluşturmaz O zaman geriye değişmeden kalan tek bir şey kalıyor Ad Ben ´e verilen özel ad

Milanda Panha adli kitaptan: Kral Bilge Nagasena ´ya seslenmiş: “Ustam kimsin, adini söyler misin?” “Bana Nagasena diyorlar Ama bu yalnızca bir ad, adlandırmaktan, belirtmekten Başka şeye yaramayan, bir deyim, bir sözcük, içinde bir kimlik, bir benlik yok Bir ad, bir lakap, bir işaret, yalın bir sözden Başka bir şey değil Kral inanmaz ve sorular sorar “Nagasena bu saçlar midir?” “Hayır büyük kral” “Duygu ve coşkular midir Nagasena?” “Hayır büyük kral” Nagasena kraldan arabayı tanımlamasını ister “Tekerlek, dingil, ok, sandık ve kollar bir arada olunca arabadan söz edilir Araba yalnızca bir ad, adlandırmaktan, belirtmekten Başka bir ise yaramayan bir deyimden Başka bir şey değil” “Evet kralım Benim de saçlarım, derim, ad ve bedenim, duygularım, algılarım, geçmiş eylemlerimle biçim almış karakter özelliklerim, ayırt edici bilincim bir araya gelince Nagasena adi veriliyor Ama kimlik, benlik söz konusu olunca burada öyle bir şey yok Nasıl arabanın beş bölümü bir araya gelince araba diyorlarsa, beş katışmaç bir araya gelince de bir kimden bir den bir özneden söz ediliyor Buda diyor ki: Ne ben ´in, ne de ben ´e ilişkin kalıcı bir şeyin varlığından söz edilebilir Ben, ben olarak gelecekte de var olacağım, benim sürekli değişmez bir benliğim var, savında bulunmak hatalıdır Ben düşüncesini yok etmeli, benlikle kurumlanmak yanılgısını yenmelidir Buda ´nın görüsüne göre “ben”, insanin hem bedensel hem de ruhsal varlığını oluşturan bu beş kümenin bir arada ve birlikte, sürekli bir akis, sürekli bir değişim içinde olusunun ortaya çıkardığı bir görüngü, bir olgu, insani çevresinden ayrı bir varlık olarak ayırt etme, özerk bir biçimde hareket etme durumundan köklenen bir yanılgı, bir yanılsamadan Başka bir şey değil ayırt edici bilinç ise karışıp dünyayı ben ve ben olmayan diye ikiye bölünce bu ben yanılgısı kendiliğinden ortaya çıkıyor Aslında bilincin ayırt etmeden, seçmeden, bölmeden bütünü kavrama olanağı da var

Ben ´in var olma doyumsuzluğundan kaynaklanan ve ölümün sinirini aştığına inanılan uzantısına verilen ad ´sa ruhtur Budizm ´de Öz varlık yoktur Buda ben-ruh yanılgısını sergilemek istiyor Bir kez ben-ruh yanılgısı oluştu mu bütün varlığımızı sarıyor, bilincimizin özgürce çalışma etkinliği engelleniyor, onun bitmez tükenmez istekleri nasıl yaşamı çekilmez bir hale koyuyor, sorunlarımız yaşamla bile sınırlı kalmıyor, ölümden sonrası ile ilgili sorunlar da gündeme girdiğinden onlar da kaygı ve üzüntü konusu olmaya başlıyor Buda ben ´i kurtarmaya değil, bizi ben ´den kurtarmaya çalışıyordu Ölümsüzlüğe erişmek için tek bir yol olduğunu savunuyordu Öncesizden sonsuza uzanıp giden varoluş zincirinin içindeki yerimizi bulmak, evrensel yaşam ırmağının içimizden aktığının, yaşam gücünün bizim burun deliklerimizde, bizim ciğerlerimizde nefes alıp verdiğinin bilincine erişmek

Alıntı Yaparak Cevapla