Yalnız Mesajı Göster

Edirne Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edirne Hakkında Bilgi



Edirne Kilise ve Sinagogları


Büyük Sinagog (Merkez)

Murad Edirne’yi fethettikten sonra Yahudilerden Romaniot Cemaati’ni Edirne’ye yerleşmeleri için davet eder Bu dönemde Edirne Hahambaşılığı tarafından kurulan Yeşiva Doğu Avrupa Yahudileri için dinsel bir ilim merkezi haline gelmiştir Bundan sonra İspanya başta olmak üzere 1492’de Orta Çağ Hıristiyan bağnazlığından kaçarak Osmanlı’ya sığınan Seferad Yahudileri ve diğer Yahudi cemaatleri Edirne’ye gelerek kendi mahallelerini kurmuşlardır Her cemaat kendi sinagoglarını kurmuş ve XXyüzyılın başlarında Edirne’deki sinagog sayısı 13’e ulaşmıştır Ancak, Edirne’de Harik-i Kebir (Büyük Yangın) diye isimlendirilen yangın şehirde 1514 evi yakarken, sinagogları da tahrip etmiştir Bu yangınla birlikte 20000’e yakın Yahudi sinagogsuz kalmış, bunun için de yeni bir sinagogun yapılması kaçınılmaz olmuştur Yeni bir sinagog yapılması için Rusya, Almanya, Macaristan başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli yerlerinden toplanan paralarla 6 Ocak 1906’da Osmanlı Hükümetinin izni ile Kaleiçi’nde Dilaver Bey Mahallesi’nde yeni sinagogun yapımına başlanmıştır Bu sinagog Viyana sinagogu örnek alınarak Fransız mimarı France Depre tarafından yapılmış, 1907 yılında da ibadete açılmıştır

Sinagog üç ana binadan meydana gelmiştir Bunlar Büyük Sinagog, Küçük İbadethane ve Okul binasıdır Ancak Hahambaşılık olarak düşünülen yapı maddi olanaksızlıktan ötürü tamamlanamamıştır Büyük Sinagog dikdörtgen planlı olup, tuğladan yığma olarak inşa edilmiştir Üzeri büyük bir kubbe ile örtülmüş, iki yanına da iki kule eklenmiştir Ana giriş üç kapılı olup ayrıca iki yandaki kulelere de çıkış merdivenleri bulunmaktadır

Bunun önünde, sağ ve sol yanlarda da cemaatin saygın iki kişisinin oturacağı koltuklar, bunların önünde de Teva (sinagoglarda duaların okunduğu platform) bulunmaktadır Ayrıca salonda dua edenlerin ve âyine katılacakların oturacakları koltuklar yerleştirilmiştir

Bu sinagogun en büyük özelliği de mükemmel akustiğidir Tavan bezemelerinde, balkonda çiçek motifleri, gökyüzünü betimleyen yıldız figürleri, On Emir’den yola çıkarak yerleştirilen figürlere yer verilmiştir

Yahudi cemaati 1925 yılında Lozan Antlaşması’nın tanıdığı hak ve imtiyazlardan vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir Ardından da Yahudiler kendilerine yönelik baskılar olduğunu ileri sürmüş ve İstanbul’a göç etmişlerdir Edirne’de 1940’lı yıllara kadar görevde olan son Hahambaşı Moşe Behmuaras’ın ölümünden sonra ve İsrail Devleti’nin kurulmasından sonra şehirdeki Yahudi cemaati azalmıştır Bundan sonra Edirne’de kalan 100-150 kişilik Yahudi cemaati 1983 yılına kadar sinagogu kullanmıştır Edirne’deki Yahudi cemaatinin İstanbul ve İsrail’e göç etmesi ile cemaatsiz kalan sinagog 1995 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçmiştir

Bundan sonra Trakya Üniversitesi sinagogun onarımını üstlenerek kültürel amaçlı kullanacağını Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirmiştir Trakya Üniversitesi Rektörü ProfDrOsman İnci kendilerine tahsis edilen bu yapıyı korumaya yönelik çalışmalarda bulunmuştur Ayrıca Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyeleri restorasyon planlarını hazırlamıştır Onarım için yapılan keşif bedeli 10000000000 TL bulmuş, Trakya Üniversitesi Türkiye’deki Musevi cemaati ile görüşmüş ve bu konuda katkılarını istemiştir Bu konuda İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan Seferadi Müzik Topluluğu’nun verdiği konser bu parayı karşılayamamış ve Yahudi cemaatinden de gerekli katkı sağlanamamıştır Bunun üzerine Trakya Üniversitesi binayı tekrar Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bırakmak zorunda kalmıştır

Günümüzde Edirne’deki Yahudi kültürünü yansıtan Büyük Sinagog kendi haline terk edilmiş konumdadır


Ayasofya Kilisesi (Merkez)

Edirne’de Ayasofya Kilisesinin olduğu tartışmalıdır Ancak Edirne’nin Kaleiçi semtinde Ayasofya olarak tanınan ve Osmanlılar tarafından şehrin fethedildiği yıllarda cami olarak kullanılan Ayasofya simli bir kilisenin olduğu bilinmektedir Bu yapı Sultan IMurad zamanında camiye çevrilmiş ve ilk Cuma namazı da fetihten sonra burada kılınmıştır Sultan II Murada zamanında (1421-1451) bu kilisenin yanına bir medrese eklenmiş, Sıraceddin Mehmed bin Ömeri Halebi buraya müderris yapılmıştır Bundan sonra da Ayasofya Kilisesi Halebi Camisi olarak tanınmıştır Badi Efendi’den öğrenildiğine göre kilisenin dört kemerin taşıdığı merkezi bir kubbesi varmış Minaresi ise ahşaptanmış

Ayasofya, 1752 yılında depremden harap olmuştur XIX yüzyılın sonlarında harap durumda
olan bu yapının malzemesinden yararlanılmak için kalan taşları sökülmüştür Edirne Tarihi yazarı Osman Nuri Peremeci bu yapının yeri olarak Semerciler Caddesinde, 25 Kasım Stadyumuna giden yolun solundaki geniş alanı göstermektedir Günümüze bu yapıdan yalnızca bir fotoğraf gelebilmiştir Bu fotoğraf Bulgar Arkeoloji Enstitüsü’ndedir Fotoğrafa dayanılarak yapının serbest Yunan haçı plan düzeninde olduğu, ortadaki dörtgen bölümün üzerini de14 m çapında merkezi bir kubbe örttüğü sanılmaktadır Bu kubbenin Geç Bizans Devri özelliklerini yansıttığı konusunda Bizans Sanatı uzmanları aynı görüşte birleşmişlerdir Haçın kollarının da fotoğrafa dayanılarak 850x1520 m ölçüsünde olduğu sanılmaktadır


Tiris iya Hares Kilisesi (Merkez)

Edirne Yıldırım Bayezıd Camisi’nin bulunduğu yerde, Tiris iya Hares Kilisesinin bulunduğunu bazı kaynaklar belirtmiştir Ancak bu iddia kesinlik kazanamamıştır Rıfat Osman da Edirne Rehnüması isimli eserinde Yıldırım Camisi’nin bulunduğu yerde bir kilise olduğunu ileri sürmüştür Cornelius Gurlitt’de İtalya Ravenna’daki Galia Placidia ile benzerlik kurmuş, 440 yıllarında yapılmış olabileceğini sözlerine eklemiştir
Yıldırım Beyazıt Camisi yapılırken bu kiliseden hiçbir kalıntı ve iz kalmamıştır


Sinaitikon Kilisesi (Merkez)

Edirne’deki bu kilise konusundaki bilgiler oldukça yetersizdir Prof Dr Semavi Eyice yakın zamanlara kadar Edirne’de küçük bir kilise olduğunu söylerse de yeri konusunda tam bir bilgi verememektedir

Sina Manastırı ile ilgili olduğu sanılan kilisenin 770 m uzunluğunda, 3 m çapında bir kubbe ile örtülü olduğu CGurlitt’in çizdiği bir krokiden anlaşılmaktadır


İtalyan Kilisesi (Merkez)

yüzyılın ortalarından kalmıştır Edirne’de, özellikle Karaağaç’ta diğer yabancı devletler gibi İtalyan kolonisi de yaşıyor, diğerleri gibi İtalyanların da konsolosluğu bulunuyordu

Bu kilise dikdörtgen planlı olup moloz taş ve tuğladan bazilika planlı olarak yapılmıştır Üç nefli olan bazilikanın üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür
İki katlı, bahçe içerisindeki kilisenin müştemilat binasının dört cephesinde de dikdörtgen söveli pencereleri bulunmaktadır Bu bina Edirne Valiliği tarafından onarılmıştır
Giriş kapısı mermerden yuvarlak kemerli olup üzerinde Latince yazılı bir kitabesi bulunmaktadır Kilise bugün harap bir durumdadır


Ayasofya (Enez)

Bununla beraber mimari üslubu Orta Bizans Döneminde, XIIyüzyılda yapıldığını göstermektedirGünümüze oldukça harap bir durumda gelen bu yapı ile sanat tarihçiler ilgilenmiş ve bir çok yayında, bilimsel araştırmada yer almıştır

Orta Bizans Dönemi, yapı üslubunu gösteren Ayasofya kapalı Yunan haçı planında yapılmıştır Zengin taş ve tuğla işçiliği ve freskleri ile de Bizans’ın önemli eserleri arasında yer almaktadır Palaiologoslar Döneminde (1261-1453) batı yönü paye ve sütunlarla bölünmüş, ayrıca buraya kemerli bir de dış narteks eklenmiştir Osmanlı döneminde bu narteks de bazı değişiklikler yapılmış ve sol tarafındaki bir bölüm odaya dönüştürülmüştür Ayrıca bu dönemde yapının kuzeyine bir kapı açılmış, güneyine de mihrap ile minber yerleştirilmiştir

Kilisenin ibadet mekanı olan naos, yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Bu kubbe belirlenemeyen bir tarihte yıkılmış, cami olarak kullanıldığı dönemde de üzeri kiremitli ahşap bir çatı ile kapatılmıştırYunan haçının kollarının ortasındaki kubbe dışında kalan bölümlerin üzerinin tonozla örtülü olduğu sanılmaktadır Yapının dış cephesindeki tuğla bezemeler Palaiologoslar Dönemi (Son Bizans Dönemi) Bizans mimarisinin tüm özelliklerini yansıtmaktadır

Bizans döneminde freskler, mermer frizler ve mozaik döşemelerle kaplı olduğu sanılan kilise Osmanlılar zamanında kalem işleri ve kubbe eteğini çepeçevre kuşatan bir ayet ile bezenmiştir

XX yüzyılın başında burada yapılan araştırmalarda ele geçen bir yazıttan Bizans döneminde ayrıca Khrysospege (Altın Kaynak) ismiyle de tanındığı öğrenilmiştir l971-1972 yıllarında burada yapılan kazı ve araştırmalar da büyük bir bölümü toprak dolgusunun altında kalan yapının üzeri temizlenmiştir Döşemesinin kalker ve taş levhalarla kaplı olduğu, ayakta kalabilen kuzey-doğu duvarlarında yer yer freskler olduğu izlerden anlaşılmıştır Ayrıca tuğlaların aralarına çeşitli desenler oluşturacak biçimde yerleştirilmiş örgü tekniğinde ilginç bir duvar örgüsü de dikkati çekmiştir

Fatih Sultan Mehmet döneminde Enez, Has Yunus Bey tarafından 1456’da fethedilmiştir Bu nedenle Enez Kilisesi camiye çevrilmiş ve Fatih Camisi olarak da tanınmıştır Osmanlılar tarafından camiye çevrilen yapı l962 yılına kadar cami olarak kullanılmıştır l980’li yıllarda yapı bakımsızlıktan çökmüştür Ancak Başbakanlık Arşivindeki bir belgeden l710’da tamir edildiği öğrenilmektedir XVIII Yüzyılın başlarında harap olduğu bir arşiv belgesinden öğrenilmiş ve o tarihten sonra yeterince ilgilenilmemiştir Caminin minaresi Balkan Savaşı sırasında yıkılmıştır


Enez Kiliseleri (Enez)

Enez’de bir tarla içerisinde üç duvarı yıkılmış olmasına rağmen doğu duvarı oldukça iyi durumda bir kilise kalıntısına rastlanmıştır Kaba bir taş işçiliği göstermekte olan bu kilisenin da kapalı yunan haçı planında olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır

Enez Kalesi’nin kuzey kısmındaki bir başka kilisenin kalıntıları define arayıcıları tarafından yok edilmiştirAyasofya’nın giriş kapısı önünde tek nefli kaba işçilikle yapılmış bir kilise kalıntısına daha rastlanmıştır


Sweti George Bulgar Kilisesi (Merkez)

Bu kilisenin bulunduğu yerde daha eski tarihlere ait bir kilisenin bulunduğu, eski kiliseden kalma tablolardan anlaşılmaktadır

Kesme taş ve tuğladan yapılan kilisenin zemini mermerle kaplıdır İç bezemesi oldukça zengin olup, ikonaları ile tanınmıştır




Yahudi Havrası (Merkez)

Edirne'nin Kaleiçi mevkiinde bulunan Havra 1902-1903 yıllarında taş ve tuğladan inşa edilmiştir Günümüzde harap durumdadır

Alıntı Yaparak Cevapla