Yalnız Mesajı Göster

Sinop Hakkında Bilgi

Eski 08-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sinop Hakkında Bilgi



Sinop Cami ve Mescitleri


Alaüddin (Alaeddin-Ulu Cami) Camisi (Merkez)

Sinop’un en büyük camisi olan bu yapının, Selçuklu Sultanı IAlâüddin Keykubat tarafından 1214 yılında yapımına başlanmış ve Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından 1267 yılında tamamlanmıştır Candaroğlu Beyi Beyazıt tarafından 1385 yılında genişletilmiş, Sinop Mutasarrıfı Tufan Paşa tarafından da 1851 yılında da onarılmıştır

İbni Batuta Sinop’a geldiği zaman bu camiyle ilgili seyahatnamesinde şunları yazmıştır:

“Sinop’un camii en güzel mescitten biridir Ortasında bir su havuzu bulunur Bu havuzun fevkinde, dört ayak üzerine mebni bir kubbe mevcuttur Her ayağın yanında rühamdan iki sütun mevzuudur Bunların fevkinde bulunan mahfile ahşap bir merdiven ile çıkılır Bu, Sultan Barvana İbni Sultan Alâüddin Rumi’nin eseri binası olarak, mumaileyh Cuma namazını meskûr kubbenin üstünde edâ ederdi Badehû oğlu, Gazi Çelebi canişini oldu Onun vefatında salihfülbeyan Sultan Süleyman Sinop’u zaptetti”

Selçuklu dönemi plan tiplerine uygun olarak enine uzanan dikdörtgen, 2200x6600 m ölçüsünde, duvarları bir sıra tuğla, bir sıra kesme taştan yapılmıştır İbadet mekânının üzeri beş kubbe ile örtülmüş, bahçesine şadırvan, İsfendiyaroğulları zamanında da avlunun kuzeyine İbrahim Bey’in türbesi yapılmıştır

yüksekliğinde bir duvarla çevrilmiş 30x79 m ölçüsünde bir avlu vardır Bu avlunun kuzey, doğu ve batıya açılmış üç kapısı bulunmaktadır Bu avlunun kuzey ve batı kapıları üzerinde kitabeler bulunmaktadır

Kitabe:
“Yalavacımıza ve kendilerine rahmet olan Allah’ın senâları olan kulun Süleyman Nebi’nin, ey Tanrım bana ve babam da anama ihsan buyurduğun nimete şükredeyim ve hoşlanacağın iyi işi yapayım diye ilham eyle ve beni rahmetinle salâh ehli kullarının arasına koy dedi, yolundaki dua dizisine katılarak sana dua ediyorum Çünkü sen onun duasına icabet ettin ve ricasını fazlında gerçekleştirdin Yarabbi aramızı temiz adla birleştirdiğin gibi gönüllerin husulunda ümmetçe aramızı açma Çünkü rahmetin her istekten daha büyüktür Rağbeti gerçek olan İslâm dininde akıbetini Tanrı iyi adesi zayıf kulun Mehmet oğlu Ali’nin oğlu Süleyman sana yönelmiştir Emeli rahmetindedir Sana niyetini ve emelini arılaştır Bu bina h666 (1267) yılının ayında yapıldı

Batı kapısının üzerindeki kitabe h787 (1385) tarihli olup, Candaroğullarından Celalüddin Beyazıt’ın tamir kitabesidir Ayrıca bu kitabenin üzerinde h1267 (1851) tarihinde Sultan Abdülmecit zamanında Mutasarrıf Tufan Paşa’nın onarım kitabesi de bulunmaktadır

İbadet mekânının üzeri biri büyük olmak üzere üç kubbe ile örtülmüştür Ayrıca batı ve doğu yönünden de birer küçük kubbe ile ortadaki üç kubbe desteklenmiştir Caminin mihrabı beyaz mermerden olup, bezemeli olarak iç içe iki mihrap görünümündedir Mihrabın çevresi çiçekli kabartmalar halinde çepeçevre Ayatel Kürsü ile çevrilmiştir Bu mihrap yanındaki minber ile birlikte camiyi onaran Candaroğullarından İsfendiyar Bey tarafından yaptırılmıştır Caminin minberi büyük kubbenin 1850 yılında yıkılması sırasında harap olmuş, kalan bölümleri İstanbul Türk ve İslâm eserleri Müzesi’ne Trabzon Valisi Sırrı Bey tarafından gönderilmiştir

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu minbere değinmiştir:

”Evsaf-ı Mimber-ı cami-i Sinop- öyle bir müsenna ve murassa ibretnümadır ki, sitayişinde kerubiyan bile acizdirler Lâkin Alâ kaderittaka bu hâkir deryadan katre, güneşten zerre olarak tavsif edeyim Evvela üstad-ı kâmil bu minberi altı kıt’a mermer-hamdan inşa edip her paresini birbirine öyle mezcetmiştir ki, Kemal-i kuvvet-i basara malik olan hezarfenler bile nazar-ı im’an ile bu taşı muayene etseler her kıt’a taşın birbirine intizaç yerini fark edemezler Güya yekpare bir minber-i ranâdır Cenabı İzzet ruyi arzda ne kadar nebatat, Şukufe ve eshar halk etmişse üstat-i mermer yedi tülasını iyan ederek bu mermerde tersim etmiştir ki diyar-ı İslam’da buna muadil bir minber yoktur

Caminin arkasında kesme taştan, yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır


Fetih Baba Mescidi (Merkez)

Bu mescidi Candaroğulları döneminde, h754 (1353) yılında İsmail Bin Uslu Bey yaptırmıştır Mescit çeşitli dönemlerde onarılmıştır Mescidin doğusunda Fetih Muhammed Baba isminde bir kişinin mezarı bulunmaktadır

Mescidin biri giriş kapısı üzerinde, diğerleri de bu kapının doğu ve batısında olmak üzere üç kitabesi bulunmaktadır Bunlardan biri dışındaki kitabeler çeşitli etkenlerden zarar görmüş ve okunamayacak duruma gelmiştir

Giriş kapısı üzerindeki 030x015 m ölçüsündeki kitabe:

“Eylemiş Feth Muhammed Baba burda tehlil
Hem gaza hem dahi edvarı hayatı tekmil
Biri yok söyledi tarhin anın her tafsil
Merkadü mescidi imar ile oldu tebcil

Giriş kapısının doğusundaki dört satırlık, girift bir nesih yazı ile yazılmış diğer kitabe 020x050 m ölçüsündedir Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Şüphesiz mescitler (ibadât) Allah içindir Allah'tan başkasını çağırmayın Bu mübarek mescidi, yedi yüz elli dört tarihinde (Allah’ına muhtaç bir kul olan ) İsmail oğlu Uslu Bey yaptı Allah akıbetini hayır eylesin

Mescit, kare planlı olup, 800x800 m ölçüsündedir Kesme taştan yapılmıştır Üzeri yakın tarihlerde yapılan onarım sırasında kurşun çatı ile örtülmüştür Orijinal üst örtünün nasıl olduğu bilinmemekle birlikte, tromp kubbeli olduğu sanılmaktadır Bugünkü durumunda cephe taşları da değiştirilmiş ve buraya yuvarlak kemerli pencereler açılmıştır Mimari yönden özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir


Kadı Mescidi (Merkez)

Sinop il merkezi, Tuzcular Caddesi’nde bulunan Kadı Mescidi, kitabesinden öğrenildiğine göre 1364 yılında yaptırılmıştır Halk arasında Kadı Mescidi olarak tanımlanmaktadır Giriş kapısı üzerindeki kitabesi:

”Şüphesiz mescitler Allah içindir Allahtan başkasını çağırmayın bu mescidi…… 766 (1364) yılının Muharreminde yaptırdı

Bu kitabeden de anlaşılacağı gibi mescidin banisinin kim olduğu okunamamıştır Mescit kesme taş ve moloz taştan, 775x775 m ölçüsünde kare planlıdır Uzun süre harap bir durumda olan mescit, 1940’lı yıllarda onarılmıştır

Mescidin batısında Sarımüddin Alp Saru isimli bir kişinin mezarı bulunmaktadır Büyük olasılıkla da bu mezarda gömülü olan Sarımüddin Alp Saru’nun mescidin banisi olduğu sanılmaktadır


Ulu Bey Mescidi (Merkez)

Vakıf kayıtlarında da mescidin ismi Ulu Bey Mescidi olarak geçmektedir Ulu Bey, Sinop ümerasından olup, bazı kayıtlarda Sinop fatihi olarak gösterilmektedir

Mescit moloz taştan 740x830 m ölçüsünde, kareye yakın dikdörtgen planlı, üzeri çatılı iki katlı bir yapıdır Mimari bir değeri bulunmayan mescidin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber mescidin doğusundaki çeşme üzerinde Ulu Bey Bin Gündüz tarafından h760 (1358) yılında yapıldığı yazılıdır Bu mescidin de çeşme ile aynı tarihte yapıldığı sanılmaktadır Yanındaki minaresi kare kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir


Saray Camisi (Merkez)

Sinop Tersane Çarşısı’nın arkasında bulunan bu camiyi, kitabesinden öğrenildiğine göre 1374 yılında Candaroğullarından Celalettin Beyazıt Bey yaptırmıştır Halk arasında Saray Camisi olarak tanınmaktadır Caminin bitişiğindeki Hükümet Konağı veya Saraydan ötürü bu ismin camiye verildiği sanılmaktadır

Cami kuzey cephesindeki giriş kapısı üzerinde 100x050 m ölçüsünde üç satırlı nesih yazılı kitabesi bulunmaktadır:

”Allahın mescitlerini, ancak Allah ve Ahret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler yapar Bu mescit, yedi yüz yetmiş altı yılı Zilhiccenin, ortalarında dinin bayrağını yücelten Sultan Celalettin Bayezit Beyin zamanı devletinde yapıldı

Cami kesme taştan kare planlı olup, ibadet mekânı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Mihrap niş şeklinde olup, yapıldığı döneme ait bezemelerle süslenmiştir Son zamanlarda yapılan onarımlar nedeniyle özelliğinden oldukça uzaklaşmıştır


Aslan Camisi (Merkez)

Sinop il merkezinde, Aslan Camisi Mahallesi’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre; Usluoğlu İsmail tarafından h752 (1251) tarihinde yaptırılmıştır

Kitabe:

”HzPeygamber, her kim Allahu Teala için bir mescit yaparsa Allah onun için cennette bir köşk yapar buyurdu Bu mübarek mescidi 752’de Usluoğlu İsmail yaptırdı Allahın ihsanına nail olsun

Cami kesme taştan 1100x1300 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür Mihrabı 250 m derinliğindedir İçerisindeki Selçuklu dönemine ait bezemeler daha sonra boyanmış ve orijinalliğinden uzaklaşmıştır

Selçuklu dönemine ait ahşap kapısı, döneminin ağaç işçiliği yönünden önemli bir eserdir


Süleymaniye (Meydan Kapı) Camisi (Merkez)

Vakıf kayıtlarında ise Şeyh Ömer Efendi isimli bir kişi tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir

Yapı kesme taş ve moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Değişik zamanlarda yapılan onarımlar nedeniyle orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır Mihrap niş şeklinde olup, orijinalliğini bütünüyle yitirmiştir

Caminin en ilginç yönü ahşap minaresidir Minare kaidesi çatı hizasından daha yüksekte olup, bunun üzerine çokgen gövdesi oturtulmuştur Şerefenin üzeri direklerin taşıdığı ahşap çatı ile örtülmüştür


Seyyid Bilal (Cezayirli Ali Paşa) Camisi (Merkez)

Sultan IIAbdülhamit tarafından 1896 yılında onarılmıştır

Cami kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür Caminin köşelerindeki kesme taşlar yapıyı desteklemiştir Cepheler sıvalıdır Altlı üstlü yuvarlak kemerli her cephede ikişer pencere ile ibadet mekânı aydınlatılmıştır Caminin bir kuzey cephesinde, diğeri de yan cephesinde olmak üzere iki girişi vardır Bu girişler ahşap sundurmalıdır

Minaresi kesme taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir


Kaleyazısı Mehmet Ağa Camisi (Merkez)

1062 (1657) yılında Kaleyazıcısı Mehmet Ağa yaptırmıştır

Cami dikdörtgen planlı moloz taştan yapılmış olup, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür Sokak içerisinde bulunan caminin ön cephesinde altlı üstlü ikişer penceresi bulunmaktadır İbadet mekânında sanat tarihi yönünden dikkat çeken bir bezemeye rastlanmamıştır

Yanındaki taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi orijinaline uygun biçimde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kontrolü altında Kayseri’den getirilen kesme taşlarla Bayburtlu Ömer usta ve ekibi tarafından yeniden yapılmıştır


Tersane (Hacı Ömer) Camisi (Merkez)

1319 (1902) yılında yaptırmıştır

Kitabe:

“Şehinşah-ı Cihaniyanı hazreti Abdülhamit hanın
Zamanın cami’ul hayrat kılmış kudret-i Mevla
İbadetgahla mülkü seraga revnakin kıldı
Uluvu-ü eserine dildadedir alem biser ta’ba
Bugün Sinop’ta ihya olan şu mescide tarih
Bu ziba camii Cerkes Ömer Beğ kıldı nev inşa
Sene: Muharrem’ül Haram 1319 (1902)

Cami, geç Osmanlı devri ampir üslubunda yapılmıştır Moloz taştan, dikdörtgen planlı bir yapı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür İbadet mekânı ampir üslubun özelliği olan yuvarlak kemer içerisinde ikiz pencereler ile aydınlatılmıştır Her cephede altlı üstlü ikişer pencere bulunmaktadır Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde ve mimari yönden bir özellik taşımamaktadır Yanındaki, minber kanatları üzerinde geç devir motifleri bulunuyorsa da bunların üzeri boyandığından özelliğini yitirmiştir

Caminin yanındaki minare taş kaide üzerine yuvarlak, yivli ve kısa gövdeli tek şerefelidir


Kefevi Camisi (Merkez)

983-989 (1575-1581) tarihleri arasında Şeyh Mahmut Kefevi tarafından yaptırılmıştır

Şeyh Mahmut Kefevi, h926 (1519) yılında Kefe’de dünyaya gelmiş ve Abdülkadir Geylâni’nin müritlerinden Taküyüddin Ebubekir Bin Hayreddin kefevi ile birlikte İstanbul’a giderek oradaki ünlü âlimlerden ders almıştır Bunların arasında Kaplıca Müderrisi Kadızâde Efendi ile Sahın Müderrisi Abdurrahman Efendi bulunmaktadır İstanbul’da Molla Gürani Medresesi’nde ders vermiştir

Kefevi Camisi dikdörtgen planlı, moloz taş ve kesme taştan yapılmıştır Üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür Değişik zamanlarda yapılan onarımlar nedeniyle mimari özelliğinden oldukça uzaklaşmıştır İbadet mekânı altlı üstlü ikişer pencere ile aydınlatılmıştır Mihrap ve minberinin herhangi bir özelliği bulunmamaktadır İç bezemesinin de sanat tarihi yönünden bir özelliği yoktur

Caminin yanındaki minare taş kaide üzerine, yuvarlak gövdeli, tek şerefeli olup, yapıdan ayrıdır Büyük olasılıkla da bu minare ilk yapıldığı dönem aittir


İsmail Bey Camisi (Durağan)

Sinop ili Durağan ilçe merkezinde bulunan bu cami 1867 yılında yapılmıştır Cami 1943 depreminde büyük ölçüde zarar görmüş ve İsmail Usta tarafından yenilenircesine onarılmıştır Bu yüzden de camiye İsmail Bey Camisi ismi verilmiştir

Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Caminin dikkat çeken en önemli yerleri giriş kapısı, minberi ve vaaz kürsüsüdür Bunlar döneminin ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır

Alıntı Yaparak Cevapla