Yalnız Mesajı Göster

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)

Eski 08-02-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)




Rasûlullah (sas)'ın Ahlâkı




Rasûlullah (sas), Yüce Allah'ın da nitelediği gibi büyük bir ahlâk üzere idi Hz Peygamber (sas), insanların en halîmi, en cesuru, en adaletlisi, en iffetlisi idi Cariyesi, nikâhlısı ya da mahreminin dışında hiç bir kadına eli dokunmamıştır


Rasûlullah (sas), insanların en cömerdi idi Yanında ne bir dinar, ne de bir dirhem bulundururdu Şayet karanlık çöktüğü halde dinar veya dirhemi artsaydı ve verilecek bir kimse bulamasaydı, onları muhtaç olana verip dağıtmayıncaya kadar evine dönmezdi Bulabildiği arpa ve hurmadan bir yıllık yiyeceğinden başka, Allah'ın kendisine verdiğini saklamazdı Diğerini Allah yolunda harcardı Allah için kendisinden bir şey istenildiğinde mutlaka verirdi Sonra yıllık yiyeceğine döner, ondan da isârda bulunarak harcardı Öyle ki daha yıl bitmeden muhtaç duruma düşerdi


Rasûlullah (sas), ayakkabısını onanr, elbisesini yamardı Ailesinin işlerine hizmet ederdi Onlarla birlikte et keserdi


Haya bakımından insanların en hayâlısı idi Birinin yüzüne bakışlarını sabitleştirmezdi İster hür olsun, ister köle olsun, herkesin davetine icabet ederdi


Bir yudum süt ya da bir tavşan butu bile olsa, hediyeleri kabul ederdi Hediyeye karşılık verir ve hediyeden yerdi Sadakayı kabul etmez ve yemezdi


Köle ve yoksul kişiler, Rasûlullah'dan kendilerine tabi olmasını isterlerdi Rasûlullah da çağrılarına göre onlara uyardı


Nefsi için değil Allah için kızardı Şahsı ve ashabının aleyhine bile olsa hakkı yerine getirirdi


Az oldukları ve sayılarını arttıracak bir insana muhtaç olduğu bir sırada, müşriklerin yardımı ile karşı karşıya kaldığında, onların yardımını almaktan vazgeçti "Hiçbir müşrikten yardım istemeyiz" buyurdu


Rasûlullah (sas)'ın ashabı, O'nun erdemli sahâbilerinden birinin Yahudi düşmanları arasında öldürüldüğüne şahit oldular Bu sahâbinin ölümü bir çok ülkenin ve ordunun yıkımı demekti Buna rağmen Yahudi düşmanlarına eziyet etmek için bunu gerekçe göstermedi Aksine Müslümanların zekâtından, onun yüz dişi deve fidyesini ödedi Halbuki O'nun ashabı bu durumda güçlenebilmek için bir deveye bile gereksinim duyuyorlardı


Benî Cezîme'nin diyetini de Ödedi Onlar imanları konusunda güvenilir kimseler olmadıkları halde, Yüce Allah'ın emri ile bu diyet vâcib olmuştu


Açlıktan karnına taş bağlardı Bulduğunu yer, hazır olanı geri çevirmezdi Hazır olmayan bir yiyecek için zorluk çıkarmazdı Helâl olan bir yiyeceği yemekten çekinmezdi Ekmeksiz hurma ya da koyun eti yahut buğday ekmeği ya da helva veyahut bal bulduğunda yerdi Ekmeksiz süt bulduğunda, onunla yetinirdi Taze hurma ya da karpuz bulduğunda yerdi


Yaslanarak ya da masada yemek yemezdi Yemek yediğinde mendilini ayaklarının üzerine atardı Fakirlik ya da cimrilikten dolayı değil, başkalarım nefsine tercih ettiğinden dolayı, Yüce Allah'a kavuşuncaya kadar art arda üç defa buğday ekmeğini doyasıya yememiştir


Düğün yemeğine katılır, hastayı ziyaret eder, cenazelerde bulunurdu


Düşmanları arasında korumasız, yalnız başına yürürdü


İnsanların en alçak gönüllüsü, büyüklenmeksizin en çok sükût edeni, sözü fazla uzatmadan en belâğatlisi ve sevinç bakımından en güzeli idi


Dünya işlerinden olan hiç bir şeyi önemsemezdi Bulduğunu giyerdi; bazen bir örtü, bazen pamuklu Yemen kürkü, bazen yünlü cübbe, kısacası, bulabildiği mubah olan her elbiseyi giyerdi Gümüş yüzük takardı Kaşı da gümüştendi Sağ elinin serçe parmağına takardı Bazen de sol eline takardı


Kölesini veya başka birilerini terkisine atar; at, deve, eşek veya kır katırdan ne bulabilirse binerdi Bazen de cübbesiz, sarıksız ve takkesiz çıplak ayakla yürürdü


Medine'nin en ücra köşelerine kadar gidip hastaları ziyaret ederdi Güzel kokuyu sever, kötü kokulardan hoşlanmazdı


Fakirlerle birlikte oturur, onlarla birlikte yemek yerdi İyi ahlâklıların yanında bulunur, şerefli kişilere iyilikte bulunarak onlarla yakınlık kurmaya çalışırdı


Akrabalarını kendilerinden üstün olanlara tercih etmeden, onlarla ilişkisini sürdürürdü Hiç kimseye kaba davranmazdı Özür dileyenin özrünü kabul ederdi


Şakalaşırdı; fakat haktan başka bir şey söylemezdi Güldüğünde kahkahasız gülerdi Mubah olan oyuna karşı çıkmazdı Ailesi ile koşma yarışma girişirlerdi Ona karşı seslerini yükselttiklerinde o sabırla karşılardı


Ailesi ile birlikte sütlerinden yararlandıkları deve ve koyunları, yiyecek ve giyecek konusunda kendisini onlardan üstün tutmadığı köle ve cariyeleri vardı


Vaktini ya Allah için bir iş yaparak ya da kendisine gerekli bir şey yaparak geçirirdi


Ashabının bahçelerine gider, kendisine yapılan basit/gösterişsiz ikramları kabul ederdi Tatlı içecekleri içerdi Hiçbir yoksulu fakirliğinden ve hastalığından dolayı küçük görmezdi Hiçbir zengine ya da hükümdara da servetinden dolayı saygı göstermezdi Her iki kesimi de Allah yoluna eşit bir şekilde davet ediyordu


Ona zehirli yemek yedirildi ve sihir yapıldı Ne var ki O, ne kendisini zehirlemek isteyeni, ne de kendisini büyülemek isteyeni öldürmedi Zira O, bunların öldürülmesini uygun görmedi Şayet bunların öldürülmeleri gerekli olsaydı, Rasûlullah bu eylemlerde bulunanları terketmez, onları mutlaka öldürürdü


Yüce Allah, O'nda, erdemli yaşam tarzı ile eksiksiz yöneticiliği bir araya getirmişti


Rasûlullah (sas), okuma yazma bilmeyen ümmî idi Koyun güden, fakir, çöl ve cehalet ülkesinde dünyaya gelmişti


Yüce Allah, O'nu Iütfu ile çepeçevre kuşatıp, babasız ve annesiz yetim olarak büyütüp terbiye etti Yüce ve büyük olan Allah, bütün güzel ahlâkı, övgüye değer yol ve yordamı, öncekiler ve sonrakiler ile ilgili haberleri, dünya ve âhirette insanı başarıya götürecek, kurtuluşa erdirecek, gıbta edilecek ve kişiyi özgürlüğe kavuşturacak her şeyi O'na vahyetti Yine görevini yerine getirmeyi ve lüzumsuz şeyleri terketmeyi de ona bildirdi


Yüce Allah, emri doğrultusunda Rasülü (sas)'ne uymayı, O'na mahsus olan eylemlerinin dışında yaptıklarını örnek edinmede bizi muvaffak kılsın Amin

Alıntı Yaparak Cevapla