Yalnız Mesajı Göster

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)

Eski 08-02-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)




Dûmetu'l-Cendel Gazvesi

Dönüşünden sonra, Rasûlullah (sas), hicrî dördüncü yılın Zilhicce ayı bitimine kadar Medine'de kaldı Ardından hicrî beşinci yılın başında Rebî'ulevvel ayında, Dûmetu'l-Cendel seferine çıktı Sibâ' b Urfuta'yı, Medine'ye vekil olarak bıraktı Dûmetu'l-Cendel'e varmadan, savaşmaksızın geri döndü

Hendek Savaşı

Meğâzî sahiplerine göre, hicrî beşinci yılın Şevval ayında Hendek Savaşı oldu Halbuki bu savaşın hicrî dördüncü yılda yapıldığı kuşkusuzdur Zira İbn Ömer, "Uhud günü, Rasûlullah (sas)'a savaşmak üzere gösterildiğimde, on dört yaşında olduğum için beni geri çevirdi Daha sonra Hendek Savaşı'nda savaşmak için O'na gösterildiğimde ise, on beş yaşındaydım ve bana izin verdi," demiştir Buna göre iki savaş arasında, sadece bir yıl geçmiş olmaktadır Dolayısıyla Hendek Savaşı'nın, Dûme-tu'l-Cendel'den sonra olduğu da kesinlik kazanmaktadır

Hendek Savaşı'na, aralarında Benî Nadîr'den Sellâm b Ebi'l-Hukayk, Kinâne b er-Rabî' b Ebi'l-Hukayk ve Sellâm b Mişkem; Havze b Kays el-Vailî ve Ebû Ammâr el-Vailî olmak üzere Yahudilerden bir heyetin, birleşik bir ordu teşkil etmeleri için Mekke'ye giderek onları Rasûlullah (sas)'a karşı savaşa çağırmaları; bunun için seçileceklere ellerinden gelen yardımı yapacaklarına dair söz vermeleri; ardından Gatafân'a giderek onlara da benzer vaadlerde bulunmaları; onların da bu çağrıya olumlu cevap vermeleri sebep oldu

Ebû Süfyân, Kureyş'in başına geçerek sefere çıktı Ğatafân ise, Benî Fezâra kolu Uyeyne b Hısn b Huzeyfe b Bedr el-Fezârî komutasında; Benî Mürre, el-Hâris b Avf b Ebî Harise el-Mürrî'nin komutasında; Mis'er b Ruhayle b Nuveyra b Tarîf b Sühme b Abdillah b Hilâl b Halâve b Eşca' b Reys b Gatafân ise kendisine tabi olan Eşca'lıların komutanı olarak yola çıktı Rasûlullah (sas), bu olanları duyunca, hemen Medine etrafına hendek kazılması emrini verdi Hz Peygamber (sas), bizzat çalışarak hendeğin bitirilmesini sağladı Bu esnada çeşitli mucizeler meydana geldi: Hendek kazılırken, balyozların işlemediği sert bir kayaya rastlandı Durum Rasûlullah (sas)'a bildirildi Hz Peygamber (sas) gelince, duâ etti; üzerine bir miktar su serpti ve balyozu indirdi; sert kaya kum gibi dağıldı Büyük bir kalabalığı çok az bir hurma ile doyurdu ve benzeri mucizeler görüldü

Birleşik ordular (ahzâb), Ehâbîş, Kinâne ve kendilerine katılan diğer kuvvetlerle birlikte toplam on bin askerle Cürf ve Zeğâbe arasında bulunan Rûme'de sellerin, suların toplandığı yerde konaklandılar Gatafân ise kendilerine katılan Necidliler ile birlikte [Uhud] tarafına doğru uzanan Nakmâ'nın ucunda karargâh kurdular

Rasûlullah (sas) ise, üç bin Müslümandan oluşan bir orduyla hendeğe doğru yola çıktı Müslümanların, sadece dokuz yüz kişiden oluştuğu da söylenir Verilen ilk sayı, bir yanılgıdan ibarettir Doğrusu dokuz yüz kişi olduklarıdır Hz Peygamber (sas), arkasına Sel' dağını, önüne hendeği alarak karargâhını kurdu Böylece, Müslümanlarla düşman ordusu arasında hendek olduğu halde savaş pozisyonu aldılar Medine'ye İbn Ümmi Mektûm'u bıraktı Kadın ve çocukları, kale ve hisarlara yerleştirdi Benî Kurayza Yahudilerinin reisi Ka'b b Esed, Hz Peygamber (sas)'le barış antlaşması yapmıştı Huyey b Ahtab, savaşa girmeleri için Ka'b'ı ikna etmeye çalıştı Ka'b bunu başta reddetti; ancak Huyey, Ka'b'ı etkileyinceye kadar ısrar etti Böylece Ka'b, Hz Peygamber (sas) ile olan antlaşmasını bozdu ve Huyey'in tarafına geçti

Bunu haber alması üzerine Rasûlullah (sas), Evs ve Hazrec'in reisleri olan Sa'd b Mu'âz ve Sa'd b Ubâde'yi; Benî Amr b 'Avf'tan Havvât b Cübeyr ve Benî Haris b el-Hazrec'ten Abdullah b Ravâha'yı durumu iyice öğrenmeleri için derhal Benî Kurayza'ya gönderdi Oraya vardıklarında, Benî Kurayza'nın hıyanetlerini açığa vurduklarını, Rasûlullah (sas)'a dil uzattıklarını gördüler Bunun üzerine Sa'd b Mu'âz da onlara sövdü ve geri döndüler

Rasûlullah (sas), Benî Kurayza'nın durumunu öğrenmek üzere mezkur heyeti gönderdiğinde, kendilerine, eğer Benî Kurayza'nın ihanet ettiği gerçekse bunu kimseye açıklamamalarını, sadece kendisine bildirmelerini emretmişti Heyet geldiğinde, Benî Kurayza'nm hıyanet ettiğini açıkça söyleyemeyip, onların bu ihanetlerini, er-Racî'de Müslüman öğretmenleri öldüren el-Kâra'nın hıyanetini hatırlatırcasına, Rasûlullah (sas)'a "A'dâl ve el-Kâra" diye (bir şifre ile) bildirdiler Böylece iş büyüdü, korkunç bir hal aldı Zira Müslümanlar, her taraftan kuşatılmıştı Benî Hârise'den bir grup, Rasûlullah (sas)'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Evlerimiz Medine'nin dışında korumasız bir durumdadır, bize izin ver de evlerimize dönelim" dediler Aynı şekilde Benî Selime de ayrılmaya yeltendi Sonra Allah, onlara merhamet ederek her iki kabilenin de maneviyâtını güçlendirdi Böylece savaşta sebat gösterdiler Müşrikler, Müslümanları bir ay muhasara altında tuttular; ancak savaş çıkmadı Rasûlullah (sas), Gatafân reislerinden Uyeyne b Hısn b Huzeyfe ve el-Hâris b Avf b Ebî Hârise'ye, Medine'nin yıllık meyve mahsulünün üçte birini vermek üzere bir haber gönderdi Karşılıklı görüşmeler sürerken, Hz Peygamber (sa,s), konuyu Sa'd b Mu'âz ve Sa'd b Ubâde'ye açtı Onlar: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu, bizim mutlaka yapmamız gereken Allah'ın sana bir emri midir? Yoksa yapmamızı senin arzu ettiğin bir şey midir? Yoksa bizim için yaptığın bir şey midir?" dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sas): "Evet sizin için yapmak istiyorum Allah'a yemin ederim ki, bunu sadece Arapların size karşı tek yaydan oka tuttuğunu size karşı tek yumruk olduklarını gördüğümden dolayı yapıyorum" diye cevap verdi Sa'd b Mu'âz: "Ey Allah'ın Rasûlü! Biz ve şu kavimler, bir zamanlar Allah'a şirk koşup putlara, taparken bile, bunlar, misafire ikram ve parayla satın alma dışında, Medine'nin bir tek hurmasını yeme gücünü kendilerinde bulamazlardı Şimdi Yüce Allah bizi İslâm'la şereflendirdiği, O'nunla bize doğru yolu buldurduğu ve onunla ve seninle bizi güçlendirdiği bir sırada, mallarımızı onlara mı vereceğiz? Vallahi onlara kılıçtan başka bir şey sunmayacağız" dediler Rasûlullah (sas) da, onların bu görüşlerini tasvip etti ve direnmeye devam ettiler

Sonra Kureyş'in süvarilerinden, Benî Âmir b Lüeyy'den Amr b Abdi Vedd, Mahzûm Oğulları 'ndan İkrime b Ebî Cehl ve Hübeyra b Ebî Vehb ile Benî Muhârib b Fihr'den Dırâr b el-Hattâb'ın da aralarında bulunduğu birkaç kişi, hendeğin başına vardıklarında: "Vallahi bu, Arapların bilmediği bir harp hilesidir" dediler Selmân el-Farisî (ra)'nin, hendek kazma işini önerdiği söylenir Sonra atlılar, hendeğin dar bir yerine yönelerek beri tarafa geçtiler Geçen atlılar, hendek ile Sel' Dağı arasında bulunan çorak ve sert alanda atlarını dört nala kaldırdılar Müslümanları düelloya çağırdılar

Ali hemen ortaya atıldı ve Amr'i öldürdü Bunun üzerine geri kalanlar, geldikleri yerden çıkarak kavimlerinin yanına doğru geri kaçtılar Hendek Savaş'ında Müslümanların parolası, "Hâ Mîm, lâ yunsarûn: (Hâ Mîm, yardım görmesinler)" idi

Mü'minlerin annesi Hz Aişe (ra), Sa'd b Mu'âz'ın annesiyle birlikte, Hendek Savaşı'nda Medine'nin en sağlam evlerinden biri olan Benî Sâ'ide'nin hisarında bulunuyordu Hz Peygamber (sas)'in halası Safiyye (ra), Hassan b Sâbit'in müstahkem olan evlerinin bir bölümünde bulunuyordu Hassan'ın da kadın ve çocuklarla birlikte o evde bulunduğu söylenir

Hendek Gazvesi esnasında, Hibbân b Kays b el-Arıka tarafından atılan bir okun koluna isabet etmesi üzerine Sa'd b Mu'âz yaralanmış ve atardamarı kopmuştu Oku atanın Benî Mahzûm'un müttefiki Ebû Üsâme el-Cüşemî olduğu da rivayet edilir Sa'd b Mu'âz'ın yaralandığında, -Allah ondan razı olsun- şöyle dua ettiği söylenir: "Ey Allahım! Eğer Kureyşle olan savaş bitmeyecek daha da devam edecekse, buna katılmak için benim yaşamamı da devam ettir Zira, senin elçine eziyet eden, O'nu yalanlayan ve O'nu yurdundan çıkaran bir kavim ile çarpışmayı istediğim kadar başka çarpışmak istediğim bir kavim yoktur Ey Allahım! Eğer bizimle Kureyş arasında olan savaş, bu kadarla kalacaksa, bu yaralanmayı benim için şehidlik sebebi kıl! Ey Allahım! Benî Kurayza'nın yenilgisini görmekle yüzümü güldürmedikçe canımı alma!"

Hendek Savaşı'nda sıkıntı şiddetlenip iş iyice zora girdiğinde, Nu'aym b Mes'ûd b Âmir b Uneyf b Sa'lebe b Kunfuz b Hilâl b Halâva b Eşca' b Rays b Gatafân adında biri, Hz Peygamber (sas)'e gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben Müslüman oldum Ancak benim kabilem -Gatafân- Müslüman olduğumu bilmiyor; emrine amadeyim" dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sas), "Sen bizim aramızda ancak bir tek nefer olabilirsin; eğer yapabilirsen bizden kaç, (kabileni savaştan caydır) zira harp hiledir" dedi Bunun üzerine Nu'aym çıktı ve doğru Benî Kurayza'nın yanına gitti; câhiliye döneminde onlarla dostluk kurmuştu Onlara: "Ey Benî Kurayza!

Size olan sevgimi, aramızdaki dostluğu biliyorsunuz" dedi Bunun üzerine Benî Kurayza: "Doğru söylüyorsun Sen bizim dostumuzsun" dediler Nu'aym sözüne devamla: "Kureyş ve Ğatafân'ın durumu sizinki gibi değildir; bu şehir sizindir; buradan başka gidecek bir yeriniz yok Oysa ne Kureyş, ne de Gatafân için böyle bir durum söz konusudur Eğer gönülleri isterse, size yardım ederler; yok eğer istemezlerse, sizi burada yalnız birakıp yurtlarına geri dönerler Yalnız kaldığınızda da Muhammed'le savaşmaya gücünüz yetmez Bu durumda, adamlarından bazılarını size rehin olarak vermedikleri müddetçe, Kureyş ve Ğatafanlılar'ın yanında Müslümanlarla savaşa girmeyin," dedi Benî Kurayza: "Bize görüşünü söyleyip doğru yolu gösteriyorsun" dediler Nu'aym, onların yanında ayrılıp Kureyş'e gitmek üzere hemen yola koyuldu Ebû Süfyân'a: "Benim size olan dostluk ve bağlılığımı biliyorsunuz; size bildirmem gereken çok önemli bir durum vardır; ancak bu aramızda sır olarak kalsın" dedi Onlar: "Nedir bu?" dediler Nu'aym: "Biliniz ki Yahudiler, Muhammed'le olan antlaşmalarını bozmaktan pişman olmuşlar; O'na, sizden rehine alıp kendisine teslim edecekleri ve beraberce üzerinize saldırma konusunda haber göndermişler" dedi Bunun üzerine Kureyşliler, verdiği bilgilerden dolayı ona teşekkür ettiler Ardından Gatafânlıların yanına giderek, Kureyşlilere söylediklerinin aynısını onlara da söyledi Hicrî dördüncü yılın, Şevval ayının cuma gününü cumartesiye bağlayan gece, Ebû Süfyân ve Gatafânlılar, Benî Kurayza Yahudilerine: "Biz burada kalıcı değiliz Yarın sabah çarpışmağa hazırlanınız!" diye haber gönderdiler Yahudiler: "Yarın cumartesidir; bununla birlikte bize adamlarınızı teminat olarak rehin vermediğiniz müddetçe sizinle beraber savaşa çıkmayacağız" dediler Bunun üzerine elçi kendilerine: "Vallahi size rehin verecek değiliz, bizimle savaşa çıkın' diye karşılık verdi Bunun üzerine Benî Kurayza, kendi kendilerine: "Vallahi Nu'aym doğru söylemiş" dediler Birleşik orduların elçileri geri döndüğünde, onlara: "Vallahi Nu'aym doğru söylemiş" dediler Bunun üzerine, Yahudilerin yanında savaşa girmekten vazgeçtiler Allah, üzerlerine büyük bir kasırga gönderdi; tencere ve kapkacaklarını ters çevirdi

Bu arada Rasûlullah (sas), durumu öğrenmek için Huzeyfe b el-Yemân'ı casus olarak gönderdi Huzeyfe, birleşik orduların gitmek üzere yola çıktıkları haberini getirdi Bunun ardından Kureyş ve Gatafân, Medîne'yi terk ederek ayrıldı



Alıntı Yaparak Cevapla