02-01-2007
|
#1
|
Ergenekon
|
Sen Üşüdüm Sandın
Gittin, dolmuştu zamanın
Hep derdim ya sana; her sarnıç küflü bir yağmuru
Her sevda bir ayrılığı yaşar
Gittin, dolmuştu zamanın
Gözlerimde varlığınla alevlenen yaşam sevincini
Yokluğunda kavrulmuş karanlığa bırakıp
Yüreğimdeki kum saatini “sen” den
“Sensizliğe” tersyüz ederek gittin
Arkamdan yok oluşumu, tükenişimi sessizce seyrederken
Gene de son bir defa dönüp baksın istedin
Ama ben ağlıyordum kesik kesik
Tıpkı ömrümüz gibi, tıpkı aşkımız gibi
Ağlarken görmeni istemedim
Soğuk olsa da vedalar, üşümedim
Acıdan titriyordum, üşüdüm sandın
Rüyalarımın gül kokusu
Seni sevmek, bensiz hayatına bir yabancı gibi uzaktan bakmaktı zaten
Ellerinin başka saçlarda gezindiğini, bir başka yüzü öpücüklere boğduğunu
Sabahları bir başka birine “ gitme” diye sayıkladığını düşünmekti
Sıkışıp kaldığım bir karanlık dehlizde, kendi aşkımda delirmekti
Bu acıya son vermesi, sonsuzluğa bırakıp gitmesi için
Birbirine yalvaran, ayazda kalmış iki yüreğiz artık
Soğuk olsa da vedalar, üşümedim
Titreyen yüreğimdi, sen üşüdüm sandın
Anla artık seni değil, ben kendimi yalnız bırakıyorum
İçindeki yaraların kan kokusunu içime çekiyorum
Sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi
Soğuk olsa da vedalar üşümedim
Korkudan titreyen kaderimdi, sen üşüdüm sandın
|
|
|