Yalnız Mesajı Göster

ABDULLAH ORAL - biyografi ve Şiirleri

Eski 06-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

ABDULLAH ORAL - biyografi ve Şiirleri



OSTİM

Bir umuttur
Düşer yağlı kollarına
Sarmalarsın onu
Çekersin koynuna

Baskıyla eğitilir azarla işlenir
Hürriyet sanır ezilmişliği
Bir günlük oyuna bile hasret bırakılmış
Çırak diye hırpalanan
Ostim sanayi çocukları

Anahtar ve çekiç taşıtılır önce
Küfür ile eğitilir ana avrat
Kokmaya başlar nefesinde
Yanmış yağ karpit potas

Sömürü çarkına yeni bir dişli
Bir zincir daha eklenir
Dönerek çeker ondan sonrakileri


Mengene ağzında boyanır sevdası
Ağır ağır yaklaşmaya çalışır ışığa
Kalfa olacaktır
Sonrada ustası yaptığı işin

Vurur hırsla çekice örse
Öfkenin yüreğe vurduğu gibi

Hasret kalmıştır sabah uykularına
Doğan güneşe hasret

Ustası olmak için sanatın
Takmak için koluna altın bileziği
Katlanır tüm baskılara

Yaşları küçükmüş
Benizleri solukmuş
Ölecekmiş kalacakmış kimin umrunda

Bir zincir daha eklensin çarka
Bir dişli daha fazla dönsün yeter ki
Zaten öyle söylemiştir babası
Eti senin kemiği benim…

Bu sözlerle perçinlenir köleliği
Büyürler küfür duya duya tokat yiye yiye
Suyuna zehir konmuş
Bıçaklar gibi bilenerek büyürler
Yaralı parmaklarına
İşeyerek birbirlerinin

Altın bilezik
Kölelik zinciri olurken bileklerde
Gülen bir yüze hasret
Tatlı bir söze hasret
Açmaya başlar güller

Tomurcuk güle dönüşürken
Hayata bir sevda başlar
Bir başka sevdadır bu
Suyla değil
Yanık yağ ile sulanmış

Sıcacık öpüşlerin özlemi çekilirken
Bir türkü tutuşur dillerde
Sevdadan yana hasretten yana
Yaşanmadan yiten çocukluğu
Bir özlem oluşturur dillerde

Büyürler yavaş yavaş
Ama hep çocuk kalırlar
Ostim sanayi işçileri

En güzelini öğrenmişlerdir küfrün
Kendinden sonrakilere miras kalsın diye
Oda ondan sonraki kuşaklara
Öğretir küfür ile sanatı

Direnmek çok yabancı sözdür
Hak aramak yüz kızartıcı bir suçtur
Patronun yüzüne konuşmak zordur
Ardından küfrün en güzeli savrulur

Onlar bizim işçilerimiz
Hoşnut değildir ya baskılardan
Baskıyla işlenmişler bir kere
Özgürlük sanırlar
Yarı ağlamaklı gülüşleri
Bir tokat gibi şakağında patlayan
Yoksulluğun utancıdır


Zulme direnmek uzağında onların
Açlığa ve
Zemherinin soğuğuna direnmeyi öğrenmişler
Boyun eğmezler yoksulluğa
Ancak hastalık yıkar onları
Yinede yenik düşmemek için hayata
Direnirler yürek yürek
Hastalığa direnirler

Doğaya meydan okurcasına
Buz tutmuş yaşamı ısıtmaya direnirler
Gripmiş zat üreymiş
Oracıkta ölecekmiş
Umursamaz yaşamı
Yeter ki işinden olmasın

Yaşama direnirler
Hastahane kapılarında
SSK'dır çalacakları tek kapı
İnsan yerine bile koymazlar
İterler kakarlar dışlarlar onları
Onlar ki ostim sanayi işçileri

Kolay değil şafağın ardında kalmış
Umutların gün ışığına çıkması

Nakış nakış işlerler çelikleri
Kaynakla elektrot la yazarlar
Ezilmişlikten özgürlüğe özlemlerini
Yanık motor yağıyla süslenmiş
Çırağın ustası kalfası
Rengin desenin en güzelini yaratırlar
Boyacı elleriyle yaşatırlar güzelliği
Ama istediği rengi veremez umutlarına
Ostim sanayi işçileri


Ülkemde yaşayan bütün emekçilerin
Ortak sorunudur Ostim'ler
Mart 1992 A Oral

Alıntı Yaparak Cevapla