Yalnız Mesajı Göster

S Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları

Eski 01-19-2011   #35
Şengül Şirin
Varsayılan

S Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları



Sipsivri kalmak: Tek başına, çaresiz ortada kalmak”Sipsivri kalakalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum


Sivri akıllı: Kimsenin aklını beğenmeyen, düşünceleri kimseninkine benzemeyen, acayip fikirleri olan”Hangi sivri akıllıya uydunuz da böyle yaptınız!”

Soğuk almak: Üşüyüp hastalanmak”Soğuk almışım, öksürüp duruyorum

Soğuk duş etkisi yapmak: Ansızın bildirilen tatsız bir haber karşısında olumsuz bir tepki göstermek


Soğuk kanlı: Serin kanlı, kolayca kızmayan, heyecana kapılmayan, telâş etmeyen”Helâl olsun, ne soğuk kanlı davrandı


Soğuk nevale: Sevimsiz, söz ve davranışları sıcak olmayan, insanlardan uzak duran kimse


Sokağa düşmek: 1 Bir şey çoğalıp değerini yitirmek 2 Kötü yola sapmak”Kimsesiz olduğu için itilip kakıldı, sonunda sokağa düştü zavallı


Sokak süpürgesi: Evinde oturmayıp çok gezen, sürtük kadın
Solda sıfır: “Hiçbir değeri ve önemi yok” anlamında kullanılır”Senin yaptığın iş benimkinin yanında solda sıfır kalır


Soluğu kesilmek: Nefes alamaz olmak, gücü tükenmek”Bu yokuş soluğumuzu keseceğe benziyor


Soluk aldırmamak: Çok sıkı çalıştırmak, dinlenmesine fırsat vermemek

Soluk soluğa: Zor nefes alarak; heyecan, telâş, yorgunluk veya bitkinlikle; koşmaktan güçlükle, sık sık soluyarak”Soluk soluğa içeri girdi


Son kozunu oynamak: Elindeki son imkânı kullanmak, son çareye başvurmak

Sonradan görme: Sonradan zenginleşerek gösteriş, kibarlık, övünme gibi davranışlarda bulunan”Sonradan görme ne olacak!”


Sorguya çekmek: Bir kimseye yaptıklarından ötürü sorular sormak ve cevaplarını istemek”Mahkûmu hemen sorguya çekmişler


Soyup soğana çevirmek: 1 Her şeyini, varını yoğunu elinden almak 2 (Hırsız) bir yeri ya da kişiyi iyice soymak”Dükkânı soyup soğana çevirmişler


Sökün etmek: Bir şey çıkagelmek, art arda gelmek, birbiri ardından görünmek”Göçmen kuşlar ufuktan sökün ettiler


Söz açmak: Bir konu hakkında konuşmaya başlamak”Toplantıda felsefeden söz açtı

Söz almak: 1 Konuşmaya başlamak için toplantı başkanından izin almak, öyle konuşmaya başlamak 2 Birinin bir iş yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak 3 Erkek tarafı, istenilen kızın verileceğine dair ailesinden olumlu cevap almak”Toplantıda ilk olarak Ayşe söz almak istedi


Söz altında kalmamak: Bir kimsenin kendisini inciten sözüne benzer şekilde cevap vermek”Benim söz altında kalacağımı sanıyordu


Söz ayağa düşmek: Bir konu, herkesin ağzına dökülmek, sorumsuz ve yetkisiz kimselerin düşünce bildirdikleri duruma gelmek


Söz bir Allah bir: “Verdiğim sözü yerine getireceğim, ondan dönmeyeceğim; Cenab-ı Hakk`ın bir olduğunda şüphe yoktur; ona nasıl inanıyorsam, verdiğim sözün doğruluğuna da inanın” anlamında kullanılır

Söz birliği etmek: Bir olayla ilgili olarak aynı şeyleri söylemek üzere anlaşmak, aynı görüşte olmak”Onunla söz birliği mi ettiniz?”


Söz çıkmak: 1 Ortalıkta bir rivayet dolaşmak 2 Hakkında dedikodu yapılır olmak”Bir daha görüşmek istemiyorum, hakkımızda söz çıkacak diye korkuyorum


Sözde kalmak: Yapılması kararlaştırılmış bir iş gerçekleşmemek”Sözde kalacaksa konuşmamızın bir anlamı yok


Söz dinlemek: Verilen bir öğüdü, bir sözü tutmak, davranışlarını buna uydurmak”Sözümü dinleseydin başına bunlar gelmezdi!”


Söz geçirmek: Dediğini yaptırmak”Oğluna söz geçirdin mi ki bana karışıyorsun?”

Söz gelmek: Bir davranışından veya sözünden ötürü eleştiriye uğramak, kötülenmek, yakınları kendisine darılmak


Söz götürmez: Gerçekliği, doğruluğu kesin ve açık olan; tersi savunulamayan”Söz götürmez işler bunlar


Söz (laf) işitmek: Paylanmak, azarlanmak, biri kendisine darılmak”Durup dururken babamdan söz işittik yine


Söz kaldırmamak: Onu inciten, onuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir olmak”Bu sözleri kaldırmamı beklemiyordun her hâlde?”


Söz kesmek: Evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek”Söz kesildi, iki ay sonra düğün olacak


Söz sahibi olmak: Herhangi bir konuda konuşmaya yetkisi bulunmak”Bu şirketin alım ve satımında söz sahibi olmadığımı da kim söylemiş?”


Sözü ağzında bırakmak: Söylemekte olduğu şeyi bitirmesine fırsat vermemek, engel olmak


Sözü bağlamak: Konuştuklarını bir sonuca vardırmak, konuşmayı sonuçlandırmak”Sözü bağlamasına az bir zaman kalmıştı ki bir gürültü koptu


Sözü çiğnemek: Söyleyeceklerini açık ve kesin ortaya koyamamak, istediğini söyleyememek


Sözü (bir şeye) getirmek: Konuşurken asıl üzerinde durmak istediği meseleye üstü kapalı değinmek, bu konunun üzerinde konuşulmasını sağlamak”Söylesene açıkça, sözü nereye getirmek istiyorsun?”


Sözü kesmek: 1 Söyleyeceklerini bitirmeden susmak 2 Başkasının konuşmasına engel olmak”Bir anda sözünü kesip kürsüden indi


Sözüm meclisten dışarı: “Konuşmam arasında hoşunuza gitmeyecek, kaba olabilecek, ağza alınması doğru olmayan sözler kullanacağım ancak bunların sizinle ilgisi yoktur” anlamında kullanılır


Sözüm ona: “Güya, sanki, sözde” anlamlarında kullanılır


Sözünde durmak: Verdiği sözün gereğini yerine getirmek”Demek sözündeduracaksın, iyi


Sözünden çıkmamak: Birinin isteklerine, öğütlerine kulak vermek, o ne derse onu yapmak


Sözüne gelmek: En sonunda karşı çıktığı kimsenin fikrini kabul etmek”Demek sözüme geldin, o hâlde gidelim


Sözünü balla kestim: “Sözünüzü kesmemi hoş görün; özür dilerim, sözünüzü kesmek zorunda kaldım” anlamında kullanılır


Sözünü esirgememek: Ne düşünüyorsa söylemek, kimseden çekinmemek, karşısındakini kıracağım diye kaygılanmamak”Ondan sözümü esirgeyecek değilim, tamam mı?”


Sözünü geri almak: Söylemiş olduğu sözün doğru olmadığını kabul ederek söylenmemiş sayılmasını istemek”Sözünü geri al, yoksa karışmam!”


Sözünün eri olmak: Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getiren bir kişi olmak”Ona güvenin, o sözünün eri olan birisidir


Sözünü tutmak: 1 Verdiği sözü yerine getirmek 2 Birinin verdiği öğüde uymak”Babanın sözünü tut, zararlı çıkmazsın


Sözünü yabana atmamak: Bir kimsenin söylediklerine önem vermek”Öğretmenin sözünü yabana atma sakın


Sucuk gibi ıslanmak: Baştan aşağı, elbisesinin ve vücudunun her yanına su değmek”Hortumu üstüme tutup beni sucuk gibi ısladı


Sudan cevap: Üstünkörü, tutar yanı olmayan, baştan savma cevap”Ne sordumsa sudan cevaplar aldım


Sudan ucuz: Çok ucuz, âdeta bedava gibi”Sizin orda elbiseler sudan ucuzmuş öyle mi?”


Su dökünmek: Yıkanmak”Buz gibi havada bile su dökünmekten kaçınmaz

Su gibi akmak: 1 Zamanın çok hızlı geçip gitmesi 2 Bol bol gelmek ya da gitmek (para, yiyecek vs)”Para su gibi akıyor, o harcamayacak da ben mi harcayacağım?”

Su gibi bilmek: Çokiyi, yanlışsız bilmek veya okumak”Senin konunu da su gibi biliyorum


Su gibi ezberlemek: Çok iyi, yanlışsız ve takılmadan söyleyebilecek ölçüde ezberlemek


Su gibi gitmek: Bol bol harcamak”Paralar su gibi gitti


Su götürmez: Kesin, başka bir yoruma açık olmayan”Şu anlattıkları su götürmez gibi geliyor bana


Su götürür olmak: Çeşitli yorumlara elverişli olmak


Su içinde kalmak: Çok terleyip sırılsıklam olacak biçimde ıslanmak


Su katılmamış: Saf, katıksız, bozulmamış, başka bir etkiyle değişmemiş olan, hilesiz

Su koyvermek: 1 Sebze ve et pişerken suyunu salıvermek 2 Cıvıtmak, sözünde durmamak”Su koyvermeden çalışamaz mısın sen?”

Sululuk etmek: Cıvıklık etmek, taşkın hareketlerde bulunmak, ciddi davranmamak”Sululuk etmeyi bırak da çalışmaya bak

Surat asmak: Kaşlarını çatıp yüzüne küskün ve dargın bir anlam vermek

Surat bir karış: Öfkeli, kızgın, üzüntülü ve somurtkan”Yanına vardığımızda suratı bir karıştı


Suratını ekşitmek: Hoşnutsuzluğunu yüz ifadesiyle belli etmek”Bütün gün suratını ekşitip durdu


Sus payı: Bir kimseye bildiklerini söylememesi karşılığında verilen para, susmalık
Suya götürüp susuz getirmek: Birinden çok kurnaz olmak, onu aldatabilecek kadar akıllı ve kabiliyetli olmak


Suya sabuna dokunmamak: Sakıncalı konulardan uzak durmak, davranışlarıyla birilerini incitmeyecek yol tutmak”Başına gelen son belâdan sonra suya sabuna dokunmamaya karar verdi


Suyu bulandırmak: İyi, olumlu, yolunda giden bir işi art niyetle karıştırmak”Sen de suyu bulandırmasan olmaz değil mi?”


Suyu kaynamak: İş başından uzaklaştırılması zamanı yakın olmak”Sen de suyu kaynayanlar arasında yer alıyorsun


Suyu mu çıktı?: “Beğenilmeyecek nesi var, ne kusurunu gördün ki orada kalmıyorsun?” anlamında kullanılır


Suyun başı: 1 Suyun çıktığı yer, kaynak 2 En çok yarar sağlanacak yer 3 Bir iş için en önemli, iş en son kendisinde bitecek kişi, mevkii”Yorgun bedenlerini suyun başındaki çimenlerin üstüne bıraktılar

Suyunca gitmek: Bir kimseyi öfkelendirmeyecek biçimde hareket edip davranışlarını onun isteğine, eğilimlerine uydurmak”Aman kızım kocanın suyunca git de sana zarar vermesin


Suyu nereden geliyor?: “Bu işi yürütmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor” anlamında kullanılır


Suyunu çekmek: 1 Yemek çok kaynayıp hiç suyu kalmamak 2 Bir şeye özellikle de para harcanıp tükenmek”Paralar suyunu çekti, ağanın da forsu bitti


Suyunun suyu: Çok uzaktan ilgisi bulunan şey


Su yüzü görmemiş: Hiç yıkanmamış, çok kirli”Günlerce hapiste kaldım, su yüzü görmedim hiç


Su yüzüne çıkmak: Belli olmak, aydınlanmak”Bu işin asıl sebepleri su yüzüne çıkacak, sen de gününü göreceksin


Süklüm püklüm: Korkup çekinerek, ezilip büzülerek, utanıp sıkılarak”Süklüm püklüm yanımıza yaklaştı


Sükûtla geçiştirmek: Asıl mesele üzerinde bir şey konuşmamak, sessizce atlamak


Sünger çekmek: Unutmak, silmek, hiçbir şey olmamış saymak”Sen o işin üzerine bir sünger çek hele


Süngüsü düşük: Eski atılganlığı, neşesi, canlılığı, etkinliği kalmamış”Bir hayli süngüsü düşük çıktı müdürün yanından


Sürüncemede kalmak: Gecikmek, bir türlü sonuçlanamamak, askıda kalmak”Bizim iş sakın sürüncemede kalmasın çocuklar!”


Sürüden ayrılmak: Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol takip etmek”Sürüden ayrılanı her zaman kurt kapar mı?”


Süt dökmüş kedi gibi: Bir kabahat işleyip de bu kabahatinden dolayı utanan, korkan, çekinen kimsenin durumunu anlatmak için kullanılır

Süt kuzusu: 1 Henüz meme emen kuzu 2 Çok küçük bebek, yavru, korunması gereken küçük çocuk 3 Çok nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş kimse”Daha süt kuzusu o, nasıl kıyılıp da vurulur ona?”


Süt liman olmak: Dingin, gürültüsüz, sakin olmak”Ortalık bir anda süt liman olmuştu

Sütü bozuk: Mayası bozuk, kötü soydan gelen ve ahlâksızlık eden kimse”Senin gibi sütü bozuklara selâm verilir mi?”



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla