Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Haritacılık Tarihinde Önemli Olan Türk Bilim Adamları Ve Çalışmaları

Eski 12-14-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Haritacılık Tarihinde Önemli Olan Türk Bilim Adamları Ve Çalışmaları



Ali Macar Reis



A li Macar Reis 16’ncı yüzyılda yaşamış ünlü bir Türk denizcisidir Daha çok yapmış olduğu haritalar ve denizcilik konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır Ali Macar Reis, hazırlamış olduğu eserlerini 1566 yılında tahta çıkan Sultan IISelim’e sunmuştur İnebahtı Deniz Savaşı'na da katılan Ali Macar Reis, bu savaşta Türk Donanmasının merkez bölgesinde bulunan gemilerin birinde kaptan olarak görev yapmıştır ALİ MACAR REİS tarafından 1567 de dokuz ceylan derisi üzerine 31x43 cm boyutlu yedi haritadan oluşan bir dünya haritası çizdi Topkapı müzesinde bulunan bir atlasta bulunan haritalar sıra ile:




Azak denizi, Karadeniz ve Marmara sahil kent ve limanlar

Akdeniz, Eğe denizi, Mora yarım adası, Adriyatik sahilleri, Anadolu'nun bazı sahil kentleri

Akdeniz, İtalya, Adriyatik sahilleri, Kuzey Afrika

Batı Akdeniz, İberik yarımadası, Gaskonya körfezi, Kuzey Afrika

İngiltere, İskoçya, Almanya sahilleri

İstanbul Boğazı, Girit adası bir kısmı, Ege denizi, Adriyatik sahilleri

Dünya haritası (Avusturalya yok)

haritaları vardır Ali Macar Reis'in yapıtları 1935 de cumhuriyetin kültür yayınlarından biri olarak basılmıştır



EL-İSTAHRİ EL-FARİSİ





Hayatı:

El-İstahri'nin hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır X asrın ilk yarısında yaşayan İslam Coğrafyacıları'ndan birisidir İstahri, Fars Eyaleti'nde İstahr (Persapolis) şehrinde doğdu 915 yılında uzun bir seyahate çıktı Atlas Okyanusu'na kadar olan yerleri gördü Gezdiği, gördüğü yerlerdeki gözlem ve incelemelerini derleyerek, 919 yılında meşhur eseri Kitab el-Mesalik ve'l Memalik'i yazdı Eserini tamamlamadan önce ünlü coğrafyacı ibn Havkal ile görüşen İstahri'nin, ondan haritalar konusunda yardım aldığı bilinmektedir

Eseri:

İstahri'nin yazdığı coğrafya kitabının adı Kitab el-Mesalik ve'l Memalik'tir De Goeje, yazarın bu eserini Zeydü'l-Belhi'nin coğrafyasını gözden geçirdikten sonra yazdığı ileri sürer Eserin diğer bir özelliği ise haritaların ilave edilmiş olmasıdır İslam Dünyası'nda haritacılık ilk defa bu eserde görünür Burada her kıtanın renkli haritaları vardır De Goeje tarafından bu eser 1870 yılında tıpkı basım olarak yayınlandıİstahri'nin bu eseri, İrec Afşar tarafından Farsça'ya tercüme edildi ve 1990 yılında Tahran'da basıldı

İstahri'nin bu eseri Türk Tarihi bakımından önemilidir Eserde, Batı Türkleriyle ilgili verdiği bilgiler tatminkardır Hazarlar, Bulgarlar, Peçenekler, Karluklarla ilgili bilgiler verilmektedir Türk Dünyası ile ilgili genel bilgilerle eser tamamlanır


Evliya Çelebi 1611-1682






Türk, gezgin Gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yapmıştır
Evliya Çelebi bDerviş Mehmed Zillî İstanbul’da Unkapanı’nda doğdu, 1682′de Mısır’dan dönerken yolda ya da İstanbul’da öldüğü sanılmaktadır Babası Derviş Mehmed Zillî, sarayda kuyumcubaşıydı Evliya Çelebi’nin ailesi Kütahya’dan gelip İstanbul’un Unkapanı yöresine yerleşmişti İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra bir süre medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi Musiki ile ilgilendi Kuran’ı ezberleyerek “hafız” oldu Enderuna alındı, dayısı Melek Ahmed Paşa’nın aracılığıyla Sultan IV Murad’ın hizmetine girdi


Evliya Çelebi’nin geziye karşı duyduğu ilgi, çocukken babasından, yakınlarından dinlediği öykülerden, söylencelerden ve masallardan kaynaklanır Seyahatname adlı yapıtının girişinde geziye duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece düşünde Peygamber’i gördüğünü, ondan “şefaat ya Resulallah” diyecek yerde şaşırıp “seyahat ya Resulallah” dediğini, bunun üzerine Peygamber’in ona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri, görme olanağı verdiğini yazar Bu düş üzerine 1635′te, önce İstanbul’un bütün yörelerini dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı 1640 dolaylarında Bursa, İzmit ve Trabzon yörelerini gezdi, 1645′te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katıldı 1645′te Yanya’nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa’nın yanında görevli bulundu 1646′da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa’nın muhasibi oldu Doğu illerini, Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın kimi yörelerini gezdi Bir ara Revan Hanı’nı mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu nedenle Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı 1648′te İstanbul’a dönerek Mustafa Paşa ile Şam’a gitti, üç yıl o dolaylarda gezdi 1651′den sonra Rumeli’yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya’da bulundu 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi Kaynakların bildirdiğine göre, Evliya Çelebi’nin gezi süresi 50 yılı kapsar


Evliya Çelebi’nin gezilerinin oldukça geniş bir alanı kaplaması iki bakımdan önemlidir Birincisi Osmanlı İmparatorluğu’nun komşu ülkelerle olan ilişkilerini yansıtması, ikincisi insan başarılarına ilgilendirir Bu geziler yalnız gözlemlere dayalı aktarmaları, anlatıları içermez, araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlar Seyahatname’nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insan düşüncesinin ürettiği bütün başarıları kapsar Bu özelliği nedeniyle Evliya Çelebi’nin yapıtı değişik açılardan bakılarak değerlendirilir


Üslup bakımından ele alındığında, Evliya Çelebi’nin, o dönemdeki Osmanlı toplumunda, özellikle Divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalmadığı görülür Divan edebiyatında düzyazı ayrı bir yaratı ürünü sayılır, şiir gibi ağdalı, ayaklı-uyaklı bir biçimle ortaya konurdu Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı, daha çok günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi Bu dil akıcıdır, sürükleyicidir, yer yer eğlenceli ve alaycıdır


Evliya Çelebi gezdiği yerlerde gördüklerini, duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, onlara kendi öznel yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştır Burada yazarın anlatım bakımından gösterdiği başarı uyguladığı yazma yönteminden kaynaklanır Anlatım belli bir zaman süresiyle sınırlanmaz, geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir Bu özellik anlatılan öykülerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucudur Evliya Çelebi belli bir süre içinde, özdeş zamanda geçen iki olayı, yerinde görmüş gibi anlatır, böylece zaman kavramını ortadan kaldırır
Seyahatname’de, yazarın gezdiği, gördüğü yerlerle ilgili izlenimler sergilenirken, başlı başına birer araştırma konusu olabilecek bilgiler, belgeler ortaya konur Bunlar arasında öyküler, türküler, halk şiirleri, söylenceler, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, dernek, eğlence, inançlar, karşılıklı insan ilişkileri, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıkları önemli bir yer tutar


Evliya Çelebi insanlarla ilgili bilgiler yanında, yörenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz eder Bunların yapılış yıllarını, onarımlarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatır Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan söz eder Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırır
Seyahatname’nin bir özelliği de değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs takılarına, çalgılarına dek ayrıntılarıyla geniş yer vermesidir Yapıtın kimi bölümlerinde, gezilen yörenin yönetiminden, eski ailelerinden, ileri gelen ünlü kişilerinden, şairlerinden, oyuncularından, çeşitli kademelerdeki görevlilerinden ayrıntılı biçimde söz edilir


Evliya Çelebi’nin yapıtı dil bakımından da önemlidir Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları, onlarla ilgili gözlemlerini aktarırken kullanılan sözcüklerden de örnekler verir Bu örnekler, dil araştırmalarında, sözcüklerin kullanım ve yayılma alanını saptama bakımından yararlı olmuştur Kimi yabancı kökenli sözcüklerin söyleniş biçimi halk ağzına göredir Bu da dilci için bir yöre ağzının oluşumunu anlamaya yarar


Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si çok ün kazanmasına karşın, bilimsel bakımdan, geniş bir inceleme ve çalışma konusu yapılmamıştır
YAPITLAR (başlıca): Seyahatname, (ös), ilk sekiz cilt: 1898-1928, son iki cilt: 1935-1938

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla