Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Sanat Ansiklopedisi - Sanat Sözlüğü

Eski 12-03-2010   #14
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sanat Ansiklopedisi - Sanat Sözlüğü



Madalyon süsleme: Tezhipte ve ciltçilikte kullanılan beyzî ve dilim süsleme motifi


Mağribî yazı: Bk Hatt-ı Mağribî


Mahat: Mücellit terimlerindendir Kap ile dip (sırt) arasındaki açıklığa verilen addır Bu kısma meşin veya bez kaplanır Kapağa hareket kolaylığı sağlar

Mahmut Peşteli: Ebru sanatçımızdırBakınız geleneksel sanatlar/ebru/sanatçılar


Mahzuf: Bk Mücerret

Makas: Bk Kâğıt makası

Makilî yazı: Hiçbir parçasında yuvarlaklık olmayan, düz, dik ve köşeli bir yazı biçimidir Kûfî yazı, bu yazıdan gelişmiştir

Makta: Mikta veya kalem yastığı da denir Bir karış uzunluğunda, kalınca bir parmak eninde ve yassıdır Kalemi yonttuktan sonra üzerine koyarak ucunu çıtlatmak için, yani dikine keserek yazı yazacak bir hâle getirmek için kullanılmıştır Kalemin oturduğu yuvaya hane-i kalem denir Makta genellikle fildişinden yapılmıştır Altın kakmalı olanları da vardır Ama bunlarda da kalemin ucunun geleceği yere ufak ve konik bir fildişi parça yapıştırılmıştır
Makta ustaları mülga Mevlevî tekkelerinden ve bazen Bektaşî'lerden çıkmıştır Bu maktaların baş tarafında zarif bir Mevlevi sikkesi ve altında talik yazıyla «Ya Hazret-i Mevlânâ» yazısı vardır Daha altta hendesî şekillerde çiçekler ve üstatların zarif ve girift imzaları görülür
N Rüştü Büngül'ün, Eski Eserler Ansiklopedisi'nde makta yapan üstatlar arasında Bursalı Fahrî, Edirneli Nakşî, Çevrî, Resmî, Fikrî, Rıza ve Eski Reşid adları geçmektedir


Malizme: Eskiden, 20 sayfadan ibaret cüz yerine kullanılan bir terimdir


Matlap: Yazmalarda sayfa kenarına konan ye metinde dikkati çekmesi gereken noktayı işaret eden küçük yazılar; bu yazıların süslenmesi Mazgala: Bk Zermühre


Mecma: Geniş karınlı, kare şeklinde madenî hokkalara verilen ad Bu tür hokkaların kapaklarına şecâb denilirdi


Mecmua: Yazma ya da eski basma kitaplarda birden çok eserin yer aldığı cilt bütünü


Mecmuatü'r-resail: Risaleler mecmuası


Mehmet Tahir: Hat sanatçımızdırBakınız geleneksel sanatlar/hat-tezhip/sanatçılar


Mekke toprağı: Varak hâline getirilmek için tirşe ve zar içinde dövülen altının yapışmaması için kullanılan toprağın adıdır Eskiden İstanbul'un Anadolu yakasına Mekke toprağı adı verildiği için, buralardan alınan toprağa da aynı ad verilmiştir


Mertebanî tabak: Merteban'da yapılan yeşilce sırlı seramik tabak Altın ezme işleminde kullanılmıştır Bk Altın tabağı


Mesahif: Mushaflar, sayfa hâline getirilmiş kitaplar, Kur'an'lar


Meşin: Cilt yapımında kullanılan koyun derisi


Meşk: Yazı hocasının ders olarak verdiği yazı örneği Sülüs ve nesih yazı öğrenmek isteyen kimse, yazı temrini yaptıranların bir satır yazısını meşk itibar ederek, baka baka aynen taklit etmeğe kalkar; bunu nazırlar ve meşki ile hocasına takdim eder
Meşk tariflerinde harfler üzerinde ufak ve büyük noktalar, hatt talik çıkarmalarında noktalar arasında boş yuvarlak ve yaymalarıyla tarifler vardır Noktalar yan yana harflerin açıklıklarını, çizgiler de harflerin yönlerini gösterir
Hoca, öğrencisinin meşk taklidini alır, benzetilmeyen harfleri, açıklamalarda bulunarak düzeltir, öğrencisi de bol bol tekrarlayarak yazıyı öğrenmeye çalışır


Meşşakahu: Bk Ketebe

Mıkraz: Kesecek âlet, makas Bk Kâğıt makası


Mıskale: Kazınan (hâkkolunan) kâğıdın pürüzlerini düzeltip, eskisi gibi parlatmak için, çoğu zaman deniz böceği kabuğundan yapılan âlet Minkaf, halezon terimleri de bu anlamda kullanılmıştır

Mıstar: Satar çizmeye yarayan âletin adıdır Üzerinde sıra sıra bükülmüş ibrişim gerili bir mukavvadan ibaret olan mıstar, kâğıdın altına konur; üstünde, temiz bir bezle sarılı parmak gezdirilerek kâğıtta hafif kabartma çizgiler meydana getirilirdi Çeşitli geometrik düzenlemelerle hazırlanmış mıstarlar vardır,


Mıstar kalemi: Yazma kitapların kenarlarına yaldız veya boya ile yapılan çizgileri çizmeğe yarayan âletin adıdır Demirden pergel şeklinde idi Boya yahut yaldız iki çatal arasına konur, öylece çizilirdi


Mibree: Hattatların ve kâtiplerin kalem yontmak için kullandıkları kalemtıraşın, Arapça adıdır

Mibret: Eğe cinsinden bir âlet Kamış kalemin elyafı ile diğer kısımlarının temizlenmesinde kullanılırdı

Mihzele: Mürekkep süzecek âlet; keçe veya çuhadan olur

Micrede: Divitin temizlenmesinde kullanılan âletin adıdır

Midad: Yazı mürekkebi; yazı yazmaya mahsus siyah veya renkli sulu madde Dude denilen isten yapılır Gûlzar-ı Savab'da bir kaç çeşit mürekkep yapımı tarif edilmiştir
Mürekkebe, iyi akması için, kaynatılmış nar kabuğu suyu konur
«Hokkana lika koy, üzerini isle yapılmış mürekkeple doldur, biraz sirke yahut koruk suyu kat, biraz da aşı, zırnık kâfur koy; karıştır» Eskiden mürekkebi dövmek ve inceltmek için kervanlarda develerin üstüne, yanlarına şişeler veya fıçılar içinde asarlarmış Develer hareket ettikçe mürekkep karışır, kendi kendine dövülürmüş Ya da hamamlarda kapı tokmaklarına asılır, kapı açılıp kapandıkça mürekkep çalkalanıp incelirmiş

Midad-ı Mutavvas: Kuruduktan sonra çok parlak duran mürekkep


Midak: Sürh adı verilen kırmızı boyayı ezmekte kullanılan âlet Mermer veya somakiden düz olarak yapılır; üstüne konan madde, mermer veya billurdan bir âletle ovularak ezilir


Mifreşe: Kamış kalemlerin birbirine veya mahfazaya çarparak bozulmaması için, divitin kalem konan kısmına yerleştirilen örtü Genellikle çuhadan yapılmıştır

Mifrez: Kalemin yarılması işinde kullanılan kalemtıraş

Mihatta: Hattatların, kalemin ucundaki kılları almada kullandıkları âlet Mürekkep lif (lika) ile kullanıldığından, yazarken, çürüyen lif parçaları kalemin ucuna takdirdi Bunları almak için mihatta kullanılırdı

Mihfere: Yanlışları düzeltmek için, yazıyı kazımakta kullanılan kalemtıraş, bıçak


Mihrabiye: Ucu ince tığlarla biten, mihrap şeklinde kitap başlığı, serlevha


Mihrak: Bk Milhez

Mihras: Renkli mürekkep yapmakta kullanılan maddeleri ezmeğe yarayan âletin adı Buna havan da denilirdi Somaki, pirinç veya mermerdendi

Mikleb: Eski ciltlerde alt kapağa sertâb ile bağlanıp, üst kapak ile kitap arasına girerek sayfa kenarlarım koruyan, ucu sivri parça Sivri uçtan kenara olan uzunluk, kapak eninin yarısına eşittir Türkçesi karga'dır Eski Türk ciltlerinde mıklebin üst ve iç tarafı da cilt kapağı kadar süslüdür, iç yüzlerde görülen katı'a süslemelere mikleb içinde de rastlanılan Mikleb, okuma sırasında, kalınan, sayfayı göstermek için de kullanılır


Mikleme: Kalem koymak için kullanılan kutunun Arapça adıdır Daha çok kalemdan adı ile anılmıştır Çoğunlukla mukavvadan ve beyzî olanları kullanılmıştır


Mikras: Kesecek âlet, makas Bk Kâğıt makası


Mikşat: Kamış kalemin kabuğunu soymaya yarayan âlet


Mikta: Bk Makta


Mikyassü-l hat: Bk Sülüs

Mil’aka: Hattatların kullandıkları küçük kaşığın adıdır Lal, sürh gibi sulu boya maddesi ile rıh'ın hokka ve kâğıda aktarılmasında kullanılmıştır


Milhez: Mürekkep karıştırmakta kullanılan âletin adıdır Mihrak ve Farsça divitşor da denilmiştir

Milka: Bk Lika

Minekârî: Mine işleri; mavi renkle işlenmiş iş;

Minkaf: Bk Mıskale


Minyatür: El yazması kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan ve metindeki olayları yansıtan figüratif resimlere verilen ad İtalyanca "minature" kelimesinden alınmadır Türkçe'de küçük nakış anlamına hurda nakış denilmiştir (Bkz Geleneksel Sanatlar Minyatür Sanatı)


Misin: Bk Meşin

Mitreşe: Kalemler birbirine çarpmasın diye kalemdanların içine konulan çuha örtü


Mizanü'1-hat: Bk Sülüs

Motif: Süs, sık sık yinelenen çizgi süsü;,bir biçimin konusu Osmanlı ciltlerinde; hataî, rûmî, bulut, penç, yaprak, gonca, geçme» nilüfer, ıtır yaprağı, gül, tepelik, orta bağı, tığ en çok kullanılan motiflerdir Manzara, arabesk ve canlı hayvan motiflerine rastlanmaz
Memlûk ve Selçuk ciltlerinde stilize ye arabesk motif görülür Herat üslλbunda stilize motifle birlikte manzara ve hayvan figürleri de bulunur


Muavveç yazı: Eski harflerle yazılan yazılardan birinin adı Yılankavi çizgilerden ibaret olan bu yazıyı 1908'den sonra İsmail Hakkı Baltâcıoğ-lλ icat etmiştir Yeni harflerin kabulüyle diğerleri gibi tarihe karışmıştır

Muhakkak : Sülüs yazının yatık ve uzun çizgileri olan çeşidine verilen ad Nadiren murakka ve kıtalar yazılmış, besmele dışında fazla kullanılmamıştır"

Muhaşşa: Haşiyeli kitap

Muhaşşi: Haşiyeyi yazan kişi



Muhayyer: Eski kâğıt çeşitlerinden birinin adıdır Lui Tebrizî gibi bu da şeker renktir Bk Kâğıt

Mukabele kaydı: Kopya edilmiş nüsha ile aslının karşılaştırılıp kontrol edilerek bunun, kitabın zahriyesine veya hatimesine kaydedilmesi Bu kayıt görülen kitapların doğruluğuna daha çok güvenilir


Makatta': Deri veya kâğıttan oyma şeklinde yapılan işlere verilen ad Bk Katı'a


Mukatta' yazı: Bk Kesme yazı

Mukavva: «KuvvetlendirilmişÂ» Klâsik ciltlerde ilk zamanlar tahta kullanılmış, daha sonra bunun yerini mukavva almıştır Cilt için kullanılacak mukavva şöyle hazırlanır: İstenilen kalınlığı sağlayacak kadar kâğıt, suları aksi yönde olmak üzere yapıştırılır Kolanın içine kabı kurttan korumak için şap, tenekâr, tütün suyu gibi zehirli maddeler katılır Bu suretle hazırlanmış mukavva iyice kuruduktan sonra tahta gibi sert olduğundan eğilip bozulmaz Böyle mukavvalara murakka mukavva denilir


Murakıb: Bk Ayak


Murakka: 1- Hattatların ayrı ayrı kâğıtlara yazdığı ve bir araya toplanarak mecmua hâline getirilen meşk ve yazılara verilen ad
2- Birkaç kâğıdın suları aksi yönde olmak üzere üst üste yapıştırılmasıyla elde edilen mukavvaya verilen ad Üzerine yazı sayfası yapıştırılır veya cilt kapağında kullanılır


Murakka mukavva: Bk Mukavva


Murassa cilt: Kıymetli taşlarla bezenmiş cilt Mine veya mercanla işli ciltler hâlen müzelerde mevcuttur

Musanna: Usta elinden çıkmış, sanat eseri, çok süslü


Musavvir: Eskiden insan resmi ve tablo yapan sanatçı Ressam


Mushaf: Sayfa hâlife getirilmiş şey Türlü sayfalardan meydana gelen kitap; sonradan Kur'an anlamında kullanılmıştır

Mustafa Rakım Efendi (1757 - 1825): Türk hat sanatının büyük üstatlarından biridirİsmail Zühdî Efendi’nin en büyük talebesi ve küçük kardeşidir Devamı>>


Muşta: Baskı âleti (Bk Kalıp); Vaşsale demlen kâğıt yapıştırmaların ekini belli etmemek için mücellitlikte kullanılan âlet

Mücedvel: Sayfa kenarları cetvelli olan kitaplar hakkında kullanılan bir terini


Mücellid: Kitap ciltleyen, ciltçi

Mücerret: Eski yazıda noktasız harflerle yazılan şiir ve nesirler hakkında kullanılan bir terim Mahzuf veya Mühmel de denilmiştir

Mücevher nokta: Bk Nokta, geçme nokta

Müellif: Kitabı yazan kişi

Müellif hattı: Yazmanın başka bir hattat tarafından değil, yazarın kendi el yazısıyla yazılmış aslı

Müellif müsveddesi: Yazarın hazırladığı, beyaza çekilmemiş yazma eser

Mühmel: Bk Mücerret

Mühre: Kâğıtlar aharlandıktan sonra parlatma için kullanılan âletin adıdır Bazen kalemtıraş kabzasının ucu da bu iş için kullanılmıştır Kaymasını sağlamak için biraz sabun sürülür Müzehhiplerin altını parlatmak için kullandıkları akike de mühre denilmiştir,

Mühre çeşitleri:

Böcek mühre: Deniz böceklerinin kabuğundan yapılmıştır Cam mühre : Yuvarlak veya kalın camdan yapılmıştır Çakmak mühre; damar mühresi: Tezhiplerde yaldızlanan yaprak damarlarını, süslemelerin girintili çıkıntılı yerlerini parlatmak için kullanılan, açılmış kurşun kalem biçiminde mühre Tırnak mühresi de denilir


Har mühre: Katır boncuğu

Zer mühre: Yaldız cilalamaya yarayan ucu akik mühre


Mühre tahtası: Üzerinde kâğıt mührelenen âletin adıdır Pesterek de denilmiştir Ihlamurdan yapılan ve ortası çukurca olan bu tahta çeşitli boylardadır Tek parça olması şarttır

Mühreli kâğıt: Ahardan sonra mühre sürülerek parlatılan ve kalemin üzerinde kaydığı kâğıt Bu kâğıtlar mürekkebi emmez

Mühresenk: Akik türünden bir taşın adıdır Bir sopaya takılarak, tezhip nakışlarını ve yaldızlan mührelemekte kullanılmıştır

Mührezen: Kâğıtların üzerine mühre vuran sanatkâr

Mühür: Yazma eserin kime ve niçin ait olduğunu göstermek amacıyla basılmıştır Kitabın hangi kütüphaneye ait olduğunu gösteren "demirbaş mührü", sadece bağışlanan kitaplara vurulan ve bağışlayanın adını taşıyan "bağış mührü", "vakıf mührü" ve yalnız isim bulunan "zat mührü" gibi çeşitleri vardır Eski mühürlerimiz taşları, madenleri, sapları ve kazınmaları bakımından güzel sanatların bir kolu halindeydi
Meşhur hakkâkların çeşitli maddeler üzerine kazıdıkları isim," mısra, âyet ve istifler büyük sanat değeri taşımaktadır Üzerine akik, yakut, firuze, yeşim taşı kakılmış mühürler vardır
Manzum mühürler de yaygın olarak kullanılmıştır
Şair, Hamit'in dedesi Abdülhak Molla'nın mühründe
"Çaresaz ola hakim-i mutlak
Bula her derde deva Abdülhak beyti" kazılı imiş

Mülâsık: (İltisaklı) bitişik Aralık verilmeden yazılan yazı Bk Hat

Mülemma şemse: Motifin hem zemini, hem de kendisi altın yaldızla işlenerek yapılmış şemseM Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü'nde «Renkli şemseler hakkında kullanılan bir tâbirdir Kabın şemse veya köşebent kalıbının Basılacağı kısmın münasip noktalarına, kap meşinine zıt renklerde meşin parçalar yapıştırılarak, üzerine kalıp basılmak suretiyle yapılırdı Yaldız işleme aradan görününce renk renk meşinler kitaba başka bir güzellik verirdi» demektedir


Mülevven şemse: Bu şemselerde tek renk deri kullanılmayıp, bezemeler cilt kapağında kullanılandan başka renkte deri ile kaplanmıştır Bu şekilde renkli derilerle yapılan mülevven şemse ciltte, motifleri üstten veya alttan ayırma tarzında altınla bezemek mümkündür
Mümsiha : Hattatlarla kâtiplerin kalemin mürekkebini silmek için kullandıkları beze verilen ad Bu bez siyah ve yumuşak olurdu

Münhanî: Eğri, Bk Selçuklu münhanîleri

Mürekkeb: Yazı yazmakta kullanılan maddenin adıdır (Bk Midad) Dλde denilen bezir veya kandil isinden yapılmıştır Süleymaniye Câmii'nde, kandillerin isi hava cereyanı ile özel olarak yapılmış bir odacığa toplanır ve mürekkep yapımında kullanmaları için, hattatlara verilirmiş

Mürekkeb yalamak: «Okuyup yazmak, ilim öğrenmek» yerine kullanılan bir deyim Bezir isi mürekkeple aharlı kâğıda yazılan yazının yanlışı yalamak suretiyle silindiği için bu deyim ortaya çıkmıştır

Mürgdar şemse: Çiçekleri arasındaki dalların üzerinde kuşlar bulunan şemselere verilen ad

Mürsel vav: Vav harfinin yazılış biçimlerinden biri Bu türlü vav harfi yuvarlak yazılırdı


Müsennâ: İki kat, iki katlı; iki kısımdan meydana gelmiş, iki noktalı harf

Müsenn yazı: Bk Aynalı yazı

Müstensih: İstinsah eden; kitabın kopyasını çıkaran kimse

Müsvedde: Karalama, taslak; beyaza çekilmek üzere ilk kez yazılan ve üzerinde düzeltmeler yapılan yazı

Müşahide: Bk Ayak

Müşair: Halkâr için altın ezme işleminde, ezilmeden kalan ve hemen çöken altın parçalarına verilen ad Bunların yeniden ezilmesi gerekir Bk Halkâr



Müşebbek: Şebeke şekline sokulmuş, ağ ve kafes gibi örülmüş olan

Müşebbek şemse: Deri ince ince oyularak cild kapağının içyüzüne yapıştırılmak suretiyle yapılan şemse Katı'a şemse de denilir

Müşîr: Bk Ayak

Müş'ir: Bk Ayak

Müşire: Bk Ayak

Müteferrik: Dağınık, ayrı ayrı; içinde değişik, eserlerden parçalar bulunan yazma eser


Müteselsil: Bk Huruf-ı müteselsil

Müzehhep: Eski yazmaların tezhipli olanları Baştan sona tezhipli kitaplar yapıldığı gibi yalnız ilk, bazen ilk ve son yaprağı tezhipli kitaplar da vardır Kur'an'lann ilk iki, diğer yazma kitaplarınsa birinci sayfası çoğunlukla tezhipli olur


Müzehhip: Tezhip yapan sanatkâr Bunların çarşıları vardı Müzehhipler arasında hattat olanlar bulunduğu gibi, birçoğu kullandığı boyayı da kendisi yapardı


Müznib: «Suç işleyen, günahkâr» Bk Ketebe

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla