Yalnız Mesajı Göster

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



(D) KIYMETLİ EVRAK İŞLERİNDE HAVALE

Madde 462 - Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir Her hamil, muhalünaleyhe karşı muhalünleh sıfatını haizdir Ve muhil ile muhalünleh arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden arasında sabit olur

Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler bakidir

ON DOKUZUNCU BAP: Vedia

(A) VEDİA




I: Tarifi


Madde 463 - İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder

Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarını icabetmedikçe müstevdi ücret istiyemez



II: Müdiin borçları

Madde 464 - Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatı olan bütün masrafları tediye etmekle mükelleftir

Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir

III: Müstevdiin borçları



1 - Vedianın kullanılması mesuliyeti

Madde 465 - Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayı kullanamaz

Buna muhalif hareket ederse müdi a muhik bir tazminat vermeğe mecbur olur ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür Meğerki kullanmamış olsa dahi bu zararların vukua geleceğini ispat ede

2 - İstirdat



a) Müdi in hakları

Madde 466 - İdada müddet tayin edilmiş olsa bile müdi her vakit ida edilen eşyayı zevaidiyle beraber geri alabilir

Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmış olan müddeti nazara alarak yaptığı masrafları tesviye ile mükelleftir



b) Müstevdiin hakları

Madde 467 - Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayı iade edemez Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamı vedia için tehlikeyi veya kendisi için zararı mucip olursa, muayyen müddetin inkızasından evvel dahi iade edebilir

Müddet tayin edilmemiş ise her zaman iade edebilir



c) İade mahalli


Madde 468 - Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir



3 - Müştereken vedia alınması halinde mesuliyet

Madde 469 - Birlikte vediayı kabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar



4 - Üçüncü şahıs tarafından istihkak davaları

Madde 470 - Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşı istihkak davası ikame edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir Haciz veya istihkak davası halinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur



IV: Yediemine tevdi

Madde 471 - İki veya daha ziyade kimseler haklarını muhafaza için hukuki vaziyeti munazaalı veya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi ederlerse müstevdi veya yediadil bunları bütün alakadarların muvafakati veya hakimin kararı olmadıkça hiç birine iade edemez



(B) USULSÜZ TEVDİ


Madde 472 - Müstevdiin tevdi olunan meblağı aynen iadeye mecbur olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi ve hasarı kendisine ait olur

Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir mukavele mevcut sayılır İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakı müstevdi, sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz

(C) ARDİYE MUKAVELESİ



I: Kıymetli evrak ihracı salahiyeti


Madde 473 - Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir

(MÜLGA FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)



II: Ardiye sahibinin muhafaza borcu

Madde 474 - Ardiye sahibi, eşyayı bir komisyoncu gibi ihtimam ile muhafaza etmeğe mecburdur Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazını istilzam ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder Ardiye sahibi mutat iş zamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe mecburdur



III: Tevdi olunan eşyanın diğerleriyle karıştırılması

Madde 475 - Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynı nevi ve vasıftan bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz Mezuniyete binaen karıştırılan eşya üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir Bu takdirde ardiye sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir



IV: Ardiye sahibinin hakları

Madde 476 - Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını (nakliye, gümrük, kayıt) talep edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır

Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya kısmen istirdadında tediye olunur

Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayı temsil eden her hangi bir senet vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin, alacakları mukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkı vardır



V: Emtianın iadesi

Madde 477 - Ardiye sahibi, emtiayı adi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile mükelleftir Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin tahakkukuna mebni vaktinden evvel iadeye mezun olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar eşyayı muhafaza mecburiyetindedir

(MÜLGA FIKRA RG T: 09071956 T RG NO: 9353 KANUN NO:6762/41)

(D) OTELCİYE TEVDİ


I: Otelcilerin mesuliyeti



1 - Şartları ve şümulü


Madde 478 - Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen veya refakatinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden neşet ettiğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat etmedikçe mesuldür Şu kadar ki, otelci veya hancı veya müstahdemlerine isnadı kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayı tecavüz edemez



2 - Kıymetli eşya

Madde 479 - Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemiş ise otelci veya hancı ancak kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur Emaneten kabul etmiş veya kabulden imtina etmiş ise mesuliyeti mahdut değildir Yolcunun kendi nezdinde saklayabilmesi lazımgelen eşya veya nakit ve emsalinde, yolcunun sair eşyası hakkındaki mesuliyet kaidesi tatbik olunur



3 - Mesuliyetin hitamı


Madde 480 - Yolcu, zararına vakıf olur olmaz otelci veya hancıya bildirmezse hakkı sakıt olur Otelci veya hancı böyle bir mesuliyeti deruhte etmediğini veya mesuliyeti bu kanunda nevi tayin olunmıyan bir şarta talik ettiğini yapıştırdığı ilanlarda bildirse bile, mesuliyetten kurtulamaz



II: Umumi ahır idare edenlerin mesuliyeti

Madde 481 - Umumi ahırları ve garajları idare edenler içerilerine konulan veya getirilen veya kendileri veya müstahdemleri tarafından kabul olunan otomobil, hayvanat ve araba ve koşum ve sair teferruatının ziya ve hasarından ve çalışmasından zararın müdi veya onu ziyaret veya ona refakat eden veya onun hizmetinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden veya tevdi olunan eşyanın mahiyetinden neşet ettiğini ispat etmedikçe, mesul olur Şu kadar ki kabul edilen otomobil ve hayvanlar ve arabalar ve onların teferruatı hakkındaki mesuliyet, garaj ve ahır sahibine veya müstahdemlerine bir kusur isnat olunamazsa, beher müdi için yüz lirayı tecavüz edemez



III: Hapis hakkı


Madde 482 - Otelci, Hancı ve umumi ahırlar ve garajlar idaresi sahipleri nezdlerine getirilen veya ahırlarına veya garajlarına konulan eşya üzerinde otel veya hıfz masraflarından mütevellit alacaklarını temin için, hapis hakkına maliktirler

Mucirlerin hapis haklarına müteallik hükümler, kıyasen tatbik olunur

YİRMİNCİ BAP: Kefalet



(A) TARİFİ


Madde 483 - Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeği alacaklıya karşı taahhüt eder

(B) ŞARTLARI



I: Şekli

Madde 484 - Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır



II: Asıl borç

Madde 485 - Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete raptolunabilir Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmiyen bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur

(C) NEVİLERİ



I: Adi kefalet


Madde 486 - Adi kefaletten kefilin borç ile mutalip olması ancak kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunupta alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye de takibat icrasının imkansız hale gelmesi ile meşruttur

Alacaklının alacağı kefaletten evvel yahut aynı zamanda rehin ile temin olunmuş olduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa olunmasını talep edebilir Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflası ilan olunmadıkça rehnin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cerayan etmez



II: Müteselsil kefalet


Madde 487 - Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhde etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir

Bu babın hükümleri, bu nevi kefalete de tatbik olunur



III: Birlikte kefalet


Madde 488 - Birden ziyade eşhas birlikte mütecezzi bir borca kefil oldukları takdirde bunlardan her biri kendi hisseleri miktarınca adi kefil gibi ve diğerlerinin hisseleri hakkında kefile kefil sıfatı ile mesul olur Kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığı iltizam etmişler ise her biri borcun tamamından mes ul olup ancak diğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını haizdirler Kefaletin, aynı borca diğer kimselerinde kefalet etmesi şartiyle vaki olduğuna alacaklının vukufu bulunduğunu kabule mahal olan hallerde bu şart tahakkuk etmezse, kefil mes uliyetten beri olur



IV: Kefile kefil ve rücua kefil

Madde 489 - Kefile kefil, alacaklıya karşı kefilin taahhüdünü temin eden kimsedir ve kefil ile birlikte mes uliyeti borçlunun taahhüdünü temin eden adi kefilin borçlu ile beraber olan mes uliyeti derecesindedir

Rücua kefil olan kimse, borçludan alacağını alamayan kefile kefildir

(D) KEFİLİN MESULİYETİ



I: Şümulü


Madde 490 - Kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mes uldür

Kefil, alacaklının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuş olmadıkça asıl borçlu aleyhinde ikame olunan dava masrafını edaya mecbur değildir

Faiz verilmesi şart edilmiş ise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir seneliğini vermekle mükelleftir



II: Muacceliyet


Madde 491 - Borçlunun iflası sebebi ile asıl borç vadenin hululünden evvel muacceliyet kesbetse bile, kefil, asıl borcun ifası için tayin olunan vadeden evvel borcu ödemeğe icbar olunamaz Asıl borcun muacceliyet kesbetmesi evvelce borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf ise bu ihbar kefile de icra olunmak lazım gelir Kefil hakkında borcun muacceliyet kesbetmesi ihbar gününden başlar

(E) KEFALETİN HİTAMI



I: Asıl borcun sükutu


Madde 492 - Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur



II: Mahdut zaman için kefalet


Madde 493 - Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın inkızasını takip eden bir ay zarfında alacaklı bu bapta icraya veya mankemeye müracaatla hakkını takip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil kefaletten beri olur



III: Mahdut olmayan zaman için kefalet

Madde 494 - Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuş ise asıl borç muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam etmesini talep edebilir

Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklı tarafından borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf olmadığı takdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu ihbarın yapılmasını ve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile icraya veya mahkemeye müracaatle hakkını takip etmesini talep edebilir Alacaklı, kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur



IV: Memur ve müstahdem hakkında kefalet

Madde 495 - Resmi bir memura gayri mahdut müddet için kefil olan kimse, her üç senede bir kere ertesi sene nihayetinde muteber olmak üzere kefaleti feshettiğini ihbar edebilir Bir müstahdem için vukubulan kefalet üç sene devam ettiği takdirde, hüküm yine böyledir

(F) KEFİLİN HAKLARI

I: Asıl borçluya karşı




1 - Alacaklının haklarına halefiyet

Madde 496 - Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur Bu halefiyet kaidesinden evvelce feragat etmek caiz değildir Şu kadar ki kefil ile borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi hakları mahfuzdur



2 - Kefilin defileri

Madde 497 - Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkını haiz ve bununla mükelleftir fakat kefilin taahhüdünün mahiyetine nazaran hariç kalması lazım gelen defiler, müstesnadır

Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu defilere vakıf olduğunu ispat etmediği surette kendisini borcunu edadan vareste edecek bu defileri dermeyan etmemesinden naşi, alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur



3 - Kefilin tediyeyi ihbar borcu

Madde 498 - Kefil, tediyeyi asıl borçluya ihbar etmemesinden dolayı asıl borçlu ikinci defa olarak borcunu eda ederse kezalik kefil rücu hakkını gaip eder Alacaklı, aleyhine haksız mal edinmesinden dolayı dava hakkı mahfuzdur

II: Alacaklılara karşı



1 - Esbabı subutiyenin teslimi


Madde 499 - Alacaklı mekfulünbihi tediye eden kefilin borçluya rücu hakkını kullanmağa ve elinde bulunan rehinleri nakde tahvile medar olabilecek senetleri ona teslime mecburdur

Borç bir gayrimenkul rehin ile temin olunmuş ise alacaklı rehin hakkının kefile devri için ifası lazım gelen merasimi icra ile mükelleftir



2 - Borçlarını ifa etmiyen alacaklının mesuliyeti

Madde 500 - Alacaklı kefaletten dolayı tahakkuk eden borcun temini için kefelatin akdi esnasında tesis yahut sonradan istihsal olunan teminatı kefilin zararına olarak tenkis eder veya elinde bulunan delaili elden çıkarırsa kefile karşı mes ul olur

Resmi memurlar ile müstahdemlere kefalet vukuunda alacaklı, bu borçlular hakkında ifasiyle mükellef olduğu nezareti icrada ihmal eylediği ve borç bu ihmalden tevellüt ettiği yahut ihmal vukubulmamış olsaydı bu nisbette tezayüt etmiyeceği muhtemel bulunduğu takdirde dahi mesuldür



3 - Tediyeyi kabule veya kefaletten tahsile mütedair haklar

Madde 501 - Borç muacceliyet iktisap edince, kefil her zaman alacaklıyı borcun ifasını kabule veya kendisini kefaletten tahlise icbar edebilir Alacaklı edayı kabul etmez yahut haiz olduğu teminatı ita ve nakilden imtina eylerse kefil kendiliğinden kurtulur



4 - Borçlunun iflas masasına alacaklının müracaatı


Madde 502 - Borçlu, iflas eder ise alacaklı alacağını İflas masasına kayıt ettirmeğe mecburdur

Alacaklı, borçlunun iflasına muttali olur olmaz ondan kefili haberdar etmekle mükelleftir Böyle yapmadığı takdirde bu tekasülünden dolayı kefile terettüp eden zarar nisbetinde kefile karşı haiz olduğu haklarını gaip eder



III: Teminat itasına dair kefilin hakkı


Madde 503 - Aşağıdaki hallerde kefil, borçludan teminat itasını ve eğer borç muaccel ise kendisinin kefaletten kurtulmasını talep edebilir

1 - Borçlu kefile karşı vukubulan taahhütlerine ve bilhassa muayyen bir müddet zarfında kendisini kurtaracağına dair olan vadına muhalif hareket ettiği takdirde

2 - Borçlu mütemerrit bulunduğu takdirde

3 - Kefil, gerek düçar olduğu zayiat gerek kendi tarafından irtikap olunan bir kusur sebebi ile kefaleti kabul ettiği zamanda kimden ziyade tehlikelere maruz olduğu takdirde

YİRMİ BİRİNCİ BAP: Kumar ve bahis



(A) ALACAĞIN DAVA EDİLEMEMESİ


Madde 504 - Kumar ve bahis, bir alacak hakkı tevlit etmez Kumar yahut bahis için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler hakkında ve kumar ve bahis vasfını haiz olduğu takdirde borsaya dahil olan emtia ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli alış verişlerde dahi, hüküm böyledir



(B) BORÇ SENEDİ İTASI VE BİLİHTİYAR TEDİYE

Madde 505 - Kumar oynıyan veya bahseden kimse tarafından imza edilmiş adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devir edilmiş olsa bile bunlara müsteniden hiç hir kimse bir hak talep edemez Kıymetli evrakın hüsnü niyet sahibı üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur

Kumar veya bahsin usulü dairesinde cereyanına kazaen veya diğer tarafın fiili neticesi olarak bir mani haylulet etmiş veya bu diğer taraf hile ve desise ika etmiş olmadıkça bilihtiyar verilen kumar akçesi geri alınmaz



(C) PİYANGO


Madde 506 - Hükümet tarafından müsaade edilmiş olmadıkça, piyango hiç bir alacak hakkı tevlit etmez Müsaade edilmemiş olduğu takdirde piyango hakkında da kumara mütaallik hükümler tatbik olunur

Ecnebi memleketlerde müsaade ile tesis edilen piyangolar Türkiye de kanunun himayesinden istifade etmezler Meğer ki salahiyettar olan makam bunlara ait biletlerin satılmasına müsaade etmiş olsun

YİRMİ İKİNCİ BAP: Kaydı hayat ile irat ve Ölünceye kadar bakma akdi

(A) KAYDI HAYAT İLE İRAT




I: Mevzuu


Madde 507 - Kaydıhayat ile tesis olunan irat, ya alacaklının veya borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatı müddetince takyit olunabilir

Bu bapta sarih bir şart olmadıkça kaydı hayat ile irat, alacaklının hayatı müddetiyle mukayyet olarak tesis olunmuş sayılır

Hilafına mukavele olmadıkça borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatiyle takyit olunarak tesis olunan irat, alacaklının mirasçılarına intikal eder



II: Tesisin şekli

Madde 508 - Kaydıhayat ile irat tesisine dair olan akit, tahriri şekilde olmadıkça muteber değildir

III: Alacaklının hakları



1 - Hakkın kullanılması

Madde 509 - Hilafına mukavele olmadıkça kaydıhayat ile irat, her altı ayda bir işlemeden tediye olunur

Hayatiyle mukayyet olarak irat tesis olunan şahıs, iradın peşin verilmesi lazımgelen devrenin nihayetinden evvel vefat eder ise borçlu, o devreye ait meblağı tamamen edaya mecburdur

Borçlu iflas eder ise alacaklı iflasın küşadı esnasında muteber bir irat sandığında müflisin mükellef bulunduğu irat borcuna muadil bir irat tesisi için iktiza eden resülmale müsavi bir resülmal talep ederek hakkını istihsal edebilir



2 - Temlik ve haciz edilebilmesi


Madde 510 - Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkını başkasına temlik edebilir Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o şahsın iflası yahut borcundan dolayı takibat icrası halinda alacaklılarının menfaatına olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir

(B) ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ



I: Tarifi


Madde 511 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir Borçlu, alacaklı tarafından mirasçı nasbolunmuş ise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder

II: Şartları



1 - Şekli


Madde 512 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi mirasçı nasbını tazammun etmese bile miras mukavelesi şeklinde tanzim olunmak lazımdır Şukadar ki, bu mukavele salahiyettar makam canibinden tayin olunmuş olan şartlara tevfikan devletçe tanınmış bir müessese ile aktedilmiş ise gayri resmi bir senet kifayet eder



2 - Teminat

Madde 513 - Diğer tarafa bir gayrimenkul temlik eden alacaklı, kendi haklarını temin için o gayrimenkul üzerinde tıpkı bir bayi gibi kanuni ipotek hakkını haiz olur



III: Mevzuu

Madde 514 - Alacaklı, borçlunun ailesi içinde yaşar Borçlu aldığı malların kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu içtimai mevkie göre hakkaniyetin iktiza ettiği şeyleri alacaklıya vermeğe mecburdur

Borçlu bilhassa alacaklıya münasip gıda, mesken vermeğe ve hastalığında muktazi ihtimam ile bakmağa ve hekim getirmeğe mecburdur

Kabul ettikleri kimselere ölünceye kadar bakmak maksadiyle tesis olunan müesseseler umum için mecburi olarak verecekleri şeyleri salahiyettar makam tarafından tasdik olunmuş nizamnameler ile tayin edebilirler



IV: İtiraz ve tenkis

Madde 515 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi alacaklının kanunen infaka mecbur olduğu kimselere karşı bu mükellefiyetin ifasını temin eden vasıtaların elinden çıkmasını mucip olursa bu kimseler tarafından mezkur mukaveleye itiraz olunabilir Hakim, bu mukaveleyi feshedeceği yerde borçluyu hak sahiplerine nafaka vermeğe icbar edebilir ve bunlara verilen nafakalar alacaklıya verilmesi lazım gelen şeylerle mahsup edilir Bundan maada mirasçıların tenkis talepleri ve alacaklıların fesih davaları hakkı mahfuzdur

V: Fesih



1 - İhbar


Madde 516 - İki tarafın mukavele mucibince verecekleri şeylerin arasında kıymetçe hissolunacak derecede nisbetsizlik bulunduğu ve fazla alan taraf diğer tarafın kendisine teberruda bulunmak kastı olduğunu ispat edemediği takdirde, kaydıhayat ile bakma mukavelesini iki taraftan her biri altı ay evvel haber vermek şartiyle her zaman feshedebilir Bu hususta muteber bir irat sandığının kabul ettiği re sülmal ile irat beynindeki nisbeti nazara almak lazımdır

Mukavelenin feshi esnasında evvelce verilmiş olan şeyler istirdat olunur

Şu kadar ki bunların resülmal ve faiz kıymetleri beyninde takas icra olunur



2 - Bir taraflı fesih

Madde 517 - Tahmil olunan mükellefiyete muhalif hareket olunmasından naşi mukavelenin icrasına devam etmek çekilmez bir hale geldiği yahut diğer bazı muhik sebepler mukavelenin devamını imkansız bir hale getirdiği yahut ifrat derecede külfetli kıldığı takdirde, iki taraftan her biri yalnız başına onu feshedebilir

Eğer mukavele, bu sebepler dolayısiyle fesholunur ise kusurlu olan taraf aldığı şeyi geri verdikten maada kusuru olmayan tarafa hakkaniyete muvafık bir tazminat vermeğe mecburdur

Hakim, mukaveleyi feshedecek yerde iki taraftan birinin talebi ile yahut re sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydıhayat ile bir irat tahsis edebilir



3 - Borçlunun vefatı halinde fesih

Madde 518 - Borçlu vefat edince alacaklı bir sene zarfında mukavelenin feshini talep edebilir Bu takdirde alacaklı borçlunun iflası halinde masasından talep edebileceği mikdara müsavi bir meblağın itasını borçlunun mirasçılarından isteyebilir



VI: Temlik edilememek ve iflas ve haciz halinde talep

Madde 519 - Alacaklı hakkını başkasına temlik edemez Alacaklı borçlunun iflası takdirinde muteber bir irat sandığında kendisine verilmesi lazım gelen şeylerin kıymetine muadil kaydıhayat ile irat tesisi için muktazi re sülmale müsavi bir alacak ile masaya müracaat edebilir

Alacaklı, bir alacağın temini için borçlu aleyhine konulan hacze iştirak edebilir

YİRMİ ÜÇÜNCÜ BAP: Adi şirket



(A) TARİFİ

Madde 520 - Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler

Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır

(B) ŞÜREKANIN YEKDİĞERİYLE MÜNASEBETİ



I: Sermaye


Madde 521 - Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir sermaye koymakla mükelleftir Hilafına mukavele olmadıkça sermayeler şirketin gayesinin icabettiği ehemmiyet ve mahiyette ve yekdiğerine müsavi olmak lazımdır

Sermaye, bir şeyin menfaatından ibaret ise adi icar akdinde ve bir şeyin mülkiyetinden ibaret ise beyi akdinde hasar ve tekeffüle dair muayyen olan hükümlere tabi olur

II: Kar ve zarar



1 - Karın taksimi


Madde 522 - Şerikler, mahiyeti icabınca şirkete ait olan bütün kazançları aralarında taksim ile mükelleftirler



2 - Kar ve zarara iştirak

Madde 523 - Hilafına mukavele olmadıkça her şerikin, kar ve zarardan hissesi, sermayesinin kıymeti ve mahiyeti ne olursa olsun müsavidir

Mukavelede şeriklerin yalnız kardan veya yalnız zarardan hisseleri tayin edilmiş ise bu tayin kar ve zararın ikisini de şamil sayılır Şeriklerden biri sermaye olarak yalnız sayını ortaya koymuş ise, zarara ortak olmıyarak yalnız kara iştirak ettirilmesi şart edilebilir



III: Şirket kararları

Madde 524 - Şirketin kararları bütün şeriklerin ittifakiyle ittihaz olunur Akitte ekseriyetle karar verilmesi tasrih edilmiş ise ekseriyet şeriklerin adedi itibariyle taayyün eder



IV: Şirket muamelesinin idaresi


Madde 525 - Akit ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere yahut üçüncü bir şahsa kati surette tevdi edilmiş olmadıkça şirket muamelelerinin idaresi bütün şeriklere aittir Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine veyahut birkaçına tevdi edilmiş ise bunlardan her biri diğerlerinin iştiraki olmaksızın muamele yapabilir Şukadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir Tehirinde tehlike melhuz değilse şirkete umumi bir vekil nasbı ve alelade şirket muameleleri fevkindeki hukuki tasarrufların yapılması için bütün şeriklerin ittifakı lazımdır

V: Şeriklerin birbirlerine karşı mesuliyetleri



1 - Rekabet memnuiyeti


Madde 526 - Şeriklerden hiç biri, kendi hesabına şirketin gayesine muhalif veya muzır işleri yapamaz



2 - Masraflar ve şeriklerin yaptığı işler


Madde 527 - Şeriklerden birinin şirket işleri için yaptığı masraflar veya iltizam ettiği borçlardan dolayı diğer şerikler, ona karşı mesul olurlar Bu şerikin idaresi yüzünden doğrudan doğruya uğradığı zararları yahut bu idarenin zaruriyatından olan hasarları diğer şerikler zamindirler

Şirkete avans olarak para veren şerik verdiği günden itibaren faiz isteyebilir Şahsi emeği için ayrıca tazminat isteyemez



3 - İhtimamın derecesi


Madde 528 - Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam ve ihtimamı sarf etmeğe mecburdur Diğer şeriklere karşı kendi kusuriyle sebebiyet verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe hakkı olmaksızın tazmin ile mükelleftir

Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkı bir vekil gibi mesul olur



VI: İdare salahiyetinin nezi ve tahdidi


Madde 529 - Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti, muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklı bir sebep bulunduğu takdirde, diğer şeriklerden herbiri, idare salahiyetini nezi ettirebilir Hususiyle şirketi idare eden şerikin vazifelerini fahiş bir surette ihmal etmesi yahut iyi idare için lazım olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklı sebep olmak üzere nazara alınabilir

VII: Şirketi idare eden ve etmiyen şerikler arasındaki münasebet



1 - Umumiyet itibariyle


Madde 530 - Kanunun bu babında veya şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olmadıkça şirketi idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki münasabetler, vekalet hükümlerine tabidir Şeriklerden biri idare hakkını haiz olmadığı halde şirket hesabına hareket eder, yahut şirketi idare eden şerik salahiyetini tecavüz eylerse vekaleti olmadan başkası namına tasarruf edenler hakkındaki hükümler tatbik olunur

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Şirketi idare edenler, en az her yıl bir defa hesap vermeye ve kar paylarını ortaklara ödemeye mecburdurlar Hesap devresinin uzatılmasına ait şart batıldır İdare edenin ortaklardan olmaması halinde de hüküm aynıdır



2 - Şirket işlerini tetkik

Madde 531 - İdare salahiyetini haiz olmasa bile her şerikin şirket işlerinin nasıl gittiği hakkında şahsen malumat almağa ve şirketin defterlerini ve evrakını tetkike ve kendine mahsus olmak üzere şirketin mali vaziyeti hakkında hülasa çıkarmağa hakkı vardır; hilafına mukavele, batıldır



VIII: Yeni şerik kabulü ve şirkete iştirak

Madde 532 - Şeriklerden hiç biri diğerlerinin rızası olmadıkça şirkete üçüncü şahsı alamaz Şeriklerden biri kendi kendine üçüncü bir şahsı şirketteki hissesine iştirak ettirir veya hissesini ona devrederse bu üçüncü şahıs şerik sıfatını ihraz etmez ve hususiyle şirket işleri hakkında üçüncü şahsın malumat istemeğe hakkı olmaz

(C) ŞERİKLERİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MÜNASEBETİ



I: Temsil

Madde 533 - Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşı yalnız kendisi alacaklı ve borçlu olur Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan üçüncü şahsın alacaklı veya borçlusu olurlar Kendisine idare vazifesi tahmil edilen şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşı temsil etmek hakkını haiz sayılır



II: Temsilin hükümleri

Madde 534 - Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes’ul olurlar

(D) ŞİRKETİN HİTAMI


I: Hitam sebepleri



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 535 - Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur

1 - Şirketin akdinde maksut olar gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin imkansız hale gelmesiyle

2 - Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele olmadığı halde şeriklerden birinin ölmesiyle

3 - Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir şerikin müflis olması veya hacredilmesi ile

4 - Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle

5 - Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasiyle

6 - Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle

7 - Haklı sebeplerden dolayı fesih için verilen mahkeme ilamiyle

Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketinı feshi talep edilebilir



2 - Muayyen olmıyan müddet üzerine şirket

Madde 536 - Şirket muayyen olmıyan bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatı müddetince devam etmek üzere teşkil edilmiş ise şeriklerden her biri altı ay evvel ihbar eylemek şartiyle feshi talebedebilir

İhbar, hüsnü niyet kaidelerine tevfikan yapılmalı ve münasip olmıyan zamanda icra edilmemelidir Şirket hesabatı seneden seneye yapılmakta ise fesih ancak bir hesap senesi nihayeti için istenebilir Mukavelede muayyen müddetin hitamından sonra zımnen devam etmekte olan şirket muayyen olmıyan bir müddet için tecdit edilmiş sayılır



II: Hitamın şirket işlerine tesiri

Madde 537 - Şirket ihbardan başka bir suretle fesih edilirse, bir şerikin şirket işlerini idare hususundaki selahiyeti, feshe muttali olduğu yahut halin icabettiği itinayı sarfettiği halde muttali olması lazımgelen zamana kadar, kendi hakkında devam eder Şirket şeriklerinden birinin ölümüyle münfesih olursa ölen şerikin mirasçısı, diğer şerikleri derhal bundan haberdar etmekle mükelleftirler Mirasçı lüzumlu olan tedbirlerin ittihazına kadar ölen şerikin evvelce de idare etmekte olduğu işlere hüsnüniyet kaideleri dairesinde devam eder

Diğer şerikler dahi muvakkaten şirket işlerini aynı suretle idarede devam ederler

III: Tasfiye



1 - Sermayeler hakkında yapılacak muamele

Madde 538 - Bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmiş ise o kıymeti istiyebilir

Eğer bu kıymet tayin edilmemiş ise istirdat o şeyin sermaye olarak konduğu zamandaki kıymeti üzerinden yapılır



2 - Fazlanın taksimi ve noksanlar


Madde 539 - Şirketin borçları ödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete yaptığı avanslarla şirket için vuku bulan masrafları ve sermayeleri iade olunduktan sonra bir şey kalırsa bu kar, şerikler arasında taksim olunur

Şirketin mevcudu borçları ve avans ve masrafları tediye olunduktan sonra sermayelerin iadesine kafi gelmezse zarar, şerikler arasında taksim olunur



3 - Tasfiyenin nasıl yapılacağı

Madde 540 - Şirketin hitamında tasfiye, idareden hariç olanlar dahi dahil olduğu halde bütün şeriklerce birlikte yapılmak lazımdır

Şu kadar ki, eğer şirket mukavelesi şeriklerden birinin kendi namına ve şirket hesabına muayyen bazı muameleler yapmasına dair ise bu şerik şirketin hitamından sonra dahi o muameleleri yalnız yapmağa ve diğer şeriklere hesap vermeğe mecburdur



IV: Üçüncü şahıslara karşı mesuliyet

Madde 541 - Şirketin nihayet bulması üçüncü şahıslara karşı taahhütleri tadil etmez



Yürürlük


Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazı tarihinden muteberdir



Yürütme

Madde 543 - İşbu kanunun hükmünü icraya Adliye Vekili memurdur



Tashihat

Madde 544 - Kanunu Medeninin mütemmimi olan işbu kanun merbut tashihler ile beraber kabul edilmiştir

Kanun Madde Yanlış Doğru Not
Kanunu Medeni 92 - - zaid olduğundan silinmiştir
Borçlar Kanunu 111 borcada borçda tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 111 üçümcü şahsa üçüncü şahsada
Kanunu Medeni 112 zaid olduğundan silinmiştir
Borçlar Kanunu 149 şart şarta tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 151 menfaatte menfaatlede tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 153 mirscısı mirasçısı tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 167 öyle ile tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 171 alacaklıya alacaklı, ne tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 171 kefilidir kefildir tabı esnasında tashih edilmiştir
Kanunu Medeni 439 - - İkinci fıkra zaid olduğundan silinmiştir
Kanunu Medeni 755 yirmide biridir yirmi misle müsavi addolunur

a - Kanuni Medenideki vecibe veya vecibeler ıstılahı yerine borç veya borçlar ıstılahı konulacaktır

b - Borçlar Kanunun 187 nci maddesinin son fıkrası (müşteri tesliminin istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır) olacaktır

p - Borçlar Kanunun 223 üncü maddesinin son fıkrası (müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır) olacaktır

t - Kanuni Medenide mevcut (hudut) kelimesi yerine sınır kelimesi konulacaktır

s - Kanuni Medenide ve Borçlar Kanununda mevcut (istimal) kelimeleri yerine (kullanmak) kelimeleri kullanılacaktır

c - Kanuni Medenideki (şahsı salis) yerine (üçüncü şahıs) ve (eşhası salise) yerine (üçüncü şahıslar) istılahı konulacaktır

ç - Kanuni Medenideki (ukud) kelimesi yerine (akidlere) kelimesi konulacaktır

h - Kanuni Medenideki (tarafeyn) ıstılahı yerine (iki taraf) ıstılahı konulacaktır


Kanuna İşlenemeyen Hükümler

04/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun Geçici Maddesi

Geçici Madde 1 - Bu Kanunun 29 ve 30 uncu maddesi hükümleri, yürürlük tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancı para ve faiz alacaklarına ilişkin davalar hakkında uygulanmaz Ancak, alacaklıların bu Kanuna ve Borçlar Kanununun 105 inci maddesine göre munzam zarar talep etme hakları saklıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla