Yalnız Mesajı Göster

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~

Eski 01-14-2010   #2
Yar'e
Varsayılan

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~




“Aşkı taşıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum oysa

Meğer aşk, indiği kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu

Kazasız belasız kurtulmanın imkânı yoktu



Nazan Bekiroğlu



*****




Yar! Yüreğim yar

Gör ki neler var



Yunus


____________________





"Kutuplarda ayı avcıları buzların içine jilet kadar keskin bir baltayı yerleştirir, keskin tarafın üzerine biraz kan sürerlermiş Bunu bilmeyen ayı gelip kanı yalarken dili kesilirmiş

Ama kanın tadından dilinin acısını fark edemez, kendi kanını yalamaya başlarmış Damarlarındaki kan tükenince, olduğu yere yığılırmış Avcı da gelip derisini yüzermiş

Avcılar ayıları kurşunlarla vururlarsa, ayının postu delineceği ve çok para etmeyeceği için bu yolu denerlermiş

Dilimi kesen o keskin bıçağın ne olduğunu anlamaya kalkışmadığım için, varoluşumun o arka bahçesine hep gözlerimi kapattım Küçük bir inanç yeterdi yaşamam için, ihtiyacım olan kendimi aldatma inancı

Bu küçük ve zavallı inanç, kendi kanımı emerken kendimi unutmama yeterdiBöyle yaptım"




"Mutlu görünme oyunu çok yorucudur"


"Tekrarı yoksa yaşadıklarımızın, hata mı, yaptığımız hatalar"


"Sürpriz değilim kendime Sınırlarımı tekrar tekrar kanatmaktan tükendim"


"Ben seni bu hayatın yetim bırakılmış bir sırrı gibi sevdim sevgili Ben seni, hikmetinden umut kesilmiş, bütün mucizeler gibi sevdim Ben seni bize öğretilen her şeye veda eder gibi sevdim, sevgili!"



Cezmi Ersöz
Hiçbir Şey Senden Eski Değil


____________________






Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,

paslı demirler parlak gümüşlere,

yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;


lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde

Lale, bağıma taç ve ben ona muhtaç

Kapa gözlerini ve dinle saki,

bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!

İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu,

Laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir

Rüzgarlan toplayan hüzünler, aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde;

yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde

Uyan sakî, lale devrindeyiz!



İskender Pala \ Katre-i Matem




____________________






İnsanın canavarlaşmasının nedenlerini belki de kalpsizliğinde aramak gerekiyor


Ve ihanetlerin sebebini…

Hitlerin kalbi olsaydı bu kadar canavarlaşır mıydı? Frankeştaynların türemesinin nedeni akılsızlığın değil, kalpsizliğin sonucu değil mi?






Brütüsün kalbi olsaydı, ihanet etmezdi

Kalp öyle bir yer ki, Leyla'nın aşkı da sığıyor, Mevla'nın aşkı da… Ve tabi Brütüsün ihaneti de… Firavunun zalimlikleri de…


Önce ihanet eder insan; aşkına ihanet eder, arkadaşlarına, dostlarına, vatanına, milletine, davasına ve hatta kendisine ihanet eder İhaneti insanlıktan uzaklaştırır; insanlıktan uzaklaştıkça zalimleşir, zalimleştikçe insanlığını unutur Kör döngü, karanlığın dehlizlerine çeker; o karanlık kalbin kararması ve katılaşması demektir Kalp katılaşınca insan ölmüştür, insanlık ölmüştür

Canavarlık önce ihanetle başlar; sevgiye ihanetle, sevgiliye ihanetle…

Kalbinizde her şeye yer olabilir, ama ihanete asla yer olmamalıdır!

İhanetin nedeni olmaz… Bedeli olur!


Sen! Sol yanımdasın; hep yanımdasın!

____________________






Meylettiğinin nazar kıldığı yönde olabilmek çabasıdır, sevmek

Meylettiğinin odaklandığı vasfa ermek gayretidir


Sevmek, sevdiğinin gözünde yücelmeyi diletir yüreğe;

katında değerli olmayı diletir


Sevilen kullar bunun için tanımayı dilerler “yar” bildiklerini;

tanıdıkları nispette severler; bunun için O’ndan ancak O'nu hakkıyla tanıyanlar korkar…



Sevilen kullar korkarlar sevdiklerini üzmekten;

O’nun gazabını üzerine almaktan; O’nun kem nazarıyla muhatap olmaktan


Korkarlar sevdiklerini kaybetmekten;

bunun için sevdiklerinin baktığı yön olmaya talip olurlar; sevdiklerinin göz bebeği…

Sevmek, sevdiğinde güzel’i aramayı gerektirir; sevdiğinle güzel’i aramayı gerektirir

Sevmek, tercihi ondan yana kullanmayı ve onu üzen ahvali terk etmeyi gerektirir

Onunla huzura ermeyi, onda sükun bulmayı gerektirir


ve…

hayat, meylettiklerine erme yolundaki gayretten ibarettir

ve…

Sevmek, gayrettir!

Güzel’i sevmek de gayretini sevaba dönüştürmektir; gayreti israf etmemektir!

____________________



Ruhumuzu Yüzümüze mi Taşı(rı)yoruz




Cerrah sessizce ağlıyordu

Gözlerinden taşan birkaç damla yaş yanağına doğru süzüldü

Bu arada, gözyaşının nedenini açıklamaya çalıştı, uzun uzun anatomiden ve fizyolojiden söz etti

Melek’ bu açıklamadan tatmin olmamışa benziyordu


‘’ Belki de, ‘’ diye başladı cerrahın gözlerinin içine bakarak,


‘’ ruhun bedenine sığmıyordur da, dışarı sızıyordur’’

____________________






Ey içimdeki çocuk!


Ey aynamın ardındaki resim, resmin önündeki siluet! Ey sen, ey ben, ey benden de ben olan! Zindandayım şimdi… Sen içimin sokaklarında özgür dolaşırken, ben dünyanın sokaklarında zindandayım… Gel kurtar beni, içimdeki şehirden çık, boğulduğum şehre gel!

Sin gibi keskin, nûn gibi suskun gel! Sin’e üstün ol, nûn’a cezm ol gel! Elif gibi yalnızım ben, he gibi ağlarım, mim gibi baş eğerim… Yeter ki gel sen! Çeyrek asrı devirdiğim gün, çeyrek asrın beni devirdiği gün olmasın yeter ki…


Biliyorum… Beni kurtaracak olan sensin… Çünkü sen biraz da bensin…





____________________



Kendisinden başka herkesin unuttuğu bir anadilin sahibi olmakla gönenirken ben,benden başka hiç kimsenin anlayamayacağı gün gibi ortada bir lisanın karşısında lâl ü ebkem kesildim






Yaşanan,yaşanmamışlığın tanığını yekdeğerinde bulunca baş başa vermiş iki suretten biri diğerine aşkın kelimesini sordu ;

diğeri gülümsedi ve ona aşkın,

bu dünyadan olmayan bir zamanda bütün ruhların toplandığı mekanda,ruhun sözleştiği tanışını bu dünyada hatırlaması olduğunu anlattı

Ama,dedi biri,
hesapta ruhun,tanışını bu dünyada hiç bulamaması ona rastlayamaması var
Diğeri,
buldum zannedip de yanılmak var,diye ekledi
Bulup da tanıyamamak var,dedi biri
Ve ki bulup da onun tarafından hatırlanmamak var,diye tamamladı diğeri






____________________












Gün gelir ufak bir imla hatası gibi silip attıklarınla karşılaştığında anlarsın Keşkeleri belkilerle değiştiremediğinde



Bir öyküye, üç dizeye, iki satıra dökülebilenler için döktüğün göyaşlarının hesabını kaybettiğinde, noktayı koyduğun halde paragraf sonuna çoktan, yüreğin defteri kapatıp sayfayı çeviremediğinde


Ve yazdığın ve okuduğun onca hikaye yer ederken içinde, yine de yaşadıkların birbirine benzediğinde, anlarsın


Hayat yazıya benzemez


____________________







Sevgili Dost!

Tahterevalliye tek başına binen

Aşağıda durmayı hak eder

Sevgili Dost!

Gel ve yüksel



____________________





“Birer birer iplerini kesen, elbette kurtulabilir bütün bağlarından…
Fakat o zaman, kalır sahnenin önünde; bir yığın tahta olarak!”

"Kahraman olmak; gönlünü iplere bağlı tutmaktır…

Ve elini

Belini

Dilini

Her yerini!”


“Ve her ip bir değere bağlar seni…
Değerlerin yoksa değerin ne ki?


__________________
~ Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder
~ Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetine tercih eder
~ Seven, sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye tercih eder
İmam Gazâli (ra)
Alıntı Yaparak Cevapla