Yalnız Mesajı Göster

Alanya Kalesi Çalışmaları

Eski 06-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Alanya Kalesi Çalışmaları



İçkale-Kilisenin Güneyinde Yapılan Çalışmalar:

İçkale'nin batı kesiminde, Tonozlu Koğuş (TG1) ile Ön Avlu'nun arasında yer alan Kilise yapısı, bugünkü haliyle çeşitli dönemlerde müdahalelere uğramış bir bina karakteristiğii Hellenistik döneme kadar inen ve Roma çağında da kullanılmış bir tapınağın temelleri üzerine inşa edilmiş olması muhtemeldir Hâl-i hazırda, harap bir durumda günümüze ulaşabilmiş olan kilise yapısı, Akdeniz'de hayli yaygın olan trikonkhos tipinde inşa edilmiş Latin haçı formunda bir plana sahiptir Naosu oluşturan kare planlı orta bölümünü pandantiflerle geçilen bir kubbe örtmektedir

Kubbe, yuvarlak kemerli pencere ve sağır nişlerin nöbetleşe çevrelediği bir kasnağa oturmaktadır Kubbe yükü, kuzey - güney yönünde birer yarım kubbeyle, doğu-batı aksında ise beşik tonozlarla karşılanmıştır Pandantif ve yarım kubbelerin iç yüzlerinde İncil'den alınmış çeşitli ikonografik sahnelerin işlendiği freskler hâlâ seçilebilmektedir Zamanla yıkılan tonozların yerine, doğu tarafında desteksiz kalan kubbe yükünü karşılamak amacıyla, 1950'li yıllarda, bugün hayli çirkin bir görüntü arz eden birer beton ayak yapılmıştır Aralarında yer yer tuğla kırıklarının da kullanıldığı kaba yonu ve moloz taş duvar örgüsüyle inşa edilen binaya, biri batı diğeri de kuzey cephesinde yer alan iki kapı ile girilmektedir


Planı, inşaat tekniği ve strüktürel elemanlarının durumuna bakılarak, şimdiki yapının bir bölümünün 12-13 yy'lara kadar inen bir geçmişi bulunduğu varsayılabilir Bu bağlamda, İçkale'deki Selçuklu Sarayı'nın inşaatı ve kullanımı sırasında da, muhtemelen Capella Palatina olarak işlev görüp yerinde korunduğu anlaşılan binanın, bilemediğimiz bir tarihte tahrip olarak mevcut kalıntıları yeniden değerlendirilmek suretiyle çok daha geç bir tarihte (18-19yy?) bugünkü görünümüne kavuşmuş olduğu iddia edilebilir Bu nedenle, eski bazilikanın yan neflerini ortaya çıkartmak ve binanın inşaat aşamalarını tespit edebilmek için sözkonusu alanda kazı çalışmalarına başlanmıştır


göstermektedir Nitekim, mevcut kalıntıların durumuna bakılarak, vaktiyle burada, şimdiki yapı alanı sınırlarının dışına taşan üç nefli bir bazilikanın bulunduğu iddia edilebilir Sözkonusu yapının, kentin akropolü niteliğindeki bu kesimde, geçmiş
Çalışmaların, binanın hergün yüzlerce turist tarafından ziyaret edildiği gözönünde bulundurularak, nisbeten geçici koruma altına alınabilecek güney cephesi boyunca sürdürülmesi düşünülmüş; hâl-i hazırda etrafı duvar kalıntılarıyla çevrili güney bölümünde işe başlanarak -015 m derinliğe kadar yüzey toprağı atılmıştır Sözkonusu tabakada sırlı-sırsız seramik parçaları ve çini kırıkları ele geçirilmiş; bu arada tek sıra taş dizisi halinde örülmüş bir duvar halinde kuzey-güney yönünde uzanarak mekânı iki bölüme ayıran muhdes bir seki ortaya çıkartılmış; sekinin güney-batısında da, çoğunlukla ağız ve dip parçalarından oluşan yoğun miktarda cam eşya kırıkları ile karşılaşılmıştır

Çalışmalar ilerledikçe, mekânın içini dolduran moloz arasında bol sayıda kiremit parçaları ile mekânın batı bölümünde ve -041 m kotunda mevzi bir yangın tabakasına rastlanmış; bu tabaka arasında 1225 tarihli bakır bir Selçuklu sikkesine de tesadüf edilmiştir -045 m kotuna ulaşıldığında, mekânın kuzey-doğu ve güney-doğu köşelerinde şaplı bir zeminle karşılaşılmıştır Döşemenin büyük ölçüde tahrip olarak ortadan kalktığı kesimlerde, moloz döküntünün ve kiremit parçalarının çıkmaya devam ettiği görüldüğünde, alt kottaki durumu aydınlatabilmek için mekânın ortasında bir sondaj yapılarak mevcut durum tesbit edilmeye çalışılmıştır

-105 m kotuna kadar sürdürülen bu çalışma sırasında, hayvan kemikleri, bir kurşun ağırşak, bir ok ucu ve bazı seramik parçalarına rastlanmış; ana kayaya ulaşılması ile sondaj durdurulup mekân temizlenerek çalışmalara son verilmiştir Çalışmalar, kilisenin inşa edildiği tarihlerde büyük ölçüde ortadan
kalktığı anlaşılan bazilikanın, hiç değilse güney kanadının, geç dönemlerde bir konutun müştemilâtı haline

dönüştürüldüğünü gösterdiği gibi, hâl-i hazırda, apsisin dış yüzünde kuzey ve güney istikametine doğru uzanan ve bu haliyle ilk anda kilisenin iki köşesinde pastoforion işlevi gören diakonikon ve prothesis mekânlarının bulunduğunu akla getiren duvar kalıntılarının da, kilise inşa edildiğinde ortadan kalkmış olduğu anlaşılan bazilikanın kuzey ve güney neflerine ait olduğunu ortaya koymuştur Bu bağlamda, bazilikanın güney nefinin sınırlarını tesbit etmek ve hâl-i hazırda doğu-batı istikametinde uzanan duvarına güney yönünden bitişen kalıntıların mahiyetini aydınlatmak amacıyla bu kesimde de bir çalışma gerçekleştirilerek -035 m kotuna kadar inilmiş; tek renk sırlı turkuaz levha ve sıraltı çini fragmanları ile bazı cam, çivi ve form vermeyen seramik parçalarına rastlanmıştır Alanın batı kesiminde, tanımlanamayan ve fakat geç devirlere mâledilebilecek bir konuta ait olması muhtemel bazı duvar parçaları ile hayli sert harçlı zeminle karşılaşılmış; bu kesimde temizlik ve belgeleme çalışmaları yapılarak bütün alan geçici koruma altına alınmıştır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla