Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #45
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİNE KATILMASI

Türkiye, İngiltere'nin geniş nüfuzu altında bulunan Milletler Cemiyeti'ne güvenle bakamadığından bu teşkilata üye olma hususunda bir istek göstermemişti 1930'dan sonra uluslararası işbirliğinin önemi daha çok duyulduğundan, Milletler Cemiyeti'ne ilgi de artmıştır Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, 20 Nisan 1932 Cenevre Silahsızlanma Konferansında, Milletler Cemiyeti'ne katılmamızı istemiş ve bu istek, Milletler Cemiyeti Konseyi'nin 6 Haziran 1932 tarihli toplantısında, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne davet edilmesiyle gerçekleşmiştir Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girişi dış politikasında yeni bir aşama olmuş ve girdikten iki yıl sonra da Konsey Üyeliğine seçilmiştir

BALKAN ANTANTI

İtalya'nın Akdeniz'deki emperyalist özlemleri, Yunanistan'la Türkiye arasındaki düşmanlığı sona erdirmiş ve tohumları, 1929'da Yunanistan ve Yugoslavya'nın imzaladıkları Balkan Paktı ile meyvesini vermiştir Balkanlarda siyasi işbirliğini öngören Balkan Antantı, 9 Şubat 1934 tarihinde imzalanmıştır Antlaşmanın imzalanması, Balkan devletleri arasında özellikle 1930'dan itibaren gelişme kaydeden Balkan Konferanslarıyla gerçekleştirilen genel anlamıyla yakınlaşma ve işbirliğinin bir sonucudur Almanya'da Nazi Partisi'nin iktidara geçişi, Balkan devletlerini birbirine yaklaştırmıştır

Balkan Antantı ile taraflar sınırlarını karşılıklı olarak garanti ettikleri gibi, birbirlerine danışmadan herhangi bir Balkan devletiyle bir siyasi antlaşma veya siyasi bir harekette bulunmamayı taahhüt ediyorlardı 1939'dan itibaren Balkanlarda ve dünya politikasında cereyan eden olaylar Balkan Antantı'na da fiilen son verememiştir 1940 yılında son toplantısını yapan Balkan Antantı, savaşın Balkanları da içine almasından ötürü bir daha toplanamamıştır Balkan Antantı'nın barışın korunması üzerindeki önemli rolü; Balkanları barış ve güvenliğe kavuşturması, asgari ölçüde de olsa Balkanlı Devletler arasında bir uyuşmazlığa ve silahlı çatışmaya yer vermemesidir

MONTREUX (MONTRÖ) BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ

İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı, genel olarak "Türk Boğazları" diye anılır Boğazlar, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlaması bakımından tarihi ve siyasi önemi olan bir su geçididir Avrupa ile Asya'yı ayıran deniz sınırı olmakla beraber, aynı zamanda iki kıtayı birbirine yaklaştırması bakımından coğrafi ve stratejik değer de taşırlar 18 yüzyılda Doğu Meselesinin büyük önemle kendisini hissettirmesiyle, Boğazlar üzerinde daha çok durulmuş ve o zamandan itibaren hukuki ve siyasi bir sorun olarak inceleme konusu olmuştur

Karadeniz'i Akdeniz'e ve dolayısıyla Karadeniz'i diğer açık denizlere bağlayan Boğazların, tek deniz geçidi olmaları nedeniyle, hukuki statüsü düzenlenirken Türkiye'nin hayati haklarını ve savunmasını göz önünde bulundurmak mutlak bir zorunluluktur Çünkü Boğazlar, Türkiye'nin hayat damarıdır Kalbidir ve varlığı ile yakından ilgilidir
Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması'ndan farklı hükümler taşıyan ve hakimiyeti daha az sınırlayan Lozan Barış Antlaşması'na ek Boğazlar Sözleşmesi üç ilkeye dayanıyordu Önce Boğazlar askersiz hale getiriliyordu Ayrıca, Boğazlarda geçişi kontrol etmek ve Milletler Cemiyeti'ne geçişle ilgili bilgiler vermekle yetkili bir Boğazlar Komisyonu kuruluyordu Bunun dışında, askeri bakımdan Türkiye için tehlike teşkil edecek bir duruma engel olmak üzere Milletler Cemiyeti'nin, özellikle Büyük Britanya, Fransa, İtalya ve Japonya'nın garantisi sağlanıyordu

Boğazlar konusunda Lozan'ın arz ettiği en büyük sakınca, Türkiye'nin boğazlar üzerinde tam denetiminin sağlanamamış olması idi

Türkiye uluslararası barış ve güvenliğin korunması yolundaki güçlüğü belirterek, 23 Mayıs 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı'ndan itibaren, barışçı yollarla ilgili devletlere başvurarak Boğaz Sözleşmesini imzalandığı zaman siyasi ve askeri durumun farklı olması, Türkiye'de Milletler Cemiyeti'nin verdiği garantinin işleyememesi sebeplerinden ötürü, ilgili devletlerce uygun görülerek Boğazların statüsünü yeniden düzenlenmesini istedi Bu istek üzerine 22 Haziran 1936'da Montreux'de bir konferans toplandı

20 Temmuz 1936'da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin yerini almıştır Montreux ile Boğazlar Komisyonu, askersiz bölge üzerindeki sınırlamalar kaldırılarak bu bölgelerin de askerli hale getirilmesi kabul edilmiştir Milletler Cemiyeti'nin yetersiz garantisi yerine, Türkiye kendi gücüne dayanabilmek ve Boğazlar üzerinde de savunmasını yapabilmek imkanına kavuşmuştur Ayrıca, Boğazlardan geçiş ve ulaşım, hem Türkiye'nin hem de Karadeniz devletlerinin Karadeniz'deki güvenliğini koruyacak biçimde düzenlenmiştir Türkiye'nin, Boğazlar Sorununu, barışçı çözüm yollarıyla sonuçlandırması, büyük takdir uyandırmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla