Yalnız Mesajı Göster

Eski 08-07-2006   #4
dehşet
Varsayılan


• Sosyal Öğrenme kuramcıları insanın doğuştan saldırgan olmadığını
saldırganlığın toplumsallaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıktığını
belirtmişlerdir Bireyi saldırganlığa iten güçlerin içsel olmaktan çok
dışsal olduğunu savunmaktadırlar Diğer kuramlarla karşılaştırıldığında
bu kuram dış etkilere daha fazla önem vermektedir Ancak kişi yalnız
çevresel etkenlere tepkide bulunan güçsüz bir organizma değildir Kişi
ve çevrenin karşılıklı etkileşimleri bireyin sahip olduğu davranışları
oluştururlar Böylece hem çevre etkinlikleri davranışları şekillendirir,
hem de çevre davranışlar tarafından etkilenir Bu dinamik görüşler
insanın saldırganlığını diğer sosyal davranışlar gibi hem çevreden
kaynaklanan uyaran ve pekiştiricilerin etkisi hem de bilişsel kontrol
etkisiyle öğrenildiğini savunur Bu kuram, saldırgan davranışların
kaynaklarının çok çeşitli olduğunu, geçmiş deneyim ve öğrenmeden,dış durumsal etmenlere kadar yayılan çok geniş bir yelpaze içinde
değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca saldırganlık ve şiddetin, nesiller
boyunca öğrenilmiş bir davranış kalıbı olarak geçtiğini de
savunmaktadır Geçmişteki deneyimlerin saldırganlığın ne zaman,
hangi durumlarda ve de ne sıklıkla ortaya çıkacağını belirlediğini,
çocukların model olarak aldıkları ana babalarının davranışlarından,
nasıl davranmak gerektiğini öğrendiklerini, aile ve dış çevreden
edindikleri saldırgan modellere özenerek saldırgan davranışlarda
bulunduklarını ileri sürmektedir Saldırganlığa içgüdü ve engellenme
açısından bakan görüşlerle karşılaştırıldığında, sosyal öğrenme
yaklaşımını benzersiz kılan şey, saldırganlığı değiştirebilir ve
engellenebilir bir olgu olarak görmesidir Oysa saldırganlığı içgüdüyle
açıklayan görüşler saldırganlığı kaçınılmaz ve genetik olarak
programlanmış bir davranış olarak görme eğilimindedirler Bu
yaklaşım, saldırganlığın öğrenildiği gibi unutulabileceğini ya da uygun
koşullar altında hiç öğrenilemeyeceğini savunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla