Yalnız Mesajı Göster

Edebiyat Sözlüğü

Eski 08-07-2006   #1
dehşet
Varsayılan

Edebiyat Sözlüğü



-A-


ABSOLUTİZM
Mutlakçılık Herhangi bir eserde ya da ilkede bir ebedinin varlığına ve değişmezliğine inanmak, eseri ya da ilkeyi bu değişmeze göre incelemek

AÇIK HECE
Türkçe sözcüklerde sesli harf ile belirtilen kısa heceler Örneğin a-na-do-lu, a-şı-la-ma gibi Arapça ve Farsça’da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim Örneğin ka-de-me, ha-se-ne gibi Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir

AÇIKLAMA
Edebi bir eseri geniş okuyucu kitleleri için anlaşılabilir hale getirmek için yapılan yazılı çalışmalar Sanatçılar eserlerinde anlamı herkes tarafından bilinmeyen sözcükler, deyimler, durumlar ve düşüncelerle, sanatlar kullanır Bunların her biri bir olay, bir durum ya da düşünceyi ifade eder Okuyucu bunları çözmeden eserin bütününü anlayamaz Açıklamanın amacı bu anlamayı sağlamaktır

AÇIKLIK
Bir metinde belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay, anlaşılır, herhangi bir ek yoruma açıklamaya gerek kalmadan kavranılabilir olmasıdır

ADAPTE
Herhangi bir dilde yazılmış bir eseri, başka bir dile yer ve kişi adlarını değiştirerek, olayları örf ve adet, duyuş ve düşünüş bakımından aktarıldığı dili konuşanların hayatına uygulamak yöntemli serbest çeviri tarzıdır Türk edebiyatında daha çok tiyatro eserlerinde kullanılır Örneğin Tanzimat edebiyatı yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı adapteler gibi

ADAPTASYON
Farklı türde bir eserin (roman, öykü, anı gibi), sahne veya sinemaya uyarlanması ya da farklı türde bir eserden (roman, destan, öykü gibi) farklı bir edebi eser (örneğin oyun) meydana getirilmesidir

AED
Eski Yunanlılarda şiirlerini lirle söyleyen saz şairlerine verilen ad

AFROZİM
Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa, açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir

AĞIZ
Bir anadilin herhangi bir şivesi içinde var olan söyleyiş farkıdır Ağızlarda dilbilgisi ve sözcükler farklı değildir ancak bazı sesler değişik söylenir Rumeli ağzı, Karadeniz ağzı gibi

AHREB ve AHREM
Rubai vezinlerinin ana ölçüsüdür Mef’ulü ile başlayanlara ahreb, mef’ulün ile başlayanlara ahrem denir

AHSENÜ’L KASAS
Kıssaların, hikayelerin en güzeli Bu deyim, Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi’nde geçen Yusuf kıssasını anlatır

AKD Ü HALL
Düğümleme ve çözülme Divan edebiyatında nesir bir eseri nazma çevirmeye akd, nazım bir eseri nesire çevirmeye hall denir

AKICILIK
Sözcük ve cümlelerin dile takılmadan kolayca okunabilmesi için anlatılmak istenen düşüncenin rahatlıkla anlaşılır şekilde ifade edilmesi Akıcılık, düşüncelerin bir düzenleme kapsamında sıralanması, bu düşüncenin herkes tarafından bilinen ve kolay söylenebilen sözcüklerle anlatılması, cümlelerin kısa ve yapı bakımından doğru olması ile sağlanır Akıcılık, içerikten çok bir üslup özelliğidir

AKROSTİŞ
Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesi Divan edebiyatında akrostiş’e muvaşşah ya da istihrac denir Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş "üç dize" anl***** gelir
Örneğin:
Varolan bir sen, bir ben, bir de bu bahar
Elden ne gelir ki? Güzelsin, gençliğin var
Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes
İnan ki bir daha geri gelmez bu günler
Âlemde bu andır bize dost esen rüzgar
Cahit Sıtkı Tarancı
Şiirin dizelerinin ilk sözcükleri alt alta okunduğunda "VEDİA" ismi çıkıyor

AKS, AKİS
Bir cümlede, bir dizede iki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatı Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır Tard ü aks veya aks ü tebdil de denir Aks-i tam (tam akis) aks-i nakıs (eksik akis) olmak üzere iki türü var
Aks-i tam, cümle ya da dizenin anlamlı iki parçası kalıp halinde yer değiştirir, ekleme ve çıkarma yapılmaz Örneğin:

Mümkün değil Hudâyı bilmek de bilmemek de
Mâtem görünür şâdi şâdi görünür mâtem

Aks-i nakıs, Cümle ya da dizelerde anlamlı sözcük topluluklarının yerlerinin bazı ekleme ve çıkarmalar yaparak değiştirilmesi yöntemidir Örneğin:

Hayran oluyor kudretine, sun’una insan
Hayran oluyor kudretine, sun’una hayran
İsmail Safa

Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ
Kürema dergehine gelse görürler ikrâm
Ziya Paşa

AKSAN
Vurgu demektir Söyleyiş farkını belirtmek için bazı seslerin üzerine konur

AKS-İ MÜFRED
Bir sözcükteki harflerin sondan başa doğru alınması halinde yine anlamlı bir sözcüğün meydana gelmesidir Örneğin ayak-kaya gibi

AKSİYON
Bir edebi eserde olguların akışıdır Örneğin bir romandaki aksiyon, tanımlama, düşünce ve moral bölümlerinin çıkarılmasından sonra kalan olaylardır

ALAKA
İlgi Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında bir anlamda (mecazi) kullanmak için düşünülen ilgiye alaka denir Edebi sanatların çoğunda bu durum söz konusudur Bu ilişki ne kadar uygun olursa edebi sanat o derece yerinde ve güzel sayılır




-A-




ALEGORİ
Bir düşüncenin canlı bir varlık olarak anlatılması Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek gibi Örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla anlatılması gibi

ALİTERASYON
Şiir ya da düzyazıda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri taşıyan sözcükleri sık sık ve art arda tekrarlamak Örneğin:
Seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı
Tevfik Fikret

Karşı yatan karlı kara dağlar kayıptır
Dede Korkut

ANA DUYGU
Bir düşünceden çok bir duyguyu dile getirmek, okuyucu ya da dinleyiciye hissettirmek, onların benliğinde yaşatmak amaçlı yazı ya da konuşmaların öne çıkarmak istediği asıl duyguyu anlatır Ana duygu bir metnin özünü oluşturur Metinde bu duyguyu destekler haldeki bütün yardımcı duygu ve düşünceler hep ana duyguya bağlanarak onun daha anlaşır ve duyulur olmasını sağlar Ana duygu konu anl***** gelmez Konu anlatılan şey, ana duygu ise bu anlatılanlardan çıkan sonuçtur

ANA FİKİR
Belirli bir konuda yazılmış eserlerin temelini oluşturan ve okuyucuya verilmek istenen asıl düşünce

ANAGRAM
Bir sözcükteki harfleri kullanarak başka bir sözcük kurmak Örneğin sahip anlamındaki "malik" sözcüğü ile tamamlamak anlamındaki "ikmal" sözcüğü kurulabilir Anagram çoğunlukla özel isimlerde yapılır Gerçek isim yerine o isimdeki harflerle yapılan bir başka isim kullanılır

ANAKRONİZM
Meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen bir olayı yaşadığı zaman belli olan bir kişiyi, değişik bir tarihte gerçekleşmiş ya da yaşamış gibi gösterme Örneğin Nasrettin Hoca’nın Timur ile ilgili fıkraları gibi Anakronizm bilgi eksikliğinden kaynaklanabilir ya da bir amaç için bilinçli olarak yapılabilir

ANALİZ
Bir bütünü parçalarına ayırarak detaylı inceleme Bir edebi eserin analizi, olayların, kişilerin ve üslupların ayrı ayrı incelenmesi yöntemiyle yapılır Analizden çıkarılan sonuç bir tartışma konusu olursa bu duruma eleştiri (tenkit) denir

ANEKDOT
Bir edebi eserde anlatılan bir olayın başlı başına ayrı bir bütünlük gösteren parçasıdır Kısa hikaye, fıkra, menkıbe anlamlarını da taşır

ANJANBMAN
Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diğer dize, beyit veya bendlere kaymasıdır Türk şiirine Fransız şiirinden geçti Servet-i Fünun döneminde yaygınlaştı Düzyazıyı şiire yaklaştıran önemli bir üsluptur Örneğin:

Geçen akşam eve geldim Dediler:
Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz, oğlu haber verdi
geçerken bu sabah
- Keşke ben evde olaydım Esef
ettim Vah vah!
Bir fener yok mu, verin Nerde
sopam?
Kız çabuk ol
Gecikirsem kalırım beklemeyin Zira
yol
Hem uzun, hem de bataktır
Mehmed Âkif

ANLAM
Her sözcüğün anlattığı düşünce Sözcükler birden fazla anlama gelebilir Bu durumda anlamlardan biri öz anlam diğerleri mecaz anlamdır Sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilir Zamanla anlamlarının kaybetmelerine anlam daralması denir Dar anlamı bulunan sözcüklerin anlamlarının genişlemesine de anlam genişlemesi denir

ANLATIM
Duygu ve düşüncelerin sözlü ya da yazılı ifadesi Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için kullanılır Anlatımın aracı sözcüklerdir Sözcüklerin dilbilgisi kullarına uygun olarak sıralanmasıyla anlatım ortaya çıkar Edebiyatta anlatım genel olarak iki türde yapılır Biri nesir (düzyazı) diğeri nazım (şiir)

ANTOLOJİ
Gerçek sanat eseri değerindeki örneklerin bir araya getirildiği derleme yapıtlar Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplama) sözcüklerinden türemiştir Batı’da ilk örneklerini Yunanlılar verdi Gadaralı Meleagros ile Makedonyalı Filippos’un Stephanos (Çelenk) isimle derlemeleri ilk antolojidir Türkçe’deki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in 1436’da yaptığı Mecmuatü’n Nezâir’dir 83 şairin 397 şiirini kapsayan bu antolojiyi Prof Dr Mustafa Canpolat 1978’de Latin harfleriyle yayımladı

ANTONİM
Ters anlamlı sözcükler Sıcak-soğuk, iyi-kötü, acı-tatlı, kısa-uzun, güzel-çirkin gibi

APOSTROF
Kesme işareti Özel isimleri eklerinden ayırmak için (Ali’nin kalemi), sözcükteki düşen bir harfi belirtmek için (n’olur=ne olur), sözcüğün ekiyle karışmaması için (kola’nı içtin mi) kullanılır

ARAÇSIZ ÜSLUP
Bir fikri, bir duyguyu söyleyenlerden doğrudan doğruya aktarmak Monolog ve diyaloglar araçsız üslup örnekleridir

ARKAİZM
Bir dilin eskimiş sözcüklerini ya da cümle kuruluşlarını kullanarak edebi eser yaratma Bu eserlere arkaik denir

ASALET
Edebi eserlerde terbiye dışı, çirkin, bayağı, müstehcen ve galiz sayılan sözcüklerden kaçınmak Edeb-i kelam ya da mümtaziyet de denir Tersi eserlere hasaset adı verilir

ASKI
Halk edebiyatında saz şairleri aralarındaki şiir yarışmalarında kazananlara verilmek üzere duvara tüfek, kılıç, heybe, saz gibi şeyler asardı Bunlara askı, askıyı kazanmaya da askı indirmek denir

ÂYÎNE
Sözcük anlamı aynadır Herhangi bir şeyi veya hali yansıtan, gözönünde canlandıran anlamında kullanılır Tasavvuf edebiyatında dünya, Allah’ın tecelli ettiği bir aynadır

Alıntı Yaparak Cevapla