Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-04-2008   #308
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük





BAHS

Bir şey hakkında etraflıca söz söyleyip gerçeği araştırma; bir konu hakkındaki ayrıntılar; münakaşa, mübahasa, münazara, cedel Bir iddia üzerine sözü doğru çıkan tarafından kazanılmak üzere, ortaya bir şey koyma
Dinimize göre karşılıklı iki kişi veya tarafın bir konu üzerinde "Senin dediğin çıkarsa sen bana şu kadar para vereceksin" diye bahse girmeleri caiz değildir Bu, kumar hükmünde olup haramdır Bu İslâm'ın ilk yıllarında câiz idi, daha sonra haram kılınmıştır
İslâmî tebliğin ilk yıllarında İranlılarla Doğu Romalılar savaş halinde idiler Putlara tapan Mekke müşrikleri kendileri gibi çok tanrıcı olan İranlıları tutuyorlardı Müslümanlar ise kitap ehli olan Doğu Romalılar'ın galip gelmesini istiyorlardı Neticede İranlılar galip geldi Bu durum müşrikleri şımarttı Müslümanlara: "İranlılar nasıl ehl-i kitap olan Rumları yendiyse biz de sizi yeneceğiz" demeğe başladılar Bunun üzerine Rum suresinin ilk ayetleri indi: "Elif, Lâm, Mîm (Bulunduğunuz bölgeye) en yakın bir yerde Rumlar yenildi Onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde yeneceklerdir Eninde sonunda emir Allah'ındır O gün müminler sevinirler: Allah'ın yardımıyla Allah dilediğine yardım eder O galiptir, merhamet sahibidir (Bu), Allah'ın vaadidir Allah vaadinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler " (er-Rûm, 30/1-6)
Bu ayetler inince Ebû Bekir es-Sıddîk (ra) müşriklere: "Sevinmeyin vallahi Rumlar birkaç yıl içinde İranlılara galip geleceklerdir" dedi Bunun üzerine müşriklerden Übey b Halef:
"Yalan söylüyorsun, haydi aramızda bir müddet tayin et seninle bahse girelim" dedi Üç yıl içerisinde Rumların galip gelip gelmeyeceği hususunda on deve üzerine bahisleştiler Hz Ebû Bekir (ra) olup bitenleri Hz Peygamber (sas)'e anlatınca Efendimiz (sas) ayette geçen "birkaç sene sözünün üç ile dokuz sene arasında bir zamanı ifade ettiğini, bu yüzden seneyi uzatmasını, develerin sayısını da artırmasını istedi Bunun üzerine Hz Ebû Bekir ile Übey b Halef anlaşarak seneyi dokuza, develerin sayısını da yüze çıkardılar Kur'an'ın vaadi gerçekleşti 624 yılında Rumlar İranlılar'ı yendiler Aynı yıl müslümanlar da Bedir muharebesinde müşrikleri mağlûp ettiler Bu arada Übey b Halef ölmüş olduğu için Hz Ebû Bekir yüz deveyi onun varislerinden aldı Hz Peygamber (sas) ona: "Bunu tasadduk et" buyurdu (Tirmizî, Tefsir, 30, V/342-345; Nesefî, Medârik, III, 265) Bu, kumar haram kılınmadan önceydi (Nesefî, aynı eser, III/226; İbn Cüzey, Kitabü't-Teshîl, III, 261)
Ancak tek taraflı olarak taraflardan biri diğerine "sen kazanırsan veya senin dediğin çıkarsa sana şu kadar para vereceğim; ben kazanırsam veya benim dediğim olursa senden bir şey almayacağım" dese bu caiz olur, kumar hükmüne girmez Bir de üçüncü bir kişi veya kuruluş ortaya bir ödül kor, meselâ koşuda, güreşle veya ilmi münazarada kazanan tarafa şu kadar ödül vereceğim"' derse bu caizdir Nitekim güreş müsabakalarında müsabakayı tertipleyen komitenin galip gelenlere ödül vermesi bu türden olup caizdir (bk el-İhtiyar, III,169)
Hanefî fakihlerinden Şemsü'l-Eimme el-Hulvânî şöyle demiştir:
"Talebelerden biri arkadaşına: "Gel seninle ilmi meselelerde münazara edelim, şayet sen beni yenersen şu kadar para vereceğim, ama ben seni yenersem bir şey istemem" dese bu, caiz olup alınan para helâldır" (bk el-Fetâvâ el-Hindiyye, V, 324)




BÂÎN TALAK


Yeniden bir mehir tesbit ederek nikâh kıymadıkça karı ile koca arasındaki evlilik bağını kesip onları biribirinden ayıran ve nikâhtan doğan karşılıklı hak ve görevlere derhal son veren boşama türü
Bâin talâkın üç şekilde meydana geldiğinde İslâm hukukçuları ittifak etmişlerdir (İbn Rüşd, Bidâyetü'l Müctehid, II, 61):
1- Nikâhtan sonra fakat cinsi münasebette bulunmadan ve sahih halvet olmadan yapılan boşama
2- Üç talak ile yapılan boşama,
3- Kadının isteği ile bir bedel karşılığında anlaşarak yapılan boşama,
Hanefiler, kinayeli veya mübalâğa ve şiddet ifade eden sözlerle yapılan boşamayı da bâin talak sayarak, maddeyi dörde çıkarmışlardır (Hayreddin Karaman, M İslâm Hukuku, I, 303)
Bâin talak, beynûnet-i* suğrâ (küçük ayrılık) ve beynûnet-i kübrâ (büyük ayrılık) olmak üzere iki kısma ayrılır Buna hürmet-i hafife ve hürmeti galiza da denir Bir veya iki talak ile meydana gelen bâin talaka beynûnet-i suğrâ; üç talak ile meydana gelen bâin talaka da beynûnet-i kübrâ adı verilir
Eşini ric'î (dönülebilen) talak ile boşamış olan bir kimse, iddet müddeti (üç ay) içerisinde kararından vazgeçip evine dönmezse, bu boşama bâin talaka dönüşür ki, tekrar evlenmek isteseler, mehir ve nikâh gerekir
Beynûnet-i suğrâ ile boşanan eşler, derhal boşanmış olduklarından birbirine mirasçı olamazlar Koca, karının hakkı olan mehirini henüz vermemiş ise hemen ödemesi gerekir
Bâin (bir veya iki) talakla karısını boşamış olan kimse, karısı başka biriyle evlenmeden, yeni bir mehir ve yeni bir akidle onunla tekrar evlenebilir Beynûnet-i kübrâ (üç talak) ile boşayan kimse ise, kadın başka biriyle evlenmeden, onunla tekrar evlenme hakkına sahip değildir (Seyyid Sâbık, Fıkhü's-Sünne, II, 277) Bu konuda Kur'an-ı Kerîm'de: "Boşama iki defadır Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmak vardır Bundan sonra kadını tekrar boşarsa, kadın başka biriyle evlenmedikçe kendisine helâl olmaz" (el-Bakara, 2/229-230), buyurulmaktadır
İki veya üç defa yapılan boşamaların aynı anda veya ayrı ayrı zamanlarda yapılması önemlidir Normal olarak boşamaların ayrı ayrı zamanlarda yapılması gerekir Başka bir deyimle bir iddet müddetinde yani üç ayda bir defa boşama yapılır Üç ay geçtikten sonra ikinci defa boşar Bir üç ay geçtikten sonra tekrar üçüncü defa da boşarsa, beynûnet-i kübrâ meydana gelmiş olur İslâm hukukçuları bu konuda görüş birliğine varmışlardır Fakat, bir anda iki veya üç talak ile boşama yapılırsa, iki ve üç talak meydana gelir mi yoksa bu, bir talak mı sayılır hususunda görüş ayrılıkları vardır Bazıları yukarıda geçen ayetin zâhirini delil göstererek, bir anda iki defa boşarsa iki, üç defa boşarsa üç sayılır derken; diğerleri de bir anda iki veya üç defa yapılan boşamalar bir talak hükmündedir demişlerdir Çünkü Hz Peygamber (sas) ve Hz Ebû Bekir devrinde ve Hz Ömer'in ikinci yılına kadar, aynı anda yapılmış olan iki üç veya daha fazla boşamalar, bir talak kabul edilmiştir (İbn Rüşd, age, II, 61) Dinde kolaylık esas olduğuna göre, toplumun temelini oluşturan aile yuvasının dağılmasını önlemek için, aynı anda yapılan iki, üç veya daha fazla boşamaların bir talak sayılmasında fayda vardır Bununla kadının mağduriyeti önleneceği gibi pişmanlık kapısı da kapatılmamış olur

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla