Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-04-2008   #215
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük




EZAN

Müslümanlara, günde beş kez, belli bir yerde namaz kılmaları ve namaz için toplanma vaktinin geldiğini ilân etmek, namaz için yapılan çağrı Arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilân etmek demektir
Yüksek bir yere çıkıp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün Allah, tek önderin Hz Muhammed olduğunu Allah adına korkusuzca haykıran; Allah'ı ilâh ve rabb; Hz Muhammed'i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandıkları Allah'ın önünde topluca ibâdet etsinler, bir ve beraber olduklarını, yeryüzündeki zulmün yerine Allah'ın adaletini yerleştirmek için her an hazır olduklarını düşmanlarına gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çağıran kişiye de müezzin denir
Ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür Korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin İslâm beldesi olduğunu gösterir İslâm fıkhında, bir yörenin Daru'l-harp* veya Daru'l İslâm * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir
Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı Çünkü Mekke'de zayıftılar; orada güçlü olan, toplumda hatta Allah'ın evi Kâbe'de egemen olan müşrik düzendi Bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz oldukları bir yerde açıkça ezan okumakla yükümlü tutulmamışlardı
Medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salâh es-salâh (namaza namaza)" veya "es-salâtü câmlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de İslâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu Peygamber efendimiz (sas) sahâbelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişâre etti Sahâbîler birçok teklif getirdiler:
- Çan çalalım ya Resulullah
- O hıristiyanların adetidir, olmaz
- Boru çalalım
- O yahudilerin adetidir, olmaz
- O zaman ateş yakalım ya Resulullah
- O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz
Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi Abdullah b Zeyd de diğer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı Abdullâh şöyle anlatır:
"Ben de üzüntülü olarak yatmıştım Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvârın üzerinde durdu Elinde bir çan vardı Aramızda şu konuşma geçti:
- Onu bana satar mısın?
- Onu ne yapacaksın?
- Namaz için çalarız
- Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?
- Olur, dedim Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:
"Allahu Ekber, Allahu Ekber
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Eşhedü en Lailahe illallah,
Eşhedü en Lailahe illallah
Eşhedü enne Muhammeden
Resûlullah Eşhedü enne Muhammeden
Rasûlullah Hayyaala's-salâh, Hayyaala's-salâh Hayyaala'l-felâh, Hayyaala'l-felâh Allahu Ekber, Allahu Ekber
La ilahe illallah "
Sabahleyin Abdullah b Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah'a anlattı Aynı gece onunla birlikte birçok sahâbe de benzer rüyalâr gördüklerini anlattılar Öğretilen ezanda değişiklik yoktu Hz Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı Hz Peygamber (sas) her birini dinledikten sonra Zeyd'e dönerek, "Gördüğünü Bilâl'e anlat (öğret) ezanı Bilâl okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu Namaz vakti gelince Bilal Medine'nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle İslâm'ın ilk ezanını okudu
Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanın ne şekilde olduğu Kur'an-ı Kerîm'de bildirilmemiş, ancak Hz Peygamber (sas)'e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (as) tarafından öğretilmiştir Şu âyet-i kerimeler ezanın Allah'tan geldiğini gösterir:
"Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı" (el-Mâide, 5/58)
"Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikrine koşun " (el-Cum'â, 62/9) Bu ayet-i kerimelerde geçen "çağrıldığınız zaman" ifadesindeki "nidâ" kelimesi ezanı kasdetmektedir
Okunan ezanın Allah'ın istediği gerçek ezan olabilmesi isin dikkat edilmesi gereken hususlar vardır:
1) Ezan mutlaka Arapça okunmalıdır Allah'ın gönderdiği Cebrail (as)'ın öğrettiği kelimelerin dışına Sıkılamaz Örneğin "Allahu Ekber" cümlesini aynı anlama geliyor diyerek "Tanrı uludur" şeklinde Türkçeleştirerek ezan okunamaz Hangi ırk ve dilden olursa olsun ortak ibâdet dilleri sayesin de kardeşçe kucaklaşan müslümanların birliğini yok etmek isteyen İslâm düşmanları "kendi dilinle ibâdet etmek daha iyidir" diyerek ezanı Arapça'nın dışında bir dille okutmak isterler Ama Allah, müslümanları tek vücud gibi görmek istemektedir Ortak ibâdet diliyle Tevhîd sağlanmaktadır
2) Ezân; müslümanların sevip saydığı güvenilir, İslâm ahlâkıyla ahlâklanmış, kısaca gerçek anlamda bir "müslüman" tarafından okunmalıdır Allah adına insanları Allah'ın mescidine çağıran kişinin dâvetine cevap verecek olanlar güvendikleri bir müslümanın sesini duyduklarında daha bir şevkle toplanırlar Allah'ın sevmediği bir günahkâr Allah adına insanları Allah'a çağırmaya yetkili olamaz Yine bu kişi güvenilirliği yanında, o topluluğun içinde önder olabilecek, sözünün dinlendiği biri olmalıdır Ancak bu, bu şartlan taşımayanların ezan okuyamayacağı anlamına gelmez Mümeyyiz olmayan bir çocuğun okuduğu ezan geçerlidir
3) Ezan okuyan kişinin güzel ve gür sesli olması ve ezanın yüksek bir yerde okunması gerekir "Yüksek bir yer'in anlamı günümüzde teknolojinin getirdiği ses yükseltici aletlerle değişime uğradı Ezan daha iyi duyulsun diye gerekli görülen "yüksek yer" müslümanlar arasında o derece önem kazanmış ki İslâm şehirlerinde minarelerden daha yüksek yapılan görmek mümkün değildir
Ancak günümüzde amphlikatör gibi ses yükseltici aletler kullanarak yüksek yere çıkılmadan ezan okunabilir mi, bu aletler kullanılabilir mi? sorusu müslümanların bir kesimini meşgul etmektedir İnsan sesi iptal ettiği gerekçesiyle bu aletlerden ezan okumanın helâl olmadığını savunan insanlar varlığını korumaktadır İslâm'ın geldiği ve mezhep imamlarının yasadığı dönemlerde böyle bir sorun olmadığı için bu konuyla ilgili bir ictihad yoktur Ancak Hz Peygamber (sas)'in Vedâ Haccı'nda verdiği hutbe bu konuya en güzel örnek teşkil etmektedir Vedâ Hutbesi'nde yüzyirmibin kişiye hitap eden Hz Peygamber belli mesafelere gür sesli görevliler yerleştirerek kendi söylediklerini aynen tekrarlamalarını istemiş ve böylelikle kendi sesinin ulâşmadığı insanlara görevlilerin sesiyle ulaşmıştır Hz Peygamber'in bu uygulamasından yola çıkarak Edille-i Şer'iyyenin Kıyas yolunu kullanarak hoparlörün meşrû olduğu gibi sesi uzaklara taşıdığı için son derece faydalı olduğu gayet açık bir husustur Allah'ın kendilerine öğrettiği ilimden yararlanan müslümanlar hoparlörden yararlanabileceği gibi isteyen de yüksek yere çıkmaya devam edebilir
4) Farz namazlardan önce okunan ikamet hızlı okunduğu halde ezan ağır ağır okunur
5) Ezan okurken kelimeleri yanlış okumak ve aşırı şekilde teğanni yapmak câiz değildir
6) Ezan okurken müezzinin konuşması, hattâ kendisine verilen selâm'ı dahi alması caiz değildir
Ezan okuyanın dikkat edeceği hususların yanında dinleyenin de uyması gereken hususlar vardır:
I) Ezan okunurken konuşulmaz Hattâ Kur'ân-ı Kerîm okuyan bir kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler
2) Ezan'ı dinleyen müslüman, müezzinin okuduğu ezanı tekrar eder ve böylece o da ezan okunmuş olur "Hayya ala'ssalâh" ve "Hayya alalfelâh" cümlelerinde "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur)" der Sabah ezan'ında müezzinin "essalâtü hayrün mine'n-nevm" cümlesine "sadakte ve berirte (doğru söylüyorsun)" diye karşılık vermesi sünnettir
3) Ezanı işiten kişi cünüp de olsa yukarıdaki yükümlülükleri yerine getirir Ancak hayızlı ve nifaslı olan kadınlar bunun dışındadır
4) Ezanın bitiminde dinleyen kişi ezan duasını okur
"Allahumma Rabbe hezihi'd-da' vati't-tamme ve's-salati'l-kâime âti seyyidina Muhammeden el-vesilete ve'l-fazilete ve'd-dereceti'r-rafiati'l âliye ve'b-ashû makamen mahmuden ellezi vaadtehu inneke la tuhlifu'lmi'ad "
"Ey bu üstün çağrının ve hazır namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed 'e vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et Onu kendisine vadetmiş olduğun övülmüş makama eriştir Zira sen vaadinden dönmezsin "
Bunların dışında ezan hakkında şu hususları belirtelim:
Cuma namazında bir dış bir de iç ezan okunur diğer namazlarda her vakit için bir defa ezan okunur
Ezan ile kametin arasını biraz uzatmak gerekir ki namaza geç kalanlar cemâate yetişebilsin
Caminin dışında bir yerde de ezan okunabilir, ikamet getirilerek cemâatle namaz kılınabilir
Kaza namazları için de ezan okunabilir, ikamet getirilebilir Bayram, Vitir, teravih ve cenaze namazları için ezan okunmaz
Ezan Vacib derecesinde sünneti müekkeddir



__________________
Alıntı Yaparak Cevapla