Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-02-2008   #29
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



RAHMETULLAHİ ALEYH:
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan (Peygamber efendimizin arkadaşlarından) başka din büyüklerinden birinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen veya yazılan "Allahü teâlâ ona rahmet eylesin" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi İki kişi için rahmetulla hi aleyhimâ, daha çok kimse için rahmetullahi aleyhim denir
Cüneyd-i Bağdâdî rahmetullahi aleyhin kıymetli sözlerinden bâzıları şöyledir: Bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görürseniz, İslâmiyet'e uymaktaki hassâsiyetine, titizliğine bakınız Eğer bu yönü tam ise ona uyabilirsiniz Emir ve yasaklara uymakta az da olsa bir gevşekliği varsa, hemen ondan uzaklaşınız, çünkü size zararı dokunur
Allahü teâlâdan gâfil olmak, O'nu unutmak, ateşte olmaktan daha beterdir, kötüdür
Sabır; yüzü ekşitmeden başa gelen dert ve musîbeti yudum yudum içine sindirmektir
Ebü'l-Hüseyin bin Sem'ûn rahmetullahi aleyh buyurdu ki: "Allahü teâlânın adı bulunmayan söz kıymetsizdir Allahü teâlâyı hatırlamadan susmak, boşuna vakit geçirmektir İbret almadan bakmak faydasızdır"

RAKÎB (Er-Rakîb):
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Her şeyi hakkıyla gören, gözeten, koruyan, bir an onlardan habersiz olmayan, murâkabesi (gözetmesi) devamlı olan
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Allahü teâlâ her şeyi, rakîbdir (Ahzâb sûresi: 52)

RAKS:
Oynamak, dans
Tasavvuf yolları çoktur Bunların içinde en lüzumlusu ve en uygunu sünnete yapışan ve bid'atlerden (dinde reformlardan) kaçan büyüklerin yoludur Bu büyükler, her sözlerinde ve her hareketlerinde, sünnete uyup da, kendilerinde hiçbir keşf, kerâmet, h âl, görüş ve ma'rifetler hâsıl olmaz ise, hiç üzülmezler Fakat bunların hepsi hâsıl olup da, sünnete uymakta gevşek davranırlarsa, bunları hiç beğenmezler İşte bunun içindir ki, bu büyüklerin yolunda sima' ve raks yasaktır Böyle şeylerden hâsıl olacak lezzet ve hâllere kıymet vermemişler, bundan hâsıl olan şeylere dönüp bakmamışlardır (İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı Mûsikî dinlemedi ve raks etmedi (Abdülhakîm Arvâsî)

RAMAZAN:
Hicrî ayların dokuzuncusu, üç ayların sonuncusu ve farz olan orucun tutulduğu ay Ramazan yanmak demektir, çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur
Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Kim Ramazân-ı şerîf ve Kurban bayramı gecelerini ihyâ ederse; kalblerin öldüğü gün, onun kalbi ölmez (Hadîs-i şerîf-Kitâb-ü Metcer-ür-Râbih)
Kim Ramazân-ı şerîfin başından sonuna kadar cemâatle namaz kılarsa, Kadir gecesinden nasîbini almış olur (Hadîs-i şerîf-Miftâh-ul-Cenne)
Ramazan çok hayırlı ve mübârek bir aydır Gündüz tutulan oruca, gece kılınan namaza, bu ayda verilen sadakaya, Allahü teâlâ kat kat sevâb verir (Hazret-i Ömer)
Ramazan ayının ilk gecesinden son gecesine kadar göklerin kapıları açılır Yâni bereket ve duâların kabûl kapıları açık kalırRamazan gecelerinde namaz kılanlara Allahü teâlâ her bir secdesine bin beş yüz hasenât, lutf ve ihsân buyurur Kırmızı yâkut tan yapılmış bir cennet verilir Birçok kapısı olup, kapıları altından, kırmızı yâkutlar ile süslüdür Allahü teâlâ insanın her orucuna başka başka lutuflar ihsân eder Oruçlu olduğu günün güneşinin doğuşundan batışına kadar yetmiş bin melek o oruçluya istiğfâr eder Gecesinde ve gündüzündeki secdelerine, Cennet bağlarında dünyâda tasavvur edemediği ağaçlar dikilir ve gölgeliklerinde binlerce insan gölgelenir (Muhyiddîn-i Arabî)
Ramazân-ı şerîfte yapılan nâfile namaz, zikir, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir Bu ayda, bir oruçluya iftâr verenin günâhları affolur Cehennem'den âzâd olur O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâb verilir Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere bütün sene bu işleri yapmak nasîb olur Bu aya saygısızlık edenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer Bu ayı fırsat bilmelidir Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır (İmâm-ı Rabbânî)

Ramazan Hilâli (Bkz Rü'yet)

RÂSİH ÂLİM:
Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin derin ve ince mânâlarını, işâretlerini anlayan büyük din âlimi (Bkz Ulemâ-i Râsihîn)
Râsih âlimlerin dört hasleti vardır: 1)Allahü teâlâdan korkmak, 2)İnsanlara karşı mütevâzî (alçak gönüllü) olmak, 3)Dünyâya düşkün olmamak, 4)Nefsi ile mücâdele etmek (İmâm-ı Mâlik)
Râsih âlimler, peygamberlerin vârisleri oldukları müjdelenmiş olan, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) tam uyan, kendilerine nice gizli ve ince bilgiler ihsân olunan ve gizli ve açık ilimlere kavuşan âlimlerdir İsrâ sûresinin seksen beşinci âyetinde meâlen; "Sizlere, ilimden pek az verildi" buyruldu Burada bildirilen ilim ile şereflenen râsih âlimler perde arkasını seyretmektedirler (İmâm-ı Rabbânî)
Râsih ilimli âlimlere Allahü teâlânın vâsıtasız olarak ihsân ettiği ilme (vehbî) veya (kalb ilmi)denir Hadîs-i şerîfte; "İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini bildirir" buyruldu (Muhammed Hâdimî)

RAÛF (Er-Raûf):
1 Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Kullarına karşı merhâmeti çok olan ve yaptıkları iyilikleri zâyî etmeyen
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Muhâcirlerden (Mekke'den göç eden) ve Ensârdan (Medîneli müslümanlardan) sonra, kıyâmete kadar gelen mü'minler; "Yâ Rabbî! Bizi affet ve bizden önce gelen din kardeşlerimizi affet Kalblerimizde, îmân edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen Raûf'sun, Rahîm'sin" derler (Haşr sûresi: 10)
Kızgınlık ânında kim on defâ er-Raûf ism-i şerîfini söyler ve Peygamber efendimize salevât-ı şerîfe okursa öfkesi geçer, sâkinleşir (Yûsuf Nebhânî)
2 "Ümmetine karşı çok merhâmet eden, acıyan" mânâsına Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin isimlerinden
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, O'na çok ağır ve güç gelir Size (îmânınıza ve hâlinizin salâhına, iyi olmasına) çok düşkündür Mü'minlere karşı raûf ve rahîmdir (Tevbe sûresi: 128)

RAVDA-İ MUKADDESE:
Mukaddes bahçe Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevveredeki mescidinin içinde kabr-i şerîfi ile mescidin o zamanki minberinin arasında kalan mübârek mekân, yer (Bkz Ravda-i Mutahhera)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla