Yalnız Mesajı Göster

Cevap : =>İslami Sözlük

Eski 01-02-2008   #15
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : =>İslami Sözlük



RİKKAT:
Kalb inceliği ve yumuşaklığı
İslâm âlimleri, dîni, îmânı kuvvetlendiren ve ahlâkı güzelleştiren, şiirleri, kasîdeleri, ilâhîleri ve mevlidleri dinlemek; kalbdeki Allah sevgisini ve rikkati arttırır buyurmuşlardır (Abdullah-ı Dehlevî)
Rikkat, her din ve kitabda, her selîm akıllı kişiler yanında makbûl görülmüştür Çünkü ihsânlar, bağışlamalar, hep bu rikkat ve merhametten doğar Rikkatin aşırı derecede olanı yâni iş ve fikirlere zarar getirecek derecede olanı makbûl değildir (Ahmed Rıfat)
Kalbin rikkat zamanlarında duâ etmelidir İnsanın böyle zamanlarda yaptığı duâlar red olunmaz (İbn-i Cezerî)
Şecâatten (yiğitlikten, kahramanlıktan) hâsıl olan iyi huylardan birisi de; insanlarla olan münâsebetlerinde rikkatli olmaktır Bundan dolayı işlerinde ve hareketlerinde değişiklik, dargınlık ve kırgınlık olmamalıdır İyilik yapmasını durdurmamalıdır (Ali bin Emrullah)

RİSÂLE:
Mektûb; bir mes'eleye, bir ilme ve fenne dâir yazılan müstakil küçük kitâb
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri Edeb risâlesi adlı eserine başlarken buyuruyor ki: "Edebi, kendine yaklaşmaya ve evliyâlığa anahtar kılan Allahü teâlâya hamd olsun"

RİSÂLET:
Peygamberlik, resûllük (Bkz Peygamberlik) Fahr-i âlem girdi çün kırk yaşına Kondu pes, risâlet tâcı başına
(Süleyman Çelebi)
Risâlet, çalışmakla elde edilemez Bu, Allahü teâlânın dileği ile kullarına verdiği bir lütuftur (Necmeddîn-i Kübrâ)

RİVÂYET:
1 Bir şeyi haber vermek veya haber verilen şey
Hazret-i Ali radıyallahü anhtan gelen rivâyetlerde şöyle buyruldu: "Kalbler, kablara benzer Hayırlı olan, hayırla dolu olandır"
"Her fenâlıktan uzak kalmanın yolu dili tutmaktır"
2 Nakletmek, bildirmek
Ahmed bin Hanbel'in rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bâzısı şöyledir:
Kişinin günâhları çoğaldığı zaman, günâhlarına keffâret için, Allahü teâlâ onu geçim sıkıntısına düşürür
Îmânın en sağlam kulpu; Allah için sevmek ve Alah için buğzetmektir (düşmanlık etmektir)
Dünyâyı seven, âhiretine zarar eder Âhiretini seven, dünyâsını zararlandırır Bu böyle olunca siz bâkîyi (âhireti) fânî (dünyâ) üzerine tercih ediniz
Hâşim-i Sugdî hazretleri, hocası Ebû Bekr-i Verrâk rahmetullahi aleyhten rivâyet ederek buyurdu ki: "Çok uyumak, çok yemek ve çok konuşmak, gönlü katılaştırır"

Rivâyet Tefsiri:
Kur'ân-ı kerîmdeki bâzı âyet-i kerîmelerin başka âyetlerle veya Peygamber efendimizin sünneti veya Eshâb-ı kirâmın mübârek sözleriyle açıklanması Buna me'sur veya naklî tefsir de denir

Rivâyet Yolu:
İctihâdda Medîne-i münevvere halkının âdetlerini kıyastan üstün tutan Hicâz âlimlerinin yolu Rivâyet yolundaki müctehidlerin büyüğü İmâm-ı Mâlik rahmetullahi aleyhtir (Bkz Ehl-i Rivâyet)

RİYÂ:
Gösteriş, iki yüzlülük Kendini olduğundan başka gösterme
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Veyl (şiddetli azâb) namaz kılanlara ki, namazlarından gâfildirler Namazı ehemmiyetsiz sayarlar Riyâkarlık ederler Namazlarını insanların yanında riyâ ile kılarlar (Tenhâda yalnız kılınca terk ederler) Zekât ve âriyet (ödünç) vermeyi de men ederler (Mü'min sûresi: 4-7)
Dünyâda riyâ ile ibâdet edene, kıyâmet günü, ey kötü insan! Bugün sana sevâb yoktur Dünyâda kimler için ibâdet ettin ise, sevâblarını onlardan iste denir (Hadîs-i şerîf-Tebyîn-ül-Mehârim)
Riyâ sâhibinin üç alâmeti vardır Yalnız iken tembeldir İnsanlar arasında iken çalışkan ve hareketli görünür Övüldüğü zaman çok çalışır Zemmedildiği, kötülendiği zaman çalışmasını azaltır (Hazret-i Ali)
İbâdetin âfeti; riyâ ile başkalarının işitmesi için ve Allahü teâlâdan başkası için yapmaktır (Abdullah-ı İsfehânî)

RİYÂZET:
Nefsin isteklerini yapmamak
Riyâzet, verâ ve takvâ ile olur Takvâ, haramlardan sakınmaktır Verâ, haramlarla birlikte, mübâhları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan sakınmaktır (Muhammed Hâdimî)
Peygamberlik için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi bâzı şartların bulunması veya buna elverişli olarak doğmak lâzım değildir Allahü teâlâ, dilediğini seçerek, bunu ihsân eder O, her şeyi bilir ve en iyisini yapar (Seyyid Şerîf Cürcânî)
İnsanlar, riyâzet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar Hâlbuki dînimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruç tutmaktan daha güç ve daha faydalıdır Bir kimsenin önüne lezetli tatlı yemekler konsa, iştihâsı olduğu hâlde ve hepsini yemek istediği hâlde, dînimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyâzettir ve diğer riyâzetlerden çok üstündür Bir kimse, bin sene ibâdet etse ve sıkıntılı riyâzetler çekse ve sıkı mücâhede (nefse zor gelen şeyler) yapsa, eğer bir Peygamber-i zî-şâna uymamış ise, bütün bu çalışmalarının bir arpa kadar kıymeti olmaz Çölde görülen serâb gibi, hiçbir şeye yaramaz (İmâm-ı Rabbânî)
Bizim yolumuz riyâzet ve mücâhede çekme yolu değildir Bizim yolumuz sohbet (berâber olma) yoludur (İmâm-ı Rabbânî)
Çok açlık ve çok uykusuzluk dimağı yorar Hakîkatleri ve ince bilgileri anlamağı önler Bunun için riyâzet çekenlerin keşifleri hatâlı olur (Ubeydullah-ı Ahrâr)
Riyâzet ve nefsle mücâhede, hârika ve kerâmeti arttırır Evliyânın sohbeti ise, kalbe zikri (Allahü teâlâyı hatırlamayı) yerleştirir Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine uymayı kolaylaştırır (Seyfeddîn-i Fârûkî)

RUB'-I DÂİRE:
Namaz vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik ölçülmesinde ve bâzı trigonometrik hesapların yapılmasında kullanılan el âleti Bâzı geometrik şekillerden ibâret olup, dörtte bir dâire şeklinde tahta üzerine şekiller işlendiği için buna Rub'-ı dâire ta htası da denilmiştir
Rub'-ı dâire tahtasının bir yüzüne Rub'-ı mukantara, diğer yüzüne de Rub'-ı müceyyeb denir Rub'-ı dâire tahtası İslâm âleminde dördüncü hicrî asırdan beri kullanıla gelmiştir (Ahmed Ziyâ Bey)

RUBU':
Ferâiz ilminde yâni İslâm mîrâs hukûkunda dörtte bir hisse (pay)
Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmde hisselerini bildirdiklerinden Rubu' hisse alacak iki kimsedir Bunlar; zevc ile zevcedir Zevc (koca); ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu ile berâber vâris olduğundan rubu' hisse alır Zevce (hanım); ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu ile birlikte mîrâsçı olmadığı takdirde rubu' hisse alır (M Mevkûfâtî)

RUBÛBİYYET:
İlâhlık, ma'bûdluk
Ey Âdemoğulları! Bir kimse benim kazâma râzı olmaz ve benim tarafımdan gelen belâlara sabretmez, verdiğim nîmetlerime şükr etmez, ihsân ettiğim dünyâ nîmetlerine kanâat etmezse, başka bir Rab arasın Ey Âdemoğlu! Bir kimse benim belâma sabrederse, benden râzı olmuş olur, yâni rubûbiyyetimi tasdîk etmiş olur (Hadîs-i kudsî-Dıyâ-ül-külûb)
O (hazret-i Muhammed) olmasaydı, Allahü teâlâ mahlûkları elbette yaratmazdı ve rubûbiyyetini belli etmezdi (Hadîs-i kudsî-Mektûbât-ı Rabbânî)

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla