Yalnız Mesajı Göster

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-İSRÂ

Mekke'de nâzil olmuştur Ancak 26, 32, 33 ve 57 âyetlerle 73 ilâ 80 âyetlerin Medine'de indiği rivayet edilmektedir 111 (yüzonbir) âyettir "İsrâ" kelimesi, geceleyin yürümek manasına gelir Hz Peygamber'in Mi'rac mucizesinin Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı bu sûrede anlatıldığından, sûre "İsrâ" adını almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir

2 Biz, Musa'ya Kitab'ı verdik ve İsrailoğullarına: "Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin" diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık

3 (Ey) Nuh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin nesli! Şunu bilin ki Nuh, çok şükreden bir kul idi

4 Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik

5 Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi

6 Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık

7 Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)

8 Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık

9 Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler

10 Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır

11 İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister İnsan pek acelecidir!

12 Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik İşte biz, her şeyi açık açık anlattık

13 Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız

14 Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter

l5 Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz

16 Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz

17 Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helâk ettik Kullarının günahlarını bilen ve gören olarak Rabbin yeterlidir

18 Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız

19 Kim de ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür

20 Hepsine, onlara da bunlara da (dünyayı isteyenlere de ahireti isteyenlere de) Rabbinin ihsanından (istediklerini) veririz Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir

21 Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür

22 Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın

23 Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle

24 Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et

25 Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır

26 Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver Gereksiz yere de saçıp savurma

27 Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür

28 Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle

29 Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun

30 Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, (onları) çok iyi görür

31 Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur

32 Zinaya yaklaşmayın Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur

33 Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır

34 Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın Verdiğiniz sözü de yerine getirin Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir

35 Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir

36 Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur

37 Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin

38 Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir

39 İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve (Allah'ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın

40 (Ey müşrikler!) Rabbiniz, erkek çocukları sizin için ayırdı da, kendisi meleklerden kız çocuklar mı edindi! Gerçekten siz, (vebali) çok büyük bir söz söylüyorsunuz

41 Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor

42 De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı

43 Allah, onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yücedir ve uludur

44 Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız O, halîmdir, bağışlayıcıdır

45 Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz

46 Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler

47 Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin: "Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini çok iyi biliriz

48 Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır

49 Bir de onlar dediler ki: Sahi biz, bir kemik yığını ve kokuşmuş bir toprak olmuş iken, yepyeni bir hilkatte diriltileceğiz, öyle mi!

50 De ki: "İster taş olun, ister demir",

51İsterse aklınıza (yeniden dirilmesi) imkânsız gibi görünen herhangi bir yaratık! (Bunlar, Allah'ın sizi yeniden diriltmesini güçleştirmez) Diyecekler ki: "Bizi tekrar (hayata) kim döndürecek?" De ki: Sizi ilk kez yaratan Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve "Ne zamanmış o?" diyecekler De ki: Yakın olsa gerek!

52 Allah sizi çağıracağı gün, kendisine hamdederek çağrısına uyarsınız ve (dirilmeden önceki halinizde) çok az kaldığınızı sanırsınız

53 Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler Sonra şeytan aralarını bozar Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır

54 Rabbiniz, sizi en iyi bilendir Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik

55 Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik

56 (Resûlüm!) De ki: "Allah'ı bırakıp da (ilâh olduğunu) ileri sürdüklerinize yalvarın Ne var ki onlar, sizin sıkıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler"

57 Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır

58 Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edecek veya en çetin bir şekilde azaplandıracağız Bu, Kitap'ta (levh-i mahfuz'da) yazılıdır

59 Bizi, âyetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmasıdır Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular Oysa biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz

60 Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz

61 Meleklere: Âdem'e secde edin! demiştik İblis'in dışında hepsi secde ettiler İblis: "Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim!"

62 Dedi ki: "Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!"

63 Allah buyurdu: Git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir Tam bir ceza!

64 Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vâdetmez

65 Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter

66 (Kullarım!) Rabbiniz, lütfuna nâil olmanız için denizde gemileri sizin için yüzdürendir Doğrusu O, sizin için çok merhametlidir

67 Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz İnsanoğlu çok nankördür

68 O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız

69 Yahut O'nun, sizi bir kez daha oraya (denize) gönderip üzerinize bir kasırga yollayarak, inkâr etmiş olmanız sebebiyle sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra, bundan dolayı kendinize (intikamınızı almak için) bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız

70 Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık

71 Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar

72 Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır

73 Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi

74 Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin

75 O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın

76 Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar

77 Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun (da budur) Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın

78 Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını Çünkü sabah namazı şahitlidir

79 Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin

80 Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver

81 Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur

82 Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır

83 İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer

84 De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir

85 Sana ruh hakkında soru sorarlar De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir Size ancak az bir bilgi verilmiştir

86 Hakikaten, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda sen de bize karşı hiçbir koruyucu bulamazsın

87 Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır) Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür

88 De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler

89 Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler

90 Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız"

91 "Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın"

92 "Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin"

93 "Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız" De ki: Rabbimi tenzih ederim Ben, sadece beşer bir elçiyim

94 Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir

95 Şunu söyle: Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik

96 De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir

97 Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız

98 Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir

99 Düşünmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da kadirdir! Allah, onlar için bir vâde takdir etti Bunda şüphe yoktur Ama zalimler, inkârcılıktan başkasını kabullenmediler

100 De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eğer siz sahip olsaydınız, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız İnsanoğlu da pek eli sıkıdır!

101 Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz âyet verdik Haydi İsrailoğullarına sor Musa onlara geldiğinde Firavun ona, "Ey Musa! dedi, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum!"

102 (Musa Firavun'a "Pek âlâ biliyorsun ki, dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!"

103 Derken, Firavun onları ülkeden çıkarmak istedi Bu yüzden biz onu ve maiyyetindekilerin hepsini (denizde) boğduk

104 Arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik

105 Biz Kur'an'ı hak olarak indirdik; o da hakkı getirdi Seni de ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik

106 Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik

107 De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur'an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar

108 Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir

109 Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar (Kur'an okumak) onların saygısını artırır

110 De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin Hangisini deseniz olur Çünkü en güzel isimler O'na hastır" Namazında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma; ikisinin arası bir yol tut

111 "Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt!

Alıntı Yaparak Cevapla