Yalnız Mesajı Göster

İslam Ansiklöpedisi (A)

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ansiklöpedisi (A)



Ahrûf-i Seb'a

Yedi harf Terim olarak Ahruf-i Seb'a, Tefsir tarihinde birçok ihtilâfa sebep olmuş bir konudur: Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzerine nazil olduğu hususunda rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Hz Peygamber (sas) şöyle buyurur: "Bu Kur'an yedi harf üzere nazil olmuştur Öyleyse size kolay gelenini okuyun " Bu konuda ufak tefek farklılıklarla pek çok hadis, hadis mecmualarında yer alır (Buhârî, Fadâilü'l-Kur'an, 27, Tevhid, 53, Bed'ül-Halk, 6, Mürteddin, 9, Husumat, 4; Müslim, Misâfirîn, 270; Ebu Davud, Vitr, 22; Tirmîzî, Kur'an, 9; Nesâi, İftitah, 37; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V, 16,41, 114, 124, 127, 128, 132)

Hz Peygamber (sas)'in hadisinde geçen yedi harften ne kastedildiği tam olarak bilinemediği için bu yedi rakamının değişik yedi şeye delâlet ettiği ifade edilmiş ve bunun tabiî sonucu olarak bilginler arasında görüş ayrılıkları meydana gelmiştir Bazı âlimlere göre yedi harften kastedilen yedi şey şunlardır: Emir, Nehiy (yasak), Helâl, Haram, Muhkem, Müteşabih, Emsâl Diğer bazılarına göre ise, yedi harften maksat, yedi kıraattir İslâm bilginleri arasında yaygın olan görüşlerden biri olarak, Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzere nazil oluşundan maksat, onun yedi lehçe ve yedi lûgat üzere inişidir Süfyan b Uyeyne (v 198/812), Abdullah İbn Vehb, (v 197/812), Taberî (v 310/922), Tahâvî (v 321/933) ve diğer birçok ilim erbabına göre yedi harften maksat, yakın manada olan değişik lâfızlardır Ebû Ubeyd el-Kâsım b Sellâm (ö 223/837)'a göre yedi harften maksat, yedi Arap lûgatıdır el-Kâdi İbnu't Teymiyye ise, yedi harfin yedi kıraat olduğunu ifade eder

Kur'an-ı Kerîm'in yedi harf üzere nazil olduğunu gösteren ve ufak tefek rivayet değişiklikleriyle bize ulaşan hadisi şeriflerin hepsi sahihtir Hattâ Ebû Ubeyd el-Kasım b Sellâm, bunların mütevatir olduklarına hükmeder Prof Dr Muhammed Abdü'l-Azîm ez-Zerkânî, Menâhilu'l-İrfân fi Ulumi'lKur'an, Kahire 1362/1943, I, 139)

Ancak, bu yedi harfin neyi ifade ettiği hususunda âlimler arasında bir türlü ittifak hasıl olmamıştır Merhum şehid, Prof Dr Subhi es-Salih bu konuda şunları kaydeder: "Bu yedi harften maksat -Allahu 'alem- bu ümmet için kolaylık gösterilen yedi vecihtir Okuyucu bu yedi vecihten hangisiyle Kur'an'ı okursa, isabet eder Hz Peygamber (sas)'ın "Cebrâil bir harf üzere bana okuttu Ona müracaat ettim ve tekrar tekrar mürâcaatımı yeniledim, nihayet yedi harfe ulaştı" (Buhârî, Fedâilu'l Kur'an, V; Müslim, Müsafrin, 272; Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 264, 299, 313) tarzındaki Hadis-i Şerifi bu hususu açıkça ifade eder gibidir " (Dr Subhi es-Salih, Mebâhis fi Ulûmi'l-Kur'an, Beyrut 1969, s 108)
Ahsen

En güzel, en iyi, çok güzel manasına gelen Kur'anî bir tabir Kur'an-ı Kerim'de çok geçmektedir Hadîslerde ise, ahlâk, huy, ses, amel, kaza ve hidayet terimleriyle kullanılmıştır Bu hadisler, daha çok ahlâkla ilgili hadislerdir "İman yönünden inananların en kâmili, ahlâk bakımından en güzel olanıdır" (Ebu Davud, Sünne, 14) gibi

"Ahsenü'l-hadis" söz ve kelâmın en güzeli demektir Bu tabir de Kur'an-ı Kerim için kullanılmaktadır: "Allah kelâmının en güzelini indirdi" (ez-Zümer, 39/23) Ahsen'ül halıkîn; yaratıcıların en iyisi manasındadır Çünkü, Cenab-ı Hak herşeyi en güzel bir şekilde yaratmıştır Bu tabir, "halk" ve "yaratma" fiilinin Allah'dan başkalarına da nisbet edileceğini göstermektedir "Ahsenü'l-Kassas", En güzel anlatış veya en güzel kıssa demektir Bunun da Kur'an'da bir yerde geçtiği görülmektedir "Bu Kur'an'ı vahyetmemizle biz sana kıssaları en güzel şekilde anlatıyoruz Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin " (Yusuf, 12/3) Bu ayete göre, Ahsenü'l-Kassas; kıssaların en güzeli manasına gelmektedir Bu arada "en güzel beyân" olarak da mana verilmiştir "Ahsenü't-takvîm", En güzel şekil, biçim, tarz manasındadır "Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık " (et-Tin, 95/4) Takvîm, eğriyi düzeltmek, kıvama ve düzene koymak, kıymetlendirmek manalarına gelmektedir Müfessirler, bu ayetteki güzellik ve kıymetliliğin hem maddî ve hem de manevî olduğunu söylemişlerdir İnsan maddî yönlerinden olduğu gibi; manevî bakımlardan da diğer canlılardan daha üstündür Özellikle bu manevi yönler: İyiyi kötüden ayırma, gönül zenginliği, ahlâk güzelliği gibi hususlarda kendisini daha belirgin bir şekilde göstermektedir
Ahzâb Suresi

Kur'an-Kerîm'in otuzüçüncü suresi Medine'de nazil olmuş, yetmişüç ayet, binyüz ****en kelime ve beşbinyediyüzdoksanaltı harften ibarettir Fasılası elif ve lâm'dır Sure, adını yirminci ayette gecen "Ahzab" kelimesinden almıştır Medine İslam devletini yok etmek için bir araya gelen ve Müslümanlara karşı tek bir cephe oluşturan müşrik kabilelerinden müteşekkil kâfir topluluğuna "Ahzab" denmiştir

Surede ele alınan konular zaman itibariyle birbirini izleyen bir dönemde meydana geldiği için burada söz konusu edilmiştir Surede Hendek veya diğer adıyla Ahzab gazvesinin çeşitli durumlarını anlatmak ve Resulullah'a bazı açıklamalarda bulunmak üzere gelen ayetler yer almaktadır Surenin, münafıkların bazı tavırlarını açığa vurmak, Zeyd b Harise'nin, hanımı Zeyneb binti Cahş ile olan münasebetlerinden söz etmek, Müslüman kadınların ahireti tercih etmeleri gerektiğinden ve takvalarından bahsetmek üzere nazil olduğu kaydedilmektedir

Bu surede Bedir gazvesinden sonra ve Hudeybiye barışından önce Medine toplum yapısında meydana gelen bazı gelişmeler, islâm devletinin o günkü yapısı, bu zaman içinde müslümanların yaşadığı yüklü hâdiseler, gelişmekte olan islâm toplumu ve devletinin hüküm ve yasaları ele alınmıştır Ayrıca toplumsal olaylar ve İslam'ın temel yasaları ile, Allah'a iman ve onun yüce kudretine teslimiyetin daima iç içe ve irtibatlı hususlar olduğu anlatılmıştır

"Ey Peygamber! Allah'tan sakın, kâfirlere ve münâfıklara uyma, Allah alim'dir, Hakîm'dir Sana Rabbinden vahy olunana uy; Allah bütün yaptıklarınızdan haberdârdır Allah'a tevekkül et Allah vekil olarak sana yeter " (1) ayetleriyle başlayan sure, daha sonra adını aldığı Ahzab olayından söz ederek kâfirlere karşı savaşa hazırlanan islâm toplumunun durumunu ve takınması gereken tavrı anlatır "(Ey Peygamber) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki kaçmak size fayda vermeyecektir Kaçsanız bile az veya kısa bir zamandan fazla (dünyada) yaşatılmazsınız De ki: "Allah size bir kötülük dilerse veya rahmet isterse, sizi ona karşı kim savunabilir Allah'tan başka dost ve yardımcı da bulamazsınız" (17)

Allah bir hüküm koyduğu zaman cahilî anlayıştan dolayı bu hükme karşı koymanın ne demek olduğu da şu ayetle açıklanıyor:

"Allah ve Resulü bir konuda hüküm verdiği zaman mümin erkek ve mümin kadına artık bu hususta başka bir seçeneği tercih hakları yoktur" (36)

Sonra da insanoğlunun dünyadaki fonksiyonu ve yüklendiği sorumluluk dile getirilip derin ve müthiş bir hakîkât gözler önüne serilmektedir:

"Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara (yüklenmeleri için) teklifte bulunduk Onlar bunu yüklenmekten çekinip, korkuyla titremişlerdi Şüphesiz insan pek zalim ve cahildir" (72)

Surede yer alan bu genel hüküm ve ana çizgilerin dışında ayrıca şu konulara yer verilmiştir:

1- İslâm düşmanlarının İslâm devleti aleyhinde nasıl çalıştıklarını ve sonunda Allah'ın bu kâfir ve münafıkları nasıl perişan ettiği; ( 13-15)

2- islâm kardeşliğinin derin anlamlar taşıdığı ve müminlerin birbirlerine karşı manevî

sorumlulukları bulunduğu (23 vd)

3- Peygamber (sas)'in hanımlarının bütün müminlerin anneleri olup, onlara karşı iyi davranışlarda bulunulmasını, Müminlerin annelerinin üstün özelliklere sahip oldukları; (6 ve 25)

4- İslâm'da evlât edinilemeyeceği, ve bunun öz evlâtlığın hükümleriyle aynı hükümlere sahip olmadığı; (40)

5- Peygamber'in evine kimlerin girip çıkabileceği, kimin kiminle görüşmesinin dinî

acıdan sakınca taşımadığı; (53)

6- Müslüman kadınların nasıl örtünmesi gerektiği, örtünmenin farz olduğu; (59)

7- Allah'ın ve meleklerin Peygamber'e salât ve selâm getirdikleri ve müminlerin de buna katılmaları gerektiği; (46)

8- Kalblerinde nifak taşıyanların nasıl cezalandırılacakları ve ahiretteki azapları; (*64-66)

9- Kıyametin vaktini Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği; (63)

10- Görevlerini tam olarak yerine getiren müminlerin alacağı mükâfâtları; (70-71)

1 l-İnsanoğlunun yüklendiği sorumluluğun anlamı; (72)

12- Kâfir ve münafıkların uğrayacağı ağır cezalar(73)

Alıntı Yaparak Cevapla