Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi



M Harfi

ME´S İnsanların arasını bozmak, araya fesad sokmak
MESA Akşam Akşam vakti Akşam olmak * Gamlı olmak * Öğleden güneş batıncaya kadarki vakit
MESA´ Kuyumcu eşyası
MES´A (C Mesâi) "Sa´y: Çalışma" manasına mimli masdar
MES´A Çirkin yürümek
MESAB Rücu edecek, geri dönecek yer Kuyu ağzında su çeken kimsenin durduğu yer * Havuz ortası * Suyun biriktiği yer
MESABE Derece Menzile Rütbe * Sevab yeri * Merci, melce´
MESABİH (Misbah C) Lâmbalar Fenerler Siraclar
MESACİD Mescidler Namazgâhlar Küçük namaz yerleri
MES´AD Merdiven İp merdiven
MES´ADET Bahtiyarlık Saadete sebeb olacak haslet İyilik
MESAET Fena ve kötü bir iş yapma Fenalık etme
MESAFAT (Mesâfe C) Mesafeler Uzaklıklar
MESÂFÂT-I BAİDE Uzak mesafeler
MESAFE Uzaklık Uzunluk * Ara * Bir nevi uzaklık ölçme usulü
MESAFF (Saff dan) (C: Mesâff) Sıra sıra dizilme yeri
MESAFİR (Mesfer C) Bir şeyin görülen tarafları
MESAG Açlık * Geçmesi kolay olan * İtibar, değer * İzin Müsaade Ruhsat, cevaz
MESAG-İ KANUNÎ Kanunen izin ve ruhsat verilmiş
MESAG-İ ŞER´Î Şeriatın verdiği izin
MESAH (MÜSUHA) Yemeğin tatsız ve tuzsuz olması
MESAHA Genişlik * Genişlik ölçme
MESAHİF Sahifeler Kitap sahifeleri * Kur´anlar Mushaflar
MESAİ Çalışma Çalışmalar * İş zamanı
MESAİ-İ CEMİLE Güzel çalışmalar
MESAİB Musibetler * Güçlükler
MESAİB-İ DÜNYEVİYE Dünya musibetleri ve güçlükleri
MESAİB Felâketler Uğursuzluklar Suubetler Güçlükler
MESAİD (Mas´ad C) Yukarı çıkacak yerler
MESAİD (Mas´ad C) (Sayd dan) Av yerleri
MESAİD (Mesâdet C) Saâdet ve mutluluğa sebep olan hâl ve ahlâklar
MESAİL Mes´eleler
MESAİL-İ AMÎKA Derin mevzular Derin mes´eleler
MESAİL-İ DİNİYE Dinî mes´eleler
MESAİL-İ HİLAFİYE İhtilaf mevzuu olan mes´eleler
MESAİL-İ HUKUKİYE Hukuk meseleleri
MESAİL-İ İMANİYE İmanî mes´eleler
MESAİL-İ ŞETTA Dağınık mes´eleler, maddeler
MESAİR (Mis´ar C) Ateşi karıştırmağa yarıyan demirler
MESAJ Fr Sözle veya yazı ile gönderilen haber * Bir devlet adamının veya makam sahibi şahsiyetin, diğer bir şahsiyete veya cemaate gönderdiği yazılı haber
MESAK Bir şey ileri sürmek * Sevk edilecek yer
MESAK-I KELÂM Kelâmın sevk edildiği yer, maksad
MESAKIB (Miskab C) Delme âletleri, matkablar
MESAKIL (Mıskal C) Cilâlayan veya parlatan âletler
MESAKIT (Maskat ve Maskıt C) Bir şeyin düştüğü yerler * İnsanın doğduğu yerler
MESAKÎL (Miskal C) Miskaller, 1,43 dirhemlik ağırlık ölçüleri
MESAKİN Meskenler Oturacak yerler
MESAKÎN (Miskin C) Ziyadesiyle fakir olanlar Miskinler Uyuşuklar Zavallı, fakir kimseler * Oturanlar
MES´AL Boğazda öksürecek yer
MESA´LEBE Tilkisi çok olan yer
MESALİB Eksiklikler Ayıplar Kusurlar
MESALİH (Maslahat C) Maslahatlar İşler
MESALİH-İ MÜRSELE (Bak: Maslahat-ı mürsele)
MESALİK (Meslek C) Meslekler Tutulan yollar Süluk edilen yollar
MESALL Kabından çıkmış nesne
MESAM (Mesâmet) Duracak yer
MESAMAT (Bak: Mesammât)
MESAMİ´ (Misma´ C) Kulaklar * İşitme âletleri
MESAMİR (Mismar C) Mıhlar, çiviler
MESAMM (Mesemm C) İnsan veya hayvan cildi üzerindeki teneffüse yarayan küçük delikler, gözenekler
MESAMM-ÜL CİLD Tıb: Cilt üzerindeki küçük delikler
MESAMMÂT (Mesâmm C) Mesammlar Delikler, gözenekler
MESANE Sidik torbası Sidik kavuğu
MESANÎ (Mesnâ C) Bir şeyin tekrarı İki Çift Mükerrer
MESANİD (Mesned C) Mesnedler Dereceler Rütbe ve mevkiler
MESANİD-İ ÂLİYE Yüksek rütbeler, âli mevkiler
ME´SAR (C: Meâsır) Hapsetmek * Hapsedecek yer
MESARİB (Mesrebe C) Otlaklar, çayırlar, mer´alar * Karından göğüse kadar olan yerde biten kıllar
MESARİH (Mesrah C) Çayırlar, otlaklar, mer´alar
MESARR (Meserret C) Sevinçler, meserretler Sürurlar Zevkler
MESAS Esas, asıl, kök
MESATIR (Mistar C) Cetveller, mistarlar Çizgi çizme için kullanılan âletler
MESAVİ (Mesvâ C) Meskenler Haneler Evler
MESAVİ (Su´ C) Kötü haller Fenalıklar Seyyieler (Mehâsinin zıddı)
MESAVİ-İ MEDENİYYET Medeniyyetin fenalıkları, kötülükleri (İsraf ve sefahet gibi)
MESAVİK Misvaklar
MESBAA Yırtıcı ve vahşi hayvanların çok olduğu yer
MESBAH Doğacak yer ve zaman Tulu´ edecek yer Tulu´ edecek vakit
MESBE´ Şarabı satın almak * Dağ içinde olan yol
MESBERE Kadının veled getirdiği yer * Devenin yavruladığı yer
MESBUK Geçmiş * Sebkedilmiş Arkada bırakılmış Başkasından geri kalmış * İlmihalde: Evvelce imamla namaza durmamış olup, sonradan imama uyan
MESBUK-UL EMSÂL Benzerleri ve emsali önceleri de görülmüş ve geçmiş
MESBUK-ÜL HİDME Hizmet ve emeği geçmiş
MESBUK-ÜZ ZİKR Adı ve zikri geçmiş, bahsedilmiş
MESBUK (Sebk den) Kalıba dökülmüş
MESBUT Meyyit, ölü * Deli, aklı gitmiş
MESCEN Cezaevi, zindan, hapishâne
MESCİD Secde edilen yer Namazgâh Cami yerine kullanılan namaz yeri
MESCİD-İ AKSÂ Kudüs´te çok eskiden gelen peygamberlerin (AS) yaptırdıkları mâbed
MESCİD-İ HARAM Mekke-i Mükerreme´de ve içinde Kâbe´nin bulunduğu en büyük, mukaddes ibadet yeri (Bak: Kâbe)
MESCUD Secde edilmiş Kendisine secde edilmiş olan Allah (CC)
MESCUM Saçılmış, dökülmüş
MESCUN Hapsedilmiş
MESCUR Sulu süt * Dizilmiş salkım olmuş inci * Yanmış * Kızdırılmış * Doldurulmuş Taşkın su * Alevli ateş, kızgın fırın * Deniz * Boş * Muhtelit * Mc: Firavun´un battığı deniz
MESD İp bükmek
MESDUD Seddedilmiş Kapatılmış Hududlanmış
MESDUL Salıverilmiş, serbest bırakılmış
MESED Hurma lifi * Liften yapılan ip * Deve kılından ve yününden yapılan urgan * Yemen diyarında biten bir ağacın adı * Bağ
ME´SEDE Arslanlı yer
MESEKE (C: Misek) Fil kemiğinden veya deniz boğası kemiğinden yapılan bilezik
MESEL Bir umumi kaideye delâlet eden meşhur söz Ata sözü İbretli ve küçük hikâye * Dokunaklı ve mânalı söz * Benzer Misil * Delil Hüccet
MESEL-UL A´LÂ En kıymetli, en güzel misal En güzel ta´rif ve söz
MESEL Suyun aktığı yer
MESELA Misal olarak, söz gelişi, şunun gibi, örnek tarzında
MES´ELE Düşünülecek iş ve husus Halledilmesi lâzım iş Ehemmiyetli iş * Savaş, muharebe, ceng, harp
MES´ELE-İ HİLÂFİYE Hakkında ihtilaf bulunan mes´ele (Bak: Hilâf)
MESELE Gölgelik
MESELEN Misâl ve örnek olarak Söz gelişi Meselâ
ME´SEM (Me´seme) Günah Kabahat, suç
MESEMM (C: Mesâmm) Tıb: Cild üzerindeki küçük delik Gözenek
MESEMME (C: Mesâmm-Mesâmmât) Ciltteki ufak delik Gözenek
MESEN Kişinin bevlini tutmaya âciz olması Bir kimsenin, idrarını tutamaması
MESER f Soğuk, berd * Buz
ME´SERE (Meâsir) Eskiden kalma güzel eser * Cömertlik * Güzel hareket ve fiil
MESERRAT (Meserret C) Meserretler, sevinçler, sürurlar
MESERRET Sevinç şenlik Sürur
MESERRETÂVER f Sevinç ve meserret getiren Sürurlandıran Sevindiren Sevindirici
MESERRETEFZÂ f Meserret Sevinç ve süruru arttıran
MESERRETENGİZ f Sevindiren Meserret meydana getiren
MESFİYY Üç kez karısı ölmüş adam (Üç kez kocası ölmüş kadına "mesfiye" derler)
MESFU´ Nazar değmiş
MESFUH Dökülüp akıtılmış olan * Dağ eteği
MESFUK (Sefk den) Sefkedilmiş Dökülüp akıtılmış olan
MESFUR Yazılmış, adı geçmiş (Bu tabir, eskiden daha ziyade hakaret görmesi icabeden aşağılık kimseler hakkında kullanılırdı)
MESGABE Açlık Meşakkat ve yorgunluk içinde açlık
MESGUR Dişi düşmüş kimse
MESH El sürme * Silme * Abdest alırken başı ıslâk temiz el ile sığamak * Taramak
MESH Bir şeyin suretini çirkin ve kötü hale çevirmek * Hayvanı kovarak koşturup onu sıkıştırmakla yormak, bitâb hale getirmek
MESHA´ İnişi ve yokuşu olmayan düz yer Düzlük * Ufak taşlı, otsuz düz yer * Yürüdüğünde iki uyluğu birbirine sürüşen zayıf kadın * Uylukları ince ve zayıf olan kadın
MESHARA (C: Mesâhir) Maskara
MESHEK Yel gidecek yer
MESHELE Yumuşak yer * Alçak yer
MESHUF Susamış Suya kanamamış
MESHUK (Sahk dan) Döğülerek toz haline getirilmiş
MESHUN Isıtılmış
MESHUR Büyülenmiş, kendine sihir yapılmış * Büyülü gibi tutkun
MESHUT Beğenilmeyen iş
MESİH Bir şey üzerined eli yürütmek, bir şeyden ondaki eseri gidermek demektir * İsa Aleyhisselâm´ın bir ismidir Elini sürdüğü, meshettiği hastaların iyileşmesinden kinâye olarak "İsa Mesih" denmiştir(Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm´a Mesih nâmı verildiği gibi her iki deccala dahi Mesih nâmı verilmiş ve bütün rivâyetlerde Min-fitneti mesihid-deccal, min-fitneti-mesihid-deccal denilmiş Bunun hikmeti ve te´vili nedir Elcevab: Allahu a´lem bunun hikmeti şudur ki: Nasıl ki emr-i İlâhî ile İsa Aleyhisselâm, Şeriat-ı Museviye´de bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş Aynen öyle de; büyük deccal şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve "Ye´cüc ve Me´cüc"e zemin hazır eder Ve İslâm deccalı olan Süfyan dahi, Şeriat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm´ın ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddi ve mânevi râbıtalarını bozarak serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesât-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebri bir serbestiyet ve ayn-i istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz Ş)
MESİH-ÜD DECCAL Deccal´a da bu isim verilmesinin bir sırrı şudur ki: Bir gözü silik, yani kör ve ayıplı olmasındandır Sadece bu dünyayı görüp, âhireti görecek gözünün kör olmasındandır * Mesih, uğursuzluğundan nâşi Deccal´ın lâkabıdır Nakşı silinmiş para, çok gezen adam, çok cima´ eden kimse, yalancı, kezzab ve bir tarafında gözü silik olan adama denir (LR)Hak Dini Kur´an Dili, Cilt: 5, sh: 4172´de şu tafsilât vardır: (Yalancı bir Mesih demektir Vârid olan hadis-i şeriflerde; Deccal; bir yalancı ve halkı aldatmakta meharetli bir sahtekârdır ki, kâfirliği sahtekârlığı yüzünden belli olduğu hâlde bir takım harikalar göstererek uluhiyyet da´vâ eder Deccalın bu suretle yalancı bir Mesih olması, onun hıristiyanlık taklidi altında zuhur edeceğini anlatır) (Bak: Deccal)
MESİH Yağ sürülmüş
MESİH Mesh olunmuş Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş * Şuurunu kaybedecek hale gelen Sarhoş ve şuursuz * Acibe Garibe * Güzelliği olmayan * Tuzsuz ve tatsız yemek
MESİHA (C: Mesâyih) Gümüş parçası * İyi ve yeni yay
MESİHÎ (Mesihiyye) Hristiyan Hristiyanlığa âit Hz İsâ Aleyhisselâma âit ve ona müteallik
MESİHİYYUN Hristiyanlar
MESİK Pinti, hasis, cimri
MESİL Benzer Misil Gibi Şibih Nazir
MESİL Su yatağı Suyun akacak olduğu yer, boru
MESİR Seyretmek * Yol yol alacalı elbise
MESİRE Seyredilecek, gezilecek yer Tenezzüh ve gezme yeri * Seyir
MESİREGÂH f Seyir yeri Seyrangâh
MESİS Cimâ etmek * Yapışmak
MESİT Küçük sel
MESK (C: Müsuk) Deri
MESKAB Yakın olacak yer
MESKAT Doğum yeri * Düşecek yer
MESKAT-I RE´S Bir kimsenin doğduğu yer
MESKAT (C: Mesâk-Mesâki) Su maslağı
MESKEN Ev Sâkin olunacak yer Hâne
MESKENE Tevazu etmek, alçakgönüllülük göstermek
MESKENET Miskinlik Tembellik Uyuşukluk Bitkinlik Beceriksizlik Fakirlik Yoksulluk
MESKENET-FİKEN f Miskinliği gideren
MESKENİYET Mesken oluş Sâkin olup durulacak yer olmak
MESKIT Düşecek yer
MESKUB Delikli Delinmiş
MESKUB Kalıba dökülmüş Akıtılmış
MESKUK (Meskuke) Sikkeli Damgası vurulmuş * Para hâline konulmuş
MESKUKAT (Meskuk C) Sikke hâline getirilmiş mâdeni paralar Akçeler
MESKUM Hasta ve yoksul kimse
MESKUN İçinde oturanları olan yer İnsan bulunan şenlenmiş yer
MESKUR Sarhoş olan
MESKUT Söylenmemiş Sükut edilmiş Hakkında bir şey söylenmemiş
MESL (C: Mislân) Yer yarığı
MESLAH Mezbaha Davar kesilen yer
MESLAH (C: Mesâlih) Tulu decek yer, doğacak yer * Bir şey gözetecek yüksek yer
MESLAHA Sınır kalesi Derbent
MESLEB Zorla birşey alınan yer Zorla alma yeri
MESLEBE (C: Mesâlib) Eksik, kusur, noksanlık, ayıp
MESLEC Karlık
MESLEK Yol Usul Gidiş * San´at Geçim için tutulan yol * Sistem * Mezheb Mâneviyatta tutulan yol(Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var Fakat "yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur $ sırrınca insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez M)
MESLEK-İ MÜTEASSİFE Sapık meslek
MESLEKÎ (Meslekiyye) Meslekle alâkalı Mesleğe ait
MESLES (C: Mesâlis) Üçer üçer olmak * Üç kıllı tanbur
MESLU´ Vücudunda ur bulunan kimse
MESLUB Selbedilmiş Soyulmuş Alınmış Giderilmiş
MESLUB-ÜL AKL Aklı alınmış Deli
MESLUB-ÜŞ ŞUUR Anlayışsız, idraksiz, şuursuz
MESLUC Yutulmuş, bel´olunmuş
MESLUFE Düzelmiş yer * Kabuksuz arpa ve buğday
MESLUH Derisi yüzülmüş Teslih edilmiş
MESLUK Kaynamış
MESLUL Çekilmiş Kınından çıkmış kılınç * Din uğruna kendini fedâ eden kahraman * Tıb: Verem
MESLUS Deli, divane
MESLUS Üç kat olan nesne * Üçte biri alınmış
MESLUT Mağlub Yenilmiş * Zayıf, cılız, arık
MESLUT Kemiği üzerinden eti sıyrılmış * Tıraş edilmiş Yontulmuş
MESMEL Sığınacak yer
MESMESE Karıştırmak
MESMESE (MİSMÂS) Karışık ve mültebis olmak
MESMU´ Dinlenilen İşitilen * Duyulmuş İşitilmiş
MESMUA Duyulmuş Kulakla dinlenmiş olan
MESMUÂT İşitilenler Duyulanlar
MESMUD Fukarânın çok istemesinden vere vere hiç birşeyi kalmayan kimse
MESMUM Zehirlenmiş Ağu katılmış Zehirli
MESMUMEN Zehirli olarak Zehirlenmiş olarak
MESMUR Cismen ufak olmakla beraber, sinirleri kuvvetli olan adam
MESMUS Zehirli
MESNA İkişer ikişer * Derenin büklüm ve boğaz yeri * Çalgının ikinci teli
MESNA Bevlini tutmaya kadir olmayan kadın (Müz: Emsen)
MESNED Dayanacak yer, nokta * Mertebe Makam * Destek
MESNED-İ MEŞİHAT Şeyhül-islâmlık mertebe ve mevkii
MESNEDNİŞİN f Bir mesned veya makamda bulunan
MESNEVÎ İkilik manzume Her beyti ayrı kafiyeli olan manzume
MESNEVÎ-İ NURİYE Aslı Arapça olup, sonradan tercemesi de yapılmış olan Risale-i Nur Külliyatı´ndan bir eserdir
MESNEVÎ-İ ŞERİF Mevlâna Celaleddin-i Rumî´nin meşhur farsça olan eserinin ismi (Bak: Mevlâna Celaleddin-i Rumî)
MESNEVİYYAT (Mesnevî C) Mesnevi tarzında yazılmış olan eserler
MESNUN Sünnet olan Sünnet olmuş olan * Âdet edilen şey * Bilenmiş bıçak * Üzerinden ömürler geçmiş olan * Şekillendirilmiş * Kalıba dökülmüş * Kokusu değişmiş
MESRA Gece vakti yola çıkma
MESRA(T) Çok olmak Çok olacak yer
MESRAH (C: Mesârih) Çayırlık, otlak, mer´a
MESRAT Adet çokluğu
MESREBE (C: Mesârib) Deve ve koyun sürülerinin çayırlık, mer´a, otlakları * Vücudda karından göğüse kadar olan kıllı yer
MESRECE Gece kandili konulan şişe
MESRUBE Uzun saç * Saç kesecek âlet
MESRUD f Sihir, efsun, büyü
MESRUD (Serd den) Söylenmiş, bilidirilmiş, mezkur Serdolunmuş
MESRUDAT (Mesrud C) Söylenenler Bildirilmiş olan şeyler
MESRUDE Ulaştırmak * Zırh halkalarının birbirine girmesi
MESRUE Çekirgenin yumurtasını döktüğü yer
MESRUK Çalınmış, sirkat edilmiş olan
MESRUR Sevinçli Sürurlu Meserretli Merâmına ermiş
MESRURİYET Sevinçlik Sürur içinde oluş Dileğine ermiş olanın hâli
MESS Yapışmak, değmek, dokunmak * Meydana gelmek
MESS-İ HÂCET Lüzum görülme, iktiza etme, gerekme
MESSAH Ölçü âletleriyle arazi ölçen Mühendis * (Mesh den) Uğuşturan, mesheden Masaj yapan Dellâk
MEST Adamın elini deve karnında yavrunun yattığı yere sokması * Bağırsak içinde iken sıvayıp çıkarmak
MEST Ayakkabı * Sarhoş Aklı başında olmayan Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır
MEST-İ ELEST Elest meclisinde hitab-ı İlahî ile mest olan
MEST-İ HARAB Çok sarhoş olmuş kimse
MEST-İ MÜDAM Her zaman, devamlı sarhoş
MEST-İ SERŞAR Haddinden fazla sarhoş, çok sarhoş
MEST-İ TEMAŞA Seyretme sarhoşu Bakıp seyretmekten sarhoş gibi olan
MESTAN (Mest C) f Sarhoşlar
MESTANE Sarhoşcasına Sarhoş bir kimseye yakışır surette
MESTÎ f Sarhoşluk
MESTÎ-ÂVER f Bayıltıcı, sarhoş edici
MESTÎ-BAHŞ f Sarhoşluk veren, sarhoş edici Bayıltıcı
MESTUR Örtülmüş Setredilmiş Gizlenmiş (Bak: Tesettür)
MESTUR Satırlanmış Çizilmiş Yazılmış
MESTURE Örtülü kadın İslâmiyetin emrettiği şekilde örtülmesi farz olan yerlerini örtmüş olan kadın (Bak: Tesettür) * Gizli tutulan resmi işlerde harcanmak için hükümetin emrine verilen para (Buna tahsisat-ı mesture de denir)
MESUBAT (Mesube C) İyiliğe karşı Allah (CC) tarafından verilen mükâfatlar
MESUBE (C: Mesubât) İyiliğe karşı Cenab-ı Hakk´ın vereceği mükâfat
MESUBE (MUSİBE) (C: Mesâyib) Belâ, zahmet * Mekruh emir
MES´UD Saadetli, iman ehli olan, bahtiyar Mutlu
MES´UDANE f İman ehline, bahtiyar olana yakışır halde Saadetlice Cenab-ı Hakk´ın emrine, rızasına uygun şekilde Sevinçli ve ferahlıkla
MES´UDİYET Mes´udluk, kutluluk, bahtiyarlık
MESUK (Sevk den) Sevkolunan İleri sürülen, yollanan Gönderilen
MESUK-U LEHU-L-KELÂM Kelâmın söyleniş gayesi, garazı ve maksadı
MESUK-UN LEH Bir mânaya sevk olan, mânaya göre söylenen söz Asıl mevzu (siyaka doğru) ve maksad için söylenen söz
MES´UL Yaptığı iş ve hareketlerden hesap vermeğe mecbur olan Mes´uliyetli Bir işin idâresi kendisine âit olan * Ceza verilmiş olan
MESULAT Azab, ukubet Cezâ çekme
MESULE (C: Mesulât) Azap vermek, eziyet etmek * Hayvanı oka nişan edip atmak yahut diri iken bir tarafını kesmek
MES´ULİYET Mes´ul olma hâli Yaptığı iş ve hareketten hesap vermeğe mecbur oluş
ME´SUM Günahlı, suçlu, maznun
ME´SUR Esir edilmiş * Hürriyeti alınmış olan
ME´SUR(E) Ecdaddan rivayet edilen * Meşhur * İtibarlı Beğenilmiş olan * Rivayet yolu ile öğretilmiş meşhur ve mühim haberler * Bir kılınç ismi
MESUS Yavan su * Panzehir taşı
MESÜNN (Mesünniyyet) Yaşlı olmak (Bak: Müsinn)
MESV Mürr dedikleri acı yemen zamkı
MESVA (Mesâvi den) Mesken, hane, ev, me´va Yurt
MESVERE (C: Mesâvir) Minder
MEŞ´ Kesbetmek, kazanmak * Toplamak, cem´etmek Davar sağmak
MEŞA Havuç
MEŞA´ Duyulan, intişar eden, açıklanan, yayılan Etrafa yayılmış olan * Bölünmeyip ortaklaşa kalmış olan Müşterek olan
MEŞA´ Evlad çokluğu
MEŞ´AB Yol, tarik
MEŞACİR (Meşcer ve Meşcere ve Meşcire C) Koruluklar, ağaçlık yerler
MEŞAD Mukavemet ve galebe yeri
MEŞAET Taleb etme, isteme, dileme, arzulama
MEŞAGİL Meşguliyetler İşler Meşgaleler
MEŞAGİL-İ DÜNYEVİYE Dünyâ meşgaleleri
MEŞAGİL-İ KESÎRE Aşırı meşguliyetler
MEŞAGİL-İ UHREVİYE Ahirete ait çalışmalar Din için yapılan çalışmalar
MEŞAHAT (Bak: Müşahha)
MEŞAHİD Meşhedler Şehidlikler * İnsanların toplanacağı yerler
MEŞAHİR Meşherler Teşhir olunan yerler
MEŞAHÎR Meşhurlar Çok kimselerce tanınanlar
MEŞAHİR-İ ÜDEBÂ Meşhur edibler
MEŞAÎ Meşşaiyyundan olan kimse (Bak: Meşşaiyyun)
MEŞAİL (Meş´al ve Meş´ale C) Meşaleler
MEŞAİM (Meşime C) Dölyatakları, ana rahimleri
MEŞAÎM (Meş´um C) Uğursuz olan şeyler Meş´um şeyler
MEŞAİN (Şeyn C) Kabahatler, ayıp ve lekeler
MEŞAİR (Meş´ar C) Beş duygu, his Hasseler * Akıl ve vahiy * Hacı olmadan evvel durulması lâzım gelen mühim makamlar
MEŞAİYYUN (Bak: Meşşâiyyun)
MEŞAKİ (Mişkât C) İçerisine lâmba, kandil gibi şeyler koymak üzere duvarda yapılan küçük hücreler, oyuklar
MEŞÂKK Eziyetler Sıkıntılar Meşakkatler Mihnetler
MEŞÂKK-I HAYAT Hayatın meşakkat, zahmet ve sıkıntıları
MEŞÂKKA Muhalefet ve adâvet etmek Karşı gelip düşmanlık yapmak
MEŞAKKAT Zahmet Sıkıntı Güçlük Zorluk (Bak: Himmet)
MEŞ´ALE Aydınlatıcı âlet Lâmba, kandil Ucunda ateş yanan değnek
MEŞ´ALE-İ DİL Gönül meş´alesi
MEŞ´ALKEŞ f Meş´aleci
MEŞAMM (şemm den) Koku alacak yer Burun Geniz
MEŞ´AR (C: Meşâır) Bilecek yerHasse Duygu * Hacıların ziyaret ettikleri yerler
MEŞ´AR-ÜL HARAM Hac zamanında ziyaret edilecek muayyen yer Cebel-i Kuzah, Müzdelife´de bir yerin ismi
MEŞARE Bostan Tarla * Çiftçiler arasında meşhur olan tahta yer
MEŞARIK Güneşin doğduğu taraflar Şark tarafları
MEŞARİ´ Caddeler Doğru ve açık yollar * Su akan oluklar
MEŞARİB Meşrebler Mizaclar Tabiatlar Huylar * Fehimler Anlayışlar Ahlâklar * Su içecek şeyler Maşrabalar * Köşkler
MEŞARİT (Mişrat C) Keskin bıçaklar Ameliyatta kullanılan keskin hekim bıçakları
MEŞAŞ Beyaz servi
MEŞATÎ (Meştâ C) Kışlıklar Kış mevsiminde barınılacak yerler
MEŞAVÎZ (Mişvâz C) Sarıklar
MEŞAYİH Şeyhler Pirler İhtiyarlar
MEŞBU´ Tok Doymuş Kanmış
MEŞBUB (C: Meşâbib) İki ayağı beyaz olan at * Güzel nesne
MEŞC Karıştırmak Haltetmek
MEŞCER (Meşcere) Ağaçlık yer, koru, şeceristan
MEŞCUC Yüzü gözü yaralanmış olan
MEŞCUN Yarılmış
MEŞDEN (C: Meşâdin) Buzağısı büyük olup anasından müstağni olan dişi geyik
MEŞDUD (Meşdude) Kuvvetlice bağlanmış olan Sıkıca bağlı Sıkı
MEŞDUH Şaşkın, şaşırmış Ürküp korkmuş
MEŞE Bir cins ağaç Odunu sert, sağlam ve parlak olur
MEŞEGÂH f Meşelik Meşe ağaçlarının bulunduğu yer
MEŞ´EME Sol taraf Sol * Kötü Uğursuz
MEŞERE Dış kısım
MEŞERRE Eyerin içine konulan yastık
MEŞFER (C: Meşâfir) Sarkık hayvan dudağı
MEŞFU´ Müşterek sınırlı gayrimenkul
MEŞGALE İş Meşguliyyet Boş durmayış
MEŞGEL f Yol kesen, haydut, şaki, eşkiyâ
MEŞGUF(E) (Şagaf dan) Âşık, tutkun Sevgi ve aşk yüzünden deli olmuş
MEŞGUL (Şugl den) Bir işle uğraşan * Dalgın * Doldurulmuş, tutulmuş, işgal olunmuş
MEŞGULİYET Meşgul olma, bir iş yapma * Uğraşılan ve meşgul olunan şey
MEŞHED Bir kimsenin şehid düştüğü yer Şehidlerin mezarlığı olan yer * İnsanların cemaat olarak hazır olacakları yer * Şehâdet yeri Hz Hüseyinin (RA) Kerbelâdaki şehid düştüğü yer * İranda bir şehir adı
MEŞHER Teşhir yeri Gösterme yeri Sergi
MEŞHER-İ A´ZAM Büyük teşhir yeri Ahiret meydanı Haşir meydanı
MEŞHERGÂH f San´at-ı İlâhiyyenin gösterildiği yer, yeryüzü * Teşhir yeri Sergi
MEŞHUD Görünen Şehadet edilen * Resul-u Ekrem´in (ASM) dünyaya teşrifinden ve risaletinden önce meleklerce ve enbiya hazerâtının dilinde nübüvvet ve risaletlerine şehâdet edilmiş olduğundan kendilerine verilen bir isim * Suç üstü yakalanan * Göz ile görülmüş * Cuma günü * Kıyâmet günü
MEŞHUDÂT Görünenler Seyredilenler Hislerimizle ve gözlerimizle görüp bildiğimiz ve bazı evliyanın keşfen gördükleri("Fütuhât-ı Mekkiye" sâhibi Muhyiddin-i Arab (KS) ve "İnsan-ı Kâmil" denilen meşhur bir kitabın sâhibi Seyyid Abdülkerim (KS) gibi evliyâ-i meşhure, küre-i arzın tabakat-ı seb´asından ve Kaf Dağı arkasındaki Arz-ı Beyzâdan ve Fütuhatta Meşmeşiye dedikleri acâibden bahsediyorlar "Gördük" diyorlar Acaba bunların dedikleri doğru mudur Doğru ise; halbuki, bu yerlerin yerde yerleri yoktur Hem coğrafya ve fen onların bu dediklerini kabul edemiyor Eğer doğru olmazsa, bunlar nasıl veli olabilirler Böyle hilâf-ı vâki ve hilâf-ı hak söyleyen nasıl ehl-i hakikat olabilir Elcevap: Onlar ehl-i hak ve hakikattırlar; hem ehl-i velâyet ve şuhuddurlar Gördüklerini doğru görmüşler, fakat ihâtasız olan hâlet-i şuhudda ve rü´ya gibi rü´yetlerini tâbirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için, kısmen yanlıştır Rüyadaki adam kendi rü´yasını tâbir edemediği gibi, o kısım ehl-i keşf ve şuhud dahi rü´yetlerini o halde iken kendileri tâbir edemezler Onları tâbir edecek, "Asfiyâ" denilen verâset-i nübüvvet muhakkikleridir Elbette o kısım ehl-i şuhud dahi, Asfiya makamına çıktıkları zaman, Kitab ve Sünnet´in irşadiyle yanlışlarını anlarlar, tashih ederler; hem etmişlerŞu hakikatı izah edecek şu hikâye-i temsiliyeyi dinle Şöyle ki:Bir zaman ehl-i kalb iki çoban varmış Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar Kaval tâbir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı Birisi "uykum geldi" deyip yatar Uykuda bir zaman kalır Ötekisi yatana dikkat eder, bakar ki; sinek gibi bir şey, yatanın burnundan çıkıp, süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır Der ki: "Ey arkadaş! Acib bir rü´ya gördüm" O da der: "Allah hayır etsin, nedir " Der ki: "Sütten bir deniz gördüm Üstünde acib bir köprü uzanmış O köprünün üstü kapalı, pencereli idi Ben o köprüden geçtim Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altun dolu bir hazine gördüm Acaba tâbiri nedir "Uyanık arkadaşı dedi: "Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır O köprü de, şu kavalımızdır O başı sivri meşelik de şu gevendir O mağara da, şu küçük deliktir İşte kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim" Kazmayı getirir O gevenin altını kazdılar İkisini de dünyada mes´ud edecek altunları buldularİşte, yatan adamın gördüğü doğrudur, doğru görmüş, fakat rü´yâda iken ihâtasız olduğu için tâbirde hakkı olmadığından, âlem-i maddi ile âlem-i mâneviyi birbirinden farketmediğinden, hükmü kısmen yanlıştır ki, "Ben hakiki maddi bir deniz gördüm" der Fakat uyanık adam, âlem-i misâl ile âlem-i maddiyi farkettiği için tâbirde hakkı vardır ki, dedi: "Gördüğün doğrudur, fakat hakiki deniz değil; belki şu süt kâsemiz senin hayâline deniz gibi olmuş; kaval da köprü gibi olmuş ve hâkezâ" Demek oluyor ki: Alem-i maddi ile âlem-i ruhâniyi birbirinden farketmek lâzım gelir Birbirine mezcedilse, hükümleri yanlış görünür Meselâ: Senin dar bir odan var; fakat dört duvarını kapayacak dört büyük âyine konulmuş Sen içine girdiğin vakit, o dar odayı bir meydan kadar geniş görürsün Eğer desen: "Odamı geniş bir meydan kadar görüyorum" doğru dersin Eğer "Odam bir meydan kadar geniştir" diye hükmetsen, yanlış edersin Çünki, âlem-i misâli, âlem-i hakikiye karıştırırsınİşte Küre-i Arz´ın tabakat-ı seb´asına dâir, bâzı ehl-i keşfin, Kitab ve Sünnet´in mizaniyle tartmadan beyan ettiği tasvirat, yalnız coğrafya nokta-i nazarındaki maddi vaziyetten ibâret değildir Meselâ, demişler: "Bir tabaka-i Arz, cin ve ifritlerindir Binler sene genişliği var" Halbuki bir-iki senede devredilen küremizde, o acib tabakalar yerleşemez Fakat âlem-i mâna ve âlem-i misâlde ve âlem-i berzah ve ervâhda küremizi bir çamın çekirdeği hükmünde farzetsek, ondan temessül ve teşekkül eden misâli şeceresi, o çekirdeğe nisbeten koca bir çam ağacı kadar olduğundan, bir kısım ehl-i şuhud, seyr-i ruhânilerinde, Arz´ın tabakalarından bâzılarını âlem-i misalde pek çok geniş görüyorlar; binler sene bir mesafe tuttuklarını görüyorlar Gördükleri doğrudur; fakat âlem-i misâl sureten âlem-i maddiye benzediği için, iki âlemi memzuç görüyorlar; öyle tâbir ediyorlar Alem-i sahveye döndükleri vakit, mizansız olduğu için, meşhudatlarını aynen yazdıklarından hilâf-ı hakikat telâkki ediliyor Nasıl küçük bir âyinede büyük bir saray ile büyük bir bahçenin vücud-u misaliyeleri onda yerleşir Öyle de: Alem-i maddinin bir senelik mesafesinde, binler sene vüs´atında vücud-u misâli ve hakaik-ı mâneviye yerleşirHATİME : Şu mes´eleden anlaşılıyor ki: Derece-i şuhud, derece-i imân-ı bilgaybdan çok aşağıdır Yâni: Yalnız şuhuduna istinad eden bir kısım ehl-i velâyetin ihâtasız keşfiyatı, verâset-i nübüvvet ehli olan Asfiya ve Muhakkikinin şuhuda değil, Kur´ana ve vahye, gaybi fakat sâfi, ihâtalı doğru hakaik-ı imâniyelerine dâir ahkâmlarına yetişmez Demek bütün ahval ve keşfiyatın ve ezvak ve müşâhedatın mizânı: Kitab ve Sünnettir Ve mehenkleri, Kitab ve Sünnetin desâtir-i kudsiyeleri ve Asfiya-i Muhakkikînin kavanin-i hadsiyeleridir M)
MEŞHUDİYYET Gözle görüş şâhid oluş şâhidlik
MEŞHUM Cesaretli Sözü geçer kimse Zeyrek Zeki Akıllı * Korkmuş Korkutulmuş * Çok güzel hareketli at
MEŞHUN Doldurulmuş Dolu Dopdolu
MEŞHUN-U MESÂRR Sevinçler ve zevklerle dolu
MEŞHUR Tanınmış, herkesin bildiği Çoklarının bildiği
MEŞHURAT (Meşhur C) Şöhret kazanmış ve meşhur olmuş kimseler Şöhretliler
MEŞHUR HADİS VEYA HADİS-İ MEŞHUR Asr-ı evvelde, Ahâdi hadis kabilinden iken ikinci asırda iştihar edip, kizb üzerine ittifakları aklen tecviz olunmayan bir cemaat tarafından rivâyet olunan hadis İlm-i yakin derecesinde karib bir surette kalbe itmi´nan verir
MEŞÎ Yürüyüş Gidiş Doğru yola gitmek
MEŞÎB İhtiyarlık Yaşlılık Saç ağarması
MEŞÎD Harçla yapılmış sağlam bina Sıvanmış bina
MEŞİET Meşiyyet Dilemek İrade Arzu Matlub Murad İstek
MEŞİET-İ HÂSSA-İ İLÂHİYYE Allah´a ait, O´na mahsus meşiet, dilek, arzu ve işler
MEŞİH Göğsü çukur, kanbur
MEŞİHAT Mürşidlik, şeyhlik * Eskiden İstanbul´da din işlerini tedvir eden Osmanlı Devletinin Diyanet İşleri Dairesi
MEŞİHAT-I İSLÂMİYYE İslâmî işlerin ilmî mes´eleleri ile uğraşan devlet dairesi(Zaman gösterdi ki, hilâfeti temsil eden şu Meşihat-ı İslâmiyye, yalnız İstanbul ve Osmanlılara mahsus değildir Umum İslâma şâmil bir müessese-i celiledir Bu sönük vaziyetle, değil koca âlem-i İslâmın, belki yalnız İstanbul´un irşadına da kâfi gelmiyor Öyle ise, bu mevki öyle bir vaziyete getirilmelidir ki, âlem-i İslâm ona itimad edebilsin Hem menba´, hem ma´kes vaziyetini alsın Âlem-i İslâma karşı vazife-i diniyesini hakkiyle ifa edebilsinEski zamanda değiliz Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferid bir şahıs olabilirdi Onun fikrini tashih ve tadil ederdi Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır Hâkim, ruh-u cemaatden çıkmış, az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı mânevidir ki, şûralar o ruhu temsil ederşöyle bir hâkimin müftüsü de ona mücanis olup, bir şura-yı âliye-i ilmiyeden tevellüd eden bir şahs-ı mânevi olmak gerektir Tâ ki, sözünü ona işittirebilsin Dine taalluk eden noktalardan, sırat-ı müstakime sevkedebilsin Yoksa ferd dâhi de olsa, cemaatin ferd-i mânevisine karşı sivri sinek kadar kalır Şu mühim mevki, böyle sönük kalmakla, İslâmın ukde-i hayatiyesini tehlikeye maruz bırakıyorHatta diyebiliriz, şimdiki za´f-ı diyânet ve şeair-i İslâmiyetteki lâkaydlık ve içtihadâtdaki fevza, Meşihatın za´fından ve sönük olmasından meydan almıştır Çünkü, haricde bir adam re´yini, ferdiyete istinad eden meşihate karşı muhafaza edebilir Fakat böyle bir şûraya istinad eden bir şeyhülislâmın sözü, en büyük bir dâhiyi de, ya içtihadından vazgeçirir, ya o içtihadı ona münhasır bırakırHer müstaid çendan içtihad edebilir Lâkin içtihadı o vakit düstur-ul-amel olur ki, bir nevi icma´ veya cumhurun tasdikine iktiran eder Böyle bir Şeyh-ül-islâm mânen bu sırra mazhar olur Şeriat-ı garrada dâima icma´ ve rey-i cumhur, medar-ı fetva olduğu gibi, şimdi de fevza-i âra´ için, böyle bir faysala lüzum-u kat´i vardır RN)
MEŞİK İnce uzun nesne * Giyilmiş kaftan
MEŞİM Benli kimse
MEŞİME (C: Meşâim) Dölyatağı, ana rahmi
MEŞİYYET (Bak: Meşiet)
MEŞK Yazı örneği Öğretici yazı * Bir şeyi uzatmak * Uzun uzun yazmak * Bilmeyene bir şeyi öğretmek * Sür´at, hız
MEŞK f Kırba Tulumdan yapılmış su kabı
MEŞKA Fark edip ayıracak yer
MEŞKÂ şikâyet etmek
MEŞKÛ Şikâyet etmek
MEŞKUK Yarılmış Yarık
MEŞKUK şekli, şüpheli Kendinden şüphe edilen
MEŞKUKİYET Şüphelilik Şüpheli oluş
MEŞKUL Ön ayaklarıyla arka ayağının birisi bileklerine varana kadar beyaz olan at
MEŞKUR Şükre lâyık olan Teşekküre ve kendine şükredilmeğe lâyık olan Kendine şükür arzolunan Az şükredene çok ihsan eden
MEŞKÜVV Kendinden şikâyet olunan
MEŞLAH Meşlehe Maşlah Altı üstü bir olan ve kol yerine yarıkları bulunan bir çeşit elbise
MEŞMEŞİYE Tas: Âlem-i gaybdan veya âlem-i misalden bir âlem Bazı evliyanın keşfen müşahede ettikleri bir yer (Bak: Meşhudât)
MEŞMUL (Şümul den) Kaplanmış, şümullenmiş, etrafı çevrilmiş * Bir şeyin içinde bulunan
MEŞMULE şarap
MEŞMUM Koklanmış * Itır ve misk gibi güzel kokulu olan şey
MEŞN Kamçı ile vurmak * Deri yüzmek
MEŞNU´ Çirkin kimse * Buğzolunmuş
MEŞNUF Uzun başlı at
MEŞRA´ Yol Rah Tarik * Su oluğu
MEŞREB Huy Yaradılış Adet Ahlâk * Gidiş * İçmek İçilecek yer * Fehmetmek * Mânevi haz ve feyz alınan yer ve yol
MEŞREBE (C: Meşârib) Maşrapa
MEŞREF İyi kılıçlar işlenir bir köyün adıdır
MEŞREKA Güneşte oturacak yer
MEŞRIK Güneş doğacak cihet Gündoğusu Doğu Şark ciheti * Şems-âbâd, güneşi bol yer Kış vakti ısınmak için güneşe karşı oturacak yer * Tövbe kapısının adı
MEŞRIK-I NUR Nurun kaynağı Nurun geldiği cihet
MEŞRIK-I TULU´ Işığın, nurun geldiği şark ciheti
MEŞRU´ Doğru Hak Şeriatın kabul ettiği Haram ve yanlış olmayan
MEŞRUA Şeriatın kabul ettiği hâl Yapılması serbest olup, haram olmayan Allah´ın (CC) kanununda müsaade edilen Şeriatça yapılması günah olmayan
MEŞRUAT (Meşru C) Hak ve meşru olan şeyler Haram ve yasak olmayan şeyler * Şeriatla alâkalı şeyler
MEŞRUB (Şürb den) İçilecek şey * İçilmiş, şürbedilmiş
MEŞRUBAT İçilen şeyler Herhangi bir içilecek şey Şarap ("Hamr" denen içkiye de şarap denir)
MEŞRUBE İçine yiyecek veya elbise koyup sakladıkları yer
MEŞRUH Şerh olunmuş Anlatılmış Açıklanmış İzah olunmuş
MEŞRUHÂT Açıklama ve izahlar
MEŞRUİYYET Meşruluk Meşru´ olma Kanuna, şeriata uygun bulunma Yasak olmayış
MEŞRUM Yarılmış
MEŞRUT Şartlı Şart ile bağlı
MEŞRUTA Bir kimseye veya bir zümreye bırakılmış, bazı şartlara bağlı oluş * Sahibi tarafından veresesine satılmamak şartiyle bırakılmış ev vesaire
MEŞRUTÎ Bir şahıs veya millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi
MEŞRUTİYYET Bir hükümdarın başkanlığı altında millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi
MEŞŞ Elini bez ile silmek * Bir şeyi aldıktan sonra yine almak * Davarın sütünü sağıp bazısını koymak
MEŞŞAİYYUN Meşşâiler Derslerini gezerek veren, peygamberlere uymayarak yalnız akıl ve fikir ile hakikatı bulmaya çalışan ehl-i dalâlet Dinsizlik yolunu açanlar, sadece akla itimad eden ve vahye tâbi olmayan imânsızlar (Bak: İşrakiyyun)
MEŞŞAT(A) Tarak yapan, tarakçı * Süsleyen, tarayan
MEŞT Baş tarama * Tarak
MEŞTA (C: Meşâti) (Şitâ dan) Kış mevsiminde barınılacak yer Kışlık otlak, kışla
MEŞTAT (C: Meşâti) Kışlak
MEŞTUM Şetm olunmuş Sövülüp sayılmış
MEŞUB Karışmış
MEŞUK Âşık, tutkun
MEŞUM Vücudu benekli adam
MEŞ´UM Kötü Uğursuz Bedbaht
MEŞ´UMÂNE f Kötü bir şekilde Bedbahtcasına
MEŞ´UN Dağınık saç
MEŞ´UR Bir şeyi iyice idrak eylemek * Şuurlu Kendini bilen * Tanımak
MEŞ´URAT (Meş´ur C) şuur hâlinde geçmiş şeyler
MEŞUŞ Mendil
MEŞÜVV Müshil
MEŞVERET Danışma Konuşup anlaşma Fikir edinmek için konuşup görüşme Görüşme meclisi (Bak: istişâre)
MEŞY Yürüme
MEŞY-İ ASKERÎ Asker yürüyüşü Askerî yürüyüş
MEŞYEN Yayan olarak, yürüyerek
MEŞYUHA Yavşan otunun yetiştiği yer
MEŞYUM Bedeninde beni olan, benli adam

Alıntı Yaparak Cevapla