Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi



T Harfi

TÂR f Karanlık * Tel Saç teli * Tepe * İplik
TÂR-I ANKEBUT Örümcek ağı
TÂR-I ZÜLF Saç teli
TARA f Yıldız
TARAB Sevinçlik Şenlik Şâdlık
TARAB-EFSÂ f Neşe ve ferahlığı artıran
TARAB-ENDUZ Ahenk kazanan
TARAB-GÂH f Coşkunluk ve sevinç yeri
TARAB-NÂK f Sevinçli, neşeli, coşkun
TÂRÂC f Yağma, talan, çapul * Yağmalama, talan etme
TÂRÂC-GER f Yağmacı, çapulcu
TÂRÂC-KERDE f Yağmalanmış, talan edilmiş
TARAF Yan, yön * Yer, memleket, ülke Kıt´a * Taraftarlık, sahip çıkmak, korumak * Aralarında anlaşmazlık bulunan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
TARAFDAR f Birinin tarafını tutan, bir tarafı tutan, bir tarafı kayıran
TARAFDARÎ f Kayırıcılık, taraftarlık
TARAFEYN İki taraf İki nihayet * Dâvada karşılıklı iki hasım Her iki taraf
TARAFGİR f Taraf tutan Taraflardan birine sahip çıkan
TARAH Uzak mekân
TARAH (C: Etrâh) Tasa, keder, hüzün, melâlet
TARAHHUM (Bak: Terahhum)
TARAİF (Tarife C) Az bulunur şeyler
TARAİK (Tarikat C) Tarikatlar, meslekler
TARAK Bulutların bir yere toplanması * Aynı cinsten olan şeylerden bazısı bazısının üstünde olması
TARAN f Karanlık
TARANCİBİN Kudret helvası
TARARET Semizlik, besililik, şişmanlık
TARAS İzdihamlık, çok kalabalık
TARASRUS Katı olmak, şiddetlilik * Sağlam olmak
TARASSUD Bir şeyi çok dikkat ederek gözetleme İntizar üzere olma Gözetleme
TARASSUDÂT (Tarassud C) Gözlemler, tarassutlar, gözetlemeler
TARAT f Çapul, yağma, talan
TARATUN Fârisî dilince söyleşmek Farsça konuşmak
TARAVET Tazelik Körpelik
TARAVET-DÂR (Terâvettar) f Tâzece, eskimemiş, tâze
TARAYYUH Zayıflık, süstlük
TARAZİ Hoşnutlaşmak
TARAZRUZ (Taş) Parça parça olmak
TARAZÜM Üzümü ekmekle yemek
TARD Sürme, kovma, uzaklaştırma * Mektebden veya vazifeden uzaklaştırma Hizmetten çıkarma
TARDETMEK Kovmak, def etmek, uzaklaştırmak
TARDİN Kaftana yen etmek
TARDİYE Allah râzı olsun demek (Bak: Tarziye)
TARDİYE Red olundurmak
TARE Defa, kerre
TARED Irak etmek, uzaklaştırmak * Sürüp reddetmek
TAREK f Tepe Başın tepesi
TAREM Dam, kubbe, künbet Sakf Satıh
TAREŞ Sağırlık
TARETEN Bir kere veya bazı defa
TÂRETEN UHRÂ Bir kere daha, başka bir kere daha
TAREYAN Oluverme, geliverme, birdenbire çıkma
TARF Göz, bakış, nazar Göz ucu * Soyu temiz kimse * Her şeyin nihayeti, sonu * Göz kapaklarını yummak veya oynatmak * Göze bir şey dokundurmakla yaşartmak * Koz: Menazil-i Kamer´den bir menzil adı (Kamer menzillerinden birisinde aslanın alnını teşkil eden dört yıldızdan ikisi aslan gözüne benzetildiğinden bu menzile de "Tarf" denilmiştir Bu iki yıldız daha evvel doğarlar)
TARFA Ilgın ağacı
TARFE Göz kapağının bir defa kapanıp açılması * Göz kırpmak * Bir yıldız ismi * Ayın bir menzili
TARFET-ÜL AYN Göz kapağının bir kere açılıp kapanması kadar geçen kısa ân
TARFES Kum yığını
TARH Uzaklaştırmak * Vaz´ etmek * İndirmek * Bırakmak, elinden atmak * Yerleştirmek * Temel bırakmak * Mat: Çıkarma
TARH-I ESAS Temel atmak
TARH-EFGEN f Düzenleyen, kuran, tertib eden * Temel kuran, bina yapan
TARH-ENDAZ f Temel atan Düzenleyen, tertib eden
TARHİB "Merhaba" demek
TARHUN (C: Tarâhin) Tarhun otu
TÂRIK Gece gelen kimse * Zulmette hâsıl olan belâ ve musibetler * Parlak yıldız * Sabah yıldızı (Zühre)
TÂRIK SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 86 Suresinin ismidir Mekkîdir
TARIM (TARİME) (C: Tıram) Kara çadır
TARÎ (Taravet den) Taze, taravetli
TARÎ Karanlık, meçhul
TARÎ (Tarâ dan) Birdenbire çıkan, ansızın görünen
TA´RİB Bir kimseden söz nakletmek * Çirkin etmek * Arabî olmayan kelimeyi arabi lügatına nakletmek
TA´RİC Meyletmek, eğilmek * Bir nesne üzerinde durmak * Çıkıntı Tümsek peyda etme
TARİD (Tard dan) Kovan, çıkartan, süren, tardeden
TA´RİD Kaçmak * Gitmek
TARİD Kovulmuş, uzaklaştırılmış, sürülmüş, çıkarılmış * Bir kimsenin birinci çocuğundan sonra doğan ikinci çocuğu
TARİDE Arap çocuklarına mahsus bir oyun * Okları cilâ edip parlattıkları ağaç
TA´RİF (İrfan dan) Bir şeyi belli noktalar ve işaretlerle inceden inceye anlatıp bildirmek, tanıtmak Kavl-i şârih * Bir maddeyi bütünüyle bir ibare halinde anlatmak * Gr: Bir ismi marife etmek * Arafat´ta vakfe yapmak
TA´RİFE Bir şeyi lâzım olduğu şekilde anlatıp bildiren yazı
TARİH Hâdiseye vakit tayin etmek * Vak´anın vukuuna tayin olunan vakit Zaman tesbiti * Geçen hâdiseleri kaydetmekten hâsıl olan ilim * Vak´anın vukuuna vakit tayin eden söz ve makam * Memlekette vâki olan hâdiseleri zamana nazaran tertip ve sırasıyla zikir ve beyan eden kitap
TARİH-İ KADÎM Eski zaman tarihi
TARİH-İ MU´CEM Bir mısra, beyit veya cümledeki noktalı harflerin ebced hesabı ile yekûnunun delâlet ettiği tarih * Edb: Ebced hesabında noktalı harflerin hesap edilerek düşürülen tarih Bir ilmi, müfredâtı ile belirten eser
TARİH-İ UMUMÎ Umumî tarih
TARİH İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne
TARİHNÜVİS (C: Tarihnüvisân) f Tarih yazan Müverrih
TÂRİK Terkeden, vazgeçen, bırakan
TÂRİK-İ DÜNYA Hevâ ve hevesi terkeden Dünyanın fâni olan cihetini terkedip Allah rızası yolunda olan
TÂRİK-ÜS SALÂT Namaz kılmayı terketmiş olan kimse(Çok tembellerden ve târik-üs salâtlardan işitiyoruz; diyorlar ki: Cenab-ı Hakk´ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur´ân´da çok şiddet ve ısrar ile ibâdeti terkedeni zecredip Cehennem gibi dehşetli bir ceza ile tehdit ediyor İtidalli ve istikametli ve adaletli olan ifade-i Kur´âniyeye nasıl yakışıyor ki, ehemmiyetsiz bir cüz´î hataya karşı, nihayet şiddeti gösteriyor Elcevab: Evet, Cenab-ı Hak, senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil Fakat sen, ibadete muhtaçsın; mânen hastasın İbadet ise, mânevi yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde isbat etmişiz Acaba bir hasta, o hastalık hakkında, şefkatli bir hekimin ona nâfi´ ilaçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun Ne kadar mânâsız olduğunu anlarsınAmma Kur´ânın, terk-i ibadet hakkında şiddetli tehdidatı ve dehşetli cezaları ise; nasılki bir Padişah, raiyetinin hukukunu muhafaza etmek için; âdi bir adamın, raiyetinin hukukuna zarar veren bir hatasına göre, şiddetli cezaya çarpar Öyle de; ibadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve mânevi bir zulüm eder Çünkü; mevcudatın kemalleri, Sânia müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadet ile tezahür eder İbadeti terkeden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez Belki de inkâr eder O vakit ibadet ve tesbih noktasında yüksek makamda bulunan ve herbiri birer mektub-u Samedani ve birer âyine-i Esmâ-i Rabbaniye olan mevcudatı âlî makamlarından tenzil ettiğinden ve ehemmiyetsiz, vazifesiz, câmid, perişan bir vaziyette telâkki ettiğinden, mevcudatı tahkir eder; kemalâtını inkâr ve tecavüz eder Evet herkes; kâinatı kendi âyinesiyle görür Cenab-ı Hak, insanı, kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır Her insan için, bu âlemden hususi bir âlem vermiş O âlemin rengini, o insanın i´tikad-ı kalbîsine göre gösteriyor Meselâ; gayet me´yus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudatı ağlar ve me´yus suretinde görür gayet sürurlu ve neş´eli, müjdeli ve kemal-i neş´esinden gülen bir adam; kâinatı neş´eli, güler gördüğü gibi, mütefekkirâne ve ciddi bir surette ibâdet ve tesbih eden adam; mevcudatın hakikaten mevcud ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür gafletle veya inkârla ibadeti terkeden adam; mevcudatı, hakikat-ı kemalâtına tamamiyle zıd ve muhalif ve hatâ bir surette tevehhüm eder ve mânen onların hukukuna tecavüz eder Hem o târik-üs-salât, kendi kendine mâlik olmadığı için, kendi mâlikinin bir abdi olan kendi nefsine zulmeder Onun mâliki, o abdinin hakkını onun nefs-i emmâresinden almak için, dehşetli tehdit eder Hem netice-i hilkatı ve gaye-i fıtratı olan ibadeti terk ettiğinden, hikmet-i İlâhiyeye ve meşiet-i Rabbaniyeye karşı bir tecavüz hükmüne geçer Onun için cezaya çarpılırElhasıl: İbadeti terkeden, hem kendi nefsine zulmeder; -nefs ise, Cenab-ı Hakk´ın abdi ve memlüküdür- hem kâinatın hukuk-u kemalâtına karşı bir tecavüz, bir zulümdür Evet, nasılki küfür mevcudata karşı bir tahkirdir; terk-i ibadet dahi, kâinatın kemalâtını bir inkârdır Hem hikmet-i İlâhiyyeye karşı bir tecavüz olduğundan, dehşetli tehdide, şiddetli cezaya müstahak olurİşte bu istihkakı ve mezkur hakikatı ifade etmek için, Kur´ân-ı Mu´ciz-ül-Beyan; mu´cizane bir surette o şiddetli tarz-ı ifadeyi ihtiyar ederek, tam tamına hakikat-ı belâgat olan mutabık-ı muktezâ-yı hale mutabakat ediyor L)
TARİK f Karanlık
TARÎK Yol Tarz, usûl * Vâsıta Meslek * Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey´et-i mecmuası
TARÎK-İ ÂMM Herkesin geçmesine mahsus yol
TARÎK-İ BERZAHİYE Berzaha giden ve ona ait yol
TARÎK-İ CEHRÎ Açık olarak ve yüksek sesle zikir yapan tarikat (Kadirî gibi)
TARÎK-İ NAKŞÎ Şeyh Bahaüddin Nakşbendî Hazretlerinin kurduğu tasavvuf yolu (Bak: Nakş-bendî)(Tarîk-i Nakşî´de dört şeyi bırakmak lâzım: Hem dünyayı, hem nefis hesabına âhireti dahi maksud-u hakiki yapmamak; hem vücudunu unutmak; hem ucbe, fahre girmemek için bu terkleri düşünmemektir S)
TA´RİK Şaraba biraz su katmak * Kovayı doldurmak * Terletmek * Hastalık veya perhizden dolayı zayıflamak
TA´RİK Ovmak
TARİKAT Yol, manevî yol * Usûl, tarz Hal ü şan (Bak: Müteşeyyih, Seyr-i âfâkî, Tasavvuf)
TARİK-BAHT f Bahtı kara, şanssız, tâlihsiz
TARİM Kalın bulut * Elleri ve ayakları kaba olan kimse
TA´RİR Yere dökmek
TA´RİS Düğün yapma Bir kızı gelin etme
TA´RİS Et kurutmak
TARİS Kavi, kuvvetli
TA´RİŞ Üzüm çubuğuna çardak yapmak * Temel yapmak
TA´RİYE Soyma Çıplaklaştırma
TARİYE Ansızın gelen belâ, dâhiye
TARİZ Cansız, kuru nesne * Meyyit, ölü
TA´RİZ Gizleme, saklama * Sağlamlaştırma * Alıp götürme
TA´RİZ Dokunaklı söz söylemek Kapalıca yapılan sitem Kinâye ile söylemek
TA´RİZÂT (Ta´riz C) Dokunaklı konuşmalar, sözle dokundurmalar, taş atmalar
TARK Vurmak * Dövmek * Yünü ve pamuğu ağaçla vurmak * Bulanık su * İçine deve bevlettiğinden dolayı pislenmiş olan yağmur suyu * Vücuttaki gevşeklik
TAR-MAR (Bak: Tar ü mar)
TARMESE Münkabız olmak
TARR Kesmek * Keskinletmek * Yapmak * (Bıyık) gelmek * Çolak olmak * Düşmek
TARRAKA Gümbürtü
TARRAR Yankesici, hilekâr
TARRİYAN Sepet * Büyük tabak
TARSİ´ (Göz) yaramaz olmak
TARSİ´ Bezemek, süslemek * Sevinç, neşât
TARSİF Birbirine bitiştirip kuvvetlendirme, sağlamlaştırma
TARSİG Vüs´at vermek, genişlik vermek
TARSİN Sağlamlaştırmak Bir şeyi tahkik etmek * Bilmek * Metanet ve cesaret vermek
TARSİNÂT (Tarsin C) Sağlamlaştırmalar
TARSİS (Rasas dan) Kurşunla perçinleme, kurşunlaştırma, sağlamlaştırma * Kadının sadece gözleri görünecek şekilde örtünmesi
TARTABE Keçiyi sağmak için çağırmak
TAR TAR Tel tel İplik iplik
TARTİB Islatma, rutubetlendirme Islatılma * Tâzelik verme * Hoşlandırılma * Hurmanın rutubetli olması
TARTİB-İ LİSAN Güzel bir söz söyleyerek dili mânen tatlılaştırma
TARTİL Saçı yağlamak
TAR Ü MAR f Dağınık, karmakarışık, perişan
TARY Taptaze Çok taze
TARZ Usul, şekil, üslub * Yol Hey´et
TARZE şekil, suret
TARZİM Bir çok şeyi bir yere getirip, toplayıp bir yük yapmak
TARZİYE Pişmanlık duyduğunu anlatarak özür dilemek * Râzı etmek * "Radıyallahü-anh" diyerek duâ etmek
TARZİYE Cübbe veya zırh giymek

Alıntı Yaparak Cevapla