Yalnız Mesajı Göster

İnceden İnceye İstanbull

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnceden İnceye İstanbull



İstanbul Sarnıçları

İstanbul Sarnıçları
İstanbul içerisinde bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar akasu bulunmamasından ötürü, şehrin suyu batıdaki Pınarhisar mevkinden Romalılar tarafından kanallar ve kemerler aracılığı ile getirilmiştir Romalıların yapmış olduğu tesisler Bizans tarafından da kullanılmıştır Ancak bunların ne şekilde ve ne zamana kadar kullanıldığı konusunda tarihi kaynaklarda yeterli bir bilgi bulunmamaktadır Buna rağmen İstanbul'un ilk su yollarının MS123 yıllarında Roma İmparatoru Hadrianus zamanında yapıldığı ve Constantinius I tarafından da geliştirilmiş olduğu da kabul edilmektedir
İstanbul'da Bizanslılar kent dışından gelen suları açık ve kapalı sarnıçlarda toplamışlardır Bunun da nedeni kentin su gereksiniminin karşılanması kadar, çeşitli kuşatmalarda da yararlanmak içindir
Günümüzde halk arasında Çukurbostan ismiyle anılan açık sarnıçlar surların dışındaki kaynaklardan gelen suların toplandığı ve şehre dağıldığı bir nevi havuzlar olarak nitelendirilir Burada toplanan sular, hem dinlendirilir hem de onlardan yararlanılır Burada toplanan suların duvarlara olan basıncını azaltmak için daha çok şehrin yüksek noktalarındaki çukur yerlere yapılmışlardır Roma yapım tekniğine göre yapılan açık sarnıçların duvarları blok taşlar, tuğla ve horosan harçlarla kuvvetlendirilmiştir Günümüze bu sarnıçlardan Aspar, Aitius, Hogios Mokios ve Hebdemon Sarnıcı ulaşabilmiştir
Bizanslıların açık sarnıçları kentin konumu itibariyle her yerde yapılamadığından su ihtiyacını kapalı sarnıçlarla da sağlamışlardır Bu sarnıçlardan büyük bir kısmı hiçbir iz bırakmadan yok olmuşsa da büyük çoğunluğu ayakta ve kullanılmaktadır Kapalı sarnıçlar genellikle dikdörtgen veya kare plan şeklindedirler Bunların üzerleri taş duvarlara dayanan sütunların taşıdığı tuğla kemerler ve tonozlar aracılığı ile örtülmüştür Bu tür sarnıçlar bir takım yapıların altında bulunarak onlara ve halka su sağlamışlardır Ancak, bu tip sarnıçları Bizanslıların mahzenleri ile de karıştırılmamalıdır
İstanbul Açık Sarnıçları:
Aspar Sarnıcı (Fatih)

Yavuz Sultan selim Camisinin güneybatısında, Sultan Selim ve Yavuz Selim Caddeleri arasında uzanan bu sarnıca Bizans kaynakları, kare bahçe anlamına gelen “Xerokipion” ismini vermişlerdir

Sarnıç, Leon I (457-474) zamanında Bizans İmparatorluğunun hizmetine giren got generali Aspar tarafından inşa edilmiş ve bundan dolayı da onun ismiyle tanınmıştır Aspar, 471de Leon Iin emriyle idam edildiğinden, sarnıcın inşa tarihini bundan daha evvelki bir tarihe, büyük olasılıkla 459 veya 460 yıllarına indirmek mümkündür

Bizans kaynaklarına göre, bu sarnıcın civarında Manuel Sarayı, Kaiouma ile St Théodosie ailesinin manastırları bulunmaktadır

Aspar sarnıcının yeri hakkında, dört ayrı fikir ileri sürülmüştür

Chevalier, Andéossy ve Déthier, bu sarnıcın Bodrum Cami yakınında bulunduğunu iddia ederler Fakat bu fikrin kabul edilmesi olanaksızdır Zira, “Chronicon Paschale” de buna uygun en ufak bir işaret dahi yoktur Constantios, AMPaspati, MGédéon, Mordmann, Straygowski, AVMillingen ise sarnıcın tamamiyle Konstantin sur duvarına dayandığını kabul ederler Nihayet Siderides, sarnıcı Sivaslı Toklu Dede Mescidinin yanında gösterir

Aspar sarnıcının İstanbulun beşinci tepesi üzerinde, Sultan Selim Camii yanındaki Çukurbostanda olması kuvvetle muhtemeldir Yapının mimari özelliği itibariyle de buradaki manastıra ve özellikle Konstantin suruna bitişik olduğu görülmektedir

Aspar sarnıcı, bir kenarı 152 m Uzunluğunda olmak üzere dikdörtgen bir plan şeklindedir Derinlik aslında 1080 metre olmasına rağmen, zeminin zamanla toprakla dolmasından, bugünkü derinliği 820 metredir Duvar kalınlığı 520 metredir ve burada beş tuğla ve beş taş dizisinden meydana gelen bir mimari teknik kullanılmıştır

Sarnıcın iç cephesinde rastlanan kemer izlerinden, vaktiyle üzerinin kapalı olduğu düşünülmüşse de bu pek yerinde bir düşünce değildir

Aspar sarnıcı, Bizansın son döneminde önemini kaybederek kurumuştur Nitekim 1540 yılında İstanbula gelen PGylles, burasının bahçe halinde olduğunu belirtmektedir

Fetihten kısa bir süre sonra, içerisinde yapılan evler ve XVIYüzyılın ikinci yarısında ilave edilen bir cami ile sarnıç, bir çeşit mahalle halini almıştır Günümüzde de bir yerleşim yeri konumundadır

Aetius Sarnıcı (Fatih)

Karagümrükte bugünkü Vefa Stadyumunun bulunduğu yerdeki Aetius Sarnıcının ismine Bizans kaynaklarında sık sık rastlanmaktadır Aetius, İmparator Theodosius II (408-450) zamanında şehir prefectusu (Valisi) olmuş ve Comte Marcelline göre 421 yılına doğru da bu sarnıcı yaptırmıştır

Sarnıç, Bizans kaynaklarından öğrenildiğine göre; Prodrome de Petre, Romains ve Mara manastırlarına komşu olup, aynı zamanda Andrinople kapısı yakınındadır

Anıtsal olduğu kadar o derecede de büyük bir sarnıç olan Aetius, 244x84 metre ölçülerinde dikdörtgen planlıdır Derinliği tahminen 13 ile 15 metre, duvar kalınlığı ise 520 metredir Bugün sarnıç iyi durumda olup, sadece güneydoğu cephesi bozulmuş ve buraya Vefa kulübünün binası yapılmıştır Diğer uzun kenarına ait duvar kalıntılarından, yapı malzemelerinin üst üste sıralanan dört dizi tuğla ile on dizi küçük moloz taş olduğu anlaşılmaktadır

PGylles, 1540 yılında burasının kurumuş bir halde olduğunu ve bundan dolayı da kullanılmadığından bahsetmektedir

Hagios Mokios Sarnıcı (Fatih)

Bu sarnıcın bazı kaynaklarda sözü edilen ve kesin olmayan bilgilere rağmen, İmparator Anastasius I (491-518) tarafından yaptırılmış olması gerekmektedir İstanbulun en büyük sarnıçlarından olan Hagios Mokios, hekimoğlu Ali Paşa Cami civarında, Köprülüzade, Gökalp, Sırrı Paşa sokakları ve Cevdet paşa Caddesi ile çepeçevre kuşatılmıştır

Likos (Bayram Paşa Deresi), Kara ve Marmara surlarından meydana gelen üçgene hakim tepe üzerinde kurulan sarnıç, ismini güneydoğusunda inşa edilen Ortodoks Hagios Mokios Kilisesinden almıştır 170x147 metre ölçülerinde, dikdörtgen plan şekli göstermektedir Zemin toprak ile dolduğundan derinliği kesin olarak tespit edilememekle birlikte 12 ile 15 metre derinlikte olduğu sanılmaktadır

Sarnıcı kuşatan tuğla hatıllı taş duvarlar 6 metreyi bulmakta ve ayrıca iri taş bloklardan yapılan bu duvarların ortalarından iki kalın silme geçmektedir

Bugünkü durumunda kısmen bostan olarak kullanılan sarnıcın içerisinde bir kuyu ve çeşitli gecekondular bulunmaktadır

Hepdemon Sarnıcı (Bakırköy)

Hepdemon Sarnıcı, veliefendi Hipodromunun kuzeyinde kara surlarındaki Altınkapıya 2 km mesafede ve Bakırköy yolunun sağ tarafında yer almaktadır

İstanbul surlarının dışında kalan ve yapım tarihi kesin olarak tespit edilemeyen bu sarnıcın VIII Yüzyıla ait olması ihtimal dahilindedir Sarnıç, Bakırköye yakın Hieria Sarayı ile Campes kışlasının su ihtiyacını karşılamakta idi

Hebdemon Sarnıcı, 127x76 metre ölçülerinde, dikdörtgen plan arz etmektedir Derinliği 11 metre olan sarnıcın duvarları kuzey ve güney yönlerinde 4 metre, doğu ve batıda ise 7 metredir Ayrıca da duvarlar dışarıdan helezonlu bir sistem vasıtasıyla daha da sağlamlaştırılmış olup, yapı malzemesini 5 sıra tuğla ile 2 sıra kaba yontma taş meydana getirmektedir Sarnıcın üst kısmı bugün tamamen toprak ile aynı seviyededir

Fetihten sonra, Türk devrinde, burası padişahın fillerinin ahırı olarak kullanılmış ve bu yüzden “Fil Damı” (fil evi) adıyla günümüze kadar gelmiştir Sarnıç halen özel bir şahsın bostanı olarak kullanılmaktadır

İstanbul Kapalı Sarnıçları:

Philoxenus (Binbirdirek) Sarnıcı (Eminönü)

Hipodromun güneybatısında yer alan Philoxenus sarnıcının ismi ile yapım tarihi üzerinde birbiri ile tamamen çelişkili fikirler ortaya atılmış ve dolayısı ile araştırmacılar bu konuda anlaşamamışlardır

Romanın ikiye ayrılmasından sonra, Konstantin I Bizansın İmparatorluğunu İstanbulda kurduğu zaman, ayândan 12 kişi onunla birlikte gelmiş, bu 12 kişiden biri olan Philoxenus, eski Roma surlarının bulunduğu yerin yakınında kendi sarayını yaptırmış ve bunu geniş bir sarnıç ile tamamlamıştır Sarayının hipodromdan, imparator sarayından daha yüksek ve denize nâzır olabilmesini sağlamak için sarnıcın irtifasını oldukça yüksek tutmuştur

CDiehl, sarnıcın Iustinianus zamanında (518-527) yapıldığı düşüncesindedir Nitekim, iç kısımlarda rastlanan üzeri damgalı tuğralar bu döneme aittir

Sarnıç, EMaumborynin ileri sürdüğü gibi Konstantin döneminde Philoxenus tarafından yaptırıldığı ve Iustinianus zamanında da tonarılarak genişletilmiş olması kuvvetle olasıdır Böyle düşünüldüğü takdirde, Philoxenus sarnıcını 306-337 yılları arasına tarihlendirmek daha doğru olacaktır

Philoxenus Sarnıcı, 64x56 metre ölçülerinde bir plan arz etmekte olup, 3000 m2den daha fazla bir mekâna sahiptir İçerisinde her biri 14 sütundan meydana gelen 16 sıra halinde 224 mermer sütun bulunmaktadır Burada iki ayrı sütunun üst üste bindirilerek kelepçelenmesi özel bir konum olarak karşımıza çıkmaktadır Birbirlerinden 375-380 metre uzaklıklarda yer alan sütunların başlıkları da birbirlerinden farklı olup, kaba bir işçilik gösterirler Çoğunun üzerinde de taş yontucuların imzaları bulunmaktadır

Sarnıcın köşeleri yuvarlatılmış olan duvarlarının kalınlığı 290 metredir Bunların üzerleri sıvanmış olup, yer yer de taş levhalarla kaplanmışlardır Bugünkü zeminden 15 metre aşağıda olan sarnıca taş bir merdivenle inilmekte, üst kısma da havalandırma delikleri açılmıştır

Bu sarnıç, Bizansın son devirlerinde terk edilmiş, İstanbulun fethinden sonra Sultan IVMurad döneminde Tayyarzade ve Fazlı Paşaların konakları bunun üzerine yapılmıştır XIXYüzyılın sonlarından itibaren burası iplik ve dokumacılar tarafından kullanılmış, bir süre çevrede kurulan pazarın ambar yeri olmuştur Yakın tarihlerde özel bir kuruluş tarafından yeniden düzenlenen ve restoran-kafe haline getirilen sarnıç günümüzde bu işlevini de sürdürememiş, yeterince ilgi görmemiştir

Basilika Sarnıcı (Yerebatan Sarayı) (Eminönü)

Kapalı Bizans sarnıçlarının en büyüğü olan ve toplumda “Yerebatan Sarayı” diye isimlendirilen Basilika Sarnıcı, Ayasofyadan Cağaloğluna giden cadde üzerindedir Tarihi kaynaklar bu sarnıcın ilk defa IConstantinus tarafından yapıldığını, sonraki yıllarda da Iustinianus tarafından genişletildiğini belirtmektedir Yine kaynaklardan, sarnıcın üzerinde yüksek bir kaide üzerinde HzSüleymanın bronz heykelinin bulunduğu ve İmparator Vasil (867-886) tarafından kaldırılarak eritildiği ve yerine kendi heykelinin konulduğunu öğreniyoruz

Bu sarnıç, yakınındaki İllius Basilikasından ötürü Basilika Sarnıcı ismiyle tanınmıştır Buradaki sular, Bozdoğan ve Malova kemerleri aracılığı ile Eğrikapı su dağıtım merkezinden gelmektedir Sarnıcın plânı IDünya savaşı sırasında Alman denizaltıcıları tarafından çıkartılmıştır Buna göre sarnıç, 140 x 70 metre ölçüsünde olup, 9800 m2lik bir alanı kaplamaktadır İçerisinde beşer metre yüksekliğinde, her dizide 28 tane olmak üzere 12 sütun dizisi bulunmaktadır Birbirlerinden dörder metrelik aralıklarla sıralanan bu 336 sütunun arasında bazı devşirme mimari parçalara da rastlanmaktadır Sütunlar üzerinde korint tarzının bozulmuş şekli olan kompozit başlıklar bulunmaktadır

Sarnıcın üst örtü sistemini, düzgün kemer ve tonozlar meydana getirmektedir

1544-1550 yıllarında PGylles, sarnıç içerisinde oldukça büyük balıkların dolaştığından bahsetmektedir

Abdülmecid döneminde (1823-1861) sarnıcın üzerindeki ağırlığı taşıyabilmesi için güneybatı cephesine bir duvar yapılmış ve bu nedenden uzunluğuna 18, genişliğine de 5 sıra sütun bunun arkasında kalmıştır Bundan sonra, sarnıcın üzerindeki alanda bir çok binalar yapılmış, ancak Cumhuriyet döneminde bu binalar kaldırılarak yeşil alan haline getirilmiştir İstanbul Belediyesinin son yıllarda yapmış olduğu onarım sırasında sarnıcın içerisi tamamen temizlenmiş ve tabanının muntazam tuğla ile döşeli olduğu görülmüştür Bu onarım sırasında sarnıcın güneybatı köşesinde, geç dönemde yapılan dolgu duvarının arkasındaki sütunların kısa gelen gövdelerini yükseltmek için bunların altına kaide olarak Roma dönemine ait mermer bir anıtın parçalarının konulduğu görülmüştür Bunlar Medusa veya Gorgo başları olup, Geç Antik Çağda İstanbuldaki bir anıtı süslüyordu
Fatih Cami Avlusunda Bulunan Sarnıç (Fatih)

Fatih Cami külliyesinden Karadeniz baş ve orta kurşunlu medreseleri arasında, kapıya yakın bir yerdeki mevcut çukur açıldığı zaman burada meydana çıkan bodrumun Bizans dönemine ait sarnıçlardan biri olduğu anlaşılmıştır

Sarnıcın bugünkü Fatih Camisinin bulunduğu yerde, vaktiyle Konstantin I (303-337) zamanında imparator ve patriklerin defni için yapılan Havarium Kilisesi müştemilatından olduğu sanılmaktadır

Havarium Kilisesi, İmparator Iustini,anus döneminde (518-527) harap olduğundan, tarihçi Prokopiosa göre onun tarafından, tarihçi Zonaras ile din kitaplarına göre de, İmparatoriçe Theodoranın yakın ilgisiyle yeniden tamir ve inşa edilmiştir

Bu duruma göre, sarnıcın ilk yapısının Konstantin I zamanına ait olduğu düşünülürse de, yapı tarzı daha çok Iustinianus dönemi özelliklerini bünyesinde toplamıştır Sarnıcın içerisinde kaideleri gövdelerine nispetle daha kalın 43 adet sütun bulunmaktadır Henüz çözülememiş bir konu olmakla birlikte, ana mekânın, bir duvar yıkıntısı ile tamamen yıkılan kuzeybatı yönünde devam etmesi büyük olasılıklıdır

Su geçmez horasan harç ile kaplanmış moloz taş duvarlı sarnıcın üst örtü sistemini sütunlar üzerine atılmış kemerlere istinat eden tonozlar meydana getirmektedir Aynı zamanda bu kemerler üzerinde o zamanlar destek amaçlı kullanılmış ahşap gergilerin, çürümüş olmalarından dolayı sadece izleri günümüze gelebilmiştir

Eşrefiye Sokağı Sarnıcı (Eminönü)

Philoxenus Sarnıcı (Binbirdirek) yakınındaki Eşrefiye Sokağının köşesinde bulunan bu su haznesinin Bizans kaynaklarında gerçek ismine rastlamak mümkün değildir

Sarnıcın yapı tarzı, Iustinianusdan daha erken bir tarihe işaret etmekle beraber, bu bölgede bazı yapı çalışmalarında bulunan Theodosius Iin (378-395) dönemine ait olduğunu düşünmek daha doğru olacaktır

Batısındaki bir kapıdan merdivenler ile içerisine girilen sarnıcın güneyi kısmen zemin seviyesinde bulunmasına rağmen toprak ile örtülü kuzey yönünün üzerine zamanla çeşitli binalar yapılmıştır Ana mekânı 43x25 m Ölçülerinde dikdörtgen plan arz eden sarnıcın üst örtüsünü her sırada dörder tane olmak üzere 8 dizinin meydana getirdiği 32 sütunluk bir sistem taşımaktadır Gövdeleri kaba bir işçilik gösteren sütunların ortalama çapları yaklaşık 080 metredir Başlıklar ise kısmen korint, kısmen de basit impostlantlardandır Burada dikkati çeken, kemer ayaklarında üst kısımların daha dar ve yan satıhların bir bıçak gibi keskin köşelerden ibaret olmasıdır

Tamamen tuğladan yapılan ana mekân duvarlarında 005-006 metre kalınlığında yine tuğla silmelerin bir takım yatay hatlar meydana getirdiği görülmektedir

Asparın (Sultan Selim Çukurbostanı) Yakınında Bulunan Sarnıç (Fatih)

Aspar Sarnıcının güneydoğusunda, sağ taraftaki sokağın içerisinde yer alan bu su haznesine, daha sonra açılan bir kapıdan girilmektedir Sarnıcın yapı tekniği incelenecek olursa, Iustinianusdan daha önceki yıllara ait olduğu anlaşılmaktadır Buna göre de Theodosius I dönemine (378-395) tarihlendirmek gerekmektedir

Sarnıç, 29x19 metre ölçülerinde dikdörtgen plana sahiptir İç kısmında birbirlerinden düzgün ve belirli aralıklarla ayrılmış 28 sütun yer almaktadır Sütunların birkaç tanesi granit olmasına rağmen çoğunluğu beyaz mermerdendir Tuğla temeller üzerine oturan bu sütunların ortalama çapları 050 ile 060 metre arasında değişmekte, başlıklarının da korint tarzında olduğu görülmektedir Ayrıca başlıkların taşıdığı tuğla kemer ayaklarından birkaç tanesi üzerinde, haç monogramları ile akantus dizilerinin bulunduğu da dikkati çekmektedir Sarnıcın ana mekânının üzeri tuğladan yapılmış kiçik ölçüde kubbeler ile örtülüdür

Zemin çok düzgündür ve duvarların üzeri çok ince bir sıva tabakası ile kaplanmıştır Bu tabakanın altı altında ise, 10 sıra tuğla ile 3 sıra moloz taş dizilerinin duvarları meydana getirmektedir Üst kısımlarda bulunan 120 ile 150 metre genişliğindeki çeşitli pencereler de sarnıcın içerisinin kısmen aydınlanmasını sağlamaktadır

Bugün boş ve metrûk bir durumda olan sarnıcı bir süre iplik bükücüler kullanmışlardır

StJean Stadion (İmrahor Cami) Sarnıcı (Fatih)

StJean Stadius tarafından 463 yılında yaptırılan aynı isimdeki kilisenin arkasında yer alan sarnıç, burada yaşayan din adamlarının ihtiyacı olan suyu temin etmek amacıyla yaptırılmıştır

Sarnıç, 26x19 metre ölçülerinde olup, içerisinde birbirlerinden dörder metrelik aralarla 24 sütun bulunmaktadır Ortalama çapları yarım metreyi aşan bu granit sütunların başlıkları birbirleri ile karşılaştırılacak olursa, yapılışlarında bazı uyumsuzluk olduğu da dikkati çekmektedir Başlıklar üzerine oturan kemer ayakları, sarnıcın üst örtüsünü meydana getiren küçük kubbelerin dayandığı pandantifler oturmaktadır

Beden duvarlarında esas yapı malzemesi yuğladır Ayrıca kuzey yönünün yanlara göre dik olmayışı, sarnıcın yapımında kilise temellerinin göz önüne alındığını göstermektedir Duvarlar üzerinde sıralanan ve ana mekânı çok iyi aydınlatan pencereler, dekoratif tuğla kemerler ile çerçeveler içerisine alınarak daha güzel bir duruma getirilmiştir

Günümüzde gayet temiz ve bakımlı olan StJean Station Sarnıcı özel şahısların elinde bir imalathane olarak kullanılmaktadır

Gülhane Parkı Sarnıcı (Eminönü)

Gülhane Parkının 1913 yılındaki düzenlemesi sırasında burada bulunan bazı antik kalıntılar dikkati çekmiş, dönemin Müze-i Hümayunundan alınan izin ile KWulzinger ve EUnger bunları araştırarak bir makale ile tanıtmışlardır

Arkeoloji Müzesinin kuzeybatısında Gülhane Parkı içerisindeki Sarayburnuna giden yolun üzerinde ortaya çıkarılan bu sarnıç, 18x12 metre ölçülerinde dikdörtgen bir plana sahiptir Hangi yapıya ait olduğu ve ne amaçla kullanıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, burada bulunan bir tesisin suyunu sağladığı sanılmaktadır

Sarnıcın yapı tekniği Iustinianusdan daha önceki bir tarihe işaret ettiğinden, VYüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Ana mekân, dörder sütunlu 3 dizi ile dört nefe bölünmüştür Duvarları tuğladan, sütunları mermerdir Üst örtü sistemi ise bu sütunların taşıdığı kemerler üzerine oturan yuvarlak küçük kubbeler meydana getirmektedir

Gülhane parkı sarnıcı çok iyi durumda olup, günümüzde akvaryum olarak kullanılmaktadır

Stİren Kilisesinin Güney-doğusundaki Sarnıç (Eminönü)

Topkapı Sarayı Bab-ı Humayun kapısını geçince hemen solunda ortaya çıkarılan sarnıç, Ayasofya hazine binasının yakınına kadar uzanmaktadır Bu sarnıcın Iustinianus devrine ait olduğu sanılmaktadır Günümüze son derece iyi bir durumda gelen sarnıç, 54x13 metre ölçüsündedir Sarnıç içerisinde rastlanan eskiden kalma elektrik tesisatı ve iskele kalıntıları StEirenenin Askeri Müze olduğu sıralarda kullanıldığını göstermektedir

Bu sarnıcın suyunun Belgrat Ormanlarından Valans Su Kemeri (Bozdoğan Kemeri) aracılığıyla geldiği sanılmaktadır Basilika Sarnıcı (Yerebatan Sarayı) yakın benzerlikleri bulunmaktadır Uzun dikdörtgen bir bölüm ve bununla bağlantılı kare mekân adeta bir L harfi şeklinde bir plan düzeni göstermektedir Topkapı Sarayının sur duvarları bu sarnıcı ikiye bölmüştür Dikdörtgen bölümün içerisinde her sırada 13er tane olmak üzere 3er sütun dizisi bulunmaktadır Kuzeybatıdaki kare mekânda ise 3er sütunluk 3 dizi daha vardır Buradaki granit sütunlar 350 metre yüksekliğinde olup, Bizans dönemine tarihlendirilen başlıklara oturan pandantiflerle üst örtüyü taşımaktadır Duvarları kalker taşındandır ve bunların üzeri de ince bir sıva tabakası ile kaplanmıştır Üst örtünün bütünü çapraz tonozlardan oluşmuştur

Unkapanı Sokağı Sarnıcı (Fatih)

Günümüzde evlerin altında kalan bu sarnıcın üzerinde Osmanlı döneminde Pirî Mehmet Paşa Medresesi bulunuyorduSarnıca Fil Yokuşundaki Devirhan Çeşmesi Sokağındaki bir ev ile Pantaokrator Kilisesi (Zeyrek Cami) altındaki çıkmaz bir sokaktan girilmektedir

Bu sarnıcın, İmparator Marcionus (582-602) tarafından yaptırıldığı ileri sürülmüşse de PhForcheimer, yapı üslubuna dayanarak İmparator Iustinianus I (518-527) tarafından yaptırıldığını ileri sürmektedir

Kuzeyden birkaç basamaklı merdivenle inilen sarnıç 50x15 metre ölçüsünde dikdörtgen bir plân düzeni göstermektedir Orta kısmında ikişer sütunun oluşturduğu 4lü sıranın her birinin ortasında yine ikişer sütunlu 2 sıra bulunmaktadır Sütunlar 085 metre yüksekliğinde dikdörtgen kaideler üzerine oturtulmuştur Başlıkları ise Bizans mimarisinin erken dönemlerine tarihlenmektedir

Zemini çamur ile kaplı olan bu sarnıcın duvarları aralıklı bir şekilde örülmüş 035 metre uzunluğundaki tuğlalardan meydana gelmiştir Doğu ve batı duvarlarındaki nişler bulunan sarnıcın kuzey yönüne açılan pencerelerle de içerisi aydınlatılmıştır

Hacı Salih Efendi Sokağı Sarnıcı (Fatih)

Fatihte Sofular Caddesi ile Hacı Salih Efendi Sokağı arasında bulunan, ancak günümüze yalnızca temel izleri gelebilen Mustafa Paşa Mescidinin altında bulunuyordu Bizans kaynaklarında ismine rastlanmamakla beraber, yerinde yapılan incelemede burasının bir Bizans sarnıcı olduğu görülmüştür Hacı Salih Efendi Sokağı üzerindeki bir kapıdan içerisine girilen sarnıç, büyük olasılıkla VIIYüzyıla tarihlendirilmiştir

Sarnıç, 24x12 metre ölçüsünde olup, içerisinde 5er sütunlu iki sıra ile 3 nefe ayrılmıştır Birbirlerinden 4er metre uzaklıktaki sütun başlıkları kemer ayakları ile birbirlerine bağlanmış dışa çıkıntılı, küçük kubbeli üst örtüyü taşımaktadır

Mirelaion Sarnıcı (Bodrum Camisi Sarnıcı) (Eminönü)

Mirelaion Manastır Kilisesinin temelleri altındaki bu sarnıç günümüze son derece iyi bir durumda gelebilmiştir Constantinus I dönemine ait olan buradaki bir yer altı mezar odası, sonraki dönemlerde sarnıca çevrilmiştir Manastırın yapım tarihi kesin olmamakla beraber Constantinus V (740-775) zamanında terk edildiği ve sonra Romanus II (959-963) tarafından yeniden kullanıldığı bilinmektedir Bu bakımdan sarnıcın kesin olmamakla beraber VIIYüzyıl sonlarına doğru yapıldığı sanılmaktadır

Arazi konumundan ötürü güneydoğusu kayalara dayanan sarnıcın içerisi, muntazam taş duvarlarla örülmüştür Bu yüzden de plânı değişik ölçüler göstermektedir Batı yönü 28x22 metre, doğu yönü de 21 metre genişliğindedir İçeride bulunan 250-290 metre arasında değişen sütunlar tonozlu üst örtüyü taşımaktadır

Mirelaion Sarnıcı 1966 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ile İstanbul Arkeoloji Müzelerinin ortak çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır

Sarayburnundaki Sarnıçlar (Eminönü)

Topkapı Sarayı ile Marmara Denizi arasında kalan alanda İmparator Basileus Iin (867-886) yaptırdığı Manganlar Sarayının kalıntıları, 1921-23 yılları arasında Fransızların yaptığı kazılar sırasında ortaya çıkarılmıştır Manganlar Sarayının kuzeyinde, Constantinus IX (1042-1054) tarafından yaptırılan manastır kilisesinin içerisi sonradan sarnıç olarak kullanılmıştır

Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen sarnıcın üst örtüsünü kemerlerin taşıdığı beşik tonozlar örtmektedir

Bu sarnıcın batısında 22x1150 ölçüsünde dikdörtgen plânlı bir başka sarnıca daha rastlanmıştır Manganlar bölgesinin batısında bir sarnıçla daha karşılaşılmıştır İçerisine 20 basamaklı bir merdivenle girilen, oldukça iyi korunmuş sarnıç, 15x15 metre ölçüsünde kare plânlıdır

Bu bölgede yeterince bir araştırma yapılmamakla beraber, küçük ölçüdeki sarnıçları yapı özelliklerinden ötürü IX-X Yüzyıllara tarihlendirmek olasıdır

Topkapı Sarayının dış avlusundan Cankurtarana giden yolun sol tarafında 1965 yılında bir sarnıçla karşılaşılmıştır Dikdörtgen plânlı olan sarnıcın kısa kenarı 12 metre olup, uzun tarafının ölçüsü kesinleşememiştir 17 basamakla içerisine inilen sarnıçta 6 sütun bulunmakta ve bunlar üst örtüyü taşımaktadır Burada yapılan araştırmalarda Osmanlı dönemine ait mermer mimari parçaları, Bizans keramikleri ve cam eşyalar bulunmuştur

Ataköy Sarnıcı (Bakırköy)

Ataköyde Emlâk Bankası IKısım blokları ile deniz arasında kalan alanda bir Bizans sarnıcı ile karşılaşılmıştır Bizans kaynaklarında ismine rastlanmayan bu sarnıcı VIII Yüzyıla tarihlendirmek yerinde olacaktır Toprak içerisine gömülmüş sarnıçtan yalnızca iki duvar kalıntısı dikkati çekmektedir Bununla ilgili bir kazı yapılmadığından plânı hakkında yeterli bir bilgi edinemiyoruz Buradaki mermer sütun ve başlıklar bunun kapalı sarnıçlar gurubu içerisinde olduğuna işaret etmektedir

Büyük Otlukçu Yokuşu Sarnıcı (Fatih)

Süleymaniyede Şeyhülislâm Resmî Efendi Camisinin avlusu altında Bizans kaynaklarında ismine rastlanmayan bu sarnıca Büyük Otluçu Yokuşu Sarnıcı ismi verilmiştir
Yapı üslubundan Kommenoslar dönemine (1057-1185) tarihlendirmek yerinde olacaktır Kuzey yönünden içerisine girilen sarnıç, 21x21 metre ölçüsünde kareye yakın bir plân şekli göstermektedir Girişin sağında, duvar üzerinde 250 metre genişlik ve 120 metre derinliğinde 5 ayrı nişin bulunduğu dikkati çekmektedir İçerideki üst örtüyü taşıyan 24 granit sütunlar birbirlerinin eşi olmalarına rağmen, bir kaç tanesi farklı yerlerden getirilmişlerdir Sütun başlıkları korint üslubunda, çan şeklinde olup bazıları kaba, bazıları da ince bir işçilik göstermektedir Sütunlardan birkaç tanesi üzerinde de burada çalışan ustaların monogramlarına yer verilmiştir Üst örtü sütunları birbirine bağlayan kemerlerin taşıdığı küçük kubbelerle örtülmüştür

Çarşamba Caddesi Üzerindeki Sarnıç (Fatih)

Çarşamba Caddesinin Haliç yönünde bir evin altında bulunan sarnıcın ismine Bizans kaynaklarında rastlanmamaktadır Bununla beraber, yapı üslubuna dayanarak Kommenoslar dönemine (1057-1185) tarihlendirmek yerinde olacaktır Sarnıcın ana mekânı 18x8 metre ölçüsündedir Birbirine eşit olmayan sütunlarla 3 nefe ayrılmıştır Birbirlerine kemerlerle bağlanan 4er sütunluk 2 dizi görülmektedir Bu sütunların bir kısmı granit, bir kısmı da mermer olup, yükseklik ve gövde çapları birbirlerinden farklıdır Bazılarının üzerinde haç monogramları bulunan başlıklar ise iyon üslubunda veya impostu anımsatacak biçimdedir

Pantepeptos Kilisesi (Eski İmaret Cami) Yanındaki Sarnıç (Fatih)

Pantepeptos Kilisesinden Hagia Theodosia Kilisesine (Gül Camisi) giden yol üzerinde bulunan bu sarnıç 20x8 metre ölçüsünde dikdörtgen plânlıdır İçerisinde 250-300 metre aralıklarla değişen 14 sütun bulunmaktadır Bu sütunlar ve başlıkları daha önceki dönemlere ait yapılardan toplanmışlardır Başlıklarının bazıları iyon, bazıları korint, bazıları da imposttur Bazı sütun başlıkları üst üste konularak sütunların bir düzeye getirilmesi sağlanmıştır Sarnıcın duvarları muntazam olmayan taşlardan yapılmış, üzerlerine pencereler açılmış ve bir de niş yerleştirilmiştir

StPammakaristos Kilisesi (Fethiye Camisi) Yanındaki Sarnıç (Fatih)

StPammakaristos Kilisesinin altında XXYüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalarda bu sarnıçla karşılaşılmıştır Sarnıç, kilisenin ana mekânının (Naos) altında olup, üst örtüsünü taşıyan sütun ve tonozlar kilisenin döşemesini oluşturmaktadır Kilisenin 1261de yapıldığı, yan kenarının da 1315de eklendiği dikkate alınacak olursa, bu sarnıcın Son Bizans Devrinde (1261-1453) yapıldığını göstermektedir

Ana mekânda bulunan 28 sütunun bazıları taştan, bazıları da mermerden olup, çapları 030-040 metre arasında değişmektedir Birbirlerinden 250-300 metre aralıklarla sıralanan sütunların başlıkları iyon, korint veya basık kemer ayağı şeklindedir Bazılarının üzerinde de kabartma haç monogramları bulunmaktadır Buradaki kemerler Son Bizans Devri cephe mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadırlar Bunların taşıdığı kubbeli üst örtü, istiridye kabuğunu andıracak şekilde yapılmıştır

Aetius Sarnıcının Yanındaki Sarnıç (Fatih)

Aetius Sarnıcının (Bugünkü Vefa Stadyumu) kuzeybatısında, Kasım Ağa Cami yanında bulunan bu sarnıcın ismine de Bizans kaynaklarında rastlanamamaktadır Bu bakımdan yapım tarihi kesin olmamakla beraber yapı üslubuna dayanılarak Son Bizans Devrinde Paleologoslar zamanında yapıldığı sanılmaktadır

Ana mekânı 29x19 metre ölçüsünde dikdörtgen plânlı olup, duvarları düzgün olmayacak şekilde bir sıra taş ve bir sıra tuğladan meydana gelmiştir Bu sarnıcın da köşeleri diğerlerinde olduğu gibi su tazyikini önlemek amacıyla yuvarlatılmıştır İçeride 350 metrelik aralıklarla sıralanmış 7 sütunlu, 4 dizi bulunmaktadır Buradaki sütunlar da birbirlerinden çok farklıdır Girişe göre, ilk sırayı oluşturanlardan 4ü granit, diğerleri mermerdir Başlıklar iyon ve dantela şeklinde işlenmiş Bizans başlıkları olarak birbirlerinden farklıdır Aynı yükseklikte olmayan, yapılan eklemelerle aynı düzeye getirilen sütunların diğer yapılardan toplandıkları açıkça görülmektedir

Dizdariye Yokuşu Sarnıcı (Eminönü)

Sultanahmette, Çemberlitaş Kız Öğrenci Yurdunun temel kazılarında ortaya çıkarılan, ismine Bizans kaynaklarında rastlanmayan bu sarnıç, yıkılarak ortadan kaldırılmıştır Kalıntılarına dayanılarak Thedosios I veya Iustinianus zamanına ait olduğu sanılmaktadır

Beyazıt Meydanındaki Sarnıçlar (Eminönü)

Beyazıt Meydanının 1961 yılı sonlarında başlayan düzenleme çalışmaları sırasında bazı Bizans sarnıçları ortaya çıkmıştır Bunlardan biri, meydanın kuzeydoğusunda Beyazıt Külliyesi ile yıkılan Fuat Paşa Konağı arasında yer almaktadırYeterince bir kazı yapılmamakla beraber, sarnıcın dikdörtgen bir plânı olduğu, 4 sütun ile ikiye ayrıldığı anlaşılmaktadır İyon başlıklı sütunların taşıdığı üst örtü çapraz tonozludur Bu sarnıcın Erken Bizans Devrinin sonlarında yapıldığı sanılmaktadır

Beyazıt Elektrik İdaresinin altında, Vezneciler caddesi üzerinde açılan yol sırasında bir sarnıç daha ortaya çıkarılmıştır Açılan cadde nedeniyle bir kısmı yıkılan bu sarnıcın, 2 sütunu ile duvarlarına ait bazı kalıntılar, bugün de görülebilmektedir

İMÇ Bloklarındaki Sarnıç (Eminönü)

Unkapanı İMÇ Bloklarının 1961 yılı sonlarındaki ikinci kısım yapımında bir Bizans sarnıcı ile karşılaşılmıştır Yapıldığı dönem kesinlik kazanamayan bu sarnıç 805x855 metre ölçüsünde olup, 3er sütun ile 3 nefe ayrılmış, üzeri de beşik tonozlarla örtülmüştür

Hekimbaşı Çiftliği Sarnıcı (Ümraniye)

Hekimbaşı Çiftliği civarında yapılan araştırmalar sırasında dikdörtgen planlı bir Bizans sarnıcı ile karşılaşılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamayan bu sarnıcın haç monogramlı mermer kalıntıları, antik döneme ait döşeme ve kanal izleri ile dikkati çekmiştir Ayrıca bu sarnıcın plânı da çıkarılamamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla