Yalnız Mesajı Göster

Eski 07-22-2007   #13
Ergenekon
Varsayılan


FARELİ KÖYÜN KAVALCISI

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşigini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir köy varmış Halkı mutluluk içinde yaşarmış Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış Yatak odasına gitseler, mutfağa girseler farelerden geçilmiyormuş Ne bulurlarsa yiyorlarmış Halk ne yapacaklarını şaşırıp kalmış Köy muhtarından bu işe bir çare bulmasını istemişler Muhtarın da elinden bir şey gelmiyormuş Böylece köyün adına fareli köy denmiş Fareli köyün çocukları da bu pis yaratıklarda bıkmışlar
Bir gün fareli köye bir çalgıcı gelmiş Muhtara: "Eğer bana bir kese altın verirseniz, köyü farelerden temizlerim" demiş Bütün köy halkı bu habere sevinmişler Aralarında hemen çalgıcının istediği bir kese altını toparlamışlar ve muhtara teslim etmişler Halkın tek istediği bu farelerden kurtulmakmış
Çalgıcı isteğinin kabul edildiğini öğrenince başlamış kavalını çalmaya Kavaldan öyle tatlı, öyle güzel sesler çıkıyormuş ki, fareler saklandıkları yerlerden akın akın çıkarak çalgıcının yanına geliyorlarmış Kısa bir sürede çalgıcının etrafı binlerce fare ile dolmuş Köydeki bütün farelerin çalgıcının etrafında toplandıgı sırada çalgıcı yürümeye başlamış Köye gelirken gördüğü dereye doğru yürümüşler Çalgıcı önde kavalını üflüyor, fareler peşinden geliyormuş Çalgıcı dere kenarına gelince suyun içine yürümüş Derede o kadar çok su varmış ama çalgıcı karşı kıyıya geçmiş Farelerde peşinden gelmek isteyince dereye düşen fare suda boğulup ölmüş Bütün fareler ölünceye kadar çalgıcı kavalını öttürmeye devam etmiş Çalgıcı bütün farelerin öldüğünü görünce ödülü olan bir kese altını almak için hemen köye geri dönmüş
Fareleri yok eden başarısından sevinç duyduğu için emin adımlarla yürüyormuş Sonunda köye varınca: "Bir kese altınımı alırım Bu altınlarla şehre gider, işimi kurarım bende zengin insanlar arasına katılır ve rahat yaşamaya başlarım" diye düşünmüş Bu düşüncelerle muhtarın yanına varan çalgıcı muhtardan ödülünü istemiş Muhtar oyun bozanlık yapmış "Nasıl olsa farelerden kurtulduk, bir kese altını vermesem olur" diye düşünmüş Çalgıcıya çeşitli nedenler göstererek altınlarını vermemiş
Çalgıcı kandırıldıgını anlayınca: "Ben size bir oyun oynayayım da görün" demiş Başlamış kavalını çalmaya Kavalın sesini duyan bütün çoçuklar çalgıcının yanına koşmuş Çalgıcıda hem kavalını üflüyor, hemde yürümeye başlamış Köyün bütün çocuklarıda kavalcının peşinden gitmişler Köyde hiç çocuk kalmamış Analar babalar kara kara düşünmeye başlamışlar
Köylüler muhtara gidip: "Ne yapacağız, ne edeceğiz Sen çalgıcının hakkı olan bir kese altını vermeliydin Bak şimdi çocuklarımızı aldı götürdü" demişler
Kavalcı kızgın kızgın, peşinde çocuklarla birlikte ormana varmışlar Ormanda bir ağacın altında dinlenirken aklına tekrar muhtara gitmek altınlarını bir daha istemek gelmiş O sırada telaşla yerinden kalkınca kavalını almayı unutmuş Sihirli kavalı bulan bir çocuk, arkadaşlarının yanına gelmesi için başlamış çalmaya Kavalın sesini duyan çocuklar hemen ormanda toplanmışlar Hemen köye, annelerinin babalarının yanına dönmeyi düşünmüşler Kavalı bulan çocuk köyün yolunu biliyormuş Kavalı çalan çoçuk önde diğerleri arkasında köye geri dönmüşler Anneleri, babaları çok sevinmişler Şenlikler düzenlemişler Kırk gün kırk gece bayram etmişler
Tabii bu sırada da köylüler muhtarı azarlamışlar Çalgıcının hakkını vermesini söylemişler Hakkını alan çalgıcıda hayallerini gerçekleştirmek için köyden ayrılmış Onlar ermiş muradına, biz gidelim diğer masalları okumaya

Alıntı Yaparak Cevapla