Yalnız Mesajı Göster

Aşık Veysel Şatıroğlu - Kimdir Kısaca Hayatı

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aşık Veysel Şatıroğlu - Kimdir Kısaca Hayatı




Aşık Veysel Şatıroğlu Hayatı ( Biyografisi )

Aşık Veysel (şatıroğlu) 1894 (H 1310) yılının Mayıs ayında Sivas'ın şarkışla ilçesi'nin Sivrialan=Sivr'alan (Söbalan) köyünde dünyaya geldi Anası Gülizar, O'nu koyun sağmaktan dönerken yolda doğurdu

Veysel'in doğduğu Sivrialan köyü bir kısmı kayalık bir kısmı ağaçlık bir dağın vadisinde yer alıyordu Köy kıraç, verimsiz topraklara sahipti Köylüler karasabanla çift sürer, kağnı ile sap, saman getirir, bir çift öküzle döven koşarlardı çoğu kez Yaşam zordu köyde Tarım ve hayvancılığa dayalı üretim biçimi, kır tipi hayat tarzı Anadolu'nun pek çok yerinde olduğu gibi Sivrialan köyünde de hüküm sürüyordu işte bu koşullar içinde doğduğu köyünde yedi yaşına kadar, koştu, oynadı, coştu, güldü Veysel O yıl köyü kasıp kavuran çiçek salgınına Veysel'le birlikte iki kardeşi daha yakalandı Kardeşlerden ikisi o yılların aman vermeyen hastalığına, köydeki pek çok çocuk gibi yenik düştüler ve öldüler Veysel ise sol gözünü kaybetti salgında Anası Gülizar, babası Ahmet Ağa üç çocukla kalmışlardı çaresiz

Hem Veysel hem de ailesi kaderlerine razı oldular Ama kötü kader, Veysel'in yakasını bırakmayacaktı besbelli Rivayet o ki: Bir gün babası inek sağarken, Veysel babasının yanma gelir Ters ve ani bir hareketinden ötürü orada duran öküzün boynuzu sağ gözüne girer Veysel'in O gözü de hemen orada akar, kör olur

Veysel'in ailesi, kendi halinde, geçimini zorlukla temin eden yoksul bir köylü ailesiydi O'nun tedavisi için ne maddi imkanları vardı, ne de yol yordam

biliyorlardı Babası Ahmet Ağa, Veysel'in bu talihsizliğine bir yandan üzülüyor, bir taraftan da ona yardım etmeye çalışıyordu Veysel'in köyü Sivrialan, Emlek adı verilen, türkmen köylerinden oluşan bir yörenin içinde yer alıyordu Emlek, aşıklarıyla ün salmış, pek çok aşık yetiştirmiş bir yöreydi Dolayısıyla Sivrialan'a da sık sık bu yörenin aşıkları uğrar sohbetler, muhabbetler, cemler yapılırdı Veysel küçüklüğünden beri bu toplantılara katılır, yörenin aşıklarından deyişler dinler, onlar hakkında bilgiler alırdı Bu tür muhabbetlere babası da meraklıydı O da eski aşıkların deyişlerini söyler, bunlardan zevk alırdı Veysel'in de şiire, saza, söze merakım keşfeden Ahmet Ağa, oğluna bir bağlama yaptırdı Veysel, ilk saz derslerini kendi köyünün usta sazcılarından Molla Hüseyin'den ve Çamşıhılı Ali Ağa'dan aldı ilk başlarda saz çalmakta ürkek davrandıysa da kısa zamanda kabuğunu kırdı Çalıştıkça sazını geliştirdi, dağarcığına yüzlerce eseri aldı Pir Sultan Abdal, Agahi, sıtkı, Veli gibi usta aşıkların deyişlerini, sazıyla köyünde yapılan toplantılarda seslendiriyordu

Aradan çok zaman geçti; Veysel delikanlı olmuştu artık Babası Veysel'in evlenme çağının geldiğini düşünüyordu Bu düşüncesini kısa bir süre sonra hayata geçirdi ve akrabalarından Esma'yı Veysel'le evlendirdi Veysel seviyordu karısını, fakat bu sevgi kıskançlığı da beraberinde getirdi Ancak bu kıskançlık Esma'yı usandırmıştı Sekiz sene evli durmuştu Esma; artık bu duruma dayanamayacağını anlayınca Hüseyin isimli bir delikanlı ile kaçtı Esma Ana bu kaçış öyküsünü Sivr'alan köyünden yetişen araştırmacı Gülağ öz'e şu sözlerle anlatır: "Veysel çok huysuzdu Bana geçim vermez, kıskanır dururdu gönlümle evlenmedim zaten Onun huysuzluğu gereksiz kıskançlığı beni kendisinden soğuttu Hüseyin yakın komşumuzdu Bize azap durdu, O'nunla anlaştık Zaman zaman birlikte buluşurduk Veysel bunu sezinlemiş, hatta birkaç kez beni uyarmıştı Zamanla bizim

kaçacağımızı bile düşünmüş, umudunu kestiği de olmuş Hüseyin'le kaçtığımızda Bafra'ya ulaştık Çeşmenin başında çoraplarımızı çıkartıp serinlensin istedik Çorabımın uçunda beni rahatsız eden bir şeyler vardı Elimi sokup baktığımda, bize bir ay yetecek kadar para çıktı Bunu Veysel koymuşta Beni çok severdi "Kaçarlarsa, perişan olmasın" diyerek koyduğunu düşündüm hep"

Bu olaydan sonra Veysel daha çok içine kapandı O sıralar arkadaşı kürt Kasım Veysel'i yalnız bırakmıyor ona can yoldaşı oluyordu kürt Kasım, bir gün Veysel'e kendi memleketi olan Zara'ya gitmeyi teklif etti Veysel için ele geçmez bir fırsattı bu kürt Kasımla düştü yola Veysel Köyünden bu ilk çıkışında farklı insanlarla, değişik bir iklimle karşılaştı kürt Kasım da Veysel gibi saz çalıyor, türkü söylüyordu Birlikte çok muhabbetlere katıldılar

kürt Kasım Veysel'e can yoldaşı olmak, saz çalıp türkü söylemekle kalmadı; Onun ikinci evliliği için de aracı oldu Bir süre sonra Zara'daki Yalıncak Baba türbesinin işlerini yapan Gülizar Ana ile Veysel'i evlendirdi

Veysel bu olayların ardından köyüne döndü ve yaşamına devam etti O yıl anasını ve babasını ardı ardına kaybetti Veysel Ardından çocukları oldu; hayatını onlara adadı Yaşamına böylece sakin ve huzur içinde devam etti Ta ki 1931 yılı gelip çatıncaya kadar


Alıntı Yaparak Cevapla