10-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rizede Ki Adetler Nelermiş Bi Bakın
Rizede Ki Adetler Nelermiş Bi bakın
Rizede Ki Adetler Nelermiş Bi bakın
EVLİLİK VE SONRASI İLE İLGİLİ ADETLER
Evlilikler yakın çevreden yapılır, yakın çevrede kız yoksa dışarı çıkılırdı
Beşik kertme vardı Ancak bu zorlayıcı olmayıp, çocuklar büyüyünce evleme zorunluğu taşımazlardı
Kız arama da elçi denilen insanlar devreye girerdi
Erkeklerin az da olsa eş seçiminde rolü olmasına karşın kızlar için bu söz konusu değildi
Kız seçimine çok önem verilirdi Kızın soyu sopu araştırılırdı Kız tarafıda erkeğin soyu sopunu araştırır, uygunsa verirdi
Kızın erkeğe gönüllü olması ve kaçma işini beraber planladıkları durumlarda olay fazla büyütülmez, zamanla örtbas edilirdi
Sevenlerin kavuşamama durumunda maraz denen ruh hastalıkları olurdu
Kız istenmeden önce evde ondan büyük kız olup olmadığı araştırılırdı Böyle bir durum varsa kız istenmez, istense de büyük kız varken ufak kız verilmezdi
Kız onsekizini geçmişse "küle kalmış" yani evde kalmış kabul edilir, istenmezdi
Kızın bir başkasına sevdalı olup olmadığına bakılırdı
Kız daha istenmeden, yani iş resmiyete dökülmeden elçiler sayesinde iş halledilmiş olurdu
Kız istenmeye gidilirken karşı taraf haberdar edilir, hazırlıklı olmaları sağlanırdı Erkek tarafı karşılanır ağırlanır Bir müddet ordan buradan konuşulduktan sonra asıl konuya girilirdi "Allah'un izniyle, Peyganberun kavliyle kizinuzi oğlumuz Temel'e istiyiruk" denirdi Kız tarafı kendini naza çeker, cevap vermek istemez, çay kahve, yemek ikram edip konuyu dağıtmaya çalışırdı Erke tarafı da israr eder "Kızı vermezseniz ne yemeğinizi yeriz nede kahvenizi içeriz" derdi Hayli mücadele sonunda istekler sıralanır, kabul edilince de kız verilirdi
Kız istendiğinde verilirdi Çünkü söz önceden alınır ve kararlaştırılmış olurdu Söz alınmadan kız istendiğinde, istenmedik olaylar olabilirdi Erkek tarafı soğuk karşılanır Mazeretler uydurulur Bazen de kız görücüye çıkmazdı
Kız tarafı erkek tarfının karşılayabileceği kadar başlık parası isterdi Bu kıza harcanırdı Ayrıca kıza alınacak eşya ve altın tesbit edilirdi
Ara kesildikten sonra (kızın sözünün alınması) olay hemen duyurulurdu Bu da erkek tarfının dılaru da hava ya kurşun sıkmasıyla olurdu Peşinden yemek yenir Düğün günü belirlenir, ayrıntılar konuşulurdu
Ara kesilirken kız tarfına verilen sözler düğnden önce yerine getirilirdi Bir alış veriş günü tesbit edilirdi Genellikle Çarşamba günü olurdu Her iki tarfta birinci derece yakınlar olurdu
Takılardan genellikle çok eskiden dilme fes, beşli, daha sonraları zincir, bilezik, küpe, yüzük, saat, alyans, iğne gibi altın eşyalar alınırdı Daha sonra söz verilen giyim kuşam ve yerleşimle ilgili diğer eşyalar alınırdı
Alınan eşyalar önce kız evine gönderilir, kızın kendi hazırladığı eşyalarla birlikte sergilenirdi Bu olaya "Bohça Açıldı" denirdi Perşembe'den Cumartesiye kadar açık kalır isteyen gelir bakardı
Eşyalar evden çıkarken, kızın erkek kardeşi yoksa bir yakını kapıyı keser ya da sanduğa otururdu Kapı erkek tarafının bir miktar para vermesiyle açılırdı
Cumartesi erkek evine getirilen eşyalar kız tarafınca yerleştirilirdi
Kına gecesi Cumartesi olup her iki taraftada yapılırdı Misafirler horon eder, oynar, toplu halde kurşun sıkılırdı
O gecede geline kına yakılır Başka isteyenlerde var ise onlarda kına yakardı Bazen geline yakma işlemi Pazar sabahına bıraklıdığı da olurdu
Erkek tarafı kına gecesinde şeker, fındık türü yiyecekler gönderirdi
Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı almaya giderdi
"Duğunci" denen grup yol boyunca sık sık silah sıkardı Bunu duyan kız tarafı da karşılık verirdi
Gelini evden genellikte damadın babası veya ağabeyi çıkarırdı Bu arada kapı kesilir bahşiş istenirdi Yol boyunca yer yer yol kesildiği olurdu
Gelin evden çıkarken kurşun sesleri ortalığı yıkardı Bazı evlerdede ilahiler okunurdu
Yol yakınsa gelin yaya, uzaksa at ile getirilirdi
Gelinin evinden gelenlere ikram edilen lokumu damada ulaştıran ödüllendirilirdi Bu kimseye "müjdeci" denirdi Müjdeciye ya para ya da bir tepsi baklava verilirdi
Kız ve erkek tarafı birlikte kurşun ata ata gelinle birlikte erkek evine gelirdi Bu gruba "alay" denirdi
Kız ağlarsa, "Hem ağlıyalum, hem gidelum" denirdi
Kız eve girmeden önce tatlı dilli olsun diye, elini bala tutturup sağ parmaklarıyla kapının başına sürerlerdi Zengin olsun diye başına bez koyup para dökerlerdi
Kız tarafından birileri gelini içeri sokmazBir şeyler isterdi Buna "kapılık istemek" derlerdi
Gelin odasına götürülür, oturtulur, yanında genellikle ablası veya yengesi bulunurdu Bazen de o mahalede yeni gelin olmuş birisi de olabilirdi
Düğün akşama kadar devam ederdi Bu arada sıksaray, sallama, atlama, titreme gibi horonlar yapılırdı Horonlar genellikle erkek erkeğe, kadın kadına oynanırdı Erkekler daha çok evin dışında veya avluda, kadınlar ise evin içinde bir yerde oynarlardı
Erkekler kızlar bir arada oynadığında kadın veya kızların kollarına ancak yakınları girebilirdi
Horonlar kaval, tulum, akordiyon, mozika (mızıka) nadir olarak zurna ve daha çok kemençe eşliğinde oynanırdı
Çoğu zeminde şairle atma türkülerle horona ayrı bir renk katarlardı
Bu arada erkek anaları da boş durmaz Sağa sola göz gezdirir Bir kız ararlardı
Yakın komşuların yardımıyla misafirlere yemek verilirdi Bu arada bazıları bahşiş almak için yemeği engellerdi Buna "sofra bağlama" denirdi
Hava kararamadan düğün alayı dağılır fakat kız tarafından bir kaç kişi bir müddet daha beklerdi
Gerdeğe girilmeden eğer önceden kıyılmadıysa " hoca nikahı" yapılırdı
Ev gerdeğe gireceklere bırakılır Bir günlüğüne ev sakinleri komşulara kalırdı
Pazartesi günü gelin erken kalkar ve ev işlerine konulurdu Sözde uğursuzluk getirmesin diye geline bir hafta süpürge tutturulmazdı Bugün aynı zamanda kız ve erkek tarafının birbirine bohça içersinde hediye verdiği gündür Bu olaya "bohça çıktı" denirdi
Düğünden bir hafta sonra "yedi" olurdu Yedi, kızın damatla babasının evine gitmesiydi Damat'a bu arada bazen ağra kaçan şakalar yapılırdı Bu şakalardan korunmak için damadın yanında korumaları olurdu
|
|
|