Şanlıurfa Tanıtımı
Nesilden nesile aktarılmış geleneklerin ve sıra geceleriyle pekişen dostlukların şehridir URFA
Sıcaktan kavrulan asfalttan bir toz bulutu yükselir sema ya İşte ozaman görürsünüz tüm heybetiyle uzanan
10000 yıllık tarihi"
"Bozuk satıh" levhalarıyla dolu yolda ilerlerken
Doğunun insancıllığına tanık oluyoruz bir kez daha
Araba camlarından sarkıp el sallayan çocuklar
yolculuğu daha katlanılabilir kılıyor
Otobüsle gelenleri de hoş bir sürpriz bekliyor Urfa'da Kente yaklaşırken MITRIP adlı saz heyeti otobüse doluşuyor Başlıyorlar her telden çalmaya Zurnanın sesi kulaklarınızdan ciğerlerinize doluyor Ama etraftaki herkes eğlenince siz de ortama uymak zorunda kalıyorsunuz
Şanlıurfa denilince ilk hedef BALIKLIGÖL oluyor
şüphesiz Eski kent merkezinin tam göbeğinde bulunan Balıklıgöl'ün tarihi de epey ilginç
Bugün Türkiye'nin dört bir yanından insanları
ağırlayan Balıklıgöl önemli bir turistik merkez olma
yolunda 30 X 150 mt ebadındaki havuzun antik adı
KALIRRHOE (GÜZEL SU) Gölde yaşayan sazan ve
alabalıkları ne şekilde olursa olsun rahatsız etmek
yasak İyi niyetli de olsanız dikkati elden bırakmayın!
Urfa adeta bir camiiler kenti Onlardan sadece bazilari;
göl kenarını dantel gibi süsleyen RIZVANİYE Camii,
MEVLÜD-İ HALİL Camii, DÖŞEME Camisi ve kentin en eski camiiler inden ULU Camii
Gölün hemen yukarısında bulunan MANCIRIKLAR'ın MS 814 yılında Abbasiler'in kent surlarını onarımı
sırasında yapıldığı sanılıyor Buraya çıkmanın iki
yolu var: Geniş basamaklardan on-on beş dakikalık bir tırmanış ya da tünel yoluyla çıkış Özellikle nefes
darlığı olanlar bu son yolu denemekten kaçınsın
Tüneldeki oksijen oranı çok düşük!
Mancırık adlı sütunların yanında yer alan yirmi beş burçlu kale de aynı dönemden kalma Burada ayaklar altında uzanan Urfa'nın ve tarihin tam kalbine dokunmuş gibi oluyor insan
Zaman içinde bir çok dine ve peygambere ev
sahipliği yapan bu şehir aynı zamanda putperest çağın bilinen en eski kenti Hristiyanlığın ilk olarak bu
bölgede yayıldığı ve ilk kiliselerinde burada
yapıldığı sanılmakta
Dilden dile dolaşan bir rivayete göre de Havva ile Adem dünyaya ilk kez bu bölgede ayak basmışlar
Rotayı kent merkezinden iç kesimlere doğru
çevirdiğinizde, Hz Eyüp'ün cüzzama yakalanıp çile
çektiği mağarayı da görebilirsiniz
Urfa'daki bir başka ilginç köşe de kubbe çatılı
evler Bu yapılardan bazıları 150 yıllık Tahminlerime
göre sıcaktan en az oranda etkilenmek için bu mimari
tarzını benimsemişler
Buralara yolunuz ne vakit düşerse düşsün mutlaka
bir pazara denk geliverirsiniz Haşimiye Meydanı'ndaki
insan seline kapılabilir, ağaç işlerinin tezgahlandığı
Naccar Pazarı'nı ya da bakır işlerinin sergilendiği
Kazancı Pazarı'nı gezebilirsiniz
Şehirde bir iki tane dört yıldızlı otel mevcut ama
geleneksel doğu misafirperverliğini tanımak isteyenler için en ideali Valilik Konukevi 1890'lardan kalma taş bir konakta altı odasıyla hizmet veren çok sıcak bir yer Oldukça güvenli ve merkezi
Tabii buraya kadar gelip de yemekleri denememek
olmaz Başlangıç olarak LEBENE Çorbası ve BOSTANA
Salatası Lebene Çorbası bildiğimiz tür bir çorba
değil, zira soğuk servis ediliyor İçinde bir buğday
çeşidi olan dövme ve yoğurt var Bostana da kesinlikle bildiğimiz tür bir salata değil Vişne suyu ile
tatlandırılmış, hafif acı ama çokca lezzetli
Ana yemek olarak da kebap alternatifleri var Yine de siz siz olun porsiyonların ne denli büyük olduğunu
unutmayın
Yemeklerden sonra ikram edilen MIRRA Kahvesi ise başlı başına bir seremoni Çok sert hatta biraz acı bir tadı var Kulpsuz fincanlarda ve az miktarda ikram ediliyor Tek yudumda içmeniz şart Sindirimi kolaylaştırdığı ve zihni açtığı biliniyor
Ama kahveniz bitince sakın fincanı öylece masaya
bırakmayın Bu durumda ikram eden kişi bekarsa
evlendirmeniz, evliyse de fincanı altınla doldurmanız
gerekiyor Kahveniz bitince işaret ve orta parmaklarınızı fincanın üstüne kapatıp geri vermeniz daha usülüne uygun
|