Yalnız Mesajı Göster

Antalya Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Antalya Şehir Tanıtımı




Antalya'nın Tarihi

Anadolu’nun güneybatı kıyısında bulunan Antalya, Akdeniz’in kuzey sahillerini kapsayan 36° 06’ ve 37° 27’ kuzey enlemleri ile 29° 14’ ve 32° 27’ doğu boylamları arasında kalan ve “Teke Yöresi” adı ile bilinen bölgenin merkezi durumundaki yerleşim alanıdır

İlkçağlarda, Antalya sınırları içinde kalan bölge çeşitli alanlara ayrılmıştır Buna göre Manavgat Çayı’nın doğusunda kalan bölgeye Kilikia; Manavgat, Beşkonak, Serik, Gebiz, Dağ bucağının bulunduğu yerlere Pisidia; Manavgat Çayı ile Boğa Çayı arasındaki dar uzun şeride Pamphylia; Boğa Çayı’ndan batıya doğru ve ilerisine de Lisya veya Lykia denilirdi

Antalya’nın kuzeybatısında yer alan ve üç büyük bölmeden oluşan Karain Mağarası’nda yapılan araştırmalarda Paleolitik (Yontma Taş) Devre ait çakmaktaşı aletlere, hayvan, insan kalıntılarına rastlanmıştır Aynı şekilde Antalya’nın 25 km batısında keşfedilen Beldibi Mağarası’nda da Paleotik çağdan Neolitik çağa kadar olan dönemin özelliklerini gösteren Mezolitik çağın gerek çanak çömleksiz gerek çanak çömlekli dönemlerine ait buluntular ortaya çıkarılmıştır Bu da Antalya ve çevresinin tarihin eski zamanlarını yaşadığını ve çok eski bir yerleşim alanı olarak köklü bir geçmişe sahip olduğunu bize göstermektedir

Antalya ve çevresinde yaşayan en eski kavim “Solim”lerdi Bölgenin Grek tarihi, Truva’nın düşüşünden sonra başıboş bir grubun Anadolu’nun güneyine inerek çoğunluğunun Pamphylia’ya, geri kalan kısmının da Kilikia’ya geçerek orada yerleştikleri MÖ 1100 yılı civarında başlatılmaktadır

Greklerden sonraki dönemle ilgili bilgiler oldukça az olduğundan bu yıllarda meydana gelen olaylar karanlıkta kalmaktadır 6 yüzyıldan sonra ise Lidya kralları, topraklarını Küçük Asya’nın batısına kadar genişletmişlerdir 546’da Pers Kralı Kyros tarafından bütün Lidya Krallığı ile birlikte Antalya ve çevresi de Persler’in eline geçmiştir Pers Kralı I Darius tarafından gerçekleştirilen satraplık bölüşümünde bu bölge, I satraplığın içine alınmıştır Ancak bölgedeki bu Pers hakimiyeti çok uzun sürmemiş ve MÖ 469’da Atina’lı donanma komutanı Miltiades oğlu Kimon, Persleri yenilgiye uğratarak kendi hakimiyetini bölgede sağlamıştır Eski topraklarını MÖ 386’da tekrar ele geçiren Persler’in bu ikinci egemenlik dönemi ancak Büyük İskender’in MÖ 334’de Küçük Asya’ya geçmesine kadar sürmüştür Büyük İskender’in amacı, Küçük Asya’nın güney sahillerini Persler’e karşı bir deniz üssü olarak kullanmaktı Antalya Bölgesi, MÖ 323’te Büyük İskender’in ölümü ile önce generallerinden Antigonos’un yönetimi altına girmiş sonra Selevkoslar’ın Asya Krallığı ile Ptolemaislar arasında sık sık el değiştiren bir bölge olmuştur

Büyük İskender’in ölümünden sonraki karışıklıklardan ve el değiştirmelerden yararlanan ise Bergama Kralı II Attalos (MÖ 159-138) olmuştur Bu dönemde Pamphylia bölgesinin bir bölümünü ülkesine dahil etmiş olan IIAttalos, bu yerin stratejik önemini kavrayarak burada bir şehir ve deniz üssü kurulması emrini vermiştir Sonuçta Antalya’nın Bergama Kralı IIAttalos tarafından kurulduğu “Attalia, Atalia, Satalia ve Adalya” adlarının da buradan geldiği belirtilmektedir

Antalya, sahip olduğu elverişli yapısından dolayı diğer beldeler arasında hızla önem kazanmıştır Ancak bir süre sonra Attalitler’in yaşadığı topraklar Roma İmparatorluğu’na geçince diğer kıyı bölgeler gibi burası da korsanların eline geçmiştir MÖ 79’da İsauricus olarak tanınan konsül P Servilius tarafından bu korsanların egemenliğine son verilmiş ve şehirde fiili olarak Roma hakimiyeti sağlanmıştır Şehrin Roma eyaletleri arasına katılması ise Claudius zamanında MS 43’de gerçekleşmiştir

Bizans hakimiyetindeki Antalya, bir süre sonra Türk ve İslam devletlerinin de dikkatini çekmiştir Şehir, el-Avâsım bölgesinin valisi olan Ebu Suleym Ferec el-Hâdim et-Türkî’nin sevk ve idaresi ile ilk defa M 790 senesinde feth edilmiştir Bu fetihden sonra bölge sık sık Türk ve İslam orduları ile Bizans orduları arasında el değiştirmiştir Nitekim bir süre sonra Bizans’ın eline geçen bölge, Halife Mu'tasım döneminde (M 813-833) Türk komutanı Afşin tarafından karadan feth edilmiştir Tekrar Bizans’ın eline geçen Antalya üçüncü defa Halife Mütevekkil’in amirali Türk asıllıFazl b Karin tarafından ele geçirilmiştir

Türkiye Selçukluları, Sultan I Kılıç Arslan’ın 1107 yılında ani ölümü sonrasında onun oğulları arasında başlayan taht kavgaları ile bir süre sarsıntı geçirmiş ise de iktidarı elde eden Sultan I Mesut (1116-1155), kendi devrinde devletin kuruluşunu tamamlayarak Anadolu’ya hakim büyük bir güç haline gelmiştir Yine Sultan I Mesut, Antalya’ya karşı Selçuklular’ın ilk ciddi girişimlerini başlatan hükümdar olarak bilinmektedir Selçuklu orduları, İmparator Ioannes Komnenos’in Niksar kuşatmasından bir sonuç alamamasından sonra 1141 yılında Uluborlu Kalesi’ni ikinci kez kuşatmış ve Türk akıncıları Antalya civarına kadar gelmişlerdir 1150’de Sultan Mesut ve oğlu Kılıç Arslan tarafından Antalya’ya seferler düzenlenmiş, 1182’de de Sultan II Kılıç Arslan şehri uzun bir süre kuşatmasına rağmen bir sonuç alamamıştır Ancak bu devamlı gelişmeler Antalya’yı çok defa Selçuklular’a vergi vermek zorunda bırakmıştır Bunun yanında I Gıyaseddin Keyhüsrev, Avrupa ve Mısır’dan gelen ticaret mallarının Antalya Limanı’nın önemi daha da artırdığını görerek şehrin fethinden önce orada da Samsun’da olduğu gibi bir Türk ve Müslüman tüccar kolonisi oluşturmuştur

Latinler’in İstanbul’u işgalinden (1204) sonra ise Antalya’nın idaresi Aldo Brandini adında bir İtalyan’ın eline geçmiştir Ticari öneminden dolayı Antalya ile ilgilenen bir diğer taraf ise Kıbrıs Krallığı idi Bu nedenle Antalya’da hakimiyet kuran Aldo Brandini’yi Kıbrıs Kralı, bir tâbii olarak Gautier de Monbeliard’ın komutasında gönderdiği askeri bir kuvvet ile korumaktaydı Bu gelişmeler limanın ve ticaret yollarının emniyetini bozmuş, şehirde oturan, Mısır ve Avrupa’dan gelen tüccarlar soyulmuştur

Antalya’daki karışıklıkların devam ettiği sıralarda Müslüman tüccarlar da zarara uğramaktaydı Nitekim Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev saltanat tahtında yargı işlerine bakarken bir grup tüccar huzuruna çıkarak Antalya’da iken uğradıkları zararları anlatmışlardır Bunun üzerine sultan etrafa fermanlar göndererek kısa sürede ordusunu hazırlamış ve 1206 yazında Konya’dan batıya doğru harekete geçmiştir Şehir kuşatıldıktan sonra özellikle daha önce Kıbrıs’tan gelen kuvvetler sayesinde bir süre direniş gösterilmiştir Ancak Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in şehri uzaktan takibe alarak zayıflatması ve şehirdeki durumdan şikayetçi olan Rumlar’ın kendisine yardım edeceklerini bildirmesi üzerine tekrar saldırıya geçen sultan şehri 5 Mart 1207’de fethetmiştir Fethin altıncı gününde Sultan, Antalya valiliğini ve subaşılığını Emir Mübârizedin Er-Tokuş’a vermiştir Sultanın Antalya’da bulunduğu sırada kale duvarları tamir edilmiş, ambarlar ve silah depoları her türlü erzak ve silahlarla doldurulmuştur






Alıntı Yaparak Cevapla