Yalnız Mesajı Göster

İsparta Adetleri Ve Görenekleri

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İsparta Adetleri Ve Görenekleri




ısparta adetleri ve görenekleri

ısparta adetleri ve görenekleri

ADETGELENEK VE GÖRENEKLER:

Adet ya da gelenek ve görenekler nesilden nesile geçerek sürüp gelen yaşayışlardır İyi güzel adetler olduğu gibi batıl olan hurafeye kaçan gelenek ve görenekler de vardır Bunların bir bölümü halk arasında kendiliğinden yaşamakta bazıları da resmi hüviyet altında yapılmaktadır

Isparta ve Uluborlu'da yapılan "Kiraz bayramları" yine Isparta'da ki "Halı ve Gül Festivali" resmi hüviyete bürünen geleneklerdir

Isparta'daki Kiraz Bayramı kiraz ceviz ve kestane ağaçlarının içinde bir yaylayı andıran Dere ve Yenice Mahallesinde kutlanır Haziran ayının ikinci pazarı başlar üç hafta süre ile her pazar yapılır Mahalle sakinleri yakın akraba ve dostlarını davet eder Akşama kadar kiraz bahçelerinde süren eğlenceler oyunlar sokaklarda akın akın gelen giden gruplar bölgeyi hareketlendirir Ayrıca bu gezintiler ve eğlenceler kız beğenmede etkin bir rol oynar

Ispartalı dini örf ve adetlerine çok bağlıdır Bilhassa üç ayların girişiyle normal yaşayışının da değiştiği görülür Hayır hasânet işleri artar Mübarek günlerde topluca mahalle camiini minareyi cami meydanlarını "Tırtıl" adı verilen renkli kağıtlarla süslerler Bunların bir başka mahallenin gençleri tarafından çalınmaması için yaşlısı genci nöbet tutar Bir saldırı anında topyekün müdafaaya geçilir Rivayet olunur ki geçmiş yıllarda böylesine bir müdafaa anında cinayet bile işlenmiştir Çünkü tırtılın muhafazası mahallenin namusunun muhafazası ile eşdeğerde tutulur

Esnaf arasında "Ahi Evran Geleneği"nin halâ sürdürülmekte olduğu nâdir illerimizden birisi de Isparta'dır Aynı zanaat ve ticaret erbabı dün ARASTA'larda toplanırdı; bugün ise SİTE'lerde toplanmaktadır Dünkü AYAKKABICILAR ARASTASI bugün AYAKKABICILAR SİTESİ; dünkü TUHAFİYELER ARASTASI bugün TUHAFİYECİLER SİTESİ olarak ad değiştirmektedir

Eski örf ve adetler bugün varlığını ARASTA'larda sürdürmektedir Dükkanı kilitlemeyip kapıya bir sandalye koyup gitme gibi Kandillerde (Regaip Miraç Mevlid) ARASTA'yı "tırtırlar"la süsleme ve pişi pide helva yâni "ISCAK DAĞITMA" gibi

Atabey'de Ramazan Bayramlarında her mahallenin zenginlerinden bir veya birkaç kişi "Okucu" adı verilen davetçiler çıkararak mahalledeki erkekleri yemeğe davet eder

Bayram namazı kılındıktan sonra topluca mezarlığa gidilerek geçmişlerin ruhuna fatihalar okunur Sonra yine topluca "Bayram Yemeği" için davet edildikleri eve giderek yemeklerini yerler

Isparta ve çevresinde doğum ve çocuk görme diş çıkarma ve ölüm âdetleri aşağı yukarı benzerlik gösterir

Çocuk doğunca hısım akraba o eve çocuk görmeye giderler Bunun zamanı belli değildir Çocuk görme 3 günlükten 7 ay'a kadar yapılır 8 aylıktan sonra çocuğu görmeye giden olmaz Yakın akrabalar aralarında kararlaştırıp çocuk görmeye giderler Hazırladıkları hediyeleri öğle yemeğinden sonra alıp çocuk evine gidilir Hediyeler uygun bir şekilde verilir

Çocuk bir birbuçuk yaşına geldiği ve diş çıkarmaya başladığı zaman dişin zahmet vermeden çıkması için "Gölle" adı verilen nohutlu-buğday haşlaması ile çeşitli yemişler akraba dostlar ve yakın komşular huzurunda çocuğun başından dökülür Huzurundakiler bu gölleyi ceviz badem fıstık ve diğer yemişlerle beraber yiyip sohbet ederler

Aileden bir kişi ölünce dini vecibeler yerine getirilir Şayet ölenin yakınları uzakta iseler ölü gömülmez bekletilir Bütün aile yakınları ve akrabaları tarafından "katmer" edilir Başsağlığına gelenlere ikram edilir Ölüm gününü takip eden bir hafta veya on gün çeşitli yemeklerle birlikte akşam yemeğini yemeğe gelirler Getirdikleri yemeklerini onlarla birlikte yerler ve ailenin acısını paylaşırlar Onları yalnız bırakmazlar

Ölenin 7 günü pişi (bir çeşit hamur işi) yapılır dağıtılır 52 günü de yemek verilir ve Mevlid-i Şerif okutulur

Diğer geleneklerin bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz:

Cuma günü mübarek olduğu için işe gidilmez Salı günü yeni bir işe başlanmaz Başlanan iş "sallanır" sonu gelmezmiş Hamile olan kadına noksan vücutlu çocuk gösterilmez gösterilirse onun çocuğunun da noksan olacağına inanılır Geceleyin evin üzerinde ve yakınında baykuş öterse o evden yakında bir ölü çıkacağına işaret sayılır Küçük çocuklar geceleyin aynaya bakıtılırsa bahtının kapanacağına inanılır Gece sakız çiğnenirse ölü eti çiğnendiğine hükmedilir

Yalvaç'ta ve pazar kurulan bazı yerlerde "Pazar Duası" yapılmadan hiç kimse alışveriş yapmaz İmam Efendi tarafından yapılan dua belediye hoparlörü vasıtasıyla duyurulur ve alışveriş başlar Pazar duası metnini aşağıya alıyoruz:

"Hamdü sena âlemlerin Rabbi olan yüce Allah'a salâtü selâm Hz Muhammed aleyhisselâm efrad ve ailesine ashab ve ümmetine ve büyük milletimize olsun Bize bizden daha yakın olan yüce Rabbimiz İşlerimizi kolaylaştır rızkımızı bollaştır haramdan uzaklaştır helâline yaklaştır bizi hoşnutluğuna ulaştır Her türlü zorluktan varlık içinde darlıktan kibir ile mağrurluktan aldanmak ve aldatmaktan sonunda pişmanlıktan sen bizleri koru yüce Rabbimiz

Biz yalnız sana kulluk eder her türlü yardımı da senden isteriz Elimizi boş çevirme bizleri doğru yoluna ilet Azıp sapmışlardan ya da gazabına uğramış olanlardan eyleme bizleri yüce Rabbimiz Alışverişlerimizi hareketli ticaret ve kazançlarımızı bereketli sıhhat ve afiyetimizi devamlı tuttuğumuz işlerimizde sabırlı cesaretli ve metanetli ahlâk ve faziletli sözümüz ve işlerimizde doğrulukta daim eyle yüce Rabbimiz

İslâm ülkelerini ve güzel yurdumuzu faziletli asil milletimizi ve ordularımızı bizi sana ulaştıran her şeyimizi; yerden ve gökten dıştan ve içten gelebilecek bütün kötülüklerden ve musibetlerden belâ ve afatlardan işgal ve istilalardan sevgililerinin hürmetine sen bizleri koru yüce Rabbimiz Amin Vel-hamdülillahi-Rabbil-alemin el fatiha"

DÜĞÜNLER

Türk sosyal yapısının en önemli kuruluşu olan ailenin kuruluşu ve işlerliğinin sağlanması üzerinde önemle durulan konulardan biri olmuştur İlimizde evlenmelerde özellikle yaş sosyal ve ekonomik denklikler gözetilirdi Evlenmelerde kız anaları gelinlik çağına yaklaşan kızına hayatta eş olacak yakışacak damadı beklerken oğlan anaları da oğluna hayat arkadaşı olabilecek serpilmiş kızları araştırırlardı

"Erken kalkan yol alır erken evlenen döl alır" atalar sözüne uyarak ergenlik çağına giren kız ve erkekler küçük yaşta evlendirilirler Evlenmelerde erkeğin ve kızın fikrine bakılır Ailelerin görüşüne göre evlenmeler düşünülür ve rızalarıyla gerçekleştirildi "Kızı keyfine bırakırsan zurnacıya oğlanı kendi haline bırakırsan bir yosmaya gönül verir" atalar sözünden hareket edilerek ana ve babanın kararı haricinde hareket saygısızlık sayılırdı

Evlenme yaşına gelen erkekler düşüncelerini ya aracılar tarafından ailelerine bildirir ya da babasının ayakkabısını hanaya çiviyle çakmak gündüz lambayı yakmak zamansız ezan okumak kaşığı pilava saplamak gibi hareketlerle bu isteği ailesine ulaştırmak isterler

Kız ve erkeğin seçiminde soy ve sülalenin araştırılmasına özen gösterilirdi "Anasına bak kızını al kenarına bak bezini al" "Kız anadan öğrenir bohça düzmeyi oğul babadan görür sohbet gezmeyi" sözleri bunun belirtisidir

Yakın akraba evliliklerine bazan süt kardeşlerin evliliklerine ise asla izin verilmezdi Bazı aileler geçimsizlik olur gerekçesiyle akraba evliliklerine rıza göstermezken bazı aileler de mallarının dışa çıkmasını önlemek için akraba evliliğine "evet" derlerdi Tek kızı olan ailelerin bir bölümünde "iç güveyi" alma özelliği vardı Yaşı geçen kızların evlenmeleri ile ilgili "baht açma" "kızın bahtını satma" gibi inançlara başvurulurdu

GÖRÜCÜLÜĞE GİTME KIZ SEÇİMİ:

Oğlan anasının çevrede yaptığı araştırmaları akraba ve tanıdıkların tavsiyeleri evlenme çağına gelmiş oğlanın ağzının yoklanması sonucu yapılan araştırmalarla tesbit edilen kızların evine görücüler kendi aralarında kararlaştırılan bir günde haber vermeden giderlerdi Hiç görmedikleri bu yabancı konukların ziyaret sebeplerini anlayan ev sahibi konuklarına gereken saygıyı gösterirse de kızlarını birdenbire verecek izlenimini yaratacak davranışlardan kaçınırlardı Bu nedenle konukların başörtüleri alınmaz onlara kahve ikram edilmezdi

Görücülerin her biri kızın özelliklerini anlamak için evin düzeni temizliği el becerilerini gözden geçirirler kızı yakından görebilmek için su vb ihtiyaçlarını isterlerdi

Eve dönen görücüler görebildiklerini ortaya atar ve kızı ile ailesi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karara varılırdı Sonuç baba ve en yakın akrabalarla görüşüldükten sonra bir aracı ile oğlana söylenirdi Kız oğlana gösterildikten sonra kesin sonuca varılırdı Bu süre zarfında kız evi de oğlan hakkında gizli araştırmalarını yapardı

KIZ İSTEME:

Kızın seçiminden sonra sıra kız isteme işine gelirdi Kız isteme işi hem kadınlar hem erkekler tarafından yapılır önce oğlan tarafının yakın akrabalarından bir grup istemek için tekrar kız evine giderlerdi Kısa bir sohbetten sonra önceleri "Sizin tutmaç keseni bizim kalem tutana uygun ve münasip gördük" daha sonraları ise "Allah'ın emri Peygamber'in kavliyle kızınızı oğlumuza münasip bulduk Siz ne dersiniz?" denilerek kız istenilir ve oğlanın hüner ve meziyetleri sıralanırdı Kız evi ise "İyi geldiniz hoş geldiniz ama kızımız küçük borçluyuz evimiz pek yalnız çocuk da giderse elimiz ayağımız kuruyup kalacak" cevabını verirlerdi Kızı isteyen taraf da "Biz sizi sıkmayız Hepsinin kolayı bulunur Kızın yeri iyidir Kaçırmayınız" gibi gönül alıcı sözler sarfederlerdi Eğer kız tarafı verimkâr ise "Allah nasip etmiş ise ne diyelim!" ya da "Bir kaç gün sonra cevap verelim" derlerdi Oğlan evi kızın verilip verilmeyeceğini kendilerine yapılan ikramdan ayakkabılarının çevrilmesinden uğurlanmalarından anlamaya çalışırlardı Kız evi olumsuz cevap vermek istiyorsa kızlarının henüz gelinlik çağına gelmediğini başka bir tarafa sözü olduğunu henüz düğün edemeyeceklerini ileri sürerek hatır kırmamaya çalışırlardı Oğlan evinin kız evine ikinci ve üçüncü gidişlerinden sonra "Birliğimiz tamdır Bir kere de babasından istenilmesi muvafık olur" denilerek kesin cevap erkeklere bırakılırdı Daha sonra da erkekler bir yerde toplanarak isteme işi tamamlanırdı Söz kesimini nişan izlerdi Söz kesilmede bunun belirtisi olan küçük hediyeler verilirdiSözgelimi "mendil alma" gibi

NİŞAN TÖRENİ:

Oğlan evinin uygun bulduğu bir günde nişan töreni yapılacağı önceden kız evine bildirilirdi O gün kız evinde misafirlere yemek verilir masrafları oğlan evi tarafından karşılanırdı Oğlan evinin sosyal ve ekonomik durumuna göre takılması gereken takılar gönderilirdi O gün öğleden önce misafirler kız evinde toplanır kızın arkadaşları özel olarak çağrılırdı Kız ve oğlan evinin misafirleri ayrı odalarda bulunurdu Kızın yürüyeceği yerlere kıymetli kumaşlar serilir ve bir top kumaş kızın başına örtülürdü Oğlanın en yakın yenge ve ablası gelinin kolundan tutarak oğlan evinin bulunduğu odaya götürür kocası ölmemiş ve başı bozulmadık bir kadın tarafından yüzüğü sağ eline; daha sonra da önce sağ sonra sol kulağına küpesi takılırdı Bunu altın elmas gibi takılar izlerdi Gelinin nişandan sonra önce oğlan evinin büyüklerinden başlanarak el öpülür daha sonra akrabalarının takıları takılırdı

Bunu şerbet içme töreni ve eğlentiler izlerdi Bu eğlentiler yemekle son bulurdu

SİNİ HEDİYESİ:

Nişandan bir kaç gün sonra kız evinden oğlan evine "sini hediyesi" gönderilirdi Sinide güvey için hazırlanan iç giysi yakınları için de küçük armağanlar bulunurdu Nişanla düğün arasında kızın çeyiz hazırlamasına yetecek bir süre bırakılırdı Bu sürenin uzamamasına özen gösterilirdi Çeyiz; gelin ve güveyin iç çamaşırları kimi dış giysileri güveyin yakınlarına verilecek armağanlar ve gelinin yatak odası takımlarından oluşurdu Oda takımına yörede "düzen" denilirdi Çeyiz hazırlığına çocuk küçükken başlanırdı Ancak son yıllarda el işlemeleri dışındaki eşya çarşıdan alınmaktadır Düğünden bir hafta on gün önce "elbise kesimi" yapılırdı Seçimi kız yanı yapar giderleri oğlan yanı karşılardı

Bu hazırlıklardan sonra "okucu" (okuyucu) çıkarılarak düğün günü duyurulurdu Konuklar çağrılırdı Okucu çıkan kişi tatlılık getirmesi uğurlu olması için ilk karşılaştıklarına katmer helva ve pide verirdi Erkek okucularsa bir top kumaş ve şekerle çağrıya çıkardı Çağrılıların pazar günü yük yığmaya pazartesi tel hamamına çarşamba gelin hamamına ve kınaya perşembe gelin çıkarmaya ya da karşılamaya beklendikleri duyurulurdu Uğursuz olacağı inancıyla salı boş bırakılırdı

Yük Yığma: Oğlan evinin aldığı sandık yaygı giysi takı gibi armağanlar pazar günü davetlilere sergilenirdi Bunlardan geline ilişkin olanlar akşam gelin sandığına öbürleri de başka sandıklara konarak kız evine gönderilirdi "Yük yığma" denilen bu sandıkları getirenlere kız evinin büyükleri çeşitli armağanlar verirdi

Tel Hamamı: Oğlan evi pazartesi sabahı yakındaki hamamlardan birini kiralardı Konuklar kapıda karşılanır gelenlere uygun yerler gösterilir sabun ve kına verilirdi Gelin gelince def ve dümbeleklerle yıkanma yerine geçilirdi Gelin yıkandıktan sonra saçı örülür zülüf kesilirdi Pide meyve çerez sunulur ve konuklara akşam kınaya beklendikleri bildirilirdi Kına gecesi Yalvaç yöresinde "gelin okşama" diye adlandırılırdı (Anadolu'daki gelin ağlatma karşılığı) Kına yakılmasından sonra "çekici" denen kadın gelinin yakınlarından birini kaldırarak oyunu açardı Gelin ve güvey anaları oynayanlara bahşiş verirdi

Gelin Hamamı: Çarşamba günü öğleden akşama kadar sürerdi İki tarafın konukları katılırdı Kimi yerlerde kına gecesi gelin hamamının yapıldığı akşam düzenlenir ve kına helvası hazırlanırdı Ancak gelinin kınası konuklar dağıldıktan sonra yakılırdı Bu sırada yalnız çok yakın akrabalar gelinin yanında bulunur el ve ayaklarına kına yakarlardı Kimi yörelerde de evlendiğinin anlaşılması için güveyin avuç içine de kına yakılırdı Oğlan evinde düzenlenen kına gecesi yörede "şamalı gecesi" diye adlandırılırdı Uluborlu yöresinde gelin hamamına "saç çözme hamamı" kına gecesine "kına basma" denirdi



Alıntı Yaparak Cevapla