Prof. Dr. Sinsi
|
Dilbilgisi Ve Türkçe Dilbilgisi Kuralları
4 DEYİMLER
Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir Kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar
Bu sözlerle gönlümü almış mı oldun?
Kendi düşüncelerinde ayak diriyordu
Korktuğu başına gelmiş, arabası bozulmuştu
Her gördüğüne dudak büküyordu
Senin yaptığın pire için yorgan yakmak
İki genç adam boğaz boğaza geldi
Olur olmaz konularla baş ağrıtmayı seversin
Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar
Matematiği aklım almıyor
Öğrenciler, beni can kulağı ile dinliyordu
Hiçbir işte dikiş tutturamamıştı
Bizimkinin iyice çenesi düştü
Göze girmek için her şeyi yapıyor
İşin ağırlığın gözümüzü korkutmuştu
Bu soruya kafa yormanı istemiştim
Çocuk eli uzun biri, cüzdanımı almış
Burası çok ayak altı, şurada duralım
Deyimlerin özellikleri:
a) Deyimler kalıplaşmış sözlerdir
b) Sözcüklerin yerleri değiştirilemez, herhangi biri atılamaz, yerlerine başka kelimeler konulamaz
Meselâ "yüzün ak olsun" yerine "yüzün beyaz olsun" denilemez,
"ocağına incir ağacı dikmek" yerine "ocağına çam ağacı dikmek" denilemez,
"ayıkla pirincin taşını" yerine "ayıkla bulgurun taşını" denilemez,
"dilinin altındaki baklayı çıkar" yerine "dilinin altındaki şekeri çıkar" denilemez,
"tüyleri diken diken ol-" yerine "kılları diken diken ol-" denemez
Ama istisnalar yok değildir: “baş başa vermek” ve “kafa kafaya vermek” gibi
Araya başka kelimeler girebilir:
“Başını derde sokmak” Başını son günlerde hep derde soktu
c) Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır Az sözle çok şey anlatırlar: “Çam sakızı çoban armağanı”, “dili çözül-”, “dilinde tüy bit-”, “dilini yut-”
d) Deyimler en az iki sözcükten oluşurlar Bu özellik deyimi mecazdan ayırır
1 Ya kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar:
ağzı açık, kulağı delik,
eli uzun, kaşla göz arasında,
bulanık suda balık avla-, dikiş tutturama-,
can kulağı ile dinle-, köprüleri at-,
pire için yorgan yak-, pişmiş aşa su kat-,
kafayı ye-, aklı alma-,
akıntıya kürek çek-, ağzı kulaklarına var-,
bel bağla-, çenesi düş-,
göze gir-, dara düş-,
2 Ya da cümle şeklinde olurlar ki bunların bir kısmı gerçek olaylara yada öykücüklere dayanır
Yorgan gitti, kavga bitti
Dostlar alışverişte görsün,
Atı alan Üsküdar'ı geçti,
Tut kelin perçeminden,
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı,
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen alın
Ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?,
Ne şiş yansın ne kebap
e) Deyimler özel anlamlı sözlerdir Deyimler genel yargı bildirmezler Deyimler bir kavramı belirtmek için bulunmuş sözlerdir Öğütte bulunmazlar Atasözleri ise genel anlamlı sözlerdir Ders vermek, öğütte bulunmak için ortaya konulmuşlardır Deyimle atasözünü ayıran en önemli nitelik budur Meselâ: "İşleyen demir ışıldar" atasözüdür Çalışmanın önemini anlatmaktadır Bu yargı dünyanın her yerindeki insan için geçerlidir
f) Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır Çantada keklik, ağzı açık, kulağı delik, abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok yumurta yok, hem nalına hem mıhına, ne şiş yansın ne kebap, ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?
Bazı deyimler ise anlamlarından çıkmamışlardır: Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, adet yerini bulsun, Allah bana ben de sana, yükte hafif pahada ağır, özrü kabahatinden büyük, dosta düşmana karşı, iyi gün dostu, canı sağ olsun
g) Deyimler cümlenin öğesi olabilir, cümlede başka görevler de alabilir:
Üzüntüsünden ağzını bıçak açmıyordu (Yüklem)
Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (Zarf tümleci)
Aslan payı ona düştü (Özne, isim tamlaması)
O, dik kafalı biridir (sıfat tamlaması, sıfat)
h) Kafiyeli deyimler de vardır:
Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı
5 TERİM ANLAM
Bir bilim, sanat ya da meslek dalıyla ilgili bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir Terimlerin anlamları dar ve sınırlıdır
Örnek: "Ekvator" kelimesi tek bir anlama gelir ve tek bir nesneyi karşılar
Örnek: kök, mısra, muson
“yüklem, özne, kök, zarf”, dil bilgisi terimleri; “üçgen, daire, çap”, kelimeleri de geometri terimleridir
Terimler halkın söz varlığında yer almaz, ama halk ağzında kullanılıp da sonradan terim özelliği kazanmış kelimeler vardır
Örnek: "Budala" kelimesi halkın söz varlığında aptal, anlayışsız, sersem anlamlarıyla kullanılır, fakat bu kelime psikolojide belli bir zeka seviyesine sahip anlamında kullanıldığında terimdir
Terimler, genellikle gerçek anlamıyla kullanılan sözlerdir Terimlerin, mecaz anlamı, yan anlamı, deyim anlamı yoktur
Boğaz’ı geçip Karadeniz’e ulaştık
Ayağı olmayan göllerde tuz oranı yüksek olur
Ağacın kökleri çok derinde
Üçgenin iç açıları toplamı 180’dir
6 ARGO ANLAM
Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir
Argo, dil içinde bir dil gibidir
Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir Küfürle karıştırılmamalıdır
Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir
Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır
Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir
Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir
“Canına yandığımın dünyası” gibi
aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
mektep çocuğu: acemi, toy
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
arakçı: hırsız
bal kabağı: aptal, beyinsiz
çakmak: sınıfta kalmak
7 SOYUT ANLAM
Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere soyut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de soyut anlam denir
Hayal, rüya, düşünce, menfaat, sevgi, korku, güzellik
8 SOMUT ANLAM
Beş duyu organında biriyle algılanabilen, maddesi olan kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere somut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de somut anlam denir
Ağaç, taş, ev, mavi, soğuk, su, masa, yol, yürümek, koşmak
Soyut anlamlı kelimeler mecazlı kullanılarak somuta aktarılabilir
“Yazınızda kuru bir anlatım görüyorum”
“Adam yıldızlara basa basa yürüyordu”
|