Yalnız Mesajı Göster

'Osmanlı Tarihi'

Eski 10-07-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

'Osmanlı Tarihi'



Osmanlıların ilk defa kullandıkları toplar deve, katır ve beygirlerle naklolunacak kadar küçük ve hafifti; aynı zamanda sarp yerlere top malzemesi naklolunularak toplar oralarda dökülürdü; XV yüzyıl ortalarından sonra topçulukta ehemmiyetli surette yenilik yapan Osmanlılar, büyük toplar dökerek bunları top arabaları ile sevkettikleri için ayrıca bir de top arabacıları ocağı kurulmuştur Burada yetişenler de XVI yüzyılda acemi ocağından alınırdı Arabacı ocağı çak sayıda ortalara ayrılmış olup en büyük zabiti arabacı başı idi





Topçu Ocağı

Top dökmek, top atmak ve top mermisi yapmak gayesiyle teşkil edilen bu ocak da, Kapıkulu ocaklarının yaya kısmındandı Efradı, Acemi Ocağı'ndan sağlanırdı Osmanlı ordusunda ilk top, Sultan I Murad zamanında 1389 yılında Kosova Meydan Muharebesinde kullanılmıştır Yıldırım Beyâzid tarafindan da gerek İstanbul muhasaralarında gerekse Niğbolu kuşatmasında topun bir silah olarak kullanıldığı, Aşıkpaşazâde tarafindan anlatılmaktadır Görüldüğü gibi Osmanlı Devleti'nin daha başlangıç yıllarında top, ordunun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir Bununla beraber topun silahlı kuvvetlerin ağır ve önemli bir silahı olarak ordu ve donanmaya yerleşmesini sağlayan, Fâtih Sultan Mehmet olmuştur Kale yıkan büyük toplar ile havan topunun mucidinin de Fâtih Sultan Mehmed olduğu belirtilmektedir Bu silahın, askeriyedeki önemi o kadar büyümüş ve devlet ona o kadar ehemmiyet vermiştir ki, patlatılamayan bir topun patlamasını temin eden kimseleri bile her türlü vergi ve rüsûmdan muaf saymıştır

Ocağının top döken kısmı ile top kullanan bölükleri ayrı ayrı idiler Toplar, her zaman devlet merkezinde veya fabrikalarinda döktürülmezlerdi Bazen kale muhasaralarında kalelerin önünde de top imal edildiği görülmektedir Nitekim Sultan II Murad zamanındaki Mora ve Arnavutluk seferlerinde, daha sonra da İstanbul kuşatmasında develerle getirilen malzeme ile buralarda toplar döktürülmüştü
Osmanlılar, gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak ve devamli bir şekilde hazırlıklı bulunmak gayesiyle İstanbul'un dışında da top fabrikaları kurmuşlardı Bu fabrikalar, hudud veya hududa yakın yerlerde idi Bu yerler:

Belgrad, Semendire sancağının Baç (Beç) madeni, Budin, Içkodra, Praviste, Timasvar ile Asya'da İran sınırına yakın Kerkük'ün Gülanber kalesi idi Bu topların mermilerini yapan fabrikalar da Bilecik, Van, Kigi, Kamengrad, Novaberda ve Baç'da idi Bu mermiler (yuvarlak=gülle) için de ayrı ayrı yerlerde depolar yaptırılmıştı Her yıl ne kadar mermi ve gülle döküleceği, Divan tarafından planlanıp Topçubaşına bildirilirdi Dökümhanelere de buna göre emir giderdi Bir gülle dökümhanesinin yıllık ortalama kapasitesi 20-24 bin aded arasında değişiyordu Bu mermilerin en küçükleri 320 gram ağırlığında idi Bunlar, "Sahî" denilen topların gülleleri idi Sahîler, katır sırtında taşınabilen ve yalnız iki topçu eri tarafindan kullanılabilen küçük, pratik, ateşi seri ve müessir toplardı "İnce Donanma"yı meydana getiren nehir gemilerinde de bunlar kullanılırdı Kale muhasaralarında surları yıkmak için kullanılan toplar daha büyüktü Bu topların gülleleri 70 kg ağırlığında idi Top mermisi döken madenlerde dökücü ustaları ve yeterince işçi vardıDökücüler, İstanbul'daki Tophaneden gönderilirlerdi

Osmanlılar, sadece madenî değil, taş gülle de kullanmışlardı Bu gülleleri demir olanlardan ayırmak için "Taş gülle" tabirini kullanıyorlardı
Topçu ocağının en büyük zâbitine (subayına) "Sertopî" veya "Topçubaşı" denirdi Bundan başka Dökümcübaşı, Ocak kethüdası ve çavuşu gibi yüksek rütbeli subayları ile "Çorbacı" veya "Bölükbaşı", Dökücü halifeleri" gibi subayları ile Ocak katibi vardı
Tophanede sivil memurlar da istihdam ediliyordu Bunlar, Tophane Nâzin ile Tophane Emini idi Tophane Emini, tophaneye alınan ve sarf edilen eşyanın defterini tutar ve her sene hesabını verirdi Tophane levazımı, bunun eli ile tedarik edildiğinden vazifesi çok önemli idi Bütün bunlardan anlaşıldığına göre Topçubaşı, Dökümcübaşı, Tophane nazırı, top dökümcüleri kethüdası, Tophane emini ve Topçu çavuşu Tophane ocağının yüksek rütbeli subaylarındandı
Topçular, sayıca "Cebeciler"e yakın idiler XVI asırda ocağın mevcudu 1204 nefer iken, XVII asırda bu sayı 2026'ya kadar yükselmiştir Onyedinci asrın sonlarında muharebelerin devamı yüzünden sayıları 5084'e kadar çıkmıştır

Oldukça islah edilmesine rağmen Sultan III Selim'in tahttan indirilmesi (hal') esnasında Kabakçı Mustafa'ya iltihak eden Topçu ocağı, isyana istirak etmişti Halbuki Sultan Selim, bu ocağın, zamanın şartlarına göre islâh edilmesine ehemmiyet vermiş, derece ve itibarlarını artırmıştı Vak'a-i hayriye esnasında topçular, devlete sadık kalarak Humbaracı ve Lağımcı ocakları ile birlikte "Sancağ-ı Şerif altına gelmişlerdi Yeniçeri ocağının ilgasından sonra Topçu ocağı yeni şekle göre tertip edilmişti
Topçu ocağı ile çok yakından ilgisi bulunan bir ocak daha vardır ki, bu da "Top Arabacıları Ocağı"dır Osmanlıların ilk dönemlerinde kullanılan toplar, deve, katır ve beygirlerle naklolunan küçük ve hafif toplardı XV asırdan sonra topçuluğun büyük ölçüde gelişmesi üzerine ve büyük topların dökülmesinden sonra, yenilik yapan Osmanlılar, bunları araba ile savaşa götürmeye başladılar Demek oluyor ki bu ocak, topların daha ziyade tekemmül ederek arabalarla taşınmasından sonra doğmuştur Arabacıbaşı adında bir subayın komutasında bulunan bu ocak da çeşitli ortalara ayrılmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla