Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler....

Eski 09-10-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (S Harfi)-Osmanlıca Sözlük (S Harfi)İle İlgili Kelimeler....



RE: Osmanlıca Sözlük (S Harfi) SEHL-İ MÜMTENİ' Edb: "Hem kolay, hem güç" mânasına bir tâbirdir Yazılışı veya söylenişi kolay göründüğü hâlde taklidine kalkışınca, taklidi imkânsız eser demektir
SEHL-ÜL ME'HAZ Kolay olarak alıncak ve elde edilecek şey
SEHL Yere yayılmak, döşenmek
SEHL (C: Sühul) Beyaz pamuk bezinden olan elbise * Nakit, para nakit akçe * İpliği bir kat bükmek * Ezmek * Dövmek
SEHLEN Kolaylıkla, kolay surette
SEHLTER f En kolay, çok kolay
SEHM Ok * Hisse nasib * Kısım * Hazine geliri * Korku, dehşet * Hazz * Yay
SEHM f Dehşet, korku
SEHM-GİN f Korkunç, korkulu
SEHM-NÂK f Korkunç, korkulu
SEHMA' Dübür, mak'ad, kıç * Ağaç
SEHME Karalık, siyahlık
SEHNA' Heyet * Suret
SEHRAN Geceleri uyanık duran
SEHUK (C: Sühuk) Uzun * Çok uzun hurma ağacı
SEHUM Hâlin ve durumun değişmesi Yüzün renginin değişmesi
SEHV Hata, yanlış, yanılma
SEHV-İ KALEM Yanlış yazılış, kalem yanlışı
SEHV-İ MÜRETTİB Mürettibin matbaada yaptığı yanlışlık
SEHV-İ SARİH Pek açık yanlış
SEHV-İ TERTİB Tertib yanlışı, dizme yanlışı
SEHV Keşfetmek, bulmak * İzâle etmek * Kabuk soymak
SEHVA' Geceden bir saat
SEHVE Ev önünde yapılan sofa * Gevşek yürüyüşlü deve
SEHVEN Yanlışlıkla, yanılmak suretiyle
SEHVİYAT (Sehv C) Yanlışlar, yanlışlıklar, sehivler
SEK' Gitmek
SEKA' Kulağı olmayan dişi hayvan
SEKAB Dayanıp itimat edilen, güvenilen
SEKAB Yakınlık
SEKAF Kabile, soy Nisbet
SEKAF Uzunluk
SEKAFE Akıllılık
SEKAL (C: Eskâl) Misafir * Mal, mülk, metâ * Ev metaı, ev eşyası * İns ve cinnin bir ünvanı (Bak: Sakalân)(Sekal, -i beyt yani ev eşyasıdır Ayrıca sekal: Misafirin yani yolcunun ağırlık tabir olunan ve ailesine ve sahibinin çok zaman kullanmayıp sakladığı kıymetli şeye denirİns ü cinne sekaleyn denilmesi, arzın içinde ve üzerinde bulunmaları itibariyle onun sekali, ağırlığı gibi olmalarından, yahut amellerinin günahlarının ağırlığındandır denilmiştir) (ET)
SEKAM Hastalık İllet Bozukluk (Bak: Sakam)
SEKB Su dökmek Su dökülme
SEKBAN f Köpek besleyicisi * Padişahın köpeklerini av yerine götüren seyman * Vaktiyle Yeniçeri Ordusunda bir asker sınıfının ismi * Köy düğününde silâhlı ve oyun yapan gençler kafilesi (Türkçede seğmen denir)
SEKBE (C: Sekebât) Başta olan kepek * Takke
SEKEBE Güzel kokulu bir ağaç
SEKEL Musibet, belâ * Çocuğun ölümü
SEKEM Yolun orta yeri * Lâzım olmak, icab etmek
SEKEN Ev ahâlisi * Mesken, ev * Kalbin teskin olduğu nesne
SENETA Sekenler Durmalar, duruşlar Davranışlar
SEKENE Sâkin olanlar, oturanlar Bir yerde devamlı oturanlar
SEKENE-İ ARZ Yeryüzünde bulunan mahlûkat
SEKENE-İ KARYE Köyde oturanlar Köyün sâkinleri
SEKER Hurma şarabı
SEKERAT Sarhoşluk * Hayretler şiddetler * Mestlikler
SEKERAT-ÜL MEVT Ölüm halindeki kimsenin kendinden geçmesi, can çekişmesi hali
SEKF Bulmak
SEKİ Direğin altında konulan taş ayak, kürsü taşı, kapıların yanlarında ve bahçelerde havuzların etrafında yapılan sed ve peyke, odaların zeminden yüksekçe olarak bir kısmına yapılan döşeme yerlerinde kullanılır bir tabirdir * Atın ayağındaki beyaz nişana da bu ad verilir (OTDS)
SEKİNE(T) Sükûn ve itmi'nan, temkin Nefisteki telâşın kesilmesi ile hâsıl olan kalb huzuru ve sükûneti * Telâş ve hafifliğin zıddıdır * Kalb rahatlığı, kalb kuvveti veren çok mühim bir duânın ismi (Bu, Sekine isimli duâ, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh gibi evliyânın bildiği ve içerisinde ondokuz harfli ondokuz âyet bulunan çok mühim, sükûnet ve itmi'nan veren bir duâdır Hizb-ül Envar-ül Hakaik-ın Nuriye'de mevcuttur)
SEKİT Kırağı
SEKK Seyahat etmek, gezmek
SEKK (C: Sukûk-Sikâk) Çuvaldız Çivi * Alçaklık * Dar nesne
SEKKA' Su ulaştıran
SEKKAB Delici, delen
SEKKAK Bıçakçı, çakıcı
SEKKAKÎ (Hi: 555-626) Harzem'li olup edebiyat ve kelâm ilminde çok kıymetli ve mühim bir İslâm âlimidir "Miftâh-ül Ulûm" isminde sarf ve nahivden ve aruz kafiyesinden bahseden eseri vardır Sadeddin-i Taftazanî bu kitabı şerhetmiştir
SEKKAR Lânet eden kişi
SEKKARE şarap yapan
SEKLA Çocuğunu kaybeden kadın
SEKN Sâkin olmak
SEKR (Sekir) Sarhoşluk
SEKRAN Sarhoş, mest olan adam
SEKR-ÂVER f Sarhoş eden, sarhoşluk veren, baş döndüren
SEKRE Sarhoşluk * Şaşkınlık * Şiddet
SEKSEKE Hamakat, ahmaklık
SEKTE Durma, kısılma * Kanın birdenbire durması * Bir işin görülmesinde kesiklik, durgunluk hâsıl olmak * Tecvidde: Kıraat esnasında nefes almadan sesi kesmeğe denir
SEKTE-İ KALB Kalbin durması Kalbin sekteye uğraması
SEKTEDÂR Susan, sesini kesen * Zarara uğramış olan * Aheng ve düzeni bozulmuş
SEKUB (Bak: Sükub)
SEKUB (Sekabe) Ateşin alevlenmesi * Yıldızın parlaması * Işıklı, ışık veren * Parlamak
SEKUN Yemen vilâyetinde bir kabile adı
SEL' Baş yarmak
SELA' Bir acı ağaç * Medine'de bir dağ * Yarmak Parçalamak * Ayak yarığı (Bu mânâya C: Sülu)
SELA (C: Eslâ) Çocuğun ana karnında iken içinde bulunduğu ince deri
SEL'A Hıyarcık hastalığı * Yarmak
SELA' Pişirmek * Eritmek
SELACİKA (Selçuk C) Selçuklular
SEL'AF Yutmak
SELAH (C: Selhân) Keklik yavrusu
SELAHİF (Sulahfât C) Kaplumbağalar
SELAHİYET (Bak: Salâhiyet)
SELAİK (Selika C) Güzel söz söyleme ve yazma kabiliyetleri
SELAK (C: Selekân) Yüksek, düz yer Deve yanırının onulmuş ve yeri ağarmış olan izi * Çuval kulpunun birisini birisine koymak
SELALE Çanak içinde yalanan nesne
SELALİM (Süllem C) Merdivenler
SELAM Ayıplardan, âfetten sâlim oluş Selâmet, emniyet Sulh Asâyiş Bütün korktuklarından emin olma * Allah'ın (CC) rızasına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı dua Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan birisinin selâm vermesi sünnet-i kifaye, selâm alacak taraftan birisinin selâm alması farz-ı kifayedir
SELAMAN Bir mekânın adı * Büyük ağaç
SELAMET Kurtuluş, tehlikeden sâlim olmak Korktuklarından, fenalıklardan kurtulmak * Neticede imân ile kabre girmek * Edb: Doğruluk, sağlamlık
SELAMLIK (Bak: Harem)
SELASE Üç
SELASE-AŞER Onüç
SELASET Edb: Anlatıştaki kolaylık ve rahatlık Açık, kolay, akıcı ve âhenkli ifade
SELASİL (Silsile C) Silsileler * Zincir gibi olanlar Zincirler * Sıradağlar
SELASÛN (Selâsîn) Otuz, 30
SELATA Kahır, galebe, hiddet * Kötü konuşan, gönül inciten, kalb kıran * Merhametsiz olmak * Acı söz söylemek
SELATİN (Sultan C) Sultanlar
SELB Ayıp * "Noksan etmek ve çekmek" mânalarına da mastardır
SELB Zorla alma, kapma, soyma * Nefy ve inkâr etme * Kaldırma, giderme, izale * Man: İki şey arasında nisbet-i vücudiyenin kalkması
SELBEN İnkâr yoluyla, * Gidererek, kaldırarak, yok ederek
SELBÎ Nefiy ile alâkalı, nefye mensub olan
SELBUB Bir dere
SELC (C: Süluc) Kar
SELC Yutmak
SELCEM (C: Selâcim) Uzun, tavil* Uzun ok şalgam
SELEB Yemen vilâyetinde yetişen bir ağacın kabuğudur Ondan ipler ve urganlar yaparlar * Kişinin malı mülkü ve metâı
SELECAN Yutmak
SELEF (Self) Eskiden olan Evvelce bulunmuş olan * Yerine geçilen * Önde olmak, ileri geçmek * Eski adam
SELEF-İ SÂLİHÎN Ehl-i Sünnet ve Cemaat'in ilk rehberleri: Tabiîn ile Ashabın ileri gelenleri ve Tebe-i Tabiînden olan müslümanlar
SELEFİYE İtikadca Ehl-i Sünnet Mezhebi üzerinde olan Sahabe ve Tâbiîn'in gittikleri yol Ve bu yolda giden fakihler, muhaddisler ve bu mezhebden olanlar * Cenab-ı Hakk'ın varlığında ve diğer hususlarda Kur'an-ı Kerim aşikâr ne söylemiş ise aynen kabul edenler Bunlara "Eseriyye" de denir
SELEL Helâk olmak, mahvolmak
SELEM Diş gediği
SELEM Teslim etmek * Ayıplardan uzak olmak * Selef * Peşin para ile veresiye mal alma
SELENKA' Yıldırım
SELENTAH Geniş, açık yer
SELF Yeri düzeltmek *Büyük dağarcık
SELFA' Bahadır Kahraman ve cesâretli kimse * Yüzsüz, utanmaz, hayâsız, kötü kadın * Kuvvetli deve
SELFE Ahmak * Kurt
SELG Ayırmak * Yarmak
SELH Soyma, deri soymak * Her ayın son günü * Bir yerden bir şeyi çıkarmak
SELHA Kıyamet günü
SELH-HANE f Hayvan kesilip yüzülen yer Mezbâha (Bu kelime galat olarak, "salhâne" şeklinde kullanılır)
SELİB Soyulmuş, giderilmiş, alınmış * Tıraş olunmuş * Aklı başından alınmış
SELİF Eski zamanda geçmiş olan
SELİHA Kabuk * Soyulmuş veya bozulmuş şey * Tarçın yerine kullanılan bir ağacın adı
SELİK Arpa, buğday ve bunlara benzer hububatın yarması
SELİKA Güzel söz söyleme ve yazma istidadı
SELİKA Üstüne binen kişinin, ayaklarını sallamasından dolalyı, devenin yanlarında meydana gelen ayak izleri * Tabiat
SELİL Netice, semere * Yeni doğmuş erkek çocuk * Büyük, geniş dere
SELİL-İ MEYYİT Ölü olarak doğmuş çocuk
SELİLE Yeni doğmuş kız çocuğu
SELİM(E) (Selâmet den) Sağlam, kusursuz Refah ve selâmet üzere bulunan
SELİM-ÜL KALB Temiz kalbli
SELİS Selâsetli Fasih ve beliğ olan Düzgün ve akıcı ifade
SELİS Kolay, yumuşak * Boyun eğmiş, bağlı
SELİT Kahredici, galebe edici * Susam yağı * Kötü sözlü şerli kimse Ağzı bozuk * Zeytinyağı
SELK Çekmek veya çekilmek * Gitmek * İthal etmek, içeri sokmak, girdirmek
SELK Bir yerden haber getirmek * Yumurtayı rafadan pişirmek Bir kimseyi başı üstüne bırakmak * Katı ve sert söylemek * Çağırmak
SELKA' (C: Selâki) Otsuz, susuz ve ıssız yer
SELL Yavaşça çekip sıyırma Sıyrılma * Çıkarma, çıkarılma Çekme, çekilme
SELL-İ SEYF Kılıç çekme
SELLAC Buzcu, buz satan adam
SELLAH (Selh den) Kasaplık hayvan kesen veya yüzen
SELLAT (Selle C) Sepetler, seleler
SELLE Koyun ve keçi sürüsü * Yıkmak, hedm * Kuyu içinden çıkartılan toprak
SELLE (C: Sellât - Silâl) Sepet, sele
SELLEBÂF f Sepet, küfe vs ören kimse Sepetçi
SELLEME "Selâm ve selâmet versin, kusur ve ayıptan hâli ve beri eylesin" meâlinde duâ
SELLEMEHÜSSELAM Gelişi-güzel Rastgele
SELM Barış, sulh İtaat Tek kulplu kova (Bak: Silm)
SELMAN-I FARİSÎ İran'ın İsfahan şehrinde doğmuş olan büyük bir sahâbe Evvelce ateşperestti, sonra Hristiyan oldu Daha sonra papazların nasihatiyle İslâmiyetin geleceğini anlamıştı ve arıyordu Yeni Peygamber'e (ASM) kavuşmak için Şam'dan Hicaz'a geldi ve orada kendisini köle yaptılar Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Medine'ye geldiğinde müslüman oldu ve Resulullah onu satın alıp azad etti İslâmiyete çok hizmetleri vardır (RA)
SELME Rahne, gedik
SELMEC (C: Selâmic) İnce uzun demir
SELMET (SİLMET) Taş
SELS Akmak, seyelân
SELS Beyaz boncuk dizilen iplik
SELSAL Hafif soğuk, tatlı ve lezzetli su
SELSEBİL Cennet'te bir çeşme veya ırmak * Mc: Tatlı, lâtif, leziz su
SELSEL Tatlı ve yumuşak su
SELSELE Ulaştırmak, vardırmak * Zincir örmek
SELT Karın gürüldemesi
SELUB (C: Süleb) Müddeti tamam olmadan yavrusunu düşüren deve
SELUC Rahat olmak Mutmain olmak
SELUF Suya gelen develerin dâima önlerinde gelen deve
SELUK Yemen vilâyetinde bir köydür ve "kilâb-ı selukiyye" denilen büyük köpekleriyle meşhurdur
SELUKİYYE Kaptan kamarası
SELUL Ölü olarak doğmuş çocuk
SELV Kanaat vermek
SELVA Bal, asel * Bıldırcının büyüğü
SELVET Kalb rahatı Gönül rahatı
SEM' İşitmek Kulak ile dinlemek * Kurdun sırtlandan olan eniği
SEM'-İ HAMİYET Hamiyet kulağı, insaf ve hakperestlikle dinleyiş
SEM'-İ HİKMET Hikmetli sözleri dinlemek Hikmetten ibret ve ders almak En hayırlısına tabi olmak
SEMA Gök yüzü Asuman Gök * Her şeyin sakfı * Gölgelik * Bulut ve emsali örtü(Resul-i Ekrem'den (ASM) şöyle rivayet olunmuştur Sema'ya uruç buyurdukları zaman kale burçları gibi bir mevkide bir takım melâike görmüştü Bunlar birbirlerinin yüzüne doğru, mütekabilen yürüyüp gidiyorlardı Bunlar nereye gidiyorlar diye Resul-i Ekrem (ASM) Cebrâil'e (AS) sordu Cebrâil: Bilmiyorum Ancak yaratıldığımdan beri ben bunları görürüm ve evvel gördüğümün bir tânesini bir daha görmem dedi Onlardan birine, ikisi birden: "Sen ne zaman halk olundun" diye sordular O da: "Bilmiyorum Ancak Cenab-ı Hak her dörtyüz bin senede bir yıldız halk eder Ben yaratıldığımdan beri de dörtyüz bin yıldız halk etti" diye cevap verdi Melâikenin kesretini ve kudret-i ezeliyenin vüs'at-ı tecelliyatını anlamalı ET)

Alıntı Yaparak Cevapla