Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (N Harfi)-Osmanlıca Sözlük (N Harfi)İle İilgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (N Harfi) NAKS Eksiklik, noksan, kusur * Azaltma, eksiltme (Bak: Nâkıs)
NAKS Nakletmek * İfsad etmek, bozmak * Evmek Acele etmek * Kimseye lâkap takmak * Ayıplamak * Kilise çanını çalmak Çan çalmak, çana vurmak
NAKŞ Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak * Resim * Tezyin etmek * Bedene batmış dikeni çıkarmak * Bir şeyin esasını araştırmak * Yaymak * Suda ıslanmış hurma * İpekle, sırma ile işleme * Mc: Hile
NAKŞ-I DİL-FİRİB Gönül aldatıcı suret
NAKŞ-I KADEM Ayak izi
NAKŞ-I KİLKÎ Kalemle yapılan nakış
NAKŞ-BEND f Kumaşların nakışlarını bağlayarak ipek tellerle tezgâhı hazırlayan Nakış işleyen * Ressam
NAKŞ-BENDÎ f Kalbde zikir yoluyla, tefekkür ile İlâhî sevgiyi, uyanıklığı nakşa çalışan mânâsiyle, Şeyh Bahâüddin Nakş-bendî nâmındaki azîm bir velinin kurduğu ve en ziyade hafî zikre dayanan tarikata mensub olan(Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (RA) Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-ı imaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevaâcid ve keramata tercih ederim"Hem demiş ki: "Bütün tariklerin nokta-i müntehası, hakaik-ı imaniyenin vuzuh ve inkişafıdırHem demiş ki: "Velâyet üç kısımdır: Biri velâyet-i suğra ki, meşhur velâyettir Biri velâyet-i vusta, biri velâyet-i kübradır Velâyet-i kübra ise; veraset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır"Hem demiş ki: "Tarik-ı Nakşîde iki kanad ile sülûk edilir" Yâni: Hakaik-ı imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur Bu iki cenahta kusur varsa, o yolda gidilmez
NAKŞ-PERDAZ f Nakış yapan ressam
NAKŞ-PERDAZÎ f Ressamlık
NAKŞ-TIRAZ f Süslü işlemeler
NAKT Çıkarmak
NAKUR Sur gibi ağızla üflenerek çalınan boruya denir Nakr; vurmak ve didiklemek mânalarına geldiği gibi, boru çalmak mânasına da gelir Çünkü boru çalındığı zaman, içinden hava tazyiki ile didiklenmiş olacağı gibi, dışından da o ses, çarptığı kulakları didikleyeceği cihetle boruya "minkar" mânasıyla alâkadar olarak "nâkur" denilmiştir Boru çalınmak, askerin seferi için hareket kumandası demek olduğu gibi, borusu ötmek de emir ve kumandasının nüfuzundan kinaye olur ET)
NAKUS Kiliselerde asılı bir vaziyette durup belirli vakitlerde çalınan çan Kilisenin büyük çanı
NAKVET Bir şeyin seçkiniNAKZ : Bozmak Çözmek Kırmak * Bir sözleşmeyi yok saymak * Kalın bir şeridi çözüp dağıtmak * Parmaklarda veya âzâda oynak yerler * Kiriş * Palan Deri
NAKZ-I AHD Anlaşmayı bozma, muâhede hükümlerini bozma Verilen sözde durmama (Nebz-i ahd da denir)
NAKZ (Nakazân) (C: Nevâkız) Sıçramak * Talep etmek, istemek
NAKZ Halâs olmak, kurtulmak
NAKZAN (Nakzen) Bozarak, hükmü bozulmuş olarak
NAKZEYN İki zıt, zıtlar Birbirine muhalif iki şey
NAL(E) f İnilti, figân * Kamış kalem * Kamış düdük * Şeker kamışı
NA'L Nal Ayağa giyilen tahta ayakkabı veya hayvanların ayağına çakılan demir * Oturulacak yerlerin en aşağısı
NALAN f İnleyen, sızlayan, figân eden
NA-LAYIK f Lâyık olmayan
NALBANT (Na'l-bend) f Nal takan
NA'L-BUR f Nal, çivi vs satan veya yapan kimse Nalbur
NALÇE Küçük nal * Yemeni, çizme gibi ayakkabılara vurulan hafif demir parçaları (OTDS)
NALE (Bak: Nâl)
NALEKÂR f İnleyen, figân eden, feryad eden
NALEKÜNAN (Nâle-künân) f Feryad ederek, inleyerek
NALENDE f İnleyen, feryad eden, inleyici
NALESENC f İnleyen, inildiyen
NALESENCÎ f İnleyicilik, feryad edicilik
NA'LEYN Bir çift ayakkabı * Bir çift nalın
NALEZEN (Nâle-zen) f İnleyen İnildeyen
NALEZENAN f İnildiyerek, inleyerek
NA'LÎ Nal biçiminde olan
NALİŞ f İnleme, inilti, inleyiş
NALİŞKÂR (Nâlişker) f İnleyen, inildiyen
NALİŞZEN f İnleyen
NA'L-TIRAŞ f Ağaç ayakkabı yapan kimse * Nalıncı
NAM f İsim, ad Lâkab Ün Şan * Vekillik * Adres
NAM-I MÜSTEAR Takma isim
NAM-I ŞERİF Mübarek isim, şerefli ad
NA'MA Rahatlık, nimet Minnet, ihsan ve atiyye İyi halde bulunmak
NA-MA'DUD f Sayılmaz, çok Sayısız
NA-MAĞLUB f Yenilmez, mağlub edilmez
NA-MAHDUD f Hudutsuz, sınırsız, sonsuz
NA-MAHREM f Aralarında evlenmeğe mâni olacak kadar yakınlık bulunmayan Şer'an evlenmeğe mâni akrabalığı olmayan erkek veya kadın * Yabancı
NA-MAHREMİYET f Namahremlik
NA-MAHSUR f Sonu olmayan, sınırlanmamış, sonsuz
NA-MAKBUL f Makbule geçmez, kabul olmayan Kabul edilmeyen
NA-MA'KUL f Akla uygun gelmeyen Akıl almayan Mâkul olmıyan
NA-MA'LUM f Bilinmiyen, bilinmemiş, ma'lum olmayan
NAMAN (Nam C) f İsimler, adlar
NA'MAN Tâif yolunda Arafata çıkar bir derenin adı
NA-MA'RUF f Tanınmayan, bilinmeyen, ma'ruf olmayan
NA-MARZİ f Beğenilmeyen, arzu ve isteğe uygun olmayan
NA-MATBU f Basılmamış, tab edilmemiş yazı
NAM-AVER (C: Nam-âverân) f Ünlü, meşhur, ad salmış
NAM-ÂVERÂN (Nam-âver C) Namlı kişiler, ad salmış kimseler, ünlüler, meşhurlar
NAMAZ f İslâmın beş şartından birisidir * Duâ * Zikir * Kur'an * Kunut * Rüku * Salât * Şükür * Tesbih * Secde * Hamd (Bak: Salât - Târik-üs salât)(Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvi bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir Namazın erkânı, "Fütühat-ı Mekkiye"nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir Namaz, Hâlik-ı Zülcelâl tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde mânevi huzuruna yapılan bir davettir Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb, kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin Ve mi'racvari olan o yüksek münâcâta mazhar olsunNamaz; kalblerde azamet-i İlâhiyyeyi tesbit ve idame ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyyenin kanununa itaat ve nizam-ı Rabbâniye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir Zaten insan, medeni olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlâhîye muhtaçtır O vesileye müracaat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar câhil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer İİ)
NAMAZGÂH Namaz kılınan yer İbadetgâh Eskiden şehir dışında, kırda ve sed üzerinde mihrab konulmak suretiyle namaz kılınmak için yapılan yere verilen addır * Bir kasabanın bütün halkını bir arada bulunduran geniş sahaya da bu ad verilirdi Bayramlarda ve fevkalâde günlerde kasaba ve civar köyler halkı hep birden orada toplanırlardı
NAMAZGÜZAR f Namazlarını kılan, namazlarını eda eden
NAMBERDAR f Şanlı, ünlü, ad salmış, meşhur
NAMCU(Y) (C: Namcuyân) f Nam arayan * Yiğit
NAMCUYÂN (Namcu C) f Ün arayanlar, nam arayanlar * Yiğitler, kahramanlar
NAMDAR f Ünlü, şöhretli, meşhur
NAMDARÂN (Namdar C) Ünlüler, namlılar, meşhurlar
NAMDARÎ f Namdarlık, ünlülük, meşhur olma
NAME f Mektub Risale Kitap
NAME-İ HİCRAN Hicrân mektubu Ayrılık, mektubu

Alıntı Yaparak Cevapla