Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MAAS Ayağın siniri çekilip büzülmek * Ayağın eğri olması
MAASIR (Ma'sara C) Üzüm, susam gibi şeylerin sıkıldığı yerler
MAASÎ (Ma'siyyet C) Günahlar * İsyanlar
MAAŞ Geçinilecek şey Yaşayış Aylık para
MAAŞAT (Maâş C) Maaşlar Memur, emekli, dul, yetim vs gibi kimselere verilen aylıklar
MAAŞEN Yaşayış bakımından
MAAŞİR (Ma'şer C) (Bak: Ma'şer - İlticâ - Melce')
MAATIF (Ma'tıf ve Mı'taf C) Gözlenilecek veya bakılacak yerler
MAATÎR (Mı'târ C) Devamlı güzel koku sürünenler
MAA-T-TEESSÜF Yazık ki Esefle Teessüfle beraber
MAAVİL (Mi'vel C) Taş, kaya parçalamakta kullanılan sivri kazmalar
MAAVİN (Maunet C) Yardımlar, muâvenetler * Yol yiyecekleri Azıklar
MAAYİB Ayıplar Lekeler Kusurlar
MAAYİR Ayıplanmış
MAAYİŞ (Maişet C) Geçinmek için gerekli şeyler
MAAZ Sığınacak yer Penah
MAAZ Şiddetle gadap etmek, çok fazlasıyla hiddetlenmek * Bir nesne güç gelmek, zor gelmek
MAAZALİK Şu var ki Bununla berâber
MAAZALLAH Allaha sığındık Allah korusun
MAAZIM (Mu'zam C) Bir şeyde en büyük kısımlar
MAAZİR (Bak: Meâzir)
MAAZİYADETİN Fazlasıyla, ziyadesiyle, çok miktarda, bol bol
MA-BA'D Sonra Gelecekteki
MA-BA'DETTABİA (Mâba'de-t tabia) Metafizik Beş duygu ile bilinmeyen varlıklar hakkında fikrî araştırma yapan felsefe kolu Bu felsefe ile alâkalı olan
MABA'Dİ (Mâbadi) Sonrası Bundan sonrası
MABAKİ Geri kalan, kalan, artan
MA'BED (Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer (Mescid, câmi gibi)
MA'BED-İ FERSUDE f Eskimiş, yıpranmış mâbed
MA-BEKA Arta kalan, bâkiye, geri kalan
MA'BER (C: Maâbir) (Ubur dan) Geçit, kemer, köprü * Geçilecek yer
MABEYN Ara Aradaki şey İki şeyin arası * Haremle selâmlık arasındaki oda * Padişah yakınlarının bulunduğu oda
MABGUZ (Bugz dan) Nefret ve buğzedilmiş Sevilmemiş
MA-BİHİ-L-HAYAT Yaşamaya sebep olan, hayata vesile olan
MA-BİHİ-L-İFTİHAR Kendi ile ve onunla iftihar edilecek şey
MA-BİHİ-L-İMTİYAZ Kendisi ile imtiyaz kazanılan şey
MA-BİHİ-L-İSTİHKAK Hak etme sebebi
MA-BİHİ-L-İ'TİMAD İtimada vesile ve sebep olan şey
MABSARA Bedihî ve zâhir olan hususlar Açık ve meydanda olan hususlar
MA'BUD (Mâbud) Kendine ibadet edilen Allah (CC)
MA'BUD-U Bİ-L HAK Hak olan ma'bud Hakkıyla ibadete lâyık olan Allah (CC)
MA'BUD-U HAKİKÎ Hakiki ma'bud olan Cenab-ı Hak (CC)
MA'BUDE Şirk, evham ve putperestlikten doğan kadın heykeli ve emsali put
MA'BUDİYYET Mâbud oluş Kendine ibâdet edilmeğe lâyık olan, ki bu sıfat ancak Allah'a mahsustur Uluhiyyet(İşte şu vaziyette bir insana hakiki ma'bud olacak; yalnız, her şeyin dizgini elinde, her şeyin hazinesi yanında, her şeyin yanında nâzır, her mekânda hâzır, mekândan münezzeh, aczden müberra, kusurdan mukaddes, nakstan muallâ bir Kadir-i Zülcelâl, bir Rahim-i Zülcemâl, bir Hakîm-i Zülkemâl olabilir Çünkü, nihayetsiz hâcat-ı insaniyyeyi ifa edecek ancak nihayetsiz bir kudret ve muhit bir ilim sâhibi olabilir Öyle ise mabudiyete lâyık yalnız Odur S) (Bak: Taabbüd)
MA'C Süratle gitmek, hızlı gitmek * Yürürken dolaşmak
MAC Tuzlu su
MACC Ağzından sular akan yaşlı deve
MA'CEL (C: Maâcil) Yol Menzile ulaştıran yol
MA'CEME Sabırlı, tahammüllü kimse
MACERA Olup geçen şey Baştan geçen hadise
MACERAPEREST f Maceracı Macera meraklısı
MA'CES Yay kabzası
MA'CEZ Çalışmaktan ve maişetten âciz oldukları yer
MACİD Çok âli Şerif Yüce Kerim * Hoş Nâzik meşreb
MACİN (C: Micân) Her dileğini yapan kimse * Hile yolunu öğreten
MACUN Hamur kıvamındaki ilâç * Hamur gibi yoğurulmuş şey
MACUŞUN Gemi, sefine * Boyanmış elbise
MAÇ f Öpüş
MAÇİN Çin'e tâbi, Doğu Türkistan tarafındaki çöllerde ve Târim nehrinin güneybatısındaki dağlarda oturan Türk milletinden bir kavimdir ve simaca Moğol ile Aryâ cinslerinden mürekkeb oldukları anlaşılıyor İçlerinde sarı saçlı ve mavi gözlü adamlar dahi bulunuyorsa da lisan bakımından Doğu Türkistan'ın ahalisinden farkları yoktur Çağatay dili konuşurlar Kendileri çok tembel; ve zevk ve eğlenceye çok düşkündürler Ziraat vs işleri kadınları tarafından yapılır Tamamı müslüman ve sünnîdirler
MAD Yumuşak taze ot
MA'D Taze hurma * Taze ot * Yumuşak * Yoğunluk, gılzat * Gitmek * Çekmek
MADAHİK (Madhek C) Güldürücü ve komik kimseler Soytarılar
MADAK Sıkıntı, darlık
MADALLE Yolun kaybolduğu yer
MADALYA İtl Büyük işlerde muvaffak olanlara veya büyük fedakârlık ve kahramanlık gösterenlere hediye ve hatıra olarak verilen ve çok defa yuvarlak biçimde, göğüse takılacak şekilde olan kıymetli madeni parça
MÂ-DÂM Çünkü Mâdem Böylece olunca Dâim ve bâki oldukça
MÂ-DÂM-EL MELEVAN Gece gündüzün devamı müddetince
MADARİB (Madrab C) Darbedilecek, dövülecek yerler
MADCA' Yatılan yer * Kabir Mezar
MADDE Zahir duygularla hissedilen, ruhâni olmayıp, ağırlığı olan, cismâni bulunan * Asıl, esas, cevher, mâye * Bend, fıkra, kısım * İlm-i Kelâmda: His âzâmız üzerine bir takım muayyen ihtisâsât husule getiren veya getirebilen, her şey * Tıb: Çıbanın içinde hasıl olan yara
MADDE-İ ACİNİYE Hamur gibi yoğurulmuş cisim
MADDE-İ MUSAVVİRE Tıb: Kanın küreciklerinden başka gıda maddesinden olup, azot ve sair maddeleri içine alan sulu cisim Canlı hücrelerin vücudunu teşkil eden ve içinde çoğunun çekirdek bulunan albüminli madde Protoplazma
MADDE-İ ULYÂ Kıymetli cevher maddesi, yüksek madde Çok kıymetli şey
MADDETEN Cismen Madde ve cisim olarak * İş olarak, iş ile * Gözle görülür ve elle tutulur şekilde
MADDÎ (Maddiye) Cismâni Madde ile alâkalı olan Maddeye ait * Paraca ve malca * Paraya ve mala fazlaca ehemmiyet veren * Dokunma, koklama, görme, işitme, tatma ile hissedilip duyulan şeyler
MADDİYAT (Maddiyet C) Maddi ve cismâni şeyler Gözle görülüp elle tutulur cinsten şeyler
MADDİYET (C: Maddiyât) Gözle görülüp elle tutulan şey Cismâni
MADDİYYUN (Maddiyun) Maddeciler Her şeyin esası madde olduğunu iddia edip, ruhaniyatı inkâr eden dinsizler Her şeyi madde ile ölçenler Masnuât-ı İlâhiye olan mahlukatı ve zerrelerin muntazam hareketini, tesadüf eseri gibi kabul ve tevehhüm edip dinsizliğe yol açmağa çalışanlar(Maddiyyun denilen bir kısım ehl-i dalâlet, zerrattaki tahavvülât-ı muntazama içinde Hallâkiyet-i İlâhiyyenin ve kudret-i Rabbâniyenin bir cilve-i âzamını hissettiklerinden ve o cilvenin nereden geldiğini bilemediklerinden ve o kudret-i Samedâniyenin cilvesinden gelen umumi kuvvetin nereden idare edildiğini anlıyamadıklarından, madde ve kuvveti ezeli tevehhüm ederek, zerrelere ve hareketlerine âsâr-ı İlâhiyyeyi isnad etmeye başlamışlar Fesübhanallah! İnsanlarda bu derece hadsiz cehalet olabilir mi ki, mekândan münezzeh olmakla beraber herbir yerde herbir şeyin icadında herşeyi görecek, bilecek, idare edecek bir tarzda bulunur bir vaziyetle yaptığı fiilleri ve eserleri; câmid, kör, şuursuz, iradesiz, mizansız ve tesadüf fırtınaları içinden çalkanan zerrâta ve harekâtına vermek, ne kadar câhilâne ve hurafetkârâne bir fikir olduğunu, zerre kadar aklı bulunanların bilmesi gerektir Evet bu herifler vahdet-i mutlakadan vazgeçtikleri için, hadsiz ve nihayetsiz bir kesret-i mutlakaya düşmüşler; yâni; bir tek İlâhı kabul etmedikleri için, nihayetsiz İlâhları kabul etmeye mecbur oluyorlar Yâni; bir tek Zât-ı Akdesin hassası ve lâzım-ı zâtisi olan Ezeliyeti ve Hâlikıyeti, bozulmuş akıllarına sığıştıramadıklarından; o hadsiz, nihayetsiz câmid zerrelerin ezeliyetlerini, belki Uluhiyetlerini kabul etmeye mesleklerince mecbur oluyorlar L)

Alıntı Yaparak Cevapla