ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Arkadaşlık Hikayeleri (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=461)
-   -   Uzaktaki Diploma (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=90521)

TiFus 08-13-2009 09:33 PM

Uzaktaki Diploma
 
Uzaktaki Diploma
Zeynep elinde tıka basa doldurduğu valiziyle çıktı evinden. Biraz ilerleyince geriye dönüp baktı. On dokuz sene yaşadığı bu eve. Ne güzel günler geçirmişti burada. Hüzünler,neşeler dolu dolu yaşamıştı hayatı. Yüzünde derin bir hüzün ve sevinç bir arada son bir kez daha yutkundu. Beyni biran önce gitmek istese de ayakları ilerleyemiyordu.Elindeki valiz gittikçe daha da ağırlaşıyordu sanki. Caddenin karşısındaki banka oturup taxi beklemeye başladı. Gözleri bir noktaya takılıp kalmıştı, sonra düşüncelere dalıp gitti. Lise yıllarını hatırladı. Son sınıfta aynı mahallede oturan yüsra ablasıyla tanıştı. O tanışma ile birlikte yaşantısı tamamıyla değişmiş, hayata bakışı farklılaşmıştı. Ne kadar güzel anlatıyordu islamı. İnsanın yaşam kaynağı, çiçeğin suya, balığın denize, insanın ekmeğe ihtiyacı olduğu gibi insanın da yaradanına ihtiyacı olduğunu ondan öğrenmişti. Okul çıkışı formasıyla giderdi ona. Karşısında oturur onun anlattıklarını büyük bir heyecan ve şevkle dinlerken elleri eteklerinde olurdu. Yüsra ablası anlattıkıkça o utancından kısa olan eteğini çekiştirirdi uzatmak istercesine.

Onu yoktan vareden, ihtiyaçlarını karşılayan her yaptığını hatta kalbinden geçirdiklerini dahi bilen bir yaradanın olduğunu ondan öğrenmişti. Sonra kur’an okuyordu ona. Manasının olabileceği hiç aklına gelmemişti şimdiye kadar. Her konu ince ince yazılmıştı kur’anda.Abdest, namaz,gıybet,karı-koca ilişkileri, boşanma bile yazılıydı kur’anda. İnsanın yaşantısını düzenleyen bir kitap. İnsanlarla olan ilişkileri, toplumun düzenini, kimlerle nasıl ve ne şekilde dost olabileceklerini bile yazan bir kitap. Adeta ilaç reçetesi gibi. İnsan daha hasta olmadan onun ihtiyacı olabilecek ilaçları önceden göndermişti Allah. İnsanı yaratmadan önce onun hayat görüşünü belirlemiş ve bunu da kur’an da açıklamıştı.

Zeynep bu yaşa kadar hiç böyle düşünmemişti. Onun çevresindeki insanlar için ölünce arkalarından okunan bir şey di Kur’an. ölümü hatırlatan dualar manzumesi adeta. Bir de mevlit ve yasinlerde okunduğuna şahit olmuştu. Bir keresinde de bir hanım çok güzel okuyarak onu bile etkilemişti. Ama manasının onun hayatına müdahale ettiğini hiç kimse söylememişti. İşte bu duygularla aç olan yüreği okul çıkışı onu yüsranın evine götürüyordu. Yüsra da onu her gittiğinde güler yüzle karşılıyor, işi olsa bile hepsini bırakıp onunla ilgileniyordu. Evliydi ve üç çocuğu vardı. Çocukları ile ilişkileri o kadar mükemmeldi ki, zeynep ona hayran kalmıştı.

Kalbindeki Allah korkusu onları birbirine saygılı ve hoşgörülü yapmıştı sanki. Üç ay bu şekilde yüsraya gidip geldi. Kimi zaman kafasına takılanları soruyordu ona, kimi zaman da bir kitap veriyordu yüsra. Evde okuyor daha sonrada yüsra ile paylaşıyordu anladıklarını. Evliliğine de gıpta ile bakıyordu. İslamın bir insanı bir aileyi bu kadar güzelleştirmesi, onu o kadar çok etkiliyordu ki, kendisinin de böylesi bir evliliği olması için dua eder hale gelmişti. Yine okul çıkışı dalgın şekilde yüsranın kapısını çaldı.

- Kim o

- Benim yüsra abla

Kapı açıldı. Yüsra her zaman ki gibi parlak nurlu yüzüyle buyur etti içeriye.

- Hoş geldin kardeşim.

- Hoşbulduk abla. Bugün nasılsın.

- Allaha şükür iyiyim. Ya sen nasılsın Zeynep.

- İdare eder işte. Üniversite sonuçları açıklanacak yarın onu merak ediyorum.

- Hayırlısı neyse o olsun Zeynepciğim. Bazen bize hayırlı gibi gözüken şeyler şer, şer gibi gelen şeylerde hayırlı olabilir.En iyisi hayırlı olması için dua edelim. Allah hakkında hayırlısı neyse onu göstersin.

- Doğru söylüyorsun abla. Ailem okumamı çok istiyor biliyorsun. Oysa ben...

- Evet neden sustun Zeynep...

- Ben liseden sonra örtünmek isityorum. Örtündükten sonra asla açılmamayı düşünüyorum. Anneme bunu söylediğimde çok kızdı İçeride açarsın bir şey olmaz diyor. Bana iki yüzlülük gibi geliyor. Bir şeyi yaparsam tam yapmak istiyorum.

Yüsra tebessüm etti, kendiside başörtüsünden dolayı tıp fakültesinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu halen içerisinde bir ukde idi. Gözleri doldu. Karşısında onun durumunda olan arkadaşına güç vermeliydi.Zeynebi gördükçe kendi yaşantısını hatırlıyordu sanki. Aynı zorlukları oda yaşamış aynı süreçten oda geçmişti. Zeynepte yüsrada bir süre sessiz kaldılar.

Ertesi gün zeynep üniversite sonuçlarını almış iyi bir yerde kazanmıştı. Lise diplomasını alır almaz ilk işi eşarp ve pardesü almak oldu.Evde, odasında büyük bir neşeyle taktı eşarbı. Pardesöyü de giyip koşarak annesinin yanına gitti. Annesi şaşırmıştı. Kendiside örtülüydü ama kızına bu noktada hiçbir baskı uygulamıyor hatta özgür bırakıyordu.Neden örtündüğünü soran zeynebe verecek cevap bulamıyordu zaten. Tüm akrabaları örtülü olduklarından oda onlara ayak uydurmak için örtünmüştü bir kere. Annesi tebessüm ederek zeynebe baktı. Zeynep sevinçle dışarı çıkacağını söyledi ona. Yüsranın kapısına gelmişti bile. Yüsra içeriden;

- Kim o

- Benim Yüsra abla, Zeynep

Yüsra kapıyı araladı. Dışarı baktığında önce tanıyamadı. Sonra sevinçle sarıldı zeynebe

- Çok sevindim kardeşim benim. Ne kadar yakışmış Allah devamını getirir inşallah. Yarabbi sana şükürler olsun bana bugünleride gösterdin.

- Sağol ablacım inşallah bu eşarp asla başımdan çıkmayacak. Beni yaradana döndüm yüzümü.

Saatlerce konuştular. Yüsranın sevinci o kadar belliydi ki sürekli sarılıyordu zeynebe. Örtü bu kadar yakışırdı ancak. Sadeliği, saflığı,güzelliği berraklığı bu kadarmı ortaya çıkarırdı. Zeynep yüsradan ertesi gün kayıt için gideceğini söyleyerek izin isteyip evinin yolunu tuttu. Eve girdiğinde babasının gelmiş olduğunu gördü. Babası ;

- Ne o kızım bu ne hal böyle?

- Allah’ın emri olduğu için örtündüm baba.

- Ama kızım seni bu şekilde üniversiteye almazlar ki, nasıl olsa o zaman açacaksın başını şimdi kapanman daha erken değil mi?

- Ya şimdi ölürsem Allahın örtü emrini yerine getirmeden ölmüş olmazmıyım babacığım?

Babası kızının kararlı olduğunu görünce ısrar etmedi. Onun er geç bundan vazgeçeceğini düşünüyordu.

Zeynep ertesi gün kayıt için okulun yolunu tuttu.Örtülü bir resim uzattı görevliye. Görevlide böyle bir resmin kabul edilmediğini isterse peruk takarak çekilmiş bir resmi kabul edebileceğini söyleyerek resmi zeynebe uzattı. Dalgın ve ağır adımlarla kendini sahile zor attı. Denizin uçsuz bucaksız manzarasına bakarak düşüncelere daldı. Ondan iki şık arasında karar vermesini istiyordu hayat. Okumak yada örtünmek.Örtüyü seçmezse, Allahın bir emrini yerine getirmeyeceğini, ve buhal üzere ölürsede cennete kavuşamayacağını düşündü. Ya okumayı seçerse....

Hayatta en fazla istediği şeydi bu. Bir meslek sahibi olmak, ona bel bağlayan anne-babasına diplomasını getirmek, insanlara yararlı olabilecek bir iş yapıp maddi ve manevi olarak tatmin olabilmek.

Bu ikilem arasında gidip geldi. Neden böylesi bir tercihe zorunlu kılınmıştı ki neden? Bir karar vermeliydi. Bu dünyalık bir diploma ile, ahıretlik bir yaşam arasında karar vermeliydi. Derin düşünceler arasında evine yöneldi yavaş yavaş.Eve geldiğinde annesine ne söyleyeceğini düşündü. Ne söyleyebilirdi ki? Onları üzmeden hayalerini yıkmadan uygun bir şekilde izah etmeliydi olan biteni. Kapıyı açıp içeri girdiğinde sesi duyan annesi yanına gelip heyecanla sordu.

- Kızım kayıt işlemlerini hallettinmi?

Zeynep başı öne eğik suskun bir vaziyette iken;

- Neden susuyorsun kızım halledemedin mi?

- Anne ben örtülü resim götürmüştüm onlarda bu şeklide bir resim istemiyorlarmış. Galiba resim bahane. Okulada örtülü almayacaklarmış.

Odasına girip kapıyı kapattı derin düşüncelere dalarak uyuya kaldı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde babasının bağırtıları arasında uyandı. Babasının ona kızdığını anlamıştı. İçini bir korku kapladı. Sesler gittikçe yaklaşmıştı ki, kapı hışımla açılıp içeri giren babası;

- Sen ne yaptığını zannediyorsun. Biz seni okutana kadar neler çektik. Yemedik içmedik seni okuttuk. Senin yaptığına bak. Ne yaparsan yap o okula git.

Zeynep suskundu.sessiz sessiz gözyaşı döküyordu sadece.babasına bir şey demedi.o kapıyı çarpıp gittiğinde

- Allahım ne olur bana yardım et. Yarabbi, ben sana yöneldim ne olur beni bu yoldan çevirenlere,çevirmek isteyenlere fırsat verme.ne olur Allahım bana bir çıkış yolu göster..

Yatağına uzandı.Babasının sesini duymamak için yorganı kafasına çekip,dua etmeye bu şekilde devam etti.

Sabah ezanı gökyüzünde yankılanırken gözlerini araladı.Ezanı dinledi büyük bir hayranlıkla.sonra sessizce kalkıp abdest alıp namazını kılınca tekrar yine yaradanına yalvardı büyük bir içtenlikle. Gün tamamen ağarana kadar sürdü bu yakarışı.

Öğleden sonra hazırlanıp yüsraya gitti. Yüsra yine güler yüzle karşılamıştıki onun durgun olduğunu görünce ters giden bir şeyler olduğunu hissetti.

- Hayırdır arkadaşım. Bu halin ne böyle? Çok bitkin görünüyorsun.

Zeynep olan biteni anlatınca yüsranında keyfi kaçmıştı. Ne yapmalı, Zeynep'e nasıl yardım etmeliydi? Yüsra zeynebe ne yol gösterebiliyor nede üzülmemesi için onu teselli edebiliyordu. Burada söz konusu olan bir insanın geleceğiydi. Birilerinin keyfi uygulamaları yüzünden binlerce gencin hayatlarının karartılması,geleceklerinin birilerinin ağzından çıkacak birkaç söze bağlı kılnması daha ne kadar devam edecekti? Buna kim,ne zaman dur diyebilecekti?

Sessizliği yine yüsra bozarak;

- Kardeşim sen sabırlı ol. Ailenide anlamaya çalış. Onlarda kendilerince haklıdır. Dua edelim Allaha hakkında hayırlısı ne ise o olsun diye.Sende fazla üzülme.Herşeyi oluruna bırak.

Zeynep eve gitmek üzere izin isteyip kalktı. Yüsra sımsıkı sarıldı arkadaşına.

- Allah büyüktür unutma! Allah en büyüktür..

Diyebildi sadece. Cümleler boğazında düğümlenmişti. Zeynep sessiz kaldı. Eve gelmiştiki annesi onunla konuşmak istiyordu. Merakla sordu annesine

- Hayırdır anne ne oldu?

- Kızım seni babanın patronunun oğluna istemişler. Babanda olumlu bakıyor. Okuyamayacaksa bari evlensin, ev bark çocuk sahibi olsun diyor.

Omuzlarındaki ağırlık daha da artmıştı bunları duyduğunda. Hüzünlü yüzü asıldı birden. Sert bir ses tonuyla cevap verdi annesine.

- Anne ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ben okumak için başımı açmakta, sırf okuyamadığım için zaruri bir şekilde evlenmekte istemiyorum.

Odasına kapandı. Yalnızdı. Tüm dünya onun karşısındaydı. Sanki elbirliği yapmışcasına onun hayatına müdahale ediyor,geleceğine yön vermeye çalışıyorlardı. Hıçkırıklar boğazında düğümleniyor gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmış vaziyette Kuranı aldı eline. Orta yeri açıp mealini okumaya başladı.Okuduğu ayet müthişti.

“Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer inanmışsanız üstün gelecek sizsiniz”

Bir daha bir daha okudu ayeti. Evet gevşememeli, üzülmemeliydi. Sadece rabbine inanmalıydı. Sınırsız ve sonsuz bir inanışla hemde..

Kararlı bir şekilde kalkıp, anne ve babasının yanına giderek onlarla konuşmak istediğini söyledi.

- Anne baba sizinle konuşmak istiyorum. Ben bir şekilde okumak istiyorum. Beni bu yaşa kadar çalışıp çabalayarak siz okuttunuz.Bana çok hakkınız geçti.Allah razı olsun.Hakkınızı bana helal edin. Şu anda en fazla ihtiyacım olan şey,sizin duanız ve sevginiz. Ben sizin üzülmenizi istemeyecek kadar çok seviyorum. Üzülmenizi ve bana kırılmanızı değil,evlat olarak benimle gurur duymanızı istiyorum.

O tüm bunları söylerken annesinin gözleri dolmuştuKızının yanına gelerek sımsıkı sarıldı.

- Kızım ben sana inanıyorum. Her ne yaparsan yap senin yanındayım. Sen Allahın izniyle asla yanlış yapmazsın.

Zeynep çok mutlu olmuştu. Babasına baktığında oda gözleri nemlenmiş bir şekilde

- Bende kızım ben de..

Diyebildi sadece. Anne baba ve kızları neşe içerisinde sofraya oturdular. Zeynep çok mutluydu. O rabbine dönmüştü. Rabbininde ona yardımcı olacağından, bir kapı açacağından emindi. Yemek henüz bitmiştiki, çalan telefonu annesi açarak biraz konuştuktan sonra zeynebe seslendi.

- Kızım telefon sana

- Kimmiş anne?

- Yüsra ablan kızım. Çok önemliymiş.

Zeynep uzun süre karşıdaki yüsrayı dinleyerek kısa kelimelerle konuşmasını tamamladıktan sonra Bir sevinç çığlığı atti ki, anne babası merak etmişlerdi.

- Ne oldu yavrum?

- Anne biliyormusunuz ne olmuş?

- Ne olmuş kızım?

- Artık okuyabileceğim anne, okuyabileceğim. Baba duydun mu okula gidip diplomamı alabileceğim.

- Peki nasıl kızım?

- Yüsra ablanın bir akrabası Avusturyada yaşıyormuş. Onlara benden bahsetmiş. Onlarda gelsin biz onun hem maddi hem manevi her şeyini karşılayıp sonuna kadar okuturuz demişler.

Anne ve babası kızlarının okuyabileceği için sevinirken bir taraftanda ayrı kalacaklarını düşünerek hüzünlendiler. Kızları okuyacaktı. Belki de güzel bir meslek sahibi olup onun okumasına izin verilmeyen ülkesine hizmette bulunmak için gelecekti yurduna. Kendi memleketinde verilmeyen bu hakkı başka bir memelekette aramak üzere ayrıldı doğduğu topraklardan....




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.