ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=369352)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:15 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

CEVÂMİU'S-SÎRE (SİYERİN ÖZÜ)




Rasulullah (s.a.s.)'In Soyu




Rasûlullah (s.a,s.)'in soyu şu şekildedir:


Ebû'l-Kâsım Muhammed b. Abdillah b. Abdilmuttalib -adı Şeybetü'l-Hamd'dır- b. Hâşim -adı Amr/dır- b. Abdi Menâf -adı Muğîre'dir- b. Kusayy -adı Zeyd'dir- b. Kilâb b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Gâlib b. Fihr b. Mâlik b. en-Nadr b. Kinâne b. Hüzeyme b. Müdrike b. el-Ye's b. Mudar b. Nizar b. Maad b. Adnan.


Sahîh nesebin Adnan'a kadar böyle devam ettiği kesindir. Bu konuda hiç bir kuşku yoktur.


Adnan'ın ise, Allah'ın rasûlü ve dostu İbrâhîm'in oğlu, Allah'ın elçisi İsmail ez-Zebîh'in (boğazlanmış) oğlu olduğu kesindir. Allah, efendimiz Muhammed'e, onların her ikisine, tüm elçiler ve nebilerine salat ve selâm etsin.


Rasûlullah (s.a.s.)'ın sovu Abdulmuttalib'te, Benî Ebî Tâlib'ten Ali, Ca'fer ve Akıl Oğullan ile Abbâs Oğullan, Haris Oğullan, Ebû Leheb Oğullan ile birleşmektedir.


Abdu Menâf ta, Ümeyye Oğullan, Abdu Şems Oğulları, Muttalib Oğullan ve Nevfel Oğulları ile birleşmektedir.


Kusayy'da, Abduluzza Oğullan ve Ka'be'nin perdedârlığını ellerinden bulunduran Abduddâr Oğulları ile birleşmektedir.


Kilâb'ta, Zühre Oğulları ile birleşmektedir. Annesi bu soydandır. Annesinin soyu şu şekildedir: Amine bint Vehb b. Abdi Menâf b. Zühre.


Mürre'de, Teym b. Mürre Oğullan ve Mahzûm b. Yakaza b. Mürre Oğullan ile birleşmektedir.


Ka'b'da, Adiyy Oğullan, Cumâh Oğulları ve Sehm Oğulları ile birleşmektedir. Lüeyy'de, Âmir b. Lüeyy Oğulları ile birleşmektedir.


Galib'te, Teym el-Edrem Oğullan ile birleşmektedir.


Fihr'de, Haris Oğullan ve Muhârib Oğulları ile birleşmektedir. İşte Fihr adındaki bu zât, bütün Kureyş kabilesinin atasıdir. Her kim onun çocuğu ise o Kureyş'tendir; onun çocuklarından olmayan kişi, Kureyş soyundan sayılamaz


Kinâne'de, soyu Kinâne'ye kadar uzanan Abdu Menâf Oğulları, Melk Oğulları, Melkân Oğulları, Hudâl Oğulları ve Amr b. Kinâne Oğullan ile birleşmektedir.


Hüzeyme'de, el-Hûn/Hevn b. Hüzeyme Oğulları olan Esed Oğulları ve el-Kâre Oğullan ile birleşmektedir.


Müdrike'de, Hüzeyl Oğullan ile birleşmektedir.


El-Ye's'de, Temîm Oğulları ve kardeşleri Dabbe Oğulları, Müzeyne Oğulları, er-Ribâb Oğullan, Huzaa Oğullan ve Eşlem Oğullan İle birleşmektedir. Er-Ribâb ise, Teym, Adıyy, Sevr ve Ukl boylarından ibarettir.


Mudar'da, Kays kabilelerinin tamamı ile birleşmektedir. Bu kabileler: Süleym, Mazin, Fezâre, Abs, Eşca', Mürre, Zübyan Oğulları, Gatafan, Ukayl, Kuşayr, el-Herîş, Ca'de, el-Aclân, Kilâb, el-Bekkâ, Hilâl, Suvâe, Cüşem Oğulları, Nasr Oğulları, Sekîf, Sa'd, Hevâzin Oğulları, Muhârib, Advan, Fehm, Bâhile, Ganıyy, et-Tufâve ve diğer Kayslılardır.


Nizâr'da, Bekr, Tağlib, Anz ve Vail Oğulları gibi Rabia kabileleri, Ab-dulkays kabileleri, Anza ve en-Nemir b. Kasıt soyu ile birleşmektedir.


Ma'ad'da, İyâd soyu ile birleştiği kesindir.


Adnan'da, Akk Oğulları ve Gafık ile birleşmektedir.


İbrâhîm el-HalîI (a.s.)'de, İsrâîl Oğulları ve günümüzde soyu tükenen, Ya'kûb'un kardeşi İshâk'ın oğlu Isâd Oğullan'ndan soyu belli olanlar ile birleşmektedir.


Kudaa ve Kahtan kabileleri ise Yemenlidirler. Bu kabilelerin kollarını en iyi bilen Allah'tır. Ancak onların soyunun Rasûlullah'ın soyu ile Nuh'da birleştiği kesindir. Başarı Yüce Allah'tandır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:15 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'In Doğumu, Peygamberliği, Yaşı Ve Vefatı




Rasûlullah (s.a.s.) Mekke'de doğdu. Yetim olarak yaşadı. Zira daha üç yaşını tamamlamadan babası; yedi yaşını tamamlamadan da annesi vefat etti.


Dedesi Abdulmuttalib O'na baktı. Rasûlullah (s.a.s.) sekiz yaşına geldiğinde, dedesi Abdulmuttalib de vefat etti.


Sonra O'nun bakımını amcası Ebû Tâlib üstlendi. Amcası O'na çok nazik davranıyordu. Yüce Allah da bu yüzden O'nun azabını hafifletmiştir. O ateş ehli içerisinde azabı en hafif olan kişidir.


Hira mağarasındayken Allah (c.c.) O'nu peygamberlik vazifesi ile görevlendirdi. O sırada kırk yaşındaydı. On üç yıl Mekke'de kaldı. Ashabından birçok erkek ve kadın Müslüman oldu.


Sonra Medine'ye hicret etti. Bu sayede Allah (c.c), Ensâr'a (Allah hepsinden razı olsun) iyilikte bulundu. Medine'de on yıl yaşadı.


Medine'de vefat etti. Mezarı oradaki mescidde [Mescid-i Nebe-vî'dej'dir. Mü'minlerin annesi Hz. Âişe'nin evindedir. Yani kendi evinde defin olunmuştur.


Rahatsızlığı Hz. Âişe'nin evinde başladı.Mü'minlerin annesi Mey-mûne (r.ah)'nin evinde durumu ciddileşti. Hasta bulunduğu sırada hanımlarının da müsaadesi ile Hz. Âişe'nin evinde kaldı.


Vefat ettiğinde, insanlar gelip O'nun namazını hiç bir imama uymadan ayrı ayrı kıldılar. Rasûlullah (s.a.s.), sühûliye denilen içinde gömlek, pijama ve sarık bulunmayan, üç parça pamuklu beyaz Yemen bezi ile kefenlendi. Mezarında O'na bir lahit kazıldı. Lahit mezar oyuğunun içinde kazılan çukurdur.


Rasûlullah (s.a.s.)'ı Hz. Ali, amcası Abbâs, Abbâs'm oğullan Fadl ve Kuşam, onun azadlı köleleri Üsâme b. Zeyd ve Şükran (Allah hepsinden razı olsun) yıkadılar.


Mezarına, Ali b. EbîTâlib (r.a), Fadl, Kuşam ve Şükran indiler. Evs b. Havlı el-Ensârî'nin de indiği rivayet edilir. Muğîre b. Şu'be'nin de O'nun kabrine hile ile indiği söylenmiştir.


Daha önce Rasülullah'ın giydiği pamuklu bir cübbe de kefene sarıldı. Hayatta iken serip üzerinde oturduğu kadifeden bir örtü ise kabrin altına serildi.


Vefat ettiğinde altmış üç yaşındaydı.22 Rebî'ulevvel Pazartesi günü doğmuştu. Gerek peygamberlik ile görevlendirilmesi, gerekse hicret etmesi Rebî'ulevvel ayının ilk günlerindeki bir pazartesi günü idi. Vefatı da 8 Rebî'ulevvel Pazartesi günü oldu. Vefat tarihi için başka tarihler de söy*lenmiştir.


Rasülullah'ın pazartesi günü vefat ettiği konusunda bir ihtilaf yoktur. Çarşamba gecesi defnedildi. Sah gününde defnedildiği de söylenilir.


Hastalığı on iki gün sürdü. Bir rivayete göre ise on dört gün sürmüştür. Hastalık bir baş ağrısı ile başladı ve devam etti. Hastalığı boyunca üzüm yiyenlerin tükürüğü gibi bir şeyler tükürüyordu.


Yüce Allah, O'nu dünya ile kendisine kavuşma arasında bir tercihte bulunmasında serbest bırakmış; O da Rabbine kavuşmayı arzulamış ve sonra vefat etmiştir.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:15 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasulullah (s.a.s.)'ın Belirtileri






Rasûlullah (s.a.s.)'ın Yüce Allah elçisi olduğuna dair çok sayıda belirtiler bulunmaktadır; bunların birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:


(1) Kur'ân-ı Kerîm: Ki o Allah (c.c.)'ın, Rasûlullah'i peygamber olarak gönderdiği andan günümüze ve günümüzden kıyamet gününe kadar Arapları ve diğerlerini, şayet doğruluğunda bir kuşku duyuyorlarsa bir benzerini getirmeye çağırmaktadır. Allah Teâlâ, bütün belâğât sahiplerini bu konuda aciz bıraktı. Cinler ve başkalarını da bir benzerini getirmekten alıkoydu. Yüce Allah buyuruyor ki: "Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin; eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayrı şahitlerinizi (yardımcılarınızı) de çağırın," (Bakara, 22) Yine Yüce Allah: "Yoksa, onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin." (Yûnus, 38) buyurmaktadır.


(2) Mekke'de Kureyşliler ondan bir mucize istediklerinde, Yüce Allah onun için ayı ikiye ayırdı. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyetleri indirdi: "Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve 'Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür' derler." (Kamer, 1-2)


(3) Câbir'in evinde, Hendek Savaşı sırasında da Ebû Talha'nın evinde birçok kişiyi doyurdu.


Bir defasında Rasûlullah dört müd ve bir dişi oğlak ile 80 kişiyi; bir defasında da Enes b. Mâlik'in elinde getirdiği birkaç arpa ekmeği ile birinci defadan daha çok kişiyi doyurdu. Diğer bir defada ise Beşir b. Sa'îd'in kızının elinde getirdiği çok az hurma ile 900 kişilik tüm orduyu doyurdu. Ordu doyasıya o hurmadan yedi ve hurma arttı.


(4) Parmaklan arasından su aktı. Susamış olan askerlerin tümü o sudan içti ve abdest aldı. Bütün su, Rasûlullah (s.a.s.)'m mübarek ellerini açıp kapatabildiği bir kabın içerisinde idi. O'nun abdest suyunu, bir defa içinde hiç su olmayan Tebûk çeşmesine, bir defa da Hudeybiye kuyusuna döktüler. Gerek çeşme, gerekse kuyu su ile dolup taştılar. Tebûk çeşmesinden sayılan binlerce olan askerlerin tamamı kanıncaya kadar içtiler. Bu çeşme kıyamet gününe kadar akıp gidecektir. Hudeybiye kuyusundan ise 1.400 kişi kanıncaya kadar içtiler. Halbuki bu kuyuda daha önce hiç su yoktu.


(5) Rasûlullah (s.a.s.), Ömer b. Hattâb'a hacim olarak bir devenin gövdesi kadar görünen hurmadan 400 süvariye yiyecek sağlamasını emretti. Ömer de hepsine yiyecek sağladı. Hurma devenin gövdesi kadar yine olduğu gibi artakaldı.


(6) Avuç dolusu toprağı düşman askerlere doğru serptiğinde, onların gözleri görmez oldu. Bu konuda Kur'ân-ı Kerîm'de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "...attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu)..." (Enfâl, 17).


(7) Yüce Allah, O'nu göndermekle kâhinliği ortadan kaldırdı. Halbuki kâhinlik daha önce var olan bir olgu idi.


(8) O'na minber yapıldığında, daha önce üzerinde hutbe okuduğu ağaç kütüğünden deve sesini andıran bir inilti duyuldu. Öyle ki orada hazır bulunan herkes bu iniltiyi duydu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), kütüğü minbere ekledi. Böylelikle inilti sesi kesildi. Günümüze dek kütüğün yeri bellidir ve bilinmektedir.


(9) Hz. Peygamber (s.a.s.), Yahudilere ölümü temenni etmeleri için çağrıda bulundu. Ölümü temenni etmeyeceklerini onlara bildirdi. Gerçekten de onlar ölümü temenni etmeyi telaffuz etmekten bile çekindiler. Bu olay Kur'ân-ı Kerîm'de eksiksiz bir biçimde anlatılmıştır.


(10) Gayb ile ilgili bazı olayları bildirmiştir: Ammâr'ın zâlim bir topluluk tarafından öldürüleceğini söyledi. Osman (r.a.)'rn belalara duçar olacağını ikaz etti. Onu cennetle müjdeledi. Allah'ın Hasan b. Ali (r.a.) aracılığı ile iki büyük Müslüman topluluğu barıştıracağını bildirdi. Bunların hepsi oldu. Allah yolunda çarpışan bir kişi hakkında, onun ateş ehlinden olacağını bildirdi. Bu da ortaya çıktı. Zira o adam daha sonra intihar etti.


Bu olayların hiç biri, zamanın önceden bilgi edinme yolları olarak kabul edilen; yıldızlara, kürek kemiğine ve yazıya/çizgiye bakma ve kuş ürkütme ile asla bilinmez.


(11) Suraka b. Mâlik b. Cü'şüm O'nu takip etti. Atının ayakları yere battı. Ayakları yerden çıkardı. Bu defa ayakların çıktığı yerden bir duman onu izledi. Suraka, Hz. Peygamber'den eman dilemek zorunda kaldı. Rasûlullah da ona dua etti. Böylece atı kurtuldu.


(12) Rasûlullah (s.a.s.), Kisra'nın bileziklerinin Suraka'nın kollarına takılacağını bildirdi o da gerçekleşti.


(13) Yemen'in San'a şehrinde bulunan Esved el-Ansî adlı yalancının öldürüldüğü gece, onun ölüm haberini ve kimlerin onu öldürdüğünü bildirdi.


(14) Aralarında tuzlu deniz ve birkaç günlük kara yolu mesafesi olmasına rağmen Necaşî'nin ölüm haberini bildirdi. Tüm ashabı ile birlikte Bakî' mezarlığına gittiler. Onun cenaze namazını kıldılar. Sonra haber alındığında Necaşî'nin gerçekten Rasûlullah (s.a.s.)'ın bildirdiği gün öldüğü ortaya çıktı.


(15) Kureyşlilerden 100 kişi, iddialarınca onu Öldürmek için evinin önünde onu beklerken; O çıktı, yüzlerine toprak serpti. Hiç biri O'nu görmedi.


(16) Ashabının huzurunda deve ona şikâyette bulundu. Ona boyun eğip saygı gösterdi.


(17) Sahabîlerinden bir gruba: Sizden biri ateş ehlidir. Onun azı dişi Uhud dağı gibi olacaktır. Hitap ettiği sahabîlerin hepsi İslâm üzere vefat ettiler. Onlardan biri olan Rehhal el-Hanefî ise irtidat etti. Müseylime-tü'1-Kezzâb ile birlikte mürted olarak öldürüldü. Yüce Allah her ikisine de lanet etsin..


(18) Ashabından iki kişiye: Sizden en son ölecek kişi ateşte yanarak ölecektir. Gerçekten de onlardan son ölen kişi ateşe düştü ve yanarak öldü.


(19) İki ağacı çağırdı. Ağaçlar gelip onun yanında birleştiler. Sonra onlara emretti ve onlar birbirinden ayrıldılar.


(20) Rasûlullah (s.a.s.) orta boylu sayılırdı. Uzun boylularla birlikte yürüdüğünde onlardan uzun görünüyordu.


(21) Hristiyanları lanetleşmek üzere mübâheleye davet etti. Onlara mübâhelede bulunacak herkesin helak olacağını bildirdi. Sözünün doğruluğuna inandıklarından hepsi mübâheleden kaçındılar.


(22) Arapların kahramanı ve suikastçılarından Âmir b. et-Tufeyl b. Mâlik b. Ca'fer b. Kilâb b. Rabia b. Amir b. Sa'sa'a ile Erbed b. Kays b. Cez' b. Hâlid b. Ca'fer b. Kilâb, Rasûlullah (s.a.s.)'ı öldürmek üzere yanına geldiler. Yüce Allah bu iki kişinin suikastını engelledi. Erbed ile Rasûlullah (s.a.s.)'m arasına bir kez Amir'i bir kez de bir suru engel olarak koydu. (Dolayısıyla Erbed, Rasûlullah'a kılıç sallayamadı.) Rasûlullah (s.a.s.) ikisine de beddua etti. Dönüşte Amir [taundan] helak oldu. Erbed'e de yıldırım çarptı ve onu yaktı. Allah her ikisine de lanet etsin.


(23) Ubey b. Halef el-Cumâhî'yi öldüreceğini bildirdi. Uhud Savaşı'nda onu hafif bir şekilde yaraladı. Ubey'in ölümü bu yaralamadan dolayı oldu.


(24) Ona zehir yedirildi. Onunla birlikte zehir yiyenler, anında öldüler. Rasûlullah (s.a.s.) ise dört yıl daha yaşadı. Zehirli koyunun kolu, konuşup zehirli olduğunu O'na bildirdi.


(25) Bedir Savaşı'nda ashabına Kureyşli kahramanların dövüştükleri yerleri tek tek gösterdi. Ashâb onların bulundukları yerleri kuşattılar. Hiçbiri bulundukları yerden ileri gidemediler..


(26) Ümmetinden bir birliğin deniz yolu ile gazveye çıkacağını bildirdi. Ümmü Haram bint Milhan'a da: "Sen onlardasın" dedi. Gerçekten de o deniz seferine katılanlardan oldu. Ümmetinden bir kısım insanların deniz yolu ile gazveye çıktıkları ise doğrudur.


(27) Yeryüzü dürüldü, doğusuyla batısıyla hepsi ona göründü. Ümmetinin egemen olacağı yerleri kendisi için dürülen bu yeryüzünde gösterdi. Onun dediği çıktı. Ümmetinin egemenliği, doğuda Sind ve Türk bölgelerinden batının en ücra köşesi olan Endülüs'teki Atlas Okyanusu sahillerine ve Berberilerin ülkelerine kadar ulaştı. Bu egemenlik güneyden kuzeye tam yayılamadı. Yani, doğudan batıya olan yayılış gibi olmadı. Bu yayılış tamamen Rasûlullah (s.a.s.)'m bildirdiği şekilde oldu.


(28) Kızı Fâtıma'ya ailesinden kendisine ilk önce onun erişeceğini bildirdi. Gerçekten de Rasûlullah (s.a.s.)'dan sonra ailesinden ilk vefat eden kişi Hz. Fatıma oldu.


(29) Hanımlarına (Allah hepsinden razı olsun), eli en uzun olanın kendisine en çabuk erişeceğini bildirdi. Zeyneb bint Cahş el-Esedîyye en çok sadaka verdiğinden, ona, eli en uzun olan denilmişti ve Rasûlullah (s.a.s.)'dan sonra O'nun hanımlarından ilk önce vefat eden Zeyneb oldu.


(30) Bir koyunun memesine elini sürdü. Onun sütü bereketlendi. Memesinden bolca süt aktı. Bu olay Abdullah b. Mes'ûd'un İslâm'a girmesine sebeb oldu. Diğer bir defa da Ümmü Ma'bed el-Huzâî'nin çadırlarında böyle bir olay yaşandı.


(31) Ashabından Katâde'nin gözü yerinden çıktı. Rasûlullah (s.a.s.), onu yerine koydu. En sağlıklı ve en güzel gözü o oldu.


(32) Hayber gününde Ali (r.a.)'nin iltihaplı gözlerine tükürüğünü sürdü. Gözleri hemencecik iyileşti. Ondan sonrada hiç iltihaplanmadı. Sancağı ona verdi ve onu gönderdi. O zaman şöyle buyurdu: "Allah fetih nasip edinceye kadar o geri dönmez." Buyurduğu gibi oldu. Ali (k.v.) Hayber kalesini fethetmeden geri dönmedi.


(33) Sahabîler, Rasûlullah (s.a.s.)'ın yediği yemeğin tesbihatını işitiyorlardı.


(34) Ashabından bazılarının ayaklan yaralandı. Onların ayaklarına ellerini sürünce hemencecik iyileştiler..


(35) Kendisinin de içinde bulunduğu askeri birliğin azığı azaldı. Arta kalan azığın hepsinin getirilmesini istedi. Hepsi toplandığında gerçekten çok az olduğu anlaşıldı. Rasûlullah (s.a.s.), azığın bereketlenmesi için dua etti. Sonra herkesin azık almasını emretti. Ordugâhta bulunan kapların hiç biri boş kalmadı. Hepsi azıkla doldu.


(36) Hakem b. Ebi'l-Âs, Rasûlullah (s.a.s.)'ın yürüyüşünü alaylı bir şekilde taklit etti. Rasûlullah (s.a.s.) da ona: "Taklit ettiğin gibi ol!" dedi. Bunun üzerine o ölünceye kadar hep titredi.


(37) Rasûlullah (s.a.s.), Umâme bint el-Hâris b. Avf' b. Ebî Harise b. Mürre b. Nüşbe b. Gayz b. Mürre b. Avf b. Sa'd b. Zubyan'a evlenme teklifinde bulundu. Kavminin efendisi katı bir bedevî olan babası: "Kızımda beyazlık var." dedi. Araplar böyle bir ifade ile abraşlığı ima ediyorlardı. Rasûlullah (s.a.s.): "Öyle olsun!" buyurdu. Hemen o anda kız abraşlık hastalığına yakalandı. Babası döndü kızın başına gelenleri gördü. Onu amcası oğlu Yezîd b. Cemre b. Avf b. Ebî Harise ile evlendirdi. İbn Bersa (Abraşlının oğlu) diye tanınan şâir Şebib b. Yezîd'i doğurdu.


Yukarıda saydıklarımızın dışında Rasûlullah (s.a.s.)'m birçok belirtileri ve mucizeleri bulunmaktadır. Biz ancak meşhur ve tevatür ile naklolunanları sunduk. Başarı Allah'tandır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:15 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'In Haccı Ve İslâm Döneminde Kaç Umre Yaptığı




Rasûlullah (s.a.s.), peygamberlikten önce ve sonra sayıları kesin olarak bilinmeyen birçok hac ve umre yapmıştır.


Medine'ye hicret ettikten sonra sadece bir hacc yapmıştır. O da H. 10 yılında yapmış olduğu Veda Haccı'dir.


Medine'ye hicret ettikten sonra iki ifrad umresi yapmıştır. Umre niyetiyle gitmiş ve onları tamamlamıştır. Bunlardan biri: Kaza umresidir. Yedinci yılda umre yapmak niyetiyle Medine'den çıktı. Zilka'de ayında onu tamamladı. Diğeri ise: Sekizinci yılda Huneyn olayından sonra Ci'irrâ-rie'den hareketle yine Zilka'de ayında yapmış olduğu umredir.


Üçüncü bir umreyi de Veda Haccı ile birlikte yaptı. Medine'den hacc ve umre yapmak üzere çıktı. Zilka'de ayında her ikisini yapmaya başladı. Zilhicce ayında her ikisini tamamladı.


Diğer bir defa ise Medîne'den umre yapmak üzere yola çıktı. Hudeybiye'ye vardıklarında müşrikler onları engelledi. Rasûlullah orada konakladı ve kurbanlarım kesti. Daha sonra ashabı ile birlikte geri döndü. Allah hepsinden razı olsun.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'In Gazveleri




Rasûlullah (s.a.s.), yirmi beş gazve yapmıştır. Sırasıyla bu gazveler şunlardır: İlki Veddan (el-Ebvâ) Gazvesidir. Sonra Radvâ bölgesinde yapılan Buvat Gazvesi, sonra Batn-ı Yanbu'da yapılan Uşayra Gazvesi, sonra Kurz b. Câbir'i takip için yapılan Birinci Bedir Gazvesi, sonra İkinci Bedir Gazvesi gelir. Bu Yüce Allah'ın İslâm'ı üstün kıldığı; küfrün reislerinin helak olduğu bir çarpışmadır. Sonra Karkaratu'l-Kudr'e ulaşıncaya kadar yapılan Benî Süleym Gazvesi, sonra Ebû Süfyan'ı aramak gayesi ile yapılan Sevik Gazvesi, sonra Gatafan (Zî Emer) Gazvesi, sonra Necrân Gazvesi, sonra Uhud Gazvesi, sonra Hamraü'1-Esed Gazvesi, Nahl denilen yere yapmış olduğu Zâtü'r-Rıka' Gazvesi, sonra İkinci Bedir Gazvesi, sonra Dûmetü'l-Cendel Gazvesi, sonra küfür ehlinin ona karşı düzenlediği son gazve olan Hendek Gazvesi, sonra Benî Kurayza Gazvesi, Hüzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyan'lılara karşı yapılan gazve, sonra Zî Kared Gazvesi, sonra Huzâ'a kabilesinden olan Benû'l-Mustalik Gazvesi, sonra Hudeybiye Gazvesi, sonra Hayber Gazvesi, sonra Fetih Gazvesi (Mekke'nin fethi) sonra Hevâzin'e karşı yapılan Huneyn Gazvesi, sonra Taif Gazvesi, sonra Tebûk Gazvesi.


Bu gazvelerin dokuzunda Rasûlullah savaşmıştır: Muazzam Bedir, -ki ona Bedir savaşı ve Bedir çarpışması da denilmektedir- başta olmak üzere Uhud, Hendek, Kurayza, Benî Mustalik, Hayber, Mekke'nin fethi, Huneyn ve Taif gazvelerinde Rasûlullah (s.a.s.) savaşmıştır.


Yine Rasûlullah (s.a.s.)'ın Vadi'l-Kura ve Gâbe gazvelerinde de savaştığı söylenmiştir. Rasûlullah (s.a.s.), yukarıda sıralanan gazvelerin dışında gazveye çıkmamıştır. Başarı Allah'tandır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'In Gönderdiği Seriyyeler




Rasûlullah (s.a.s.) sırasıyla şu seriyyeleri göndermiştir:


(1) Rasûlullah (s.a.s.), Ubeyde b. el-Hâris b. el-Muttalib'i Seniyye-tu'l-Mere'nin" aşağı taraflarına gönderdi.


(2) Hamza b. Abdilmuttalib'i îs bölgesindeki deniz sahiline gönderdi. Bu iki seriyyenin gönderme zamanı ya aynı ya da birbirine çok yakın zamanlarda olmuştur. Bu yüzden hangisinin önce gönderildiği konusunda ihtilafa düşülmüştür. Bu ikisi ilk seriyyelerdir ve Rasûlullah (s.a.s.) ilk olarak bu seriyyelerde sancak dikmiştir.


(3) Sa'd b. Ebî Vakkas'ı Harrâr bölgesine gönderdi.


(4) Abdullah b. Cahş'ı Nahle mevkiine gönderdi.


(5) Kölesi Zeyd b. Hârise'yi el-Karede'ye gönderdi.


(6) Muhammed b. Mesleme'yi Ka'b b. Eşrefi öldürmek için gönderdi.


(7) Mersed b. Ebî Mersed el-Ganevî'yi er-Recî' mevkiine gönderdi.


(8) EI-Münzir b. Amr el-Ensârî'yi Bi'ri Ma'ûna'ya gönderdi.


(9) Abdullah b. Atîk'i, Hayber'de bulunan Sellâm b. Ebi'l-Hukayk'ı öldürmek üzere gönderdi.


(10) Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'i Irak yolu üzerindeki Zu'l-Kassa'ya gönderdi.


(11) Ömer b. Hattâb'ı BenîAmir'in yaşadığı bölge olan Turaba'ya gönderdi.


(12) Ali b. Ebî Tâlib'i Yemen'e gönderdi.


(13) Ğalib b. Abdillah el-Leysî'yi Kadid'deki Kinâne kabilesinden el-Mulevveh Oğulları üzerine gönderdi.


(14) Ali b. Ebî Tâlib'i Fedeklilerden Abdullah b. Sa'd Oğulları üzerine gönderdi.


(15) İbn Ebi'1-Avca es-Sülemî'yi Benî Süleym üzerine gönderdi.


(16) Ukkâşe b. Mihsan el—Esedî'yi el-Gamre'ye gönderdi.


(17) Ebû Seleme b. Abdilesed el-Mahzûmî'yi Necid bölgesinde Benî Esed'e ait bir su olan Katan'a gönderdi.


(18) Benî Harise b. Kays'dan Muhammed b. Mesleme el-Ensârî'yi He-vâzin'den Kuretâlilarmüzerine gönderdi.


(19) El-Hâris b. el-Hazrec Oğulları'ndan Beşîr b. Sa'd el-Ensârî'yi Hayber bölgesine gönderdi.


(20) Zeyd b. Hârise'yi Benî Süleym topraklarından el-Cemûm'a gönderdi.


(21) Yine Zeyd'i Hisma mevkiinde bulunan Cüzam kabilesi üzerine gönderdi.


(22) Yine Zeyd'i Irak yolu üzerinde bulunan Nahl bölgesindeki Tarafa gnderdi.


(23) Ebû Bekir (r.a.)'i Fezâre kabilesine gönderdi.


(24) Ebû Musa'nın amcası Ebû Âmir'i Evtâs'a gönderdi.


(25) Yine Zeyd'i Fezâre kabilesine gönderdi. Zeyd Ümmü Kırfa ve diğerlerini öldürdü.


(26) Abdullah b. Ravâha'yı Hayber'e gönderdi.


(27) Diğer bir defada ise Abdullah b. Atîk'ı Ebû Rafı' b. Ebi'l-Hu-kayk'i öldürmek için Hayber'e gönderdi.


(28) Abdullah b. Uneys el-Cuhenî'yi sırf Hâlid b. Süfyân el-Hüze-lî'yi öldürmek için gönderdi. O da onu öldürdü. Rasûlullah (s.a.s.), Abdullah için, onunla karşılaştığında titremeye başlayacağını bir işaret/mucize olarak belirtti. Gerçekten de Rasûlullah'ın dediği gibi oldu.


(29) Birkaç emîri Suriye sınırındaki Mute'ye gönderdi. İlkin Zeyd b. Hârise'yi onlara komutan tayin etti. Şayet o öldürülürse Ca'fer b. Ebî Tâ-lib; o da öldürülürse Abdullah b. Ravâha'mn komutan olmasını söyledi. Mute'de Bizans'ın Hristiyan askerleri ve Hristiyanlaşan Araplarla karşılaştılar. Her üçü de şehid edildiler. (Allah onlardan razı olsun.) Sancağı Hâlid b. Velîd aldı. Müslümanları toparladı.


(30) Ka'b b. Umeyr el-Gıfârî'yi Suriye topraklan içerisinde bulunan Zâtu Allah'a gönderdi.


(31) Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe b. Bedr el-Fezârî'yi Benî Temim'den Benû el-Anber'e gönderdi.


(32) Galib b. Abdillah el-Lesî'yi Benî Mürre topraklarına gönderdi. Cüheyne kabilesinin el-Hurak koluna mensup olan bazı kişiler ile karşılaştı.


İbn Hişâm, Vakıdî ve el-Imtâ'da. bu isim Süfyân b. Hâlid olarak geçmektedir.


(33) Hâlid b. Velîd'i Kinâne Oğullan'ndan Benî Cezîme'ye gönderdi.


(34) Hâlid'i bir kez de Yemen'e gönderdi.


(35) Amr b. el-Âs'ı Uzre Oğulları topraklarından Zâtu's-Selâsil'e gönderdi. Daha sonra Ebû Ubeyde komutanlığında bir askerî birlik ile onu takviye etti.


(36) Abdullah b. Ebî Hadred el-Eslemî'yi Batn-ı İdam'a gönderdi.


(37) İbn Ebî Hadred'i bir kez de el-Gabe'ye gönderdi.


(38) Abdurrahmân b. Avf'ı Dûmetu'l-Cendel'e gönderdi.


(39) Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'ı deniz sahiline gönderdi.


(40) Amr b. Ümeyye ed-Damrî'yi Ebû Süfyân Sahr b. Harb b. Ümeyye'yi öldürmek üzere gönderdi. Fakat o Ebû Süfyân'ı öldüremedi. Zira şartlar elverişli değildi.


(41) Zeyd b. Hârise'yi Medyen'e gönderdi.


(42) Salim b. Umeyr'i Amr b. Avf Oğulları'ndan Ebû Ifk'e gönderdi. Onu öldürdü.


(43) Amr b. Adiyy el-Hatmî'yi Ümeyye b. Zeyd Oğulları'ndan Asma bint Mervân'a gönderdi. Amr onu öldürdü.


(44) Sümâme b. Usal el-HanefTnin esir edildiği bir seri derdi.


(45) Alkame b. Mucezzir el-Mudlicî'yi gönderdi.


(46) Kürz b. Câbir'i, çobanlan öldürüp gözlerini oyanların ardından gönderdi.


(47) Üsâme b. Zeyd'i Suriye'ye gönderdi. Bu onun son seriyyesidir. Bu seriyye gönderilmeden Rasûlullah (s.a.s.) vefat etti. Ebû Bekir onu gönderdi. Allah'ın rahmet ve bereketi onların üzerine olsun.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'in İsim Ve Özellikleri



Rasûlullah (s.a.s.) ne çok uzun ne de kısa idi. Teni ne çok beyaz, ne de esmerdi. Saçı ne öyle kıvırcık, ne de düz idi. Parlak renkli, kırmızı ile karışık ak ve güzeldi. Yüzü ayın on dördü gibi parlardı. Eklem kemikleri büyükçe idi. Kirpikleri gür ve uzun idi. Gözbebeklerinin siyahı pek siyahtı. Beyazlıklarında ise ince kırmızı damarlar vardı. Ön dişleri güzeldi. Ağzı geniş, burnu güzeldi. Yürürken sanki yüksek bir yerden iner gibi önüne doğru eğilirdi. Bakmak istediği tarafa, bütün vücudu ile dönerek bakardı. Yeryüzüne çokça bakardı. Elleri irice ve yumuşakça idi. Topuklarının eti azdı. Sakalı gür ve enli idi. Saçı siyahtı. Ayaklarında çukur yoktu. Saçını uzattığında kulak memesi ile omuzlarına kadar uzatırdı. Kısalttığında ise kulaklarının yarısına kadar kısaltırdı. Saç ve sakalında ağaran saç sayısı yirmiye ulaşmadı.


İsimleri: Muhammed (s.a.s.), Ahmed, Mâhî (mahveden) Allah onunla küfrü yok eder. Haşir (toplayan haşr eden), insanlar onun izinde haşr olunacaktır. Âkıb (sona erdiren), ondan sonra peygamber yoktur. Mukaffî (diğer peygamberlerin izinde giden), Nebiyyu't-Tevbe (Tevbe Peygamberi), Nebiyyu'I-Melhame (Savaş Peygamberi), Yüce Allah onu Rauf (şefkatli) ve Rahîm (merhametli) olarak adlandırmıştır. Sol omuzunun kürek kemiği üzerinde peygamberlik mührü vardı. Sanki güvercin yumurtası olan bu mührün rengi vücûdunun rengi gibi idi. Üzerinde bir ben onun üstünde de kıllar vardı.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasulullah (s.a.s.)'in Emirleri




Rasûlullah (s.a.s.), Yemen'in tamamına Bâzân el-Fârisî'yi vali olarak tayin etti. Bu zât, Bâzân b. Sasan b. Belâş b. el-Melik (Kral) Câmâsef b. el-Melik Firuz b. el-Melik Yezducerd b. Behram (zalim kral)'dır. Bâzân öldüğünde, Rasûlullah (s.a.s.) onun oğlu Şehr'i sadece San'a ve ona bağlı bölgelere yönetici olarak atadı. Muhacir b. Ümeyye b. el-Muğîre'yi Kinde ve es-SediPe tayin etti. Ziyâd b. Lebid el-Beyadî el-Ensârî'yi Hadramevt'e; Ebû Mûsâ el-Eş'arî'yi Zebid, Aden, Rima' ve es-Sahil'e; Mu'âz b. Cebel'i el-Cened'e; hicrî 8. yılda Attâb b. Esîd b. Ebi'l-îs b. Ümeyye b. Abdi Şems'i Mekke'ye vali olarak tayin etti ve hacc mevsiminde Müslümanlara hacc yaptırmak üzere görevlendirdi. O sırada Attâb, yirmi küsur yaşında idi. Ebû Süfyân Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdi Şems'i Necran'a Yezîd b. Ebî Süfyân Sahr b. Harb'ı Teyma'ya; Hâlid b. Sa'îd b. Ebi'l-As b. Ümeyye b. Abdi Şems'i, Şehr b. Bâzân'ın öldürülüşünden sonra San'a'ya tayin etti. Şehr b. Bâzân (rh.a)'ı yalancı el-Esved el-An-sî öldürdü. Allah el-Esved'e lanet etsin. Hâlid'in kardeşi Amr b. Sa'îd'i Vadiyü'l-Kurra'ya; her ikisinin kardeşi el-Hakem b. Sa'îd'i Fedek ve diğer yerleri kapsayan Kura Urayne'ye; onların kardeşleri Eban b. Sa'îd'i Bahreyn'deki el-Hatt şehrine vali olarak atadı. Bu er-Rammah'm men*sup olduğu şehirdir.


Sa'îd b. el-Âs Oğulları müttefiki el-A'lâ b. el-Hadramî'yi Bahreyn'deki Katîf e; Amr b. el-As'ı Umman ve ona bağlı bölgelere; Osman b. Ebi'1-Asî es-Sakafî'yi Taife vali olarak tayin etti.


Mahmiye b. Cez' b. Abdi Yağûs b. Uveyc b. Amr b. Zübeyd ez-Zübeydî'yi, Rasûlullah (s.a.s.)'m yanında bulunan humusların taksim edilmesi için görevlendirdi. Mahmiye b. Cez'in, Benî Cumâh'ın müttefiki olduğu rivayet edilmiştir.


Ali b. Ebî Tâlib (k.v)'i, Yemen'deki humuslara ve hukukî davalara bakma görevine; Ümeyye b. Abdi Şems Oğullan'nın müttefiki Mu'aykıb b. Ebî Fâtıma ed-Davsî'yi kendisinin mühürdarhğına"; Adiyy b. Hatem'i Benî Esed'in zekâtlarını toplamaya; Mâlik b. Nuveyre el-Yerbuî'yi Bern Hanzele b. Zeyd Menat b. Temim'in zekâtlarını toplamaya; Kays b. Âsim el-Minkarî'yi ve Zibrikan b. Bedr'i, Benî Sa'd b. Zeyd Menat b. Temim'in zekâtlarını toplamaya; Ömer b. Hattâb'ı bazı yerlerin zekâtını toplamaya; yine birçok kişiyi zekât toplamak için görevlendirdi. Zira her kabilenin zekâtını toplayan bir görevli bulunmakta idi. Ebû Bekir es-Sıd-dîk'i, hicrî dokuzuncu senede hacc emirliğine tayin etti. Bütün işlerin yö*neticiliğini yapan halifesi ise Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.)'dir.


NOT: Amr b. Abese es-Sülemî, Rasûlullah (s.a.s.)'ın câhiliye döneminde arkadaşı idi. İyaz b. Himar b. Naciyeb. Ikal b. Muhammed b. Süfyân b. Mecâşi' b. Darım b. Mâlik b. Hanzele b. Zeyd Menat b. Temim, câhiliye döneminde Rasûlullah (s.a.s.)'ın namusunu koruyan yakınıydı. Şöyle ki, câhiliye dönemi Araplanmn iki dini olan Hums'a Kureyşliler; el-Hille'ye ise Benî Mecâşi' mensuptular. El-Hille'ye mensup biri Hums'a mensup birinden ödünç bir elbise alamadığı zaman Ka'be'yi çıplak tavaf ederdi. İyaz, Rasûlullah (s.a.s.)'ın elbisesi içerisinde Ka'be'yi tavaf ederdi. Adı İyaz olan bu zât, yakınlık derecesi olarak el-Akra' b. Habis b. Ikal'ın amcasının oğludur.


Öahhâk b. Süfyân el-Kilâbî, Rasûlullah (s.a.s.)'m kılıçdan idi. Başarı Allah'tandır.




Rasulullah (s.a.s.)'in Katipleri




Rasûlullah (s.a.s.) kâtipleri Ali b. Ebî Tâlib, Osman, Ömer, Ebû Bekir, Hâlid b. Sa'îd b. el-Asî, Ubeyy b. Ka'b el-Ensârî, Hanzele b. er-Ra-bi' el-Useydî, Yezîd b. Ebî Süfyân, Neccâr Oğulları'ndan Zeyd b. Sabit el-Ensârî ve Mu'âviye b. Ebî Süfyân'dır.


Zeyd b. Sabit kâtipliği en çok yapandır. Fetihten sonra Mu'âviye, onu izledi. Her ikisi Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanında sürekli vahiy ve diğer konulara dair yazı ile uğraşıyorlardı. Bunun dışında onların bir işi yoktu.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'in Muhafızları, Müezzinleri, Hizmetçileri, Şâirleri, Hatipleri V.S.




Kays b. Sa'd b. Ubâde es-Sâidî'nin Rasûlullah (s.a.s.)'in yanındaki konumu, bir yöneticinin yanındaki emniyet ve asayişi sağlayan polis komiserinin konumu gibi idi. Muğîre b. Şu'be es-Sekafî, Hudeybiye gününde kılıcı ile Rasûlullah (s.a.s.)'ın baş ucunda bekledi.


Bilâl b. Rebâh, ailesinin nafakası ile ilgileniyordu. Ümmü Eymen onun süt annesi idi. Enes b. Mâlik hizmetçisi idi. Fakih Kabîsa b. Zueyb'in babası Zueyb b. Halhale b. Amr el-Huzâ'î, Rasûlullah (s.a.s.)'a hediye edilen develerin idarecisi ve bakıcısı idi. Ebû Mûsâ el-Eş'arî ve azadlı kölesi Rebah el-Esved, O'nun yanına girmeye izinli idiler. Âmir b. Lüeyy Oğulları'ndan a'mâ İbn Ümmi Mektûm (adı, Amr b. Kays b. Zaide b. el-Esam (Cündüb) b. Hezm b. Ravâha b. Hacer b. Abdlül b. Maîs b. Âmir b. Lüeyy'dir), Bilâl ile birlikte onun müezzinliğini yapmaktaydılar. Ensâr'dan Ebû Taybete, ondan hacamat aleti ile kan alıyordu.


Sevevî de bu adı bu şekilde kaydetmiştir. Bu zâtın adı Nâfi'dir. Bundan başka değişik isimler de söylenmiştir. Beyâda Oğullan'nin kölesi idi.


Dilleri ile İslâm'ı savunan şâirleri şunlardır: Ka'b b. Mâlik el-Eslemî, el-Hâris b. el-Hazrec Oğullan'ndan Abdullah b. Ravâha ve en-Neccâr Oğulları'ndan Hassan b. Sabit. Bu şâirlerin hepsi Ensâr'dan olan Hazreclilerdendir.


Hatibi, Sabit b. Kays b. Şemmâs idi. Süvarisi, Ebû Katâde el-Ensârî idi. En-Neccâr Oğullan'ndan Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd, O'nu evine misafir etti.


Rasûlullah (s.a.s.), ilk önce bir altın yüzük aldı; sonra onu attı ve altından uzak durdu. Bir gümüş yüzük aldı. Yüzüğün kaşı da gümüştü. Yüzüğün nakşı üç satır olarak: Muhammed, Rasûl, Allah idi. Yüzüğünü sol elinin, bazen de sağ elinin küçük parmağına takıyordu. Yüzüğünün kaşını avucunun içine getiriyordu. Künyesi ile künyelemeyi yasakladığı gibi yüzüğünün nakşı gibi nakış yapmayı da herkese yasakladı. Bu iki durum Rasûlullah'm dışındaki Müslümanlara yasaktır. Vefat edinceye kadar yüzüğü parmağındaydı. Sonra sırasıyla Ebû Bekir, Ömer ve Osman, parmaklarına taktılar. Halifeliğinin altıncı yılında Osman'ın elinden Erîs kuyusuna düştü. Kuyunun suyunu çekip yığınlarca toprak çıkardılar. Fakat yüzük bulu*namadı. Biz Allah'a aitiz ve sonunda ona döneceğiz. Bu yüzük mübarek bir eserdi. Kaybolup gitti.


Rasûlullah (s.a.s.)'In Elçileri




Hudeybiye'den sonra Fetih'ten önce, Rasûlullah (s.a.s.), elçilerini krallara gönderdi.


Dihye b. Halîfe el-Kelbî'yi Bizans kralı Kayser Herakl'a gönderdi.


Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî'yi Sasânî kralı Kisrâ Pervîz b. Hürmüz'e gönderdi.


Amr b. Ümeyye ed-Damrî'yi, Habeşistan kralı Necâşî'ye gönderdi.


Hatib b. Beltea el-Lahmî'yi, Mısır ve İskenderiye'nin yöneticisi Mu-kavkıs'a gönderdi.


Amr b. el-Âs'ı, Umman yöneticileri olan Ezd kabilesine mensup Cu-lenda'mn iki oğlu Ceyfer ve İyaz'a gönderdi.


Âmir b. Lüeyy Oğulları'ndan biriSelît b. Amr'ı, Hanefî kabilesine mensup Yemâme hükümdarı Hevze b. Ah ile Sümâme b. Usal'a gönderdi.


El-Alâ b. el-Hadramî'yi, Bahreyn hükümdarı Münzir b. Sava el-Ab-dî'ye gönderdi.


Huzeyme kabilesinin Esed koluna mensup Suca' b. Vehb el-Esedî'yi, Suriye'ye bağlı el-Belkâ hükümdarları el-Hâris b. Ebî Şemir el-öassânî ve onun amcasının oğlu Cebele b. el-Eyhem'e gönderdi.


Muhacir b. Ümeyye el-Mahzûmî'yi, Yemen'in hükümdarlarından biri olan Haris b. Abdilmelik el-Himyerî'ye gönderdi.


Mu'âz b. Cebel'i, İslâm'ın davetçisi olarak Yemen'in tümüne gönderdi. Zi'1-Kelâ', Zî Zülem ve Zî Merran ve diğer tüm hükümdarları Müslüman oldular.


Daha önce belirttiğimiz, Rasûlullah (s.a.s.)'ın kendilerine elçi gönderdiği diğer hükümdarlar ve onların kavimleri de Müslüman oldular. Sadece Kayser, Hevze, Kisrâ, el-Hâris b. Ebî Şemir ve Necâşî Müslüman olmadılar. Kendisine elçi gönderilen Necâşî künyeli bu hükümdar, Rasûlullah (s.a.s.) ashabının kendisine hicret ettiği kişi değildi. Zira önceki Necaşî, Müslüman olarak vefat etti (Allah ondan razı olsun). Ölümü Rasûlullah (s.a.s.)'a vahiy ile bildirildi. Rasûlullah da onun ölüm haberini Müslümanlara bildirdi. Onlarla birlikte el-Bakî' mezarlığına gittiler, ashabını saflar halinde dizdi ve dört tekbir getirerek onun namazını kıldırdı. Necâşî, kavminden korktuğundan Müslümanlığını onlardan gizli tutuyordu.


Sümâme b. Usal'ın Müslüman olması gecikti. Sonra kendi isteği ile İslâm'ı seçti. Kayser ise Müslüman olmayı arzuladı; fakat onun kavmi ona baskın çıktı. O da Müslüman olmadı. Mukavkis ise çok yakınlık gösterdi ve Rasûlullah (s.a.s.)'a, iğdiş edilmiş bir köle olan Me'bûr Düldül diye adlandırılan boz bir katır, Rasûlullah (s.a.s.)'m ümmü veledi [çocuğu*nun annesi olan câriye] Mâriye ve onun kız kardeşi Şirin olmak üzere iki cariyeyi hediye olarak gönderdi. Rasûlullah (s.a.s.) Sirin'i Hassan b. Sâbit'e verdi. Ona, Rasûlullah (s.a.s.)'m oğlu İbrahim'in teyzesi oğlu Abdurrahman'ı doğurdu. Rasûlullah (s.a.s.) vefat edinceye kadar o katıra [Düldül'e] bindi. Sonra Ali b. Ebî Tâlib'in vefatına kadar O'nun yanında idi. Ondan sonra ise Abdullah b. Ca'fer b. Ebî Talib yanında olduğu söylenir. Mu'âviye dönemine kadar yaşayan Düldül'e, Abdullah b. Ca'fer, yaşlılığından dolayı arpayı irice öğütüyordu.


Kisrâ ise, insan toplulukları arasında İslâm'ı en çirkin bir şekilde reddeden kişi idi. Rasûlullah (s.a.s.)'ın mektubunu yırtıp attı. Rasûlullah (s.a.s.) da ona beddua etti. Allah ilk önce onun mülkünü dağıttı. Sonra Fars İmparatorluğu'nun tamamını dağıttı. Rasûlullah (s.a.s.), Arap kabilelerine bir çok elçi göndermişti.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:16 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'In Hanımları




Rasûlullah (s.a.s.)'ın ilk hanımı Hatice bint Huveylid b. Esed b. Ab-diluzzâ b. Kusayy b. Kilâb'dır. Rasûlullah (s.a.s.) yirmi beş yaşındayken O'nunla evlendi. Hatîce, hicretten üç yıl önce vefat etti. O vefat edinceye kadar Rasûlullah (s.a.s,) kimse ile evlenmedi. Rasûlullah'dan önce Hatîce, Atık b. Abid b. Ömer b. Mahzûm ile evli idi. Ona Abdullah'ı doğurdu. Daha sonra Ebû Hâle ile evlendi. Ebû Hâle'nin adı, Hind b. Zü-râre b. en-Nebbâş b. Adiyy b. Habib b. Surad b. Selâme b. Cerve b. Useyyid b. Amr b. Temîm'dir. Ona adları Hind ve el-Hâris olan iki erkek çocuk ve Zeyneb adında bir kız çocuk doğurdu. Hind b. Hind, Uhud Savaşı'na katıldı. Basra'da ikamet ediyordu. Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib ondan rivayet ediyordu. El-Hâris'i ise, kâfirlerden biri, Ruknu'l-Yemanî'nin yanında öldürdü.


Hatice vefat ettiğinde, Rasûlullah (s.a.s.), Zem'a b. Kays b. Abdi Şems b. Abdi Vüdd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy'in kızı Sevde ile evlendi. Sevde, daha önce amcası oğlu es-Sekran b. Amr b. Abdi Şems ile evli idi. Sevde, eşinin ölümünden dolayı dul kalmıştı.


Sonra Rasûlullah (s.a.s.), Ebû Bekir (Abdullah) b. Ebî Kuhâfe (Osman) b. Âmir b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Ğâlib'in kızı Âişe ile evlendi. Ondan başka hiç bir bakire ile evlenmedi. Rasûlullah (s.a.s.), Mekke'de onu nikahladığında henüz altı yaşında bulunuyordu. Hicretten yedi ay sonra, Şevval ayında dokuz yaşındayken onunla zifafa girdi. Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte dokuz yıl beş ay kaldı. H. 56 yılında vefat etti.


Hicretten iki yıl ve birkaç ay sonra, Ömer b. Hattâb'ın kızı Hafsa ile evlendi. Hafsa daha önce Huneys b. Huzâfe es-Sehmî ile evli idi. Hafsa, Huneys'in ölümünden dolayı dul kalmıştı. H. 45 yılında vefat etti. Medine valisi Mervân onun namazını kıldı.


Sonra Zeyneb bint Huzeyme b. el-Hâris b. Abdillah b. Amr b. Abdillah b. Abdi Menaf b. Hilâl b. Âmir b. Sa'sa'a ile evlendi. Zeyneb, daha önce Bedir'de öldürülen Ubeyde b. el-Hâris b. el-Muttalib b. Abdi Menaf ile evli idi. Zuhrî, onun daha Önce Uhud'da şehid düşen Abdullah b. Cahş el-Esedî ile evli olduğunu söylemiştir. Zeyneb, Rasûlullah (s.a.s.) hayattayken, evliliğinden iki ay sonra vefat etti.


Daha sonra, Ümmü Seleme (Hind) bint Ebî Ümeyye (Huzeyfe) b. el-Muğîre b. Abdillah b. Amr b. Manzum b. Yakaza b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy ile evlendi. Ümmü Seleme, daha önce Ebû Seleme (Abdullah) b. Abdile-sed el-Mahzûmî ile evli idi. Ona Ömer, Seleme, Dürre ve Zeyneb'i doğurdu. Rasûlullah (s.a.s.)'in en son vefat eden hanımı Ümmü Seleme idi. H. 59'da vefat etti. Ebû Hassan b. Osman ez-Ziyâdî de, Târîh adlı eserinde, onun 59 yılında vefat ettiğini belirtmiştir. İbn Ebî Hayseme, onun Mu'âviye'den bir sene önce vefat ettiğini söylemiştir. Atâ ise, en son vefat edenin Safiyye olduğunu ifade etmiştir. Atâ yanılmıştır.


Rasûlullah (s.a.s.)'in evlendiği diğer bir hanım ise, Zeyneb bint Cahş b. Riab b. Ya'mur b. Sabira b. Mürre b. Kebîr b. Ğanm b. Dudan b. Esed b. Huzayme'dir. Zeyneb, daha önce Rasûlullah'ın kölesi Zeyd b. Harise ile evli idi. Rasûlullah'ın vefatından sonra ilk ölen hanımıdır. Hz. Ömer'in halifeliğinin ilk günlerinde vefat etti. Bizzat Allah, onu Rasûlullah (s.a.s.) ile evlendirmiştir. Ülkeler fethedildiğinde Ömer, onun payına düşeni ona getirdi. O ağlayıp çığlık attı. Rasûlullah (s.a.s.)'in ayrılık hasreti ile dünyadakileri küçümsediğinden, O'na kavuşmak arzusuyla gelecek yılı kendisine göstermemesini Allah'tan diledi. Bu duası üzerine bir yıl geçmeden vefat etti.


Hz. Peygamber, diğer bir evliliğini Huzâ'a kabilesinin el-Mustalik koluna mensup Cuveyriyye bint el-Hâris b. Ebî Dırar (Habîb) b. el-Hâris b. Abid b. Mâlik b. Cezîme ile yaptı. Cuveyriyye, daha önce amcasının oğullarından Abdullah b. Cahş el-Esedî ile evli idi. Vakıdî'nin dediğine göre, Zeyneb, hicrî 56. yılda Rebî'ulevvel ayında vefat etti. Mervân onun namazını kıldı.


Rasûlullah (s.a.s.), Hudeybiye'den sonra Ümmü Habîbe bint Ebî Süfyân Salır b. Harb b. Ümeyye b. Abdi Şems ile evlendi. Onun adı Ramle'dir. Hind olduğu da söylenmiştir. Habeşistan'dan Rasûlullah'a gönderildi. Oraya hicret eden Müslüman hanımlardandı. Daha önce Ubeydullah b. Cahş el-Esedî ile evli idi. Ubeydullah, irtidat edip Hristiyanlığa geçti. Sonra öldü ve cehenneme gitti. Necâşî'nin ona dört yüz dinar altın mehir verdiği söylenmiştir. Ebû Hasan ez-Ziyadî ve Vakıdî, Ümmü Habibe'nin H. 44 yılında, kardeşi Mu'âviye'nin halifeliği döneminde vefat ettiğini belirtmişlerdir.


Rasûlullah (s.a.s.), Hayber Savaşı'ndan hemen sonra Benî Nadîr'den Safiyye bint Huyeyy b. Ahtab ile evlendi. Ahtab, Mûsâ b. İmrân'ın kardeşi Hârûn b. İmrân b. Kahasi b. Lavî b. Ya'kûb (a.s.)'un torunlarındandı. Ya'kûb, Allah'ın elçisi olup yine Allah'ın elçisi İshâk'm oğludur. O da Allah'ın elçisi ve dostu İbrahim'in oğludur. Safiyye, daha önce Kinâne b. Ebi'l-Hukayk ile evli idi. Vakıdî ve Ebû Hasan ez-Ziyadî, Safiyye bint Huyey'in hicretin 50 yılında vefat ettiğini belirtmişlerdir.


Sonra Rasûlullah (s.a.s.), Hâlid b. Velîd ve Abdullah b. Abbas'ın halası Meymûne bint el-Hâris b. Hazn b. Buceyrb. Herm b. Ruveybeb. Ab-dillah b. Hilâl b. Âmir b. Sa'sa'a ile evlendi. Rasûlullah (s.a.s.)'dan önce, Ebû Ruhm b. Abdiluzzâ b. Ebî Kays b. Abdi Vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy ile evli idi. Abdullah b. Muhammed b. Akîl b. Ebî Tâlib: "Aksine o daha önce Ebû Ruhm'un kardeşi Huveytib b. Abdiluzzâ ile evli idi." demiştir.


Rasûlullah (s.a.s.)'ın evlendiği son hanımdır. Mekke'de Kaza Umre-si'nin ihramından çıktıktan sonra onunla evlendi. Şerif denilen yerde onunla zifafa girdi. Halîfe'nin dediğine göre, Meymûne, Mu'âviye döneminde H. 51 yılında yine Şerifte vefat etmiştir. Oradaki mezarı bilinmektedir.


El-Cevniyye ile evlenmek için girişimde bulundu. Evlenme teklifinde bulunmak üzere yanına vardığında, o Allah'tan sığınma istedi. Rasûlullah (s.a.s.) da onun sığınma talebini kabul etti. Onunla evlenmedi ve onu ailesine geri verdi.


Hafsa bint Ömer'den başka asla hiç bir hanımını boş amam ıştır. Onu da Allah'ın emri ve onun müracaatı üzerine tekrar nikâhı altına almıştır.


Rasûlullah (s.a.s.), Sevde bint Zema'nın yaşlı olması, onun hakkını yerine getirmeme endişesi ile onu boşamak istedi. Sevde kendisini boşamamasmı isteyip, nöbet gününü de Âişe bint Ebî Bekir'e verince Rasûlullah onu boşamadı.


Yüce Allah, tahyir (serbest bırakma) âyetini indirdiğinde, mü'minlerin anneleri Rasûlullah (s.a.s.)'in hanımlarının hepsi Hz. Peygamber'i tercih ettiler. Bunun dışında kim bir şey söylemişse o kesin bir şekilde bâtıl bir şey söylemiştir.


Hz. Peygamber'in tüm hanımlarına 500 dirhem mehir verdiği doğrudur. Bu kesinlikle sabittir. Sadece Rasûlullah (s.a.s.), Safiyye'yi âzâd ettiği için onun âzâdhğını mehir yerine saydı. Bunun dışında ayrıca ona bir mehir vermedi. Ondan sonra bu, sünnet oldu.


Zeyneb bint Cahş ile evlendiğinde bir koyunu velîme (düğün yemeği) olarak verdi. İnsanların hepsine yetti. Enes b. Mâlik, bu düğün yemeği hakkında, "Hanımlarının düğün yemeklerinde, ondan daha fazla bir yemek verdiğini görmedik." demiştir.


Safiyye ile evlendiğinde, içinde et ve iç yağı olmayan, sadece hurma, kavut ve eriltilmiş yağdan ibaret bir düğün yemeği verdi.


Diğer bir hanımının düğününde iki müd arpa ile yemek verdi. Yemek, hazır bulunanların hepsine yetti.


Son derece sağlıklı bir yolla bize rivayet olunduğuna göre, hanımlarına yılda yirmi vesk (yük) arpa ve seksen vesk hurma harcıyordu. Pek sağlam olmayan zayıf olan bir yolla bize rivayet olunduğuna göre ise, her hanımı için, bu kadar harcamada bulunuyordu. En iyi bilen Allah'tır. Rasûlullah (s.a.s.)'ın sağlığında, her bir hanımının cariyeleri, köleleri ve âzâd-lıları vardı. Allah onlara cenneti vâcib kılacak bir hoşnutlukla onlardan razı olsun.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:17 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah'ın (s.a.s.) Çocukları




İbrâhîm hariç, Rasûlullah (s.a.s.)'ın erkek ve kız.çocuklarının hepsi Hatîce bint Huveylid'den doğmadırlar. İbrâhîm ise, Mukavkıs'm kendisine hediye olarak gönderdiği Kıptî Mâriye'den doğmadır. Diğer hanımlarından çocuğu doğmamıştır.





Erkek Çocukları:




El-Kâsım: Rasûlullah onun adı ile künye almış, onun adı [Ebû'l-Kâsım] ile anılmıştır. Rasûlullah (s.a.s.)'ın ilk çocuğudur. Peygamberlikten önce doğmuş ve çok az yaşamıştır.


Diğer iki erkek çocuktan birinin adı konusunda ihtilaf vardır. Ne varki bu konuda rivayetler "Abdullah", "Tâhir" ve "Tayyîb" isimlerinin dışında bir şey belirtmemektedir.


Peygamberlikten Önce onun Abduluzzâ adında bir erkek çocuğu olduğunu, Hişâm b. Urve babasından bize rivayet etmiştir. Bu uzak bir ihtimaldir. Zira haber murseldir. Mursel haber ise delil olamaz.


İbrâhîm: Rasûlullah (s.a.s.)'ın Mâriye'den doğma İbrâhîm, Medine'de doğdu. Yirmi iki ay yaşadı. Babasından üç ay önce güneşin tutulduğu gün vefat etti.





Kız Çocukları:




Rasûlullah (s.a.s.)'m en büyük kız çocuğu Zeyneb'dir. Hz. Peygamber (s.a.s.), onu, Ebû'l-Asî el-Kâsım b. er-Rabî b. Abdiluzzâ b. Abdi Şems b. Abdi Menaf ile evlendirdi. Mü'minlerin annesi Hatîce, Ebû'l-Asî'nin halasıdır. Ebû'l-Asî'den başka biri ile evlenmemiştir. Halife b. Hayyât'ın bildirdiğine göre, Zeyneb, onun ile evli bulunduğu sırada hicretin 8. yılında vefat etti. Ebû'l-Asî ise, Ömer(r.a.)'in halifeliği döneminde vefat etti. Zeyneb, Ebû'l-Âsî ile olan evliliğinde Ali ve Umâme adlarında iki çocuk doğurdu. Ali gençken öldü. Mü'minlerin emiri Ali b. Ebî Tâlib, Fâtıma'dan sonra Umâme ile evlendi. Fakat bu evlilikten çocukları olmadı. Hz. Ali, Umâme ile evli bulunduğu sırada vefat etti. Ondan sonra Muğîre b. Nevfel b. el-Hâris b. Abdilmuttalib, Umâme ile evlendi. Umâme, Muğîre ile evli bulunduğu sırada vefat etti. Umâme bu evlilikten de çocuk doğurmadı.


Rasûlullah (s.a.s.)'m diğer bir kızı ise Rukayye'dir. Rasûlullah, onu Osman b. Affân ile evlendirdi. Rukayye, ondan başka kimse ile evlenmemiştir. Bu evlilikten Abdullah adında bir erkek çocuk doğurmuştur. Abdullah, dört yaşındayken öldü. Rukayye ise, Bedir Savaşı'ndan üç gün sonra vefat etti.


Rasûlullah (s.a.s.)'ın bir kızı da Fâtıma (r.a.)'dır. Rasûlullah (s.a.s.), onu mü'minlerin emîri Ali b. Ebî Tâlib (k.v.) ile evlendirdi. O'na, en büyük çocuğu olan Hasan, Hüseyin, Zeyneb ve Ümmü Külsûm ile küçük yaşta ölen el-Muhassin adında bir erkek çocuk doğurdu. Zeyneb bint Ali, Abdullah b. Ca'fer b. Ebî Tâlib ile evlendi. Ali b. Abdillah adında bir çocuk doğurdu. Ali b. Abdillah'ın nesli devam etmiştir. Ümmü Külsûm, Ömer b. Hattâb (r.a.) ile evlendi. O'na, Zeyd adında bir çocuk doğurdu. Zeyd'in ve annesinin nesli devam etmemiştir. Fâtıma, Rasûlullah (s.a.s.)'tan altı ay sonra vefat etmiştir. Ali'den başka kimse ile evlenmemiştir.


Rasûlullah (s.a.s.)'ın en küçük kızının adı ise Ümmü Külsûm'dür. Utbe b. Ebî Leheb onunla evlendi. Zifafa girmeden onu boşadı. Osman b. Affân onunla evlendi. Ümmü Külsûm, Rasûlullah (s.a.s.) hayatta iken Osmân'ın yanında vefat etti. Halife b. Hayyât'ın dediğine göre, hicretin 9. yılında vefat etti. Osman b. Affân'a çocuk doğurmadı.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:17 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (s.a.s.)'ın Ahlâkı




Rasûlullah (s.a.s.), Yüce Allah'ın da nitelediği gibi büyük bir ahlâk üzere idi. Hz. Peygamber (s.a.s.), insanların en halîmi, en cesuru, en adaletlisi, en iffetlisi idi. Cariyesi, nikâhlısı ya da mahreminin dışında hiç bir kadına eli dokunmamıştır.


Rasûlullah (s.a.s.), insanların en cömerdi idi. Yanında ne bir dinar, ne de bir dirhem bulundururdu. Şayet karanlık çöktüğü halde dinar veya dirhemi artsaydı ve verilecek bir kimse bulamasaydı, onları muhtaç olana verip dağıtmayıncaya kadar evine dönmezdi. Bulabildiği arpa ve hurmadan bir yıllık yiyeceğinden başka, Allah'ın kendisine verdiğini saklamazdı. Diğerini Allah yolunda harcardı. Allah için kendisinden bir şey istenildiğinde mutlaka verirdi. Sonra yıllık yiyeceğine döner, ondan da isârda bulunarak harcardı. Öyle ki daha yıl bitmeden muhtaç duruma düşerdi.


Rasûlullah (s.a.s.), ayakkabısını onanr, elbisesini yamardı. Ailesinin işlerine hizmet ederdi. Onlarla birlikte et keserdi.


Haya bakımından insanların en hayâlısı idi. Birinin yüzüne bakışlarını sabitleştirmezdi. İster hür olsun, ister köle olsun, herkesin davetine icabet ederdi.


Bir yudum süt ya da bir tavşan butu bile olsa, hediyeleri kabul ederdi. Hediyeye karşılık verir ve hediyeden yerdi. Sadakayı kabul etmez ve yemezdi.


Köle ve yoksul kişiler, Rasûlullah'dan kendilerine tabi olmasını isterlerdi. Rasûlullah da çağrılarına göre onlara uyardı.


Nefsi için değil Allah için kızardı. Şahsı ve ashabının aleyhine bile olsa hakkı yerine getirirdi.


Az oldukları ve sayılarını arttıracak bir insana muhtaç olduğu bir sırada, müşriklerin yardımı ile karşı karşıya kaldığında, onların yardımını almaktan vazgeçti. "Hiçbir müşrikten yardım istemeyiz." buyurdu.


Rasûlullah (s.a.s.)'ın ashabı, O'nun erdemli sahâbilerinden birinin Yahudi düşmanları arasında öldürüldüğüne şahit oldular. Bu sahâbinin ölümü bir çok ülkenin ve ordunun yıkımı demekti. Buna rağmen Yahudi düşmanlarına eziyet etmek için bunu gerekçe göstermedi. Aksine Müslümanların zekâtından, onun yüz dişi deve fidyesini ödedi. Halbuki O'nun ashabı bu durumda güçlenebilmek için bir deveye bile gereksinim duyuyorlardı.


Benî Cezîme'nin diyetini de Ödedi. Onlar imanları konusunda güvenilir kimseler olmadıkları halde, Yüce Allah'ın emri ile bu diyet vâcib olmuştu.


Açlıktan karnına taş bağlardı. Bulduğunu yer, hazır olanı geri çevirmezdi. Hazır olmayan bir yiyecek için zorluk çıkarmazdı. Helâl olan bir yiyeceği yemekten çekinmezdi. Ekmeksiz hurma ya da koyun eti yahut buğday ekmeği ya da helva veyahut bal bulduğunda yerdi. Ekmeksiz süt bulduğunda, onunla yetinirdi. Taze hurma ya da karpuz bulduğunda yerdi.


Yaslanarak ya da masada yemek yemezdi. Yemek yediğinde mendilini ayaklarının üzerine atardı. Fakirlik ya da cimrilikten dolayı değil, başkalarım nefsine tercih ettiğinden dolayı, Yüce Allah'a kavuşuncaya kadar art arda üç defa buğday ekmeğini doyasıya yememiştir.


Düğün yemeğine katılır, hastayı ziyaret eder, cenazelerde bulunurdu.


Düşmanları arasında korumasız, yalnız başına yürürdü.


İnsanların en alçak gönüllüsü, büyüklenmeksizin en çok sükût edeni, sözü fazla uzatmadan en belâğatlisi ve sevinç bakımından en güzeli idi.


Dünya işlerinden olan hiç bir şeyi önemsemezdi. Bulduğunu giyerdi; bazen bir örtü, bazen pamuklu Yemen kürkü, bazen yünlü cübbe, kısacası, bulabildiği mubah olan her elbiseyi giyerdi. Gümüş yüzük takardı. Kaşı da gümüştendi. Sağ elinin serçe parmağına takardı. Bazen de sol eline takardı.


Kölesini veya başka birilerini terkisine atar; at, deve, eşek veya kır katırdan ne bulabilirse binerdi. Bazen de cübbesiz, sarıksız ve takkesiz çıplak ayakla yürürdü.


Medine'nin en ücra köşelerine kadar gidip hastaları ziyaret ederdi. Güzel kokuyu sever, kötü kokulardan hoşlanmazdı.


Fakirlerle birlikte oturur, onlarla birlikte yemek yerdi. İyi ahlâklıların yanında bulunur, şerefli kişilere iyilikte bulunarak onlarla yakınlık kurmaya çalışırdı.


Akrabalarını kendilerinden üstün olanlara tercih etmeden, onlarla ilişkisini sürdürürdü. Hiç kimseye kaba davranmazdı. Özür dileyenin özrünü kabul ederdi.


Şakalaşırdı; fakat haktan başka bir şey söylemezdi. Güldüğünde kahkahasız gülerdi. Mubah olan oyuna karşı çıkmazdı. Ailesi ile koşma yarışma girişirlerdi. Ona karşı seslerini yükselttiklerinde o sabırla karşılardı.


Ailesi ile birlikte sütlerinden yararlandıkları deve ve koyunları, yiyecek ve giyecek konusunda kendisini onlardan üstün tutmadığı köle ve cariyeleri vardı.


Vaktini ya Allah için bir iş yaparak ya da kendisine gerekli bir şey yaparak geçirirdi.


Ashabının bahçelerine gider, kendisine yapılan basit/gösterişsiz ikramları kabul ederdi. Tatlı içecekleri içerdi. Hiçbir yoksulu fakirliğinden ve hastalığından dolayı küçük görmezdi. Hiçbir zengine ya da hükümdara da servetinden dolayı saygı göstermezdi. Her iki kesimi de Allah yoluna eşit bir şekilde davet ediyordu.


Ona zehirli yemek yedirildi ve sihir yapıldı. Ne var ki O, ne kendisini zehirlemek isteyeni, ne de kendisini büyülemek isteyeni öldürmedi. Zira O, bunların öldürülmesini uygun görmedi. Şayet bunların öldürülmeleri gerekli olsaydı, Rasûlullah bu eylemlerde bulunanları terketmez, onları mutlaka öldürürdü.


Yüce Allah, O'nda, erdemli yaşam tarzı ile eksiksiz yöneticiliği bir araya getirmişti.


Rasûlullah (s.a.s.), okuma yazma bilmeyen ümmî idi. Koyun güden, fakir, çöl ve cehalet ülkesinde dünyaya gelmişti.


Yüce Allah, O'nu Iütfu ile çepeçevre kuşatıp, babasız ve annesiz yetim olarak büyütüp terbiye etti. Yüce ve büyük olan Allah, bütün güzel ahlâkı, övgüye değer yol ve yordamı, öncekiler ve sonrakiler ile ilgili haberleri, dünya ve âhirette insanı başarıya götürecek, kurtuluşa erdirecek, gıbta edilecek ve kişiyi özgürlüğe kavuşturacak her şeyi O'na vahyetti. Yine görevini yerine getirmeyi ve lüzumsuz şeyleri terketmeyi de ona bildirdi.


Yüce Allah, emri doğrultusunda Rasülü (s.a.s.)'ne uymayı, O'na mahsus olan eylemlerinin dışında yaptıklarını örnek edinmede bizi muvaffak kılsın. Amin

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:17 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Tarihten Birkaç Satır



İlk İnen Vahiy



Rasûlullah (s.a.s.), Allah'a yaklaşmak amacıyla Hira mağarası diye bilinen mağarada inzivaya çekiliyordu. Ona yalnızlık sevdirilmişti. Bu konuda ne bir insandan emir almış, ne de yalnız kalan birisini gördüğünden dolayı onu örnek edinmişti. Yüce Allah, onun böyle yalnız kalmasını dilemişti. Rasûlullah (s.a.s.), bu mağarada yalnız başına günler ve gecelerce kaldı. Bu mağarada ona vahiy geldi.


Melek ilk vahyi getirdiğinde, O'na: "Oku!" dedi. Rasûlullah (s.a.s.) da: "Ben okuma bilmem." dedi. Bunun üzerine Melek, Hz. Peygamber'i tutup takati kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Oku!" dedi. Hz. Peygamber yine: "Ben okuma bilmem." dedi. Melek, Peygamberimizi tekrar tuttu ve takati kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve ona iki veya üç kez: "Oku!" dedi. Hz. Peygamber: "Ben ne okuyayım?" diye sordu. Melek ona: "Oku! Her şeyi yaratan Rabbinin adıyla ki O, insanı aşılanmış yumurta (alaka)dan yarattı-. Oku! insana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin büyük kerem sahibidir." dedi. Kur'ân'dan, ilk inen âyetler bunlardır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:17 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

İlk Müslümanlar



Rasûlullah (s.a.s.), bu âyetler ile birlikte mü'minlerin annesi Hatice'ye geldi. Hatîce ilk iman eden kişi oldu. Sonra çocuklardan Ali iman etti. Sonra erkeklerden Ebû Bekir b. Ebî Kuhâfe (Osman) b. Âmir b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Ğalib b. Fihr iman etti. Bir rivayete göre ise, mü'minlerin annesi Hatice'den sonra ilk iman edenin Ebû Bekir olduğu söylenmiştir.


Sonra Ali b. Ebî Tâlib b. Abdi Menâf b. Abdilmuttalib b. Hâşim b. Abdi Menâf b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Gâlib b. Fihr ile Zeyd b. Harise ve Bilâl iman ettiler.


Sonra Amr b. Abese es-Sülemî, Hâlid b. Sa'îd b. el-Asî b. Ümeyye b. Abdi Şems b. Abdi Menaf, Sa'd b. Ebî Vakkâs (Mâlik) b. Vuheyb b. Abdi Menaf b. Kusayy b. Kilâb Müslüman oldular.


Sonra Osman b. Affân b. Ebi'l-Asîb. Abdi Şems b. Abdi Menaf b. Kusayy b. Kilâb, Zübeyr b. eI-Avvâm b. Huveylid b. Esed b. Abdiluzzâ b. Kusayy b. Kilâb, Abdurrahman b. Avf b. Abd b. el-Hâris b. Zühre b. Kilâb, Talha b. Ubeydillah b. Osman b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Mürre, Hâlid b. Sa'îd Amr b. Abese ve Sa'd b. Ebî Vakkas Müslüman oldu*lar. Onların içinden Sa'd ilk Müslüman olanlardandır. Diğerleri ise Ebû Bekir'in daveti üzerine Müslüman olanlardır. Sa'd'm da, Ebû Bekir'in daveti üzerine Müslüman olduğu söylenir. Hâlid ve Amr ise, daha önce Rasûlullah'm daveti üzerine Müslüman olmuşlardır.


Sonra şu kişiler Müslüman oldular: Ebû Ubeyde (Âmir) b. Abdillah b. el-Cerrâh b. Hilâl b. Uheyb b. Dabbe b. el-Haris b. Fihr.


Ebû Seleme b. Abdilesed b. Hilâl b. Abdillah b. Amr b. Mahzûm b. Ya-kaza b. Mürre.


Osman b. Maz'ûn b. Habib b. Vehb b. Huzâfe b. Cumâh b. Amr b. Hu-says b. Ka'b b. Lüeyy. Onun kardeşleri Kudâme, Abdullah [ve es-Sâib].


Sa'îd b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl b. Abdiluzzâ b. Riyâh b. Kurt b. Rezâh b. Adiyy b. Ka'b b. Lüeyy. Onun babası Zeyd, câhiliye döneminde putları terk edip, Allah (c.c.)'ı bir olarak kabul ediyordu. Rasûlullah (s.a.s.), onun kıyamet gününde tek başına bir ümmet olarak dirileceğini bildirmiştir.


Esma bint Ebû Bekr es-Sıddîk.


Ömer b. Hattâb'ın kız kardeşi ve Sa'îd b. Zeyd'in hanımı Fâtıma bint el-Hattâb b. Nufeyl b. Abdiluzzâ.


Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın kardeşi Umeyr b. Ebî Vakkas.


Abdullah b. Mes'ûd b. Gafil b. Habîb b. Şemh b. Far b. Mahzum b. Sahile b. Kâhil b. el-Hâris b. Temîm b. Sa'd b. Hüzeyl b. Müdrike. Zühre Oğullan'nın müttefiki idi. Ukbe b. Ebî Mu'ayt için koyun güdüyordu. Rasûlullah (s.a.s.)'ın, gebe olmayan koyunlarından birini sağıp, ondan bol bol süt akmasından dolayı Müslüman olmuştur.


Mes'ûdb. Rabiab. Amrb. Sa'd b. Abdiluzzâ b. Hemâleb. Galibb. Mu-hailem b. Aize b. Yusey' b. Melih b. el-HÛn/Hevn b. Huzeyme b. Müdrike Müslüman oldu. Bunlar yerleşiktiler.


Selît b. Amr b. Abdi Şems b. Abdi vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy b. Galib b. Fihr.


Ayyaş b. Ebî Rabîa b. el-Muğîre b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum b. Ya-kaza b. Mürre. Onun hanımı Esma bint Muharribe et-Temîme.


Huneys b. Huzâfe b. Kays b. Adiyy b. Su'ayd b. Sehm b. Amr b. Hu-says b. Ka'b b. Lüeyy. Huneys, Rasûlullah (s.a.s.)'dan önceki Hafsa bint [Ömer b.] Hattâb'ın kocası idi.


El-Hattab ailesinin müttefiki, Anzu Vail kabilesinden Amir b. Rabîa el-Anzî.


Ümeyye b. Abdi Şems Oğulları'nın müttefiki Abdullah b. Cahş b. Riâb b. Sabîra b. Mürre b. Kebîr b. Ğanm b. Dudan b. Esed b. Huzayme ve amâ olan kardeşi Ebû Ahmed b. Cahş.


Ca'fer b. Ebî Tâlib b. Abdilmuttalib ve hanımı Esma1 bint Umeys b. en-Nu'mân b. Ka'b b. Mâlik el-Has'amî.


Hatıb b. el-Hâris b. Ma'mer b. Habîb b. Vehb b. Huzâfe b. Cumâh b. Amr b. Husays b. Ka'b.


Onun hanımı bint el-Mucellil b. Abdillah b. Ebî Kays b. Abdi Vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy b. Ğalib b. Fihr.


Kardeşi Hattâb b. el-Hâris ve hanımı Fükeyhe bint Yesar.


Ma'mer b. el-Hâris b. Amr b. Habîb b. [Vehb b.] Huzâfe b. Cumâh b. Amr b. Husays b. Ka'b b. Lüeyy.


Es-Saib b. Osman b. Maz'ûn b. Habîb.


El-Muttalib b. Ezher b. Abdi Avf b. Abd b. el-Haris b. Zuhre b. Kilâb b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Galib.


Onun hanımı Ramle bint Ebî Avf b. Sabira b. Su'ayd b. Sehm b. Amr b. Husays b. Ka'b b. Lüeyy.


En-Nehham (Nu'aym) b. Abdillah b. [Esîd b. Abdi Menaf b.] Avf b. Ubeyd b. Uveyc b. Adiyy b. Ka'b b. Lüeyy.


Âmir b. Füheyre Ezdî ve onun annesi, Ebû Bekr es-Sıddîk'ın cariyesi Füheyre.


Huzâ'a kabilesinden Hâîid b. Sa'îd b. Ebi'l-Asî'nin hanımı Umeyne bint Halef b. Es'ad b. Âmir b. Beyada b. Yusey' b. Ci'sem b. Sa'd b. Muleyh b. Amr.


Yukarıda adı geçen Selît b. Amr'ın kardeşi Hatıb b. Amr b. Abdi Şems b. Abdi Vedd.


Ebû Huzayfe Muheşşim b. Utbe b. Rabîa b. Abdi Şems b. Abdi Menaf.


Adiyy b. Ka'b'ın müttefiki Vâkid b. Abdillah b. Abdi Menaf b. Urayn b. Sa'lebe b. Yerbû' b. Hanzale b. Mâlik b. Zeyd Menât b. Temîm.


Adiyy b. Ka'b Oğulları'nm müttefikleri olan Benû el-Bukeyr b. Abdi Ya'lil b. Naşib b. Giyere b. Sa'd b. Leys b. Bekr b. Abdi Menât b. Kinâne soyundan olan Hâlid, Akıl, Âmir ve İyas.


Mahzum Oğulları'nm kölesi, Mezhic kabilesinin Ans koluna mensup Ammâr b. Yâsir.


Teym b. Mürre Oğullan'ndan, Cud'an ailesinin müttefiki en-Nemir b. Kasıt Oğullan'ndan Suheyb b. Sinan.


El-Erkam b. Ebi'l-Erkam (Abdu Menaf) b. Ebî Cundub (Esed) b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum.


Sonra Ömer b. el-Hattâb b. Nufeyl b. Abdiluzzâ b. Riyâh b. Kurt Müslüman oldu. Ömer ile, Yüce Allah'ın, sahâbîlerin sayılarını kırka tamamladığı söylenmiştir. Amr b. Abese'nin Mekke'de olmadığı, Umeyr b. Ebî Vakkâs'ın küçük olduğu ve onun gibi küçüklerin aralarında bulunduğu bir sırada bu sayı kırka tamamlanmış olabilir.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:17 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Allah Yolunda İlk Kan Döken Kişi



Allah yolunda ilk kan döken kişi Sa'd b. Ebî Vakkâs'tır. Sa'd, Müslümanlardan bir grup ile namaz kılıyordu. Müşriklerden bir grup onları gördü. Onlarla çarpıştılar. Sa'd onlardan birine devenin çene kemiği ile vurdu ve kafatasını yardı.


Davetin Açıklanması



Sonra Rasûlullah (s.a.s.), Allah (c.c.)'ın yoluna açıkça davet etti. Ona karşın, Kureyş de düşmanlık ve eziyet etmeye açıkça başladı. Ne var ki onun amcası Ebû Tâlib, kavminin dini üzerine kaldığı halde, Hz. Peygamber (s.a.s.)'i korudu ve müdâfaa etti.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.