ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Sizin Eserleriniz (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=495)
-   -   *Y a ğ m u r u n D i l i * (yaşanmış gerçek bir öykü) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=61739)

dejavu2009 12-25-2008 11:21 PM

*Y a ğ m u r u n D i l i * (yaşanmış gerçek bir öykü)
 
Arkadaşlar yaşanmış bir öyküdür. Derleyip size sunuyorum.



YAĞMURUN DİLİ

Mersin’e gitme hazırlıklarını yeni bitirmişti. Sobanın yanındaki şiltelere oturup düşünmeye başladı. Ben ne yapabilirim ki Mersin’de. Zaten çok zayıfım kim bana doğru dürüst bir iş verebilir ki!
Eşi içi yemek dolu bir tepsiyle içeri girerek yemeği kocasının önüne koydu.
“ Sana bu güzel yemekleri hazırladım.”
“Eline sağlık”
Hasan saate baktı.
“Gitme zamanımız geliyor. Birazdan Mustafa gelir.”
“ Seni özleyeceğim”
“ Bende seni”
“Orada ne iş yapacağım diye düşünüyordum. Benim gibi bir adama kim iş verebilir ki?”
“Sen ne iş bulursan o işi yap. Çok kazanacağım diye bekleme. Yoksa aç kalırız”
“ Tamam dediğin gibi yaparım.”
Kapı önünde sesler duyar hemen ardından kapı çalar. Hasan’ın eşi kapı açınca büyük bir gürültüyle içeri Mustafa girer:
“Haydi habibim. Daha hazır değil misin? Araba bizi bekliyor.”
“ Merhaba” der Mustafa’nın eşi Leyla.
“Merhaba” Gözlerinde yaş biriken Hasan’ın eşi Meryem;
“Herkes hazırlanmış. Sanırım ikinizi uzun bir süre göremeyeceğiz.”
Mustafa ile Hasan arabaya biner. Mersin’e giderler çalışmaya.

Gel zaman git zaman. Aradan aylar geçmiş. Bir gün Mustafa ile Hasan bir yerde karşılaşırlar.
“ O Hasan habibim nasılsın?”
“İyiyim sen nasılsın neler yapıyorsun?”
“Napalım işte iş arıyorum. Bir gün çalışır üç gün oturur oldum. Oturunca parada dayanmıyor. Anlayacağın parasız pulsuz kaldım. Çok az ücret veriyorlar bende çalışmıyorum. Benim hanım düşük ücretli yerde çalışmamı istememişti. Zaten bende çalışmam az ücretle. Eşek miyim ben. Eee sen anlat sen ne yaptın?”
“Bende düşük ücret yüksek ücret bakmadım. Her gün çalıştım durdum. Epey para biriktirdim. Evimi de çok özledim; hanımı, çocukları…”
Hasan’ın gözleri büyüdü bu sözleri söylerken. Mustafa Hasan’a baktı. Bir kurnazlık peşindeydi.
“Ne zaman gidiyorsun. Gitmeden önce evine gelip vedalaşıp yolcu edeyim seni.”
“Kısmet olursa ben yarın gidiyorum. Beklerim seni.”
Mustafa Hasan’ın kaldığı yerin adresini alıp ertesi gün ne yapacağını düşünmeye başlar kurnazca.
Hasan, akşamleyin bütün hazırlığını yapar. Ertesi günün gelmesini bekler. Zor bir bekleyiştir bu, aylarca çalışıp beklemekten daha zordur.
Ertesi gün sabahleyin erkenden gelir Mustafa Hasan’ın evine. Hasan biraz şaşırır ama içeri alır Mustafa’yı.
“ Çok kötü ıslandım be Hasan. Şu halime bak. Off of”
“Sana bir havlu vereyim kurulanırsın.” Hasan havluyu getirmeye gider. Mustafa da Hasan’ın eşyalarına bakar. Parayı arar ama parayı göremez. Hasan içeri girer. Havluyu Mustafa’ya uzatır. Mustafa Havluyu alır. Hasan’a bakar.
“Hasan ben de bugün Hatay’a gitmek isterdim senin gibi. Ama hiç param yok. Bana kazandığın bütün parayı vereceksin.”
“Mustafa sen aklını mı kaçırdın. Nasıl vereyim sana bu kadar parayı. Aylarca dişimi sıkıp kazandım ben. Senin gibi oturmadım evde.”
Mustafa bu sözler üzerine Hasan’a atılır. Hasan’ı yakalar.
“Seni öldürüp parayı alacağım o zaman.”
“Sakın beni öldürme!”
“Niye öldürmeyeyim ki seni? Burada kimse yok kimse bilmez seni benim öldürdüğümü”
“Allah’ın rahmeti olan yağmurlar dile gelip söylerler herkese beni öldürdüğünü.”
Mustafa Hasan’ın aklına güler. Hiddetle başını yere vurur Hasan’ın. Hasan oracıkta yığılıp kalır. Mustafa paraları alıp Hatay’a kaçar.
Hatay’a dönen Mustafa’yı eşi Leyla karşılar. Mustafa’nın döndüğünü öğrenen Hasan’ın eşi Meryem hemen komşuları olan Mustafa’nın evine koşar.
“Hoş geldin Mustafa nasılsın ?”
“Hoş bulduk Meryem. İyiyim Allah’a şükür. Mersinde çok çalıştık yorulduk işte. Sen nasılsın?”
“ Bende iyiyim. Hasan’ı hiç gördün mü orada? Nasıl? Durumu iyi mi?”
Gözleri parlayan eşinden haber bekleyen Meryem’e baktı Mustafa. Boğazı düğümlendi konuşamadı. Biraz durdu.
“Hasan’ı gelmeden bir gün önce gördüm. Pek iş bulamamıştı. Gelmekte biraz gecikirim selam söyle eşime dedi bana.”
Gözleri yaşlı ayrılır Meryem’in Mustafa’nın evinden…
Aradan bir hafta geçmemiştir ki Hasan’ın ölüm haberi gelir köyüne. Nasıl dayanırdı yürek bu acıya. Meryem bu haber üzerine dayanamaz yıkılır yere. Artık gözü yaşlıdır hep Meryem’in. Nasıl dayanacak bu duruma. Teselliler işe yaramaz ki Geri getirmez ki Hasan’ı

Aradan bir yıl geçti. Mustafa Hasan’ı öldürdüğü gerçeğini sakladı. Bir ömür boyunca saklayacağı bir sırdı onun için.
Bir gün Mustafa eşiyle bahçe yüzünden kavga eder. Birbirlerine bağırıp çağırmaya başlarlar. Ev eşyaları havada uçuşuyordu. Eşini fena bir şekilde döver Mustafa. Oturup sakinleşirler ikisi de. Mustafa koltuğa oturup dalgın bir şekilde dışarıyı izler. Birden hafifçe gülmeye başlar Mustafa. Yanında oturan Leyla’da merakla sorar:
“Ne oldu niye gülüyorsun?”
“Hiç yağan yağmura gülüyorum.”
“Sen deli misin niye yağmura gülüyorsun ki?”
Mustafa da olup biten her şeyi anlatır Leyla’ya. Leyla’nın kanı donar anlattığı her kelimeye. Hem onu dövdüğü hem de Hasan’ı öldürdüğü için Mustafa’ya hiddetlenir ama belli etmez. Gizlice evden çıkar. Koşar karakola anlatır her şeyi. Mustafa da yakalanıp hapse atılır…

YILDIRAY
25.12.2008 22:01


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.