ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Türkiye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=414)
-   -   Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1039069)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:04 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Genel Bilgi

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Marmara Bölgesi'nin Güney marmara Bölümünde yer alan Balıkesir'in kuzeyinde Marmara Denizi, güneyinde izmir ve Manisa, güneydoğusunda Kütahya, doğusunda da Bursa illeri bulunur. Marmara Denizi'ndeki Marmara, Türkeli, Paşalimanı adaları ile Ege Denizi'ndeki Alibey (Cunda) adaları da il sınırları kapsamındadır. Marmara Denizi'ne doğru çıkıntı yaparken batısında da Edremit Körfezi Ege kıyısında geniş bir girinti oluşturur. Balıkesir, fazla engebeli bir araziye sahip değildir. Toprakları genellikle büyük ölçüde dalgalı, alçak sırtlarla yarılmış bir plato görünümündedir. Güney ve doğuda daha da yükselen platonun dağlarla arasında kalan kesimleri, ovalar içermektedir. İlin kuzeybatısında Karadağ (764 m.), Erdek ve Bandırma Körfezinin güneyinde Edincik Dağı (360 m.), Kapıdağ Yarımadasındaki Adamkaya Tepesi (803 m.), Sususrluk ve Kocaçay vadileri arasında Sularya (600 m.) ve Gelçal (881 m.) tepeleri belli başlı engebeleridir. Balıkesir'in en önemli yükseltisi ise, güney ve doğu kesimindeki, Kütahya sınırının bir bölümünde uzanan Alaçam Dağlarının en yüksek yeri olan Tilki Tepesi'dir (1.625 m). İlin güneybatısında İzmir sınırında uzanan Madra Dağlarının yüksekliği 1.388 m.ye ulaşır. Edremit Körfezi'nin güneyindeki Kaz Dağının (İda Dağı) yüksekliği ise 1.767 m.dir. İl sınırları içerisinde Balıkesir, Manyas, Gönen, Edremit, Burhaniye, Ayvalık, Sındırgı, İvrindi ve Sususrluk Ovaları bulunur. Balıkesir su kaynakları yönünden de oldukça zengindir. Susurluk Çayı, Gönen Çayı, Koca Çay, Havran Çayı belli başlı akarsularıdır. Kuş Cenneti, Ulusal Parkı içerisinde yer alan Manyas Gölü, Çaygören Baraj Gölü ve Tabak Gölü de başlıca gölleridir. Orman örtüsü ilin büyük bir kısmına egemendir. Doğu kesimlerinde ve kıyıdaki dağlık bölgelerde çam, meşe, gürgen, ıhlamur ve kestane ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır. Ege kıyılarında ise daha çok Akdeniz bitki örtüsünün izleri görülmektedir.Marmara Denizi ve Manyas Gölü deniz ürünleri yönünden önemlidir.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Yüzölçümü 14.456 Km² olan Balıkesirin 22 Ekim 2000 tarihinde yapılan sayıma göre toplam nüfusu 1.076.347dir
Balıkesir ekonomik yönden Türkiye'nin en gelişmiş illeri arasındadır. Ekonomik etkinliği tarıma dayalıdır. Zeytinyağı ve sabun üretiminden kaynaklanan sanayi kuruluşları bulunmaktadır. Zeytin başta olmak üzere her türlü tarımsal ürün yetiştirilmektedir. Şeker pancarı, tütün, ay çiçeği, pamuk, susam, elma, armut ve kış sebzeleri üretilmektedir. Hayvancılığın bazı kolları çok gelişmiştir. Sığır, koyun ve tavuk yetiştirilmesi bunların başındadır. Kültür sığırı açısından da Türkiye'nin başta gelen merkezlerindendir. Arıcılık da yörede önem kazanmıştır.
Balıkesir isminin kökeni yöredeki bir yerleşim alanı olan Achiraus'dan geldiği söylenmektedir. Sonraki yıllarda Roma İmparatoru Hadrianus'un avlandığı bu bölgeye Hadrianoptherai denilmiştir. Bir başka iddiaya göre de Balıkesir ismi, imparatorun Paleocastra isimli şatosundan gelmektedir. Selçuklular zamanında buraya Bulak Hisar veya Balık Hisar denilmiştir.
Balıkesir'in tarih öncesine ait bilgiler yeterli olmamakla birlikte son yıllarda bu bölgede yapılan kazı ve araştırmalar yoğunlaşmıştır. Yapılan bu kazılarda İlk Tunç Çağından kalma buluntularla karşılaşılmıştır. MÖ.2000'lerde Bithynialılar buraya yerleşmişlerdir. Hitit metinlerinde Assuva olarak anılan Batı Anadolu'nun bu bölgesi, antik çağda Mysia diye anılmakta idi. MÖ 3000-1200 yılları arasında bu bölgede farklı diller konuşan Pelasg ve Leleg kolonileri kurulmuştur. IV.Truva katında (MÖ 1800-1250) antik çağda ismi İda olan Kaz Dağları eteklerinde geçen efsanevi Truva Savaşları bölge halkını da derinden etkilemişti. Homeros'un Odeseus'unda anlatılan Argonotlar Arteka (Erdek) ve Kyzikos'a bu dönemde geldiler. MÖ 1200'de Anadolu'nun batısındaki halkların başlattığı Deniz Kavimleri Göçü sırasında Yunanistan'dan gelen topluluklar burada buldukları alanlara yerleştiler. MÖ 600'lerden itibaren Mysia bölgesi de Pers İmparatorluğu etkisi altına girdi. Batı bölgesi satraplık merkezi Deskileion (Ergili Köyü) idi. MÖ 546-547'de Persler Atina tarafını tutan bütün Adramytion'luları öldürdüler. MÖ 500'de Persler'e karşı yapılan Ionia ayaklanmasına Balıkesir bölgesindeki antik kentler de katıldılar. Persler 494'de bu isyanı bastırdıktan sonra, Mysia'da bulunan kentler de cezalandırdılar. MÖ 480'de Pers İmparatoru Kserkses Yunanistan üzerine sefere çıkarken Mysia bölgesinden geçti (Maraton Savaşı). MÖ 478-477 Mysia kıyılarındaki şehir devletleri de Aktika-Dellos deniz birliğine katıldılar. MÖ 410 Kyzikos'u saran Persler'e karşı yardıma gelen Atinalı Alkibiades Bandırma Körfezinde yaptığı deniz savaşını kazandı.
MÖ 334'de Büyük İskender Çanakkale Boğazı'ndan Anadolu'ya geçti. Büyük İskender, Biga yakınlarında Granikos Çayı'nda III.Dareios'un Pers ordusunu yenmiştir. Bundan sonra bölge Persler'den temizlenmiş ve Makedonyalıların hakimiyeti altına girmiştir. MÖ 323 İskender'in Babil'de ölümü üzerine generalleri arasında çıkan savaşlardan sonra Mysia bölgesi Selevkos'lara bağlandı. MÖ 238-263'te Pergamon Krallığı'nın hakimi olan Attaloslar döneminde bölge, Pergamon yönetimine girmiştir. MÖ 133'te Pergamon Kralı III.Attalos'un vasiyeti üzerine bölge, Roma hakimiyetine geçti. MÖ 88'de Adramytion hakimi Diador, Pontus Kralı Mitridates'in tarafını tutarak çevrede bulunan Latince konuşan binlerce insanı öldürttü. Sonra da Romalıların intikamından korkarak intihar etti. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra (MS 395) buraları da merkezi Bizans olan Doğu Roma yönetiminde kaldı. Bu devirde Balıkesir ve çevresi Bizans eyalet sistemi içinde Obsikion Theması teşkilatı içinde kaldı. Körfez bölgesi bu thema içinde Noecastron Theması'na bağlı idi. MS 670'de İstanbul'u kuşatmaya gelen Arap ordusu Kyzikos'u ele geçirerek yedi yıl burada kaldılar. 718'de ikinci defa İstanbul'u kuşatmaya gelen Ararplar Bergama ve Edremit bölgesini yağmaladılar.
Malazgirt Savaşı'ndan (1071)sonra, Süleymen Şah Balıkesir bölgesine gelerek Kyzikos'u ele geçirdi(1080), 1081'de Ulubat gölü kıyısında bir Bizans ordusu yok edildi. Kyzikos ve Poimanenon (Manyas) Türklerin elinde kaldı. 1085'de Süleyman Şah doğuda savaşırken emirlerinden İlhan Bey kısa süre önce ellerinden çıkmış olan Kyzikos, Apollonia, Poimanenon ve Edincik dolaylarını geri aldı. 1086'da Vezir Ebu Kasım, Süleyman Şah'ın ölümü üzerine ayaklanan bazı emirleri bastırıp birleştirdi. Buraya yerleşen Türkmen beylikleri ilk kez denizcilikle uğraşmaya başladılar. 1090'da Bizans İmparatoru 1. Aleksios Komnenos Mysia'da yerleşmeye çalışan Türkmenler üzerine kumandan Eufuryanis Alexaders'i yolladı. Apollonia'yı kuşatan Bizanslılar kanlı savaşlardan sonra kale kumandanı İlhan'ı iç kaleye sığınmak zorunda bıraktılar.Bu olayı duyan Türkmenler yardıma gelince Bizanslılar geri çekildiler. Ertesi yıl Bizans ordusu, önce Kyzikos'u aldı, sonra bir baskınla Apollonia'yı da ele geçirerek kaledekilerle birlikte kumandanı da esir etmişlerdir.
Vezir Ebu Kasım'ın kardeşi İlgazi İznik'te baş kaldırınca (1092), I.Kılıçaslan tarafından yenilgiye uğratılarak Marmara kıyıları ve Edremit körfezi'ne kadar olan yerler ele geçirildi. Buradan Ege adalarına ve Midilli'ye akınlar yapıldı. Aynı yıl İzmir emiri Çaka Bey'de Edremit'ten Abydos'a kadar olan kıyıları zaptetti. Ne var ki Haçlı seferleri sırasında buradaki Türkmen boyları etkisiz hale getirildi ve bundan sonra, yöreye hakim olan Bizanslılar Türkmenlerin ilerlemesi karşısında fazla direnemedilerse de bölge Bizanslılar ile Türkmenler arasında sürekli el değiştirdi. Sonunda 1280 yıllarında Karasi Beyliği Germiyanoğlu yakup bey ile beraber Mysia bölgesine girdiler ve buraya hakim oldular.
XIV.yüzyılın başlarında Karasi Beyliği merkezi Balıkesri olmak üzere burada kuruldu. Karasi Beyliği önce Anadolu Selçuklularına, 1308-1335 yıllarında da İlhanlılara bağlı kaldı. karasi beyliğinin toprakları 1345'te Osmanlıların eline geçmiştir. XVI. yüzyıl ortalarında Celali Ayaklanmaları burada meydana gelmiştir. XV-XIX.yüzyılları arasında Balıkesir Anadolu eyaletine bağlı bir sancak konumundaydı. XVIII.yüzyılın ikinci yarısında merkezi otoritenin zayıflaması ile birlikte, burası çeşitli ayaklanmalara sahne olmuştur. 1836 yılında yeni oluşturulan Hüdavendigâr Müşirliğine, 1840'da Hüdavendigâr eyaletine bağlanmış, 1845'te merkezi Manisa'da olan Saryhan eyaletine katılmıştır. Balıkesir 1888'de kısa bir süre içerisinde vilayet olmuştur. II.Meşrutiyetten sonra yeniden sancak olarak yönetilmiştir. I.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında yöre, önemli olaylara sahne olmuştur. İzmir'in işgalinden sonra Yunan ilerlemesine karşı burada toplanan Balıkesir Kongresi'nde direnme kararı alınmış ve Kuvayı Milliye ile birlikte başarılı direniş yapmışlardır. Balıkesir'de Yunan işgali 30 Haziran 1920'den 6 Eylül 1922'ye kadar sürmüştür. İstiklâl Savaşı'ndan sonra 1923 yılında il merkezi olmuş ve 1926 yılında Karesi ismi Balıkesir olarak değiştirilmiştir.
Balıkesir yöresinde Adramytteion Thebai, Adramyttion, Akhyraous, Antandros, Artaka (Erdek), Artemea, Astyra, Aureliane (Havran), Daskleion, Hadrianoutherai, Koryhantis (Coryphas), Kytonion, Kyzikos, Passandra, Poimanenon (Eski manyas), Podoselene, Prokennesos (Marmara Adası), Pyrrha, Zeleia (Sarıköy) antik kentleri bulunmaktadır.
Tarihi yapılar yönünden oldukça zengin olan yörede, Yıldırım Külliyesi (Eski Cami), Zağanos Paşa Külliyesi (1461), Yeşilli Cami (Hisariçi Camisi), Tahtalı Cami (1452), Hakkı Çavuş Camisi (1352), İbrahimağa camisi, Hacıömer (Martlı) Cami (1571), Hacı Ali Bey Camisi, Karaoğlan Camisi, Kasaplar Camisi, İbrahimbey Camisi (1466), Sefer Ağa Camisi, Vicdaniye Camisi, Eminağa Camisi (1897), Çınarlı Cami (1905), Alaca Mescid Camisi, Umurbey Camisi, Hamidiye Camisi (1898) Şeyh Lütfullah Camisi, Hacı Kaya Cami, Kırımlılar Camisi (1862), Kayabey Camisi (1907), Ali Suuri Medresesi, Karasi Bey Türbesi, Hayrettin Efendi Türbesi, Sinan Efendi Türbesi (XV.yüzyıl), Paşa Sultan Türbesi (1472), Balım Sultan Türbesi, Hasan Baba Türbesi, Çırpıllı Dede Türbesi, Fatma Sultan Türbesi,Yıldırım Köprüsü, Paşa Hamamı (1461) ve Saat Kulesi bulunmaktadır. Bunların yanı sıra da yörede çeşitli kaplıcalar, mesire yerleri ile müzeler bulunmaktadır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:04 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Gezgin Gözüyle

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Balikesir ili, Ankara ve İstanbul'u İzmir'e bağlayan karayolu üzerinde bir transit merkezi durumundadır. Bursa-Ankara-İstanbul, İzmir ve Çanakkale illerine düzgün asfalt yollarla bağlıdır. Ayrıca İstanbul üzerinden feribot ve deniz otobüsü ile ulaşılabildiği gibi, Körfez Havaalanı ve Balıkesir Havaalanının hizmete girmesiyle İstanbul havayolu bağlantısı da bulunmaktadır. Marmara ve Ege Denizi' ne kıyıları olması nedeniyle, zengin bir potansiyele sahiptir. Ege kıyılarında ( Alibey Adası, Sarımsaklı) - Burhaniye (Ören) - Edremit ( Akçay, Altınoluk ), Marmara kıyılarında ise Gönen (Denizkent)" Bandırma, Erdek ve Marmara (Avşa, Türkeli) turizme hareketlilik kazandıran yörelerdir. Ayrıca, kaplıcalar, Kuşcenneti Milli Parkı, Kaz Dağları ve Kapıdağ bölgesi turizmine çeşitlilik kazandırmaktadır.
KAPLICALAR:Balıkesir ili termal kaynak bakımından dünyanın radyoaktivite oranı en yüksek şifalı sularına sahiptir. Edremit Körfezi'nin kuzeyinde bulunan Kaz Dağları tabiat güzellikleri, tarihi güzellikleri, tarihi değeri, manzara seyri, fauna-flora zenginliği ve bol su kaynakları ile büyük bir değere sahiptir. Kaz Dağları'nda, Balıkesir merkezine uzaklığı 125 km uzunluğu 30 km olan Şahinderesi Kanyonu Jeep Safari veya Off-road için uygun mekanlardır. Ayrıca uluslararası alanda popüler hale gelen ve ülkemizde de giderek ilgi görmeye başlayan Yamaç Paraşütü'nün burada yapılma imkanı vardır. Kapıdağ (Erdek), Alaçam Yaylası (Dursunbey), Hisartepe (Bigadiç), Hanlar Yaylası (Edremit), Madra Dağı (İvrindi), Sındırgı Kertil ve Sıdan Yaylaları dağcılık ve trekking parkurlarıdır.
PAMUKÇU KAPLICALARI: Balıkesir'e 18 km İzmir karayoluna ise 3 km uzaklıktadır. Kimyasal değerlendirmelere göre su sülfat klorürlü bir nitelik taşımaktadır. Kışın 50-55'C olan su sıcaklığı yaz aylarında artmaktadır. Cilt hastalıklarına, içildiğinde mide rahatsızlıklarına, romatizmal hastalıklara, kadın hastalıklarına, üst solunum yollarının kateral rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Pamukçu kaplıcalarında 60 odalı bir tesis bulunmakta ve Pamukçu Belediye Başkanlığı tarafından işletilmektedir.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

BALPAŞ TERMAL TESİSLERİ: Balıkesir'e 10 km uzaklıkta, İzmir karayoluna 500 m uzaklıktadır. İnşaatı devam etmekte olan tesis, 3 yıldızlı Turizm Yatırımı Belgesi' ne sahip olup 193 yatak kapasitelidir. İnşaatı tamamlandığında otelin banyolarında termal su ve özel havalandırma sistemi, Kür merkezinde ise özel banyoları, fizik tedavi birimleri, sualtı masajları, Türk hamamı, jimnastik salonu, çamur kürü, doktor ve hemşire odaları ile laboratuarları bulunacaktır. Su, Pamukçu Kaplıca suyu özelliklerini taşıdığından aynı hastalıkların tedavisinde kullanılabilecektir.
GÖNEN KAPLICALARI: Gönen ilçesindeki kaplıcanın çok eski bir tarihi vardır. Kaplıca Mısırlılar, Romalılar ve Bizanslılar zamanında işletilmiştir. Yörede yapılan kazılarda çıkarılan termalizmle ilgili tarihi eserler Gönen Açık Hava Müzesi'nde bulunmaktadır. Doğa kaplıca sularına 275 metre derinlikte kaptaj yapmış, atmosfer sularından ayırmıştır. Bu nedenle kaplıca suyu dünyada çok az rastlanır bir biçimde saf, temiz ve özelliklerini yitirmeden kalmıştır. Suyun sıcaklığı 73oC olup, hem banyo hem de içilmek suretiyle yararlanılmaktadır. Su buharının solunması müzmin üst ve alt solunum yolları iltihaplarının, mineralli suyun içilmesi, mide ve 12 parmak ülseri, hazımsızlık, safra kesesi tembelliği, kalın bağırsak spazmlarının; banyo uygulamaları her çeşit romatizma, kireçlenme, ruhsal sıkıntılara bağlı ağrı ve huzursuzlukların, kadın hastalıklarının tedavisinde, karın ameliyatları veya ortopedik ameliyat sonrası nekahat dönemlerinde yararlı olmaktadır. Kaplıca 12 ay açık olup vasıflı konaklama imkanına sahiptir.
GÖNEN DAĞ ILICASI (EKŞİDERE GENÇLİK İÇMESİ): Ekşidere Gençlik İçmesi Gönen ilçesine 13 km uzaklıktaki dağ ılıcasının 100 m İlerisindedir. Gençlik suyu sülfat klorürlü, sodyum kalsiyum ve oligometeliktir. Suyun içinde en fazla radyoaktif olması gençlik suyu denmesine sebep olmuştur. Ilıcada banyo yapılmakla beraber içme suyu olarak da kullanılmaktadır. Dağ ılıcası 220 yatak kapasitelidir.
EDREMİT-GÜRE KAPLICASI: Edremit ilçesine bağlı Güre Beldesi sınırları içerisindedir. Kaplıca mahallinin denizden yüksekliği 3 m olup denizden uzaklığı 300 m civarındadır. Edremit' e 12 km, Akçay' a ise 3 km uzaklıktaki kaplıca sağlık ve dinlenme yeridir.Kaplıcanın orijinal bölümlerinde ilkçağ Roma hamamı özelliklerini taşıdığı görülmektedir. Suyun sıcaklığı 64 'C olup, romatizma, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, guatr, kireçlenme, sedef, böbrek taşı ve kumları ile karaciğer hastalıklarına iyi gelmektedir. Afrodit Termal Tesisleri 85 yatak kapasiteli olup kara ve hava yolu ile ulaşım sağlanmaktadır.
EDREMİT- DERMAN KAPLICASI: Edremit ilçesine 3.5 km uzaklıkta olan kaplıca tesisinde 21 adet küvetli odada banyo imkânı mevcuttur. Kaplıca suyu çeşitli kadın hastalıklarına, romatizmaya ve içilmek suretiyle böbrek taşı rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
BALYA - ILICA KAPLICASI : Balıkesir Bandırma yolunun 13. km' sinden Şamlı'ya ayrılan yola 22 km uzaklıktadır. Yörede bulunan Turizm Bakanlığından Turizm İşletme Belgeli Turistik Şifa Otel 120 yatak kapasiteli olup kaplıca suyu romatizma, siyatik, kireçlenme ve bazı cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.


http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

BİGADİÇ- HİSARKÖY KAPLICASI : Hisarköy Termal Tesisleri Bigadiç ilçesinin 18 km doğusunda yemyeşil bir doğa içinde bulunmakta olup 48 yatak kapasitelidir. Kaynak sularının sıcaklığı 50-95 'C arasında değişiklik göstermektedir. Kaplıca suyu romatizma, kireçlenme, siyatik, egzanıa, kadın hastalıkları ve böbrek hastalıkları başta olmak üzere bir çok rahatsızlıklar üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır.
SINDIRGI- HİSARALAN KAPLICASI : Kaplıca Sındırgı ilçesine 20 km., Sındırgı -Simav asfaltına 500 m uzaklıktadır. Su sodyumbikarbonatlı maden suyudur. Kaynaktan 104 'C ile çıkmaktadır. Romatizma, nevroloji, nevrit ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir. Hisaralan kaplıcası ile çevresindeki pansiyonlarda konaklama imkanı bulunmaktadır.
SINDIRGI-EMENDERE KAPLICASI: Sındırgı ilçesine 8 km uzaklıktaki Ilıca Köyü'ndedir. Suyun sıcaklığı 36oC'dir. 91.6 eman radyoaktivite tespit edilmiştir. Gut hastalarına, böbrek taşlarına, cilt ve mide hastalıklarına iyi gelmektedir. Kaplıcada banyo imkanı mevcuttur.
SUSURLUK-KEPEKLER KAPLICASI: Susurluk-Bandırma asfaltı üzerinde, Susurluk ilçesine 20 km uzaklıkta Ilıca Boğazı köyündedir. Kaplıcadan su ve çamur banyosu olarak yararlanılmaktadır. 55'C sıcaklığında hafif kükürt kokulu tabii lezzetli bir sudur. Banyo tedavisi, romatizma, kireçlenme, nevralji, nevrit, polinevrit, felçler ve kadın hastalıklarına, çamur tedavisi ise bütün romatizma çeşitlerine çocuk felci ve kırık çıkıktan sonraki hareketsizliklerde, kadın hastalıklarında tavsiye edilmektedir. Sezon olarak kabul edilen Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında Kepekler Kaplıcası'nda konaklama ve banyo imkânı bulunmaktadır.
SUSURLUK-ACI MADENSUYU: Susurluk ilçesine 10 km mesafede Dereköy hudutları içindedir. Su, 18 'C sıcaklığında olup içilmek suretiyle mide, bağırsak hastalıklarına ve hazımsızlığa iyi gelmektedir.

DAĞ TURİZMİ: Edremit Körfezi'nin kuzeyinde bulunan Kaz Dağları tabiat güzellikleri, tarihi güzellikleri, tarihi değeri, manzara seyri, fauna-flora zenginliği ve bol su kaynakları ile büyük bir değere sahiptir. Kaz Dağları'nda, Balıkesir merkezine uzaklığı 125 km uzunluğu 30 km olan Şahinderesi Kanyonu Jeep Safari veya Off-road için uygun mekanlardır. Ayrıca uluslararası alanda popüler hale gelen ve ülkemizde de giderek ilgi görmeye başlayan Yamaç Paraşütü'nün burada yapılma imkanı vardır. Kapıdağ (Erdek), Alaçam Yaylası (Dursunbey), Hisartepe (Bigadiç), Hanlar Yaylası (Edremit), Madra Dağı (İvrindi), Sındırgı Kertil ve Sıdan Yaylaları dağcılık ve trekking parkurlarıdır.
AV TURİZMİ: Kazdağları ve Alaçam Bölgesi'nde kara, Ege ve Marmara kıyılarında balıkçılık, Manyas Gölü'nde tatlı su avcılığı yapılır. Ayvalık: Deniz ürünlerinden mercan, çipura, karagöz, barbun, sardalye, papaline, kalamar, supya, ıstakoz, midye, karadiken, kıllı midye türü, Türkiye'de sadece Ayvalık'taki Çamlık ve Kumru Köyü'nde üretilmektedir. Bunun yanında kara avcılığı olarak; yaban domuzu, karatavuk, bıldırcın, tavşan, tahtalı çulluk, ördek, kaz avı yapılır. Edremit: Özellikle Kazdağları ve Şahinderesi Mevkii avcıların dikkatini çeken yerlerdir. Bıldırcın, kınalı keklik, yaban ördeği, yaban kazı, domuz, tilki, tavşan, çakal, ayı, geyik avı yapılır. Altınoluk, ılıca ve Akçay yöresinde balıkçılık yapılır. Erdek: Kapıdağ Yarımadası'nda yaban domuzu avlanabilir. Cevizli deresi Alabalık üretme alanı olarak tefrik edilmiştir. Burhaniye: Kınalı keklik, bıldırcın, tavşan avı ile il çeye 42 km mesafedeki Gökçedağ düzü avcılar için en uygun mekanlardır. Havran: Çınarlıhan sularında alabalık yetiştiriciliği yapılmaktadır. Sındırgı: Ilçe kara ve su avcılığı bakımından zengin bir potansiyele sahiptir. Dağlardaki tavşan, tilki, keklik, domuz avı Çaygören Barajı'nda sazan ve ördek avcılığı yapılır.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

PLAJLAR: Değirmen Boğazı: Balıkesir'e 10 km uzaklıkta olup, Balıkesir-Bursa karayolu üzerinde orman içinde bir piknik ve dinlenme yeridir. Çamlık: Şehrin kenarında şehre hakim bir tepedir. Çam ağaçlarıyla kaplıdır. Kuvai-Milliye Müzesi: Anafartalar Caddesi'ndedir.
AYVALIK İLÇESİ : Saatli Camii: İlçe merkezinde İsmetpaşa Mahallesi'nde yerli Rumlar tarafından kilise olarak yapılmış, 1928'den sonra camiye dönüştürülmüştür. Taksiyarhis Kilisesi: İlçe merkezindedir. İsa Peygamberin doğumundan ölümüne kadar geçen hayatını tasvir eden balık derisi üzerine yağlı boya ile yapılmış tablolar, ikonalar ve tavan süslemeleri130 yıllık geçmişe sahiptir.
AYA NİKOLA KİLİSESİ: Alibey Adası'ndadır. Tevrat ve İncil'den alınan dini konuların işlendiği fresklerle süslenmiştir. Ayrıca; Alibey Camii, Çınarlı Camii, Yeni Cami, Biberli Cami, Hamidiye Cami ve ilçe merkezindeki eski evler görülmeye değerdir.
ÇAMLIK: Şehrin hemen kenarında şehre hakim bir tepedir. Çamlarla kaplı tepede kır gazinoları bulunmaktadır.
ŞEYTAN SOFRASI: Çam ormanları ile kaplı, Ayvalık Adaları'na hakim yüksek bir tepedir. Özellikle güneşin batışı izlenmeye değerdir. Bir lokantası bulunmaktadır.
ALİBEY ADASI: İlçeye 8 km uzaklıkta. Doğası ve tarihi mekanlarıyla ünlü olan adada deniz ürünleriyle hizmet veren lokantalar bulunmaktadır. Tımarhane Adası: Sarımsaklı Yarımadası'nın ucundaki adada eski bir psikoterapi merkezi bulunmaktaydı.
BALYA İLÇESİ: Müstecap Çamlığı ilçeye 7 km mesafede mesire yeridir.
BANDIRMA İLÇESİ: MÖ 8-10 asırlarında Kyzik ile aynı anda kurulmuştur. İlçede Haydar Çavuş Camii, Ulu Cami, Kültür Merkezi... gibi tarihi yapılar bulunmaktadır. Kuşcenneti Milli Parkı: Kuşcenneti Milli Parkı, Kuş Gölü'nün Kuzeydoğu kıyılarında bir yarımada şeklinde olup, Bandırma -Balıkesir karayolunun 15.km'sinde güneye sapan 3 km'lik bir yolla ulaşılır. 1938 yılında İ.Ü. Fen Fakültesi Zooloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Curt Kosswing tarafından keşfedilmiş, 1952 yılında. İ.U. Hidrobiyoloji Enstitüsü'nün bir İstasyonu rada kurulmuştur. Sonra daha etkin korumayı sağlamak amacıyla 1959 yılında Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlanmış ve Milli Park statüsüne kavuşmuştur. 66 kuş türü her yıl parkta kuluçka, 21 tür de bazen kuluçka topluluğuna katılmaktadır. Milli Park'ta yeni bir müze ve hizmet binası yapılmıştır. Tanıtım vitrinleri vardır. Gözetleme kulesi ziyaretçilere hizmet ermektedir. Milli park içerisinde geceleme tesisi bulunmaktadır. Ayrıca Kuşcenneti'ne 1 km uzaklıktaki Sığırcıatik Köyü'nde mütevazi bir pansiyon bulunmaktadır. Diğer taraftan Güney Marmara'nın en büyük limanı olan Bandırma Kuşcenneti'ne sadece 18 km'dir. Bunun yanı sıra 1976 tarihinde Avrupa Konseyi'nce A sınıfı Avrupa Diploması verilmiş ve sonraları bu iki kez yenilenmiştir. Bandırma ilçesinde mesire yeri olarak Musakça Köyü, Çakıl Köyü, Erikli Köyü ve Çamlık (Edincik), Hürriyet Parkı, Atatürk Parkı gezilebilir.
BİGADİÇ İLÇESİ: Çağış, İzmir karayolu üzerinde dinlenme yeridir.
BURHANİYE İLÇESİ: İlçe orman içerisinde denize hakim manzaraları olan yerlere sahiptir. İlçeye 3 km uzaklıktaki Ayaklı mevkii ve Seklik Çamlığı kaynak suları ve çam ormanlarıyla piknik ve gezinti yapmak için ideal yerler arasındadır.
ERDEK İLÇESİ: Kapıdağ Yarımadası ile Anadolu'nun birleştiği yere kurulmuş olan Kyzikos antik çağın en eski ve en önemli şehir devletlerindendir. MÖ 7 yy'da kurulduğu sanılmaktadır. MÖ 333 yılında Makedonya egemenliğine girince büyük İskender, adayı iki köprü ile bağladı. Köprülerden birinin başına bir kale yaptırdı. Sonraları bu kale halk arasında Belkıs olarak günümüze kadar ulaştı. Kyzikos'a Erdek üzerinden 9. km'deki Aşağı Yapıcı ve Hamamlı köyleri üzerinden gidilir. Kentin güneybatısında Roma döneminde Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul edilen Hadrianus Mabedi kalıntıları bulunmaktadır.
GÖNEN İLÇESİ: Gönen Mozaik Müzesi: Gönen Termal Tesisleri yanındadır. Üstü örtülü alandaki müzede, taban mozaiği ile çevresinde derlenmiş olan Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserleri bulunmaktadır. Gönen'in mesire yerleri; şehire 21 km mesafedeki Yeşil değirmen ile 7 km mesafedeki Dereköy, 8 km mesafedeki Armutlu'dur. Bu yerler doğal manzaralar yönünden olduğu kadar Dereköy mağaraları ile de ünlüdür.
MARMARA İLÇESİ: Marmara Adası; Türkeli, Ekinlik, Paşalimanı Adaları'ndan oluşur. İlçeye ulaşım denizyolu ile sağlanmaktadır. Saraylar Köyü Açık Hava Müzesi: Bizans döneminden kalan eserlerin bulunduğu müze, Marmara'ya 25 km uzaklıktadır. Agios Georgis Meryamana Manastırı: Avşa Köyü'nün 1.5 km güneybatısında Manastır Mevkii'ndedir.


http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

DURSUNBEY İLÇESİ: Mesire yerleri olarak; Suçıktı, Hıdırlık ve Gölcük'ün civar bölgeleri ile Refaiye, Civan Bölgesi, Adaören ve Beyel Deresi çam ağaçları içinde güzel yerlerdir. Alaçam: İlçenin güneyinde 33 km uzaklıkta Alaçam Dağları üzerinde ormanların çevrelediği bir piknik yeridir. Yayla Bölgesi: Geyik, karaca üretme ve yetiştirme istasyonu bulunan bir dinlenme yeridir.
HAVRAN İLÇESİ: Inönü Köyü sınırları içindeki Anboğazı mevkii, mağaraları ile ünlüdür. İlçeye 18 km uzaklıktaki Havran-Yenice yolu üzerinde, Çınarlıhan mesire yeri ile Kumluca mevkiindeki şelaleler görülmeye değer yerlerdir.
İVRİNDİ İLÇESİ: Madra Dağı, Kvcaçay ve Dadalar Çayı mesire yerleridir.
MANYAS İLÇESİ: İlçeye 40 km uzaklıktaki Soğuksu civarında eski kiliseler bulunmaktadır.
SINDIRGI İLÇESİ: Kertil Sındırgı'ya 8 km uzaklıkta Sındırgı-İzmir karayolu üzerinde çam ağaçları ve su kaynakları bulunan mesire yeridir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Sözlü Tarih

Kazdağinın eteğinde ki köylerden biri de Kavurmacılar köyüdür.Efsanenin kahramanı „Sarıkız“ Seneminde ailesi ile birlikte yüzyıllar önce burada yaşadığı ileri sürülmektedir.Sarıkızın babası Molla Ahmet,köyün ileri gelenlerinden,varlıklı ailelerinden sayılır.Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlarlar.Davarlarla ilgilenmek için ,bir de Osman isminde çobanları vardır.Molla Ahmet Senemi Çul Mehmetin oğlu Ahmete kızının rızası olmadan nişanlar, nişanlamasına da Senem çoban Osmana sevdalıdır.Bir birlerini delicesine sevmektedirler.Bunların sevdası köylüler için uzun kış gecelerinin dedi kodusu olmuştur.Zamanla bu sevdayı küçümseyen bazı köylüler nasıl olur da bir çoban parçasi köyün en güzel kızı na sevdalanır diyerekten dedi koduların dozunu artırırlar.Senemin namusu köylülerden sorulur olmuştur.Her tarafta senemle Osmanın sevgileri,konuşulup olmadık dedikodular üretilirken; bu durum,Molla Ahmet ve hanımı Pembe hanımın da canını üzmektedir.Bir an önce dünürleri çul Mehmetle konuşup ;düğün dernek kurup dedi kodulardan kurtulmak isterler.Karşılıklı konuşmalar ,akrabaların baskısı sonucu düğün tarihi olarak bir Kurban Bayramamı sonrasi belirlenmiş Okuntular (Davetiye) dağitilmiştir.

Molla Ahmet en azından düğüne kadar anlatılanlardan kurtulmak için Senemi eve kapatır.Iki sevdalının arasındakı bağlantıyı evin küçük kızı Sevgi sağlar..Kurban Bayramı ardında düğün günü gelip çatmıştı.Köyde herkes eğleniyor,sadece tüm olanları kızından öğrenen Pembe kadın ,küçük kardeş Sevgi ve en önemlisi Senem yaş tutmaktaydılar.

Senem,Osmanın boş durmadığına gelip onu bu ölümden beter düğün ve evlilk hazırlıklarından kurtaracağına inanıyordu.Kardeşi Sevgi ile böylesi haberler göndermişti.Fakat çoban Osman düğün kalabalığından davarların yanından köye gelemiyordu.Sevgi ile Senem i, Gelin Kayasında bekledığını haber saldı.Düğünün son günüydü,gelin alayı Mollaların evine gelini almaya gelmişti.Kız evi tüm hazırlıkları bitirmiş,Senem inde umutları tükenmek üzereydi.Ağlaya sızlaya beyaz bir ata bindirirler Senemi.Köyün etrafını turlarlar düğün halayı ile birlikte .Senem her an Osmanın gelip kendini kurtaracağına inanır.Tüm beklentileri boşunadır.Çünkü artık ,gerdek gecesi için,Çul Oglu Ahmetlerin evine getirilmiştir..Odasın da yalnız kalmayı son fırsat bılır.Gelinliği ile birlikte camdan atlayıp birden ormana dalar. Kimseler görmemişti Senem kızın kaçtığını.Bir yanda yakalanma korkusu öbür tarafta Tek sevdiği Osmanı na kavuşma heyecanı ile kısa süre içersinde Gelin Kayasına ulaşır.Osmanı orada beklemektedir.Doyası ya sarılırlır bir birlerine. Özlem giderirler.

Namaza giden damat ve akrabaları döndüklerinde, duyduklarına inanamazlar.Gelin kaçmıştır.Sorarlar soruştururlar koca köylü Senemi aramak için yollara dökülür.Osmanla Senemi Gelin Kayasinın ininde yakalarlar.

Molla Ahmet inanamaz gördüklerine;Aman allahım der benim namisimi şerefimi ayaklar altına aldın dinsiz imansız şıllık diye bağırır.Tüm suçlamaları sessizce dinleyen Senem;Namısımızı kirletecek onu ayaklar altına alacak ne yaptım ki buba?der.Çoban Osmanı sevdimse temiz bir aşkla sevdimOnun kadını olmak üzere sevdim.Gönlümün istediğini sevmek suçmu?Günahmı ? diye sorar, sormasına ama tartaklanmaktan kurtulamaz Maddi ve manevi işkenceler uygulayarak köye getirirler her ikisinide.Köye dönüş yolunda nasıl bir ceza uygulanacağını tartışır köylüler.Cezalar ağırdır.Ölüm!Fakat son kararı ,kendi ve köyün namusunu temizlemeyi baba Molla Ahmette bırakırlar.Baba ve Anne Pembe hanım toplum baskısından bunalmişlardır. Artık bu baskıdan kurtulmanın tek caresi öz kızlarindan kurtulmaktır.Nasıl olacaktır bu?Onlarda bir anda karar veremez.Öz evlatlarına kıyamazlar.

Sonrası baba kızı Senemi Ida Dağınin korkunç vadisi Ayıi Deresine getirir. Beraberinde getirdiği ve Heybesinde duran kazları çıkartır.Üç adet kazdan birini kesen Molla Ahmet;çıkan kanla Senemin elbiselerini kana bular.Korkunç vadide kızını vahşi hayvanların arasınada bırakip;kanlı elbiseler elinde,katırına binip geldiği gibi köyüne döner.Köylü merak içersinde Senemin babasını beklerken,aynı zamanda da çoban Osmana işkence uygulamaktadırlar.Molla Ahmet Senemin Kanlı elbiselerini sallaya sallaya köy meydanına gelirken toplumsal baskının verdiği rahatsızlıktan kurtulmanın huzuru(!)ile köylüleri selamlar.Köylü artık rahattır!Fakat görevlerinin bitmediğine inanırlar.Çoban Osmanı kötürüm bırakıncaya kadar döverler.Senemin kanlı elbiselerini ona gösterirler,çildırmasına ve intihar edip ölmesine sebep olurlar.

Senemin Ida Dağindaki hayatı ilk günlerde bir hayli sıkıntılı geçer.Daha sonraları başta kazları olmak üzere, zamanla vahşi hayvanlara,dağ hayatına alışır onlarla arkadaş olur.Barınmasına ve beslenmesine ayılar yadımcı olur.Aradan günler, haftalar,aylar geçer.Havalar ısınınca kazları ile Ida dağının doruklarına çıkıp oradan Yemyeşil doğayı masmavi Edremit Körfezini seyreder.Bahar ve yaz ayların da Sarıkız doğaya uyum sağlamakta güçlük çekmez.Dostluk kurduğu kazların,ayıların sayısı artmıştır.Kurtlar,çakallar,sırtlanlar,tilkile r,kir piler,geyikler,tavşanlar Sarıkızın dostları olmuşlardır.Sarıkız istediği an,İda Dağının bütün hayvanlarını toplar, Ida Dağının eteklerin deki köylülerin arazilerine ve davarlarına kesinlikle dokunmamalarını söylerdi.Onlarda hiç köylülere zarar vermiyorlardı.Köylüleri de yaban hayvanlarını avlamamaları yönünde uyarma gereğı duyan Sarıkız sayesinde, karşılıklı dostluklar kurulur.Barış havasında yaşam sürer.Tanrının bereketi Ida Dağinın eteklerindeki Yörük ve Türkmen köylerinin üzerine yağmıstır.Bolluk ve bereketin getirdiği mutluluğu Sarıkızın varlığına yoran köylüler ;onun bereketinden mahrum olmamak için emrinde olduklarını her zaman söyleyıp dua ediyorlardı.Tanrının ona bir güç bahsettiğine inanıyorlardı.

vahşi hayvanları, çevresindeki insanları ona bağlayan güç Tanrının her kuluna vermediği ,nasip etmediği ermişlik gücüydü.Cahil insanların günahkar olarak suçlayip ölüme mahkum ettikleri,fakat tertemiz kalbine bakarak cezayı hiç uygun görmeyen her şeyin yaratıcısı Tanrının ona bahsettiği ermişlik gücü.Artık çevrenin iylik meleği olmuş fakir fukaranın yardımına koşuyor açları doyuruyor ,hastalara sifa dağitiyordu.Hayvanlari seviyor ,insanları seviyor tabiatı seviyordu.

Uzun bir aradan sonra haçtan dönen Baba Mola Ahmet Efendi,yine kızı hakkında konuşulduğunu fark eder.Bu kez farklıdır konuşulanlar.Kızının ermişliğinden,herşeyden önce yaşadığından söz edilmektedir. tüm bu anlatılanları can kulağı ile dinler ve kızının yaşadığını öğrenir.Bunca yil dağda genç bir kız yapa yalnız nasıl yasayabilir?Yirtıcı hayvanlar dan ,açlıktan,dağdaki havanın sertliğinden,soğuktan nasıl zarar görmeden yaşayabilir diyerek kendi kendine sorar.Inanmasi güç olmasına rağmen, kızını Kazdağında aramaya çikar.Günlerce her yerde arar bulamaz.Her gün yüce Allaha dua ederek kızını dünya gözü ile bir kez görmek ,günahlarını bayılamasını ister.Yaşlılığının da verdiği yorgunluktan bitkin düşer ve uykuya dalar.Bu esnada gözlerinin önünde, beyazlar içinde bir kiz görür.Rüyamı gerçekmi olduğuna inanamaz.Gördüğü kendi kızıdır.Sarıkız babasının ellerinden özlemle öper. Sarıkız anasını ,kardeşini,herşeyden önce Osmanin akibetini sorar.Oldukca yorgun olan baba bitkin dir.Ölümün uzak olmadığını anlar.Namaz kılmak isteyen baba,kızından su ister.Kızı elini kilometrelerce uzaklıktakı denizden kabını doldurur;babasına uzatır.Baba su ile elini yıkar,ağzını çalkalarken yüzünü buruşturur.Bunun farkına varan Sarıkız bu kez elindeki kapla elini dağlara dogru uzatır.Içi buz gibi su dolu kapla, babasının abtest almasına yardımcı olur.Baba tüm gelişmelerden oldukca etkilenmiştir.Nihayet o da kızının masumiyetine,Tanriya yakınlığına inanmıştır.Annesının ve kardeşının iyliğinden söz edip selamlarını getirdiğini söyler.Kızının üzülmesini istemediğinden Osmandan bahsetmek istemez.Sarıkızın israrlari üzerine son nefesinde Gelin Kayasıdan atlayarak intihar ettiğini söyler.Ardından kızının kucağında ruhunu teslimeder.

Bu haber sonrasi Sarıkızın da dünyası yıkılmıştır.Sürekli ağlar, yas tutar.Ida Dagının bütün canlı varlıkları da üzüntüsüne ortak olurlar.Nihayet kayalıkların tepesine çikarak Allaha yalvarmaya başlar;"Ey herşeyin yaratıcısı Ulu tanrım,Osmanımın ölümüne sebep olanalardan ,bize sevgiyi ,aşki,mutluluğu cok görenlerden hak istiyorum.Osmannımın hakkını istiyorum"diyerek yüce Allahtan gücünü adaletini göstermesini ister.Duası kabul olur ve Kavurmacılar köyü doğanın hısmına uğrar.Ormandaki şukunet kaybolmuş barış bozulmuş,vahşi hayvanlar kavurmacılar köyünün arazisine davarlarına zarar verir.Arazi verimsizleşir.Köyde bet,bereket kalmaz.Nihayet Osmanın intikamını aldığına inanan Sarıkız,sözünü yerine getirir ve Osman gibi kayalıklardan atlayarak intihar eder.Ilerleyen günlerde ,köylüler Baba ve kızın cesetlerını bulurlar.Sarıkızın cesedını dağin en yüksek noktasına,babasınınkini ise karşı tepeye gömerler.Bu gün Sarıkızın mezarının olduğu tepeye Sarıkız Tepesı,Babasının bulunduğu mevkiye ise Babadağ tepesi denmektedir.Ida Daği ise Sarıkızın ölümünden sonra,yaşamının bir parçası halini alan,üretip coğalttığı kazlardan esinlenerek Kazdagı adını almıştır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Cami ve Mescitleri

Kasım Paşa Camisi (Bigadiç)

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Kanuni Sultan Süleymanın vezirlerinden Cezerizade Kasım Paşa tarafından 1549da yaptırılmıştır. Tamamen kesme taşlarla yapılan cami birkaç defa tamir olmuşsa da minaresi orijinal hali ile günümüze gelmiştir. Yapıldığı dönemin tüm mimari özelliklerini yansıtan Kasım Paşa Camisinin duvarlarında 1901 tarihli levhalarda hat sanatının değişik örnekleri bulunmaktadır.

Yeşilli Cami (Bigadiç)

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Bigadiçin merkez camisi olarak kullanılan Yeşilli Camii, 1715 tarihinde Bigadiçli Çavuşzade İsmail Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yangın, deprem gibi nedenlerden ötürü bir çok kez onarım görmüştür. Genel özelliklerine göre dönem mimarisi örneklerindendir. Kuzeyde altı sütunlu bir son cemaat yeri vardır. Düzgün haç planlı bir yapı olup, kuzeydoğusunda bir minaresi vardır.

Evliya Çelebi Cami (Lonca Cami) (Bigadiç)

Bigadiç Voyvodası Seyyid Hacı Hasar Ağa tarafından 1795de yaptırılmıştır. Temeli ve minare kaidesi orijinaldir. Kayıtlarda caminin vakfı olarak; Balıkesirde bir terzi dükkanı görülmektedir.

Zağnos Paşa Camisi (Paşa Camisi) ve Külliyesi (Merkez)

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Kentin merkezinde, Mustafa Fakıh Mahallesinde, çarşı içerisinde yer alır. Cami, türbe ve hahamdan oluşan bir külliye durumundadır. Fatih Sultan Mehmetin vezirlerinden Zağnos Mehmed Paşa tarafından 1461de yaptırılmıştır. Külliyeden sadece hamam orijinal durumunda günümüze gelebilmiştir. 1897 yılında yıkılan cami ve türbe 1908de Balıkesir mutasarrıfı Ömer Ali Bey tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Balıkesirin en büyük camisi olup, kare plânlıdır. Düzgün yontma taş ve kesme taştan yapılmıştır. Ortada dört ayak üzerine oturtulmuş merkezi bir kubbe etrafında dört adet köşe kubbesi ve aralarında yarım daire tonozlar yerleştirilerek yapılmıştır. Caminin son cemaat yeri yoktur. İç bçlüme kuzey, doğu ve batıdaki çift kanatlı ahşap kapılarla girilir. Üç yanda da kapıların önünde dört köşeli mermer sütunların taşıdığı, ahşap tavanlı, kurşun kaplı, eğimli bir çatı ile örtülü sundurmalar yer almaktadır. Caminin ahşap kadınlar mahfili, kuzey koridoru boyunca uzanır. Ahşap yivli altı sütuna oturan mahfil, kafeslidir. Giriş kapısı dışarıdadır. Mihrap, son dönem Türk sanatı özelliklerini taşıyan en güzel örneklerdendir.

Minare caminin kuzeybatı köşesindedir. Balıkesir eşrafından Arabacıoğullarından Hacı Hafız Efendi yaptırmıştır. Barok üslupta ve kesme taştandır. Merkezi kubbe 1897 depreminde yıkılmış,1902 tarihinde yeniden yapılmıştır. Kapı üzerinde Kelime-i Tevhid Ebced hesabı ile ilk inşaat tarihi olan h. 865 (1464) tarihi okunmaktadır. Cami avlusunda türbe, hazire ve şadırvan bulunmaktadır. 07.02.1923 tarihinde Atatürk bu camide ünlü hutbesini okutmuştur.

Batıda, minare kaidesinin hemen yanında muvakkithane yer almaktadır. Kesme taştan yapılmıştır. Caminin avlusunda, biri kuzeyde, diğeri batıda olmak üzere iki şadırvan bulunmaktadır. Kuzeydeki şadırvan on iki köşelidir. Mermer şadırvanın içi Paşa hamamından gelen su ile doludur. Ortasında mermerden, dilimli fıskiyesi vardır. Son yıllarda şadırvanın üstü beş sade sütuna oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Diğer şadırvan ise, caminin ikinci kez yapımında yapılmıştır. Biçimi ve örtüsü açısından kuzeydekinin aynıdır. Yalnız musluklu panolarda kabartma süsler vardır ve fıskiyesi farklıdır. Ayrıca caminin dışında, kuzeydoğu köşesinde, mermerden beş yüzlü bir şadırvan daha vardır. Her yüzünde, kemerler ile bağlanmış çift gömme sütunlar bulunmaktadır.

Caminin avlusunun güneyinde, güneş saati vardır. Kısa ve kalın bir sütunun üzerine oturtulmuş bir tablada saat dilimleri işaretlenmiştir. Ortasında demir bir çubuk vardır. Saat demir çerçeveli olup dilimler silinmiştir.

Yıldırım Camisi (Eski Cami) ve Külliyesi (Merkez)

Yıldırım Mahallesinde yer alan Cami , Balıkesirin en eski Osmanlı yapıtıdır. Yapım kitabesi bulunmamaktadır. Ancak çeşitli kaynaklardan ve vakfiyesinden 1388de Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Oldukça büyük bir avlu içerisinde Medrese ve imaret ile birlikte külliye durumundadır. 1818de ve 1897 depreminden sonra onarım görmüştür.

Caminin içi dikdörtgen planlı olup, beşer sütunlu iki diziyle üç nefe ayrılmıştır. Kaidesiz olarak konan bu devşirme sütunların başlıkları da devşirme malzemedendir. Altısı bizans, üçü Osmanlı üslubunda, biri de eski bir kaide biçimindedir. Camide çevredeki yıkıntılardan alınmış devşirme mimari parçalar kullanılmıştır. Duvarları geniş derzli kesme taştandır. Sadece batı duvarında tek sıra tuğla vardır. Dış yüzeylerde yer yer ilk yapının izlerine rastlansa da, genel görünümüyle Geç dönem özelliklerini taşımaktadır. Çatısı kiremitle örtülüdür. Yapının kıble yüzü diğer yüzler gibi sade olmakla birlikte, mihrabın iki yanında dikdörtgen pencerelerle bunların altında yuvarlak kemerli pencereleri bulunmaktadır. Batı cephesi daha hareketlidir. İki sıra halindeki pencerelerin alt sırada olanları orijinal olup, üst sıradaki yuvarlak kemerliler XIX.yüzyıl başlarındaki onarım sırasında yapılmıştır.

Caminin kuzey, doğu ve batı duvarlarında birer kapısı vardır. Kuzeyde bulunan, ahşap ve camekanlı son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Dikdörtgen söveli cümle kapısının iki yanındaki stalaktit başlıklı kalın dört köşe payelerin üstünde kesme taştan basık bir sivri kemer yer alır.Kemerin içinde kapı sövelerinin üstünde bulunan alınlıkta bir çerçeve biçiminde yazıt yeri bulunmakta ancak içi boştur.

Caminin batı duvarı ve buradaki giriş, kuzey girişine göre daha gösterişli yapılmıştır. Girişin üstü dört ahşap direğe oturan kiremit kaplı bir sundurma ile örtülmüştür. Bu bölümün ahşap tavanı oldukça süslü olup, ortada ampir bir göbek bulunmaktadır.

1897 depreminden sonra tavan yenilenmiştir. Mihrabın, dikdörtgen biçiminde duvarlardan dışarı taşan, kütlevi çerçeve bölümü de yenidir. Beş kenarlı mihrap nişinin kavsarası stalaktitlerle yukarı doğru daralmaktadır. Minber ahşaptır. Minaresi kuzeybatı köşesinde yer alır. Kesme taştan ve yenidir. Kare kaide üzerinde yükselen minare, silindirik gövdeli ve yivlidir. Gövde ile kaidenin birleştiği bölümde iki sıra bilezik vardır. Şerefenin altında da aynı biçimde bir bilezik bulunmaktadır.

Caminin avlusundaki şadırvan yenidir. Sekiz kenarlı memer havuzun her köşesinde yuvarlak gömme sütunlar yer alır. Üzeri beş direğe dayanan bir camekanla örtülüdür.

Caminin kuzeydoğu köşesindeki imaret (Misafirhane-Zaviye) cami ile birlikte XIV.yüzyılın sonunda yapılmıştır. Orijinal durumu ile günümüze kadar gelebilmiştir. İlk Osmanlı döneminde sık görülen zaviye camiler tipinin en basit örneğidir. Moloz taştan yapılmış duvarları kirpi saçaklarla tamamlanmıştır. Büyük bir niş içinde yer alan yay kemerli cümle kapısı üzerinde mermer bir yazıt bulunmaktadır. Kapıyı zengin bir silme çevrelemektedir. Kenarları düzgün tuğla kemerli, pencere açıklıkları örtülüdür. İçeride, orta mekanın iki yanında, daha alçakta zaviye odaları bulunmaktadır. Orta mekan ahşapla örtülü olup, yan mekânlar tonoz ile örtülmüştür. Bina dıştan kiremit çatı ile kaplıdır.

Cami avlusunda bulunan medrese 12 hücreli bir yapı olup, 1897 depreminden sonra yeniden yapılmıştır. Sadece dış duvarları orijinaldir.
Tahtalı Cami (Merkez)

Dinkçiler Mahallesindeki cami, 1452 yılında yapılmıştır. Kim tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır. Günümüze bu ilk yapıdan yalnızca minaresi gelebilmiştir. 1513 depreminde yıkılmış ve sonra yenilenmiştir. Dikdörtgen plânlı bir yapıdır.

Kasaplar Camisi (Merkez)

Kasaplar Mahallesinde bulunmaktadır. Kitabesine göre 1649 yılında yapılmış, depremlerden zarar görmüş, 1811, 1894 ve 1901 yıllarında onarılmıştır. Kare plânlı küçük bir cami olup, zemindeki klâsik tuğla döşemeler ilk yapıldığı dönemden kalmıştır.

Şeyh Lütfullah Camisi (Merkez)

Lütfullah Mahallesinde yer almaktadır. Cami 1429da yapılmıştır. XVI.yüzyılda Hacı Bayram-ı Velinin arkadaşlarından Şeyh Lütfullah tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Orijinal konumu ile günümüze gelemeyen cami, 1907de yenilenmiştir. Dikdörtgen plânlı kesme taş bir yapıdır. Son cemaat yerine üç basamaklı bir merdivenle çıkılır. Cephesi son cemaat yerinin üstüne rastlayan kadınlar mahfilinden ötürü iki katlı bir görünümdedir. İbadet yeri, düz ahşap bir çatı ile örtülü olup, mihrap duvarına dört, duvarlara da üçer pencere açılmıştır. Mihrap taştan, minberi ise ahşaptandır. Tek şerefeli kesme taş minaresi kare bir kaide üzerine silindirik biçimde oturtulmuştur.
Caminin avlusunda sekiz köşeli, üzeri saçaklı bir kubbe ile örtülü şadırvanı bulunmaktadır.

Hakkı Çavuş Camisi (Merkez)

1352 tarihinde yapılmıştır. Günümüze orijinal durumda ulaşamamıştır.

Hacı Ali (Alibey) Camisi (Merkez)

1319da yapılmış, 1952de onarım görmüştür.

Karaoğlan Camisi (Merkez)

Karaoğlan Mahallesindedir. Gazi Süleyman Paşa ile Rumeliye geçen Karaoğlan isimli birinin 1356da yaptırdığı söylenmektedir. Günümüze orijinal biçimiyle gelememiş olup, bugünkü yapı 1908 yıllarına aittir.

İbrahimbey Camisi (Haci Arifağa Camisi) (Merkez)

Hisar İçi Mahallesinde Alaca Sokaktadır. Giriş kapısı üzerindeki yazıtından 1465te Zağnos Paşanın oğlu Mehmet Çelebi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Sonraki yıllarda yıkılan cami, 1739da Yahşi Beyin oğlu İbrahim Bey tarafından yenilenmiş, 1899da da Hacı Arif Ağa tarafından onarılmıştır. Cami kesme taştan kare plânlı olup, ahşap kiremitli bir çatı ile örtülüdür. Avlu girişinde XIX.yüzyılın ampir üslubunda, son derece güzel bezemeli taş bir kapısı bulunmaktadır. Bezemelerde yaprak motifleri ve çiçekler dikkati çekmektedir. İki yanındaki yüksek kaideler üzerinde yivli sütunlar, Maşallah yazılı başlıklar bulunmaktadır. Caminin son cemaat yeri daha geç devirlerde eklenmiştir. İbadet mekânı oldukça sade olup, mihrabın iki yanında iki pencere bulunmaktadır. Mihrap mermerden, minber ise ahşaptır. İkinci katta kadınlar mahfili ve buradaki ahşap sütunlar üst örtüyü taşımaktadır. Dört köşeli bir kaide üzerinde, pembe köfeki taşından üç şerefeli minaresi yakın tarihlerde yapılmıştır.

Yeşilli Cami (Hisariçi Camisi) (Merkez)

Eski Kuyumcular Mahallesindeki camiyi kimin yaptırdığı bilinmemektedir. Yalnızca cami üzerindeki yazıttan Külahçızade Hacı Mustafa Efendi tarafından 1786da onarıldığı anlaşılmaktadır. Cami dikdörtgen plânlı, ahşap çatılı küçük bir yapıdır. Yeşil renge boyandığından ötürü de Yeşilli Cami ismiyle halk arasında tanınmaktadır.
Zeminden biraz yüksekte olan caminin çift kanatlı bir son cemaat yeri vardır. Buradaki bir merdivenden, üst kattaki kadınlar mahfiline çıkılmaktadır. İbadet yeri oldukça basit olup, mihrabın iki yanında kaideleri duvara gömülü üçer sütun bulunmaktadır. Sütunlar arasındaki yüzeylerin üstünde pencereler ve frizler bulunmaktadır. Dışarıya doğru çıkıntı yapan mihrap oldukça sadedir. Mihrabın içerisinde XIX.yüzyılın ikinci yarısında çok sık rastlanan ışın motifleriyle, tepedeki madalyonda da Allah yazısı görülmektedir. Oldukça basit olan ahşap minber boyanmış ve özelliğini yitirmiştir. Giriş kapısının üzerinde altı ahşap sütuna dayanan balkon görünümünde kadınlar mahfili bulunmaktadır. Caminin taş minaresine son cemaat yerinden çıkılır. Silindir gövdeli olan minarenin altında mukarnas dizileri dikkati çekmektedir.

Omurbey (Umurbey) Camisi (Merkez)

Omurbey Mahallesindedir. Hacı Omur Bey tarafından 1413te yaptırılmış, 1635 ve 1925te iki büyük onarım geçirmiştir. Cami üzerindeki üç yazıttan biri yapıldığı tarihi, diğerleri de onarımlarını belirtmektedir. Son cemaat yeri olmayan cami oldukça basit olup, kesme taş ve tuğladan yapılmıştır.

Oruç Bey Mescidi (Merkez)

Kayabey Mahallesindedir. Rumeliye geçen Osmanlı komutanlarından Oruç Bey adına 1471 yılında yapılmıştır. Ancak çeşitli yıllarda yapılan onarımlarla özgün biçimini kaybetmiştir.

Alaca Mescit Camisi (Merkez)

Kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve banisi belli değildir. Son onarımını 1911de geçirmiştir. Tarihi yönden önemli olan camide Balıkesirdeki Kuvay-i Milliye Hareketinin ilk kararları alınmıştır (1919).

Bu Camilerin dışında Balıkesir merkezinde, Vicdaniye Camisi (1895), Sultan II.Abdülhamid zamanında yapılan Eminağa Camisi (1897 Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Kırımlılar Camisi (1862) bulunmaktadır.

Saatli Kilise Camisi (Ayvalık)

İlçe merkezinde İsmet Paşa Mahallesindedir. XIX.yüzyılın ikinci yarısında yerli Rumlar tarafından kilise olarak yapılmış, 1928den sonra camiye dönüştürülmüştür. Dikdörtgen plânlı bir yapı olup, dört sütunlu, revaklı, akantus yapraklarıyla süslü bir kapıdan içeriye girilmektedir. Yapının planı haç düzeninde olup, orta bölüm küçük bir kubbe ile haçın kolları da tonozlarla örtülüdür. Kilisenin Çan kulesi sonraki yıllarda saat kulesine dönüştürülmüş ve bu yüzden de Saatli Cami ismini almıştır.

AliBey (Çınarlı) Camisi (Ayvalık)

Hamdi Bey Mahallesindedir XIX.yüzyılda yerli Rumlar tarafından kilise olarak yapılmış, Cumhuriyetin ilk yıllarında camiye çevrilmiştir. Moloz ve kesme taştan yapılmıştır. Haç plânlı olup, haçın ortası kubbe, yanları da tonoz örtülüdür. Cami içerisinde kompozit başlıklı kalın sütunlar dikkati çekmektedir.

Yeni Cami (Ayvalık)

Hayrettin Paşa Mahallesindedir. XVIII.yüzyılın ikinci yarısında yapılmış, kiliseden camiye çevrilmiştir. Çan kulesinin kaidesi günümüze gelebilmiştir. Mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.

Biberli Cami (Ayvalık)

Kasım Paşa Mahallesinde, Altunova Caddesindedir. XIX.yüzyılda yapılmış bir kiliseden camiye çevrilmiştir. Haç plânlı olan bu yapının girişindeki altı sütun ile dikkati çekmektedir.

Hamidiye Camisi (Ayvalık)

Sakarya Mahallesindedir. Ayvalıkta cami olarak yapılmış tek özgün yapıdır. XIX.yüzyılın ikinci yarısında Sultan II.Abdilhamit tarafından eglektik üslupta yaptırılmıştır. Kareye yakın plânlı cami, kırmızı kesme taştandır. Dört sütunlu bir son cemaat yeri, silindirik bir kasnağa oturan tuğla kubbesi bulunmaktadır. Bezeme yönünden önem taşımamaktadır.

Ulu Cami (Bandırma)

Abdullah Efendi tarafından 1382 yılında Edincikte yaptırılmıştır. Dikdörtgen plânlı basit bir yapı olmasına rağmen cephesindeki taş ve tuğla süslemeleri ile dikkati çekmektedir.

Kurşunlu Cami (Hekimzade Yusuf Sinan Camisi) (Edremit)

Kurşunlu Caddesindedir. Edremitin tanınmış ulemalarından Yusuf bin Habib için yaptırılmıştır. Kitabesi olmadığından kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber, mimari üslubu XV.yüzyıla işaret etmektedir. Tek kubbeli camilerin klâsik örneklerinden olup, kesme taştandır. Önünde üç bölümlü, sivri kemerli bir son cemaat yeri vardır. İbadet mekanını sekizgen kasnak üzerine oturan bir kubbe örter. Kubbe duvarının ortasında çok kenarlı mihrap nişi bulunmaktadır. Kare kaide üzerindeki minaresi yuvarlak gövdelidir. Caminin yanında olduğu bilinen medresesinden hiçbir iz günümüze gelememiştir.

Eşref Rûmi Camisi (Edremit)

XIX.yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Mimari üslubu eglektik özellikler göstermektedir. Kesme taş duvarları kademeli olarak yükselir ve bunlar dış cephede dikey ve yatay çizgilerle bölümlere ayrılmıştır. Orta bölüm kubbe ile, yan bölümler ise tonozlarla örtülüdür. Her yüzde yüzeyleri bölümlere ayıran payelerin üst bölümleri küçük kubbecikler halindedir. İbadet mekânındaki kubbeyi korint başlıklı dört paye ve bunları birbirine bağlayan kemerler taşımaktadır. Buradaki tonozların içerisi kasetler şeklindedir. Taş minberin kapı ve süslemeleri XIX.yüzyıl üslubunu yansıtan bezemelerle süslüdür.

Haydar Çavuş Camisi (Bandırma)

XIX.yüzyılın başında Haydar Çavuş tarafından yaptırılmış, 1873te yanmıştır. Bundan sonra Mimar Kemalettin Beyin çizmiş olduğu plâna göre Neo-klâsik üslupta yenilenmiştir. Kare plânlı cami, tek kubbeli olup, sade bir görünümdedir.

Hacı Ahmet Camisi (Burhaniye)

Burhaniyenin ilk yapılan camisi olup, 1798de Hacı Ahmet bey tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı olan bu cami, küçük bir avlunun ortasındadır. İbadet mekânının duvarlarında ve köşelerinde kenar silmelerinde granit kullanılmıştır. Duvarları iki kademe şeklinde olup, her kenarda büyük yuvarlak kemerler içerisine alınmış ikiz pencereler yerleştirilmiştir. Kubbe sekizgen kasnağa oturmaktadır. Bezeme olarak önemli sayılacak bir süslemesi bulunmamaktadır.
Burhaniyede ayrıca, Mehmedemin Ağa (Memiş) Camisi (1743), Hanay Cami (1750), Hasanağa Camisi (1756), Koca Cami (1890) bulunmakta ve günümüzde ibadete açıktır.

Hacı Bayram Camisi (Ayvalık)

Hacı Bayram Camisi Ayvalıkın Altınova bucak merkezindedir. Altınovanın Cami-i Kebir Sokağında bulunan bu yapı kitabesinin ebced hesabına göre tarihlendirilmesi sonucunda1490-1491 yılında yapıldığı öğrenilmiştir.

Kare planlı, içten düz tavanlı, dıştan da kırma çatılı olan cami de kaba yontma taş ve tuğla kullanılmıştır. İki sıra taşı üç sıra tuğla tamamlamıştır. Kuzey cephesine de sonraki yıllarda camekan şeklinde bir son cemaat yeri eklenmiştir. İbadet mekanı doğu-batı yönünde üç yuvarlak kemerle mihrap duvarına paralel iki sahna ayrılmıştır. Mihrabın bir özelliği bulunmamakta olup, sonraki yıllarda pek çok camide görüldüğü gibi buraya yağlı boya ile bir perde resmi yapılmıştır. Mihrap nişi iki yanda birer sütun ile sınırlanmış, nişin üzerine de alçı kabartma ile altın yaldızlı bitkisel süsler yerleştirilmiştir.

Onarım geçiren cami orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. İbadet mekanı iki sıra pencere ile aydınlatılmış olup üst sıradakiler alttakilere göre daha küçük olup onarımlar sırasında bunlar oval şekle dönüştürülmüştür. Bu pencere dizisinin de alttakiler gibi tuğladan yuvarlak kemerli olukları anlaşılmaktadır.

Caminin güneydoğu köşesine 1957 yılında silindirik, tuğladan tek şerefeli bir minare eklenmiştir.

Kadı Camisi (Ayvalık)

Ayvalık Altınova Bucağında bulunan Kadı Camisinin kitabesi günümüze gelememiştir. Bu bakımdan ne zaman ve kimin tarafından yaptırılmış olduğu bilinmemektedir. Küçük Cami olarak da isimlendirilen bu yapı 9.80 X 9.80 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülmüştür. Kaba yontma taştan olan cami onarımlar sonunda özelliğini yitirmiştir.

Caminin kuzey cephesindeki son cemaat yeri yıkılmış, buraya betonarme olarak üç kubbeli bir son cemaat yeri eklenmiştir. Ayrıca batıdaki oldukça güdük minarenin olduğu yere yerleştirilen minare küçük boyutta olup altında 1953 yılında yenilendiği yazılıdır.

Kuzey cephesinin ortasındaki bir kapıdan girilen ibadet mekanın da bulunan mihrap ve minberin mimari bir özelliği bulunmamaktadır.

İbadet mekanı alt dikdörtgen, üstte de yuvarlak kemerli pencereler ile aydınlatılmıştır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Türbeleri

Karasibey Türbesi (Kara İsa Bey Türbesi) (Merkez)

Mustafa Fakih Mahallesindedir. Karasibeyoğullarından Karasi Bey ile beş oğlunun mezarı bulunan türbe, Osmanlı döneminde yapılmıştır. Kitabesinde “Kara İsa Bey Türbe-i Şerifesi Tecdiden inşaası 1338” yazılıdır. Türbenin bugünkü yapısı orijinal olmayıp yeni yapılmıştır. Ampir üslubundadır. Yay biçiminde bir plân gösterir. Cephesinde sivri kemerli yedi pencere olup, en solda da yine sivri kemerli kapısı vardır. Cephe görünümünde üst üste konulmuş bir küçük, bir büyük taş ile hareketli bir görünüm elde edilmiştir. Kemer aralarındaki madalyon çukurları pencerelerin altında da yatay panolar içerisinde rozetler görülmektedir. Türbenin üzeri hafif saçaklı kiremit çatı ile örtülüdür.

Paşa Sultan Türbesi (Merkez)

Balıkesir Hacı İlbey İlkokulunun yanında, Karacaoğlan Camisi yakınındadır. 1472de Klasik Osmanlı mimarisi üslubunda yapılmıştır. İçerisinde bulunan iki mezardan bir tanesi Paşa Sultana aittir.

Hayrettin Efendi (Üç Pınarlıoğlu) Türbesi (Merkez)

Kayabey Cami bahçesinde bulunan türbenin kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte Ayaz Paşa oğlu Mahmut Beye ait olduğu sanılmaktadır (1570). Kesme taştan kare plânlı türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür.

Ovaköy Türbesi (Merkez)

Balıkesir yakınında Ovaköyde olan bu türbenin ne zaman ve kimin için yaptırıldığı belli değildir. Erken Osmanlı dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Taştan türbe, sekizgen bir plân gösterir. İçerisinde son derece sade bir lahit bulunmaktadır.

Sinan Efendi (Kız Dede) Türbesi (Bandırma)

Edincikte bulunan bu türbe, yazıtından öğrenildiğine göre, 1413te Hacı Yakup oğlu Veli Beye aittir. XV.yüzyıl bilginlerinden Sinan Efendi tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan olan türbenin sövelerinde mermer kullanılmıştır. Altıgen plânlı türbenin üzeri kubbe ile örtülü olup, içerisinde mermer bir lahit bulunmaktadır.

Barak Baba Türbesi (Bigadiç)

Türk İslam tarihinin en ünlü simalarından biri olan Barak Babanın Türbesi Bigadiçe 36 km. uzaklıktaki İğciler ile Topalak köyleri arasındadır. Barak Baba Hacı Bektaş-i Velinin halifesi olup, Onun vasiyeti üzerine Bigadiçe gelmiştir. Geniş bir avlu içinde Selçuklu dönemi mimarisi özelliği taşıyan sekizgen kubbeli türbenin çevresinde yirmi kadar mezar vardır. Türbe içinde Selçuklu dönemine ait tunç ve bakırdan keşkül tasları, uçları hayvan ağzı şeklinde alem, iki adet siyah bazalt mezar taşı, taşın üzerinde sekiz köşeli keçeden yapılma "Gülşen-i Takke" ilgi çekicidir.

Oğul Paşa Türbesi (Bigadiç)

Bigadiçe 15 km. uzaklıktaki İskele kasabası mezarlığında olan türbe, mimari üslup olarak Selçuklu kümbetlerine benzemektedir. Karesi oğullarından Oğul Paşaya halk arasında "Sarı Dede" de denilmektedir.

Altıkaraağaç Dedesi (Bigadiç)

Bigadiçin kuzeyinde panayır yeri civarındadır. Her yıl burada lokma hayrı yapılmakta, yağmur duasına çıkılmaktadır.

Balım Sultan Türbesi (Merkez)

Bir fethinde Geyikli baba ile birlikte bulunduğu bilinmektedir. Türbesi, Dinkçiler Mahallesinde bulunmaktadır.

Hasan Baba Türbesi (Merkez)

Hasan baba Çarşısı içerisinde bulunan türbenin yanında bir de çeşme bulunmaktadır. Halk arasında Hasan Baba, Balıkesirin manevi koruyucusu olarak bilinmektedir.

Çırpıllı Dede Türbesi (Merkez)

Kesin bilgi bulunmamaktadır. Genellikle Hıdrellez sabahı ziyaret edilip dilekte bulunulur.

Fatma Sultan Türbesi (Merkez)

Zağnos Paşanın ilk eşi Fatih Sultanın ablası Fatma Sultan ile kızı Sitti Hatuna ait olduğu söylenmektedir. Günümüze sadece temelleri gelebilmiştir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Müzeleri

Tahta Kuşlar Etnoğrafya Müzesi (Edremit)

Edremite 17 km Akçaya 5 km Balıkesir Çanakkale E-24 karayoluna 2 km. uzaklıkta asfalt yolla bağlı, doğal güzellikler içinde kurulmuş, Türkiyenin ilk Özel Etnoğrafya Müzesi ile 1992 yılında açılan ve Türkiyede ilk kez bir köyde kurulan bir sanat galerisidir. Galeride Orta Asyadan Türkiyeye göç eden Konar-Göçer Türk boylarının ilginç ve özgün kültür varlıkları, giyim eşyaları, aletleri, halıları ve çadırları sanat galerisinde her tür sanat yapıtları yıl boyunca sergilenmektedir.

Kuvayi Milliye Müzesi (Merkez)

Kuva-yi Milliye Müzesi oluncaya kadar, Eski Belediye Binası olarak kullanılan bina,1840 yılında Karesi Sancağı Defterdarı Girıdi-zade Mehmet Paşanın konağı olarak yaptırılmıştır.1800lü yıllarda bir yangın sonucu yanmasıyla yerine torunu Halit Paşa şimdiki Konağı inşa ettirmiştir. Konak, Kurtuluş Savaşı esnasında önemli hizmetlerin verildiği bir mekan olmuştur.
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmirin işgali sonrasında, 16 Mayıs 1919da Balıkesirlilerin toplanarak silahlı mücadele kararının alındığı ve Kuva-yi Milliye ateşinin parladığı bu bina uzun yıllar II. Kolordu Komutanlığına ve Ali Hikmet Paşaya da karargah olmuştur. İzmir Şimal Cepheleri Heyetinin çalışma merkezi olmuştur. Konağın eklentileri içinde bulunan ve 1913 yılında "Okuma Yurdu" olarak açılan ve yine 18 Mayıs 1998de "Milli Mücadele Tarihimiz Kitaplığı" olarak hizmete giren binada 6 Şubat 1923 tarihinde ile ilk gelişlerinde Atatürk de misafir edilmiştir.

Milli Mücadele çalışmalarına karargâhlık etmiş Eski Belediye Binasının, Müze olarak açılması düşüncesiyle il Belediyesinin 27.06.1985/72 ve 21.02.1986/415 sayılı Meclis Kararlarıyla, içinde Okuma Yurdu Binasının da bulunduğu Eski Belediye Binası kompleksinin süresiz kullanım hakkı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler Genel Müdürlüğüne devredilmiş ve bu konuda Balıkesir Valiliği ve Belediye Başkanlığı arasında protokol imzalanmıştır.
Daha sonra 1987 yılında ilde Müze Müdürlüğünün teşekkül ettirilmesi ile restorasyon çalışmaları daha da hızlandırılmış ve aynı zamanda, teşhirlik eser toplama çalışmaları sürdürülerek, 6 Eylül 1996 tarihinde, ilimizin Kurtuluş gününde hizmete açılmıştır.
İki kata yayılan seksiyonlardan oluşan Kuva-yi Milliye Müzesinin zemin katında; Balıkesir Kuva-yi Milliyesinin kurulmasında öncülük etmiş 41 Bayrak Adamın aldıkları yazılı kararlar, yapılan 5 adet Kongrenin Kararları, bu Kahramanların zati eşyaları, fotoğrafları ile Atamızın Balıkesire gelişlerinde çekilmiş fotoğrafları sergilenmektedir. Müzenin ikinci katında ise, İlimizde ortaya çıkan Arkeolojik eserler ile yöresel etnoğrafik eserler sergilenmektedir. Türkiye için bir ilk olan ve Balıkesir Fotoğraf Müzesinin temelini oluşturan "Eski Fotoğraf Makineleri" bölümü de müzenin ikinci katındadır.

A.Sıdıka Erke Edremit Etnoğrafya Müzesi (Edremit)

Zemin katta Kuva-yi Milliye dönemini yansıtan bir oda bir idari oda ve hanay tabir edilen 120 m2.lik geniş salon kültürel amaçlı kullanılmak üzere düzenlenmiştir. Üst katta baş oda ve sofa bulunmaktadır. Odalarda 18 yy. ve 19 yy döneminin Edremit ev yaşamına ilişkin geleneksel el sanatları ile bezenmiş ev eşyası giysi ve günlük yaşamını yansıtan eşyalar sergilenmektedir.

Adres: Azerbaycan Bulvarı Park Arkası Hüsnü Elçin Yıldırım Sok. No:6 Edremit
Müze Tel : (+90-266)374 17 18

Saraylar Köyü Açık Hava Müzesi (Marmara)

Bizans döneminden kalan eserlerin bulunduğu müze, Marmaraya 25 km uzaklıktadır.

Arkeoloji Müzesi (Bandırma)

Kyzikos antik kenti ve Daskyleion ören yeri buluntularının sergilenmesi amacıyla Bandırma Müze Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından kurulan ve Kültür Bakanlığına devredilerek yeniden inşa edilen müzede iki teşhir salonu, bir laboratuar, kütüphane ve konferans salonu bulunmaktadır. Müzede, Daskyleiona özgü Anadolu Pers sanatının özelliklerini taşıyan antemionlu ve frig yazıtlı mezar stelleri, kazılarda çıkarılan Pers etkili pişmiş toprak kaplar ile Kyzikos antik kendinden ve civardan elde edilen mezar stelleri sergilenmektedir.

Paşabayır Mahallesi, Ziyaret Bahçesi Mevkii Bandırma
Tel : (0266) 714 82 71

Bigadiç Müze ve Kültür Evi (Bigadiç)

1942 Bigadiç depremi sonrasında Tekel İdaresi için yapılan ve 1930-1940 yılları arasındaki mimari örnekleri arasında sayılan özellikli bir yapı, Kaymakamlık öncülüğünde, Belediye ve "Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma" Vakfı işbirliğiyle ÇEKÜL Vakfı tarafından hazırlanan Röleve ve iç mimari plânlarına uygun olarak İstanbul Röleve ve Anıtlar Müdürlüğünün katkılarıyla ve Belediye imkânlarıyla yeniden düzenlenerek müze ve kültür evi haline getirilmiştir.
50 yılı aşan bir süre Tekel İdaresi olarak hizmet veren bina, Bigadiç kültür ve sanat merkezi olarak düzenlenmiştir. Kaymakamlıkça oluşturulan ekibin köy köy dolaşarak derlediği koleksiyon müze uzmanlarınca seçilerek tasnif edilmiş ve teşhire hazırlanmıştır.
Müzede: "Kuvay-i Milliye Hareketi" içinde özel yeri olan Balıkesirin Bigadiç ayağına ilişkin "Kuvay-i Milliye Bölümü"; Arkeoloji Bölümü; İlçe merkezine 18 km uzaklıkta bulunan Ancyra antik yerleşimine ait kalıntılar; Etnografya Bölümü; Son 200-300 yıllık zaman kesitinde günlük yaşama dair öğeler bulunmaktadır.
Ayrıca 96 m2 büyüklüğünde 90 kişilik toplantı, seminer gibi etkinlikler ile sergiler için kullanıma uygun çok amaçlı bir salon bulunmaktadır. Müzenin açılışı 1 Aralık 2001 tarihinde yapılmıştır.

Balıkesir Belediyesi Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi (Merkez)

Akıncılar Mahallesi Gazi Bulvarında Belediyeye ait eski Elektrik ve Su Otobüs İşletme binası restore edilerek, bir Müze binası olarak yapılandırılmıştır.
İlk, Orta ve Lise tahsilini ilimizde tamamlayarak halen Belediyenin Sanat Danışmanlığını da yürütmekte olan Devlet Sanatçısı Prof.Devrim Erbil eserlerinin bir bölümünü bağışlayarak bu girişime önderlik etmiştir.
Belediye Meclisinin kararı ile de söz konusu binanın “T.C. Balıkesir Belediyesi Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi” olarak isimlendirilmesi ve bu doğrultuda hizmet vermesi uygun görülmüştür.
Yapılan düzenlemelerin ardından “T.C. Balıkesir Belediyesi Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi” 21 Şubat 2004 tarihinde açılmıştır
Pazar ve Pazartesi günleri hariç 08.00-17.00 saatleri arası ücretsiz olarak halkın ziyaretine açık olan Müzede, Çağdaş Türk Sanatçılarına ait 95 adet tablo yer almaktadır.

Gönen Mozaik Müzesi (Gönen)

Gönen Termal Tesisleri yanındadır. Üstü örtülü alandaki müzede, taban mozaiği ile çevresinde derlenmiş olan Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserleri bulunmaktadır.

Açık Hava Müzesi (Erdek)

1948 yılında kurulmuştur. Kyzikos antik kentinde bulunan Helenistik ve Roma dönemleri kalıntıları olan Afrodit heykeli ve diğer heykeller, dikilitaş, yazıtlar, lahitler, mezar stelleri, kabartmalar, levhalar, mozaik parçaları, Hadrianus tapınağına ait sütun ve başlıkları sergilenmektedir.

Saraylar Köyü Açık Hava Müzesi (Marmara)

Marmaraya 25.km. uzaklıktaki Saraylar Köyünde bulunan müzede, Dr. Nuşin Asgarinin yapmış olduğu kazıda ortaya çıkarılan büyük boyuttaki Bizans dönemine ait eserler sergilenmektedir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Doğal Alanları ve Mağaraları

Tımarhane Adası (Ayvalık)

Çamlık Koyunun sonunda, Şeytan Sofrasının eteklerinde ve yarımadanın ucunda yer alan Tımarhane Adası yalnızca adıyla değil, tepede bulunan ilginç yapılı kayalarıyla da dikkati çekmektedir. Girintili, çıkıntılı ve hemen dibindeki manastırın etrafını saran kayalar, rüzgarda uğultu ve sesler çıkarması ile ilgi çekmektedir. Adada eskiden yaşayan Rumların "Agia Paraskevi" ismini verdikleri Çamlık Koyundaki Sarımsak Yarımadasının devamı olan Tımarhane Adasına, Türkler "Taşlı Manastır" da demişlerdir. Günümüzden 70 yıl öncesine kadar psikoterapi merkezi ve çiftlik binalarının da bulunduğu Tımarhane Adası, Cunda Adasına giden turistlerin mutlaka uğramaları gereken bir doğa harikası. Yöredeki bir diğer ilginç doğal güzellik ise Dalyan boğazı mevkiinin bir başka kıyısında yer alan "Deliklitaş"tır. Ortasındaki delik nedeniyle bu adı alan katran rengindeki Deliklitaş, Çamlık Koyunun sığ bölümünde, kumdan oluşan bir dilin ucunda yer almaktadır. Koyun içinde bir de balık üretme çiftliği yer almaktadır.

Adaya ismini veren Taşlı Manastırın kemerli pencereleri ve arkasında bir koridoru manastırdan arta kalan bölümlerdir.

Manyas Gölü (Manyas)

Bandırma ve Erdek körfezinin güney kıyılarından 15 km. içerisinde bulunan gölün yüzölçümü yaklaşık 192 km2.dir. Gölün doğu-batı doğrultusundaki genişliği ise 11 km.dir. En derin yeri kuzeyde olup, burasının da genişliği 5 km.yi geçmemektedir.Güneyden Manyas Gölüne dökülen Kocaçay aynı zamanda gölün sularını Karadere vasıtasıyla Susurluk ırmağına boşaltmaktadır. Kışın taşarak çevresine geniş bataklıklar oluşturan Manyas Gölünün çevresindeki vadilerin girişlerinde yeni alüvyonlar birikmiştir.Genellikle eski körfezlerde toplanmış olan bu alüvyonlar göl alanının küçülmesine neden olmuştur. Bu nedenle de göl düzeyi ile çevresindeki alçak yaylalar arasında 100-120 m.lik bir yükselti farkı ortaya çıkmaktadır. Manyas Gölünün, kışın taşan, sonra çekilen alanlarda bıraktığı alüvyonlar sayesinde kazak fasulyesi adı verilen iri taneli fasulye ve mısır, ayçiçeği ve şekerpancarı da yaz aylarında yetiştirilmektedir.

Kuş Cenneti Milli Parkı (Manyas)

Manyas İlçesindeki en büyük turizm potansiyeli Manyas Kuş Cenneti ve Milli Parkıdır. Avrupa konseyince A sınıfı diploma ile ödüllendirilen Milli Park, bu özelliği ile en çok ziyaretçi çeken milli parklardan biridir. Eski adı Aphmitis Limne olan Kuş Gölü kıyılarında yer alan milli park bu gölün kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kuş Cennetinin "Milli Park" olarak ayrılmasının tek nedeni, barındırdığı kuş topluluklarıdır. Kuş Cenneti ülkemizdeki milli parklar içinde en küçük olanıdır.

Kuş Cennetine Bandırma-Balıkesir karayolunda Bandırma dan itibaren 15km. Kilometresinden güneye sapan 3 km.lik bir yolla ulaşır. Kuş gölü 1 Nisan 1938 tarihinde Prof. Dr. Curt Koswing ve eşi tarafından bulunmuştur ve buraya "Kuş Cenneti" adı verilmiştir.

M.Ö. 547-335 yıllarında Daskileon Satraplığı tarafından özel bir saha olarak ayrılan Kuş Cenneti ile ilgili o yıllarda yapılan envanter çalışmaları Ege Üniversitesinin kazılarında ortaya çıkmaktadır.

II.Dünya Savaşı yıllarında, 1936da Braunschwig Teknik Üniversitesinde Genetik Profesörü ve Doğa Bilimleri Müzesi yöneticisiyken ülkemize savaştan kaçarak gelen Prof.Curt Kosewig, 1937 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı oldu. 1938 yılında Kuş Gölü ve eski Sığırcı Köyü çevresinde incelemelerde bulunan Prof. Kosewig ve eşi Leonorre Kosewig, bir anlamda Kuş Gölü ve Kuş Cennetini keşfederek, Cennetin milli bir park alanı haline getirilmesinin öncülüğünü üstlenmiştir. Prof. Kosewig ve eşinin, Cennetin, gerçek anlamda doğal bir Cennet olduğunu ilgili makamlara kabul ettirmesi de kolay olmadı. 1938 yılından 1959 yılına kadar şahsi gayretleriyle ve özverisiyle koruduğu Kuş Cenneti ancak 1959 yılında Milli Park olarak kabul edimiştir.

1 Nisan 1938 tarihinde göle balık tutmaya giden Prof. Kosewigin rastlantıyla farkına vardığı Kuş Cennetine, uluslararası ornitologların ilgisini çekmeyi başarırken, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji ve Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünün 1952 yılında Kuş Cennetinde bir istasyon kurmasını ve bu yöreyi korumak üzere bir istasyon bekçisinin görevlendirilmesini de sağlamıştır. İstasyon bekçisinin maaşını dahi Prof. Kosewigin uzun bir süre şahsen ödediği ve yörede avcılık yapanların doğal ortamı bozmamaları için verdiği mücadele halen yörede anlatılmaktadır.

1959 yılında Milli Park statüsüne alınan Manyas Kuş Cenneti Orman Genel Müdürlüğüne bağlanmış ve bundan sonra gerçekleştirilen etkili koruma ile daha da gelişmiştir. Buradaki kuş topluluklarında önemli artışlar olmuştur. Bunun sonucunda da, yapılan başvuru üzerine Avrupa Konseyi tarafından 1976 yılında "A Sınıfı" diploma ile ödüllendirilmiştir. İyi korunan doğa parçalarına verilen A Sınıfı diploması, daha sonra 1981, 1986, 1991 ve 1996 yıllarında yenilenmiştir. Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı 1981 yılında doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma imar planı yapılmıştır.

Kuş Cennetinde 1975 Haziranına kadar 238 kuş türünün varlığı tespit edilmiştir. Daha sonra çeşitli zamanlarda yapılan sayımlar sonucunda bu rakam 255e çıkmıştır. Kuş türlerinden 66 tanesi Milli Parkta düzenli olarak her yıl kuluçka topluluğuna katılmaktadır. Geri kalanlar ise, göç sırasında Kuş Cennetine uğramaktadır.

Kuş Cenneti Milli Parkı, Marmara Bölgesinin ılıman iklimi içerisinde ve kıtalar arası göç yolları üzerinde kuşların vazgeçilmez uğrak yeridir. Kuşlar göç yerlerine gidiş ve dönüşlerinde Kuş Cennetine misafir olur, dinlenir, karınlarını doyurarak yollarına devam ederler. Kuş Cennetinde konaklama zamanları türlerine göre 1 saatle 1 ay arasında değişmektedir. Bir yılda Kuş Cennetine gelen kuş sayısının 2-3 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Kuş Cenneti Milli Parkında, tanıtım vitrinlerinin yer aldığı bir müze bulunmaktadır. Parkı her yıl ortalama 67 ayrı ülkeden 80 bin kişi ziyaret etmektedir.

Kuş cennetinde canlı organizmalar ile doğa parçası bir eko sistemin bir parçasıdır. Burada canlı ve cansız varlıklar bir uyum içindedir. Kuşkusuz bütün bu unsurları birleştiren, bütünleyen gölün ılık sularıdır. Sular kışın yükselip, yazları geri çekilir. Bu ritmik düzen yuva zamanında ağaçların altında su bulunması gerektiğini yerine getirerek kuşların yuva yapmaları sağlanmaktadır.

Kuş cenneti Milli Parkı bitki ve hayvan topluluğu açısından Kuş Gölünün en yoğun yeridir. Burada yetişen başlıca ağaçlar; söğüt ve ılgın dır. Bu ağaçlar gölün güney ve doğu kıyılarında yer alır. Saz, kamış, kafa otu ve kandıra gölün bütün kıyılarında bulunur. Çevrede sulak çayırlarda yüzlerce çeşit çiçekli otlar mevcuttur. Hayvan topluluğu açısından tatlı su ıstakozu, yeşil kurbağa, sıçrayıcı kurbağa ve ağaç kurbağası sürekli mevcuttur. Gölde sazan, yayın, turna, kefal gibi 20den fazla türde balık yaşamaktadır.

Evliye Çelebi, Seyahatnamesinde Kuş Gölü ile Kuş Cennetinden;
“İlyaspınardan doğan Türkmenler buraya Manyas derler.O kadar derin değil suyu ab-ı hayata benzer içinde alabalık, turna balığı çeşit çeşit nefis balık avlanır. Devlete vergi ödeyen avcıları vardır.Öyle herkes zevk için balık avlayamaz. Kışın bu göl, kaz, kuğu, karabatak, yeşilbaş, martı kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Her gece kaz ve kuğu sesinden kanat şakırtısından Manyas sahası titrer. Saka kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Bu kuşların avcıları da devlete vergi verirler.Birde bu gölde bir çeşit pamuğa benzer kav biter ki su içinden çıkarıp çakmak taşı üzerine koyarak çakmak ile vursan, derhal ateş alır. Ve her şeyde kullanılır. Ama adı geçen kavın kurutup da çaksan yanmaz. Her tarafta meşhur bir kavdır. Bu Manyas gölünün kenarların da yüksek sazlar yetişir. Bu göl etrafındaki halk o sazları mevsiminde koparıp, terbiye ettikten sonra renk renk hasır seccadeler, minderler ve döşemeler dokurlar ki insan hayran olur.” diye söz etmiştir.

Manyas Kuş Cenneti Milli Parkının geniş kitlelere tanıtımının yapılabilmesi ve çevre kirliliği nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehlikelere kamuoyunun dikkatini çekebilmesi amacıyla, 1987 yılından bu yana her yıl Uluslar arası Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Turizm Festivali ismiyle bir festival düzenlenmektedir.
Ören (Burhaniye)

Burhaniyenin tarihi ve arkeolojik açıdan dikkati çeken yeri Örendir. Burada Helenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait kalıntılara rastlanmaktadır. İlçe merkezine 4 km. uzaklıkta olan Ören turistik tesisleri eğlence merkezleri, ince kumlu plajı ile ayrı bir çekiciliğe sahiptir. Örende deniz suyu Türkiyenin en temiz sularındandır. Sıcaklığı 20-21 derecedir. Burhaniyeye 4 km. uzaklıktaki asfalt bir yol ile bağlı olan Ören, Çanakkale ve İzmire de asfalt yol ile bağlıdır. Turistik Ören bölgesi daha çok dinlenmek ve huzur içinde vakit geçirmek için insanların uğrak yeri durumundadır.

İskele (Burhaniye)
Körfez bölgesinin en büyük yat limanının yapılmasından sonra klasik balıkçı köyü görünümünü bir ölçüde yitiren iskelede balık lokantaları ve çay bahçeleri ayrı bir özelliğe sahiptir.

Öğretmenler Mahallesi (Burhaniye)
Otel, motel ve pansiyonları ile turistik konaklama, eğlence, alışveriş olanaklarının yanı sıra temiz ve doğal bir plaja sahiptir.

Artur(Arkent) (Burhaniye)
Birbirinden güzel koyları, plajları, gazino ve eğlence mekanları ile her türlü sosyal tesise sahip bir tatil beldesi olan Arkent Tatil Sitesi Burhaniyeye 23 km. uzaklıktaki Karaağaç beldesi sınırları içerisindedir.

Seklik Tepe Çamlığı (Burhaniye)
İlçe merkezine 3 km. uzaklıktaki seklik çamlığı, temiz havası çam ve zeytin ağaçları ile kaplı doğası ve bol su kaynakları ile huzurlu bir mesire yeridir.
Ayaklı kır bahçesi: Ören tepe arkasında Ören-Akçay sahil yolu üzerindeki ayaklı kır bahçesi modern düzenlemesi ile keyifli bir mesire yeridir.

Taylıeli Köyü (Burhaniye)
İlçe merkezine 7 km., İskele Mahallesine 1,5 km. uzaklıktaki köy, Burhaniyenin tarihindeki öneminin yanı sıra körfez bölgesinin büyük bir bölümünü kapsayan panoramik manzarası ile görülmeye değerdir. Çam ve zeytin ağaçları ile kaplı doğal ve bol suyu ile ideal bir mesire yeridir.

Murat Çeşme (Burhaniye)
İskele mahallesinin 2 km. kadar güneyinde, deniz kıyısında temiz denizi, suyu ve güzel doğası ile keyifli bir mekandır.

Pınarbaşı (Edremit)
Güre Köyü sınırları içinde Akçaya 6 km. uzaklıkta bir piknik yeridir. Yamaçtan akan bol ve buz gibi su yaz aylarında serinlemek için ideal bir köşedir. Orman Müdürlüğünce işletilmektedir. Ayrıca piknik alanı içerisinde Alabalık üretilen bir çiftlik bulunmaktadır.

Şahin Deresi (Edremit)
Kazdağlarının Altınoluk bölgesi eteğinde bulunmaktadır. Altınoluku tepeden görür. Temiz kaynak suları olan bol ağaçlı bir piknik yeridir. Ayrıca konaklama tesisi ve restoranı bulunmaktadır.

Çağlayan Piknik Yeri (Edremit)
Kızılkeçili Köyü içinde olup Akçaya 3 km. uzaklıktadır. Kültür Bakanlığınca tescillenmiş 800 yıllık çınar ağacı burada bulunmaktadır.

Hanlar (Handeresi) (Edremit)
En çok rağbet edilen piknik yerlerindendir. Akçaya 35 km. uzaklıktadır. Ormanları ve soğuk suları ile dikkati çeker. Çevresinde lokanta ve kafeler bulunur.

Mıhlı Çay (Edremit)
Akçaya 25 km. uzaklıkta, Altınoluk-Çanakkale karayolu üzerinde çevresi ormanlık bir dere kenarıdır.

Güre Gelinçamı Piknik Yeri (Edremit)
Güre Köyüne 3 km. uzaklıkta halka açık piknik yeridir. Her yıl Güre Belediyesince yapılmakta olan Sarıkız etkinliklerinin bir bölümü burada yapılmaktadır.

Sütüven (Edremit)
Edremite 20 km. uzaklıkta, İzmir-Çanakkale karayolu üzerinde piknik alanıdır. Manzara seyir terasları ve oyun alanları düzenlemeleri bulunmaktadır. Alanda 8 m. yükseklikten dökülen ve yörenin adı ile anılan Sütüven Şelalesi bulunmaktadır.

Hasanboğuldu (Edremit)
Sütüven piknik alanından sonra derenin karşı tarafındaki patika yolu izleyerek 1 km. sonra ulaşılır. Bir şelalesi ve içinde pek çok balığın bulunduğu gölcükten oluşur.

Çamlık ( Ayvalık)
Şehrin hemen kenarında şehre hakim bir tepedir. Çamlarla kaplı tepede kır gazinoları bulunmaktadır.

Şeytan Sofrası (Ayvalık)
Çam ormanları ile kaplı, Ayvalık Adalarına hakim yüksek bir tepedir. Özellikle güneşin batışı izlenmeye değerdir. Bir lokantası bulunmaktadır.

Alibey Adası (Ayvalık)
İlçeye 8 km. uzaklıkta. Doğası ve tarihi mekanlarıyla ünlü olan adada deniz ürünleriyle hizmet veren lokantalar bulunmaktadır.

Alaçam (Dursunbey)
İlçenin güneyinde 33 km. uzaklıkta Alaçam Dağları üzerinde ormanların çevrelediği bir piknik yeridir.

Yayla Bölgesi (Dursunbey)
Geyik, karaca üretme ve yetiştirme istasyonu bulunan bir dinlenme yeridir. Dursunbeyde Mesire yerleri olarak; Suçıktı, Hıdırlık ve Gölcükün civar bölgeleri ile Refaiye, Civan Bölgesi, Adaören ve Beyel Deresi bulunmaktadır.
Kazdağı Milli Parkı (Edremit)

Balıkesir ili, Edremit İlçesi sınırlarında, Edremit Körfezinin kuzeyinde bulunmaktadır.
Milli Park, Çanakkaleye 123 km.,Balıkesire 92 km. uzaklıktadır.

Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesini birbirinden ayıran, Antik Çağlarda "İda Dağı" olarak anılan Kaz Dağı, Biga yarımadasının en yüksek kütlesi olup kuzey-güney yönünde uzanan derin vadi ve kanyonları, flora ve fauna açısından zengin bir potansiyel arz etmektedir. Özellikle de bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik ana kaynak değerini oluşturmaktadır.
Milli Parkın üst tabakada 600-700 rakımlar arasında Kızılçam hakimdir. Üst yükseltilerinde karaçam, kayın, göknar, kestane, meşe, kızılağaç, çınar ağaçları bulunmaktadır. Alt tabakalar sistus(laden), erika, karaçalı, böğürtlen, sarmaşık bitkileri ile kekik, adaçayı, sumak gibi tıbbi bitkiler açısından da çok zengindir. Yörede ayı, karaca, yaban kedisi, su samuru, sincap,yarasa, kirpi, tavşan, porsuk, sansar, tilki, yaban domuzu, kartal, doğan, atmaca,şahin, keklik, tahtalı, çulluk gibi hayvanlarla alabalık ve sazan türü balıklar bulunmaktadır.

Kazdağının Tarihçesi

Kazdağı tarih öncesi yıllarda da çeşitli uygarlıkları barındırmış, çeşitli tarihlerde burada kentler kurulmuş ve yıkılmıştır. Bilinen tarihi MÖ.2000 yıllarında başlar. Bu tarihlerde Thebe, Lyrnessos , Khrysa, Killa, Anderia , Antandros , Adramytteion , Astrya, Gargara kentleri kurulmuş bunlardan bir çoğu da Troia Savaşları sırasında yok edilmişlerdir.
Homeros İlyadasında İda Dağı ( Kazdağı ) için “Bol pınarlı vahşi hayvanlar anası” diye bahsetmektedir. Kazdağının her yerinden kaynaklar çıkmaktadır. 1500 m. yükseklikte yaz kış suyu olan kaynakları bulunmaktadır. Edremit, Akçay ve Altınolukun soğuk içme ve kullanma suyu Kazdağının eriyen kar sularıdır. Kazdağları ndan gelen orman havası ile denizin iyotlu ve oksijen miktarı yüksek havası birleşince Altınoluk Şahinderesi Boğazı ve çevresi oksijen çadırı olarak tanımlanmaktadır. Dünyanın oksijen bolluğu yönünden ilk üç yerinden biri olduğu tespit edilmiştir.
İda Dağı (Kazdağı), dünyada mitoloji ve efsaneler Dağı olarak bilmektedir. Kazdağlarındaki üç efsaneden biri Yunan efsanesi (İlyada) diğerleri Sarıkız ve Hasan ile Emine nin aşk öyküler olan iki Türk efsanesidir.Yunan Mitolojisinde Parisin Altın Elmayı Afrodite vermesi sonucu, dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdir. Bilindiği gibi, bu güzellik yarışması getirdiği sonuçları itibarıyla, tarihte meşhur Troia savaşlarının çıkmasına neden olmuştur.

Arsalan (Bigadiç)

Alan köyü karşısında 20 dönüm genişliğinde bir arazidir. Etrafı Bizans dönemine ait surlarla çevrilidir. Tek giriş yeri halk arasında "Demir kapı" olarak anılan, arkaik dönemde ana kaya oyularak açılmış geçit noktasıdır.
Giriş kapısından 300 m ileride üç sarnıç mevcuttur. I. Sarnıç 8xl2 m genişliğinde 7 m derinliğindedir. İçi Horasan sıvalı olan çift kat tuğla taş duvarın kalınlığı 2 m.dir. II. Sarnıç 4x6 m genişliğinde ve 5 m derinliğindedir. III. Sarnıç Asarın güney eteklerinde, 7x5 m genişliğinde, 5 m derinliğindedir. Üzeri işlemeli tuğlalarla örülüdür. Bunların hepsi Bizans dönemi içme suyu sarnıçlarıdır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:05 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Kaplıcaları

Pamukçu Kaplıcaları

Balıkesire 18 km., İzmir karayoluna 3 km. uzaklıktadır. Kimyasal değerlendirmelere göre su sülfat klorürlü bir nitelik taşımaktadır. Kışın 50-55C olan su sıcaklığı yaz aylarında artmaktadır. Cilt hastalıklarına, içildiğinde mide rahatsızlıklarına, romatizmal hastalıklara, kadın hastalıklarına, üst solunum yollarının kateral rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
Pamukçu kaplıcalarında 60 odalı bir tesis bulunmakta ve Pamukçu Belediye Başkanlığı tarafından işletilmektedir.

Gönen Kaplıcaları (Gönen)

Gönen ilçesindeki kaplıcanın çok eski bir tarihi vardır. Kaplıca Mısırlılar, Romalılar ve Bizanslılar zamanında işletilmiştir. Yörede yapılan kazılarda ele geçen tarihi eserler, Gönen Açık Hava Müzesinde bulunmaktadır. Doğa kaplıca sularına 275 metre derinlikte kaptaj yapmış, atmosfer sularından ayırmıştır. Bu nedenle kaplıca suyu dünyada çok az rastlanır bir biçimde saf, temiz ve özelliklerini yitirmeden kalmıştır. Suyun sıcaklığı 73oC olup, hem banyo hem de içilmek suretiyle yararlanılmaktadır. Su buharının solunması müzmin üst ve alt solunum yolları iltihaplarının, mineralli suyun içilmesi, mide ve 12 parmak ülseri, hazımsızlık, safra kesesi tembelliği, kalın bağırsak spazmlarının; banyo uygulamaları her çeşit romatizma, kireçlenme, ruhsal sıkıntılara bağlı ağrı ve huzursuzlukların, kadın hastalıklarının tedavisinde, karın ameliyatları veya ortopedik ameliyat sonrası dönemlerinde yararlı olmaktadır.

Gönen Dağ Ilıcası (Ekşidere Gençlik İçmesi) (Gönen)

Ekşidere Gençlik İçmesi Gönen ilçesine 13 km. uzaklıktaki dağ ılıcasının 100 m. İlerisindedir. Gençlik suyu sülfat klorürlü, sodyum kalsiyum ve oligometeliktir. Suyun içinde en fazla radyoaktif olması gençlik suyu denmesine sebep olmuştur. Ilıcada banyo yapılmakla beraber içme suyu olarak da kullanılmaktadır. Dağ ılıcası 220 yatak kapasitelidir.

Edremit Güre Kaplıcası (Edremit)

Edremit ilçesine bağlı Güre Beldesi sınırları içerisindedir. Kaplıca mahallinin denizden yüksekliği 3 m olup denizden uzaklığı 300 m civarındadır. Edremit e 12 km, Akçay a ise 3 km uzaklıktaki kaplıca sağlık ve dinlenme yeridir.Kaplıcanın orijinal bölümlerinde ilkçağ Roma hamamı özelliklerini taşıdığı görülmektedir. Suyun sıcaklığı 64 C olup, romatizma, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, guatr, kireçlenme, sedef, böbrek taşı ve kumları ile karaciğer hastalıklarına iyi gelmektedir. Afrodit Termal Tesisleri 85 yatak kapasiteli olup kara ve hava yolu ile ulaşım sağlanmaktadır.

Bostancı - Entur Kaplıcaları (Edremit)

Burhaniyenin Edremit çıkışında ve Burhaniyeye 10 km. uzaklıkta son derece modern tesislerdir. Ortalama 51derece sıcaklıktaki yıkanma suyu Romatizma, siyatik, lumbago ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir. Burhaniye-Edremit yol ayrımında olduğundan ulaşım kolaydır.

Derman Kaplıcası (Edremit)

Edremit ilçesine 3,5 km uzaklıktadır. Kaplıca suyu çeşitli kadın hastalıklarına, romatizmaya ve içilmek suretiyle böbrek taşı rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

Pelitköy Zeytin Pınarı İçmesi (Burhaniye)

Burhaniyeye 12 km. Pelitköye ise 2 km. uzaklıktadır. Ortalama 20 derece sıcaklığındaki su, safra yolu hastalıkları ile karaciğer ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

Dutluca Köyü İçmeleri ve Damlarca Suyu (Burhaniye)

Burhaniyeye 12 km. uzaklıkta dutluca köyündeki içme suyu ortalama 16 derece sıcaklıktadır. İdrar yolları ve böbrek rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Bu köyde ayrıca damlarca yıkanma suyu da bulunmakta ve cilt hastalıkları için yararlı olmaktadır.

Karaağaç Kaplıcası (Burhaniye)

Burhaniyeye 10 km., karaağaç beldesine ise 2 km. uzaklıktadır. Kaplıca hamamındaki su başta uyuz olmak üzere birçok cilt hastalığına iyi gelmektedir. Konaklama olanağı olmadığından günü birlik gidilmesi söz konusudur.

Bostancı Köyü Kaplıcaları (Burhaniye)

Burhaniyeye 10 km. uzaklıkta Balıkesir, Çanakkale ve İzmir karayolu kavşağında bulunmaktadır. Suyu ortalama 51 derece sıcaklıktadır. Romatizma, siyatik, lumbago ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir. Ayrıca konaklama olanakları da vardır.

Düdüklü Kaynak Suyu (Burhaniye)

Kaynağı, Burhaniyeye 28 km. uzaklıktaki Karadere Köyü güzle yaylasındadır. Yapılan analizler sonucu sertlik derecesi, lezzeti ve diğer ölçüm değerleri yönünden Türkiyenin en nitelikli kaynak sularından biri olduğu resmen saptanmıştır. Düdüklü suyu Burhaniyenin çeşitli yerlerindeki çeşmeler ile ücretsiz olarak kullanıma sunulmuştur.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Sivil Mimari Örnekleri

Terzizade Konağı (Havran)

Terzizade Saadettin Bey Konağı Cumhuriyet Caddesinde ve Ebubekir Camii karşısındadır.Atatürk ün Havrana geldiği sırada misafir edildiği konak Saadettin Bey in babası Hacı Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. İki katlı ahşap konağın ortadaki büyük bölümü haremlik , batısı selamlık olup , doğusunda ise yazıhaneler mevcuttur.Çatıdının doğu kenarındaki alınlıkta bulunan çerçeveli yazı okunamamıştır. Havran da bulunan en güzel evlerden birisi olan Terzizade konağı ahşap işçiliği ile dikkat çekmektedir ve 39 odalıdır.

Hocazade Abdurrahim Bey Evi (Havran)

Cami-i Kebir Mahallesinde Dumlupınar Caddesinde bulunan ev mimari yapısı ile dikkati çekmektedir. Zemin kat kesme taştan, birinci ve ikinci kat ile asma kat tuğladan inşaa edilmiştir.Cümle kapısının kesme taşlarında ve demir kapısında çok güzel süslemeler bulunmaktadır.Şu anki binanın yerinde daha eskiden bir yangın sonucunda yok olan 28 odalı ahşap konak bulunmaktaydı.

Fahri Bey Evi (Havran)

Cami-i Kebir Mahallesinde Dumlupınar Caddesindeki (Hicri 1251), çeşmenin yanında bulunan iki katlı ahşap ev Zorbalızade Farhri Bey e aittir.Ahşap işçiliğindeki güzelliği ile
dikkat çekmektedir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Saat Kuleleri

Saat Kulesi (Merkez)

Şehrin merkezinde, Belediye parkı içindeki bir yamaç üzerinde bulunan saat kulesini, giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre, h.1243 (1827)de Silistre Valisi Girid-i Zade Mehmet Paşa yaptırılmıştır. Galata Kulesinin bir benzeri olduğu söylenmektedir. Saat Kulesi h.1313 (1897) yılındaki depremde yıkılmış,ve mutasarrıf Ömer Ali Bey tarafından 1901 yılında tekrar yaptırılmıştır. 1962 yılında kitabesi onarım görmüştür.

Saat Kulesi kesme taştan 2x2 m. Ölçüsünde ve yaklaşık 20 m. Yüksekliğindedir. Kuleyi enine iki sıra silme gövdeyi üçe böler. Geniş olan orta bölümde “S” şeklindeki küçük konsollar üzerine oturtulmuş dört bir tarafta birer balkon ve ince uzun dikdörtgen pencereleri vardır. Üst bölümde her cephede, yuvarlak kadranlı birer saat bulunur. En üstte ise ahşap direkler üzerine oturtulmuş soğan başı şeklinde kubbeli bir köşkü bulunmaktadır. Hüdavendigâr salnamesinde (h.1325) ve Ircıcanın arşivindeki fotoğraflarla bugünkü saat kulesi arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu da orijinaline uygun bir biçimde yenilendiğinin kanıtıdır. Orijinal kulenin temelleri bugün toprak altındadır.

Ayvalık Saat Kulesi (Ayvalık)

Ayvalık merkezinde yer alan saat kulesinin bulunduğu yerde XIX.yüzyılda yapılmış Agios Yanis Kilisesi bulunuyordu. Bu yapı Ayvalıkın Yunan işgalinden kurtarılmasından sonra l928 de camiye çevrilmiştir. Kilisenin camiye çevrilmesinden sonra çan kulesinin üzerine bir kat ilave edilmiş ve iki yüzüne yuvarlak kadranlı birer saat konulmuştur. Bundan ötürü de bu camiye Saatli Cami ismi verilmiştir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Medreseleri

Ali Şuuri Medresesi (Merkez)

Şahnihisar Mahallesinde Alaca Sokaktadır. Kitabesinden 1862 yılında Ali Şuuri tarafından yaptırıldığı öğrenilmiştir. Medrese 1897 depreminde yıkılmış, 1906da Kadı Abdülhalimin yardımı ile yeniden yapılmıştır. Bu yüzden de Yeni Medrese olarak tanınmıştır. Milli Mücadele yıllarında Balıkesir Kongresi burada yapılmış, 1920de “Milli Alay Karargâhı ve Sevkiyat Dairesi” olarak kullanılmıştır. Günümüzde İlköğretim Okulu olarak kullanılmaktadır.

Yapıldığı tarihten bu yana değişikliklere uğrayan medrese dikdörtgen planlı olup, ortadaki açık avlusunu ahşap sütunlu düz çatılı revaklar çevirmektedir. Bunların etrafında düz tavanlı on beş medrese odası bulunmaktadır. Medresenin giriş kapısı düz ve kesme taştan inşa edilmiştir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Kaleleri

Bigadiç Kalesi (Bigadiç)

Bigadiçin doğusunda bulunan bir tepe üzerindeki kale, MS.IX.yüzyılda Bizanslılar tarafından yapılmıştır. Günümüze kalıntıları gelen bu kaleye Bizans döneminde “Achyraos Kalesi” ismi verilmişti. Bu kale Yunan işgali sırasında karargâh olarak kullanılmıştır.

Erdek Kalesi (Erdek)

Erdek Seyitgazi tepesinde sekiz adet küçük karakol niteliğinde kaleler bulunmaktadır. Ayrıca bu kalelerin 5 km. kuzeyinde Muhla kalesi bulunmaktadır. Erdek Demirkapı mevkiinde de şehir surlarının kalıntıları görülmekte olup, bunların Erdek Körfezine kadar uzandığı bilinmektedir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Hamamları

Zağnos Paşa Hamamı (Merkez)

Zağnos Paşa Camisinin yakınındaki hamamın yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, Zağnos Paşa Camisi ile birlikte yapıldığı sanılmaktadır. Klasik Osmanlı hamam mimarisinde, çifte hamam biçimindeki yapı iki bölümden oluşmaktadır. Ancak, her iki bölüm arasında plân bakımından değişiklikler vardır. Erkekler bölümünün son derece görkemli bir girişi olup, sivri kemerli buradaki portalde taş tuğla işçiliği dikkati çekmektedir. Erkekler bölümü kadınlar bölümünden daha büyüktür. Üç yandan pencerelerle aydınlatılan soyunmalık, 9.50x9.70 m. Ölçüsündedir. Üzeri trompların yardımıyla örtülmüştür. Sıcaklık üç eyvan halinde olup, dört köşesinde halvet odaları yer alır. Soyunmalığın kuzeydoğu köşesindeki kadınlar bölümünün üzeri de pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Bunun da ılıklık ve sıcaklığı bulunmaktadır.

Taşpınar Hamamı (Merkez)

Balıkesir Çarşısındaki Taşpınar Hamamını 1401de Subaşı Eyne Bey yaptırmıştır. Özelliğini kaybeden bu hamam mağaza olarak kullanılmaktadır.

Gavur Hamamı (Timilis) (Bigadiç)

Bigadiç, Işıklar yolu üzerindedir. Halk arasında "Gavur Hamamı" olarak anılan kalıntı, aslen Roma dönemine ait kayaya oyulmuş oda mezarlı Tümülüstür. İçinde, kayaya oyulmuş iki adet lahit bulunmaktadır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:06 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Şadırvanı

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Saat Kulesi yakınındaki şadırvanı, 1908de Ömer Ali Bey yaptırmıştır. Yüksek, yuvarlak bir kaide üzerine pembe granitten sekizgen bir havuz oturtulmuştur. Sekizgenin her kenarına bir musluk yerleştirilmiştir. Su haznesinin üstünde pembe granitten yedi sütunun taşıdığı soğan biçimli bir kubbesi vardır. Bu sütunlar Bursa üslubundaki kaş kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Bunları yatay bir silme ve bir ahşap saçak tamamlamaktadır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:07 AM

Balikesir Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
 
Balıkesir Kilise ve Manastırları

Taksiyarhis Kilisesi (Ayvalık)

İlçe merkezindedir. İsa Peygamberin doğumundan ölümüne kadar geçen hayatını tasvir eden balık derisi üzerine yağlı boya ile yapılmış tablolar, ikonalar ve tavan süslemeleri130 yıllık geçmişe sahiptir.

Aya Nikola Kilisesi (Ayvalık)

Alibey Adasındadır. Tevrat ve İncilden alınan dini konuların işlendiği fresklerle süslenmiştir.

Ayazma Kilisesi (Edremit)

Günümüzde zeytinyağı fabrikası olarak kullanılan İon sütunlu Fenoremeni Kilisesi, ortadokslarca içindeki kutsal su nedeniyle Ayazma olarak anılmaktadır.

Kirazlı Manastırı (Erdek)

Antik dönemde Didumus Dağı olarak bilinen dağın eteğinde manastır, kilise ve yapı gruplarından oluşan bir kompleks duvar tekniğine göre XIX.yüzyılda Rumların kullandığı bir dini anıt yapı mevcut temellerden ve duvar kalıntılarından bodrum üzerine 2 katlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Bugün mevcut olan kilisenin güney duvarı ile absis duvarının bir kısmı ayakta ve yüzeyde bulunmaktadır

Agios Georgis Meryamana Manastırı (Marmara)

Avşa Köyünün 1.5 km güneybatısında Manastır Mevkiindedir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.