ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Nerden & Nasıl Geldik (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=398)
-   -   O'ndan Geriye Kalanlar (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=93743)

GöKKuŞaĞı 10-02-2009 10:38 PM

O'ndan Geriye Kalanlar
 
Dünyanın en uzun ömürlü hanedanını ve en büyük devletlerinden Osmanlı Devleti'ni kuran Osman Gâzi 1326 yılında ölünceye kadar, bir mercan sabrı içinde çalışmış, Bizans'tan karış karış kopardığı topraklarla Bizans'ın temellerini sarsarken, kendi müstakbel Cihan devletinin temellerini atmıştır. Ölüm döşeğinde bile bunları düşünüyor ve Orhan Gâzi'ye talimatlar veriyordu. Ölümü hengâmında sarfettiği sözler Osmanlı tarihlerinde şöyle kaydedilmiştir:

İbn-i Kemâl: "Osman Gâzi öleceğini bildi, oğluna vasiyet kıldı. Bursa kalesinin içinde kurşun örtülü yeri gösterip "Beni şol görünen gümüş kubbenin altında defn idesin..." .

İdris-i Bitlisi: "Ben ölüyorum, fakat esef etmiyorum. Adil ol, iyi adam ol, merhametli ol. Din-i İslâmı neşreyle. Yeryüzünde padişahların vazifesi budur. Ve Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna işte bu suretle mazhar olunur. " .

Mehmed Neşri: "Ve dahi bir nasihatim budur ki, bir kimse sana Hak teâlâ buyurmadığı sözleri söylese, sen kabul etmiyesin. O'nun buyruğundan gayrı, iş işlemiyesin. Bilmedüğini ulema-i şeriatten sorup öğrenesin " .

Hoca Saadüddin Efendi: "Adaletle bu âlemi âbâd kıl. Asker ve mal ile gurur eyleme. İslâma aykırı iş etme. Bizim matlabımız din-i Hudâdır. Mesleğimiz rah-ı Hudâdır, Yoksa kuru mihnet ve kavga değil. Şah-ı cihan olmağı değil" .

Aşıkpaşazâde: "Oğul... Ben öldüğüm vakit beni Bursa'da şu gümüşlü kubbenin altına koy. Bir kimse sana Tanrı'nın buyurmadığı sözü söylese kabul etme. Eğer bilmezsen Tanrı ilmini bilene sor".

Bu münasebetle oğlu Orhan'a söylediği:

"Osman Ertuğrul oğlusun
Oğuz Karahan neslisün
Hakk'ın bir kemter kulusun
İslambol'u al, gülzâr yap. "


beyitleri İstanbul hasretini ve idealini yansıtması bakımından kayda şayandır.
Mehmed Hemdemi Solakzâde: "Adalet ve gazâ ve cihada müteallik nice vasiyet edip, O gaziler sultanı vâsıl-ı rahmeti rahman oldu" .


68 yaşında vefat eden Osman Gazi'nin mirasını paylaştırmak için oğullan Orhan Gazi ile Alaüddin Paşa çağrıldı. Acaba miras olarak ne bırakmıştı, ondan geriye neler kalmıştır?

Cevabı tarihçilere bırakalım. İlk sözü meşhur Avusturyalı tarihçi Hammer alıyor.

Hammer: "... O'nun hakkında kesin bildiğimiz fakirâne mirası ve sade giyimidir. Ne altın bıraktı ve ne de gümüş. Osman'ın libası, İslâmın ilk muhariplerinin elbiseleri gibi sade idi. Ve bir beyaz sarık sarardı. Geriye cübbesi, sarığı ve birkaç ipekli kırmızı sancak bıraktı" .

Aşıkpaşazâde: "... Vefatından sonra evinde bir sırtak tekelesi (bir elbise), bir yancığı (zırh), bir tuzluk, bir kaşıklık, bir çizmesi, birkaç at, müsafirleri ve gaziler için koyunları vardı. Başka birşey bulunmadı." .

Neşri: "... Bütün mal varlığı bunlardan ibaretti. Orhan, kardeşine sordu: "Ne buyurursun?.."

Alaüddin Paşa: -Bunları babam gazâ içün saklamıştır. Bizüm miras idecek nesnemüz yoktur"dedi ,

Ahmed Cevdet Paşa: "Sultan Osman vefat ettiği sırada hiç parası yoktu. Bıraktığı şeyler silah, birkaç at, bir iki parça elbise ve koyunlardan ibaretti".

Nişancı Mehmed Paşa: "Vefat ettiği vakit hazinesinde nakit para bulunamamıştır" .
Koca bir ömürde, koca bir beyliğin, koca bir beyi kazandığı malı ne yapmıştı?


Cevabı yine tarihçilere bırakalım.

Ahmed Cevdet Paşa: "Para biriktirip mal toplamaya hiç heves etmedi. Çok cömertti. Yetimlere, dullara yedirip içirmesi çokdu"

Neşri: "... Ve âdetiydi ki üç günde bir ta'am pişirdüp, fukarayı ve sulehâyı cem idüp, it'am ederdi. Ve hem yalıncakları giydürüp, tonadurdı. Ve dul avretlere daim sadaka virirdi" .

Anlaşılacağı üzere dünyayı, maksud-ı bizzat yapmıyan Osman Gazi dünya adına birşey bırakmamıştı. Dünya-ukba muvazenesini iyi ayarlamış, dünyaya dünya kadar ve ukbaya da ukba kadar önem vermiştir.

Bir cihan devleti bu tür insanların omuzlan üzerinde, ızdırapları, çileleri ve terleri üzerine kuruldu. Sanırım yarının "Cihan devleti" de bu evsafta insanların eliyle kurulacaktır.

Onlar bir küheylan gibi çatlayıp biryerde yığılıncaya kadar koşup durdular. Arkalarında birşey bırakmadılar. Sadece izleri ve geçtikleri yerlerde boy verip arz-ı didar eden tohumları, tomurcuklan ve goncaları vardı.

Ya biz tükettiğimiz hayatımız, adımlarımız ve soluklarımız karşısında ne kazandığımızı ve arkamızda ne bırakacağımızı düşündük mü?..

Çetin Sungur
____



KAYNAKLAR:
1. İbn-i Kemal, Tevârih-ı Al-i Osman, I. Defter, Ank. 1970, s. 192.
2) Bitlisi'nin Heşt–Behişt adlı eserinden naklen, Joseph von Hammer, Osmanlı Devleti Tarihi, citd 1, İst. 1983 s. 88.
3) Mehmed Nesri, Kitâb-ı Cihannuma I, cild Ank. 1983, s. 72.
4) Hoca Saadüddin Efendi, Tâc—ut—Tevârih, Tabıhâne-i Amire, İst. 1279-1280, s. 29, 30.
5) Aşıkpaşazâde Ahmed Aşıki, Tevârih-i Al-i Osman İst. 1332. s. 31.
6) Prof. Dr. Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, İst. 1980 S. 352, 353.
7) Mehmed Hemdemi So-lakzâde, Solakzâde Tarihi, İst. 1297, s. 15.
8) İ. Hami Danişmed, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, I. cild İst. 1947, s, 13.
9) Hammer, a.g.e., s. 89.
10) Aşıkpaşazâde, a.g.e., s. 36.
11) Neşri, a.g.e., s.72.
12) Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, c.6 Ank. 1985 s. 192.
13) Nişancı Mehmed Paşa, N. Mehmed Paşa Tarihi, İst. 1983 S. 102, 103.
14) A. Cevdet Paşa, a.g.e., s. 196.
15) Neşri, a.g.e., s. 73.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.