ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Aşk & Sevgi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=388)
-   -   ~~Yar'e'me Özel~~ (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=100613)

Yar'e 01-14-2010 11:59 AM

~~Yar'e'me Özel~~
 
http://www.crebro.net/main/wp-conten...008/02/kar.jpg



Kar değer ellerime /yârimin gurbetiyim/

* * * * *
Avuçlarımda su olup dökülür suretin /sen yakın olursun/

____________________




U-m-u-d-u-m-V-a-r

* * * * *

Vakit, sözcüklerimin hecelerinde gizli..

Gecenin sabahına koşarken sevdalarımız,

adın; anlam veremediğim hayallerde gizli..

Vakit, Gelecek..

Gelecek bugünün özleminde gizli..

Sen ise yüreğimin mahreminde gizlisin...

____________________






/Bir hayal seçtim...
Bir hayali yaşıyorum.../

Ben biliyorum
Neyin savaşını verdiğimi
Biliyorum !
Gözlerimden gözlerine sürgünlüğü

Karanlığı,
Dipsiziği,
Ölümü...


Ötesi yok



İçimde kışa sızan yaban gülleri,


Yüreğinin ucuna ilişir gibi


Seviyorum seni...


Seviyorum !

____________________




"Aşk 29 harf”miş öyle dediler.


Yokluyorum alfabemi… Düşümde sözlerimi...

Aklım dumura uğruyor Üftade

Sen hep sınırların dışındasın | Sen hep ötede...

Kimse sana benzemiyor... Kimsenin güvercini “sen” kadar aşk olmuyor Üftade.

Ve ben biliyorum :


Aşk seni otuzuncu harfte saklıyor!...”

____________________





Dil vardır yalana,dil vardır kana ve nihayet dil vardır aşka bulanır.Derviş bir müridine nasihatinde şöyle diyor :
'' kişi dilinin altında gizlidir... ''


Sevgi sevilene verilebilecek nazenin bir çiçek ise aşk sevgiliye içirilecek abı-ı hayattır,tutki ömründe güneşi göremeyeceğin bir zindana hapsedilmiş olasın,sevgilinin iki gözü sana o zindanda ay ve güneştir...


Seven aşık yaşamaktan ziyade, sevdiği güzel için uğrunda can vermesi gerekse, yolundan dönmeyen ve değersiz ömrüne değer katan aşıktır.Gülün bülbülün bağrına yüzyıllar evvel açtığı o onulmaz yaraya rağmen,bülbülün hala gül için feryadı bülbülün dilinin aşka bulanmasındandır.


Dil aşka bulanınca sevene sadece yürekten feryat etmek düşer '' bu hayat seninle güzel '' diye...


Şimdi dilimde tek bir cümle var


''Bu hayat seninle güzel ey yar''


Dilim aşka bulandı...

____________________


aklımdan çıkmıyorsun
dedim,
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

~ Cahit Zarifoğlu




/ tanıyınca bir hoş oldu yaşamak
ben ancak böyle çoğalırdım
/ seninle /



~ Cahit Zarifoğlu

____________________




şehir -sizken uyanır mı sabaha, beklediğime değer mi tüm sözleri
/ geçmişten tokat yemeden
zeminim kaç zamandır balçık; tütün kokusudur bana bulaşan
/ sen şairsen, ben şiirinim desem...
duysan
duyduğunu anlasan
ben de anladığını bilsem /

____________________



Hiç kalmadı gönül bu kadar çaresiz.
Anladı ki “Aşk” olmazmış yaresiz.
Nefes almazmış yürek ciğer paresiz.

Sufi,


Zordur bilirim.
Ortada kalmak kimsesiz.
Aman dikkat et !
Geçer bunlarda badesiz.
Koru sevda soğanını,
Bahçe, bahçe olmaz yoksa lalesiz..



Ahmet Kik


____________________



“Aşk” için Nefs-i emmareyi bir kenara koyar mısın ?
Yüreğin başka şems görmesin diye, benim ile boyar mısın ?
Gözünden yaş geleceğini bilsen, Acı soğan olsam soyar mısın ?
Haktan günde bir dilim ekmek nasip olsa, doyar mısın ?

Söyle sevgili,

O yâr mısın ?




Ahmet KİK


____________________



İçimde doğasına aykırı büyüyen sevgilim..
Sen sevilmenin keyfini çıkartırken

Ben elbet yarın yeniden sevebilmek için seni daha fazla
Bugünümü yarına heba edeceğim ..


____________________




Sevgilim, bil ki senden uzak ne güzellikleri avutur beni bu şehrin, ne de yıldızlı akşamları!...
Özlemin bir nehir olmuş, yarar girer içimde ki dağları!...

____________________




Daha yaşım,
Onbirmiydi neydi.
Deli kızın elleri,
Elime değdi.
Ardından yüzüme gülümsedi,
'Bana aşık mısın? ' Dedi.

Baba!
Aşık olmak ne demek?

Oğul;
İnsanoğlu aşık bir ümmet.
Aşık olmak,
Abuhayat demek.
Bir çiçeğe gülümsemek,
Aldığın nefesi paylaşmak demek.
Aşk bir dilim ekmek demek.
Kuruda olsa yemek demek.
Aşk, aşkı bilene Cennet,
Bilmeyene Cehennem demek.
Aşk göğe ermek,
Hayattan,
Bir hayat daha dilemek demek.
Aşk,
Bir günlük ömrünü,
Dolu dolu yaşayan,
Bir kelebek demek.
Aşk ana demek
Aşk baba demek.
Aşk hep yazmak,
Hiç silmemek demek.
Yanlışda olsa,
Üzerini karalamamak,
Temize geçmek demek.
Aşk şimdi sana göre,
Bir oyuncak, bir misket demek.
Aklının erdiği vakit aşk.
işte o zaman aşk demek.
Zorluğu aşmak demek,
Oğul,
Aşk bir deniz demek.
Durgunken balık tutmak,
Tufanken çırpınmak demek.
Ve aşk,
Senin yaptığın demek.
Aşk,
Aşkı öğrenmek demek.


Deli kız,
Elin elime değdide.
'Bana aşık mısın? ' Dedin de.
Sen aşkı biliyor musun?
Sor anlatayım,
İşte o zaman,
Aşık olalım



Yar'e 01-14-2010 12:15 PM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 

“Aşkı taşıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum oysa.

Meğer aşk, indiği kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu.

Kazasız belasız kurtulmanın imkânı yoktu.”



Nazan Bekiroğlu



*****




Yar! Yüreğim yar

Gör ki neler var...



Yunus


____________________





"Kutuplarda ayı avcıları buzların içine jilet kadar keskin bir baltayı yerleştirir, keskin tarafın üzerine biraz kan sürerlermiş. Bunu bilmeyen ayı gelip kanı yalarken dili kesilirmiş.

Ama kanın tadından dilinin acısını fark edemez, kendi kanını yalamaya başlarmış. Damarlarındaki kan tükenince, olduğu yere yığılırmış. Avcı da gelip derisini yüzermiş.

Avcılar ayıları kurşunlarla vururlarsa, ayının postu delineceği ve çok para etmeyeceği için bu yolu denerlermiş.

Dilimi kesen o keskin bıçağın ne olduğunu anlamaya kalkışmadığım için, varoluşumun o arka bahçesine hep gözlerimi kapattım. Küçük bir inanç yeterdi yaşamam için, ihtiyacım olan kendimi aldatma inancı..

Bu küçük ve zavallı inanç, kendi kanımı emerken kendimi unutmama yeterdi.Böyle yaptım..."




"Mutlu görünme oyunu çok yorucudur."


"Tekrarı yoksa yaşadıklarımızın, hata mı, yaptığımız hatalar..."


"Sürpriz değilim kendime. Sınırlarımı tekrar tekrar kanatmaktan tükendim..."


"Ben seni bu hayatın yetim bırakılmış bir sırrı gibi sevdim sevgili... Ben seni, hikmetinden umut kesilmiş, bütün mucizeler gibi sevdim... Ben seni bize öğretilen her şeye veda eder gibi sevdim, sevgili!"



Cezmi Ersöz
Hiçbir Şey Senden Eski Değil


____________________






Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,

paslı demirler parlak gümüşlere,

yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;


lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.

Lale, bağıma taç ve ben ona muhtaç.

Kapa gözlerini ve dinle saki,

bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!..

İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu,

Laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir.

Rüzgarlan toplayan hüzünler, aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde;

yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde.

Uyan sakî, lale devrindeyiz!..



İskender Pala \ Katre-i Matem




____________________





.......

İnsanın canavarlaşmasının nedenlerini belki de kalpsizliğinde aramak gerekiyor.


Ve ihanetlerin sebebini…

Hitlerin kalbi olsaydı bu kadar canavarlaşır mıydı? Frankeştaynların türemesinin nedeni akılsızlığın değil, kalpsizliğin sonucu değil mi?






Brütüsün kalbi olsaydı, ihanet etmezdi.

Kalp öyle bir yer ki, Leyla'nın aşkı da sığıyor, Mevla'nın aşkı da… Ve tabi Brütüsün ihaneti de… Firavunun zalimlikleri de…


Önce ihanet eder insan; aşkına ihanet eder, arkadaşlarına, dostlarına, vatanına, milletine, davasına ve hatta kendisine ihanet eder. İhaneti insanlıktan uzaklaştırır; insanlıktan uzaklaştıkça zalimleşir, zalimleştikçe insanlığını unutur. Kör döngü, karanlığın dehlizlerine çeker; o karanlık kalbin kararması ve katılaşması demektir. Kalp katılaşınca insan ölmüştür, insanlık ölmüştür.

Canavarlık önce ihanetle başlar; sevgiye ihanetle, sevgiliye ihanetle…

Kalbinizde her şeye yer olabilir, ama ihanete asla yer olmamalıdır!

İhanetin nedeni olmaz… Bedeli olur!


Sen! Sol yanımdasın; hep yanımdasın!

____________________






Meylettiğinin nazar kıldığı yönde olabilmek çabasıdır, sevmek.

Meylettiğinin odaklandığı vasfa ermek gayretidir.


Sevmek, sevdiğinin gözünde yücelmeyi diletir yüreğe;

katında değerli olmayı diletir.


Sevilen kullar bunun için tanımayı dilerler “yar” bildiklerini;

tanıdıkları nispette severler; bunun için O’ndan ancak O'nu hakkıyla tanıyanlar korkar…



Sevilen kullar korkarlar sevdiklerini üzmekten;

O’nun gazabını üzerine almaktan; O’nun kem nazarıyla muhatap olmaktan.


Korkarlar sevdiklerini kaybetmekten;

bunun için sevdiklerinin baktığı yön olmaya talip olurlar; sevdiklerinin göz bebeği…

Sevmek, sevdiğinde güzel’i aramayı gerektirir; sevdiğinle güzel’i aramayı gerektirir.

Sevmek, tercihi ondan yana kullanmayı ve onu üzen ahvali terk etmeyi gerektirir.

Onunla huzura ermeyi, onda sükun bulmayı gerektirir.


ve…

hayat, meylettiklerine erme yolundaki gayretten ibarettir.

ve…

Sevmek, gayrettir!

Güzel’i sevmek de gayretini sevaba dönüştürmektir; gayreti israf etmemektir!

____________________



Ruhumuzu Yüzümüze mi Taşı(rı)yoruz...




Cerrah sessizce ağlıyordu...

Gözlerinden taşan birkaç damla yaş yanağına doğru süzüldü...

Bu arada, gözyaşının nedenini açıklamaya çalıştı, uzun uzun anatomiden ve fizyolojiden söz etti...

Melek’ bu açıklamadan tatmin olmamışa benziyordu.


‘’ Belki de, ‘’ diye başladı cerrahın gözlerinin içine bakarak,


‘’ ruhun bedenine sığmıyordur da, dışarı sızıyordur.’’

____________________






Ey içimdeki çocuk!


Ey aynamın ardındaki resim, resmin önündeki siluet! Ey sen, ey ben, ey benden de ben olan! Zindandayım şimdi… Sen içimin sokaklarında özgür dolaşırken, ben dünyanın sokaklarında zindandayım… Gel kurtar beni, içimdeki şehirden çık, boğulduğum şehre gel!

Sin gibi keskin, nûn gibi suskun gel! Sin’e üstün ol, nûn’a cezm ol gel! Elif gibi yalnızım ben, he gibi ağlarım, mim gibi baş eğerim… Yeter ki gel sen! Çeyrek asrı devirdiğim gün, çeyrek asrın beni devirdiği gün olmasın yeter ki…


Biliyorum… Beni kurtaracak olan sensin… Çünkü sen biraz da bensin…





____________________



Kendisinden başka herkesin unuttuğu bir anadilin sahibi olmakla gönenirken ben,benden başka hiç kimsenin anlayamayacağı gün gibi ortada bir lisanın karşısında lâl ü ebkem kesildim...






Yaşanan,yaşanmamışlığın tanığını yekdeğerinde bulunca baş başa vermiş iki suretten biri diğerine aşkın kelimesini sordu ;

diğeri gülümsedi ve ona aşkın,

bu dünyadan olmayan bir zamanda bütün ruhların toplandığı mekanda,ruhun sözleştiği tanışını bu dünyada hatırlaması olduğunu anlattı.

Ama,dedi biri,
hesapta ruhun,tanışını bu dünyada hiç bulamaması ona rastlayamaması var.
Diğeri,
buldum zannedip de yanılmak var,diye ekledi.
Bulup da tanıyamamak var,dedi biri.
Ve ki bulup da onun tarafından hatırlanmamak var,diye tamamladı diğeri.






____________________












Gün gelir ufak bir imla hatası gibi silip attıklarınla karşılaştığında anlarsın. Keşkeleri belkilerle değiştiremediğinde...



Bir öyküye, üç dizeye, iki satıra dökülebilenler için döktüğün göyaşlarının hesabını kaybettiğinde, noktayı koyduğun halde paragraf sonuna çoktan, yüreğin defteri kapatıp sayfayı çeviremediğinde...


Ve yazdığın ve okuduğun onca hikaye yer ederken içinde, yine de yaşadıkların birbirine benzediğinde, anlarsın.


Hayat yazıya benzemez.


____________________







Sevgili Dost!

Tahterevalliye tek başına binen

Aşağıda durmayı hak eder.

Sevgili Dost!

Gel ve yüksel.



____________________





“Birer birer iplerini kesen, elbette kurtulabilir bütün bağlarından…
Fakat o zaman, kalır sahnenin önünde; bir yığın tahta olarak!”

"Kahraman olmak; gönlünü iplere bağlı tutmaktır…

..Ve elini

..Belini

..Dilini

..Her yerini!”


“Ve her ip bir değere bağlar seni…
Değerlerin yoksa değerin ne ki?


Yar'e 01-14-2010 12:27 PM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 

Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

-Yirmi yıldır nasıl hissediyorsam öyle.

Yani?

-Kendimi biraz hissediyorum.

Biraz ne?

-Biraz.

____________________

Hiç Bir Şey Zamanında 'Geç' Değildir....


Bazen bir kulağımızdan girip diğerinden çıkan uçucu sesler, neleri getirip, neleri götürdüğü farkında bile olunamayan...
Bazen de o kadar şiddetle sarsan ki benliğimizi yüklendiği anlamdan ötesini bize dahi taşıtmayan...
En vefalı, en zor bulunan, en yanı başımızda, en acıtan, en sevdiğimiz ve hep özlenen, hep aranılan.
"Dost "


Bazen gün ağardığında gökyüzündeki güneşi alıp dudaklarınıza dokundurtan,
bazen de karanlıklar basıncaya kadar söylenemeyen, esirgenen ya da unutulan.
" Günaydın "

Bazen yanı başındayken, hep seninle olacakmış kadar aşinalaşıp umarsızlaştığın,
bazen de kıymetini, önemini, sevgisini ve şevkatini artık ağlayarak özlemiyle paylaştığın.
" Anne "

Bazen hiddetinden korktuğun, gücünü devleştirdiğin, her türlü sorumluluğu yükleyip de elinle ittiğin,
bazen de arkadaş olup, gezdiğin, örnek aldığın, yüreğindeki sınırları sonsuza kadar açtığın, taptığın.
" Baba "

Bazen "eninde sonunda sen benim olacaksın, bende senin" diyeceğin kadar keskin ve kesin,
Bazen de aradığın sonsuzluğa kavuşturacak kadar hem uzak hem de yakın ama senin.
" Ölüm "

Bazen çok bilinmeyenli bir denklem içinde sürüklenip kaybolup gittiğin,
bazen de basitliği karşısında afallayıp, alaya alıp, küçümsediğin, "es" geçtiğin.
" Hayat "

Bazen torpil de yapsan nafile, süresi başından kısaltılmış bir imtihan, bazen de bir bedende dokuz kez formatlanmış bir yaşam.
" Ömür "

Bazen saçlarına ak düşene kadar arayıp da bulamadığın en güzel hayal, en büyük armağan, en büyük düş,
bazen de bolca bulup insafsızca harcadığın, laçkalaşmış, anlamı kaybolmuş, bir yok oluş bir düşüş.
" Aşk "

Karnın her zaman tokken, sırtın pekken, gönlün hoşken dahi en büyük açlığın,
fazla bulunca değerini bilemeyip, şımardığın, gıdım gıdım öldürüp de yok ettiğin, saçtığın.
" Sevgi "

Bazen bir kerecik işitebilmek için hem kaçtığın hem kovaladığın, bazen de olur olmaz yerde söyleyip abartarak batırdığın, battığın.
" Saygı "

Bazen değil, her zaman bütün kişiliklerin boy aynası...
Yansıdığın...yansıttığın...
" Evet "

Bazen acımasızca dudaklarından çıkmasına izin verdiğin insafsızlığın, bazen de söyleyip hem ezdirdiğin hem de altta kaldığın!
" Hayır "

Bazen tadabilmek için tadını beyazlara siyahlara çiçeklere ve umutlara dolandığın, dolandırdığın,
bazen de kurtarabilmek için özgürlüğü, tek parça kalabilmek adına savaştığın.
" Evlilik "

Bazen gün içersinde cömertçe sunabilecek kadar gönüllere ılık bir meltem, tatlı bir su olup aktığın,
bazen de bir kerecik duyabilmek ve söyleyebilmek için seni kavuran yalnızlığa hüzünlerle daldığın.
" Merhaba "

Bazen seni sevdiğin her şeyden ayıracak korkusu ile duymamak için kulaklarını eze eze tıkadığın,
bazen de sabah''ları karşılamak için, gece''lere söyleyip, yıldızlarla allayıp pulladığın.
" Allahaısmarladık "

Bazen de bir kelimeyi başka bir kelime ile onları da başka başka kelimelerle tanıştırıp,
dünyanın en düşünülür yapısını oluşturduğun anlamlar dinamiğin.
" Cümle "

Cümle?
Sahi, cümle dedim de aklıma geldi; Sadece 3 kelimeyi seferber ederek sonra da onları yan yana dizerek
yüreğimin sesini de anlamına katarak oluşturduğum en favori cümlemi açıklıyorum;
" SENİ ÇOK SEVİYORUM "

Geç kalmadan iste!
Hiç bir şey zamanında "geç" değildir çünkü..

____________________


Karanlığın da çeşitleri vardır.Bilmediğimiz herşey bizim için karanlıktır.

Okumasını bilmeyen biri için kitaplar karanlıktır.
Sevmeyen bir kalp için sevgi karanlıktır..
Herbiri birer harika sanat eseri olan binlerce canlının yeryüzüne yayıldığını görüpte bunların yüce bir sanatkarın eseri olduğunu düşünmeyen
ve Yaratıcısını bulamayan zeka, KARANLIKTIR!



Pastoral Senfoni-Andre Gide

____________________



Anlıyorum ki hayat hep beklenmedik şeylerdir.

Kural böyle.

Sen yürüyeceksin ve beklenmedik şeylere hazır olmanın çarelerini arayacaksın

İyi de…

Bir şey beklenmiyorsa ona hazırlıklı olmak nasıl olacak?



Tarık Tufan / ..ve sen kuş olur gidersin

_____________________


Bülbül küstü güle.

-Saatlerce ötüyorum başucunda senden hiçbir ses gelmiyor;
ben yapacağımı bilirim! dedi.

İntikam alırcasına lalenin başında ötmeye başladı.
Gül duysun ve kıskansın diye sesini iyice yükseltti bülbül.
Karanfil, papatya, menekşe, kardelen…
Çiçek adına ne varsa hepsi lalenin başına toplandı.
Kıskandılar laleyi. Kimse anlayamadı neden?
Birden kıpkırmızı oldu lale. Bülbül iyice coştu.
Saatlerce öttü. Sesi kesildi. Artık ötecek hali kalmamıştı.
Döndü. Lakin gül yoktu ortalarda. Telaşlandı.

Gözyaşı içindeki orkideye sordu:

-Gülüm nereye gitti?

-Az önce öldü! Dedi orkide.

Bin pişmandı bülbül.

-Ama ben kıskandırmak istemiştim sadece, dedi.

Gözyaşlarını usulca sildi orkide ve belki en bilge duruşuyla:

-Hata yaptın bülbül kardeş. Gül, kırmızısını senin ötüşünden alıyordu.
Sen gidince ne kırmızı kaldı ne de gül.
Şimdi nerede kırmızı bir lale görürsen bil ki bir gül daha ölmüştür, dedi.

____________________


Hakkın karşına çıkardığı değişimlere


direnmek yerine, teslim ol.

Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.

“düzenim bozulur, hayatım alt üst olur”

diye endişe etme.

Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını??





~ Tebrizli Şems ~

____________________


- pardon,'seni seviyorum' diyen bir ses buradan geçti mi acaba?
- hayır bayan, görmedik


bir adam çıplak sesle şarkı söylüyor,
sesi üşeyecek diye çok korkuyorum
bir kadın limanda günah çıkartıyor,
günahları denizi kirletecek diye tedirgin oluyorum

tut(ma) beni gece
karanlığında şarkılara gebe kalıyorum

- pardon, 'seni özledim' diyen bir ses uğradı mı acaba buraya?
- hayır bayan, uğramadı

tutkularım çiçek verdi, kokusunu saldı
satamadım biriktirdiğim dağ özlemlerini
İsmet Teyze yaşasaydı söylerdi, anılarla nasıl başa çıkılacağını
herkes ölüyor, sevdaların öldüğü gibi

kandır(ma) sın beni şiirler,
yokluğumu isimlendirmeye gidiyorum

- pardon, 'kadınım' diyen bir ses bir not bıraktı mı acaba?
- hayır bayan, bırakmadı

cinayeti ellerim gördü
bir de yüreğim
gözlerim inanmaz yüze değmeyen bakışlara

beni rahmine al ve yeniden doğur anne
yanılgılarımın kapısını tekrar çalmayacağım
kuş tüyü vaatlerde kaybettim gerçeğimi
kandır(ıl) dığımı bırak unutayım

- pardon, 'sen benim elma şekerimsin' diyen bir ses sizde kaldı mı acaba?
- hayır bayan, kalmadı

yorgun turuncu açtı gözlerini,
geceye tutundu
kıskanmasın canım mavi, onu da unutmadı
sır küpüdür şehvet bedenimde,
kapıma dayan(ma) dı

bacaklarım mecalsiz artık aşk
sana kapıları açamayacağım diye korkuyorum

- pardon, 'artık bensiz bir yaşamın olsun' diyen bir ses ağladı mı acaba?
- hayır bayan, duymadık

kanım çekiliyor dostlar
ayrılıkların en dokunulmaz şahidiyim



Pelin ONAY

____________________

Gidiyorum sana...



Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle
gider
misin


Özdemir Asaf

____________________




Bilmem ne hâl oldu bana,
Ben sen miyim sen ben misin?
Can baht oldu canan bêkâ,
Ben sen miyim sen ben misin?
...

____________________






Sanma şahım / herkesi sen / sadıkane /yar olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
Sadıkane / belki ol / alemde / dildar olur
Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur





”Yavuz Sultan Selim”


Yar'e 01-14-2010 01:11 PM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 



Hz. Ebu Hureyre Radiyallahu Anh’tan rivayetle
Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm
buyurdular ki:

Allah yolunda birbirini seven iki kuldan biri doğuda, diğeri batıda olsa, Kıyamet günü Allah onları bir araya getirir de şöyle buyurur:
- İşte şu, senin sevdiğindir.



(Beyhaki/Şuab)

____________________




İnsan gayret içinde olursa,

Umduğu yerde bulacağını bulur;

Ummadığı yerde de aradığı ile buluşturulur..

____________________



~ Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder.

~ Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetine tercih eder.

~ Seven, sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye tercih eder.


İmam Gazâli (r.a.)

____________________



"keşke burada, yanımda olsa da,
yağmur birlikte yağsa üzerimize
- keşke orada, yağmur yağmasa üzerine de, ıslanmasa. "

____________________



'O, sevgilisinin rengine boyanmıştır, artık solmaz '

"aşıktır,
artık ölmez...''

[Necip Fazıl Kısakürek]

_____________________




El...vereni var; alanı var.

Kimisi karıştırır; kimisi düzeltir.

Duaya duranı var; bedduaya duranı...

Yumruk olanı var; baş okşayanı...


Her işe koşanı var; her işten kaçanı...

"Hep bana!" diyeni var; al sana diyeni...


Elleriniz hangi ellerden?

____________________




"Adı koyulmamış hiçbir şeyin gerçek anlamda var olduğuna ikna olamayan bir kalbin sahibiydim ben"

"Aklımla kalbimin, hâlimle sözümün, teslimiyetimle ve vehmimin arasında kaldım ben. Aklımı gösteren ismimle aşkımı gösteren ateş arasına düştüm, o uçurumda yittim ben. Aynı anda iki şey olunamadığı için aşkın saltanatında, o uçurumda yitirdim ben."

____________________





Havf ve reca (korku ile ümit)
arasında bulunan mü'min,
umduğuna kavuşur, korktuğundan emin olur..


(hadis-i şerif)

____________________



SABRET
ve
ÜMİT ET


Her
Gündüzün
Geceden
Doğdugunu
Bilmez misin sen!


____________________


Dayan be gönlüm!.
Bîçâre değilsin Yaradan sana yâr.
Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimsesi" var!
.Biliyorum!
Sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar!
.Ama dayan gönlüm!
Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var!

____________________



Çocuk.

Masumiyetin, fıtratın en yalın hali.

Gerçeğin, en gerçeği. Sevincin, umudun en doğal hali.

Yapmacıktan, sahtelikten uzak

ALLAH'ın en güzel emaneti. Kopyası, olmayan, gerçeği aslında saklı cennet çicekleri.


____________________



İstanbul sokaklarında korku
kol gezmeye başladı.
Nerdesin?
İçimde yankılanan isimle sin!
Kalıcı mısın gidici mi sin?
Öfkem de rızam da


Kaderim sin!

____________________


Anlayamadığım o kadar çok şey var ki
Mesala aşk
Aşkı tuhaf kılan kaybedildiğinde bulamayacağını bile bile aramak mı?
Yoksa bir alışkanlık haline gelmesinden korkmak mı?
Ayrılık olmasaydı belki her şey çok güzel olacaktı
Ama ayrılık, mutluluk, hüzün, sevinç hepsi bizim için
Nedendir bilinmez aşk niye vardır?
Ama hayat aşkı yaşadığı kadardır.


____________________

http://img504.imageshack.us/img504/1286/genlik.jpg
Sevgili dost,
eğer
yeryüzündeki
bütün
elleri
bir
masanın
üzerine
koysalar,
ELİNİ
bulabilirdim
onların
içinden
..
Ali Ural

____________________


Göz nereye bakar, gönül oraya akar

Gönül nereye akar, ayak oraya koşar !

Yar'e 01-14-2010 01:24 PM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 


Küçüğü Küçük Görme

En iyi şeyler küçük çıkınlarda taşınırmış...
küçük bir beden çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş...
ufak balıklar lezzetli olurmuş...
ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış...
büyük odunlar ateşi söndürebilirmiş...
sağanak dediğimiz küçük damlacıklardan ibaretmiş...
ufacık bir yağmur,kocaman bir tozbulutunu yok edebilirmiş...
muazzam bir aydınlık küçücük bir delikten görülebilirmiş...
saman çöpü rüzgarın yönünü gösterirmiş...
bütün hasat bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş...
büyük bir geminin batması için,küçük bir delik yeterli imiş...
deve büyükmüş ama ot yermiş...
şahin küçükmüş ama et yermiş...
büyük makineleri küçük çarklar çalıştırırmış...
küçük başlangıçlar olmadan,büyük sonuçların sağlandığı vaki değilmiş...


(...Anonim)

____________________



Ben sana denize açılma demiyorum.

Açılacak olursan tufana bile katlan, diyorum!..



~Sadi-i Şirazi~

____________________



Sevgi, kendine karşı dürüst olmaktı.


Aynı pastanın yan yana dilimleri
olduğumuzu anımsayarak,
birine ne diyorsam,
kendimin de O olduğuna inanmaktı.
.


Elif Saran Heyse

____________________




“Çünkü” dedi Züleyha, “güzelliğin bir derin kuyu senin.

Bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz.

Ne mutlu kalbine Sen düşene, ve ne mutlu Sen’in kalbine düşene…”



Nazan Bekiroğlu – Yusuf ile Züleyha

____________________




Kendi hayat sayfasını yazdırmaya başlayan insanoğlu
Çizer de çizer
Siler de siler
Bekler ki Âşk olsun.


Bulutu yağmura
Toğrağı çimene
Ağacı çiçeğe
İnsanı yarine
İster ki Âşk olsun.


Kaderdir yazılan, çizilen...


İnsan gider ki
Kaderi Âşk olsun..!

____________________




Kaldır başını gör ki, neler var ..
Geçip giden zamanın içinde ne hezeyanlar var..
Sanma ki, baki şu yaşananlar...
Her gecenin elbet bir sabahı var...

____________________




Ve bir seyyahın zulasında bir dahaki dönüşe götürülür umutlar.

Beklemekse eğer yazgımız,

Hazanın sonunda elbet bahar olacak...

____________________




Beklemek sabretmektir” dedi ustam.

Kalbim üstüne” dedim.


Büküldü boynum...

____________________





"Can durağını arıyorsan ey can ;

Can da sensin, durak da sensin.
Bir lokma ekmekse peşinden koştuğun,
Elbet ekmek de sensin.
Eğer akıl erdirebiliyorsan bu sözün sırrına;
Bil ki her ne arıyorsan o sensin."

___________________





Sükûtumuzu anlamayan,sohbetimizden birşey anlamaz...


İhramcızade


_________________________





Düşünmek, düştüğün yerin farkına varıp, düşmeden önceki yerinin düşünü görmek demektir.

Düştüğün yer burasıdır!..

Yükselişin de buradan olacaktır!..

Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir..



Y.Özkan Özburun


_____________________

http://img.blogcu.com/uploads/UNUTUL...elir_huzun.JPG


Aşka yanmalı can dediğin..
Ya canan olmalı; ya da canını almalı,
Yar diyemezsin ki herkese; içindeki yaran olmalı...
Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin

Bir (b)aşka yanmalı..!


_________________________





Ey Gönül!
Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul!
Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece “yâr”
haberdâr olsun...


________________________




Kalem; dokunduğum vakit,

Aşk'ı dokumazsam düş elimden!...


_______________________





"Başı sonu eksik bir kelimeyim...

Bozduysam anlamını cümlenin, beni soldan başlayarak silebilirsin!"




Yar'e 01-18-2010 11:16 AM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 




Bir yusufî sevdayla mühürlü kalbim...
Anlatmam kimseye...
Bugün bana sabır düştü....
Çözülür dilimde bağlar...
Bana o gün şükür düştü...

____________________




Misafirlik tuhaf şey...
Oradasın, ama oralı değilsin...
Önüne sofralar kuruluyor, izzet-ikram görüyorsun ama hiç bir şey sana ait değil...
Rahatın yerinde de olsa kalkıp gideceksin birgün, gitmek zorundasın...
Misafirlik dünya hayatına ne çok benziyor ve dünya hayatı misafirliğe...

____________________



haykıramadı çocuk!
diyemedi gözyaşlarının içimize işleyebileceğini.
boğazımızdaki düğümünü kestiremedik.
gül gözlü yavrucak;
yaş dolu gözlerin yüreğimdeki yaralarıma eş..

____________________


Bir buluttan bir damla yağmur düştü.Bu damla denizin genişliğini görünce utandı:

” Şu deniz denilen yerde ben kim oluyorum? Eğer deniz buysa gerçekten ben hiçim ” dedi.

Damla,kendisini hor görünce sedefin biri onu koynuna alıp seve seve besledi.
Felek de onun işini öyle düzgün yürüttü ki, nihayet padişahlara yaraşan namlı bir inci oldu.

Hasılı bu yüceliği kurumsuz olmakla buldu; Yokluk kapısını çaldığı için var oldu.


(Şeyh Sadi-i Şirazi’nin Gülistan’ından)


Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer;
kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.

( Mektubat)

_______________________




Gönül ''Sır'' Zindanıdır..

Ama bir kere söyledinmi,

''sır''

Artık zincire girmez...



Sa'di Şiraz ..

_______________________


Duyguların dili;

Bazen yürekten dökülen kelimelerle

Bazen bir itirafla,

Bazen bir şiir,

Bazen bir anı,

Bazen sevgiliye bir mektup,

Bazen hüzünlendiren bir fotoğraf,

Bazen de yalnızca hepsine Mim koymakla olur

م

_____________________


Bu Bayramda Bayram Edemem...Sensiz...Sahurlar Bitti Belki, Lakin Bitmez Sahurlar Da Ki Bu Sebepsiz "Titremeler"...

____________________

http://img159.imageshack.us/img159/8...1cce99fpt3.jpg


Bir baktım ki aynaya;

..yarım yok!..

Anladım; yâr’ım yok.




*****


http://img167.imageshack.us/img167/6...125a6fcjj4.jpg


Avucum öylesine... Sessizce... Ve açık durur yanımdaki koltuğun üstünde. Karanlığın ortasında, ben filme dalmaya çalışır; ama sensizliğe batarım!..

_________________________





Sevgili' den gelen küçük bir söz incitirse seni, incindiğinle kal...kal ki bilipte "ağlamasın Sevgili" ...



Hcn





*****




" Halim açık denizde düdük çalan bir gemi
Kim duyar ötelerden haber veren bestemi "

N-F-K

_________________________






Bir mumla olmaz deyip sakın kendini salma, Bir mumdu ilk mebdei o ışıktan zamanın; Zinhar, ye'se kapılıp da karanlıkta kalma, Mum yakıver nurlansın gelip geçen her anın...



__________________





Biliyor musun sonbahar gelince İstanbul susuyor bazen.


Bu şehir sustuğunda en çok martılar hüzünlenir.



Ben bir şarkıyı arıyorum.


Ben bir şarkıyı arıyorum.


Ben bir şarkıyı arıyorum.



Ben seni arıyorum..





Tarık Tufan

___________________________

http://www.resimmax.com/data/media/3..._resimleri.jpg
Bir uzak ağaç arıyorum...
Altında oturup sırtımı yaslamak, hayattan kopup hayatı düşünmek istiyorum.
Uzak ki, her tesirden azade ve fakat gönlümün sahrası kadar yakın...
Ve miskince uyuklamak belki...
***
Ramazan yine şükür...
Ve fakat ne kadar çok eksik var.
Olanla mutlu olmak, olanda hikmeti görmek, yetinmek ve huzur bulmak...
Yola çıkarken bağlanılan niyet, yolun sonunda aynı saadeti getirmiyor herkese...
Aynı yerden başlamıştık, aynı heyecan içreydik, aynı vs...
Aynı değil.
Ben bir uzak ağaç arıyorsam kaybolmak için yokluğa razı...
Sen türkü söylüyorsan yola çıktığın günkü gibi...
Eksik var manzaramda.
İçimi burkan.
Belki senin umursamadığın...
Belki sende eksik saymadığın...
Belki eksik olmayan...
***
Bir uzak ağaç arıyorum...
Altında oturup sırtımı yaslamak, hayattan kopup, hayatı düşünmek istiyorum.
O tarhana çorbası, yanında zeytin Besmeleyle konmuş ortaya... Var yine... Bilmem kaç sene önceki gibi. Ezan birazdan okunacak.
Ve fakat sofra yapayalnız...
***
Bilsem ki ben varım diye bu yalnızlık...
Bilsem ki, hâlâ bodrum katlarında padişah sofraları kuruluyor ve padişahlar hiçlikleriyle hazır...
Bilsem ki tarhananın üstünde bir muhabbet buğusu...
Vay bendendir bu yoksulluk deyip, mendil açardım çoktan...
***
Şimdi ne dinlesem olmuyor. Ne düşünsem yaralıyor...
Yavuzselim’in şadırvanında iftar vakti...
Ahirete niyetliydik o zaman.
***
Bir uzak ağaç arıyorum...
Altında oturup sırtımı yaslamak, hayattan kopup hayatı düşünmek istiyorum.


Murat Başaran


Yar'e 01-18-2010 11:26 AM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 

Cenab-ı Hak Hz.Yakub'a sual eyledi...

-Sana Yusuf'u niçin geri verdiğimi biliyor musun?

-''Bilmiyorum Ya Rabbi'' dedi Hz.Yakub

Ve Allah (cc) buyurdu...

ÇÜNKÜ SEN BÜTÜN ÜMİDİNİ BANA BAĞLADIN!

_________________________________________________


Sonbahar sarısı bir hüzün...
http://elmass.net/wp-content/yaprak.jpg

Yağmurlar vardı, hepsini yağdım

Ne beklenen gelendi, ne gelen beklenendi...


_________________________________________________


...aşk-ı bekâ'dan


Vakit darsa,
Daldaki tek yeşil yapraksan,
Tüm yapraklar düşüyorsa tek tek,
Her gidişin adı sonbahar oluyorsa,
Ve sen ilkbaharı temsil ediyorsan,
Sımsıkı tutun, tutunduğun dala..
İlkbaharı son kez görmek istiyen gözler için
Yemyeşil bir tebessüm yolla..
Vakit darsa;
Daldaki tek çarpan yürek seninse,
Yürekler sararmış solmuşsa başka dallarda..
Tutunmak zorsa da,
Tutun sımsıkı, sımsıkı tutun tutunduğun dala..
Vakit dar;
Zaman hızla sarartıyor yaprakları
Hızla soluyor yürekler, hızla düşüyor bir bir
Bu dar vakitte, geniş duruşlara ihtiyacı var dünyanın..
Bu dar vakitte, daralmasın ruhun, sıkılmasın
Sen sımsıkı tutun da,
Kadir olan Rabbim geniş mi geniş eylesin yüreğini..
O tutsun seni,
Hiç bırakmasın...

_____________________



Hüzünle titreyen kalbe ince bir ah dokunur...

Kalbi kırık olanın, kalbine ALLAH dokunur...

*****




“Hürriyet sükûtta gizlidir sükût yalnızlıkta! Özgür olmayı seçenler kelimelerin yükünden vazgeçenlerdir. Her türlü ses bağdır. Ve her bağ kelimelerden bir ağ kurar insanın dört bir yanına. Bütün bağlardan kurtulacak kadar özgürlüğe meftun olanlar susmalı mıdır? Evet. Onun içindir tasavvuf ehlinin halvete çekilmesi ve onun içindir sükûtu sözden yüce tutması. Kelimeler yüktür ve önce kelimelerin yükünden kurtulunmalıdır..." O hiç bir şeyi anlatmaya gücü yetmeyen kelimelerin sükûta adandığı bir zamanda;
Yazılmamış Cümle Kâinat Kalemimden Damladı Varlığa...

*****



Yüzümde geçmişten kalma anıların yorgunluğu..
Ve vakitler dolmuş benden habersiz..
Gitmek gerektiğini bilen bir zihniyeti kabullen(e)miyor yüreğim...

________________________


Şairler güllere, lâlelere şiirler yazadursun

papatyanın kaderi bir nazlı yârin

başına tac edilmek olsun...


Şafak...
__________________________________________________


Ne denlü cehd ederse bir murâde

Nasîb olmaz mukadderden ziyâde.

Lâ Edrî

/İnsan bir murâdına kavuşmak için kendi irâdesiyle çalıştıktan sonra eğer hakkında hayırlı olmadığından dolayı o şeyi Allah takdîr etmediyse o şey nasîb olmaz./

________________________


Döndü halka
döndü olanca hızıyla
toprak ki siyah bir halka idi
ve geceye saklanırdı bazen
tuttu su ile karıştı
su ki sarı bir halka idi
rengiyle dalaşırdı bazen
tuttu toprağı kucakladı
eğildim suya baktım
suda kendimi gördüm
kendimi sen sandım
sarılmak için atıldım
köprüye hıncım yalan imiş
onu yıkarken suya karışan
ben oldum
Bir de baktım ki
ben ben değilim artık
sûretim başka bir sûret
ismim bir başkasının ismi
gönlüm ne yöne akar
ben ne yöne
verdiğin emaneti yitirdim yollarda
hata ettim
kusur ettim
affola...

*****


Taş köprünün tam orta yerinde durdu.
Dağ, taş, dere, tepe, börtü böcek onunla beraber durup, soluğunu tuttu.
Onlara dönüp yola devam etmelerini, arkalarından yetişeceğini söylemek istedi;
ama yapamadı. Aniden bir ürperti yaladı tenini; hazan yaprağı gibi tir tir titredi.
Hava bu kadar rakit, sema böylesine bulutsuz iken,
yağmur muştulayan bu arsız rüzgârın nereden çıktığını kestiremedi.
Ne öne ne arkaya, tek bir adım dahi atamıyordu.
Soğuk terler boşaldı sırtından.
Nicedir meftun olduğu şehir nihayet görünmüştü uzaktan.
Ağyar ile karşılaşmadan evvel tanıdık bir simayı kucaklayabilmek umuduyla eğildiğinde,
köprünün altında cuş eden suyla gözgöze geldi.
"Bugün sana nazım geçmedi. De bana, vuslatımıza çok var mı?" diye sual etti...

*****


Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin.
Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez.
Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan,
kelebeği bulursun karşında.
Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar.
Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın.

Elif Şafak

_________________________________

Her görenin âşık olduğu, uğrunda aklını kaybettiği bir kız vardı..Yanağı kafur gibi bembeyaz, saçları misk gibi simsiyah..Şeker,onun duağının lezzetini bilseydi, erir yok olurdu..Bu dilber bahçelerde gezinirken oralardan bir derviş geçti..Bir ekmekçinin acıyıp verdiği yarım somunu taşıyordu elinde..O ay yüzlüyü görünce ekmeği elinden düşürüverdi..Kız bu hale gülüp geçmişti ama o gülüş, dervişin bedenindeki yarım canı da yere çaldı..O andan itibaren ne gecesi, ne gündüzü kaldı dervişin..Tam yedi yıl yanıp yıkıldı, ağlayıp inledi..Kızın mahallesinden hiç ayrılamadı..Evinin çevresinde dönüp durdu..Yoksulun bu hali kızın akrabalarını rahatsız etti ve bir gece sessizce ortadan kaldırmayı düşündüler..O dilber biraz insaflıydı..Sessizce dervişi çağırıp "git buralardan" dedi.."Elde edemeyeceğin bir şey için kapımda bekleme..Canına kast edecekler..Durma kaç!"

" Bencileyin âşıkın canı senin cemaline feda olsun..Ben canımı seni ilk gördüğüm gün kaybetmiştim, şimdi bir can için seni terk eder miyim sanıyorsun?Yalnız meraktayım, madem bana hiç acımayacaktın, neden o zaman gülmüştün?"

"A ahmak derviş" dedi kız.."A hünersiz zavallı, sen hiç kendine bakıyor musun?Gülünecek bir suratın var..İnsan sana bakınca elbette gülesi geliyor.."
"Aşk" diye karşılık verdi derviş.."Aşk sevilen için bir hiç ise de, seven için heptir..Eğer, ey güzel, sana gücenme gücüm olsaydı, bu duyduklarım için gücenirdim..Amma bunun için aşkımdan geçecek değilim!"
Derviş yedi gece daha oralarda dolandı..Sonra onu hiç kimsecikler bir daha görmedi..


_______________________


Karşımızdakini hiç dinlemeden
sürekli konuşmanın adı "sevmek" olmuş...
Ne saçmalık!
Oysa konuşmak,
çoğu zaman
karşındakine boyun eğdirmek,
cesaretini kırmak içindir.
Ya da daha baştan
yenildiğini kendine bile çaktırmamak için çırpınıp durmaktır konuşmak!..
Gerçekten sevmek, dinlemekle başlar.
...

Haşmet Babaoğlu


*****




Desem ki
hep eylüldür içimde zaman..
Döner mi ki mevsimler tekrar
bahara..?

_____________________


Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür.
Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür...
Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır.
Uzağın payına karanlık düşer, zaten karanlığı kimse yakında görmek istemez.

Âşık olunca da büyür göz bebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır.
Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için mâşuka gözbebeğim diye hitap edilir.



Elif Şafak


*****





Süleymaniye’nin karşısında,
tarihin üstünde bağdaş kurup oturdum tespih çekiyorum:


seni seviyorum,


seni seviyorum,

seni seviyorum..



İbrahim Paşalı


*****


'' elin elimde olsun

kapı kapı dilenek..''

(Ö.F.Y)

_____________________

'Umutlarına tutun.'





Gözlerin, Yakup sabrıyla seyreylediği bir direnişle karşılasın sıkıntılarını.
Kalbin, kuyularda ümidini diri tutan Yusuf’un çaresizliğiyle beklesin kurtuluşunu.
Düşüncelerin, iffetine suskunluk yeminleri etmiş Meryem kadar sessiz anlatsın masumluğunu.Özlemlerin,Medine’de Muhammed(sav)'in gelişini bekleyen insanların coşkusuyla karşılasın vuslatını.
~
'Düşüncelerine tutun.'

Kendi vicdanının yargıcı,kendi günahının tövbekarı ol.
Kendi acısının sabredeni,kendi sıkıntısının ilacı,kendi dertlerinin dermanı ol.
Kendi yalnızlığının dostu, kendi cümlelerinin anlamı,kendi sessizliğinin sesi ol.
~
'Kalbine tutun.'

Hayatın sana bırakılan sokaklarına, karmaşık duygularını kapıların arkasına kilitleyerek çık.
Bütün yürüyüşlerin, bütün yolların sonu kendinde bitsin.
En çok da kendine özlem duy. Aynada gördüğün yüzün, kalbindeki senden başkası olmaması için özlemlerine tutun. Yol uzun, vakit kısa.
Zamanın hayat törpüleyen basamaklarından, ömrünün son durağına esenlikle gitmek istiyorsan, en çok kendini özle. En çok kalbine, kendine tutun.
~
Çünkü;
Hayat bilmeli ki aslolan, Muhammed’in (s.a.s) Hira’dan hayatın merkezine indirdiği cümlelerin oluşturduğu yankıdır.

Hayat bilmeli ki aslolan, ölümün gözlerine yaşarken bakabilmektir.
Hayat bilmeli ki aslolan, kalbinin gerçek sahibine sımsıkı tutunmaktır.



Nurdal Durmuş

__________________________



"Serseri yürüyüşlere bırakırsınız bazen kendinizi...
Ahenkli adımlarla başlar kaçışlarınız. Hangi sokağa girseniz bitti dediğiniz eski bir sayfanın satırlarında bulursunuz kendinizi. Dünde kaldı dediğiniz ne varsa, döndüğünüz her köşe başında karşınıza çıkar. Şehri küçültür serseri yürüyüşler. Unuttuğum dediğiniz ne kadar yüz varsa kalabalığın içinde size bakar..."

- - - - -

_______________________

İki kalp arasında bile O var...


"İki kalp arasındaki

en gizli konuşmanın bile

paralelinde Allah vardır.

O aşka o kadar çok değer verir ki

iki karıncanın aşk fısıltılarını bile dinler.."


İsmail Acarkan ~
Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz


*****




Belâ;

aşktan büyüktür. . .

Allah;

hepsinden..

N a z a n B e k i r o ğ l u


Yar'e 01-18-2010 11:30 AM

Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
 
http://img72.imageshack.us/img72/4104/olrczz4.jpg

- Yağmur yağıyor olric.. ıslanıyor etraf.. ağlasak kimse anlamaz değil mi?
- Anlamaz efendimiz..
- Tut ki güneş açtı.. papatyalardan taç yapar mı saçlarımıza?
- Bilinmez efendimiz...
- Yıldız kaydığında diler mi bizimle olmayı?
- Sanmam efendimiz...
- Ben de sanmam... gidelim olric...
- Gidelim efendimiz....
.....




http://img530.imageshack.us/img530/9981/olrc2hs6.jpg

...

ve ben olric
düşmeseydim düşlerimin sırtından
zaten inecektim...

...



http://img99.imageshack.us/img99/1066/olrc3fc3.jpg

-Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı olric?
-Oklarımız bitene kadar efendimiz.





http://img99.imageshack.us/img99/4749/olrc5dt3.gif

- bu yol nereye çıkar olric?...
- hiçbir yere efendimiz...
- hiçbir yer neresidir olric?...
- doğru yerdir efendimiz...
- gidelim mi?...
- vardık efendimiz...

...




http://img291.imageshack.us/img291/9199/olrc7xn5.jpg

- sustu mu olric?

- sustu efendimiz...

- biz de susalım mı olric?

- siz bilirsiniz efendimiz...

- bizi susmasına kabul eder mi olric?

- eder efendimiz...



http://img105.imageshack.us/img105/4643/olrc8tq3.jpg

- sevelim mi olric?...

- sevmek nedir efendimiz?

- sevmek vazgeçmektir olric..

- vazgeçtiyseniz sevelim efendimiz...





http://img186.imageshack.us/img186/9946/olrc9hs8.jpg

- Gidelim mi olric?

- Gidelim efedimiz ....

- Nereye olric?

- O'na efendimiz...

- O nerde olric?

- Kalpte efendimiz..

- Gidelim olric...


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.