evlilik
>>
>> >>Evlilik, inanmadigim halde içerisinde 17 seneyi >>bitirdigim bir kurum benim için.. >>17 senede (abartmiyorum) 40 çift arkadasimin son >>verdigi kurum ayni zamanda da... >>Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide >>kuruma inanmamaktan geçiyor. >>Evliligi toplumun dayattigi sekilde >>yasamamaktan... >>Nedir bu dayatmalar? >>Erkegin muhakkak kadindan yasça büyük olmasi, egitim seviyesinin >>erkegin lehine yada en azindan esit olmasi >> >>bunlarin sadece ikisi... >>Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük >>olmali ki, kadina "hot" dediginde oturmali kadin... >> >>Yada yumusatiyorlar; efendim kadin erkekten önce >>çöktügü için (hani dogum felan) küçük olmaliymis >>yasi... >>Egitimde de böyle.. Kadinin çok okumusu bilmis >>olurmus, evde kalmakmis layiki.... >>ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "hot" dememe gerek kaldi >>17 senede, ne de benden önce çöktü... >> >>Yillar içinde ben yaslandikça o gençlesti, "oo >>Can bey kapmisiniz çitiri" esprilerine muhattap >>dahi oldum. >>ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede >>bitirdim.. >> >>Ne o bana bilmislik tasladi, ne ben ona ezik >>baktim... >>Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar >>farklidir der Halil Cibran... >>Bunu unutmadik biz. Ben konusurken o dinledi, >>Ben dinlerken o konustu 17 sene. >> >>O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin >>bitanem..." dedik, >> >>öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle >>düsün" de dedik fikrimizi savunurken. >> >>Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi, >>ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta... >>Asla bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak >>cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik.. >> >>Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon, >>kim bu saatte arayan karsi cins diye sorgulamadik da >>ama... >>Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve >>güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima... >>Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede... >> >>Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi >>sütliman yasayacaktik... >> >>Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez >>odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda... >>Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?" >>diye sordu kapinin esiginden, >>"uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle... >>Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde >>yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta. >>"ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin, >>sen gelmezsen ben gelirim" dedi... >>Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine >>kadar sürecek... >>Ve bence dogrusu da bu... >>Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde >>kavga ettik, yatak odamiz haric.. >> >>Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin >>tutmadik birbirimize... >>Toplum kurallariyla oynasaydik bu oyunu belki de 41 >>inci çift olacaktik o listede... >> >>Ama oyunun kurallarini biz koyduk... Nede olsa >>bizim oyunumuzdu, oynanan... >>Evlilik; hesapsiz içine dalinmasi gereken bir oyun >>bence... >>Topluma kulaklarini tikayarak hemde... Ne benim, ne >>de bizim sözlerimizle... >>Sadece gönlünüzden geçtigince... >>Dedigi gibi Ataol Behramoglu' nun; >>"...Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var: Yasadin >>mi büyük yasayacaksin, irmaklara, göge, bütün evrene >>karisircasina. Çünkü ömür dedigimiz sey, hayata sunulmus bir >>armagandir. Ve hayat, sunulmus bir armagandir insana..." >> >> >> >> >> >> >> >>Hayat kisa gelen bir battaniye gibidir. >>Yukari cekersin ayak parmaklarin isyan eder. >>Asagi cekersin omuzlarin titrer. >>Ama yine de, neseli insanlar dizlerini >>karinlarina ceker, rahat bir uyku uyumayi basarir. not: arkadaşlar bu yazının can dürdara ait olduğu söleniyo ama aslında onun değilmiş kendi sitesinde yazmış benim değil diye yinede kim yazmışsa eline sağlık güzel olmuş bence:))) |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.