ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Köşe Yazıları (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=494)
-   -   Eski Bayram Kokuları... (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=28614)

[KAPLAN] 10-07-2007 01:47 AM

Eski Bayram Kokuları...
 
Ah nerde o eski bayramlar diye başlayan bir yazı yazabilecek yaşa gelmeyi epey bekledim.
Sanıyorum artık vaktidir. Yaşım müsait. Dedemlerden "rahmetli" diye söz ediyorum nicedir, anneannem "Allahım elden ayaktan düşürmeden al yanına" duasında...
Her bayramı bir arada "bayram gibi" kutlayan o koca aile, telefonda bayramlaşıyor kaç zamandır...
"Modernleştikçe" uzaklaştık çokları gibi biz de... Tek sobanın etrafına kümelenip sohbet etmeler bitti. Kaloriferle ısı odalara yayılınca, sohbetlerin keyfi de dağılıp gitti. Yer sofrasından masaya terfi edilince tadı kaçtı yemeklerin... Telefonda "görüş"ür olduk, "görüş" mesafesinin dışından...
Eski bayramlar, "tatil" oldu.

* * *

Herkesin bayram imgeleri vardır.
Benimki taş zeminde sabun kokusudur uyanınca burnuma çalan... Bir de coşkulu fasıl sesi, kallavi ahşap radyodan yayılan...
Sabah namazıdır, babamın dizi dibinde, dizimde ağrılarla "kılar gibi yaptığım..."
Bayram harçlığıdır, annemin elinden kaptığım...
Kapıda ramazan davulcusudur; bakkalda Arap kızı sakızı, sokakta lak*lak ve çatapat... Bilyede "müselles", "lik"te tumba... Tozlu tarlada tek kale maçtır, "Oğlum daha yeni almadık mı papuçlarını!" nakaratı eşliğinde oynanan...
Badem şekeridir bayram; kolalı beyaz mendil ve yandan ayrılmış saçta bir avuç kolonya kokusu...
Büyük Sinema'da "Taşa Saplanan Kılıç "tır, bir türlü çıkarılamayan... ya da televizyonda
"Bizim Sokak"ın siyah-beyaz dedesi, oyuncak yapan...
Kevser anneannemin bahçesinde silkelenen duttur, Ülkü'yle büyüğünü kapmak için didiştiğim... Abduş dayımla uçurtma uçurmaktır, Mustafa dayımdan para aşırmak... Gülsüm teyzemle eğlenip, Perihan teyzemle dertleşmektir.
Öğleyin önce un serpilip yoğrulan, sonra oklavayla açılan hamurun, tencere kapağı marifetiyle yarım aydan çiğ böreklere dönüşmesini merakla izlemek ve içine gizlice konan bakır 5 kuruşa ulaşma umuduyla özenle çiğnemektir.
Rahmetli Nuri dedemin kucağında "Mebus olursun inşallah" duasıdır, mebusun ne olduğunu bilmeden dinlediğim...
Taşlık sofada yer minderidir, ipten salıncakla inatçı bir sinek vızıltısı eşliğinde deliksiz öğle uykusu...
Sonra baba tarafında, Adil Bey'le Saniye Hanım'ın evinde, "ikinci devre..."
Bu kez halaların, amcaların kucağında bayram keyfi... Handan haladan şiirler, Sevim haladan ninniler, Fethiye haladan türküler... Kamil amcadan, Aydın amcadan hediyeler... Melih' le, Ateş' le, Atilla'yla, Necati Cumalı’nın
deyişiyle "pembe yüzlü çocuklar"dık bayramlarda, "öyle pembe ki burun delikleri yavru tavşanlar gibi..."

* * *

Bu sabah, o eski bayramların kokusu geliyor burnuma, tütüyor burnumda...
Yaşlanıyorum galiba...
O bakırdan 5 kuruşun, peşinde değilim...
Mendiller kolalanmasa da olur, saçlar kolonyalanmasa da...
Lakin sevgiler ertelenirse olmaz... Sevmenin değer vermek, kıymet bilmek, hatır sormak, yardıma koşmak, kapı çalmak, dua almak olduğunu anladım. En çok ondan özlüyorum geniş aile sofralarını...
Ölen eski bayramlar değil aslında; eski duyarlılıklar...
Onları yaşatabilsek, bayramlar da yaşar.
Bu sabah, elinden tutup oğlumu, yukarıdaki listedeki herkesi gezdirmek istiyorum.
Bir kısım için çok geç kaldım.
Geç kalmadıklarımla bari doyasıya bayramlaşayım.
Siz de öyle yapın: sevdayı, vefayı başka bayrama ertelemeyin.
Tarihte Atatürk nişanlandı Atatürk'ün nişanlanmasına dair bir şey biliyor muydunuz?
Ben nikahın ayrıntılarına ilişkin epey hatıra okuduğum halde, nişandan söz
edildiğini hiç duymamıştım.
13 Ocak 1923 günü nişanlanmış.
Yani annesinin ölümünden bir gün önce... Buna ilişkin bir belgeyi Atatürk
araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk, geçenlerde
Cumhurbaşkanlığı arşivinde buldu.
Bu belge, ismet Paşa imzalı bir telgraf... Üç cümlelik bu telgraftaki üsluba, "siz", "sen" ve "bizlerin kullanımına dikkatinizi çekmek isterim: Lozan'dan gönderilen 13.1.1923 tarihli telgraf aynen şöyle:
"Nişanlanmak müjdeniz beni mesut etti. Allah'ın izniyle mesut olacaksın. Hem seni, hem bizi tebrik ederim."


Can Dündar

mate 10-07-2007 01:55 AM

Çok güzel ama gerçekten çok güzel biz bile genç yaşımıa rağmen yozlaşmanın farkına varabiliyoruz... Eskiyi özleyebiliyoruz değil mi?

Yine Can dündar Yine mükemmel bir yazı

Teşekkürler kaplan...

RaHaTSiZ 10-08-2007 05:44 PM

~~ Yazı gerçekten mükemmel, Can Dündar'ı her ne kadar sevmesemde yazılarını büyük bir keyifle okurum. Mate'nin dediği gibi genç yaşımıza rağmen bişeylerin farkına varabiliyoruz. Artık hiçbirşeyin bizim çocukluğumuzda olduğu gibi yaşanmadığını görebiliyoruz. Her hafta " Süper Baba" yı izleyen , Hafta sonları " Evet / Hayır" ı kaçırmayan , bütün gün sokakta misket oynayan, sobanın üstünde kestane pişiren, meyveleri ağacından koparıp yiyebilenlerdik. Ben bayramda para toplamak için sabahın köründe kalkardım :) Sanırım bizim neslimiz bunları son kez yaşadı ve tadına vardı... ~~

m_r_b 10-08-2007 06:00 PM

gerçekten insan okuyunca duygulanıo:icon_sorry: teşekkürler paylaşım için kaplan


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.