ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Müzik Tutkunları (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=548)
-   -   Muse (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=18750)

virüs 06-18-2007 07:31 PM

Muse
 

Muse Grup Biyografisi:
10 yil önce , Matthew Bellamy, Chris Wolstenholme ve Dominic Howard ‘ in aileleri İngiltere'nin güneyinde bulunan Devon ‘ da Teignmouth kasabasına yerleşmişlerdi. Burası eğer 13 ve 18 yaşında iseniz size cehennem gibi gelecek sıkıcı bir yaşamın sürdüğü tipik bir sahil kasabasıydı.

Vokalist / şarki sözü yazarı / gitarist / keyboardist Bellamy: "Devon bize hiçbirsey vermeyen sıkıcı bir kasabaydı. Kasaba sadece yazları Londralılar için ucuz tatil olanağı haline geldiği zamanlar yaşıyordu. Ama her yazın bitiminde turistler gider ve bütün canlılığı beraberlerinde götürürlerdi. Orada tamamen kapana kısılmış hissederdik kendimizi. Bütün arkadaşlarımız uyuşturucu ve müziğe sarıldılar , biz ikincisine yoğunlaştık , kendimize müziği kaçıp kurtulmuş gibi hissedecek biçimde yapmayı öğrettik. “ diyor. 13 yaşlarında üçlü ilk gruplarını, Gothic Plague ‘i kurdu .

90’ basları çıkmış olan indie klasiklerini cover yapıyorlardı. Gothic Plague daha sonra Fixed Penalty ve Rocket Baby Dolls adini aldı. İlgi azlığı onları engellemiyordu , aksine onları kamçılıyordu. “Acikcasi bizi hayal kırıklığına uğratmıyordu.” diyor bascı Wolsentholme. “Kendi parçalarımızı yazarak ve çalarak daha tanınır hale gelecektik. Basta birçok boş barda çaldık ama cover yapmamaya söz vermiştik ve bir daha cover yapmadık .“ İsimlerinin Muse olarak değişmesi ile birlikte olaylar çok daha ciddileşmeye başladı. “Müzik kaçmak için kullandığımız bir yol olmaktan çıktı” diyor davulcu Howard. “ Bizim için bir tutku , kendimizi anlatım yolumuz haline geldi.”

Çalışmaları çok sıklıkla olmaya başladı ve bulabildikleri her fırsatta sahneye çıkmaya başladılar. Eğer Londra ‘dan 400 kmuzaklıkta oturuyorsanız bu hiç de kolay değildir. Coşkulu soundlarını , heyecanla harmanlanan görkemli vokalle, bastan çıkarıcı atmosferle, yayılmak için bekleyen sözlerle birleştirmeyi başardılar ve artık kalabalığı toplanmaya başlaması doğaldı. İnsanlar duydukları Şeyi sevdiler – Muse’un Dangerous Records‘tan çıkan iki single’i 1997 Muse ve 1998 Muscle Museum – canlı performanslarında satılmaya başlandı ve çabucak tükendi .

1998 de Muse kendini İngiltere‘nin büyük yetenek avcılarının ve birkaç amerika şirketinin odaklandığı bir grup olarak buldu. Kasımda Muse CMJ ‘de çalmak üzere New York’ a uçtu. Göz kamaştırıcı şovlarından sonra Amerikanın ilgisi çok hızlı bir şekilde büyüdü. İki hafta sonra bu sefer Los Angeles’da Santa Monica rıhtımında kendilerini göstermek için çaldılar ve diğerleri düşünürken Madonna ‘nin şirketi Maverick Recording zaman kaybetmeyip oldukça cömert bir teklifle- yaklaşık 1 milyon pound - grubu kendilerine baglamis oldu. Anlasma 1998 de noel arifesinde imzalandı. Yukarıda Muse ‘un kuruluş öyküsünü anlattım artık buradan sonra olanları sanırım herkes biliyor. O kasabalı çocuklar 1999 da ilk albümleri Showbiz ‘i piyasaya çıkardılar. Milyonlarca kopya satan bu albümle beraber Muse kazandığı ödüller ile de basarisini kanıtladı.

Bunlardan bazilari : NME Carling Premier ödülleri “Brand New Band 2000”, Q ödülleri en iyi grup ve en iyi albüm adaylıkları , Kerrang ödülleri en iyi grup ve en iyi canlı performans ödülleri.

Daha sonra Muse ’un tarzında değişikler olduğu gün gibi ortadaydı bunu belkide en iyi NME ‘nin yeni albümlerini tanıtan yazısının büyük puntalarla yazılmış baslığından anlayabiliriz “Revelation of the 2000”

Başka Bir Açıdan MUSE SERÜVENİ
Yaşları 25 civarında olan İngiliz üçlü grup Muse, punk ve progressive rock'ı birleştiriyor. Birçok progressive rocker gibi çalışmaları operaya benziyor; sağlam bir altyapı üstüne Matt Bellamy'nin soprano aryalarını dinliyoruz. İlk albümlerinin yapımcılığını Radiohead'in The Bends albümünün de yapımcısı olan John Leckie üstlenmiş fakat Nirvana ve Tom Waits'ten olduğu kadar Jeff Buckley ve Deftones'tan da esinlenen Muse'u Radiohead taklidi olarak nitelendirmek çok acımasız olur...

Güney İngiltere'de küçük bir şehirde Muse grubunu kuran üç delikanlının, bulundukları can sıkıcı, tekdüze ortamdan müzik yaparak uzaklaşmaktan başka amaçları yoktu başlangıçta... Matthew Bellamy (gitar, vocal), Chris Wolstenholme (bass) and Dominic Howard (drums) çok erken yaşlarda bir araya geldiler ve birlikte müzik yapmaya başladılar...

13 yaşında Gothic Plague adında ilk kayıtlarını yaptılar. Basta Chris, davulda Dominic ve Matthew gitarist ve solist olarak yer aldı; 90'ların hit şarkılarının kendi soundlarıyla coverlarını yaptılar; bu onlara önemli bir başarı getirmedi; Gothic Plague'dan sonra Fixed Penalty, ve ardından Rocket Baby Dolls...

Grup üylerinin söylediklerine göre, bu başarısızlık onları yıldırmadı tam aksine daha da hırslandırdı. Daha seçici davranarak ve daha özenli çalışarak kendi şarkı sözlerini yazmaya, bestelerini yapmaya başladılar ve bir daha asla cover yapmayacaklarına yemin ettiler. Kendi şarkılarını seslendirmeye başladıklarında da her şey bir anda değişmedi, izleyicisiz konserler veriyorlardı...
Müzikte kendi kimliklerini ve tarzlarını arayışları devam etti. Britpop onlara klişe ve tutkusuz geliyordu, (Britpop, 90'ların başından günümüze dek, İngiltere'nin popüler grupları -özellkle alternatif rock grupları- için kullanılan genel bir tanımlama) kendi müziklerinin bu kategoride olmasını istemiyorlardı. Bütün ülke Blur ve Oasis'e kilitlenmişken onlar ilgilerini Atlantik'in öteki yakasına çevirdiler. Günler ve geceler boyu Amerikan alternatif rock gruplarını dinleyip incelerken, dinlemekten asla vazgeçemedikleri iki albüm vardı: Nirvana- Nevermind ve Radiohead- The Bends; bu iki albüm onlara müziğin anlamıyla ilgili net bir fikir veriyordu...

Bu ciddi arayış sonrasında ne yapacaklarına karar verdiklerinde "Muse" adını aldılar ve her şey esas bu noktada başlamış oldu. Müzik artık bi kaçış olmanın ötesinde bir tutku haline gelmişti onlar için... Provalar daha da sıklaştı, özellikle canlı performans fırsatlarını kaçırmamaya çalışıyorlardı, küçük büyük bir çok salonda sahne alıyorlardı. Daha hırçın bir müzik, atom-smashing gitar ve görkemli bir vokal, derin ve bol kelime oyunlu şarkı sözleri... Bütün bunlar Muse'u kendi tarzına ulaştırmıştı. İlk iki single Muse (1997) ve Muscle Museum(1998) ilk önemli başarıları oldu. insanlar bu dinledikleri şey her neyse, gerçekten hoşlanıyorlardı... Bu iki single'ın yanına canlı performaslarını da ekleyerek "Dangerous Records" adında bir bantta birleştirdiler. Giderek merak uyandırıyorlardı ve basınının kendilerine olan ilgisi artmıştı; New York'taki CMJ festivaline davet edildiler, Mercury Lounge'daki olağanüstü şovlarından sonra Amerika'da da ilgi uyandıran bir grup haline geldiler... Bundan bir yıl sonra Maverick Records'la antlaştılar ve ilk albümleri Showbiz'i Eylül 1999'da çıkardılar.

Showbiz New Musical Express dergisinde haftanın albümü seçildiğinde şöyle bir başlık atılmıştı : "Muse'a bakın, bu kadar genç insanların nasıl olup da böyle iç acıtan şarkılar yapabildiklerini merak edeceksiniz..." ve başlık şu ifadeyle devam ediyordu: "Muse öyle bir müzik yapıyor ki hem rock müzik tutkunlarına hem de duygusal romantiklere hitap ediyor... balo saonunda dans ettiren punk şiirler... gözlerindeki ateşle ve damarlarındaki cesaretle... Bu grup çok büyük olacak..."

Muse'un şarkı sözleri gerçekten, kelimenin tam anlamıyla iç acıtıyordu. "Size tuhaf gelebilir ama bu şarkıların nereden geldiğiyle ilgili olarak hiçbir fikrim yok" diyor Bellamy ve ekliyor, " açıkçası bunların içimden, derinlerde bir yerden çıkığını düşünüyorum ama nasıl olduğunu anlamıyorum, dürüst olmak gerekirse anlamak da istemiyorum; bir gün bunun yanıtını bulursam kaybedeceğimden korkuyorum..."

http://www.musetr.com/images/matt.jpg

Adı : Matthew James Bellamy
Lakap :Bells
Doğum : 9 Haziran 1978 Cambridge
Gruptaki Görevi : Gitar, Vokal, Klavye, Söz Yazarlığı , Bestede Yapar

Matthew James Bellamy, 9 Haziran 1978’de İngiltere’nin Cambridge kentinde dünyaya geldi. Babası George Bellamy, 1960’lı yıllarda, Telstar adlı şarkılarıyla Amerika’da liste başı olmuş ilk İngiliz grubu olan The Tornados’ta ritim gitar çalmış bir müzisyendi. Annesi Marilyn ise Belfast doğumluydu ve 1970’lerde İngiltere’ye göç etmişti. Annesi Londra’ya gelirken bindiği vapurdan iner inmez, o sıralar taksi şoförlüğü yapan babası George’la tanıştı. Daha sonra evlenen çift, Matthew’nun ağabeyi Paul’ün de doğum yeri olan Cambridge’e yerleştiler. Matthew 8 yaşındayken Devon’a yerleşmeye karar veren anne ve babası,o 13 yaşındayken boşandılar ve babası evi terk etti. Matthew Bellamy büyüdüğü yer olan Devon için şunları söylemişti:
“Devon bize hiçbir şey vermeyen sıkıcı bir kasabaydı... Orada tamamıyla kapana kısılmış hissederdik kendimizi. Bütün arkadaşlarımız uyuşturucu ve müziğe sarıldılar , biz ikincisine yoğunlaştık ve kendimize, müziği kaçıp kurtulmuş gibi hissedecek biçimde yapmayı öğrettik.”

Exeter College’da öğrenim gören ve 10 yaşında piyano çalmaya başlayan Matthew Bellamy’nin müziği dinleyerek kendi başına çıkardığı ilk şarkılar Ray Charles’ındı. Yazdığı şarkılara hakim olan karanlık atmosferin ve şarkılarda bahsi geçen doğaüstü mevzuların çıkış noktası sadece ailesinin boşanması değil, Quija tahtasıyla (ruh çağırmada kullanılan tahta) ruh çağıran ve gerçek bir medyum olan annesinin, henüz küçük yaşta Matthew’yu yanına çağırıp deneyimlerini onunla paylaşmasıydı. Piyanoda Sergei Rachmaninoff ve Tchaikovsky’yi; gitarda Jimi Hendrix ve Rage Against The Machine’den Tom Morello’yu; vokalde ise Freddie Mercury, Tom Yorke ve Jeff Buckley’i andırdığı düşünülen Matthew Bellamy’nin ağzından grup arkadaşlarıyla tanışma öyküsü, onla yapılan bir röportajda şöyle yeraldı:

“12-13 yaşlarındaydık. Ben önce Chris’le tanıştım. Okulda çok sayıda grup vardı... Ben de bu gruplardan birinde piyano çalıyordum, Chris başka bir gruptaydı ama tanışıyorduk. Dominic popüler bir gruptaydı, herkes o grupta olmak isterdi. İşte bu yüzden gitar çalmaya başladım... Daha sonra gruplarına yeni bir gitarist gerektiğinde şansımı denemek istedim ve Dominic’le arkadaşlık kurduk. Sonraki iki yıl bir sürü sorun yaşadık, gruba yeni üyeler geliyor ve kısa süre sonra gidiyorlardı. Sadece Dominic ve ben sabittik... O sıralarda beste yapmaya başladım. Fakat bir basçıya ihtiyacımız vardı. Dediğim gibi Chris’i tanıyordum ama o zamanlar Chris davul çalıyordu. Onun yetenekli ve ciddi bir adam olduğunu düşünüyordum, bu yüzden ona bas çalmasını teklif ettim, o da kabul etti. Hiç şüphesiz biz eğlence olsun diye müzik yapıyorduk. 18-19 yaşlarına geldiğimizde iş ciddileşti. O zaman üniversiteye gidecek miydik gitmeyecek miydik, karar vermek zorundaydık... Biz artık okulla ilgilenmediğimizi anladık; istediğimiz şey gruba devam etmekti; para kazanmak için ufak tefek işlerde çalışmayı göze almıştık. Bu kararı almak çok kolay olmadı ama şimdi düşünüyorum da, her halükarda okuldan zaten nefret ediyordum...”

1990’ların başında Gothic Plague adıyla ilk kayıtlarını yapan Matthew Bellamy, Chris Wolstenholme ve Dominic Howard, 90'ların hit şarkılarının kendi soundlarıyla coverlarını yaptılar; ancak bu onlara önemli bir başarı getirmedi. Grubun ismi Gothic Plague’dan sonra Fixed Penalty, ardından Rocket Baby Dolls ve en sonunda Muse oldu. Bu başarısızlıktan yılmadan daha özenli çalışarak kendi şarkı sözlerini yazmaya ve kendi bestelerini yapmaya başlayan Muse üyeleri, britpop (90'ların başından günümüze dek, İngiltere'nin popüler grupları -özellikle alternatif rock grupları- için kullanılan genel bir tanımlama) yapmak istemediler ve en çok zevk aldıkları gruplar olan Nirvana ve Radiohead’in müziğinden ilham alarak canlı performanslara yoğunlaştılar. Çıkardıkları ilk iki single; Muse (1997) ve Muscle Museum (1998) ile önemli bir başarı yakaladıktan sonra New York’taki CMJ festivaline davet edildiler ve Mercury Lounge’daki olağanüstü şovlarının ardından, Amerika’da da ilgi uyandıran bir grup haline geldiler. Bir yıl sonra Maverick Records’la anlaşan Muse, 28 Ekim 1999’da ilk stüdyo albümleri Showbiz’i çıkardı.

2001 yılında Plug in Baby, New Born ve Bliss singlelarının ardından, aynı yılın temmuz ayında Origin of Symmetry adındaki ikinci stüdyo albümünü çıkaran Muse, bu albümle İngiltere listelerinde ilk üçe yükseldi. 29 Ekim 2003’te çıkardığı üçüncü albümü Absolution’la İngiltere’de liste başı olan grup, 2004 yılında Apocalypse ve Butterflies and Hurricanes, 2005’te Hysteria ve Stockholm Syndrome, 2006’da A Crying Shame ve Supermassive Black Hole singlelarıyla müzik kariyerine devam etti. Muse en son 3 Temmuz 2006’da dördüncü stüdyo albümleri olan Black Holes and Revelations’ı yayınladı. Nisan 2005’te Kerrang dergisinin en seksi 50 insan listesinde 28. seçilen Bellamy, Cosmopolitan Dergisi tarafından da 2003 ve 2004 yılının en seksi rockçısı ilan edildi.

NME Dergisi tarafından John Lennon ve Bob Dylan gibi efsane olmuş isimlerin önünde Tüm Zamanların En İyi Rock’n Roll Kahramanı sıralamasında 14. olan Matthew Bellamy, grubu Muse’un “insanın canını acıtan” şarkı sözleri için şu yorumu getiriyor:

Bellamy'nin gitar çalarken esinlendiği önemli gitaristler, Jimi Hendrix ve Tom Morello. Yazdığı sözler ise genelde dünyadaki gelişmeler, dünyanın sonunun gelişi, kara delikler, uzay, teknoloji ve din gibi diğer konular.

“Size tuhaf gelebilir ama bu şarkıların nereden geldiğiyle ilgili olarak hiçbir fikrim yok... Açıkçası bunların içimden, derinlerde bir yerden çıkığını düşünüyorum ama nasıl olduğunu anlamıyorum, dürüst olmak gerekirse anlamak da istemiyorum, bir gün bunun yanıtını bulursam kaybedeceğimden korkuyorum...”

Matt, uyuşturuculardan uzak durmakla beraber tam bir kırmızı şarap düşkünü. Kırmızı ve siyah renklerini çok seviyor. Havuç ve muzu çok seviyor, İtalyan tutkunu, spagetti sever, çorap fetişisti ve balıkları çok seviyor.

Kullandığı Ekipmamlar:

Gitarlar: Chrome Manson, Bomber Manson, Laser Manson, 7-string Manson, Black Manson, Silver Manson, Ibanez Destroyer , Fender Stratocaster Aloha, Gibson Les Paul DC Lite, Parker The Fly , Gibson SG, Gibson SG-X , Peavey EVH Wolfgang , Yamaha Pacifica ,Fender Telecaster , JT-Res , Ibanez ICX120BK 'Iceman'

Efektörler: Zvex Fuzz Factory, MXR Phase 90, Zvex Wah Probe, Line6 Echo Pro, Digitech Whammy WH1-Reissue, Line 6 DL4 Delay Modeler, Roland VG-88, Boss overdrive distorsion, Electro harmonix micro synthesizer, DOD FX40B Equalizer, Boss Digital Delay DD-3, Boss CS-3 Compression Sustainer, Boss SYB3 Bass Synthesizer Compact Bass Effect Pedal, Boss Line selector, Boss Turbo distorsion, Boss Octaver, Lovetone Meatball, Electro Harmonix Big Muff Pi

Amfiler: Diezel VH4 , Marshall JCM 2000 DSL 100 & 4x12 cabs, Fender Hot Rod DeVille 410, Soldano Decatone, Matchless DC-30

Klavyeler: Kawai MP 9500, Korg SG Stage Piano, Yamaha P80






Adı : Christopher Tony Wolstenholme
Lakap : "cheers" Annesi ve kız kardeşi böyle seslenirmiş.
Doğum : 2 Aralık 1978 Rotherham,Yorkshire
Gruptaki Görevi : Bass çalıyo.

Chris, 1989 yılında ailesiyle birlikte Devon'a taşınmıştır. Muse kurulmadan önce Devon,Teignmouth'da Matthew Bellamy ve Dominic Howard, başka bir grupta; Chris'de Fixed Penalty adlı bir grupta davul çalmaktaydı. İki yıl boyunca bass gitaristsiz çalışan Matt ve Dominic'e, Chris'in de bas gitar çalmayı kabul edip eklenmesiyle Muse'un temellerini atılmıştır.

The Rocket Baby Dolls isimli ilk gruplarından sonra Muse ismini alan grubun bas gitaristi olan Chris, aynı zamanda bir çok parçada geri vokal yapmaktadır.Çok nadir olmakla beraber kimi konserlerde klavye, kontrabas veya elektro gitar da çalmaktadır.

Chris, halen Teighmouth'da eşi Kelly, ve üç çocuğu Alfie, Ava Joe ve Frankie'yle birlikte yaşıyor. Ayrıca kollarında her çocuğu için bir tane olmak üzere üç tane dövmesi var.Turnelerden döndüğü zaman futbol oynamayı ve parkta ailesiyle vakit geçirmeyi seviyor. Kendisi bir Rotherham United fanatiği.

"Ailemde hiç müzisyen yok, ama annem iyi bir müzik dinleyicisiydi, eve sürekli olarak yeni çıkan albümler alınırdı" diyor. En dikkat çekici özelliklerinden biride konserlerdeki kafa sallamasıdır (Bi konser kopcak o kafa sallarken). Ayrıca kuzeni Matt Bellamy'ye aşık. Kuzenin daha çocuk olduğunu da hatırlatalım.
Kullandığı Ekipmanlar:

Basslar: Pedulla Rapture RB4, Pedulla Rapture RBJ-2, Bass Collection SB300, Bass Collection SB330

Efektörler:Electro Harmonix Big Muff, Akai SB1 Deep impact, Boss Turbo Overdrive, Line 6 POD

Amfiler: Marshall DBS head,Marshall 7410 Cabinet 4x10 with horn (800 Watts RMS, 4 Ohms), Marshall 7015 Cabinet 1x15" (200 Watts RMS, 8 Ohms), Marshall Basstate 150 combo













Adı : Dominic Howard
Lakap : Dom
Doğum : 7 Aralık 1977 İngiltereStockport
Gruptaki görevi : Davul ve Vurmalı Çalgılar

Dom, ailesiyle birlikte 1985'li yıllarda Devon,Teignmouth'a taşınmıştır. Kendisinin ve ailesinin müzikle uzaktan yakından alakası yokken, Dom jazz müzik dinlemeye başlamıştır.

11 yaşında ilk olarak kız kardeşinin klavyesi üzerindeki denemeleri ardından, davul çalmaya merak sarmıştır. Bu merakını kısa sürede eyleme döken Dom, o dönem lisesindeki Carnage Mayhem adlı en popüler grubun davulcusu olmuştur. Daha sonra gruba, Matthew Bellamy'de katılmış ancak bir süre sonra herkesin gruptan ayrılmasıyla yalnız kalan ikiliye, Chris Wolstenholme'da, bas gitar çalmayı kabul ederek eklenmiştir.

1994'de üçlünün ilk grubu Gothic Plague adını almıştır. Daha sonra kısa bir süre Rocket Baby Dolls adını alan grup, son olarak Muse ismiyle müzik piyasasına ilk olarak Showbiz'le çıkmıştır.

Dom, Muse'un en yaşlı üyesidir ve grup arkadaşları Dom'u "neşeli ve üçlünün başı" olarak nitelendirirken, o kendini "üzgün, negatif, kötümser" ama aynı zamanda "mutlu, olumlu ve iyimser" olarak nitelendiriyor. Ayrıca pembe rengini çok seviyor hatta pembe pantolonları çok meşhurdur. Balık avlamayı çok seviyor, babası ufakken ona avlamayı öğretmiş iyi bir balık avcısı.


Kullandığı Ekipmanlar:

Davullar: Hi-hat:
TAMA STAR CLASSIC MAPLE 13' Avedis custom projection hats.
1 x 22" Kick Iron Cobra pedal.
1 x 12" Rack Tom
1 x 14" Floor Tom
1 x 16" Floor Tom



speed 06-18-2007 07:35 PM

virus muse grubunu ben koyucaktım buraya:((
en çok sevdğim 5 gruptan biri nese olsun ben onlar hakkında herşeyi biliyorm zaten.
dinlemenizi tavsiye edeceğim şarkıları showbiz, muscle museum,starlight ve elektronik altyapıyla desteklenmiş oldukça hareketli supermassive black hole,bliss olabilir...

tşkkürler....

virüs 06-18-2007 07:40 PM

Diskografi

Showbiz (1999)
• Sunburn
• Muscle Museum
• Fillip
• Falling Down
• Cave
• Showbiz
• Unintended
• Uno
• Sober
• Escape
• Overdue
• Hate This (And I'll Love You)


--------------------------------------------------------------------------------

Origin of Symmetry (2001)
• New Born
• Bliss
• Space Dementia
• Hyper Music
• Plug In Baby
• Citizen Erased
• Micro Cuts
• Screenager
• Dark Shines
• Feeling Good
• Megalomania


--------------------------------------------------------------------------------

Hullabaloo (2002)
• Forced In
• Shrinking Universe
• Recess
• Yes Please
• Map Of Your Head
• Nature 1
• Shine Acoustic
• Ashamed
• The Gallery
• Hyper Chondriac Music
• Dead Star
• Micro Cuts
• Citizen Erased
• Showbiz
• Megalomania
• Dark Shines
• Screenager
• Space Dementia
• In Your World
• Muscle Museum
• Agitated


--------------------------------------------------------------------------------

Absolution (2003)
• Intro
• Apocalypse Please
• Time Is Running Out
• Sing for Absolution
• Stockholm Syndrome
• Falling Away with You
• Interlude
• Hysteria
• Blackout
• Butterflies and Hurricanes
• The Small Print
• Endlessly
• Thoughts of a Dying Atheist
• Ruled by Secrecy


--------------------------------------------------------------------------------

Black Holes and Revelations (2006)
• Take A Bow
• Starlight
• Supermassive Black Hole
• Map Of The Problematique
• A Soldier's Poem
• Invincible
• Assassin
• Exo Politics
• City Of Delusion
• Hoodoo
• Knights Of Cydonia


--------------------------------------------------------------------------------

Single
• Uno (1999)
• Cave (1999)
• Muscle Museum (1999)
• Muscle Museum (2000)
• Sunburn (2000)
• Unintended (2000)
• Muscle Museum (2000 tekrar)
• Plug in Baby (2001)
• New Born (2001)
• Bliss (2001)
• Hyper Music/Feeling Good (2001)
• Dead Star/In Your World (2002)
• Stockholm Syndrome (2003)
• Time Is Running Out (2003)
• Hysteria (2003)
• Sing For Absolution (2004)
• Apocalypse Please (2004)
• Butterflies and Hurricanes (2004)
• Time Is Running Out (2004)
• Hysteria (2005)
• Stockholm Syndrome (2005)
• A Crying Shame (2006)
• Supermassive Black Hole (2006)
• Starlight (2006)
• Knights Of Cydonia (2006)

--------------------------------------------------------------------------------

DVD
• Bliss (2001)
• Hullabaloo (2002) - Disc 1: Konser, At Le Zenith, Paris
- Disc 2: Belgesel/ Klipler, Söyleşiler
• Time is Running Out (2003)
• Absolution (Sınırlı albüm DVD) (2003)
• Hysteria (2003)
• Sing for Absolution (2004)
• Butterflies and Hurricanes (2004)
• Absolution Tour (2005)


--------------------------------------------------------------------------------

EP
• Muse (1998)
• Muscle Museum (1999)
• Random 1-8 (sadece Japonya) (1999)
• Dead Star/In Your World (2002)




Az Bilinenler

• Showbiz albümüne Yunan ve İspanyol soundlarının etki etmesinin nedeni; Matt Bellamy'nin bu ülkelerde büyük aşklar yaşamasıymış. (Yeni albümde italyan soundu gelirse şaşırmayalım.)
http://www.musetr.com/images/3.jpg
• Sunburn'deki piyano melodisini bir DJ Shadow şarkısından esinlenerek yazmış , vokalleri kaydederken ise orduların tanklarda kullandığı mikrofonlardan kullanmış.

• Muse üyelerinin altında sahne almayı hayal ettikler isimler şunlarmış; Jimi Hendrix ve Elvis Presley

• Matt Bellamy'nin en büyük fetişi kadın çoraplarıymış. Uzun, kısa, dantelli yada spor, hangi tür olursa olsun , Matt Bellamy çorap giyen kadın görünce fena oluyormuş.

• Muse basçısı lise aşkıyla on yılı aşkın bir süredir mutlu bir beraberlik sürdürüyor. 3.çocukları olmasına rağmen sevgili formatında takılan çift sonunda 2003 aralığında evlenebildi.
http://www.musetr.com/images/4.jpg
• Matt Bellamy'nin ilk ilişkisi de baya uzun sürmüş. (16 yaşından 22'ye kadar.) Söz konusu sevgilisinden ayrıldıktan sonra teselliyi groupie'lerde arayan Matt şimdilerde italyan bayanla aşk yaşıyor. Hatta Matt durmadan İtalyaya gider olmuş.

• Muse üyeleri pokere kafayı takmış durumdalar. Sahne arkasından , konserden sonra poker oynuyorlarmış. Sonu ne olcak merakla bekliyoruz.

• Matt Bellamy tam bir kırmızı şarap hastası , grubun davulcusu Dominic Howard ise birayı tercih ediyor ve aşırı derecede sigara içiyor. Bi başka sigara tiryakisi ise basçı Chiris. İkiside bırakmayı denemişler ama ne mümkün .

• Muse üyelerinin en favori şarkıları şöyle; Matt-Bliss , Dominic-Citizen Erased , Chris-Space Dementia .


ONLAR NE DEMİŞ / MUSE'dan ALINTILAR

• Teignmouth gerçekten çok sıkıcı bi yerdi , sürekli canımız sıkılırdı ve bu yüzden zaman geçirmek için saçma sapan şeyler yapardık. Yaptığımız en asice şey ise gizlice başkalarının bahçesine girip yüzme havuzlarına atlamaktı. Ne kadar vahim durumda durumda olduğumuzu görüyorsunuz değil mi? (Matt Bellamy)
http://www.musetr.com/images/2.jpg
• Muse kurulmadan önce çok duygusal olduğunu düşündüğüm blues türü müzikleri dinlerdim. Ray Charles ve Robert Johnson tam bana göreydi, bu müziğin herşeyiyle beni anlattığını düşünüyordum. (Matt Bellamy) (Neden blues şarkılara cover yapıldığını anlamış olduk.)

• Dünyanın sonunun gelmesine sayılı dakikalar kaldığını bilsem dinleyeceğim son şarkı Captain Beefheart'dan " I'm Gonna Booglarize Your Baby" olurdu. (Matt Bellamy)

• Bu işe ilk başladığımızda çok iyi müzisyenler değildik. Bu durum benim müziğe olan bakış açımıda tamamen değiştirdi. Müziğin teknik anlamda yeterli olmakla alakalı olmadığını ,tavır ve duygunun başarı getirdiğini kavradım. (Matt Bellamy)

• Showbiz'deki şarkıları oluşturmaya başladığımızda Teignmouth'daydı, herhangi bir plak şirketine verilmiş bir sözümüz, albümü belli bir tarihe yetiştirme zorunluluğumuz yoktu. Origin of smymetry ise biraz daha sancılı bir dönemden geçti. Turneler , kontratlar vs. gibi şeylerin ne demek olduğunu anlamış ve bu albümü öyle bir ruh haliyle hazırlamaya başlamıştık. Origin of Symmetry kafamızın epey karışık olduğu dönemi temsil eder bu yüzden. (Dominic Howard)

• Radiohead'le tek ortak noktamız bizimde Jeff Buckley'den ilham almamız olabilir. Açık konuşayım o grubun (Radiohead demek istiyor) sevdiğim bir kaç işi var ama sadece o kadar. Kötü olduklarını söylemiyorum, bana hitap etmiyorlar, o kadar. Ve yine kişisel fikirimi söleyeyim , bence yaptığımız müziğin onlarınkiyle uzaktan yakından alakası yok , özellikle de canlı performansımızın. (Matt Bellamy)

• Showbiz'den sonra (ikinci albüm hazırlıkları başlamadan önce) beni etkileyen bir kaç film oldu, "Being John Malkovich " , "The Matrix" ve "Fightclub" gibi. Çok etkilendim çünkü izledikten sonra "işte bunlar benim düşüncelerim" dediğim ilk fimlerdi.

• "Otel odalarını dağıtıyormuyum, sahnede enstrümanlarımı parçalıyormuyum." Bunlar artık fazlasıyla klişe değil mi? diye soruyorlar bana. Evet, genelde öyle ama benim için değil. Neden? Çünkü ben çok gencim ve buda benim ilk grubum. Diğer rock starlar bu çılgınlıkları zamanında çokca yapmış olabilirler ama üzgünüm, benim için her şey çok yeni, dolasıyla klişe değil.(Matt Bellamy)

• Londra'da kendime ait bir evim var. Turneler yüzünden evimde çok fazla vakit geçiremiyorum ama olsun. Londra'da yaşamanın en büyük avantajı yılın her zamanı , hatta her gün konser izleme şansına sahip olmak. Sadece rock konserleri değil klasik müzik ,caz gibi pek çok seçenek var. Londrayı tam anlamıyla terk etmeyi hiç düşünmedim ama 6 aylığına bile olsa New York'ta yaşama gibi bir idealim var.(Matt Bellamy)
http://www.musetr.com/images/1.jpg
• İlk konserlerimize çıktığımız tipik Devon barlarında insanlar sadece oturur, içki içer ve televizyonda VH-1'ı izlerlerdi. Sahnede bir grup görmek istemezlerdi, öylece oturup durmaktan yanaydılar. Bizi kimsenin iplediği yoktu yani. (Dominic Howard)

• Bu hayat tazrı o kadarda yorucu değil, hatta şikayet edemeyeceğimiz kadar eğlenceli aslına bakılırsa. İyi besleniyoruz, iyi içioyoruz , diğer gruplarla iyi vakit geçiriyoruz. Acayip ilginç insanlarla tanışıyoruz. (Matt Bellamy)

• Matt Bellamy'den NewBorn: " Geriye dönüp okula devam ettiğim günleri hatırlıyorum. Hiçbir zaman orada değilmişim aslında. Yani bedenim görevini yapıyormuş ama aklım başka yerlerdeymiş. Şimdi odaklandığımı farkedebiliyorum, şu an her şeyi ilk kez görüyorum sanki. Bu çok garip, kendimi 'yeni doğmuş' (ikinci Muse albümü Origin of Symmetry yeni doğan anlamına gelen NewBorn şarkısıyla açılıyor.) gibi hissediyorum.

• Mümkün olduğunca çok kadın toplamaya çalışıyoruz, özellikle duşa. Sonra onları videoya çekiyoruz ve TV'de izliyoruz. (Dominic Howard)

• Matthew buluşma hikayelerini şu şekilde anlatıyor: "12-13 yaşlarındaydık. Ben önce Chris'le tanıştım. Okulda çok sayıda grup vardı. Hemen hemen her öğrencinin bir grubu vardı. Ben de bu gruplardan birinde piyano çalıyordum, Chris başka bir gruptaydı ama tanışıyorduk. Dominic populer bir gruptaydı, herkes o grupta olmak isterdi. İşte bu yüzden gitar çalmaya başladım; daha iyi bir grupta olmayı hakediyorum diye düşünüyordum (kahkahalar). Daha sonra gruplarına yeni bir gitarist gerektiğinde şansımı denemek istedim ve Dominic'le arkadaşlık kurduk. Sonraki iki yıl bir sürü sorun yaşadık, gruba yeni üyeler geliyor ve kısa süre sonra gidiyorlardı. Sadece Dominic ve ben sabittik. Sanırım bunun sorumlusu benim! (kahkahalar) Herneyse, o sıralarda beste yapmaya başladım. Fakat bir basçıya ihtiyacımız vardı. Dediğim gibi Chris'i tanıyordum ama o zamanlar Chris davul çalıyordu. Onun yetenekli ve ciddi bir adam olduğunu düşünüyordum, bu yüzden ona bas çalmasını teklif ettim; o da kabul etti. Hiç şüphesiz biz eğlence olsun diye müzik yapıyorduk. 18-19 yaşlarına geldiğimizde iş ciddileşti. O zaman üniversiteye gidecek miydik gitmeyecek miydik, karar vermek zorundaydık. Arkadaşlarımızın çoğu müziği bırakmış, kendilerini derslerine vermişlerdi ve geleceklerini düşünüyorlardı. Biz artık okulla ilgilenmediğimizi anladık; istediğimiz şey gruba devam etmekti; para kazanmak için ufak tefek işlerde çalışmayı göze almıştık. Bu kararı almak çok kolay olmadı ama şimdi düşünüyorum da, her halükarda okuldan zaten nefret ediyordum..."


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.