ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Gezelim, Görelim (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=467)
-   -   İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=62275)

KRDNZ 01-11-2009 10:37 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
Sultanahmet Meydanı’nda, Sultan I. Ahmed Türbesi’nin karşısındadır. Alman İmparatoru II. Wilhelm’in 1898 yılında İstanbul’a gelişinin ikinci yıldönümü hatırasına ithaf edilen bu çeşme Almanya’da inşa edilmiş ve 1900 yılında parçalar halinde İstanbul’a getirilerek bugünkü yerine kurulmuştur.

Çeşme, sekiz yeşil mermer sütun üzerine oturtulmuş, sekiz kenarlı bir kubbeye sahiptir. Kubbenin içi ise mozaikle kaplıdır. Klasik Osmanlı çeşme mimarisinden oldukça farklı bir stile sahip olan Alman. Çeşmesi Sultanahmet Meydanı’nın görülmeye değer anıtsal yapılanndan biridir

KRDNZ 01-14-2009 08:37 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605523
Abdurrahman Nafiz Paşa Türbesi (Zeytinburnu)
İstanbul Zeytinburnu ilçesi, Merkez Efendi Caddesi Yenikapı Mevlevihane’sinin bir bölümünü oluşturan Abdurrahman Nafiz Paşa Türbesi yanındaki kütüphane ile birlikte 1850 yılında yaptırılmıştır.

XIX. yüzyılda Maliye Nazırı olan Abdurrahman Nafiz Paşa’nın türbesi 5.00x5.00 m. ölçüsünde ampir üslubunda açık bir türbe görünümündedir. Kesme köfeki taşından olan türbenin çevresi on iki tane kare kesitli toskana başlıklı mermer sütunlarla çevrelenmiştir. Bu sütunlar kuzey, batı ve güney cephelerinde dörder tane olup, üzerlerindeki mermer bir lentoyu taşımaktadır. Bu sütunların arasındaki açıklıklar ise üzerleri stilize yapraklarla bezenmiş madeni tunç şebekelerle kapatılmıştır. Türbenin üzeri de yine madeni iskeletli tekne-tonoz biçiminde tel örgü ile örtülmüştür.

Türbenin içerisinde Abdurrahman Nafiz Paşa’nın mermer lahdi bulunmaktadır

KRDNZ 01-14-2009 08:38 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605584
Merkez Efendi Türbesi (Zeytinburnu)
İstanbul ili Zeytinburnu ilçesi, Merkez Efendi Mahallesi’nde Merkez Efendi Camisi içerisinde bulunan bu türbe, Merkez Efendi’nin 1551 yılında ölümünden sonra yaptırılmıştır.

Merkez Efendi’nin asıl ismi Musluhiddin olup, unvanı da Merkez’dir. Denizli’nin Sarhanlı Köyü’nde 1463’te dünyaya gelmiştir. İlköğretimini orada tamamladıktan sonra Bursa ve İstanbul medreselerinde ders görmüş, Uzır Bağdadi Velüyiddin Efendi ve Mevlâna Ahmed Paşa’dan ders almıştır. Tıp, Tefsir, Hadis ve Fıkıh öğrenimi gördükten sonra bir süre müderrislik yapmıştır. Bursa, Karaman ve Amasya’daki dergâhlardan tarikat icazeti almış ve sonra İstanbul’da Etyemez Dergâhı’nın şeyhi Mirza Baba’nın halifesi olmuştur. Daha sonra Kocamustafapaşa Dergâhı şeyhi Sümbül Efendi’ye intisap etmiştir. Aksaray’daki Kovacı Dede Zaviyesi şeyhi olmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520–1566) annesi Hafsa Hatun’un Manisa’da 1494–1495 yılında yaptırdığı külliyenin yanındaki bu zaviyeye Sümbül Efendi tarafından şeyh olarak gönderilmiştir. Burada birçok öğrenci yetiştirmiş, hekimlik yapmıştır. Hafsa Sultan’ın hastalanması üzerine 41 baharattan oluşan mesir macununu yapmış ve sultana göndermiştir. Bu macunu yiyen sultan iyileşmiş ve macunun herkese dağıtılmasını istemiştir. Bunun üzerine 22 Mart günü zaviyenin yanındaki Sultan Camisi’nin minare ve kubbesinden halkın üzerine mesir macunu atmıştır. Bu gelenek günümüzde de sürmektedir.

Sümbül Efendi’nin 1529’da ölümü üzerine İstanbul’a gelerek Onun yerine şeyh olmuştur. Günümüzde türbe ve dergâhının olduğu yerdeki arsada bir kuyu açtırmış, ardından buraya bir tekke ve hamam yaptırmıştır. Dergâhın yanındaki cami Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan tarafından 1572 yılında yaptırılmıştır.

Merkez Efendi’nin halk arasında yaygın olan Sümbül Efendi’ye bağlanması, Sümbül Efendi’nin talebelerinden çiçek istenmesi, Merkez Efendi’nin Sümbül Efendi’nin kızını istemesi, Sümbül Efendi’nin dergâhına şeyh olması, Ayasofya’da verdiği ilk vaaz, Hızır Aleyhisselâm ile bağlantısı, Şah Sultan’ın Merkez Efendi’ye bağlanması, Yerin altından gelen ses gibi menkıbeleri bulunmaktadır.

Merkez Efendi Türbesi, kendisinin yaptırmış olduğu cami-tevhidhane, çilehane, kuyu, şadırvan, mutfak, taamhane, derviş hücreleri, hünkâr köşkü ve hamamdan meydana gelen külliyenin bir bölümünü oluşturmaktadır. Türbenin ilk yapıldığı durumu hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bugünkü türbe Sultan II. Mahmud (1808–1839) döneminde yeniden yapılmıştır. Sultan II. Mahmud’un yaptırdığı türbe iki dikdörtgen bölüm halindedir. Bunlardan birinde Sultan II. Mahmud’un sandukası, diğerinde de dergâh şeyhlerinin ve ailelerinin sandukaları bulunmaktadır. Sonraki yıllarda asıl türbe kısmının kuzeydeki duvarı yıkılmış ve her iki bölüm birleştirilmiştir. Türbeleri birleştiren duvar yıkıldıktan sonra buraya iki sütunun taşıdığı üç kemerli bir ara bölüm eklenmiştir.

Türbe moloz taş ve tuğladan yapılmış olup, ampir özellikler göstermektedir. Kare planlı 7.50x7.50 m. ölçüsündedir. Türbenin batı cephesi mermer kaplıdır. Asıl türbenin üzeri ise içten bağdadi sıvalı, dıştan da kurşunlu bir kubbe ile örtülüdür. Sultan II. Mahmud döneminde, 1836 yılında ilave edilen ek bölüm ise kırma çatılıdır. Türbenin batı cephesinde çıkıntılı kilit taşları olan yuvarlak üç pencere bulunmaktadır. Merkez Efendi’ye ait olan türbenin duvarları kubbe eteğine kadar XIX. yüzyıl Avrupa çinileri ile kaplanmıştır. Kubbe içerisinde ise yıldızlı bir bezeme görülmektedir. Kubbe içerisindeki yazı Hattat M.Şevket Vahteti’nin eseridir. Merkez Efendi’nin sandukası ahşap parmaklıklar içerisine alınmış olup XVIII. yüzyıl üslubunda sedef ve bağa kakmalıdır. Sandukanın önünde de Hattat Aziz Efendi’nin yazdığı Osmanlıca bir levha bulunmaktadır:

Merhaba Ey Merkez-i Devran-ı Can
Merhaba Ey Kutb-u Kevneyn-i mekân
Zahir-ü batında nurun olmada
Aftab ve sen cümleye su’le feşan
Kıymetin bilinmekte acizdir ukûl
Ayni nûr-u Mustafasın bi güman
Doğsa şems garbden dedi Molla-yi Rum
Aynı hurşittir ki meşrikten doğan
Zarf değişse hak hakikat payidar
Gafil olma aç gözün bir gör ayan
Daire meydanda biz içindeyiz
Nur-u zahir körlere Merkez nihan
Lütfü ulviyetini tarif mahal
Çünkü bu tariften acizdir lisan
Aşık-ı hayranının şahım senin
Melceim sensin Habib-i müs’tean
Bendelikten etme azad bizleri
Daima kurban sana ken’an cenan

Türbe içerisinde Merkez Efendi, eşi Hatice Hanım, Şeyh Seyyid Muslihiddin Efendi, torunu Fatma Hatun, Şeyh Nureddin Efendi, Mustafa Efendi, Şeyh Ahmed Mesud Efendi, Şeyh Hüseyin Efendi, Sıdıka Hanım, Şeyh Ahmed Efendi ve Şeyh Nureddin Efendi gömülü bulunmaktadır.

Türbe günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü’nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır.

KRDNZ 01-14-2009 08:40 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605669
Şair Şem’i Şem’ullah Efendi Türbesi (Üsküdar)
İstanbul ili Üsküdar ilçesi Eşref Saat Sokağı (Medrese Sokağı) ile Çeşme-i Cedid Sokağı’nın birleştiği yerde bulunan türbenin hacet penceresi üzerindeki kitabeden 1591–1592 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.

Şair Şem’i Şem’ullah Efendi, XVI. yüzyıl mutasavvıflarından olup Prizren’de doğmuş, buradaki mekteplerde ilahiyat dersleri vermiş, sonra Konya’ya giderek Mevlâna Celaleddin Rumi Dergâhı’nda feyz almıştır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Şeyh Vefa Hankâhı’nda inzivaya çekilmiştir. Şeyh Vefa’nın halifesi Ali Dede’nin tarikatına intisap etmiştir.

Türbenin ilk hali hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Yakın tarihlerde yenilenmiştir. Kare planlı bir yapıdır. Buradaki hacet penceresi üzerinde iki mısra halinde kitabesi bulunmaktadır.

Kitabe:
Rûşen etsin hane-i kalbin Hudâ
Şem’i’nin rûhuna kim kıla du’â.

Türbe içerisinde Şair Şem’i Şem’ullah Efendi’nin sandukası bulunmaktadır.

KRDNZ 01-14-2009 08:41 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605752
Fenayi Ali Efendi Türbesi (Üsküdar)
İstanbul Üsküdar ilçesi, Çavuşbaşı’ında, Boybeyi Sokağı’ndaki Fenayi Tekkesi Mescidi’nin avlusunda bulunan bu türbe, 1745 yılında ölen Şeyh Fenayi Ali Efendi’ye aittir. Türbe Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’nın eşi Mısırlı Zeynep Hanım tarafından 1864 yılında ölen annesinin anısına yanındaki cami ile birlikte yenilemiştir. Söylentiye göre de Zeynep Hanımın annesi türbe ile birlikte caminin onarımına başlamış, ölümü üzerine de Zeynep Hanım tarafından tamamlanmıştır. Türbe 1990 yılında restore edilmiştir.

Şeyh Fenayi Efendi Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa ile birlikte 1711’de Osmanlı-Rus Savaşı’na, Prut Seferine katılmıştır.

Türbe kesme taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri içten kubbeli, dıştan da çatı ile örtülüdür. Türbenin içerisinde Şeyh Fenayi Efendi’nin ahşap sandukası bulunmaktadır. Osmanlı-Rus Savaşı’nda kendisinin ve müritlerinin taşıdığı dergâh bayraklarından birisi sandukasının üzerine serilmiştir. Bu sandukanın önüne de on altı mısralık bir manzume yazılmıştır. Türbenin duvarlarından biri üzerinde 1652 tarihli Kâbe’nin çini üzerine yapılmış kitabeli bir resmi bulunmaktadır. Türbe üzerindeki on kollu avizenin Zeynep Hanım tarafından buraya hediye edilmiştir. Ayrıca Fenayi Ahmet Efendi’nin kullanmış olduğu el değirmeni de bir sepet içerisinde türbede korunmaktadır.

KRDNZ 01-14-2009 08:42 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605825
Ali Rıza Efendi Türbesi (Üsküdar)
İstanbul Üsküdar ilçesi, Sultantepe’de Münir Ertegün Sokağı’nda, Özbekler Tekkesi’nin yanındaki mezarlığın önünde bulunan bu türbenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Günümüze gelen türbe yenilenmiş olmasına rağmen XIX. yüzyılın sonlarına ait olduğu sanılmaktadır.

Ali Rıza Efendi’nin kim olduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Türbe üzerinde sonradan yerleştirilmiş kitabede Ali Rıza Efendi’nin 15 yaşında öldüğü yazılıdır.

Türbe yığma taştan ahşap çatılı olup, arka ve sağ cephesinde bir hacet penceresi vardır. Halk arasında Hacı-Hoca Türbesi olarak bilinen türbenin içerisinde bir ahşap sanduka bulunmaktadır. Hacı-Hoca ismi ile tanınan Semerkantlı Şeyh Abdullah Efendi’nin bu türbe ile bir bağlantısı yoktur.

KRDNZ 01-14-2009 08:43 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254605887
Halil Paşazade Mahmud Türbesi (Üsküdar)
İstanbul Üsküdar ilçesi, Gülfem Hatun Mahallesi’nde Aziz Mahmut Efendi Sokağı ile Açık Türbe Sokağı’nın birleştiği yerde bulunan bu türbe XVII. yüzyılın başlarında yapılmıştır.

Halil Paşazade Sadrazam Halil Paşa’nın oğlu olup, 1609–1629 yıllarında dört defa Kaptan-ı Deryalık, iki defa da Sadrazamlık yapmıştır.

Türbe, sebil ve çeşmeden oluşan yapı topluluğu meyilli bir arazi üzerindedir. Arazinin meyilli oluşundan ötürü türbenin altına sebil ve çeşme yerleştirilmiş, böylece Osmanlı sanatında görülmeyen bir uygulama meydana getirilmiştir. Kesme köfeki taşından yapılan türbe kare planlı olup, önünde üç bölümlü bir revak bulunmaktadır. Bu revaktaki mermer sütunlar mukarnas başlıklı olup, sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Revakın ortası kubbe, iki yanı da ayna tonozludur. Revakın sol yanı örülerek kapatılmış, buradaki sivri boşaltma kemeri altına mermer alınlıklı, dikdörtgen söveli, alt ve üst iki pencere açılmıştır. Revakın ortasındaki basık kemerli kapının üzerinde 1799 tarihli Mütevelli’nin yazmış olduğu Arapça dualı bir kitabe bulunmaktadır.

Kare planlı türbenin üzeri dıştan sekizgen kasnaklı, içten de mukarnas dolgulu tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Türbe iki sıra halindeki pencerelerle aydınlatılmıştır. Alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıra pencereler ise sivri kemerlidir. Türbenin içerisinin ilk yapılışında renkli sır altı tekniğinde geç devir çinileri ile kaplı olduğu biliniyorsa da günümüze bunlardan yalnızca izleri gelebilmiştir.

Türbe içerisinde üç mezar bulunmaktadır. Bunların Halil Paşa’nın dışındakilerin kime ait olduğu bilinmemektedir. Bununla beraber bazı kaynaklarda Halil Paşa’nın Aziz Mahmud Hüdai Tekkesine gömüldüğü de yazılıdır. Bu konu yeterince açıklık kazanamamıştır.

Türbenin sağ tarafına ve türbeye bitişik olarak ikinci bir türbe daha eklenmiştir. Bu türbe Halil Paşa’nın oğlu Mahmud Bey’e aittir. Her iki türbe arasında bir pencere ve bu pencerenin yanında da birer dolap nişi vardır.

KRDNZ 01-14-2009 08:44 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
İstanbul ili Üsküdar ilçesi Gülfem Hatun Mahallesi’nde bulunan Gülfem Hatun Camisi’nin yanında bulunan bu türbe XVI. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır.

Gülfem Hatun Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520–1566) cariyelerinden olup, Üsküdar’da kendi adına bir cami yaptırmıştır. Caminin doğusunda küçük bir hazire vardır.

Gülfem Hatun Camisi’nin yanında medrese, türbe ve sıbyan mektebi bulunuyordu. Bu yapı topluluğu 1850 yılındaki yangın sırasında bütün mahalle ile birlikte yanmıştır. Bu yangından on dokuz yıl sonra 1868–1869 tarihinde cami ile sıbyan mektebi halk tarafından onarılmıştır. Ancak medrese ile türbe onarılamamıştır. Bu nedenle de Gülfem Hatun’un türbesi yıkılmış ve günümüze yalnızca mezarı gelebilmiştir.

KRDNZ 01-14-2009 08:45 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254606027
Üsküdar Mevlevihane Türbesi (Üsküdar)
Üsküdar, İmrahor semtinde Ayazma Mahallesi’nde, Doğancılar Caddesi üzerinde yer alan Üsküdar Mevlevihanesi, İstanbul’dan Anadolu’ya giden dervişlerin konaklamaları için kurulmuştur. Galata Mevlevihanesi Postnişini Yeğen Ali Paşa’nın oğlu Numan Bey kendi evini semahaneye dönüştürmüş, bahçesine de diğer yapıları ekleyerek Mevlevihane’yi kurmuştur (1794). Sultan II. Mahmut (1808–1839) Mevlevihane’yi yeni baştan yaparcasına onarmış (1834–1835), Sultan Abdülmecit de (1839–1861) yapı topluluğunun eksiklerini tamamlamıştır. Mevlevihane iki katlı bir yapı olup, zemin katı türbeye, üst katıda semahaneye ayrılmıştır. Bu özelliği ile de Mevlevi yapılarında günümüze gelebilen tek örnektir.

Türbe, Mevlevihane girişine yapının güneybatı köşesine yerleştirilmiştir. Buradaki küçük türbedar odası günümüze gelememiştir. Türbenin yanındaki bir merdivenle de semahanenin üst katına çıkılmaktadır. Türbenin biri kuzey duvarında, beşi de cadde üzerinde olmak üzere altı pencere ile aydınlatılmıştır.

Türbe içerisinde Numan Halil Dede (1798), Ali Şeyda Dede (1799), Mehmet Hüsameddin çelebi (1801), Şeyh Hacı Ali Dede (1802), İsmail Hulusi Dede (1808), Abdullah Necip Dede (1836), Abdulkadir Kadri Dede (1850) ve Ahmet Vesim Paşa’nın (1910) mezarları bulunmaktadır.

Üsküdar Mevlevihanesi ve türbesi 1975, 1980 yıllarında onarılmıştır.

KRDNZ 01-14-2009 08:46 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1254606091
Zeynep Kâmil Türbesi (Üsküdar)
İstanbul Üsküdar ilçesi, Nuh Kuyusu Caddesi, Salı Sokağı’nda Zeynep Kâmil Hastanesi’nin bahçesinde bulunan bu türbe, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızı ve Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’nın (1808–1876) eşi olan Zeynep Hanım’a (1825–1882) aittir.

Zeynep Hanım, eşi Yusuf Kâmil Paşa’nın da yardımı ile buradaki Zeynep Kâmil Hastanesi’nin yapımını 1860 yılında başlatmış ve 1862 yılında da tamamlanmıştır. Zeynep Hanım ve Kâmil Paşa hastanenin yönetimi için bir vakfiye bırakmadıklarından daha sonra hastane masrafları Sait Halim Paşa ile Abbas Halim Paşa tarafından karşılanmıştır.

Zeynep Kâmil Türbesi sekiz cepheli bir yapı olup üzeri duvarlar üzerine oturan kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe kasnağının altındaki mermer bir silme türbeyi çepeçevre dolaşmaktadır. Türbenin köşeleri, pencere, kapı ve söve başlıkları mermerdendir. İçerisi üç barok üsluptaki yuvarlak kemerli pencere ile aydınlatılmıştır.

Türbe içerisinde Zeynep Hanım ile eşi Yusuf Kâmil Paşa’nın mezarları bulunmaktadır. Bu türbe Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin yönetiminde iken, hastane yönetiminin üzerine Zeynep Kâmil Hastanesine devredilmiştir

KRDNZ 01-14-2009 08:46 PM

Cevap : İstanbul'daki Tarihi Eserlerimiz
 
1 Eklenti(ler)
İstanbul ili Üsküdar ilçesi Gülfem Hatun Mahallesi, Mektep Sokak, Aziz Mahmut Hüdai Camisi’nin avlusunda bulunan bu türbenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Ancak türbenin bulunduğu yerdeki kütüphane ve türbedar odasının 1915 tarihinde yapılmış olması, yapı üslubu da XIX. yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın başlarında yapıldığına işaret etmektedir.

Hüseyin Ayvansarayi’nin Hadikat’ül Cevami’de belirttiğine göre türbenin olduğu yerde şadırvan ve çevresinde de dergâha ait hücreler olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre türbenin buradaki bir dergâhın haziresinin olduğu yere yapıldığı açıklık kazanmıştır. Bunun da nedeni türbe duvarlarına dayalı olan birtakım mezar taşlarıdır.

Türbe kesme taştan ampir üslubunda, dikdörtgen planlı bir yapı olup, üzeri tonoz çatı ile örtülüdür. Arazi konumundan ötürü birkaç basamakla çıkılan türbenin girişinin sol tarafında, bahçede yedi mezarın bulunduğu küçük bir hazire vardır. Cephe görünümü itibarı ile ampir üslubunu tümü ile yansıtan yuvarlak kemerli ince uzun pencereler ve duvarlara gömülü plasterler ile görkemli bir şekildedir. Ön cephenin ortasında giriş kapısı ve iki yanında da birer pencere yer almaktadır. Türbenin diğer yan cephelerinde de aynı şekilde iki pencere bulunmaktadır.

Giriş cephesinde, Kapının iki yanında ve köşelerde İon başlıklı duvara gömülü sütunlara yer verilmiştir. Giriş kapısından küçük bir antreye girilmektedir. Sol tarafta türbe, sağ tarafta da daha önce kütüphane olarak kullanılmış türbedar odası vardır. Türbe içerisinde Lütfi Bey ile eşi ve çocuğunun ahşap sandukaları bulunmaktadır. Türbenin içerisi kalem işleri ile bezenmiştir


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.